1 Ağustos 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

1 Ağustos 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YAZ SONUNDA Y azın son ayına girdik. Bu ay içinde gazetelerde çıkacak ha- vadislerden bir kaçını şimdiden tah - min edebilirim: e «Şehrin plâj ihtiyacıee nazarı dik - kate alan belediye, gelecek yaz içinde şehir dahilinde ve şehre yakın yerler- de plâjlar açılmasına karar vermiştir.» d «Şehirde buz fiatlarının fazlalığı ve her yerde buz bulunamaması: alâka - darlarca nazarı dikkate alınmıştır. Gelecek yaz buz fiatları indirilecek, ve her tarafta buz bulunması temin e- dilecektir.» * «Şehrin sulanma işinin yaz günle - rinde muntazam bir şekilde yapılama- ması hususunu tedkik edenlerin var - dikları neticeye göre sulama vasıtala- rı az ve bugünkü ihtiyaca tekabül ede- Jocek şekilde değillerdir. Hazırlanan ra- İpor aid okduğu makama — verilmiştir. Gelecek yaz noksanlar telâfi edilecek ve şehir muntazam bir surette sulana- caktır.» * «İstanbul sayfiyelerine işleyen na - kil vasıtalarının yaz mevsiminde kâ - fi gelmediği ve tarifelerin ihtiyacı kar- şılar bir şekilde tertib edilmediği an - laşılmıştır. Gelecek yaz nakil vasıtaları arttı - |rılacak ve tarifeler aslah edilecektir.» * Ayni havadisleri geçen senenin A- Rustos ayında da gazetelerde okudu - ğunuzu söyliyeceksiniz. Olabilir.. bun- lar yaz sonu havadisleridir. Her sene - nin Ağustos ayında gazetelere — girer. Nitekim gelecek senenin Ağustosunda da bir kere daha okursunuz. İsmet Hulüsi L Bunları biliyor mu idiniz? — | Arının dili olur mu ?-. Evet olur, Ve 9 bu dül, hayvanın en mühim uzvu - &' l l'> dur. Dilde, yüz kadar kıldan çiz - f Biler — vardır. Ve Şfâ arı çiçeklerin usa tesini de bu kıllı uzvu ile toplar, a * Dünyanın en büyük 12 nehri Atlas Okyanusuna akan — Amazon nehri (uzunluğu takriben 28 bin ki - lometredir), Akdenize akan Nil nehri (Uzunluğu takriben 7000 kilometre - dir), Şimal Okyanusuna akan Yenesey nehri (Uzunluğu takriben 6400 kilo - metredir), Şimalt Pasifik Okyanusuna akan Yangise nehri (uzunluğu takri - ben 6220 kilometredir), Atlantik Ok- yanusuna akan Kongo nehri (takriben 6000 kilometredir), Misisipi nehrine a- kan Misuri nehri (takriben 6000 — kilo- metredir), Şimal Pasifiğine akan A - mur nehri (uzunluğu takriben 6000 ki lometredir), Cenubi Çin denizine akan Mekong nehri (takriben 5600 — kilo - metredir), Gine körfezinde Niger neh- Fi (Takriben 5200 kilametredir), ve Hoariğ - Ho, Misisipi, Volga, —“Yukon, Obi, Arkarisas ve Kolarado nehirleri tadırlar. Okuyucularıma - Cevablarım... Çorluda oturan Bay «M. K.»: — Ben 322 doğumlu, orta kazançlı bir adamım, şimdiye kadar bazı meş- Yü mazeretler dolayısile hayat arka - daşımı seçmekte geciktim. Fakat ar » tik mazeret kalmadı, evlenmek kara - yındayım. Seçtiğim hayat arkadaşla « yından biri 22, 28, diğeri 27, 28 yaşla- rındadır. Mesele yalnız yaş farkı ol- duğuna göre sizce münasib görülen hangisidir? diyor. İki genç kızın maddi ve manevi ay- ni şartları hiç farksız olarak Rarz ol- malarına ihtimal verilemez, birinin le« hinde, diğerinin aleyhinde ufak tefek yürütülebilecek mütalealar olacaktır, Fakat mademki okuyucum bu farkları #ezmemiş, yalnız yaş —meselesi üze « rinde duralım” Erkek kızdan 10 yaş büyük olması aralarında bulunmasına Küzum görülen yaş farkının azamisi » dir. Ve burada da rol oynıyan başlıca Mmesele vücud ve dimağ konstitüslonu- dur. Binaenaleyh okuyucum evvelâ kendisini ölçmeli, saonra karşısındakine bakmalı, kararını ona göre vermeli « dir. * Kayseride oturan Bay «S.» diyor ki: — Bir senedenberi evliyim. Zevcem güzel, o nisbette de mağrur. Bu yet - miyormuş gibi şimdi de yakın akra « Tabiatin en yavaş olan hâdisesi Amerikalı pro- fesör. Glangman'a göre kürenin ka- — buğu üzerinde bir — santimetre murab- bar türabı. nebati denilen kara top- rak ancak — (400) senede teşekkül e- debilir. Arz üre- rinde tablatin çok yavaş olarak meydana getirdiği eserler- den biri de budur ki buna tabiatin feyiz ve berekti dahi derler. SON POSTA Beyaz, pek haklı olarak, bu yazın da * Sebebi garib bir yangın Amerikanın Bal- timor şehrinde se- bebi garib — bir yangın olmuştur. yle ki: Bir evin ünde bir adam göolf- oynuyormuş. Sopa ile vurduğu top hızla — cama bamdan birile sevişmek temayülünde olduğunu hissediyorum. Önu mu se- viyor, beni mi, nasıl tecrübe edeyim? Gönül işlerini bir saniye için unu - tarak ameli hayat sahasına çıkalım. Zevcesile yakından tanıştığım — bir musevi tüccar Ada vapurunda yanı - ma düşmüştü. Gazetelerde reklârila - Tını görürsünüz, yurdun muhtelif kö- şelerine ağ salmıştır, bir çok şubeleri vardır. Konuşurken bütün bu şube - lerini nasıl kontrol edebildiğini dü - şündüm, sualimden derhal «hırsızlık olup olamıyacağı» manasını çıkardı: — Çok para veririm, memurun en iyisini ve dürüstünü seçerim, hırsızlık etmeleri ihtimal haricindedir. Esasen ben kendilerini frenklerin tantasion dedikleri şeytan iğvası ile karşı karşı. ya bırakmam. Öyle tedbirler ittihaz et mişimdir ki çalmak maddeten imkân haricindedir, cevabını verdi. Aziz okuyucum, Ben kaniim ki içinize doğan şüiphe esassızdır. Fakat: — Acaba öyle mi? Endişesile kana- ati mihenk taşına vurmaktan vazge - çiniz. Mademki içinize şüphe girdi. Zevceniz ile alâkadarın temasını kesi- niz, fakat bunu kendisine hissettir. - mekten çekininiz, ve mümkün olduğu kadar sür'atle bir çocuk yaparak zev- cenize başka bir gönül avuntusu ve- riniz. Bahane bulmak güç değildir. aa # vurmuş. Cam kırılmış, odada bir masa- nin Üzerinde duran kedi bu gürültüden | korkmuş; sıçrayınca yanında yanmıkta olan gaz ocağı devrilmiş ve ev ateş al- de ;ıh-then 4000 kilometre uzunluk -| mış, yanıp kül olmuş. İşte size küçük bir o Famu €©n gözde rengi oldu. Her kumaşta güzel göründüğü, güneşten korkusu olmadığı için - çabuk kirlenmesine rağmen - ya- zın en pratik rengi odur. Yıllarla giyi - Hir de İnsanı bıktırmaz. Yaz ortasında - yız. Fükat başka mevsimler gibi dâha yaz modasına bitmiş gözile bakamayız. He- le beyaz yalnız bu senenin değil muhak- kak ki gelecek yılındır da, Onu ne zaman olsa giyebilirsiniz. Bahusus şimdi düm - düz beyazdan hoşlanmıyanların zevkini okşıyabilecek renk renk, ne çeşid çeşid garnitürler var. Bu sene bu türlüsünü, gelecek sene bir başkasını koydunuz mu, |ayni beyaz rob iki ayrı elbise yerine ge- çer. Mesele modelin yarasanını, sadesi- ni ve pratiğini seçmektir. Beyazın bü - tün kusuru kirlenmesinde değil mi? Ku- maşını lavabl cinsinden seçersiniz. olur biter. O zaman sık sık temizleneceği için bütün roblarınızdan daha temiz, daha terütaze görünür. Koyduğumuz model beyaz kotenden - dir. Şeridlerinin rengi kırmızı - beyn.I bolerosu uzuncadır. Her kadın bilmelidir Hıçkırık masıl durdurulur? &. Hıçkırık tutar - tutmaz hemen avu - cunuza bir parça tütün koyup koklayı- nız. Çok geçmez aksırmıya başlarsınız. Bu aksırma hıçkırığı kesiverir, b. Başka bir usul daha var amma bun- da yanınızda kuvvetlice bir kinısenin bu- lunması lâzım. Hıçkırık başlayınca bu kuvvetli insana küçük parmağınızı tut- masını ve yavaş yavaş daha fazla sık - masıni söyleyiniz. Canınız hakikaten a- cır acımaz hıçkırıktan da esec kalmaz, GA YA NS L G el SEYAHAT MEKTUBLARI : Nn Erzurumda yağmurlu bir gün Dişlerim zangır zangır titriyordu. Çay çay üstüne içtim ısınamadım, Kahve ocağına koştum, gene tit- reme devam etti. Nihayet evlâdım, buralarda hamam nerededir?,, diye_ sordum Erzurüumun karlı Banyodan çıktıktan sonra kirlenen, ye- mek yedikten sonra aç, otelde olduğum halde uykusuz kalan ben; istiyordum ki: Böyle aksilikler içinde geçen bir gece - nin sabahında uykumu almadan, dirlen- meden Yyataktan kalkmıyayım.. Tahmin ediyordum ki: Artık müsibetler bitmiş, küçük şehirleri geçmiş, Erzurum denilen vilâyet ve müfettişlik merkezine yaklaş- mıştık.. Sabahleyin erken kelkmıya lü - zum yoktu.. Tlıcadan hareket edecek, on beş kilometre ileride olan Erzuruma va- racaktık.. Bu düşünce tle we - rilmiş, serpilmiş yatağa kendimi dar at- Ne kadar uyumuşum bilmiyorum. Ha- wanın alaca karanlığında kapımın kuv - vetle vurulduğunü duydum., — Kim o?.. — Benim bayım ben.. — Sen kimsin? — Ofl.. Bizim kamyonun şoför muavini.. Bu kadar erken ve bu kadar telâş içinde ka- puma gelmesinin sebebi ne?.. — Ne istiyorsun?.. — Hemen kalkıp yola çıLj.ııı!ıyıı. — Neden?.. — Yağmur başladı.. Erzurum yolu üs- tünde tamirat var.. Bazı yerlerde tarla içinden geçmek lâzım. Çamur olursa sö- kemeyiz. Sonra üç dört gün burada kalı- TIZ.. — Ne dedin, üç dört gün burada mı kalmak?.. — Evet... — Aman Allah!!.. Geliyorum, geliyo « rüm. Aman geliyorum... Korkudan bavulumu nasıl toplamış, el- biselerimi nasıl giymiş, kendimi odadan nasıl fırlatıp atmışım ki; Ofludan evvel kendimi kamyonda buldum.. Hemen yo- la düzüldük.. Hafiften başlıyan yağmur serpintisi da- ha hıza gelmemiş, toprağa tesir edip ça - mur haline getirmemişti.. Bir zamanlar Rus iştilâ ordusunun he- defi, ilk milli hareketlerin memba, şark eyaletinin merkezi şimdi de umum!İ mü- fettişlik karargâhı olan Erzuruma saba- Yazan: Vasfi Rıza Zobu dayanamadım: “Kahveci — bir görünüşü hım çok erken bir saannae girdik... Oyle — yağmur yağıyor ve bu yağmur ile de bir — soğuk yapıyordu ki: Pardesümün yakası kalkık olduğu halde zangın zangır titri « yordum.. — Bayım, burada en aşağı iki saat ka« lacağız.. — Neye?... — E, arabayı bir kalafata çekmek 1lâe zım.., Bakalım şöyle bir yağlıyalım bal « hyalım.. Bir hayli yol geldik.. — ©O vakte kadar ben de bir yerde otu. Tup çay içeyima < .- Genç bir adam belirdi.. Selâümlaştıkt — Bizim mağazaya kadar tenezzül bu- yurursanız, çayı beraber içeriz.. Hiç tanıdığım bir sima değü.. Hem de pek nazik.. Epey zamandır böyle nazis kâne hitabları kulaklarım unutmuştu. , — Aman elendim, rahatsız etmez mi « yim?.. — Estağfurullah... Bozuk kaldırımlı, çamurlu bir yoldan, bir taştan öbür taşa serçeler gibi sıçrı « yarak ilerliyoruz... Lâf arasında bu gene €in Erzurumlu bir tüccar olduğunu, İs « tanbulda da uzun zaman bana seyircilik ettiğini öğrendim... İnsanın yabancı yor- lerde, bahusus benim gibi kötü bir şe « rait altında seyahat ederken bildik bir si- maya, dost bir aşinaya öyle ihtiyacı var ki.. Kösemen arkasından giden koyun gi- bi, nereye olduğunu bilmeden gencin are kasından ilerledim... * Çay, çay, çay!., Isınmanın imkânı yok.. Dişlerim birbirine çarpıyor.. Allah vere de bu diyarı gurbette, yaz ortasında do« nup kalmasam... Aklıma bir çare geldi: İ — Kuzum, sizden rica aderim.. Burada kâahve dükkânı nerede bana gösterir mi- siniz? — Ne yapacaksınız? — Gidip kahve ocağında bir Pparça 18i« nacağım.. Bittim zira. — Ateş yaktıralım.. — Teşekkür ederim. Zahmet olur. Siz bırakın ben gideyim.. (Devamı 11 inci sayfada) Ş ea ği e ee aa eee ae ae GSN G Ti Sb Te ei Bacaksızın maskaralıkları : Plâjdan resimler |

Bu sayıdan diğer sayfalar: