|— — B oe a l AAA S e L a iRüe A Deli li öi 6 - Sayfa Milli Silâhların en ileri gelenlerinden biri: Radyo Londra radyosu 24saatin 20 saatinde çalışıyor, Roma radyosu 14 lisanla konuşuyor, Berlin radyosu günde 20 defa neşriyat yapıyor Berlin rad yo sarayı Radyo bütün Avrupa ve Amerikada milli silâhların en büyüklerinden biri sayı- hyor. Her memlekat — tTadyosunu gündüzlü çalıştırıyor, bu vasıta ile düşün- celerini yayıyor, propagandasını, san'at ve | edebiyatını, bir kelime ile kültürünü neşre- diyor. Londra radyosu, günün yirmi dört sa- atinden belki yirmi saatini çalışarak geçir- || mekte ve bu müddet zarfında İngilterenin sesini bütün dünyaya dinletmektedir. İtalyanın radyosu, mesâi saatleri bakı- mından belki bu kadar çalışmıyor. Fakat mesâisinin tenevvüü bakımından hayrete değer bir tarzda çalışmaktadır. Çünkü bu radyo 14 Hsanla mneşriyat yapıyor. Bu li- sanlar İngilizce, Arnavutça, Bulgarca, Ru- mence, Yunanca, Hintce, Felemenkçe, Ya- hudice, Hırvatça, Fransızca, Macarca, A- rapça ve Esperantodur. Bütün lisanlarla neşriyat yapılması, İ- talyan propagandasının genişliği hakkında bir fikir vermeğe yetişir. Avrupada en çok çalışan radyo istas- yonlarının biri de Almanlara aittir. Alman- lar her gün yabancı memleketlere hitap e- den yirmi defa neşriyat yapıyorlar. Avrupanın en faal radyolarından biri de Rus radyosudur. Müteaddit istasyonlar- dan çalışan, geceli gündüzlü mesâisine de- vam eden Rus radyoları da muhtelif lisan- larla çalışır ve durup dinlenmeden mesâi- ıleı'lı'ıi ilerletirler. Radyo dinleyicilerinin gün geçtikçe ço- | galması, radyo faaliyetlerinin de artması- na sebep olmaktadır. Dinleyicilerin ne kadar çağaldıklarını anlamak için şu rakkamlara bir göz gezdir- mek kâfidir: Amerika 22,500,000 “ Kanada: 860,000 Japonya: 2,372,000 İngiltere: 7,403,000 Almanya: 7,192,932 Birleşik Cümhuriyetleri: geceli | İsviçre: 418.499' Belçika: 746,395 Avusturya: 560,120 Avustralya: 770,152 Yeni Zelanda: 183,830 Cenubi Afrika: 130,000 Şili: 150,000 Meksika: 220,000 Çin: 40,808 Hindistan: 24,839 İran: 616 Irak: 4000 Suriye: 4397 Mısır: 41,370 Tunus: 8106 Muazzam bir yeküin teşkil eden bu din- leyiciler ister istemez türlü türlü istasyon- (larla karşılaşıyor ve bunları dinliyorlar. Ve bu suretle radyo, milli silâhların en kuvvetlilerinden biri oluyor. kumıya başladım mi | muhakkak —uyuyu » veriyorum. | bilmek için! 'SON “POSTA GüA — Şemsiyömi burada unuttuğumu gayet iyi biliyorum. Neredeyse arayıp bulun! ğ Diyor Göründü gene çapkın, Çok güzelim bak, diyor.. Sokulma amma sakın; Dur biraz uzak, diyar.. Anlamam, nasıl bir kız? Hiç eşi yokmuş yalnız.. Peşinden gitsem arsız, Gitmesem, korkak, diyor.. Kaçıyor tutamadan, Yanıma gelmez bir an, Tutarsam aman aman; Sen beni birak, diyor.. Bıraktım peki, amma; O gelmiyor yanıma.. Aptallığına doyma, Hey gidi bunak, diyaor. — Haydi kocacığım teleskopu kar- — şıki eve çevir, karı koca gene kavga — ediyorlar, Seyredeyim! —— Uyku — Ben bir şey o- — Öyle ise karı - na, neler istersen bir kâğıda yaz, de, kâğı- di al oku, bak nasıl uyumıyacaksın | AA Niyo Kasap çırağı et ge- tirmişti: — Bu eti niye bu kadar ince kestiniz? — Sizi evde bu « lamazsam, kapının al- tından içeri bıraka « — Anne, babam niçin köpeğimizin kuyruğunu kesti, — Annem bize geldiği zaman sevinçle kuyruğunu sallıyormuş ta... —-—._ Servet Evlendikleri gün ” dü, Cerkek — karısif'| sordu: ğ — Evlenmeden &” vel niye dişlerîl'i'f hepsinin takma duğunu söylemedim' | — Servetime ta | mah ederek beni & miyasın diye! *ok d Taze Kadın, kocasınâ! — Sana taze : taze yumurta al ge€ | tir, dedim, sen bir | nekle iki tavuk getif din.. t " — Fena mi, en tf zelerini buldum-geti! dim. Sergi gecesi Taksimdeki Belediye Bahçesinde a- çılan Sekizinci Yerli Mallar Sergisinin kapanma tarihi yaklaşmaktadır. Bu münasebetle bu hafta bir sergi gecesi yapılacak ve bir paviyon müsa- bakası tertip edilecektir. Sergi komite- si lüzumlu ihzaratta bulunmaktadır. Sergi ayın on dokuzuncu pazar gü- nü akşamı saat on ikide kapanacaktır. Bundan sonra İzmir Arsıulusal Fu- arı ve Ankara Yerli Mallar Sergisi a- çılacaktır. Dişçiler kongresi Türk Diş Tabipleri Cemiyeti Genel Sekreterliğinden: Altı aylık köngremiz 19 temmuz pa- zar gününe bırakılmıştır. Sayın arkadaşların o gün saat 10 da Cağaloğlunda Etibba O- dasındaki Cemiyet Merkezine gclmeleıri rica olunur. (CÖNÜL İŞLERİ Nişanlandım Fakat Tehdit Ediliyorum «Bir ay evvel bir kızla nişanlandım. Fakat o gündenberi sık sık tehdit mek- tupları alıyorum, Tehdit mektubu gön- deren kimse, hem benim hem nişanlı- ;îııın izzeti nefsini kıracak şeyler yazı- yor. Bu vaziyet beni soğuttu, —nişanı bozmayı düşünüyorum, — Fakat bunu doğru bulmuyorlar. Bir defa da size sormağa karar verdim. Siz ne der- siniz? Bu kızla evleneyim mi? Ankara A, C. K. Size tehdit mektubu gönderen ada- min kasltı nişanı bozmak, ve sonra da kıza sahip olmaktır. Belki de kıskançlık eseridir. Ne olursa olsun, bunda - kızın bir kabahati ve günahı yoksa, bir baş- kasının — kaprisi — yüzünden — onu he PT e DU ailem OB bedbaht etmek haksızlık olur. Tehdit mektuplarına aldırmayınız, daha ileri giderse mektupları polise teslim — edin. O yvakit başınız rahat eder, evlenmeni- ze mâni kalmaz. N * «22 yaşındayım. İki aydanberi şanlıyım. Bir kız arkadaşım var, nişan- landığım gündenberi yanımdan ayrılmı- yor. Nihayet son günlerde hareketi be- ni şüpheye düşürmeğe başladı. Nişanlı- mı elimden almak istediğini zannediyo- rum. Kız zengin bir aileye mensuptur. Nişanlım da güzel bir oğlandır, ne ya- payım? ni- Gönül Mademki şüphe ediyorsunuz, bu ar- kadaşınızla derhal münasebetinizi kesi- niz. Bugün hiç bir şey olmasa bile, iler- de evlenmenize mâni olacak hâdisele- re sebebiyet verebilir. TEYZE Olmaz mı? Nişanlanmışlardı, — nişanlılıkları sürmedi, ayrılmıya karar verdiler. Erkek söyledi: — Mademki ayrılacağız, sana yazdığım mektupları geri ver. — Vereyim amma nereye koyduğumu unuttum. Onların yerine sana «Aşk mektupları» isimli kitabı versem olmaz mı? uzun * & & EHayat yolunda Yeni nişanlılar konuşuyorlardı: — Hayat yolunda hep elele yürüyece- ğiz, değil mi? — Yürüyecek miyiz, meğer ne kadar aldanmışım. — Aldanmış mısın? — Evet, ben otomobille gideceğiz san- mıştım | * *& * İstemiyoruz Evleneli üç sene olmuştu, sordular: — Haâlâ çocuğunuz olmadı mı? Kadın kocasından evvel cevap verdi: — İstemiyoruz. — Neden? — Kocam daha kundak bağlamayı öğ- renmedi. — Kızıma kendisile evlenmek İs « tediğinizi söylemişsiniz.. Niye bunu daha evvel bana söylemediniz? — Daha evvel de gene - kazınızla evlenmek İstiyordum.. Siz hiç hatı - rıma gelmediniz.. MAD Fosfor Muallim, talebesine sordu: — Fosforu neden yaparlar? — Kibritlerden! Yerin dibi — ÖOnu görür görmez öyle mahçup * dum. tim.. desen e.. — Yerin dibine geçen yalnız ben dö| ğildim; o da benimle beraber yerin dibit" geçti. — 222))) — Birbirimize, Tünele girerken rast w mıştık. * * £ Hatırlamaklk Kocası seyahatten dönmüştü. kucakladı; karısı sordu: a — Seyahatte iken beni hatırlıyor rn“r dun? — Nasıl hatırlamam.. Hattâ isbatı işl.r Cebinden ucu düğümlü bir mendil çi * kardı: — Unutmamak için mendilime bu dö gümü yapmıştım, * o* ol Daha iyi Baba kızına söyledi: _ — Kızım bir söz vardır: Evlenen y | bir iş yapmış olur. Fakat yaptığı iş daha iyidir. Kız cevap verdi: — Ben;daima iyi iş yapmak isterim: Kim isterse daha İyi iş yapsın! i Karıst? evlenmiye — Bu pırlanta Kakavanya mihra - cesinin kavuğundan çıkarılmıştır. — Biz, ucuz olsun diye kullanılmış eşya almayız. Yenisi varsâ çıkar, Ç b * b p *g: İ « ü CPZ ç AŞ Birim, ) , . Y a SF y Anlayışlı Bayan, hizmetçiye tenbih etti: — Benim hasta olduğumu biliyorsun, kim gelirse rahatsızdır, yatıyor; başka bir gün teşrif ediniz, dersin. — Peki bayan! Biraz sonra zil çalındı.. Hizmetçi kapı- ya koştu. Geri döndü: — Söylediğinizi aynen yan, ; : — Gelen kimdi? — Biraz evvel çağırttığınız doktor, *t o4 - Ecelile Kocası ölmüştü. Taziyeye gelenlerden biri sordu: — Kocanıza hangi doktor bakmıştı? — Hiç bir doktor bakmadı. Zavallı ko- söyledim, ba - — cam eceli gelip _öldğ. h - ”7 “_._'.. MZ srer'lm “ " Li MA y Sağil » — Hey yolcular bana bakın.. Bef? size şaka yapmak için, gemi batıyofı , dedim... Haydi, haydi artık geri dö * <| lir-. , ş y a « ği K N