27 Haziran 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

27 Haziran 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

/SON- POSTA W Felâket ânında W Sözün Kiısası ilalreğenla —i İdare adamı Haydi! Ucuz, ucuz!. Yazan: Falih Refkı Atay aa Ş E aki Mülkiye, şimdiki adı — ile, Ğ Siyasal Bilgiler Mektebi belki — bu sene sonunda Ankaraya geliyor. Bu mektep, müşterek bir ders programın- dan başka, üç ihtısas şubesi için ayrıca bir takviye programı ile çalışmaktadır: Siyasi şube, idari şube, mali şubel 924 de 11 olan talebe - sayısı, de 147 idi. Mektebe son dört sene içinde | en sekiz kız talebe de alınmıştır. Memleketimiz için idare adamı, © çok eski zamanlardanberi esas refor - — — Ma meselelerinden biri idi. İdare ada - — mi, Türkiyede hazır bir mekanizma içinde cari muamelâtı görmeğe memur, bir bürokrasi adamı değildir: Bilâkis, Türkiyenin bütün kalkınma ve inkişaf davasında mahallt faaliyetleri — tanzim eden bir rehber, bir fiil ve ha- — geket adamıdır. Hele merkezden bi - — raz uzak yerlerde her şey, en küçük — beledit faaliyetler bile onun fikri terbi - — yyesi ile iş kabiliyetinin klâvuzluğunu beklemektedir. Bizde bir idare adamının sicilli, ev- rak ve muamele işlerinin düzgünlüğü Ermel — Talu F en, terakki, tekâmül, yenilik, kolaylık ve emniyet asrındayız!. Yangin ve zelzele gibi afetlere karşi medeniyet betonarmeyi icat etti. Ok - yanusların dalgalarını Normandi — ve Kvin Meri ayarında gemilerle yendi. Otomobil, tren, otobüs, tayyare - gibi nakil vasıtalarını en metin madenler - den yaptı. ARS İnsanlar büyük felâket ve büyük saadet anlarında birleşir- ler. Bu bakımdan büyük felâketlerle büyük — saadetler insan kalabalıkları üzerinde ayni tesiri yapar. Felâket ânında bu felâketten kurtulmak için öteki insanlar- la elele vermiyen ve yalnız kendini kurtarmağı düşünen a - dam sürüden ayrılmış koyuna benzer ve kurdun ağzına ber- kesten önce düşer. Bııyük felâketlerden müşterek luı(ubı ümidi, insanlara tarihte muazzam hamleler yaptırmış'ır. Ecıruıdcllıdeulduııkıdulılıldludcı—nlınkt* kurtuluş Ümidi etrafında birleştirmeseydi beşeriyet ilk fıtı- nayla darmadağın olurdu. Büyük saadetlerde kalabalığın sevincine katılamıyan adam masil ürkek ve hasta bir ruh taşıdığını isbat etmiş olursa, bü- yük felâketlerde yalnız kendi kurluluşunu düşünen insan sade bir hasta Mİ ayni ıımındı korkak bir dwldı RASINDA ) HERGUN Bm HKM | Büyük ikramiyesi Gene de bunları kâfi görmiyerek, yıldan yıla tekâmül ettiriyor, sağlam - laştırıyor. Geçen senenin modeli bu sene köhne sayılıyor, rağbetten düşür yor, müşteri bulmıyor. Fen, terakki, tekâmül, yenilik, ko - laylık ve emniyet asrındayız!.. Bu asirdâ yaşayan insanlar canlari- nn tadıhı, rahat ve huzurlarının kıy- metini biliyor ve bunları emniyet ak tında bulunduracak esbap arıyorlar. KN ALON n ARe | B Keserek yiyen Kabile reisi Lâkin her kaidenin bir istisnası ol- duğu gibi, bu insanların da müstesna- sı var: O da bizler! Ölüm ile değil, bulunduğu yerin umumi ha- yat ve bayındırlık manzarası üzerin - de müsbet ve gözle görünür değişiklik- ler yapıp yapmadığı ile le Memleket eski devirde, fikri ıerbı- yesi olmıyan faal'lerin hemen bir yıkıcı ihtiyacı hissettiren yapıcılıkları ile, fi'il ve hareket adamı olmıyan yüksek mek- | tep mezunlarının meskenet ve atale - tinden müteessir olmuştur. Devlet, köye kadar gitmedikçe, kö- yün en küçük ihtiyaçları ile uğraşma - dıkça, her şey yerli yerinde duruyor. Devlet köye kadar gitmek için, bir ta- kım ihtısas adamları ile takviye edilmiş olan, idare adamından istifade edebilir. Fakat bu idare adamında sevk ve tan- zim edeceği faaliyetler hakkında umu- mi malümat ve fi'il ve hareket terbi - yesi olmak lâzımdır . Sıyasal okullar mektebine - talebe Kiselerden geliyor. Onun programını biliyoruz. Sıyasal okullar mektebinde sekiz türlü hukuk dersi ile, iktısat ve istatistik, maliye ve coğrafya dersleri 'vardır. Mektep Ankaraya gelirken, ida k y k di » Naro ismindeki bir kabilede görül - Afrika yamyamları arasında tetki - atta bulunan bir ilim heyeti Londra- 'a dönmüş ve tetkiklerini bir rapor ha- nde neşretmiştir. Bu rapor çok alâka vericidir. Yuana lüğüne göre kabile başkanı Tia - Kora ——— . — & derecsini ancak iki yüz senedir - ölçü - İhtiyarına bırakmış Meşhur banker Roçild bir gün ya- zhanesinde otururken, kapıdan içeri- ye üstü başı temizce bir delikânlı gir- di. Roçild bu ziyaretlere alışkındı. Her gün, genç ve güzel biricik kızıma — bir çok talip ve yahut ki kendisinden para koparmağa gelen bir çok açık gözler gelirdi. Roçild bu defaki ziyaretçinin bun- lardan biri olduğunu tahmin ederek: — Niçin geldiniz? diye sordu. Be- ni işgal etmeyiniz.. çünkü pek çok işim var. Maksadınızı kısaca söyleyin: Kuzmı mu istiyorsunuz, yoksa para- Delikanlı, gayet sakin bir tavırla: — Siz bilirsiniz! dedi. Hangisini is- terseniz, onu verin. İhtiyarınıza bırakı- yorum! Termometernin Tarihi Olan piyango Amerikada Masatosette mühim bir a£ piyango tertip edilmiş. Fakir bir adam terhin etmiş olduğu evin faizlerini na- sıl ödeyeceğini düşü gelipi bi ürken, kendisine ikrâmiyeyi yani D0 hin do- ları kazandığını söylemişler. Fevkalâ - de memnun olan adam derhal bankada boreutu ödemeğe gitmiş, borç tesviye edilmiş, fakat adam gişenin önünde ğ geniş bir nefes alırken duyduğu heye - Havanın sıcaklık veya soğukluk Grldüi 'dolüya bektai İalglcii Zidine, Biz, vapurun köhnesine, otobüsün üğüne, taksinin bozuğuna, kayığın müvazenesizine biner ve -Ermeninin dediği gibi: « Tınmayız!» .. Başka yerlerde vapurlar, çarpışır da batar: Bizde, kapaklanır! Başka yer- lerde otobüsler, otomobiller daha zorlu vesait tarafından çiğnenirler: Bizde, şaftı kırılır, freni tutmaz, devrilir!. Londradan, Berlinden, Paristen vaz geçtim; İzlandanın paytahtı olan Rey- kiyavik'de, Hayti'nin merkezi bulunan San Domingo'da hattâ gayri meden? diye istilâya uğrayan Adisabeba'da tramvayın yoldan çıktığı vaki değil - dir. Lâkin İstanbulda.. bu, her günkü alelâde bir hâdisedir. Sebebi: Biz, vapur alırken, köhne- sini, otomobil alırken ıskartasını bil » hassa arar ve buluruz. Ray döşerken, yol yaparken, bina kurarken de ucuza çıkartmağa bakarız. Zira, bizde insan camı ucuzdur.. be davadır.. kökü sudadır! C3 j y ... h besini, belki bo derelerdi bir| kurban edeceği insanı bizzat kesermiş | yoruz. Thermometre denilen alet k i y — Kasmımı hafifleterek, belki ayrı ilâve -|Ye şimdiye kadar 417 tane insan kese-|1753 de dünya yüzündeki sıcak ve so-| y"tişin Sa ddağüsü aalaktman | . Doğileo bloi Son S eiRER SNÇN — derle, bu memleketin idare adamlığı -|"ek #işte kebap etmiş, ğuğu ölçmeğe yarâmıştır. ğ tü ç: itükl tekerrür eden kazalar bu kanaeti veri- nm muhtaç olduğu kabiliyetlerle ci- O tarihten otuz sene evvel İngiliz SA AETERTTAĞ i hazlıyacak bir proğram islâhı yapmak | VSterlo harbinin senel devriyesi | fizikçisi Fahrenheit'in civa derecesi v babr uml?.wk. SERE uğra -| — Can pazarı.. haydi! Ucuz, ucuzi, Jâzım olacaktır. 19 Haziranda İngilterede — Vaterlolvardı, alkollü derece de bilâhare keş-| $tır. Onun için şimdi de bir aksülâ Belki muayyen zamanlarda bu şu- müuharebesinin senci devriyesi tes'it e- | fedildi. mel uyanmış ve lüzumsuz yere bahşiş 7_ be talebelerini, sık sık dolaştırmak, zi-|dilmiştir. İngiltere matemde - olduğu| — Fakat bunların hiçbiri ile hava te-| Yetmiyelim, denmiştir.. . . fal. — gaat, köy hayatı ve ürbanizm meselele- için bu sene merasim Windson sara - |beddülleri ölçülemedi. Onun için eski h.ıî"h S SER CNU Gi üN OESANDUNERRENREDCe ti ile yakından - ilgilendirmek, - onları|Y'nın bahçelerinde yapılmamış, içeri -| tarihlerden bahsederken filân sene 50-| Febilinde alıp bir yere götürür, zz Mi ? ihtısas memurlarının işlerinden daha de yapılmıştır. b . İğuk oldu, ortalık dondü, yahut — filân ıı_ınâz nl:ıan kapıyı açar ve tal .â.h n Bxlıynr usunuz — jyi anlıyacak ve onların mesailerine, Bu meyanda Wellingtönnun da bir| sene hava pek sıcak- oldu dendiğini '“,n ;n ’ık. ıy'.m vit ',::m z ı" " 1 — Kuman, yeşil, beyaz ve beyazın — toplu olarak, daha iyi tehberlik eamxı*l;:le'- dikilmiş ve lmm- küşada o sü-(duyduk. Fakat derecei harareti hiçbi, L Ba Va î;;';:'?'h'::'"_"::j;;'â_ ortasında sağ eliyle bir kılıç tutan aslanını — bir surette kabiliyetlendirmek gereke-|lölenin varisi çağırılmıştır. zaman öğrenmedik. SYN B "|sırtında güneş olan bayrak hangi milletin — cektiri da:""““"“ bep ğ—hh kaldığı balde | - 1753 de ölçülmeğe başlayan tebed. FNYi J"_"““ı’*::î:;:“mm bayrağıdır? emiş... vete t etme -| dülâ ğ a 6B .fonun ağzından L € — Onlar mektepten çıktıktan “sonra, İdük gelmemiş.. Davete icabet etme - gülân havalye ançak Te ga Yü na a aa aa a D Ü z L Pai Berüle kalesi kaç wen€ faal hayat nizamını değiştirmek husu- I7 temmuz © gunda şevkli ve hararetli fikirlerle, in- | Sdilmesini mucip olurmuş...Adamca -/1004 de en sıcak gün olarak tesbit e-| Pencereden bana ait olduğu - söylenen ı.hbmş;.yonyeıe" gibi, hizmet başına |E!z nihayet son dakikada yetişmiş ve| gilmiştir. Hararet gölgede 42 der:ceyil"'“ı"'“"'e] bir l_-ıa.lıçeyı ve içindeki ha- — gidecekler, kendilerini masa karşısın-|Hbayatınca ödeyemiyeceği bir kabahat ı,uım,,,m, vuzlarla ıleıılşn seyrediyordum.. —— — — da kalmaktan rahatsız eden iç ateşle-|işlemekten kurtulmuş. n - - 0 sırada bir çocuk bizim bahçenin — omi, halk ihtiyaçları ve bu - ihtiyaçların n.. Anj'ı md'f _dıyc bir zengine — satmış kal?y?ıı ınnf?ndın ımduığdıqını_my— tatınin çareleri hakkında malümat ve Kurnaz bir dolandırıcı Mı—ief l_ulxrı modern mimarinin nîah «İlediği ve _benım Mı nehınlın — ameli tedbir kudreti ile zenginleşmiş| —Avusturyalı kurnaz bir dolandırıcı sulü imiş. Bunu alan adam Ainerika - |tutulan bir bahık ı_&ıldı..Mılb_GYlm:lç?- p bulunacaktır. kendisini etrafa evvelâ ressam diye ta-|da gösterdiği mütehassıslardan anla -|cuğa wffıı:ık mütenasip bir bahşiş " Yeni mektep, Ankarada, idare ada- nıttıktan sonra, kötü kötü tabloları sa-|miş, ve derhal Avuxıuryn.yı m'üra.m.al vermemi ıoyk'yııu. : ben de verdim. (Dünkü Suallerin Cevapları) O mnnbu bakımdan terbiyesi için en|tın alarak onların altına meşhur res -|ederek dolandırıcıyı tevkif ettirmiştir. |"h_kıt bunun ııub&ını_dc &.:ılumğ. |— Öeğelüler dE 7i vürdür n i demektir. İsamların imzalarını atar ve Amerikalı| Dolandırıcı bu suretle kazandığı para-|Kâhya maiyetimde hizmetkâr, çe | Boğazkesen (Rumeli), Güzeke (Anado- k aaaara Datika meraklılarına satarmış, hattâ|larla satın aldığı evinde yakalanmış -|benim, nehir benim, kendi balığıma |1,), Anadolu kavak, Rumeli kavak hisar- yarım kalmış bir kilise resmini Mikel!tır. bir de üstelik niçin para vereyim?» lan. İSTER İNAN İSTER İNANMA! Evvelki gece Salıpazarında Osmanım gazinosunda garip | sırada ayni gezinoda rakı içiyormuş, rüsamat memuru Süley- bir vak'a olmuştur. Rüsumat memurlarından 417 mumaralı muma—_v.w_ı-:ıh—uu- rüsumat momuru bu gazinoda rakı içiyormuş. Bir aralık pek masına kızmış ve yerinden kalkıp Süleymana iki tokat vur - N rütümat memurunun kanma do - sarhoş bir halde olmasma rağmen gazinoda çalışan Mebrure- "'”"";':'_"“""*: aa yi yanına çağırmış, sırtındaki hırkanın kaçak olduğunu söyle- | .p 4A YAbanca ata ata arkasından kovalamaya başlamıştır. miş ve muayene eimek istemiştir. Nihayet hâdise mahalline polisler yetişmişler ve rüsumat me- Beşiktaş sulh mahkemesi mübaşirlerinden Abdullah da © murunu yakalanıışlardır. İSTER İNAN sinde kimih tarafından yapılmağa başlan: di. kaç senesinde ikmal edildi? 3 — Şilinin mühasu ve mesahai sathi yesi ne kadardır? 4 — Cöok kimdir? (Cevapları yarın) * u Doktorlar ve fen adamları tecrübe- lerini hayvanlar üzerinde yaparlar. Hiç biri, tehlike ile karşı karşıya gelmek is- temez. Son gelen 'gazetelerden öğre - niyoruz ki Varşova üniversitesi kim - ya hocalarındai profesör Stryzowski keşfettiği bir panzehir hakkında izahat werirken oturmuş ve bir insanı öldü - rebilecek süblime miktarının beş mis- — lini yutmuş. Arkasından da ilâcının te sirini göstermek için keşfettiği pan - zehri içmiş ve hiç bir pey de olmamış. Gazeteler onun bu hareketini takdirle karşılamaktadırlar . 2 — Böğaziçinin en dar yeri hisarlar arasıdır. ve tahminen 54 metredir. 3 — Haliçte ilk köprü İstanbulun son muhasarasında Fatih Sultan Mehmet tara- fından şehrin zaptı için kurulmuştur. 4 — Vaniköyüne dördüncü Mehmedin hocası olan Vani Mehmet efendinin bura- da bahçesi bulunması dolayısile verilmiştir. 5 — Bağaziçinin sularını kıbaçla döve düren İsan hükümdarı Serbasdır. Yunan seferine giderken kurdurduğu köprüyü su- Tarın yıkmasına kızmıştır. İSTER İNANMA!

Bu sayıdan diğer sayfalar: