14 Haziran 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

14 Haziran 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA — — Taşra taahhüdleri Yazan : F. R. Atay M cikezde — bile tashhüt işlerinin ne kadar sıkıntılı geçmekte ol- duğunu görüyoruz. Modern bir bina, karışık bir mekanizmadır: İçinde bin türlü cihaz var. Bunlardan hangi biri hiyleye uğrarsa, bütürm işleme aksa - maktadır. Haydi merkezde yapılırken kontrol etmek, yapıldıktan sonra teslim almak | üzere istediğiniz kadar mütehassıs bu- labilirsiniz. Fakat bir defa İstanbul ve Ankara şehirlerinin dışına çıktınız mı, taahhüd meselesinin hakikaten mem- leketin davalarından biri haline geldi- ğini görürsünüz. Daha geçenlerde şu konuşmayı ku: Taklarımla dinledim : — Biz inşaatın yalnız bu kısmını 35 bin liraya vermiştik. Elektrik tesi- satını siz yapmışsınız. İşlemiyor. — Ben işlemiyeceğini mütcahhide söylemiştim. — Niçin yaptınız? — O bana 600 liralık tesisat yap - maklığımı söyledi. Derme çatma bir pey olur, dedim. Fazla vermemekte ısrar etti. Bu 600 lirayı başkası alaca- ğaına ben alayım, dedim, yaptım. İşle- miyorsa müteahhidi arayınız| Halbuki taşranın hattâ, en iyi mer- | kezlerinde bile yapılan birçok yeni | şeyleri ,yalnız ora halkı değil, belki fen memurları bile yeni görmektedir- ler; yahut bunlar üzerinde fiat kont - rolü yapabilecek tecrübeden mahrum- durlar. Resmi inşaatın bir kanunla, Ba - yındırlık Bakanlığının mürakabesine verildiğini biliyoruz. Bu dahi ancak umumt hatlara münhasır kalabilir. Hususi yapılar ise, memleketin ne ka- dar inşaya muhtaç olduğunu düşünü- nüz, mütcahhidin merhametine kalmış- tır. Ve zaten kontrol ne kadar kuvvetli olsa da, adım başında hiyle ile, oyun- la, kaçamakla mücadele edilmenin zor- Tuğunu takdir edersiniz. Biz zengin bir memleket değiliz; ne yaptırıyorsak, o- nu hiç olmazsa bir defa yaptırmalıyız. Eşyamızı bir defa ısmarlamalıyız. Ah- lâklı müteahhide düşmeyeceğimiz şart- ları düşünerek, bunun için ameli ted- birler aramalıyız. Ameli tedbirlerin biri, bazı işler için Bayındırlık Bakanlığının kurduğu ih- tisas vesikası usulünü, inşa ve tefriş ile ilgili bütün işlere teşmil etmektir. Bahçemi yaptırırken dahi, yapacak 0- lana vesika sormalıyım. - İkinci ameli tedbirler bütün bu ve- sika sahiplerini meslek teşkilâtları için- de toplamaktır. Bunlar daha evvel fen- ni ve umumi şartları tesbit İunan esaslara riayet etmezlerse, ka- yıtları teşkilâttan silinir ve vesikaları alınır. Bir müddet için veya daimi ola- “ gak Türkiyede iş göremez ııluıler. Bu iki amelt tedbiri tamamlıyacak olan bir mesele de şudur: Yapı ve eş- ya için muhtelif dereceler tayin etmek, her derece için inşa ve imal usullerini tesbit etmek! Gerek binalar, gerek ya- pılar belki üç veya dört derece içine a- hnabilir; biç çatlamıyacak bir masa ile çatlamasında beis görülmiyen ucuz bir masa arasındaki imal — farklarının ne olduğu meydandadır. O zaman ısmarlayan adam, eline ne geçeceğini bilerek sipariş verir ve mü- teahhidin imzasını alır. Eğer müteah - hit hilekârlık etmişse hemen salâhiyet- li makama baş vurur. Tazminat alır ve | müteahhid ceza görür. | Büyük bir iki merkezden uzakta bir| çok devlet ve vatandaş paralarının hi-| le yüzünden ne kadar çalınmış olduğu- nu görmek vicdanı üzüyor. Bizim için o- bağlıca tasarruf kaidesi, sarfedeceği - miz parayı tam yerine ve tam - lâzım olduğu kadar sarfetmek, ve mümkün — o'duğu kadar az yanılmaktır. | Resimli Makale Yüksek tepelerden hiç aşağılarını seyrettiniz mi? ten bakış baş döndürür, hele yükseklere alışmamış olanlar için bu baş dönmesi bir düşüşe sebep olabilecek kadar kuvvetli olur. Hayatta da böyledir. Âni muvaffakiyet baş döndürücü bir zirveye çıkmak gibidir. Çok defa muvaffakiyet zirvesine çı- H Yüksetler baş döndürür W BN kanlar “yaffakiyet zirvesine baş dönmesine tutulurlar. Sarboş olurlar. görmez hale gelirler. Yüksek tepelere alışa alışa çıkmak lâzım geldiği gibi, mu- v O vakit etrafı de sindire sindire yükselmek lâzımdır. Birdenbire yükselenler ekseriya baş dönmesi neticesi önlerinde- ki uçuruma yuvarlanırlar. SÖZ ARASINDA Habeşler Adisababayi Greta Garbonun Filimlerile yakmışlar lulynn.lıı Adi- sadA &ğ.j leri zaman şehrin yarısından fazla - B3 ee sını yanmış bul - muşlar, İtalyanlar Habeşlerin şeh - ri nasıl olupta böyle umumi bir şekilde ateşe ver - diklerini bir türlü anlayamamışlar , tahkikat — ilerleyince, kundakcıların, evvelâ sinemalara hücum ettikleri, oradaki filmleri alarak Avrupa gaze - telerinin — fotoğraf muhabirlerinin kul- landıkları — filmlerle birleştirerek -bi- naları yakdıkları meydana çıkmıştır. Bu suretle şehir Grata Garbonun, Marlen Ditrrihin sihirli tebessümleriyle yanmış, tutuşmuş. ... Fransızları ve İngilizleri düşündüren mesale Fransızlar yaptıkları Normandiya gemisile ve İngilizlerde Kraliçe Mari $ Transatlantiği ile biribirlerine rekabet , etmeği düşünürlerken mühim bir şey unutmuşlar. Her iki gemide Panama kanalından geçecek büyüklükte olmadıkları için Atlantik Okyanusundan büyük Ok - yanusa gitmek icap ettiği takdirde ce- nubt Amerikayı dolaşmaları icap ede- cekmiş. ... Budist rahibesi olan Amerikalı kadı Vaşingtonlu Pratt isimli bir kadın Amerikada 50 kadar Budist rahibinin huzurunda kendi dinini terk ederek Budist olmuş ve rahipliğe is'ad edilmiş. | Madam Pratt saçlarını kazitmış, ko- casını terk etmiş ve ismini de değiş - tirmiştir. Bütün servetini dağıtarak Nirvana ya kavuşmak için tesbihten başka dün- | ya malı istememiştir. ... Lısan yetmişinden sonra yınlden hayata atıla bilir mi? | Biri seksen beş yaşında bir hdm.r ve diğeri 72 lik bir erkek Japon adala- | rının çok kalabalık olduğunu görerek yeniden çalışıp hayatlarını tanzim et- mek için Meksikaya gitmeğe karar ver- mişlerdir. Z İSTER Geçenlerde Kızılcahamam'da İbrahim nün ekmek arasına sakladığı altı lirasımı ekmekle beraber ye- diğini yazmıştık. Buna benzer bir vak'ayı da Karaman muhar- ririmiz yazıyor: Gödetağını köyünden ve Türkmen aşiretlerinden Mustafa pazarda sattığı peynirin parası olan bir kâğıt beş liralığı helva çıkımının içine koymuş, köy yoluna düzülmüştür. ( HERGÜN BİR FIKRA | Artık meşhur olmuş Günlük gazetelerden birinde tefri - kalar neşreden, Zeki, hoş sohbet, lüti- fe sever bir arkadaştır. Geçenlerde bir gün kıraathanede 0- turmuş, konuşuyorduk. Tefrikalardan — Arkadaşlar; Ben, on senedir ya- zı yazdığım balde edebiyat yapacak ik- tidarda olmadığımı bugün anladım! — E, ne oldu? Vaz mı geçiyorsun? Zenci kadınlar Tayyareciliğe Beyazlardan Daha meraklı Amerikada pi- lot mektebinde 7 tane zenci kadın tayyareci — şaha- detname — almış- lardır. Zencilerin tayyareciliğe kar- şı büyük bir mu - N habbet gösterdik- leri anlaşılmak - tadır, Bütün zenci tayyarecilerin içinde kadınlar yüzde onu teşkil ettikleri halde beyaz ırkın kadın tayyarecileri yüzde ikiyi zor bul- maktadır. ... Bernar Şovun bir mektubu Londrada bir hayır müesseseli Ber- nar Şovdan yardım - istemiş, meşhur mizah muharriri bu talebe verdiği ce- vapta şöyle söylüyor: «Dünya artık çocukların olmaktan çıkmıştır. Eğer onlara iyilik etmek isti- |yorsanız, fakir yavruları bir araya geti- riniz. Oyunlar gösteriniz. Onları yo- rup uyutunuz ve sonra da hava gazı borularını açarak zehirleyip öldürünüz. Himayci hayvanat cemiyeti, istırap çe- ken hayvanlara ayni insani işi yapmı- yor mu? İstıraplar bu asırda ancak böyle dindirilir.» Mektup müzayedeye konmusş ve yüz İngiliz lirası mukabilinde bir ya- zı meraklısının üzerinde kalmıştır, isminde bir köylü- Almanyada Televizyonlu telefonlar şlemeğe Artık telefo - nun öbür ucun - daki muhatabı - mızi görerek ko- ni ğiz . u::nlml& te - Yefon ilk işlemei DA ğe başladığı —za- X manlar âmirleri - l le konuşan me - murların ahize - ceketlerinin düğmelerini iliklediklerini duymuştuk. Zaman onlara hak ver - direcek. Almanlar televiziyonlu tele- fon yapmağa muvaffak olmuşlardır. Berlin ile Lâyipçiğ arasında bu icat mükemmel surette işlemektedir. Şim- di bu nevi telefonların umumileştiril- mesi için lâzım gelen teşebbüsler ya - pılmaktadır. *”.. Heryo mecllste sükütu nasıl temin atti? Fransız parlâmentosunun ikinci iç- timamda, reis Heryo bir evvelki içti- mamn hulâsasını yaparken garip bir sahne olmuştur. Heyecanlı ve yeni bir devrei intihabiye olduğu için, her- kes konuşmakta ve yeni meclis reisi- nin sözleri işidilmemektedir. Heryo, sağ taraf fırkalarına döne - rek, süküt etmelerini rica etmiş, hepsi birden muhalif oldukları adama: — Sen işine bak bize karışmal de - mişlerdir. Halbuki, sosyalistler de konuşmak- tadır. Heryo bu sefer sollara dönerek şu sözleri söylemşitir: — Arkadaşlar galiba sizi rahatsız e- diyorum ! Bunların içinden komünist lider To- rez derhal atılmıştır: — Biz rahatız, kat'iyen rahatsız et- miyorsunuz. ... Amerikada kaç tane Üniversite var Amerikada ilk Üniversite 1636 tari- hinde kurulmuş ve o tarihten bu za - mana kadar bür müesseseler arttırıla- rak bugün 620 rakamına kadar yük - seltilmiştir. Üniversitelerin emri al - tında bulunan miktarı 22 milyar do- lardır. İNAN İSTER İNANMA! Yolda karanlık basmış, karnı acıkmış, oturup helvayı sand- viç şeklinde ekmeğin arasına koyduktan sonra yemeğe başla- || semiramis Hindistana mıştır. Bir müddet şonra da kalkıp yoluna devam etmiş, köyü- ne gelmiş, evine girmiştir. Fakat evde günün hesabını — yapar- ken beş Hralık kâğıdı bularnamış ve helva ile birlikte ekmeğin arasma sokup yediğini anlamıştır.; — İSTER İNAN İSTER İNANMA! a İA elit 3 Haziran 14 C “Sözün Kısası * | Balıkların ömrü Ermel B ir İngiliz balıkçı, merak etmiş: Tuttuğu balıkların ömrü t leri ne kadardır? Onu tetkik ederek, vardığı neticeyi bir gazetede, hakikat diye ilân ediyor. | Bu adamın iddiasına göre, ala balı« ğı, denizdeki mahlükların Zaro ağasi! imiş ve vasati 150 yıl yaşarmış. Başka balıklara gelince Sazan 60, yılan balıs ğı 55, gümüş balığı 30 ve ringa balığ? da 19 yıl muammer olurlarmış. Yine geçenlerde, bizim gazetede o« kudu idim. Garp âlimlerinden biri di« yordu ki: Dünyada tabit ölüm diye bir şey yoktur. İnsanlar da, bütün diğer| canlı mahlüklar da mutlaka bir âriza« ya kurban giderler. İ İngiliz balıkçının ilân ettiği neticğ karşısında hem bu âlimin iddiasıni, hem de şu meşhur fıkrayı hatırladım £ Ana kefal, yavrularını etrafına top« lamış, Arnavutköy — Kâyılarında hem) onları gezdirir, hem de balık milletinin| azılı düşmanı olan insanların kul < landıkları ölüm vasıtalarını kendilcı'kî ne izah edermiş. | — Evlâtlarım! dermiş. Denizin i « çinde gözlerinize ilişecek her hangf bir yeme derhal saldırmayın.. ekseriyğ bu yem olta denilen ve göze görünmes yen bir ipliğin ucunda takılı bir çengel iğneyi gizler. Bunu yuttuğunuz anda kendinizi mahvolmuş bilin. i Sonra, karşınızda göz göz, örülmüş bir nesne gördünüz mü, ondan kaçın, Bu, ağ denilen hınzır bir şeydir ki he« pinizi birden lâhzada kıskıvrak edip, insanların eline düşürür. Yine sepet derler.bir şey vardır Kij tıpkı ağa benzer ve daima dipte yatar Bunu ilkin zararsız bir şey sanırsınız.. fakat içine bir defa girmeyi görün. Bir daha kurtulmak nasip olmaz! 'Tam bu “sırada, kıyıdan kendilerini gözetlemekte olan balıkçının biri, elin« de tuttuğu saçmayı savurduğu gibi, hepsini birden dertöp eder etmez, zas vallı ana kefal: — Buna da, tepeden inme derler.« bu hesapta yoktu! der. ! İşte böyle «tepeden inme» tehlike« ler mevcut oldukça, balığın da, insa « nın da tabit ömrünü hesaplamağa kalı kışmak bence boş şeydir. £ Fala. Talu Biliyor Musunuz ? —— — | — Bir çok Kardinallar, papaslar, başs papaslar, kraliçeler, dükler öldüren, İngil- tere tarihine kanlı ve zâlim ismile geçen kral kimdir? 2 — Nobel mükâfatı size neler hatırla- ur. 3 — Türkiye Milletler Cemiyetine han« gi tarihte girmiştir? (Cevapları yarın) * Dünkü süallerin cevapları: | — Rimsky - Korsakow meşhur Rut musikişinaslarındandır. 1804 de doğmuk 1908 de ölmüştür. Bir çok güzel operaları vardır. 2 — Filistinde Osmanir ordularile çar- pışan İngiliz kuvvetlerinin kumandanı, ge- çenlerde Londrada ölen G. Allenby'dir. 3 — Develeri fil şekline sokarak harbi kazanmak istiyen Asürilerin hükümdari Semiramistir. Haris ve çok cür etkâr olan yük bir sefer yap-« tığı zaman karşı tarafın fillerine mukabil | develerini Gl çekline sokmuş, harhe girmise |fakat hilesi meydana çıkarak mağlüp ol « L muştur. 4 — Dünyayı ilk defa devretmek için yola çıkan ve Filipinde yerliler tarafından öldürülen kâşil Portekiz denizcisi Magek lan'dır./

Bu sayıdan diğer sayfalar: