19 Haziran 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

19 Haziran 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Milletler C.emıjelına'en Derhal çekilmeliyiz Yazan: Muhittin Birgen (Baş tarafı 1 inci sayfada) miz de bu bahis etrafında fikirlerini söy- lemekte devam ediyorlar. Hatay mese - lesi münasebetile bizim için birdenbire aktuel bir şekil almış olan bu mevzu hakkında 'Türk efkârının hakkile tenvir edilebilmesi için evvelâ yukarıdaki sua- le vazih bir cevab ve ihtiyaç var - dir, * Milletler Cemiyeti, milletlerin bir cemiyeti saydı bünun dünya işi bir rol oynaması mümkündü. Fa Jiyoruz ki, evvelâ, Milletler Cemiyeti, milletlerin cemiyeti değil, bazı milletle- rin cemiyetidir. «Bazı milletler» derken bunların sayılarını da lüzumundan fazla goğaltmıya sebeb yoktur. Milletler Ce - Miyeti, evvelâ Fransanm, sonra da İn - gilterenin cemiyetidir. Hattâ, son za - manlarda, İngilterenin bu cemiyete ver- diği kıymetin pek yüksek olmadığını gös- terir alâmetler çoğalmış bulunduğuna gö- re, bu cemiyeti yalnız Fransanın cemiyeti olarak tasavvur edebiliriz. Diğer bütün milletlerin bu cemiyetteki mevkileri, bi- zim için de pek parlak bir vaziyet olma- makla beraber açıkça söyliyelim ki, ni- hayet bir figüran rolünden başka bir şey değildir; bundan dolayı figüran rolü oy- namayı hoş görmiyen milletler, başta A- merika olduğu halde birer birer bu ce- miyetten çekildiler. Şu h Milletler Cemiyetinden çekilirse kendi kendisini zarara sokmuş olmaz. Mülletler Cemiyeti, yalnız - galiblerle, onların peyklerinden mürekkeb olarak kurulmuştu. Türkiyeyi, Anadolunun ço- rak sahalarında kurulmuş bir üsera ka - rargâhı şeklinde tasavvur eden Sevres »Sevr- muabedesi, bu karargâhı içinde yaşıyan milleti, millet rak ka - bul etmemiş ve Habeşistanı kendisine â- za olarak aldığı halde bizi Milletler alle- Bi arasında sayınıya lenezrül gösterme - mişti. Türkiye ğını ve Türk milleti kudretini Milletler Cemiyetinin dışında İken ve ona rağmen gösterdi; bugün de Türkiye, Milletler Cemiyetinin içinde hiç bir yaratıcı rol oynıyamadığı halde ce- miyet haricinde çok yaratıcı bir rol oy - nuyor. Türkiyenin Milletler Cemiyeti haricinde son senelerde oynamış olduğu rolü, türlü türlü paktları ve dostlukları fle, kendi kendini yaratan bir âlemin or- tasında kuvvetli bir toplama kuvvetinin rolüne teşbih etmek kabildir. Şu halde, 'Türkiye, rol oynamak için Mi'letler Ce- miyeti içinde bulunmıya asla muhtaç de- Bildir. hakikaten ış bulun « * era * Bu meseleye bir de başka bir taraftan bakalım: Milletler Cemiyeti hiç bir meseleyi halledip bitirmiş bir müessese - değildir. Yirmi şenelik hayatı içinde bu müesse - senin oynadığı rolü, ancak Napolyonun meşhur komisyonlarının rolü ile ifade e- debiliriz. Meşhur kumandan ve imparator, hangi meseleyi halledip bitirmek iste - Resimli Makale; Arasıra yıllardanberi görmediğimiz çocukluk arkadaşları- mıza rastgeliriz. Bunlardan bazıları sivrilmiş, yüksek mev- kilere çıkmışladır, genç kalmışlardır, — Talih, diye düşünürüz. Yaptığımız bu hareket hakikat- Bu adam yekdiğerine tamamen müsavi gşartlar içinde dün- yaya gelmişlerdi. Birii yi muhitten örnek'aldı, zâflarını tutacak fren kuvvetine malikti, yükseldi. Öteki işe fena bir Bunların karşi- ne ilk çıkan çukura te talihe iftira etmekten başka bir şey değildir. tetmiyelim. Hareketlerimizin — mes'uliyeti mühite düştü, zâflarına serbest cereyan verdi, nihayet önü- düştü. Kabahatı veya muvaffakiyeti baş- yalnız Sahnenin hatırı İçin çocuk Doğuran yıldız Amerika sinemasınım genç yıldızla- |? rından olan Eleanor King geçenlerde |; «Bir bebeğin doğumu» adını filmi oynuyordu. Fakat bir hâkim ile evli oluşuna rağ men henüz anneliğin verdiği neş'eleri, bazan da acıları bilmediği için hasta - ne sahnelerinde kendisine çok benzi - yen bir aktrisi vekâlet etti. Bu, (Eleanor King) e çok acı gel mişti. Anne olmadan sahneye dönme - meğe karar verdi. Ve sözünü de tuttu. Eleanor King geçen ay bir oğlan ço- cüğü doğurmuştur ve şimdi yavrusu - nun yanında memnun, hasta bakıcıya tebessüm etmektedir. — ee — luyor, yahud da Cenevrenin huyu ve suyu iktizasıdır. Bu takdirde bizim için ya hem Fransa, hem de Milletler Cemi - yeti dostluğuna «eyvallahi» deyip öbür taşıyan mezse onu bir komisyona havale ederdi. Avrupanın da Milletler Cemiyetine ha- vale edilmiş hiç bir meselesi yoktur ki| erada halledilmiş bulunsun. Bu hakikati| şimdi Hatay vesilesile pek güzel hatırlı- | yoruz. Şimdi daha iyi görüyoruz ki Ha-| tay meselesi Milletler Cemiyetinin elile| halledilmek icab etltiği müddetçe daima muallakta kalan bir mesele olacaktır. Bilhassa, Milletler Cemiyeti bugünkü va- ziyetinde bulundukça bu cemiyetin di -| ğer milletler için en mükemmel ve en faydalı rolü, ancak «gölge elmemek» ro- lünden ibaret kalmıya mahkümdur. Ba noktayı da açıkça söyliyelim ve unutmı- yalım! Hatay meselesini halletmek isti: yuz? Hakiksten Milletler Cemt çekilmemiz lâzımdır. Dünya Milletler Cemiyetinden Ibaret değildir; onun hari - €inde de bir milletler âlemi vardır ve bu Aâlemle bizim aramızda hiç bir Hatay da-| vası yoktur! * İşin bir başka görünüş tarafı daha var- dür: Hataydaki komisyon Türk aleyhdarlığı yapıyor; bu artık malümdur. Cenevrede hareket ve faaliyet alâmetleri var. Bü - tarafa geçmek, yahud da, sadece bu ma- nasız cemiyetin âzalığından çıkıp Fran- Ba ile serbestçe konuşmak farzolmuş de- mektir. Hülâsa, hangi taraftan bakarsak baka- lım, bugünkü vaziyette Türkiyenin artık kat'i kararlar vermesi zamanı gelmiştir. Türkiyeyi Milletler Cemiyeti yaratmadı; Türkiye hayatını ve ekmeğini Cenevre müessesesine borçlu değildir. Türkiye Hatay davasını da halletmeğe mecburdur. Bunu halletmek için Türkiye her nevi mücadeleyi göze almalıdır v? ALMIŞTIR. Şu halde Milletler Cemiyetinden çekil - mek, bu meseleyi bu tarzda anladığımızı dünyaya ilân etmenin en tantanalı, en mükemmel, en susturucu ve en anlatıcı bir şekli olur! Muhittir Birgen İSTER İSTER tün bu işler, ya Fransanın parmağile -| İNAN, Evlenme yaşını indiren kanun Mecliste müzakere edilir- ken hükümetin noktal nazarını müdafaa eden mebuslarımı- zın başında Besim Atalay vardı, bu münasebetle bekârları evlenmeye teşvik ve icbar etmek için şiddetli tedbirler alın- İNAN, Hergün bir fıkra Ben yalan sevmem Hasis adamın oğlu otuz lira ayjlık la bir işe girmişti. Hasis oğluna: — Bak, dedi, yemeğini evden götü- rürsün.. yaya gidersin ve aylığımı her ay tamam olarak bana getirirsin. Hasisin oğlu ay sonunda babasına ! yirmi dokuz Hra getirdi. : — Baba, dedi, bazı ufaktefek mas- raflar oluyor. Onun için bir lira bor, almıştrm, onu ödedim. ; İkinci ay gene yirmi dokuz lira ge- tirdi. Hasis oğlunun yüzüne baktı — Gene mi ufak tefjek masraflar. — Evet baba.. — Oğlum ben yalan sevmem, şu- nun doğrusunu söyle. ben de bab: mun sağlığında ayni şeyi yapmıştım. kömseye haber vermeden gizlice ev- lcı:iin Bu para oraya gidiyor, değil ? mi? ğ vevrererecErrERLEre e07 eeei eee ni d şaünenlkr Potin boyacılığından tırnak boyacılığına Honolülü yakınlarında Vaikiki plâ- jında genç kadınlar denirden çıktık - tan sonra ayak tırnaklarını cılâlatmak itâyadındadırlar. Bunu bir lüks say - İSHER- | masını istiyenlerin du. #letmemek terbiyesini almış olan çocuk | Yılanın karnından Sağ çıkarılan Mekteb çocuğu Hindistanın Beşampor — eyaletmide t0 köyü halkından küçük Guna mektebe ilk defa gidiyordu. Öğretmen adını söormüak için ayağa — kalkmasını emretti. Babasından başka hiç kimseye itaat dinlemedi. Öğretmen çocuğu tecziye etmek için ayni zamanda odunluk ve kiler hizme- tini gören bir yere hapsetti. Guna orada santlerce ağlayıp bağı- rarak kaldı. Fakat kiler bahçenin bir köşesindeydi. Ve öğretmen çocuğu o - rada unuttu. Akşam olunca Guna'nın babası ço - cuğunu almaya geldi, öğretmen hâdi - seyi anlattı ve çocuğu çıkarmak Üzere birlikte kilere gittiler. Fakat çocuk mey danda yoktu. Buna mukabil parçalan- muş olan elbiseleri ortada dux-uyordıı.V Öğretmen ile çocuğun babası odun yı- ğmlarını karıştırırlarken çöreklenimiş | bir engerek yılanı gördüler, Hayvan | bası yılanı öldürenek karnını açtı. Ço - cuk hayvanın karnında idi ve el'an ne- fes alıyordu. Fakat bütün Azası kırıl - mıştı. Biçareyi hastaneye götürdüler, Kapıdan içeri girerken — son nefesini ım, Masrafı |0 sentten ibarettir. Resmini gö ünüz çocuk evvelce şehirde potin boyardı,. Fakat bir gün plâja gidip de tırnak boyacılarını gö - rünce mesleğini değiştirdi. Kutusunun | Üzerine: | - 10 sente cilâ! cümlesini yazdı. Fa-| kat gelip geçenin bu küçük kutuya dik kat edeceği mi var? Küçük boyacı şim- di müşterisiz kalmca avaz avaz bağı- rarak kutunun üzerinde yazılı olan cüm leyi tekrar ediyor. NANMA! başında da gene Besim Atalay bulun- Fakat bir arkadaşımızın rivayetine bakılacak olursa bu kıymetli ve talâkatli mebusumuz bekârdir. İSTER İNANMA! uyuyordu ve karnı şişdi. Çocuğun ba- | ç: Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu İçin Bugün Konamadı — eeeeereeeceaacarac Farelerin hücumuna uğrayan adam (Baştarafı 1 tnci sayfada) zmirde fare gayet &5” 913 takib senelerine k. dı. Umumi harbe tekaddüm edi ve 913 senelerile, umudii harbi eden senelerde ticaret gemileri v & ısmd.ı olan fare * g» adını ver * i r gemilerile — İzmifü de gelmiş ve tahribat yapmağa başla * mıştır. - . Elhabis farelerinin teki yetleri fazla olduğundan Si ürü ta bir müfreze gibi teşki * lâth çalışıyor ve evleri delik deşik € * diyorlar. le dişlerile delen bu hâY” vanların zehirlenmeleri de müşkül * dür. Hele son senelerde — çıkarılı lali «buğday» lar bu korkunç ve mütcarrt hayvanları öldüremiyor. semtinde, sahildeki €V lerden birine kiracı olarak — giren bif zat, evin içinde mebzulen bulunan menhus hayxarlara karşı kat'i bir mür cadele açmağa karar veriyor. Evdi b'.' de erkek hizmetçi olduğu için kendisi” ni farelerin hayyen veya meyten def ” destine memur ediyor. Bütün ev hal * kı da bü mi.:4exye canla başla işti * rak ediyorlar. Bundan bir hafta önce bu fareli € * vin bayanını bir fare sürüsü âdeta KO” valayınca evin erkeği fena halde hid * detleniyor. Hademesine, farelere ta * banca bile kullanabileceğini söylüyor: Nitekim bir müddet sonra fare'eril sekizi, onu bir arada görününce UuŞâ tabancasını çıkararak farelerden bi rm ateş ediyor. Hayvan cansız yere seri 4 lince diğer fareler zavallı hndem*’!. saldırıyorlar. Hademe yere ü farelerden biri hademenin pantı nun paçasından girerek — bacaklarıl'a diğerleri de kulaklarını, burnunu 18ıf1 “ yorlar, Vak'a hikâye değil, bir hakika Bu hademe şimdi İstanbulda tedi dilmektedir, Fareler kendisine sâri hastalık aşı ışlardır. Kediler için 500 imzalı istida (Baş tarafı 1 inci sayfada) Betonu bi « Güze! tKİKe bit dilerin — öldürülmemelerini istı yazmıştık. Bu garib istida aradan i halde henüz formalite * nenfi bir cevab verilemt” dada şu kisf cümle bulunmaktadır: «Kedilerin öldürülmemelerini isti ruz.» Esbabı mucibe göster dayı evvelâ himayel h. ti: «Bize taallüku yokt Müdürlüğüne yollamış, Sıhhiye » dürlüğü de evraka: «Kedilerin dıdunu mesi lüzumu bizce gösterilmiş değil * dir» kaydını ilâve ettikten sonra 'WC lediyeye yollamıştır. Halbuki kedi! e ğ rin öldürülmelerine şehrin — sıhhat ihlâl edecek hareketlerde bulunu.am rı yüzünden lüzum görülmüş, ista tiklerden anlaşıldığına göre, bele yt kedilere karşı mücadele açmadan vi vel himayei hayvanat cemiyetinin bif senede sekiz bin beş yüz kedi öldürdü” ğü görülmüştür. Beş yüz imzalı istidi” ya hangi makamın ne şekilde cevab receği henüz tesbit edilmemiştir. husustaki muhabere devam etmekl€ * dir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: