26 Ağustos 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

26 Ağustos 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Zekâ ve gayretin kullanılış nisbeti İzmir okuyucularımızdan Faruğun sor- gusu da şudur: — Muvaffak o - lacak miyem? Verilen Iş üze rinde zekâ ve gay» retini — kullandığı kadar iş verenle - Ti memnun ede - Aile hayatında filezoflar gibi hareket etmelidir Yozgattan A. R. imzasile soruluyor: olacak, eşimle geçinecek miyim? Dileğindeki — sa. lmimiye"en Şüp - he etmedikçe me- sele yoktur. Eşi » ni mes'ut etmeğe çalıştıkça da ken - |di saadetini ha - bilir. Bu ise mu » zırlamış - olabilir. Vaffakiyet alâ * ÖŞ Hâdisesiz, heye - metidir, Cansız ve müca * delesiz geçen sa « BAAR Her şeydan evvel cesaret — | bul etmek lâzımdır. Alle hayatında f- lezoflar gibi hareket ettikçe daima geçin- mek mümkündür, Yalnız eşini seçerken, tertip ve intizama rlayetkâr mıdır? Bu- na dikkat etmesi kâfidir. Devrekten — M. Kara isimli oku » yucumuz şoruyor: — Muvafjak o « Tacak mıyım? ğ -w Başkalarının di-| — Sevgide sevimlilik lâzımdır rektiflerile değil,| Boştancıdan Bay Hamid soruyor: kendi varlığından| —— Sevdiğim kadın tarafından sevile - alacağı — cesaretle| cek miyim? işlerine sarılmalı- dır, Kadın; hakarete ve soğuk durma - ğa tahammül e - demez. Sevgiliye karşı daha derli boplu ve daha se- #imli olmağa ça - sşmalıdır. Sertli « ğgin ve aksiliğin olduğu yerden #vgi, ürkerek ka- a Sabır ve tahammül lâzımdır Ankara okuyucularımızdan M, Kadri- nin suali de şu: — Muvaffak olacak mayım? Zeki ve müte - — gebbis oluşu mu - va olabileceği hislerini — kuvvet- lendirmek- tedir. Yalnız, tut- tuğü işin —sonuna erecek sabır. ve tahammülü Böstermesi Tâzımdır. Sokulgan ve girgin olmak ı“llzıııaır Ankaradan Ali imzasile — sorulu « yor: — Muvaffak ©- Tacak mayım? Muvaffak ol - mak için; kendini a Sevgide vefakâr olmak lâzımdır Çangırıdan M, Hamid de ayni .- ruyor: “& çekmek, müstağ - — Sevilecek mivim? B 'ı';e'mk K Şevgide veta »| *SvalCe zararlı o kârlık mühim rot| . Sokulgan / ve oynar, Çabuk bi » girgin olması lâzımdır. kıcı olmamağa çalışmalıdır. Her gördüğünü — sev - mek istemek vo Bevgili değiştir - mek ârzusu, gö - nülsüzlüğe delâ - let eder. Sevehile- ©ek bir kabiliyette olanlar sevilecekle - €inden şüpheye düşmek değil; sevdirebi- leceklerinden emin olmalıdırlar. Son Posta Fotoğraf tahlili kuponu bt A B SN Fotograf tahlili için bu kuponlardan Ö 5 adedinin gönderilmesi şarttır. * Son Posta , nın edebi tefrikası : 13 Yazan: SELÂMİ İZZET Bugünkü program 26 Ağustos 1987 Perşembe ğ İSTANBUL Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla Türk MüsiXlsl. 12.50: Hava- — Kuracağım aile yuvasında —mes'ut | G, 1306: Muhtelif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 1830: Plâkla dan$ Mmusikisi. 19.30: Spor Musahabeleri: Eşref Şefik tarafından. 20: Sadi ve arkadaşları tarafından Türk musiki- Si ve halk şarkıları. 20.30: Ömer Rıza tara- fiından araboa söylev, 204ö; Bafiye ve ar- kadaşları tarafından TTürk musikisi ve halk Şarkıları, (saat Âyarı), 21.15: Oskestra. 2215: Ajans ve borsa haberleri. 2230: Plâkla solo- lar opera ve öperet parçaları. Arapkirde tayinler Arapkir (Hususi) — Kaymakam Celâ! Sü- kin bir hayatın, çok üzücü wacağını ka-|Mer, Serik kaymakamlığına, malmüdürü Ha- bib, Yenişehir malmüdürlüğüne, bastusi mü- bösebe memyiru Agâh, Hekim hususl muhasebe memurluğuna tayin edilmiştir. Bu- ra malmüdürlüğüne Maraş varidat memuru mil, hususl muhasebe memurluğuna Kema- üye mü be momuru gel Bir Doktorun Günlük Perşembe ©) Notlarından Yılancık Hastalığı Yılancık (Streptokok) denllen ve tesbih şeklinde dizi halinde görülen bir takım Mmikrobların tesirile hasıl olur bir hastâa- lıktır. Yılancık mikrobu deri üzerinde veyahud gışayı mubhati üzerinde yırtık, sıyrık, çı- ban, iğne batığı gibi mikropların kolay- Ca kana karışmasına Amil olan sebetlör- le vücudda tezahür eder. Ekseriya gir- diği yerde kırmızılık ve bu kırmızılık u. zun ve plâk şeklindedir. Gitgide saha- gnı genişleterek intişar eder. Orası şi- şer, derecel hararet 39 dan aşağı değil- dir. Titremeler olur, baş ağtrısı, sıkıntı ve derecel hararet fazlalığının tevlid et- tiği diğer ârâz da görülür, Yılancık çok mühim bir hastalıktır. Bu- runda başlarsa veyahud yüzün muhtelif kısımlarında başlarıı lJenfa yollarile ka- na kârışır ve dımağa kadar giderek (me- nenjit) yapar ve hastayı sür'atle öldü- Tür, Yılancık mikrobunun kana karışmaşın- dan da çok tehlikeli 1hlilktlar 'meydana gelir. Cildde ağrı İle beraber kazınızılık ve şiddetli titreme e ateş görülürse yı- Jancık Leşhisini siz de koyabilirsiniz.. Yılancığın tedavisi vardır. Harlel ve da- hili ilâçlarile bugün öşkisl kadar yılan- ciktan korkmuyoruz. “Yalnız şunu unutmamalı ki deride çatlak, sıyrık, yırtık, çıban gibi şeylerin olmama- gina çalışmalıdır. Oradan yılancık mikrobu girdiği gibi firengi ve diğer mikroblar dâ girebllir, Mümkün olduğu kadar cildiniz! salim tu- tunuz, (*) Bu notları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Bıkıntı samanınızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza yetişebilir. onun üstünde aksi tesir yapıyor... So- Murtuyor, artık gözlerini gözlerimden kaçırıyor; gözgöze gelmekten çekini. Uzaktan teyzem göründü,, derin bir nefes aldım, galiba Mazlum da rahat rahat nefeslendi... Yarım saat sonra Mazlum Gönülün A Müreftedeki petrol sondaj ameliyesi bitti TEME Edirne — (Huasusi) — « AMüreflede petrol ma - , olan sandaj ameliyesine Ti- hayet/ veribalştir. Tekirdağ la — yapılmak elvarında Ligmt — madeninden mahalli ihtiyaç için kömür çıkarılmaktadır. Edirnenin Uzunköp - rü kazaşı — Karabur- çak köyü ve çevresin- de bügün dahi işletil- mekle olan Lignlit ma- denleri çok zengin olup bu madenlerder. İstih- sal olunan — kömüt Trakya bölgesinde mahrukât olarak — va tabrikalarda — rağbet görerek yakılmakta ve kullanılmaktadır. Kırklacli vilâyetinin Demirköy havali » sinde demir, kömür madenleri varsa da he- nüz işletilmemektedir. Osmanlı tarihinde Patih Mehmedin İstan- Pamuktan yapılmıyan Pamuklu mensucat Almanya sun'i pamuk imaline ve bu pamuklarla mensucat dokuyarak bun- ları ihraca başlamıştır. Son zamanlar- da Almanyadarı gelen bazı pamuklu mensucat gümrüklerde tahiil ettirildi- ği zaman bunların tabi! ve nebati pa - muk değil, bir nevi sun'i pamuktan i - mal edildikleri görülmüştür. Ve anla - şılmıştır ki Almanya sun'i p:ımukluı.îv rı bize de ihraca başlamıştır. Gümrük tarifemizde san'i pamuk faslı olmadı- ğı için bunlar hakkında ne munrm.-_lc ya pılacağında — teredi düşiılmüş'.ı:r. Bunun için Almanyadan bumamulâtı ithal eden firmaya müracaa! edilerek bu mensucatın dokunduğu — pamuğun hangi maddeden istihsal edildiğinin fa- turalarda bildirilmesi istenilmiş ancak buna göre gümrük tarifesinin tatbik e- dilebilcceği bildirilmiştir. Trakya koyunları da ıslah ediliyor İstatistiklere göre, 938 yılında vilâyetimiz- Edirne (Hurusi) -— Bileri çok Jezzetli olan | de 23 milyon kilo kadar kendir elyafı istih- Trakya koyunlarınım sütleri de fazladır. Bu |/ Sal edilmiştir. Bundan 634 bin kilosu elyaf sütlerden beyaz ve kaşar peynirleri yapıl -| halinde, mütebakisi de urgan olarak vilü- Mmakta olup nefaseti itibarile Trakya peyni- yet haricine yollanmışlır. Şimdi de bir kene ri adı İlo her tarafta tadinmiaş ve rağbet bul- | dir soyma fabrikasının yapılmazı beklenmek- muştür. Yılda 820000 kilodan fazla kaşar | İrdir. peyniri ve 2623867 kilo beyaz peynir istih- sali yardır. Koyunların islâhi işin sürü sa- hiplerinin iyi damızlık koç tedarik etmeleri ve koç bulunmayan yerlerde iyi evsafta er- Müreftede sondaj ameliyatı bulu zapt için döktürdüğü topların Demirköy madenlerinden olduğu görüldüğünden İktı. sat Vekâleti buralarrla tetkikat yapmak ü- zere mütehassıslar göndermiştir. Edirne hududundaki Gümrük işleri Gümrük ve İnhilanrlar Vekâleti Müstoşarı Adil Okuldaş İle İscanbul Gümrüğü Başmll- dürü Nuri Anıl bu akşam Edirneye gidecek- lerdir. Müsteşar ve Başmüdür Edirne hudu- dunda ve Uzunköprüde gümrük işlerini tet- kik ederek cumartesi günü şehrimize döne- ceklerdir. Kastamonuda kendir ıslatma havuzları yaptırılıyor Kastamonu (Hususi) — Vilâyetimiz hava- lizinin Türkiyede en ivi kendiri yetiştimekte olduğu malümdar. Şimdi burada, Gülviran ve Sulukesede kendir uslatma havudları ya- pılmaktadır. Bu iş için evvelce gönderilen 9000 lira Me, kum, çakıl, çimento. demir, taş Bibi malseme alınmıştı. Yeniden 10,000 lira De de, Inşa faaliyeline geçilmiştir. Talatma mevsiminin yaklaşmakta olduğu da gözönün- de tutularak, inşaata sür'atle devam edil - mektedir. Havuzlar, bütün fenni ve asri tesi- satı da halz ölücaktır. Kendir ekimi yapılan diğer köylerde de bu havuzlardan yapılması — ve kendirlerin müuayyen evsafı haiz olmayan salarda yılra. narak siyahlanmasının önün> geçilmesi dü- şünülmektedir. istanbul Borsası kapanış fiatları 25 -8 - 1937 kek kuzulardan koç yetiştiritmesi temin e- dilmekte ve dağlıç, kama kuyrukları gibileri kavırcık sürülerinden kaldırılmaktadır. Baba oğulun yazı odalarına kadar her yer doluydu. Herkes de teyzemin ahba. bı... Annem büyük salanda bir koltuğa yerleşti. Yerinden kımıldamıyacağını bildiğim için ben kalkıp dolaştım. Daha kapıdan girer girmez Baki ab. lama inhisar koydu. Ama tuhaf bir in- bisar, çünkü Gönülün etrafın: derhal, Ferid Ceyhanla kardeşi Zeyneb, Medi- ÇEKLER Açılış -Kapanış 631.00 — 68100 0,790095 — 0,78825 210475 — 210475 14,011 4.6925 86.6485 344 633914 1432 2.6625 4.1838 044 1965 Bunu yapmağa da nihayet mecbur de-| Biraz daha düşündü ve daha yavaş ğilim. ; Mazlum gülümser gibi oldu, dudakla- Tı gerildi, sonra biraz kısıldı: — İnanmiyorum Sevim, dedi; pek gobuk, hiç düşünmeden, hiç çekingi göstermeden cevab verdin; benden bir şeyler gizliyorsun, bir şeyler değil, her şeyi, yani doğruyu, hakikati gizliyor- sun... Ne olur Sevim öGoğru söyle, sö- zün beni ıztırablan kurtaracak... — Söyledim Mazlum, bilmiyorum... Mazlüm birdenbire sarardı, baş par. mağile işaret parmağının arasına bur- nunu alıp sıvazladı ve boğük bir ses- de: — Yoksa senden işiteceklerim bekle- diklerim değil mi? dedi. Durumum nazikleşmişti. protesto edasile: — Boş şeyler düşünme Mazlum, di- ye âdeta haykırdım, sen benim yerim- *de olsan ne yapardın?.. Seninle Gönü. Jün arasına ben ne hakla girerim?., An- ladığıma göre Gönüle gönlünü tama- mile açmamışsın. Bir kere konüş, ce- vabını kendinden al, Mazlum başını salladı: — Çok bhakkın var, dedi. Kat'i bir bir ıgğe. — Sebebini ben de bilmiyorum, fakat bir türlü onunla açıktan açığa konuş- maktan çekiniyorum... Anlıyorsun de- ğil mi?, Gene anlamamazlıktan geldim: — Neyi Mazlum? — Eğer beni istemeese çok feci o. lur... Çok acı duyarım, Gülümsedim: — Egoizma... Ama bütün âşıklar egoisttir, yalnız kendilerini düşünür- ler, korkak, mahcub olurlar, hakikatten kaçarlar... Bana mı öyle geliyor, yoksa etrafı- mız. karanlıklaşıyor muydu?. Her hal- de yollar kâh kalabalıklaşıyor, kâh ten- halaşıyordu. Yanımızdan -gelip geçen- ler ne diyorlardı?. Bize bakıyorlar miy- dı?., Bilmiyorum. Etrafta olup bitenle- rin farkında değilim, Mazlumdan baş- ka kimseyi görmüyorum, Mazlum da benden başka kimseyi görmüyor, fakat aklı başka yerde, gözü bende, kulakla- ri sözlerimde, fikri öotelde, Gönülde,.. Teyzem de nerede kaldı?. Bunu aklımdan geçiriyorum, Mazlu- ma duyurmuyorum... Sahte neş'em de başı ucunda tatlı tatlı konuşuyordu. O-|ha, Ahmetle kardeşi İhsan, Paşa oğlu na kavuştuğu için memnundu, ancak | Mekki, Gani Tekel sardılar. Hepsi de 4179 8981 gözlerinde derin da yalnız ben görüyorum, bu hi yalnız ben farkma varıyordum; çünkü sebebini yalnız ben biliyordum. Gülüşü bile acıydı, her hali kalbinin tereddüdünü meydana koyuyordu, Gönül farkına bile varmadı. İki gündenberi İstanbuldayız. Ankaradan ayrılış büyük törenle ol- du.. Mazlumun arkadaşları gara geldi- ler, tren kalkıncaya kadar ablamın et- rafında dönendiler, durdular, bekledi- Ter, Etimes'uda kadar sessiz gittik. Orada teyzem nihayet dile geldi; anneme: — Kardeş, dedi, senin kızın zamanı. mızın Kleopatrası oldu... Annem koltuklarını kabarttı: — Güzeldir... Benim avuçlarımda Faiğin ellerinin harareti var. Elimi, hattâ ellerimi -ben iki elimi birden uzattım- tam arkadaş- ca sıktı. Bu arkadaşca el sıkışma kalbi- me huzur verdi? Noden acaba? Maz- Jumla konuştüm konuşalı kendimi çok yalnız duyuyorum... Dün gece Sözerlerde ziyafet vardı. d ir hüzün vardı, bunu | Ankara intıbalarını soruyorlar, ablam 1064975 SA.39 27225 20,185 30738 da ballandıra ballandıra anlatıyordu. Bir aralık omuzumdan genç bir ba- yan tuttu; — Tanıdım değil mi? Hani oğlumu bulup getirdinizdi?.. Yoksa Halkevinde tanıştığımızı unuttunuz mu?, — Hatırladım bayan, oğlunuz na- sıl? — Teşekkür ederim, iyidir, sizi hiç unutmuyor: Eğer o güzel bayan olma. saydı ben annemi bulamıyacaktım, an- nem de bensiz kalacaktı, diyor. — Çok zeki çocuk, kendisini bir da- ha görmek isterdim... — Çoök sevinirim. Ama unutmayınız | ki, sizinle evlenmeği aklına koymuş. Salı günü gelirseniz bol bol konuşursu- nuz. Bu beklenmiy dostluk içimi açtı; ferahladım. Bir gün çocuklarım olursa beni çok sevecekler. Mademki bir ya- banemin çocuğu bernden hoşlandı, her kalde kondi çocuxzlarım beni severler... Bu anhoeye gıpta ediyorum, onun yerin- de olmak istiyorum.. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: