18 Kasım 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

18 Kasım 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayfa Ramazanın ikinci günü İstanbulda bir dolaşma Günde 20.000 - kişinin ;Vabuçlar;nı eline veren adam - cami avlusunda diş bakımı hakkında bir vaaz - baharatın envat kaça kadar çıkar? Selim Tevfik İşportadan misvük alan bir bildik «tavsiye ederim, bunu bir tecrübe et!» diyor Geldiğini radyodan duyduk amma, kendisi nerede? Ben onu ne Taksimde, ne Beyoğlun- da, ne Talimhanede, ne de Şişlide bu- lamadım. Hattâ Şehzadebaşında bile, bariz bir şekilde yoktu! Tevekkeli: «Arıyan mevlâsını da bu- luz, belâsını da» dememişler, Meğer şehrin bir çok semtlerinde güler yüz bulansııcan mübarek ramazan da, Tan- rısının evlerine, yani camilere sığın - mış. Ben onu, Beyazıt camlinin avlu - sunda bulabildim. İnsan “geniş cami avlusunu doldu- ran sayyar işportalara bakınca, ve a - vaz avaz feryat eden satıcıların sesle - rine kulak kabartınca, kendisini bi «din ve iman» sergisinde sanıyor: Tes- bihler mi istersiniz? Misvakler mi a- Yarsınız? kurslar, öd ağaçları mı mu- rat eylersiniz? «Peygamber hilâli» mi dilersiniz? Dine, imana, namaza, ni - yaza, oruca, sahura, iftara, imsake dair yalnız «yok» yak! Üzeri tesbihler, ağızlıklar, ve kilap: larla dolu bir hasırın kenarında otü - ran ihtiyar barbar, bağırıyar: — Kur'an tefsirleri var... Yeni, eski harflerle kur'anlar var... Urfalı Kâ- mil hocanın geçen seneki vaazları be - şer kuruşa... Buraya da Buyurun!.. * Meydan, bir pazar yeri gibi harıl işliyor. Bir kapıdan eli bo: öteki kapıdan peşinde hamalla çI yor. İhtiyar bir kadın, bir baraka tezgâh tarına soruyor: * — Baharat var mı evlât? — Var valide ğim, 41 türlüsü var. Her biri kırk bir derde devadır hem. Çorbaya koy... Köfteye koy... Sebze - . 'a köy... Üç gün doya l gün sokağa çık. en peşinden: kere maşallah! demezse, fiat sormiya bile lüzum gö den talimatı bastırdı: - Tart bakayım bir mecidiyelik! Bir gün önce Beyoğlundan koku a« lan bayan, öd ağacı sardırıyor, Bir ak- şam önce bakkaldan 96 lık rakı alan akşamcı: — Eksik çıkmasın diye 99 luk tesbi- hin tanelerini sayı Ağızlık, sakız, Pestil, pide satısı da Birla... Ö — İşportalardan birinden misvak alan bir başka bildik: — Tavsiye ederim! diyor. Bunu bir tecrübe et... Bak bir ay sonra, bir da- ha diş fırçası, diş macunu kullanabilir misin? Meşhur diş doktoru peofesör Cemal, Almanyada bile misvağin pro- pağandasını yapmış. O anlatıyordu: Şimdi bir çok yüksek aile bayanları dişlerini misvakle temizliyorlarmış. Çünkü mısvak killarının suyla imti - zacından hâsıl olan maddenin dişlere yaplığı faydaları hiç bir diş macu - nunda bulmak imkânı yokmuş. <Mis- vak» bir... «<Peygamber hilâlı» dedi - ğimiz kürdanlar iki... Bunların kad - rini bugün frenkler bile biliyorlar.... Bugün üzerlerine; adam başına bir üne çatal, bir düzüne bardak, bir lüzüne kaşık, ve bir o kadar da bıçak konulan asri sofralarda bile kürdan ye- rine, «Peygamber hilâlı» kullanılıyor. Çünkü bu «Peygamber hilâlı» bildi - Bimiz tahtadan lokanta kürdanları gi- bi sert değil. Yani diş etlerini tahriş etmiyor, Hem nefis bir kokusu da var!.. * Bir âralık cami avlusu birdenbire kalabalıklaştı. Meğer, ikindi namazı bitmiş, H boşalıyormuş. Camiden çıkanlar içinde her çeşitten, her yaş - lan insan var. Sinema vadile getirilen zamane çocuğu Kaynana korkusile ikindiyi kılan asri gelin.., Kasketinin siperliği arkaya götürül - müş ihtiyar... Förtünün siperliği pa - ravana iğnesile üstüne tutturulmuş a- vukat... Daima stadyom kapısında gördüğümüz genç meşhur İutbolcu - lardan birisile, daima maaş daireler!- nin kapısında rastladığımız çarşaflı ka- dınlardan birisi, cami kapısında yan - yana gelmişler... Onların arasında, dünya güzellik kraliçesi Keriman Hâ- lisin babasi bile var. Üstat, cami «pa- buççu» sundan — kunduralarını; tıpkı, Niste verilen balodan çıkârken, gar - droptan silindir şapkasını alır gibi tu- tüyor, Avluda benimle beraber dostum: — Monşer! diyor, bu kadar senedir ben, bir kaynanamın pabuçlarını eli- ne veremedim! Ve cami pabuççusunu göstererek ilâ- ve ediyor: — Halbuki şu adam, bir günde bel- ki 20 bin kişinin pabuçlarını eline ve - riyor! (Devamı 12 inci sayfada) camie dolaşan sON POSTA İkinciteşrin 18 tıkarda solda : Bu tayyör kadifeye benzer yö” muşak bir Şerseden yapılmıştır. Eteğe, sen * türe, kol ağızlarına ince gana geçirilmiştir. Yaka dÜf yuvarlaktır. Kollar düz, dar. Tayyörün, eteğindeki ganslardan biraz yukarıda kumaşa oyulmuş iki kÜ” çük cebi var. Yukarda sağda : Makinede örülmüş bir yün bi Renkleri ve biçimi çok güzeldir. Bunun için evdi öreceğiniz bir yün bluz için size güzel bir model © labilir. Renklerin güzel görünmesi için düz örkü örmelisiniz. Eğer İsterseniz arada yalnın bir renif (ters yüz) Öörgü yapablürsiniz. Bu da şik olur. B” deldekinin renkleri : Kırmım, mavi ve beyazdi? Yaka ve kol kenarları düz kırmızıdır. | Solda : Bu yün bluz da makinede örülmüştü” Fakat bildiğiniz fantezi bir örgü ile pekâlâ evdf| aynı bluzu yapabilirsiniz. Yaka önde sivridir. PE | açık değildir. Bütün arka düzdür. Önün bele yâ” kın kısmında mühtelif renklerden - yapılmış jileyf benzer bir motifi var. — ŞİŞMANLAMAK İÇİN NE YAPMALI ? Fazla zayıfların mutlaka şişmanlamaları lâzımdır Fazla şişmanlığın güzelliği bozduğu muhakkaktır. Fakat zayıflık ta insam ayni derecede, hattâ belki daha fazla, çirkinleştirir. Fazla zayıf olan bayan - lar sıhhatleri için olduğu kadar güzel- likleri için de şişmanlamıya çalışma - hdır, Şişmanlamak zayıflamakltan daha vesiseseresemisenerenen Bir manto Modeli Yünlü kumaştan manto. Belden a - şağı kısım dar ve tamamile vücu . da göredir. Bel - den yukarısı o - muzlara — doğru gittikçe genişli - yor. Kollar raglâ- na benzer şekil - de japonedir. Bi- leklere kadar bol iniyor. Bilek çok dar. Dirseğe doğ- ru pensler yapıl- Örülmesi kolay Yün bluz güçtür. Fakat şu cihetlere uzun # man ehemmiyet venmek şartile olmryan her insan şişmanlıyabilir. Bu bufan kollu bluzu örmek pek ko- laydır. Roba (4) sıra yüz örgü, (4) sı- ra ters örgü örükmüştür. Robanın al - tında kalan kısım (3İ) tane ters, (3) ta- ne yüz örülmi ra terslerin üzerine ters, yüzlerin ü - zerine yüz yapılarak Tobaya çıkılmış- tır. Btek ve kolların üst kısmı (bir ters, bir yüz) lâstik örgüdür. Kolların lâ: | — Evvelâ bir kaç gün yalnız ze ve meyva yiyerek barsaklarınız! mizleyiniz. İhtimal ki barsakları! iyi çalışmaması yüzünden yediğini? danın mühim bir kısmından istifadt demiyorsunuz, 2 — Yemekleri ağır ağır ve İ : tikten aşağısı bluzum örgüsündendir. ğ v MAFi Lâstik sıkı durduğu için alt kısım açıl- ĞDT OYAKERD, çiğniyerek yeyiniz. mış, bufant kol olmuştur. arkası kalkıktır.| 3 — Az az, fakat sık sık yeyini& Önde dış ve iç ke- narlarına astra - gan geçirilmiştir. belde, mantonun hemen bütün ö - nünü kaplıyan u- zun, metal bir to- ka var. Sentür sü- ettir. Tişi Ufak bir va- * letle — kullanılan kadife bir şapka. uzun saplı küçük bir çanta, ve düz dekolte ayakkabılarla çok güzel bir öğleden sonra kıyafeti olur. Yaka yuvarlak, kapalıdır. Önüne ko- nulan kırtavat bluzun renklerine u - yan muhtelif renklerde yünlerden çiz- gi çizgi örülmüştür. Örgüsü (ters, yüz) dür. Tek kattır. Yaka, kıravatın altın- dan fermejüple açılıp kapanmaktadır. Beldeki sentür de yünden yapılmıştır. Kroşe ile bir parmak eninde (sık iğne olarak) üç şerit örülmüş, sonra bu şe- riller saç örgüsü gibi örülerek sentür yapılmıştır ve önüne ufak bir toka ko- nulmuştur. 4 — Biraz geniş yürekli olmıya FT lışmız. Her şeye sinirlenip üzülmt | yiniz, 5 — Güneşten mümkün olduğu y | dar çök istifadeye çalışınız. İ 6 — Her yemekte mutlaka ya bir w mur işi, yahut plâv veya ma”A bulundurunuz. Normal kilonuzu alıncıya kadâfj söylediklerimize sabırla ihtimam * 4 niz, Bir defa tabil ağırlığınızı buldu! tan sonra o kiloda kalabilmek İ çok defa da kendiliğinden gelir. (

Bu sayıdan diğer sayfalar: