17 Ağustos 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

17 Ağustos 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kâşif Amca Eğleniyor! k z ” Kişif amca, de- İler, teni on dördün Bece şenliklerine Kötürelim. D — Hele, dedim, &- h , e | Yit ön dördü olsun, | öt lap çıksın; o za- OA düşünürüz. — Yok canım, bu ::Wdcr ağustosun lüler.. M;'îu bahçeye sok- khk aman ne ay - İlı- yerdi orası.. alay sırıklar dik- ş;'-- sırıklar — fos- B üdür? Nedir? aşağı kadar :ud.l’lhl yanıyor - ibi Tiyatro şanosu Bir yere yakın ik. Herkes de Üü lu_"“ oO tarafa “ı_ ni otüuruyor - ” Ala alo, di n'kka alo, dikkat. 'kkat, ama nereye dikkat edecektim? Perde, Yazan: İsmet Hulüsi aralık bir borudan bir ses çıktı: | dıkça ben başımı öbür tarafa çeviriyor- düm, © kızlar da gitti, giderlerken bana öpü- Sağıma, soluma bakınırken şanonun | cük işareti yapan bir kere daha aynı işa- “İ açıldı. Bekârsa Allah anasına ba- | reti yaptı. Ben de artık duramadım. Eli- Ma, evliyse kocasına bağışlasın, nur | mi ağzıma götürdüm, bir öpücük de ben Bibi bir taze nazenin şanoya çıktı. | yolladım. #inin dördüncü gece eğlencesi denilme-| Bu iki sarı güzel kızın arkasından iki &ü , tbebini anlamıştım. Ayın on dör- | erkek arapla bir arap kadın geldiler. A- hs,îb'.“"leri ortaya çıkardıkları için | rap kadını gözüm tutmuştu. Yakında idi: Bu iyorlardı. — Hişt, bana bak bacı, dedim, yemek '"—ııH""" Havva misali setri " uyup)| piğirmesini iyâ bilirsen seni bize alayım.. iki '-ı[ı hazenin perdede görünüp ber| O, dediğimi duymamaş gibi hiç bana Tafa velgarib nazarlar atfettikten | bakmadı. Fakat bahçedeki kalabalık, a- tü Şek ladı, Onu Ora & d;c:h—#._hı yanında erkeği var- Ükketli Şanında erkeği olan bir kadına tli bakmayı ayıp saydığımdan ba- ! başka bir tar B3 na! li. Sordum: L Ayıp olmaz mi? Teğiş, “YE ayıp olsun, burada âdet böy- Alı - nx.:yı':"ltunnu erkeğile sarmaş dolaş hl'deymdu' Onların da raksı bitti. hl"'Mısu Sorabdımı iyet şaz durdu, o da durdü. kapandı. Perde gene açıldı. Bir- îirknı üç adam göründü. Biri eline giymişti. Birinin burna sı- ze yalTatesi kadardı. Üçüncüsü de elbi- ymiş adığından — karısının - fistanını d : Belmişti. ” ,,ı,:h- firi, fon, fan! Tün ü bir şeyler söylediler. Bi- N İf armonik.. ötekisi bir boru, bi- Bi 1p kısalan bir düdük almıştı. ı.:[ #henktir tutturdular, Ne çalıyor- *’ınî kulak verecek oldumsa da bir Tüyu birmhadım. Boru öttüren adam bo- W gibi 9Z fazla öttürünce barudan fıski- <ti SU fışkırdı. e. _:hl— 'dedim, ne diye Mesini, AMcağızın boruyu he Sebebi varmış. (& du:? kısalan düdüğü öttüren adam | K D'îğü_ hızlıca üfledi, ondan da su q""lln Üdükten çıkan su, boru öttüren Ağzından içeri giriverdi: Adam- eli Bisamıştı diye - düşünüyor- imın ağzile kafasının ara- Bi Ra bir boru varmış. Ağzından giren Y sından fışkırdı. Perde de kapandı; Te döndüm; E 'd:“:"mbeuk insanlar vardır, hal cağızlar çalgı çalacaklardı zık d:lğ“talgıhnns su doldurmuş- mi, şimdi bize nmîc'lb uldu[a: BeL _hlrsı H:âîmu bitirmeden perde açıldı. ; elile L'Uzcj iki kız çıktı. Biri bana bâğnuu © bit öpücük yollamasın mı? Tötenler Utandım. Yere geçtim. Etraftan Röz ııuc::: '& vermiş, evvelâ benim ona whmlhı hımlclmişlcıdlr.. ama val- :lq_,(' gö:S'amı ahrette iki elim yanıma der dlye dji'»mık değil ya, belki gözüm H:f' e İlek:““ bile bakmamıştım. ar. öt ı;.lırı elele tuu_ıştıılar Zıp- Ü. Ce ğ Tada ötekleri fazla açılı- azizlik yapar- iyi öttüreme- kaj Vete TÇİ bakmak istiyordum ama il- Sıkılıyor, onların etekleri açıl- aa l AEDAĞM | | | Sazın âhengine ayak uydurarak bir | rapların sinirlerine dokunmuş olacaktı ki Zibi zıplamıya başladı. Zıpladı, zıp- | üçünün birden babaları tuttu. — Aman dostlar, buradan kaçalım a- Mütcakib bir başka kadın daha | yapların babaları tuttu. Diye bağırdımsa da kimse beni dinle- medi. Hattâ: — Sen sus, karışma! Tafa çevirdim. Necati: Diyenler bile oldu. Babalı arapların ba- baları çabuk geçti. Kayboldu. Şanonun önü karardı. Karanlıktan isti- fade etmek isteyen iki kişi yukardan aşa- B bir ip merdiven sallandırdılar. Eyvah ip merdivenden hırsızlar inecek bizi so- yacaklardı. Yani başımda bir polis oturu- yordu; oralı bile değildi. Kolunu dürt- tüm: — Görmüyor musun? — Teşekkür ederim ,iyi görüyorum. 'e diye mani olmuyorsun? — Bana ne? — Ay, siz vazifenizi böyle mi yaparsı- nız, numaranı alıyorum. Yarın seni ko- miserine şikâyet etmezsem bana da Küşif amca demesinler.. Elektrikler birdenbire yanıverdi. İp merdivenleri indirenler korkup kaçtılar.. bir erkekle bir kız ortaya çıktı, — Bunlar da ne oluyor? Demeye vakit kalmadan erkek ipe tır- mandı. Her halde kızdan kaçıyordu. Ama kız da peşini bırakmadı. O da tırmandı. Ve erkeğin elini yakaladı. Erkek kızdı. Onu bir savurdu, yere atacaktı. Eh üç metre yüksekte idiler. Kızı atınca, zaval- li kızcağız ölcekti, Avazım çıktığı kadar bağırdım: — Cinayet var, insan öldürüyorlar. — Sus! Ben böyle soğuk kanlılara rastgelme- miştim. Hem uzaktan bakıyorlardı. hem de benim gibi işe karışanlara mani olu- yorlardı. Görmiyeyim diye başımı başka tarafa çevirdim. Biraz zaman geçti. Bir çalgı sesi kulağıma geldi. On tane birbirinden güzel kız çalgı ça- lıyorlardı. Aralarında da br erkek vardı.. ber halde ağabeyleri filân olacak.. — Ayol bekârlar, ne duruyorsunuz? muzuma bir el do - kundu. Başımı çevir- dim. Bizim mahalle komşularından Ne - aç b 1 — Deniz banyosunun vücudumuza birçok faydaları olduğu gibi güzellik ü- zerine de çok nafi tesirleri vardır. Deniz suyu dalma çalkanan, mütleharrik ve ta- ze bir sadur. Bunun için cildi hafif ha- fif kamçılar, adaleleni sertleştirir ve kan cereyanını tosri eder, Yani yüzü tazeleş- tirir. Fakat buna mukabil - eğer hususi bazı tedbirler alınınazsa . zarar da vere- Bu suda bulunan tuz cildin mesamele- rine işler ve onu bozar. Bunun için gü- neşe karşı olduğu gibi deniz suyuna karşı da cildi koruyacak yegüne şey «hüil» dir. Bunu hemon herkes bilir, Fa- kat nasıl sürüleceğinde ekseri bayanlar yanılmaktadır. ğ Birçokları tam denize girecekleri sıra- da hüll sürüp suya atlarlar. |Bu, tama- men yanlıştır. Hüilin cildi koruyabilme- &i derinin içine iyice nüfuz etmiş olması şarttır. Bunun için sürüldükten en az 15-20 dakika sonra denize girmelidir. Bu müddet içinde tuvalet yağının deriye iyi- ce nüfuz etmeai için yüzü güneşe tutmak pek iyidir. yan, mevki etmişlerdi. Bizim oraya dühulü- müzü görünce sürmeli gözlerini süzü sü- züverdiler. İçlerinden bir tanesine bak- lâzım gelen n mıştım. Bu, sapsarı saçlı, yemyeşil gözlü, dünya güzeli denilmeğe soza bir rakkase idi. Hani bana şanodan öpücük gönderen rakkase. Tarihe meraklıyımdır. Vakti evailde Roma hükümdarları buna mü- masil rakkaseleri yanlarına alır, birlikte işinüş ederlermiş. Ben rakkaseye bakıp bu tarzda düşünürken Necati: — Hoşuna gittiyse çağıralım. Demez mi hüşü hâşâ, böylesini de hiç aklıma getirmemiştim. 2 — Denize girer girmez hemen ya yüzmeye, yahut çırpınmaya, hareketler yapmaya başlamalısınız. Hiçbir zaman sakin ve Tahat durmamalısınız. Derin yerlere gitmekten korkup ta sığ yerler- de kalsanız bile kımıldamadan durma- malısınız. Suda hareketsiz durmak soğuk algınlıklarının ve rumatizmanın başlıca sebeblerinden biridir. Fakat Necati cevabımı beklemeden rak kaseye bir göz etti. Rakkaseler zân ve huraman yanımıza geldi. Necati rakkase- nin elini idisaidde validesinin eli er | tarzda öptü. Bir akrabalıkları olup — ol- madığını bilmiyordum ama her halde ya- bancı olmuıyacaktı. Ben de yaşım itibari- le elini öpecek vaziyette olmadığımdan | SInız. Buna (zeaksiyon - aksülâmel) ha- öpülmek üzere elimi uzattım, zırlığı derler. Bilhassa banyodan sonra Rakkase uzanan elime baktı ve yaşça |üşümek istidadı gösterenler pek iyidir. küçük olmasına rağmen bana gene ken- b B ikese tavak ü Gleni, di elini öptürdü. Doğ y bti eei Serin günlerde heri vaiye edilebilir, (b) Sıcak bir kum Üzerine yatıp ma- liyeyim, eli mis gibi idi. Ne bulaşık, d!y'ı’nğın kniuyn:hı: yanımızdaki ıa'ı': yonuzu üstünüzde kurutabilirsiniz. Pek dalyaya oturdu. O oturunca şöyle etrafı | sıcak günlerde bu daha iyidir. Mayonuz erbaaya atfı nigâh eyledim. Olur ya gö- | kuruyuncaya kadar siz de göneş banyo- renler bilmezler, türlü mana verirler- İ su yapmış olursunuz, di. Hem maazallah bir tanıdık - olursa gider ötede beride anlatırdı. Çok şükür ki kimse bizimle alâkadar değildi ve ta- nıdık ta yoktu; rakkaseye döndüm: — Ey servi kamet, veçhi huri misali, | dedim, ne emredersin? î Yüzüme baktı; ben de yüzüne baktım, güldü, ben de güldüm: — Eski soda! Dedi. — A benim canım, sodanın şimdi ne münasebeti var; çamaşır mı yıkayacak- | sın, yoksa benimle alay mi ediyorsun? — Yok çamaşır, var içmek. — Evet var biliyorum. Şöyle yakaçından bir baktım, bizim | köroğlunun gelinlik çamarışı gibi terle- miz bir çamaşırı vardı. $ — Eski soda haydi! Necati bana baktı: — Garsona söylesene getirsin! Ayıb olur canım, eğer o soda istiyorsa ben yarın Mısır çarşısına uğrar alırım, hem bu saatte dükkânlar da kapalı. Hem de o eskisini istiyor. Ben arar, en eskisi- ni bulurum. — Hayır, Kâşif amca eski soda değil, viski soda diyor.. Bir içki! — İçki mi?.. Ha o başka, peki olsun. Garson bardaklarda bir şeyler getirdi. 3 — Denizden çıkar çıkmaz şu iki şey- den birini yapmalısınız: (a) Hemen elbiselerinizin bulunduğu yere gidip, yaş mayoyu sırtınızdan alına- h ve sıkı bir friksiyon yapıp giyinmeli- siniz. Sonra hızlı bir yürüyüş yapmalı- Şu çalgı çalan kızlardan beğendiğinizi a-| Üzerine gazoz döktü. İçtik. Rakkaseye Babeylerinden isteyiverin.. hepsi de bir-| bakıyordum: birinden güzel: — Sus yahu, hep seni mi dinliyeceğiz. Bu söz de bana idi: — Ne oluyor canım, konuşmak da ya- sak değil ya! — Demindenberi saçma sapan söyleni- yorsun.. — Affetmişsin. aen, niye saçma sapan söyleneyim.. — Biz ağız kavgasına başlamıştık. O- — Sen güzel! Dedim. — Ben güzel, sen de güzel ihtiyar, Va ihtiyarım amma gönlüm tazedir. — Sen hamur sever? Bana hamur sevip sevmediğimi soru- yordu: — Severim, dedim, hele su böreğine bayılırım. (Devamı 12 inci sayfada) RADIN | Deniz banyosunda dikkat edilmesi oktalar Maamafih bu iki usulden birini seçer- ken yalnız havanın sıcaklık ve serinliği değil, herkesin kendi bünye ve zevkini de göz önünde tutması lâzımdır. Mobilyelerin tahta kısımlarındaki yarıklarını ne ile kapamalı? Şöyle bir macunla: 350 gram balmu- mu, 200 gram İspanya beyazı, 50 gram içyağı, 15 gram sarı boya, 7 gram aşı bo- yası. Son iki şey macuna renk vermek içindir. Mobilyanın rengine biri veya di- ğeri azaltılıp çoğaltılabildiği gibi — icab ederse içerisine biraz da vapur dumanı renginde boya da katılabilir. Bu macunu yarıklara sıcakken koy- malı. Kendi halinde soğudukça katılaşır. Bunun için macun sürülen eşyayı en az bir. gün hiç kullanmamalıdır. Macu- nun yarıktan taşan kasımlarını daha s- cakken yuvarlak bir cam parçasile sıy rıp almalıdır. Çatlak yerleri bu şekilde düzeltilen mobilya tamamile — yenileşir, Elişi Drode örnekleri Yastık, çay takımı, masa örtüsü grbi eşyaya yapılabılecer çok şık ve kolay bir brode örneği: Kenarları ilik, damarları ve saçları sarma işlenmiş yapraklar. Peçetelerin birer köşesine birer wfak yaprak yapılmalıdır. Örtuülere ayni yap- rağı sık sik ve enuhtelif istikametlerde ya bir dalre yahut ta bir » dört köşe şeklinde işlemek mümkündür. Yastık için bir büyük iki küçük yap- rak çok güzel olur” Ayni yaprağı muhtelif şekillerde dizerek ve büyüklü kü- çüklü birbirine karıştırarak daha bir çok güzel örnekler çıkartılabilir. Hepsi de lıkla işlenir. Çünkü: Bütün iş, yaprağın çerçevesini ilik yapmakla, orla- sındaki damarlarla sapını sarmaktan ibarettir. tatil veya

Bu sayıdan diğer sayfalar: