21 Mart 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

21 Mart 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 BSayfa #ati Her g ün Resimli Makale: Ya bizim küçük | Hatay? —— Yazan: Muhittin Birgen fnyanın bütün milletler müşterek olan meseleleri son on yün içinde birdenbire o kadar korkunç şekiller ve nisbetler aldı ki biz gazeteciler de, herkesle beraber, bu meselelerin led- kikine daldiık ve bizim kendi işlerimiz- den bühsetmeği âdeta unuttuk. Şimdi iş- lere, muvakkat ve kısa bir zaman için de olsa, biraz sükünet geldi. Biz de kendi iş- Jerimizi hatırlıyabiliriz. Hatırlıyacağımız işler arasında Hatay meselesi vardır ve bu da, bir bakımdan, bügünkü Avrupa meseleleri arasında, bir takımlarile bazı benzerlikleri ihliva el- mesi itibarlle, bugünlerde hatırlanmıya bilhassa lâyıktır. 914 harbinin bızim için sekiz sene devam eden mücadele safhala- rını nihayet bir sulha bağlıyan anlaşma« lar arasında pürüzlü olarak bir bu mese- le kaldı. Öteki mağlübların halledilecek daha ne kadar meseleleri var, bilmiyo- ruz; fakat, bizim bundan başka mesele- miz kalmamıştır. Bunun da artık halli lâzım gelir. g için * zehirdir, : Bazı kimsoler teessüre çabuk mağlüb olmak ve teessürü uzun müddet saklamak tabiatindedirler. Canlarını sıkan u- fak tefek her meselenin üzerinde dururlar ve bütün diğer meseleleri ikmal ederek yalnız o noktayı düşünürler. Hayat hattâ en mes'ud adamlar için bile çakıl taşları ile dolu ol. duğundan bu tabiatte olanlara yaşanan SÖON POSTA hergüön ayrı bir »€ Dimağın kompartımanları 36 Kuvvetli karaktere malik bir insan her hâdise karşısında toessür duymaz, her teessürü uzun müddet saklamaz. Ka- fasının içinde her mesele için ayrı bir kompartıman vardır, Canını sıkan meseleyi bu kampartımanlardan birine hap- sederek unutur, başka meseleler üzerinde çalışmıya koyu- lur. Yaşamanın, muvaffak olmanın, mes'ud ömür geçirme- nin bir sırrı da budur. -— Son günlerde Cenevreden gelen haber- Jerden meşhur intihabat nizamnamesinin bütün esasları üzerinde, mutabakat ha- sıl olduğunu ve bu esaslarda Türkiyenin görüşü kabul, istekleri de tatmin edildi. Zini öğrendik. Şimdi, bu işle meşgul ko- misyon, kabul edilen şeyleri kaleme al- makla meşguldür. Allah zihinlerine açık- hk ve kalemlerine kuvvet ve bilhassa hayır versin! Fakat, her şey gösteriyor ki, Hatay in- tihabat nizamnamesi Milletler Cemiyeti- nin hayatta bulunduğu müddet zarfında 'Yapabileceği son iş, ağzından çıkacak son söz olacak ve Hatay için bir intihab ni- zamnamesinden ziyade bir vasiyetname- ye benziyecektir! O büyük teşrifatlı cel. selerini bir daha aktedebilecek mi? Aca- ba, onu bir daha toplamıya cesaret ve bir toplantı davetine de herkes tarafından i- eabet edilecek mi? Zannetmiyoruz. Mil- letler Cemiyeti ölüyor; sakat doğmuş her uzviyet gibi, o da bu bayalı daha ziyade sürükleyebilir vaziyette değildir. Greta Garbonun Evlenme şahidi * z Şu halde Hatay meselesi hakkında ye Hiden iki suale cevab vermek mecburiye- tinde bulunuyoruz, demektir: Evvelâ, Hatay nizamnamesinin parlak kalemli kâtibler tarafından mükemmelen hazırlandığını farzedelim. Acaba, bunun tatbikatı ne olacak? Bütün bu nevi mes selelerde gösterdiği cimrilik, dar görüş- lülük ve bu yüzden düştüğü hatalarla bu- gün Avrupada ne vaziyette bulunduğu- | SÖZ ARASI | HERGÜN BİR FIKRA İskemleye oturtamadım Köylünün biri bir gün şehre gitmişe *. Ujak iskemleler gördü. Bir tane aldi. Köyüne getirdi. Karısına: — Bak, dedi, bu ufak iskemleyi sa- Na aldım. İnek sağarken işine yarar. Ertesi gün kadın, ahirdan kocasına bağırdı: — İskemleyi boşuna almışsın? — Neye? — İneği sağacaktım. Çok uğraştım ama bir türlü iskemleye oturlamadım. ——— * Amerikada kamçı Bestekâr Leopold Stokowski ile evle-| Cezası hâlâ vardır mecek olan Greta Garbonun düğününde şahidlik edecek olan meşhur sinema ar- tistlerinden Vollas Biri ailesile birlikte Sicilyaya hareket etmiştir. Ademi tecavüz paktının tarihi Son seneler ve aylar zarfında her- gün yüzlerce defa tekrar edilip düran «Ademi tecavüz paktı» yeni bir icad nu herkesin gördüğü Fransa, yahud onun | sanılmasın, dünyada başka milletlerin de bir takım Meşhur Avusturyalı tarihşinas X. hakları olabileceğini bir türlü akıllarına | Stirzenik'e göre ilk ademi tecavüz mu- sığdıramıyan müstemleke memurları bu|ahedenamesi tam 3.000 sene evvel ya- nizamnameyi hakkile taibik edecekler pılmıştır. Bu ademi tecavüz paktı Mı- mi? Acaba, Hatay bu nizamname hazırs| sırlılar ile Hititler arasında yapılmış" landıktan sonra da, Cenevre anlaşmala-| tır, Paktın ismi şu idi: «Sulh ve ühüv- rımın bizce matlüb olan ruhuna mutabık wet muahedenamesi.. bir idaroye swhib olabilecek mi? Hiç tereddüd etmeden cevab verelim:|dar devam edecektir. Pakat, Türkiyenin Hayır! Eğer perşembenin gelişi çarşamı-| bu meseleyi ikinci bir ihtilâfla — tekrar badan belli olursa, eğer bu söz bir katse, biz Hatay perşembesine ge ırco)e'müıkü]dür. Çünkü, dünya sulhu, Millet. kadar dünyanın bütün çarşambalarile bi- | jer Cemiyeti, müşterek emniyet gibi dip- liyoruz ki Fransa mesele halledemiyor ve|lomasi farmülleri ne kadar güzel sözler. hele Fransız müstemlekecilerinir. ellerine | den ibaret olursa olsun nihayet bu mem« Allah hiç kimsenin hakkıni tevdi etmesin: |Jeketin de bir sâbır derecesi ve inkılâb Onlar herkesin hakkını «deve yapmıya» | Türkiyesinin de bir tahammül haddi var- © kadar alışmışlardır ki - ellerinden hak|dır. Artık Hatay meselesi mutlaka hâlle- kurtarmıya imkân olamaz! dilmelidir ve Cumbhuriyet Türkiyesi de İkinci sual de şudur: Hatây intihabatı,| bunu elbet halledecektir. Nasıl? Ne za- anlaşılan temmuzda yapılacak. Halbuki | man? Onu Türkiyenin akıllı ve hesablı ©o zamana kadar Bay Garo kim bilir bu| devleti bilir. Fakat, biz Türkler de şunu intihabat nizamnamesini kaç defa tefsir | bilmeliyiz ki Hatay meselesinin bugünkü edecek ve kim bilir ona kaç türlü tatbik | ve yarınki inkişaf safhası şu yukarda teş- şekli verecek. Şu haldo, şimdiden parma- | rih ettiğimiz iki nokta ve iki sual etra. ğumuzla duvara yazabiliriz. ki biz, tem- | fında cereyan edecektir. muzda Hatay işlerinden dolayı, gene Bay Z Garo ile ihtilâf halinde bulunacağız, Acaba o zaman, gene, şu kendisine bi- le yâr olamıyan, sakat doğmuş, alil, son nefeslerile soluyan Milletler Cemiyetine mi müracaat edeceğiz? Acaba, bu mücs- sesşe o zamana hayatta kalabilecek mi? * Yukardaki suallerin birincisine hayır cevabını vermekte tereddüd etmedik, İ- kinci suale de belki <Evet», belki «Ha- yır> cevabını vermek lâzım. Belki Millet. ler Cemiyetinin hayatı, bir uyku ve daha doğrusu baygınlık içinde, o zamana ka- cek. lar.. İSTER Gazetede okuduk, Sinanın perestişkârları şimdiden to lanmışlar, o günü kutlulamak için hazırlanmıya başlamış- Koca Sinanın mezarı çak yüksekten gelen çok yerinde ki-|Cenevreye götüreceğini lahmin etmek| Amerikada kamçı yani dayak cezası resmen mevcuddur. İşte yukarıdaki a- dam da karısına bir yumruk vurduğu için 20 kamçı yemeğe mahküm edil- miştir. Resim, cezanm tatbikini göster- mektedir. Dünyanın en yüksek ağacı nerededir? Dünyanın en yüksok ağacı 100 metre- yi bulan sekoya ağacı değildir. Avustral- yada bulunan eucalypltus amygdalina a dındaki ağaçlır. Boyu 150 metreyi bul- Muhittin Birgen | maktadır. İSTER İNAN, Gelecek ay içinde eski Bizansa ebedi Türk damgası vur- uş olan dâhi mimarımız Sinan'ın yıldönümüne rasigele- İSTER NDA | Bu zavallı adamı Tanıyabildiniz mi? Bu ağlıyan adamın kim olduğunu tahmin edebilir misiniz? Ne kadar dü- şünseniz nafile... Bu adam, hepinizin tanıdığı maruf komik Stan Loreldir. Gq:enlzrdeıvlendiâihnımmbırkrh Cenubi Amerikadı konuşan çiçekler Cenubi Amerikada And dağları etek- lerinde, yerlilerin Hablafor namını ver- icek vandır. Bu çiçek gabah- ları açılırken garib bir hışırtı çıkarır, Bu hışırtı uzaktan insan sesine çok benzer. Yerlilere göre bu çiçek bu lisanı saye- sinde diğer çiçeklerle lmnuş.ıbüiyonnuşv Filhakika sabahları şafak sökerken adetâ birkaç insanın konuştukları sanılır, Bir falcı kadının kehaneti Londranın meşhur falcim — Boriska Sintpinker Avrupada iki ay içinde bir müuharebe patlamasının muhtemel oldu « ğünu ve bu muharebenin 1942 senesine kadar süreceğini haber vermektedir. Bo- riskaya göre mayıs ayında iki yıldız bir- birine ittisal edecek ve bu da Avrupanın ağır havasını gidermeğe yarıyacaktır. E- ğer bu yıldız ittisali olmazsa muhakkak muharebe çıkacakmış. Bu kadın falcımı 1933 de neşrettiği kehanet kitabında ismi A barfile başlıyan bir kralın öldürülece- Bini söylemişti. 1934 Yugoslavya kralının öldürülmesi üzerine falcı büyük şöhret kazanmıştı. Boriska 1934 de bir Lâtin memleketin Lâtin harfleri kullanmıyan bir devlete muharebe yapacağım haber vermişti. Fil. hakika ertesi sene İtalya - Habeşistan muharebesi zuhur etmiştir. dikleri bir İNANMA! bir alâka ile daha geçenlerde tâmir edildi. Fakat o bu alâka olmasaydı elân eski çökük vaziyetinde kalacaktı. - Nittekim en büyük eseri olan Süleymaniyenin avlu duvarları elân harab, bahçesi metrük, içi de yarı mefruştur. Bu vaziyet karşısında Sinana karşı beplmizin kalbinde yer tutan büyük sevginin sadece sözle tecelli etmemiş ol. duğuna: İNAN, İSTER İNANMA! Sözün Kısası Kırmızı arabanın eşeği E. Talu ükteyi seven bir arkadaştal, hoş bir hikâye dinledim: Meşhur İngiliz devlet adamı Loid Core, bir defa, umumi intihabat esnasında, namzedliğini koymuş olduğu kendi mems leketinde müntehiplerile temasa gitmişı Orada, açık bir meydanda, binlerle * halkın huzurunda programını izah edik yorken, muhalif partiye mensub bir a« dam ayağa kalkmış ve Loid Caorca hitas ben demiş ki: » — Sen kim oluyorsun? Kendine nasıl paye verip te, mebuslük gibi şerefli bir mevkie namzed olmak cür'otinde bulue nüyorsun. Biz senin cemaxiyülevvelini biliriz. Baban, şu memlekette, hakir ve fakir bir adamdı. Kırmızı bir arabası, © arabayı çeken bir de eşeği vardı. Bunun- la köy köy dolaşır çerçilik ederdi.. Loid Corc, herifi dilediği kadar söye leltikten sanra, asla soğukkanlılığını boze maksızın, şü cevabı vermiş: & — Hakkın var, azizim! Babam, filhakie ka, o dediğin adamdı ve ben kendisile daima iftihar ederim. Zira, fukaralığile beraber namuslu ve dürüst idi. O bahset« tiğin kırmızı araba hâlâ benim evimde kıymetli bir yadigâr olarak durur. Yalk nız, bugüne kadar, o arabanın eşeğini bulamamıştım. Sana çok teşekkür ederimi ki ayağa kalktın, bana hitab ettin de, kendini tanıttın. Bu kadar yakından bile diğin araba, her ne zaman, içinde bif hasret uyanırsa, senin emrine amadedirl. Ve bu hazırcevablığile, büyük devlet adamı, o gün davasını kazanmış. İnsanlar böyledir. Babanın ve ananili suçlarını evlâda yüklelirler. Düşünmez- ler ki her koyun kendi bacağından asılır? ve her ferd baslı başma, hususi evsaf ve meziyetleri olan bir varlıktır. Bahusus Kİ fakir bir nesilden gelmiş, zaruret içinde yetişmiş olmak hiçbir vakit ayıb sayılı mar. — Bilirim: Anası bizim mahallede bole çacılık ederdi.. yahud: — Babası ramazanlarda, camle gelir, Açır okurdu.. Evlâdları adam olmuşlar ya? Siz ona bakın! Bohçacının gene de sütü helâl, â- şır okuyanın da hulüsü kalbi var imiş. Nice asilzadelerin bu vazivete ve bu âki«s bete gıpta ettiklerini düşünmeliyiz. Ebeveynin gerçekten kusur ve kaba« hatları olsa dahi bunlardan evlâdı mes'ul tutmak insanlık mefhumuna sığmaz, Ama diyeceksiniz ki, Âdem ile Havvâs nın günahlarını, beşeriyet, an bin yıldane beri çekiyor.. Fakat bu iddianın, hemcinslerine kar* şı kötü davranmak istiyen bir takım kâs ranlık ruhlu insanların karihalarındali doğmadığı da ne malüm, değil mi? Seidalız A En çabuk evlenen kadınlar hasta bakıcılarmış & Adey Grafik ismindeki bir İngillğ meemuası kadınlardan hangi san'at sör hiblerinin daha evvel evlendikleri hak* kında okuyucularına bir anket açmıştık Aldığı cevablar sıra ile şu vechede: İngilterede en kolay evlenenler has” tabakıcılığı yapan kadınlardır. Bun * lardan sonra kadın doktorları, üçüncü daktilolar, dördüncü dükkânlarda sa * tıcılık ile meşgul olan kadınlar gelmek” te, muallimler ise beşinci yani en 50 ü nuncu sırada bulunmaktadırlar. İngiliz mecmuasına göre hasta bâ “ kıcıların * kolay evlenmelerinin sebe * bi san'atları itibarile erkeklere çok iYİ bakabilmelerinden ileri getlmektedir.. * Her Amerikalı senede 160 posta pulu kullanır Amerika Birleşik Cumhuriyeti güli* de 60 milyon pul bastırmaktadır. pulların tutarı bir buçuk milyon dolaf” dır. Pu.lur. ınıeııelikııı-f.'lyıhl)!ıBFj milyâr adeddir. Bu pullar için 1000 ton kâğıd, 370 ton mürekkeb ve boyt i_

Bu sayıdan diğer sayfalar: