2 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

2 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Sayfa SON POSTA * Son Posta ,, nın edebi tefrikası : tan başka yapacak bir şeyi yoktu ve o Ga, tıpkı Berna gibı bana elini uzattı: — Teşekkür ederim Sevim, dedi. Köşelerden birinde Mazlum durdu: — Annemle berabez bir arkadaşa öğ-| le yemeğine gideceğiz, dedi bana izin. — Güle güle Mazlum. Ayrıldık. Benim de ne garib kade. rim var. Yeryüzüne Gönülün yaraladı- ğ kalblere pansıman yapmak için mi gelmişim?.. Benim de kalbim çarpı- yör, benim de rühümün şefkate, sevgi- ye ihtiyacı var, ben de aşka mühtacım, sevmek istediğin kadar sevilmek is- rum... Acaba bir gün saadetin yo- bulacak mıyını?.. Yolum o yola düşecek mi?, Bekliyorum. Bir çok kişiyle aramda- ki fark bu: Ben beklemesini bilirim.. Aradığım yolun ne olduğunu anlı- yorum... Kaderim kendini gene gös. terdi. Mazlumla konuştuğumuz günün üstünden on beş gün geçti, bir daha görünmedi. Ankaraya gitmiş ve gene oraya yerleşmiş... Haberini ancak an- nesine yazdığı mektublardan alıyo- Tum., Bugün gene bir mektup geldi. Tey- zem ağlıya ağlıya okudu. Birkaç satır yazıyor: Kendi dileği, hattâ ısrarı ile Ağı gidiyormuş... Birkaç günü beraber geçirmesi için Yazan: SELÂMI İZZET Onun da, tıpkı Berna gibi, unutmak-| defterimi elime almamıştım. Sayfiye sefaları, düğün hazırlıkları, davet, ziyafet, fırtınalı bir ömür geçir- dik... Ama bu ömür benim için bir rü- ya gibi geçti; bugün artık kendi kendi- mi tanıyamıyorum, ben sanki ben de. ğilim... Fikrimde sıcak şark vilâyet - lerinin humması, hayali var. Beynimde sıcak bir güneş yanıyor. Gözlermin önüne sarp, yalçın kayalıklar, taşlı ço- rak yollar, toz kasırgaları, çöllere ben- ziyen kupkuru vadiler geliyor; uzun yemyeşil, sapsarı kertenkeleler, kan- lıkları çınlıyor. Şarkın sıcak iklimi gön- lümü yakıyor, Mütemadiyen, hergün, her gece Mazlümu düşünüyorum.. Bir tek şey bana zeyk veriyor, h. limde düştüğüm çölierin cehennemir- de bana bir tek şey bir memba serinli- ği veriyor: Mazlümun tek tük yazdığı mektuplar... Ayda nihayet iki kere mektup alıyorum, fakat her kapı çalı- nışında müvezzi gelmiştir diye koşu - yarum, yolda ne zaman bir posta mü- vezzil görsem yüreğim ağzıma geliyor. bütün posta müvezzilerine muhabbet bağladım ve P. T. T. harfleri dü - ğüm binaların önünde gayri t yerimde duruyorum, heyecanla posta, telgraf, telefon diye okuyorum ve tek- rar ediyorum. Posta: Ne cana yakın bir annesini Ankaraya çağırıyor. Demek onu uzun zaman göremiyeceğim! Bu haber beynimi altüst etti, tepem- den vurulmuşa döndüm, bir müddet bir şey söyliyemedim. Söyleyecek kelime bulamıyordum, Teyzem yanıma sokul- du, sesi titriyerek, gözlerinin yaşını si- lerek: — Oğlum askerdir, dedi, cehenneme gönderseler, vazifesidir, güle güle, se- vine sevine gider, Fakat kendinin du. rüp dururken uzak yere gilmek iste- mesi çok manalı... Anlıyorum, büyük, acı bir inkisarı havale uğradı... Sen de anlıyorsun değil mi Sevimciğim?.. An'ıyorum, fecaati bütün acılığı ile, bütün dehşetji ile gözlerimin önüne ge- “Hiriyar, içimde hssediyorum. Mazlu- mun uzaklara gitmesi esas itibarile! müh'm bir şey değil, fakat bugünkü hâleti ruhiyesile uzaklaşmas. çok fe- na, Neden bunt yapıyor? Nodeti biz- den kaçıyor?. Demek ki, bizim kendisi- ni teselli edebileceğimize kani olmadı, demek ki buralarda kimseden teselli ummuyor, kendini avutacak kimse ol- mad'ına kail... Demek ki ben bile ona arkadaşlık edemiyecektim... Gayri ihtiyari içimden geçenleri dı- şa vurdum: — Ne diye bünt yaptı?. Teyzem sorgumdan iki yanlı mana Çıkardı ve bir pot kurmamak için o da sordu: — Kim yavrum ? — Mazlüm... Ne diye sanki gidiyor?, Gitmeseydi daha iyi olmaz mıydı?., Herhalde burada veya Ankarada 'ar- kadaşları, dostlarile daha iyi avunur- dü. Teyzem başını sall — Hayır Sevimc! , avunamazdı, avunamıyacağını kendi de anladı ve en iyi çareyi buldu: Uzaklaşmak ve u- zaklarda unutmak. Avdetinde Mazlüm bambaşka bir adam olarak gelecek, karşımızda bir Mazlüm göreceğiz... Bize elini tan yepyeni bir Mazlüm | olacak... | Neden teyzem «biz» sözünün üstün.; de fazla durdu?. Neden «karşımızda» . derken yüzüme daha dik, fakat daha şefkatli baktı? Onun da gizli bir mak- sadı mı var?, Kasten mi konuşuyor?.. Bunu açıkça sorarmadım fakat soru- yormuş gibi yüzüne baktım. O dı:rhıll yanımdan uzaklaştı. Uzun bir müddet ayni sıkıntı ile sessiz durduk... Mazlü- mun gitmesi ikimizi de ayni derecede üzdü, hattâ harap etti... Bir aralık, istemeye istemeye göz gö- ze geldik; teyzem kollarını açtı, ben ıyor: hınçkırarâk atıldım: - Ağla evlâdım, ağla, açılırsın... Böylece —keridini —tutarsın, — metin olursun...Senin için de, benim için de... onun için de metanel lâzım... * Bombaş, geçen bir kaç ay zarfında kelime!. Beşeriyet bin bir asırdan beri posta sözünden daha güzel bir söz söy. lememiştir. Bernada kendini yavaş yavaş topla- mağa başladı. Onun yüreği gibi ve yü- reği kadar benim de yüreğim kanadığı için onunla daha fazla, daha candan, daha yakından dost oldura, Gönül dün evlendi. Bu sabah şafakla beraber, fevkalâde güzel bir otomobille Avrupa seyahati- ne çıktılar. Annem yorgunluktan bitap yatağa düştü. Beş on gün yalağından çıkmaz. Ben de yorgunum, bitabım, perişa- nım, Ben de yatağa yatsam bolki ay- larca kalkmıyacağım, kendimi o kadar balsiz hissediyorum... Mazlüma da bu gün mektup yazmalıyım, bir hissikab- lelvukula Gönülün evlendiğini duymuş tur; muhakkak bugünün acısı içine çök. müştür. Benden mektup alınca belki biraz ferahlar. Herhalde ben, beni an- lıyan biri yanımda olursa, açılıyorum. Hele derdimi bilen birini, bir arkadaşı bulsam, elemimi kavrayan bir yürek yüreğimin yanında çarpsa, azabım yarı yarıya eksilecek. Ama böyle bir dos - tum, arkadaşım, sırdaşım yok: Kimse bilmiyor içimde olanları,.. Yalnız teyzem var, O da hisseltiğim yanlızlığı, çektiğim, cefayı, doldurmağa çalıştığım çileyi bilemez... Ona açıla- bilir, kalbimi dökebilirim,, ama yapa- mıyorum, (Arkası var) Bir Doktorun Günlük Notlarından Ağız Kokuları Ağız temiz oldukça ve kokulu bir şey a- lınmadıkça kokusuzdur. Alkollü içkiler, soğan, sarmisak ve ba- harat e müuvakkat ağız kokuları olur, Ağız kokuları mevzil veya umum! has- talıklarla husule gelir. 1 — Mevzil sebebler: Diş kefekelerinden husule gelen diş eti HNtihabları, diş hastalıklarından hasıl b0- Tan ağız İltihabları, çürük dişlerin mev- cudiyeti, dişlerin nrasında kalan yemek bekayası, diş boyunlarında teşekkül e- den kefekeler, tükrüğün hamız! oluşu meyzil sebeblerden sayılır. 2 — Umuml sebebler. Bel'um, hançere, burun, akelğer, rahim, mide, şeker bastalıklarıdır. Gebe kadın- ların ağzında ayran kokusu, mide has- talıklarına müptelâ olanların mevaddı galta kokusu, civa ve bizmut ile teday! olanlarda sarmısak kokusu, şeker has- talığına müptelâ olanlarda ağızda sığır eli kokusu duyulur. İşte sebebler böyle- ce meydana çıkarılınca hemen bunların tedavisine koşmalıdır. () Bu motları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp kelleksiyon yapınız.. Bıkıntı ramanınızda bu notlar bir dokter çibi imdadınıza l Perşembe ) x “ Kâbilde yapıldı. Rüdabe, Gardiyan, biraz sonra kendisi - ni koyuverdi. Bir külçe gibi yere yu- varlandı. Dili sarkmıştı. Elleri ayakları oynamıyordu. Zâl. onun boğazını bi- raz daha sıktıktan sonra öldüğünü an. layınca bıraktı. Bir müddet dinlendi. Bir hamlede gardiyanın elbiselerini "Jsoydu. Kendi elbiselerini çıkararak on- ları giydi. Başına da onun serpuşunu Bgeçirdi. Gardiyanın koynunda bulduğu altınlarile mücevherlerini kuşağının a- rasına yerleşti Yüzüne, bacakları- “|Ha, kollarına kömür tozu sürdü. Renk- 'te gardiyana benzemiye çalıştı. Anah- tarları beline taktı. Onun hançerini de avucuriçinde sıkarak odadan çıktı. Zâl. gardiyanın yürüyüşünü taklid ederek merdivenleri çıktı. Aşağıda, ka- pinin yanındaki sahanlıkta bir nöbetci dolaşıyordu. Sahanlık o kadar loştu, ki Zâl, nöbetcinin yanına gelmeden gar. diyan olmadığını güç farkederdi. Nöbetci dalğın dalgın gezindiği için Zâlin kapıya yaklaştığına dikkat bile et- medi. Yaklaşsa bile, ilk hamlede Zâlin yumruğunu yiyecek.. belki de kalbinin üstünde hançerin acısını duymadan Ö- lüp gidecekti. Zâl.. en büyük anahtarı kilide soktu. Çevirdi. Kilid açıldı. Sonra hiç telâş et- meden kapıyı açtı. Yürüdü. Saray, bi- Taz ötede idi. O, aksi istikametten yü- rüyerek «Gül Vadisi» nin yanındaki ke- ruluğa gitti. Orada biraz dinlendi. Son- ra, bir müddet evvel geldiği Hindistan yolunu tuttu. Zâlin Hindistan yolımu tutması, izini kaybettirmek içindi. Kaçtığı haber alı-| nınca şehirde ve şehrin civarında ara-| nacaktı. Zabulistan hududuna giden | yollara, köylere süvariler koşturulacak- tı. O, böyle atsız, silâhsız kolayca ele geçebilirdi. Hindistan tarafına gittiği kimsenin hatırına gelmiyceği için bu taraftan kolayca hududu aşabilirdi. Hu. dudü aşınca, en yakın bir kasabada bir kaç gün istirahat eder.. atın:, seyahat levazımını düzer.. kervanlara karışa- rak başka yollardan memleketine dö- nerdi, Zâl. tahmininde yanlimadı. Kâbii- den hududa kadar süren dört günlük de, Nimruz muhteşem bir gelin alayı ile yola çıkarıldı ıbıı- muamele gösterdiğini ve Kâbilin yolculuğunda kimse tarafından rahat- siz edilmedi. İlk günü yaya yürüdü. Geceyi geçirdiği köyde bir ester satın aldı. Ondan sonraki günler de yolcu kafileleri arasında zonaktan konağa i- lerledi ve Zabulistan hududunu aştı. Zâl.. hududu aştıktan bir ay soı Nimruza, babasının sarayına döndü. RÜSTEM DÜNYAYA GELİYOR Derebeyi.. Zâlin kaçtığının ertesi gü- nü, Zabulistan derebeyi Samdan çok şiddetli bir tehdidname aldı. Sam, oğ- lunu sağ sâlim hududa kadar gönder- mediği takdirde askerinin başınd dudu geçeceğini.. Kâbi! üzerine y yeceğini bildiriyordu. Bunun için de bir hafta mühlet veriyordu. Derebeyi.. bir gün evvel, Zâli yaka- Ihlmak için Zabulistan hududuna gi- den bütün yollara süvari müfrezeleri koşturmuştu. Bugün bu kat'i tehdidna- |meyi alınca yelkenleri suya indirdi. |Müşavirleri ile meseleyi konuştu. On- lar, Samla anlaşmasını tavsiye ettilar. Karısi 1se Zâlin aşkile hastalanmış olan kızının hayatını korumak için Rüdabe- |yi Zâle vermesini, bu suretle iki dere- |beyi arasında devam edip gidecek olan husumeti kökünden izâale etmesinde 1s- rar ediyordu. Derebeyi.. bir gün,daha bekledi, Ta. kibe giden süvarilerin Zâle tesadüf et- mediklerini.. delikanlının savuşup git- tiğine kanaat getirdik'erini anlayınca karısının fikrine ik etti ve Sama İçok iltifatkâr bir mektub yazdı. Bu mektubunda, bu'hâdisenin bütün mes- uliyetini Zâle yükledi. Zâli, bir defa mektubünda, bü hâdisenin bütün mes'- uliyetini Zâla yükledi. Züh bir defa GSN 5 Misi U da da aylarca hazırlıklar, şenlikler Rüstewn «pekli sırmalı elbiselerile göz ah ct ve kiymetli kumaşıarla süslenmiş olt bir muharebe filinin üzerine konulmuş o lan bir altın tahtin üzerinde oturuyord" hüviyetini gizlemekle itham etti. Zen-| Sam, Kâbulislan derebeyinin mektf gin bir İran tüccarı sıfatile ziyaretine| bunu alınca oğlunun kurtulduğuna g geldiği zaman, ona karşı çok hürmetkâr| vindi; fakat onun meydanda olmayı$' ve bilhassa, İran şahı Menüçehrin nutsuzluğunu tevlid edecek olan İ vaç meselesine cani sıkıldı. Aradan öon gün geçince Zâlden 5F ma bir haberci geldi. Zâlın neredı'; lunduğunu ve yakında Nımruza 4! etmek üzere olduğunu haber verdi. D rebeyi, bu haboerciden, oğlunun gâtl| hâkiminin kızını sevdiğini, onunla mMif| lJaka evlenmek isted'ğini öğrenince şahına bir mektub yazdı. Oğlunun İf7 vacına müsaade istedi. Menuçehr, İranın kahraman bir sine mensub olan Zâl gibi bir asi nin vaktile babasını öldürmüş, tahrib etmiş olan Efrâsyabın ıknv kızile evlenmesine rıza gös:omu'yell en güzel bir yeri olan «Gül Vadisi» nde çadır kurüp uzun zaman ikamet etme- sine müsaade ettiği halde onun, kim olduğunu söyliyerek kızını kendisinden istiyecek yerde kaçırmıya teşebbüs ey- lemesinden asalet, şeref ve haysiyetini kırdığını.. öyle iken derebeylik huku- kuna hürmet ederek ve mahaza şerefini kurtarmak için onu bir müddet hapset- tiğini.. bugünlerde tahliye etmek ve müreffehen memicketine sevketmek ü. zere iken muhafazasına memur olan gardiyanı boğarak firar ettiğini bildir- . ü Derebeyi, mektubunda, Zâlin kaba- hatlerini saydıktan sanra iki derebeylik TI arasındaki dostluk ve samimiyeti artır-|ni bildirince Sam, gururunu okşı; mak için Züâlin emelini terviç etmiye,|kinci bir mektubla şaha tekrar WV, kızını ona vermiye muvafakat ettiğini | du. bildirdi. (Arkası ver), I Inhisarlar U. Müdürlüğünden: I — Şartnameleri mucibince 2 adet sigara paket makinesi kapalı zarf usull" münakasaya konulmuştur. TI — Muhammen bedeli 18000 lira ve muvakkat teminat 1350 liradır. 1Li — Eksiltme, 12/X/937 tarihine rastlayan Salı günü saat 11 de Kabat İnhisarlar Levazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapı! IV — Şartnameler parasız olarak yukarıda adı geçen komisyondan alınabili” V — İdarece «Yagenberg» makine alınması mütesavver — olup münakası'? girecek makine «Yegenberg» dir, Münakasaya iştirak etmek istiyen başka gz lar fiatsız fenni tekliflerini münakasadan 15 gün evvel tetkik edilmek İnhisarlar Tütün Fabrikalar Şubesine vermeleri ve tekliflerinin kabul Buna dair vesikâ almaları lâzımdır. VI — Mühürlü teklif mektubu, kanunt vesaik ve eksiltmeye iştirâk vesikasi” $6 7,5 tomlnat akçesini ihtiva edecek olan kapalı zarflar eksiltme günü e© ğ saat 10 na kadar yukarıda adı geçen komisyon başkanlığına makbuz mukal de verilmiş olmalıdır. — «5535» AA I — Cibali fabrikasının mamül tütün anbarları duvarlarma — şartnamesi F” cibince pazarlıkla ahşap lâmbri yaptırılacaktır. H — Pazarlık, 13/TX/937 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat 15 de n' taşda Levazım ve Mübayaat Şubesindeki Alım Kamisyonunda yapılacaktır. II — Keşif bedeli 1072,50 lira, Muvakkat teminat 8044 Hradır. IV — Şartnameler parasız olarak hergün sözü geçen şubeden alınabilir. V — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte 96 7,5 güvenme pi larile birlikte adı geçen Komisyona gelmeleri ilân olunur. BÖt aakf4 ge' I — Şartnamesine tevfikan 4 Ü 62 X 84ve 4 ü de 63 X98 eb'adında olmak 8 adet Lito taşı pazarlıkla satın alınacaktır. ı H — Pazarlık, 17/TX/937 tarihine rastlıyan Cuma günü saat 15 de Levazım ve Mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. II — Şartnamcler parasız olarak hergün sözü geçen şubeden alınabilir. IV — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve saatte 96 7,5 güvenme ralariyle birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. — <5787> BAA 1 — Şartnamesi mucibince 250000 metre düz beyaz kanaviçe pazarlıklâ yir alınacaktır. 2 — Pazarlık, 17/1X/937 tarihine rastilıyan Cuma günü saat 14 de Kı”'”” Levazım ve Mübayaat Şubesindeki Alım Komisyonunda yapılacaktır. 3 — Şartnameler parasız olarak hergün sözü geçen şubeden alınabilif p 4 — İsteklilerin pazarlık için tayin edilen gün ve santte 9© 75 güv ralariyle birlikte udı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. <5790> y

Bu sayıdan diğer sayfalar: