16 Haziran 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

16 Haziran 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sı O A Bey, Bu e Öleşi beyhude ahüzâr itmez, GEzab, buna kanca, tulumba kâr e itmez!.. Mike Gü asır Türk müverrihlerinden. i ni müellifi Mehmed Halife hicri 1070 yangınında İs - yanmıştı. kütübbanede Emiri E. bir Kitabları arasında gördü. e risalede, hicri 1198 Cibali taz tir bir makale buldum. Meh. Ns nâklettiği 1070 yangının - lerini, in kâsıp kavuran ateş akkkak, a dehşetlilerinden biri de, R Se i DU 1196 yangını olmuştur. Li ula, 18 üncü Perşembe gecesi Tüy tada Cedi yukarı 10.11) de Ni ale içinde Çıngıraklı My, mp ida mavhacı Ali adında bir özi, ali Evinden bir kaza neti Paz a çıktı. n kedi le Tüzgüri esiyordu, Ateşi vin Söğnle, bu müthiş yangını nakle. rini Miki bi let, İyi, P teki Umumi m DErbmnn, m dediği gibi, yangın sateş ya yy der iin Aşıkpaşa tarafına *üplüye geldi. Oradan iki ko. eği yolar biri Müftühamamı. i N Yekta, Pa eşmesini, Otlukçu yoku. bağindı” tih camisine doğru ilerleme deri p N si ağdara uzadı, İlraziye tarafını - e ka ümid ve sığmak ola - ana e €şyasını İfraziye camisi ” ST Carai Keş. Birçok canlsrla be. gk © Ve bü eşya mahvoldu. Ateş Mİ, saldırdı, - ev, dükkân, eki gi sildi süpürdü. Yökuş üs - Org Ansarayına dayandı. Bir an » kav parçası gibi yultu, sa. a Üakş 5 Vidi, Hihamamı bir'anda harabeye w Yaşı e, İİ camisi te: p. anisine doğru ilerliyen kola ge. Pati v Talebe, medreseleri baştarı başa yan. e hrlaş elüm» perişan ve çıplak s0. » Ateş Fatih medreselerinden *1 Cay, Bekarı vi “ayır yaktı, Kavaf ve saraç A*6$ Karşısında, sadece dövü. 5, 7 Otadan bir kol Atpazarım Fthala ilerledi. NE başlıyan bu müthiş yangın #ixpaşa tarafına doğru iler- | İstanbulda süren 1196 yangını 300 den fazla cami, 36 tekke, 260 amam kül olmuş, Lâleli camisine anlılığını muhafaza eden| -İtuna gelince, Sultan sarayını Ramazanda bir Cuma gününe isabet eden yangında, İstanbul ca- milerinde ilk ve son defa olarak Cuma na- mazı kılınmadı. Şeyi islâm İstanbullulara o- ruçlarını bozmaları için fetva verdi erken, diğer taraftan Unkapanma, ora - dan Küçükpazara doğru yayılarak Haliç sahillerini mahvediyordu. Yangının başlangıcından tam 33 saat geçmişti ki âfet tam sekiz kol üzerinde İs tanbulu yanmakta devam ediyordu. Bil - hassa Küçükpazarda, bir cehennem man. zarası almıştı. Küçükpazar bir külhan haline getiren yangın Süleymaniye altında Ağakapısı- na dayândı. Artık bütün İstanbul ayak - lanmıştı. Gök yüzü kıpkızıldı, Muazzam şehrin üstü, kadın, erkek, çoluk çocuk iki milyona yakın insanın heyecan ve kor. ku ile yükselen feryadile kaplanmışiı. Padişah Ağakapısına gitmişti. Ağakapısı, yani Yeniçeri ağasının otur. duğu yer, İstanbulun en muhteşem $& - râylarından biri idi. Birçok köşklerden, dairelerden mürekkebdi. Yangın, Ağaka. pisını evvelâ Tekeli köşkünün e altından sardı ve çabucak, Yeniçeri ağalarının ika. metgâhını bir meşale haline getirdi. O za- man, İstanbul tarafında yangın kule. si de barada idi. Adı yangın küşkü idi. O da kül oldu. O gür Cuma idi. İlk defa olarak bulda Cuma namazı kılınmadı. Ramazân. dı, şeyhislim İstanbul halkının yangın â- feti ve faciasile oruç bozması için fetva verdi, Yangının Zeyrek tarafındaki ko - yaktıktan sonra yokuşun altına indi. Vefayı, Kova. ketları, ahüsrevi yaktı, Şehzadeye gel di, Bir kol Süleymaniye tımarhanesi arka - sını mahvetti, Kirazlımescidi yaktı. Boz. doğan kemeri etrafın, kül etli. O civarın meşhur konakları srasında Ahmed Nazif 64 saat Sınan 400 insan cayırcayır yanmıştı Son Posta, nın tarihi bahisler muharriri el yazması kaynaklardan tetkik edip yazıyor) İstanbulun fotografı mevcud en eski yangınlarından biri. Çırağan yangını A ni Efendi konağı, zengin eşyasile birkaç saat içinde yok oldu, Yangın buradan «Eskio - dalar. denilen Yeniçeri kışlasını sirayet etti, Ve baştan başa mahvetti. Fatih camisine gelen ateş ise, burada iki. ye ayrıldı. Biri Sarıkez tarafını, diğeri «Yeniodaları denilen Yeniçeri kışlasını yaktı. Yeniçeriler bütün gaytetlerine Tağ- men kışlalarını kurtaramadılar, Bütün İstanbul hayret ve dehşet için - deydi. Ateş rüagür! Aksaraydan, Şehza « deden, Koskadan ve Kazasker hamamın. dan esmeğe başlamıştı. Yangın Aksarayda da ikiye ayrıldı: Biri Hasekiye, diğeri Tozkoparana git- kitabı yapılmış, az çök klâşikleşmiş bir —İsan'atla en modern san'at tecellisi nasıl| film Amsterdam'ın bir çok sinemala - ti. Diğer taraftan bir kol da Kocamusta fapaşaya koşuyordu. Ateş Kocamustafa - paşada da ikiye ayrıldı. Kazasker hamamı ve Aksaray tarafına gelince, ateş Lâleliye doğru sardı, Binlerce İstanbullu, canlarının yonga. sı olan mallarından oKurtarabildiklerini Lâleli camisi avlusuna kaçırmışlardı. Lâ leli camisinin altı mahzendir. Bu mshzen. de 600 çeki odun vardı. Lâleli camisinin etrafı ateşten lâle oldu. Caminin avlusun. daki eşyayı yalıyan alevler biraz sonra da caminin mahzenindeki odunları tutuş. turdu, Lâleliye sığınan 400 kişi cayır ca- yır yanarak telef oldular. Lâleliden sonra elev Koskayı sardı. Ra- gib Paşa kütübhanesi kurtuldu, fakat, pa şanın türbesi yandı. Yangın bu tarafta Lâüngaya kadar her rastladığı yeri kül et- ti. Lângada, sira kahveleri yaktıktan son. ra denize ulaşan bu &ol, söndü. Silivrikapı koluna gelince: Ekmekçi fırını yanında Karaçelebi bostanında sün. dü, Buradan Yedikuleye inen kol denizde söndü. Diğer kol Simkeşhanede durmuştu. Bir başka kol da Kaptanpaşa hamamında sün. müştü... 1196 Cibali yanını tem 64 saat sürmüş. tü. 300 den fazla cami ve mescid, 36 tek. ke, 200 hamam yanmıştı. Ev ve dükkân sayısızdı R. Ekrem İ EDE Anlaşılan şiirle anlıyanlar için yazılanın farkları YAZAN: HALİD FAHRİ OZANSOY — Anlamıyorum canım. bu nasıl şir? — Anlamıyorum. Anlamıyorum. Bu üç İtirazın üçü de haklıdır ve üçü de haksızdır, yerine göre... Bu izahım ilk bakışta biraz garib gö - rünür. Fakat müsaade buyurun da izah edeyim: Bir şiir, mademki bir heyecanın ifade. sidir, o heyecan, derin veya basit bir fik. rin, hattâ fikirlerin de nâkili olabilir. O| zaman, hissin derinliği ile fikrin enginliği derece derece yükselir. Her yükseliş, adi| vuzuhdan renkti bir müphemiyete doğru bir kanatlarıştır, Bu kanadı da ancak şal rin musikisi canlarıdırır ve harekete ğe - tirir. Şimdi ilk sanlamıyorum» diyenlere g9- lelim. Bunlar, kalabalığı temsil ederler, ki, şir hakkında e Her san'at eseri karşısında ilk aradıkları ante bizi götürebilir ve bekledikleri, sadece kolay anlaşılıştır. Çünkü dimağları yorulmaktan (çekinir Sonra itiyadlarının esiridirler. Alıştıkları MEME oz ilm *İsene sonra da kalaesiz şairlerin eserleri - di İLİ inik a 3 Mig vu “İdir. Devirlerinin yüzlerce san'atkârı göl ” — yeniye yaklaş- | elenip unutulduktan sonra bile yaşarlar karan bir enerji ve bir zevk sahibi olma-| ça çok hazin bir itiraf amma bir hakiketin ahali Çenenin YE |ifadesilir, ası büyük gairler de ancak ö- n . Ye-| ami ii : ik - Zn Dam e le b YE bit etmeğe çalışan sen'atkârları hakkile çok eskiden yalnız bir zümrenir anlıya - anlayabilmek için bu manevi ziyafete 6e-| bildiği şürin kıymeti, ancak aradan bu ka. Hınlanların dimağlarmda ve ruhlarında | dar zaman geçtikten sonra umuma bir ş9Y e m Mi ler anlatabiliyor. Zaten bunun için değil y idir ki, â gi ibi bir dir ve bu zaruret okuyucular arasında &- | pi madame Mia Vi ranılan hususiyetlerin hiç şüphesiz ki en ve hele iyi şirden anlıyanlar her devirde pm Ha Eş | oyn kllelerinin. milayas onda biri r şairi; «Ben anlaşıL| ei.betini mak için değil, anlıyanlar için yazıyo - emi ii rum! diyor. İşte bir cümle ki, edebiyatı cemiy kımından görenlerin pek şiddetli tarizle- rile karşılaşabilir. Onlar da haklıdırlar, fakat bu iddinla- rma şiir denen ve her şeyden ziyade mu. siki kıymetile ölçülen edebi nev'e pek 1s. rarla yapıştırmamak ve ona kendi saha -| sında daha geniş bir mana vermek şarti. le,. Yoksa, şiirin, bilhassa yüksek şürin kıymetini orta şiirden ayırmak güç olur. du. Hâsılı fikrim anlaşılıyor sanırım. Yeni bir gür sesi karşısında ilk eanlamıyorum» feryadını koparanlar, işi cemiyet bakı - mandân halletmeğe kalktıkları için kendi ba Hiesablarına sikdi Çünkü a yı) damadının çektiği film her san'at eseri bir içtimai (ayda yarat -| Holanda Kraliçesinin sın. İyi amma, halk san'atı ile, hattâ bir Cülyana ile evlenen derece daha yükselerek, alışılmış, hesabi böyleleri, modaya bile tâbi olmağı sıkn ılı bir külfet sayanlardı, Nasti ki, bizd de Abdüllak Hâmidi veya Ahmed Hişi mi bu ikinci neviden arlamıyanlar çoktur Üçüncü zümre anlamıyanlara gelince, ah işte bunlar en hazinleridir Çünkü, 26 kâ, kültür ve zevkleri ne dünü, ne bu - günü hiç bir zaman anlamıyacaktır. Öyle iken, her memlekette şairlerin (eserleri karşısında en çok ağız kalabalığı edenler de gene bunların arasında aranmalıdır, Halbuki, sadece gölge etmeseler. san'alın. da san'atkârların da onlardan fazla iste - dikleri yoktur, Fakat bunu bile anlamak, az çok bir şirin güzelliğini anlamak ka - dar güçlür, Nehice olarak şunu kaydetmek isterim: şür, kolay şürdir, fakat yüksek kıymeti aranamaz. Anlıyanlar için yazılan gir - lerse, edebiyat tarihinde yüz sene, iki yiz İşte şürin hekiki talihsizliği budur ve t ba. 198 yazık ki, bugün dünya edebiyatında en İfazla bu buhran göze çarpmaktadır. Şiir ölmüyor, sadvce şirden zevx alanların a- dedi gittikçe daha çok azalıyor, Buna dün. İki edebi nesiller çare bulamamıştı, bu. gün ise hiç çare bulamıyacak. Zevsll şairler yalnız yazıyorlar. Okuyan oku - yor, üç çeşid (anlamıyorum) itirazları karşısında tek tük (anlıyorum) seslerini de kâfi bir saadet sayıyorlar. Eh, bu ka - darı da bir tesellidir. “> Halid Fahri Ozansoy ressam sererasan Hollanda Kraliçesinin kızı Prenses Alman prensi İ Bernhard, kızı Beatriks'in baş rolü oy- İnadığı renkli bir film çekilmiştir. Bu bir kefede tartılabilir? Yüksek san'at e -'rında gösterilecek, elde edilecek olan serleri ne zaman, her cihetçe umumun) hasılât, ordunun eğlencelerine sarfe - mal, olabilmiştir? Müzeleri dolaşanlar) dilecektir. içinde ekseriyetin muhakkak en mükem. mel eserlere değil, en kolay anlaşılan ve göze derhal çarpan tablolara baktıkları, onların fotoğraflarını çektikleri, salonla. rının duvarlarına o neviden orta eserlerin ş kopyalarını astıkları ir/kâr edilebilir mi?| Bir zamsnlar meşhur İngiliz şairi Ed gar Poe, saf şiir prensibini ilk defa ortaya atmıştı, Fakat devrinde anlaşılamadı ve adeta lânetlenerek öldü. Aradan epeyce zaman geçtikten sonra, Fransada Mallar. mâ ortaya çıktı ve Poe'nin nazariyesini e. le alarak bu nazariyeyi mücerred suretie en yüksek tecellisine çıkardı. Şiirden vu. zuhu, hattâ hemen hemen manayı tama. mile attı, onun yerine yalnız musikiyi ikame etti, Artık bütün duyguları, keli melerin aralarında uyandırdıkları en ce musikilerden kavramak lâzım geliyo du. Bu ise, romantik ve par. rin vuzuhuna alışık olan ekseriy tabidir ki çetin bir bilmece kadar karan. ık ve can sıkıcı geliyordu. Aradan gene bir zaman geçti. Nihavet Büyük Harbden İsonra, yavaş yavaş yeni şiirin vermek ik. tediği tesirleri az çok kavramağa müsaii bir okuyucu zümresi yetişti ve işte o züm. re Poe'nin ve Mallarmânin 2z çok mira - sına konan, onların tezini devam ettiren Paul Valery'yi biraz anlar gibi göründü Diğerlerine fazla görülen şöhret te bul Beyaz defa Valâry'nin başında parlak bir hâle) Myrno Loy kocasile birlikte Londraya gibi parladı. Bütün dünyada meşhur bir| gelmektedir. Bir müğdet orada istirahat şahsiyet oklu. edecek olan yıldız, Holiywooda dönüşün. Maamafih, bu defü da, «anlamıyorum: |de William Poweli ile yeni bir film çevi. sesini çıkaranlar görülmedi değil, Ancak recektir. Murna Loy Londraya gidiyor perdenin en cici yıldızlarından

Bu sayıdan diğer sayfalar: