21 Mart 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

21 Mart 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Vilı- o *Son Posta,, nın İkimiz de soyunup dökümmüş, geniş divana yarı uzanmıştık. Bol mezeli içki masası yanı başımıza rampa etmişti. Rad- yoda bir serenad çalınıyordu. On bire kadar böyle başbaşa eğlendik- ten sonra birlikte dışarı çıkacak, (Gar. den)in son numaralarını görmek için gi- decektik. Neriman gene bir pırlanta gibiydi. A- çıldıkça göz kamaştırıyor; güldükce salo- nu daha çok aydınlatıyordu. Haftanm iki veya üç gününde minimi- ni apartımanıma geliyordu. O günler ve geceler benim asıl yaşadığım zamanlar- dı. Birdenbire kapının zili hızlı hızlı ça - hındı. İkimiz de birbirimize baktık. Neriman yüzünü ekşitti ve ben küfret- tim. Zil üstüste çalınca yerimden kalk - tım, kapıyı açtım. Orada kimi görürsem iyice çıkışacaktım. Uzun boylu, iri yarı, elli yaşlarında ya- ğız bir adam. — Ne var? Ne istiyorsun? Diye çıkışacak oldum. Fakat ağzım açık kaldı, Çünkü babamdı. Ben ona «Üniversitece Peşteye bir in- coleme gezisi yapılacak, buna herhalde Bgitmem lâzım!» diye bir yalan uydurmuş para istemiştim. Para yerine kendisinin gelmesi güneşin batıdan doğması kadar beklenmiyen bir Bir an başım düöndü. Dizlerimin kırıla- cağını, olduğum yere bir külçe gibi çö- keceğimi sandım, İçeriden Nerimanın ince, sabırsız, çılgın arzulara bürünmüş olan sesi duyuldu: — — Macid, neden bu kadar kaldın? Sav — Şşu münasebetsizi de gel, canım!. Babamın iki bıyık gibi duran kaşları gatıldı. Kendimi toparladım. — Buyur, baba... Şöyle buyurun! Bir anda soldaki odanın kapısını aç- — tim ve elektriğini yaktım. — Hayır, ben de orada - oturabilirim. Rahatsız olma! Bana salonun kapısını -gösterdi. “ ; İkinci defa başım döndü. Neriman hırçın hırçın soruyotdu: — Kimmiş o kuzum? Gelsene Macid!.. — Gena kendimi toparladım ve ister iste. /— mez salonun kapısını açarak babama yol — gösterdim. O, konuşan heykel gibiydi: — — Önce sen gir! ş Girdim. b Nerimanın ağrına götürdüğü kadelr — yarıda kaldı. Asık bir yüzle gelişi güzel toparlandı. Bana da, babama da çıkışacağını anla. — dim. Tanıtmak için acele ettim: — Neriman, şey... Fakülte arkadaşla- rımdan... Babam... Babamın alt dudağı biraz uzayıp kıv- H SON POSTA YA n BABA KALBİ... | — rıldı. Belli belirsiz bir baş işaretile selâm- lıyarak koltuğa oturdu; şimdi sapsarı ve gaşkın bir halde bir bana, bir de babama bakan, ikimizin arasında gerçekten böy- le bir münasebet olup olmadığını yüzle- rin çizgilerinden anlamak istiyen Neri- manı baştan ayağa kadar süzdü: — Ültra-Modern bir arkadaşlık!... Diye mırıldandı. Bu yalanı yutmıyacağını düşüneme- Miştim. Neriman iyice toparlandı. Ona bir işa- arkasından gittim. Fısıldıyarak yalvar- dim: — Nerimancığım, gördün mü felâketi!.. Hiç ummuyordum vallahi! Beni casusla- mış olacaklar! Kırzma! Elbet bunu da at- latırız. Haydi, hemen gidiver, sen! Artık |, burada kalamazsın! Hiç olmazsa böyle- likle ona hürmet etmiş olurum da, yumu- şatmak kolaylaşır! Haydi şekerim! Üzül. me amal... Vapur yoksa motörle gider- Bin. İşte para... Ben sana mektub yaza- rım. Mektubumu almadan gelme! Eline son on liralığı da sıkıştırdım ve savdım. Babamın yanına döndüğüm zaman &- laylhı alaylı gülümsedi: — Yag(ıgııı yetmiyormuş gibi bir de böyle şırfıntıları <fakülte arkadaşlarım- dan» diye tanıtmağa kalkışıyorsun! İn. efli Çavuşun hikâyesi gibi, özrü kabaha- tından büyük, diye buna derler... Masayı çabucak topladım ve salona bir talebe evinin vakarını vermeye çalıştım. Bu sırada o ağır ağır söyleniyor; 6 zama- na kadar para çekmek için uydurduğum yalanlarla birlikte gerçek olanları da çü- rütüyordu. Belki bir saat söyledi. Başımı eğmiş, susuyordum. Ayağa kalktı: — Yarın Ankaraya gidiyorum. Üç gün sonra Adanadayım. Son defa senden söz isterim. Namuslu bir talebe gibi yaşıya- cak ve okuyacaksan ne âlâ! Bunu yap- mıyacaksan artık oğlum değilsin, başı- nın çaresine bak. Fakat eğer gene beni aldatmağa kalkışırsan bu sonuncu olur: Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Allaha ısmarladık, bile demeden çıkıp gitti. e Bütün göce düşündüm. Ertesi gün ka- fam kazan gibiydi. Akşama doğru artık bunaldım ve kendi kendime çıkıştım: — Ne korkuyorsun, abdal? Yatsıya ka- dar aydınlıkta kalmak ta bir kazançtır! Masamın başına oturdum. Nerimana Şşu mektubu yazdım: 4 «Sevgili Neri, çabuk gel! Havalar çok güzel. Moruğu atlattım. Ona - öyle bir martaval uydurdum ki zavallının ağzı açık kaldı. Yarın akşam için masayı ha. zırlatacağım. Moruğun şerefine bol bol Geçen 5 mart tarihli bilmecemizde kaza- içeriz. Çenenin altından öperim, canımın |nanları aşağıya yazıyoruz. İstanbulda içile bulunan talihli okuyucularımızın —pa- Babama yazdığım satırlar da bunun İzartesi, perşembe günleri öğleden son- kadar parlaktı: ra hediyelerini bizzat idarehanemizden «Çok değerli — babacığım. Suçumu,|almaları lâzımdır. Taşra okuyucuları- gençliğime, budalalığıma bağışlat! Valla-|mızın hediyeleri posta ile adreslerine hi bir daha yapmıyacağım. Akıllı, uslu | gönderilir. bir talebe olacağım. Zaten o )ullağ:i tır- Bir k“ı mü nağımın ucu kadar bile sevmiyordum. B Hiç değilse bıktım artık. Gözlerime çı- p “gaelmaniye Xız orta mekteb 2/B den 60 ban gibi görünüyor, hayır, yengeç gibi... Bana yapışmış, kanımı emiyordu. Çoök şükür kurtuldum. Namusum üzerine söz veriyorum ki artık uslu duracağım. Bana çabuk para göndermenizi rica ederim. Ellerinizi hasret ve saygı ile öperim.» Zarfları da yazdım. Sonra mektubları büyük bir kurnazlık bulmuş gibi tekrar tekrar okudum, Zarflara koydum, elim- Je postaya verdim. Babamın itiberini ileri sürerek aldı-| Bıra parayla muhteşem bir sofra hazırla- dım, Gözlerim kapıda gece yarısına ka- dar bekledim. Şaşılacak şey... Neriman görünmedi. Ertesi sabah bitkin bir halde yatağa uzandım. Kapı çalındı ve postacı bir mektub getirdi. Nerimanın yazısını tanıdım. Herhalde bir engel çıkmış ola- caktı. Açtım ve kendi mektubumla kar- şılaştım. Hem de babama yazdığım mek- tubla... Onun altına Neriman şu üç sözü yazmıştı: Alçak!.. Senden iğreniyorum! Kafamda bir şimşek çaktı ve daha bü- yük bir trajediyi aydınlattı: Demek ki Nerimana yazdığım mektubu da babamın zarfına koymuştum. Kadircan Kaflı MUHTIRA DEFTERİ (Bon Posta hatıralı) İstanbul Cumhuriyet kız lisesi 888 Ferda- ne, Kadıköy 1t imet Ilk okul 3 üncü sınıf ta. lebesinden Duygulü, İstanbul Hayriye İisesi 1/B de Ahmed, eski Foça belediye tahsilda- ri Süleyman kıı Kâmran, Tokat Gazipaşa okulu talebesinden — No. 138 Kadri, Samsun maliye tahsllât gefi Kadri Gökçe oğlu Sel- çuk. MÜREKKEBLİ KALEM (8on Posta hatıralı) İstanbul Yerebatan Muhteremefendi — s0- kak No, 6 da Doğan Hakkı, İstanbul Hay- darpaşa llsesi 1/A da 208 Tevfik, Antalya li- e B/A dan 902 Sakıp, Ankara OCazi lisesi 2/D de 630 Ragıp, Çumra Jik okul sımıf 4 de 91 Şeref Uğur. DİŞ FIRÇASI (Sor Posta markalı) İstanbul 44 üncü İlk okul 5/C den 291 Ha- tice, İstanbul Vezneciler Vidinli Tevfikpaşa caddesi 44 de Ayten Öztoprak, Kadıköy Ka- lem gokak 24 de Nebahat Öney, Ankara pos- ta işleri relsliği evrak şefi Hayri kızı Sevim, Balıkesir Marllı mahatlesi Medine sokak No. 9 da Erinğrul, DİŞ MACUNU ! tramyay caddesi eczacı Hamdi apartımanı beşinci dairede Kadriye, İstan- Cağaloğlu orta okul 1/B de 108 Hikmet, İs- tanbul Hayriye lisesi 2/C de Cevad, İstanbul Haydarpnşa lisesi 1761 Bahaeddin. KİTAB İstanbul Park kapısı gümrük memuru kı- ©i Neriman, İstanbul erkek lisesi 803 Nihad, İstanbul &4 üncü İik okul 5/A da 519 Niyazi, Gazlantep Pazarcık flk okulu 8. 4 de 88 Şeye ket, Bergama Gazipaşa okulu 8. 3 de 382 Öz- gan, eski Foça Uk okulu 8. 4 de 7 Cavidan, İstanbul erkek lisesi 1/0 de 1878 Baffet, Iğ- dır birinci okul 8. 3 de Nermin Kalaycı, Kü- tahya lisesi 8. 1/A da 675 Neriman, İstanbul erkek lsesi 2/A da 227 Abdürrezzak. KART Uşak Aybey ilk okulu 8. 5 de 274 İsmall Hakkı, İstanbul &£ üncü lk okul B. $5/A da 62 Cemaleddin, İstanbul Küçük Ayasofya Küleci sokak No. 1 de Nebahat, Cağaloğlu Hle mayeletfal sokak No 1 de Metin, İstanbul Topkanı Fazlıpaşa caddesi 5/1 de Haşim, İs- tanbul erkek liseci B/A da 153 M. Yılmaz. es- ki Foça sahil sıhhiye memuru Sami kırı İl- caz, Bandırma Hulkevinde Feride Kâzım U- mut, Bürhaniye Ziraat Bankası memuru 'Turgud yeğeni Sabahaddin, İstanbul kız l- sesi 850 Zafer Tarhan, İstanbul kız lisesi 8. 2/B de 297 Nebahat., Bamsun keresteci Şük- rü oğlu Yaşar, Sungurlu Akçakoyunlu tuzla- sında Nazmi Tekin, Beyazıd Camcıali mahal- lesi No. 13 de Emine İlhan, İstanbul 40 un- Cu ilk okul 3/A da 31 Abdülkadir, Ankara kız lisesi 2/B de 665 Türkün, Ankara Cümrük ve İnhisarlar Vekâleti zat işleri müdürü Sa. fi kızı Deniz, İstanbul Vefa llsasi 364 Kemal, İstanbul 6 mcı lik okuldan 188 Ayhan, Kaye gerl lisesi 1/C de 1459 Kadriye Coşkun, İs- |tanbul erkek lisesi 2/7 de 1909 Ekrem, Kay- seri lisesi 3/R de $07 Meliha, 'Tokat orta 0- kül 2/B de 5 Vedad, Samsun Dumlupınar ilk okulu 8. $ de 538 Sabahaddin, Kadirga ü- çüncü ilk okuldan Hayrünnisa, Samısun İnö- nü ilk okulu 8. 3 de 243 Bervet, Kumkapı or- ta okulundan 580 M. A, Kayseri Cumhuri- Gerçekten bir hafta sonra babamın el yazısile gelen zarfın içinde Nerimana yâzdığım mektub çıktı. Babam ona minimini bir kâğıd iliştir. miş, şu sözleri yazmıştı: «Oğlum, bu mektubu yanlışlıkla bana bul Ayvansaray Karabaş Bostan sokak No, | 7tt İlk okulu 2/C do 813 Cenab, İstanbul 16 da Salâhaddin, İstanbul Hayriye lisesi | Sullunatlmed Buterazi sokak No, 23 de Ta- 1/K da Cerdet, Ankara birinci orta okul sı- |Tik. Üsküdar birincl orta, okul ©. 1 talebes nıf 1, şube $ de 526 Muzaffer, Ankara Tica- |sinden 358 Mustafa, Küçük Yozgad Özel Uk ret Hsesi 1/B de 293 Mübahi Bilgiç. okul 8. 1 de 44 Mastafa, Ankara Cebeci Sün- gübayırı sokak No. 3 de Şevket, Edirne Ka - ALOMİNYOM BARDAK raağaç Mustafa Necati İlk olulunda 99 Mu- tSon Posta hatıralı) İstanbul birinci ilkmekteb 161 göndermişsin. Okumadan geri gönderi- lerinden öperim.» Baba kalbi.., Tu 45 nel Iik okul 412 Münire, a : BÜ Muaccer|15 de Mi yorum. Asıl mektubu bekliyorum. Go"ıs_xkııköy 2 nel okul 5/B de 215 Sabri, Beyoğ- | Öyean, Cafaloğlu orta okulu 1 de &. m:;:km Hik zaffer, İstanbul Firuzağa cami avlusu No, vver, Kırkaağaç tapu memuru Mehmed kızsı Perihan İyigün, Byüb Alibey okul — talebesinden — 37 Feridun, birinet okul 8. 3 de 316 Lâtif, YARINKİ NÜSHAMIZDA: Kız evlâd... Arabcadar. çeviren: Faik Bercmen Malkara yolları Malkara (Hususi) — Bu sene kar ve yağmurların fazla yağışı yolları pek ha- rab bir hale getirmiştir. Bugünlerde ge- ne şiddetli yağmurlar yağmıştır. Keşan, Malkara arasında işliyen kam- yonlar çamurlar içerisine kakılıp kal- mışlardır. Tedarik edilen amele ve diğer kamyonlar vasıtasile kurtarılmışlardır. Aksaray Kaymakamlığı Aksaray (dususi) — Aksaray Kaymaka - mı Cenap Aksu İstanbul Kadıköy Kayma « kamlığına — tayin — edilmiştir. — Aksa - ray kaymakamlık vasifesi — tahrirat kâtibi ı'ı'ınun Uluçay tarafından vekületen Idare e- dilmektedir. — Sus bakayım hele hel, nra ağzından çıkardığı bir Jokma- irin körpe ağzına tıktı. İortamekteb Nimet Kapıcı İBozöyük Kasımpaşk mahallesi Ateşler sokak YUVARLAK İA KALEMTRA No. 4« de Muzaffer, Amasya Yeşibrmak okulu * , (Son %—Uîyı:uun AŞ ' g.2 aö 260 Ertağrul, Arhavndköy birinci cade İstanbul Vefn lisesi 791 Faruk, Cağaloğlu | G& No, 20 da Şake, Hamam sokak No. 4 de Balihe, İstanbul bi- rine! ilk okul 8. 5/C de 158 Hayim, Cağaloğ- İstanbul T İt kız örtü orulundan 208 Ülker, ikinci ilk okul J/A da 73 Nihal BOYA KALEMİ “Beyoğlu 20 uncu ilk okul 1/A da 164 vart, İstanbul Kumkapı orta okulu 880 jad, İstanbul 44 üncü lik okul 4 de T. Ankara Ulus ilir okulu 5/B de 861 Bahaed- din, Antalya nafın başkâtibi Nevzad oğlu Vedad. ALBÜM (Bon Posta hatıralı) İstanbul 44 fncü Ük okul S/A da 462 Na- mik, İstanbul birinci okul 9/A da Tahir Ya- rar, Cağaloğlu Nuracsmaniye eaddesi No, 58 de Mehmed, Samsun orta okul 8. 2/A da 412 Rufat Çelik, Ankara İltekin okulu 2/A da Fahiman Türker. AYNA (Son Posta hatıralı) İsbanbul Alemdar caddesi No. 36 da Nejad, İNKIBAZI HAZIMSIZLIĞI MİDE EKŞİLİK VE YVANMALARINI ALIŞTIRMAZ. İÇİLMESİ LÂTİF TESİRİ KOLAY ,VE MÜLÂYİMDİR YERİNİ HİÇ BİR MÜMASİL MUBTYAKLAR YUYAMAZ MAZON isix ve HOROS AKARMASINA BİKMAT ( KUTLAKA EviNİZOE bla SİSE EGLUNDURUNUZ — Yürümedi mi? Ne demek?.. mh—]rümnyor... Münir konuşmuyor!. Ne ya- metli annem şöylerdi. Ben dokuz ay- palım?.. Kerametimiz yök ya.. saçımızı hkken merdivenleri tırmanırmışım..|süpürge ettik uğrunuzda! iki yaşındaki çocuğun mahalleyi altüst Murtaza efendi yutkundu. Ne diyebi- | Ah, Şu Hayat! < ——— Yazan:ı Nezihe Muhittin — — İşin içinden çıkamıyacak ne var|fakta da söyledim... Ver bana dört me- © kardeş? Haktaalâ.bu fani dünyadaki |cidiye gidip yarın sabah Fatihten bir © Mmekânımı aldı yerine cennetiâlâda bir|karaman koyun alayım.. Tokmaklıde- — küşk verecek.. de'nin türbesinde kestirip fakir fuka- — — Öyleama!...... raya dağıtayım.. — — Öylesi de nedir? Acar Fatma kesip attı: Hafız Bedriye Acar Fatmanın kulağı-| — Koyun değil ya, horoz bile ala- — na eğilerek fısıldadı: mam! — Ya o0 maksımın günahı'! Hafız Betiriye: — Acar Fatma etrafıma bakındı. Herkes| — Ya, öyle oldun!. - diye yerinden — çekilmiş, yerine gitmişti. Taşlıkta iki-|fırladı ve dışarı çıkarken bütün hidde- ginden başka kimseler kalmamıştı. Yu-|tini kapıda denedi: kardan kızı Mürvetin iniltilerile dama-| —— Çaat!... dinm tok tok sex geliyordu. Hafız Bedriyeye usulca cevab verdi: -— — Ben ona te yaptım ki günah olsun? — Bedriye: 3 — —,Onu bi: ben bilirim.. bir de Allahi. y a | — Mutfakta serin taşların üzerinde ku- rulmuş yer sofrasında bir cuma günü Murtaza efendi ile karısı ve kaynanası yemek yiyorlardı. Küçük Münir eline Murtaza 'efendi: — Buüu ne? - dedi - — Ne olacak?, Çiğnemik.. — Ay, artık Münir memeden kesildi mi?, — Çocuk mu oldun a Murtaza efen- di?, Münir nerede ise çocuk yetiştire- cek koca oğlan oldu. Bugün tam ikisi- ne bastı. — Bizim bildiğimiz erkek “çocuk iki buçuğuna kadar ana sütünü hakeder. — Çiğnemik deha şıfalıdır. — Bari sütcüye tenbih edeyim de günde yarım okka süt getirsin. Mahal- lebi, sütlâç pişirin benim tosunuma,, Murtaza efendi bunları söyliyerek çocuğunu çağırdı: — Gel hele bakayım bana Münir... Münir bir hamle yaptı. Fakat derhal yere kapanarak yüzü koyun sürüne sü- rüne babasına yaklaştı. Murtaza efendi ayaklarının dibine gelen çocuğu iki kol- tuğundan tutarak kaldırdı: — Ayakta dur bakayım., etmesi lâzım.. lirdi? Yavaştan almağa mecbur oldu: Murtaza efendi Müniri tekrar kal - — Demem o demek değil valide ha- dirdi: z Ser AM nım.. üstünüze alacak ne var?, Yani — Tembel seni!.. Niçin yürümüyor- |bunların bir çaresi yok mudur demek sun bakalım? istedim? Çocuk azarlandığını anladı. Topatan| — — pibette vardır. Hallaç hoca; e kavununa benziyen uzun kafasını sal- İtirüp ağzıma tükürtmeli! G&nggı::ı hıyarak, birisinin yüzüne bakarken çar- | gergâhında da ayaklarına üç kilid aç- puklaşan gözlerini kaydırarak iki kü-| , ymalı, İşte söyledim. çük parmağılı babasının gözlerine u-| —— »e l LN K cuğu alıp zatarak anlaşılmaz homurtular Çikardı. | L l L e kek evlâd ca- Murtaza efendi daha bu yaşında ba- | im , insanın yüreği paralânıyor. Hay- basının gözlerini oymak İşareti yapan | 4; yahu Müniri hazırla da götüreyim. çocuğun küçük eline hürmetlice bir şa-| y v içter istemez Müniri kuca” mar atarak terbiye etmek istedi.. — , l L c keti. Müdhiş'me - — Çek elini bakayım... Bak şamara!. |raklanan ve hiddetini içinde"boğan A- Küçük Münir hiç yılmadı. Kavuna |.. Patma gayet koyu bir sade kahve benziyen bıçiımh kafasını sallamakta pişirmek için cezveyi ocağa sürdü. ve gözlerini kaydırarak homurdan -| pyet zavallı gözel, gürbüz doğan se- makta devam etti. vimli Münircik şimdi iki yaşına girdiği Murtaza efendinin içini bir üÜzüntü (halde hâlâ yerlerde sürünüyordu. Yer kemiriyordu: diği haşhaş macunile mini mini mide- — Bu konuşmasını da beceremiyor!.. İsinin hazmedemiyeceği kalın bulamaç- Kulağına fısıldanan ve içinde gizli bir tehdid sivrilen sesten ürken hain Kadın: - — Ne demek istiyorsun sanki kom- — gum? - dedi - — — Ne demek isştij K İş el R Aldığı kaşığı tahta yer sofrasına vura- rak: — Mama.. mama - diye bir çığlık kopardı - Acar Fatma yemekle dolu ağzını a- Tük Kollarını bırakınca çocuk gene yere -diye acıklı acıklı mırıldandır çöktü. y,| Artık Acar Fatmanın sabrı tüken - Müurtaza efendi şaşırmıştı. : mişti. Atıldı: — Niçin ayakta duramıyor? ğ Mürvet cevab verdi: dest bozan kadının çocuğu elbet böyle 4 u karışı lar, kirli ve kokmuş çiğnemikler onun sapasağlam doğan l tirmişti. Şimdi iki çarpuk ve ince ba * — Kuru incirin altındaki çukura ab-|cağının üstünde davul gibi şişmiş ve sarkmış bir midesi vardı.

Bu sayıdan diğer sayfalar: