3 Mart 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 15

3 Mart 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 “laktan kulağa, şu muhavere geçti: 14 Sayla e— Ssan Pota'nın tarihi !ıf: 38 Bu darbenin şiddetinden, kadının ka- | Kale bedenlerinden küçük küçük Hası, bir cam şişe gibi dağılıverdi. sıış!ır dökülüyordu. Ve meçhul bir ci- ÜÇ BOZ ATLI SON POSTA Ziya Şakir Kâşgar surları üzerinde gecenin zifiri karanlığında bekleşen nöbetçilerden biri birdenbire durdu ve kulak verdi. Sonra yanıbaşındaki arkadaşına dönerek: “ İşittin mi? Bir ses, bir ayak sesi var, biri kayalardan aşağı inişor! ,, dedi Yazan : Irmaktan acı bir feryad işitildi: — AL. vuruldum... Ölüyorum.. bo- | takım siyasi hâdiseleri, gene düne ve bu- | ziyette, ifşaatına devam ederken #Öji,, GE Genç noyan, bir adım geri sıçradı. Bu 'sim, duvarları sıyıra sıyıra o sarp ka- ğuluyorum.. feci manzara karşısında, başını çevir-|yalıra doğru iniyordu. gmeye mecbur ka'dı- Gözleri kararmış,| Zabit, dayanamadı: kuülakları uğuldamıştı. Ve bu uğultu a-| — Kimdir, 0?.. rasında, falcı kadının: Diye, bağırdı. Dediğini, bir Banmıştı, di — Kimdir, o?.. © MÜDHİŞ BİR OK YAĞMURU Kaya'ığa en yakın olan bir nefer te- Hşla seslendi. Kâşyar şehrinin kapılarından, kuş bi- le uçuarulmuyordu. tan aşağı iniyor. Kapılardan girip çıkan yolcular, u-| Zabit, derhal emir verdi: Zun uzun isticvab ediliyor.. hiçbir kim-| — Atları bırakın.. kayalara tırma- se istisma edilmiyerek elbiseleri, eşya-'nın... Jamı, atlarının eğerlerine kadar inceden| Devriye efradı, kayalara atıldılar. inceye mucyeneden geçiriliyordu. Tırmantnağı başladılar. Fakat, biraz En küçük şübhe uyandıran bir yolct, sonra hepsi bir ağızdan: derhal iç kaleye gönderiliyor. orada| — Ah. kaçtı. ırmağa atladı. hükümet memurlarından mürekkeb bir| Diye bağırdılar. k iisyon huzurunda uzun uzadıya is-| — Zabil çıldırmış gibi verinden fırladı: * otaka çekiliyordu. — Çabuk.. ses gelen tarafa, ok yağdı- Aynı zamanda, şehrin surları hari-|rın-. sağa, sola.. öne, arkaya... Her tara- cinde de birçok atlı devriyeler geziyor-|fr okla tarayın... du. Bunlar da; surların alçak yerlerin-| Diye bağırmağa başladı. den aşarak şehirden çıkması muhtemel| — Gecenin sessizliği içinde, oklar ıslık olan casusları yakalamak için, bir an bi- çalıyordu. Irmağın suları fıkır fıkır Je durup dinlenmiyordu. kaynıyar.. okların temasile kalkan su- Gecenin siyah kanadları, her tarafa 'ların şakırtısı, dik kayalara çarparak | | | Devriye efradının sesi yükseldi: — Aşağı inin.. suya atılın.. onu, diri Bu sert ses, o yüksek duvarlarda ve çıkarın. yealçın kayalarda korkunç akisler yıp-* kere daha işittiğini 'tı. Fakat bu suale, cevab veren olmadı. yevaş sönüyordu. Boğuk bir hıçkırık Zabit, daha yüksek bir sesle haykır- gibi: Fakat, ırmaktan gelen feryad, yavaş — Aaaaaah... Aaaaaah...... Sesleri uzayıp gidiyordu. Devriye efradı, aşağı Gdüşüp parça-| vi Flandin'e göre o zaman işler yolunda' Bu ifşaat lanmamak için — ihtiyatla kayalıktan inerken, artık ırmaktan gelen ses ta- — Ayak sesleri var. Birisi, kayalık- mamile kesilmiş: — Bağuidu. — Gitti... — Koşun, büyük burcun altıma ko - şun. Oradaki akıntı, cesedi dışarı atar. — Çabuk. çabük... Diye bağırmalar yükseliyordu. En son bağıran, zabit olmuştu. Fakat onun: — Çabuk., çabuk... Diye, haykıra haykıra verdiği emir- lere rağmen, hiç kimse kâfi derecede sür'atle hareket edemiyordu. Çünkü, o zifiri karanlıklarda, o yalçın kayalar- dan yuvarlanarak parça parça olmayı, hiç kimse gözüne kestiremiyordu. o Bunlar burada, böylece uğraşıp du- Berilmişti. Koca Kâşgar şehri, bu zifiri kulakları tırmalıyan akisler yapıyordu. |rurlarken, ırmağın karşısındaki saz - zülme' altında ezilmiş ve erimiş gibi i-| — Zabit, tepiniyor.. ve, bağırıyordu: Şehir; büyük bir korkü ve heyecan kıntısına doğru... içinde idi. En küçük bir busumet ve| - Haati e ane a Rmmdain İspanya, — Chamberl-in politikasının en çetin tek söz, bütün kin ve intikamları tat- mine kâfi gelebilirdi. Öğle vakti, her tarafta tellâllar ça-| — taerube tuhtası — olacak Barmış.. casusları ve şübheli adamları tarafı 9 uncu sayfada) bilen ve tanıyanların derhal hüküme- ae a FU te haber vermelerini, aksi takdirde ken| Belear adaları, ona Fransayı şi Kâğıdla verilen teminatın hiç bir kıy- Bu ilân üzerine, bir iftiraya maruz Hai Hati lesin kalmaktan korkanlar evlerine çekil- mişlerdi. Çarşılar, caddeler ve sokak- lar, derin ve matemi bir sükün içinde e © hiç bir müdahale olmaksızın kendi hükü- met şeklini seçmesidir. Şehrin şimal tarafındaki surları,| Akdenizin, yegâne sigortası. ecnebi dev tam yirmi bir arşın yüksekliğe malik-|letlerin müdahaleleri ile bunalmıyan ti Bu azaıretli surlar, yalçın bir kaya-| müstakil bir İspanyadır. ya istinad ediyor; bu sarp kayaların al-| Serbest bir seçim imkânı olmaz, İspan- tından da genişce bir urmak geçiyor- | yollar da harb zamanında bir ksrar ver- dü. mek mecburiyetinde kalırlarsa, onlar Bu civarda dolaşan atlı devriyeler,| kendi hallerine bırakılmalıdır. İspanya - bu kayalıklar üzerinde gezmiye imkân | daki gönüllüleri geri çekmek için konuş - bulamıyarlar, sadece kale bedenlerini Mıya tüzum yoktur. Zira mücadele, gö - tarassul ediyorlardı. nüllülere değil, ecnebi eslihasına istinad Yirmi neferle bir zabitten mürekkeb | etmektedir. olan bir devriye kolu, kayalıkların di-| — Musolini ile Chamberlain arasında düs- bine kadar sokulmuştu. Ocrada, sessiz | tane müzakereler olurken, muazzam mik- sadasız bek'iyordu. gdarda Alman ve İtalyan ağır topları, mü- ©O deriti zulmet içinde, beş adım ile-|himmatı, tankları ve bilhassa tayyareleri risi bile görülmüyordu. Onun için bü- | İspanyaya yağdırı!mıştır. Teruelin yeni- tün devriye efradı, büyük bir dikkatle|den zaptı hunu isbat eder. Ya her taraf - her tarafı dinlemekle iktifa ediyordu. |tan yapılan yardımları kesmeli veyahud Vakit, gece yarısını geçmişti. Birer|da her iki tarafa serbesti verilmelidir. heykel gibi dimdik durarak etrafı din-| — Zaferini ve hayatımı ecnebi yardımlara liyen devriye efradından biri, âdeta İı- | borçlu olan bu devlet, kendisine yardım Esaslı olan zokta, İspanyarın, haricden sıldıyarak: eden devletlere bağlı kalacak, ve onla - — İşittiniz mi?.. rın yardımı olmaksızın uzür. müddet ya- Dedi , şıyanuyacaktır. Devriye kumandanımın kulağına da,| Ve bu Chamberlain polit'kasmın en çe garih ve mübhem bir ses gelmişti. Ku-|tin bir tecrübe tahlası olacaktır. İspanyada harb açılmasına karar ve - rildikten sonra. Akdenizde faşizm kon « troiürü — sigortalamak için diktatörler — Payır. başıboş bırakılacak midir? Faşist devlet- — Ne olabilir?.. lere, ister doğrudan doğruya istikraz ve- — Kale bedenlerine bir şey sürünür | yahud İngiliz hükümeti tarafından tekef- gibi oluyor. fül olunan İhraç kredileri şeklinde borç — Sakın birisi bedenlerden inmesin. | para verecek miyiz?, — Bu, mümkün değil... Zaten, bura-| Habeşistan :stilâsının tanınması, İngi» da bekleyis'miz de beyhude. liz imparatorluğunu hacalete sevkede - — Niçin?.. cektir. — Bu zifin karanlık içinde, bu baş| Alman şark Afrikası Almanlara verile- döndürücü duvarları aşmak kimin had-|cek olursa, cenubi Afrikanın hakkı çiğ- dine?- nenecektir, Kenya, iki faşist devletin ortasında ba- — Evet.. bir ses var, — Ayak sesine benzemiyor lıklar arasından yavaş yavaş bir adam »— Sür'atli.. daha sür'atli... Suyun â-| çıktı. — Arkan var — Bir Doktorun Günlük Notlarından şeffafiyetini kaybeder. Bulanmağa baş- lar, hatif beyaz, mavimtrak bir renk alır. Hastada ayni zamanda görmede bir bu- Jantılık peyda olmağa başlar, Yavaş ya- vaş vazıh olan rü'yet kuvveti azalır, eş- hası tanımamağa başlar. Gitgide cismi bülürinin bu kesafetl artar ve arlık ziya hüzmelerinin gözün şebekiye tabakasına girmesine oldukça mân! olur ve hasta yalnız karanlık ile aydınlığı farkedebile- cek bir derecede görebilir. Artık perde kalınlaşmış demektir. Bu vaziyete ge- len hasta ameliyata sevkolunur. Ameli- yat kahnlaşan ve kesafet küsbeden cis- mi billüriy! çıkarmaktan ibarettir. Şüb- hesiz oldukça mühim ve tehlikeli bir a- mellyattır. Pakat eli ahşkan bir müte- hassıs için pek güç değildir. Bir hafta kadar göz sarılı kalır ve bir hafta sonra basta görmeğe başlar. Bilâhare daha iyi görmesi için çıkarılan adese kalınlığın- da bir gözlük camı takılır, O zaman gör- me nimetinden mahrum kalan — hasta tekrar aşdınlığa kavuşur. ——HHHH—— (*) Bu notları kesip saklayınız, yahnd bir albüme yapıştırıp koöleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir dokter gibi imdadınıza yetişebilir. Terfi edecek Hâkimlerin listesi Resmi gazetede çıktı Ankara, 2 (Hususi) — Terfilerine halen kazal ve inzibati bir manli olmıyan mwavin hâkim ve müddelumumllerle, hâkim sınıfın- dan sayılanlardan 1938 sonuna kadar terfi müddetlerini bitireceklerin sicil sıra numa- rast itibarile bimlerin! gösterir liste höükim- ler kanunu muclbince adilyece her meslek sı- hufları için ayrı ayrı hazırlanarak bugünkü Resmi Gazote'de neşredilmiştir. Kenâflerini terfle şayan gördükleri halde bu listelerde 1- gimleri bulunmıyanlar bir ay içinde ayırma mecilsine yazılı olarak itiraz edebilecekler- dir. zice olacaktır. Fakat en mühimmti şudur: Garbın en büyük demokrasileri, dik - tatörlerin tehdidi altında diz çökecek dirlert, 5 Fransız Meclisinde koparılan gürülbü, (Baş tarafı 1 inci sayfada) lerin nutku, Edenin istifası gibi hâdise - ler, nihayet Fransa parlamentosunu he- yecana getirdi ve geçen hafta mecliste büyük müzakereler oldu. Bu müzakere- ler arasında umumi siyaset bakımından Hat Flandin bu sarsak siyaseti tenkid ediyor. İşlerin ilk safhasındi letler Cemiyetinin muhayyel İ dayanıp İtalyayı düşürmeğe çalıf den siyaseti, uzun müddet Millet miyetl oyunile oynadıktan sonra €en enteresan gözleri, eski başvekil Flan- |(fa da kürsüye dönmüş, Habeşistâf? din söyledi. Fransanın 918 denberi kur» |hude yere verilen ümidleri K duğa siyasetin bütün temellerile çöktüğü | Milletler Cemiyetini İtaiyaya Kâfi bir sırada Fransada sinirler artık o ka- | bik edilen zecri tedbirleri dar gerilmiştir ki Flandin gibi başvekil- | sevketmiş. Flandin bu perhizin Y#7 Hik etmiş bir devlet adamı düne aid bir | şındaki lâhana turşusunu anlama#| güne aid tefsirleri ve mülâhazalarile bir- | yor ki bir aralık Fransadaki — iW” likte ortaya atmaktan çekinmemiştir. Flandin'in beyanalından anlıyoruz neticelenmiş ve işlerin başına B Of tita, kümetinin gelmesi zaruri olmuşü 985 senesinde Fransa, İngiltere ve İtalya |rada Flandin, hükümetten ile bir anlaşma yapmış ve Almanya Rein | evvel, müstakbel başvekil olan nebhri havzasını ışgal ettiği takdirde üç | müracaatla, Londrayı uyand memleket tarafından tutulacak siyaseti | başka bir siyasete sevketmek ÜZ€f | tosbit ve hattâ askeri tedbirleri tayin et- | zırlanmış bir telgraf müsveddesi miştir. Bu nokta, bizim gibi işleri uzak- | miş: fakat, buna karşı Blum: tan görenler için değii, bizzat Fransa ff fi — BHayır! meb'uslarının ekseriyeti için dahi bir ne-| Cevabını vermiş. «ifşaat» mahiyetini haiz olmuştur. * üzerine Blum, ot İ ,_' üh imiş Fakat Habeşislan meselesi her şeyi | den Flandin'e bağırıyor: berbad etmiş, bütün plânların altını üs - tüne getirmış! * Flandin Habeş meselesinde - İtalyaya karşı tatbik edilen zecri tedbirlere Fran- sanın nasıl muhalif olduğunu izah et « tikten sonra Mançuri meselesinde Ja « ponyaya karşı tatbik edilmiyen bir usu- lün İtalyaya karşı tatbikinin hata oldu- ğunu anlatmış ve bu hatanm Eden ta - rafından takib edilen Milletler Cemiyeti siyasetinin neticesi oclduğunu izah eyle- miştir. Flandin o zaman, bu husustaki f.kirlerini âzasından bulunduğu kabine- de izah etmiş ve hattâ şu sözleri söyle - miş: — Biz İngilterenin şerikleriyiz, ma « dunları ve memurları değiliz! Demiş, fakat, İngilterenin görüşü, E - den'in sıyaseti neticede hâkim tur, Flandin'e göre, bütün mes'uliyet Bay Eden'e racidir. Sabık İngiliz hariciye |ha sıkı serılmıya, kuvvetle silâh — Bütün bunlar doğru. Fakat, BÜ İ burada söylemekte ne fayda var? şaatı sebob ne? Diye haykırıyor. O zaman 4 ona cevab vererek: — Çünkü, siz burada yüzde yüf Ü, letler Cemiyeti siyaseti taraftarıy6” ) bu da bir hayal idi. İşte bugünkâ ” | — | cesi! SAa | Tarzında Milletler Cemiyeti siyf' | , bakikatlere karşı göz yumup Bi/ Ö7 — ( uğrasmaktan ibaret bir iş olmakl& ediyor! Flandin'e göre İngiltere ile 1â uykudadırlar. Bir taraftan Ci : lain hayalle uğraşmamak ve görmek tarafları olduğunu söylüy” ğğ .edı ğer taraftan da hâlâ Milletler C siyaseti devam ediyor. Ona göre ler Cemiyeti üzerine kurulan ** olmuş «İne Prarsayı, ne de İngiltereyi _î götüremez. Bu iki devlet birb K 1| nazın, demokrasi fikirlerinin cazibesine | ,, nihayet Almanya ve İtalya ile # ve sol cenah propagandasına fazla tâbi (hakikatler üzerine kurulan bir olmuş ve sütün Habeşistan meselesinde Ü. Libine mecburdurlar. Halk cı işi Milletler Cemiyeti makinesile hallet. kümeti bunu yapmamıştır; ona N ört d Çata mek siyasetini gütmüştür. Flandın hiç | nun yerine kâh o tarafa, kâh bu ” olmazsa Samuel Hoare - Laval itilâfı ile perişan bir siyaset takib etmiştir. MğEL Sra vaziyetin kurtarılabileceğine ve İtalya -| bizzat Blum, doktor Sehacht ile nn elden kaçırılmıyacağına kani iken | Alman: ile ister n li Eden bu itilâfin tatbikına mâni olmuş ve (dea dolayı Blam'a hain gözile Milletler Cemiyeti razırlığından harici-| yor?, diyor. Sonra da dönüp D? » e yeye gelip hayali siyasette devam et -| bugün dahi cesurane bir siyaset miştir. Bu siyaseti i2ah ve tenkid ederken Ylandin şöyle söylüyor: memekle itham ediyor ve diyor — Bugünkü bükümet hakik: Tİne kürulan bir siyaset takib ediğ? Y «— Adisababa'nın düşmesinden biraz | kat, ayni zamanda cesaret göstefif, f yt evvel bep bu vaziyeti düşündüm ve İn -' giltereye müracaatla Habeşistanın ismen istiklâlini temin edecek bir itilâf saye - sinde işleri halledip çıkmayı teklif et « tim. Buna karşı Bay Eden yağmur mev- siminin başlamak üzere olduğunu ve işin devam edip gideceğini söylemekle iktifa etti. Halbuki bundan sekiz gün sonra Haboş payitahtı İtalyan askerleri tarafından Işgal edilmişti!» Eyübde 13 yaşında bir çocu/ |v> arkadaşını öldürdü ğ (Baştarafı 1 inci sayfada) Buna karşı Hulüsi; — Bexn, feneri senden - zorla alırım, cevabını vermiş, bu yüzden iki arkada- şın araları açılmıştır. Evvelki gün Tevfik fabrikadan mü- taa saatlen önce çıkarak, evine dönmüş ve kendi iddiasına göre bahçe kapısına oturarak elindeki bir bıçakla, kalem yonumağa başlamıştır. Bu sırada Hulü- si ile, ayni mahalleden Faruk da karşı- dan gözükmüşlerdir. Faruk Hulüsinin fenerini geri al- mak üzere hücum etmiş, üç arkadaş yumruk yumruğa dövüşmeğe başla- mışlardır. Bu sırada Tevfik elindeki bıçağı gös- tererek: — Çekilin, yoksa vururum!, diye ba- ğirmış, fakat ötekilerin çekilmeyişi kar- şısında bıçağını Faruğun göbeğine sap- lamıştır. Kavganın böyle feci bir şekilde bitişi üçünü de korkutmuş ve hepsi evlerine kaçmışlardır. Suçlu çocuk, arkadaşını yaraladığı kanlı bıçağı evde, merdiven altına sak- manya ve İtalya ile açıkça konu; rine araya bir takım vasıtalar KY yoldan müzakere etmek istiyor. , üt yaset denilemezi Bız, yani bu münakaşaların seyircileri de bu sözlerin arasıf çen bir siyaset devrinin içyüzünü latan bir takım hâdiselerden oluyoruz. Muhittin çe Fakat az sonra hâdise anlaş ziyet polise bildirilerek, yarasi I şan Faruk hemen bir otomob K Musevi hastanesine kıldınlğ" Bir taraftan da müddelumumt yi » < diseden haberdar edilmiştir. mumi muavini Fehmi derhal bit / gitmiş, gperatör Barbuta habtf j rek geç vakit yaralı çocuk üz€” |meliyat yapılmıştır. Uzun süret yatın sonuna kadar yaralının V, Ayrılmıyan nuavin Fehmi, yan edea ve konuşmak kabiliyt”| İlımıyıırı çocuğun ifadesini all 4 Faruk, ameliyattan 15 dakik? » bütün güyrete rağmen 5 rak ölmüstür. j Hâdiseyi ikrar eden 13 til, müdafaa vaziyetinde bh’* şi yaptığını söylemektedir. Halbuki hâdise mıhı.l::d' ; tedkıkat, suçlunun, a kurtularak, kaçması mümkün N. nu göstermektedir. l!'d F Suçlu, dün, Sultanahmed bata ceza hâkimi tarafından tevkif İ , adliye tabibi Enver Karan (O WESL, morsa kaldırılmasına, hazi — N Na â; -

Bu sayıdan diğer sayfalar: