— » g“ A LK — SS RE VAA A "SON POSTA Sayfa 9 V Dikkatli misiniz, tecrübe ediniz! F fi:: Sok sevimli kedi yavrularına bir da- Bemen gaç e e dikkatle bakınız. Sonra j Şevirinz ve resme bakmadan aşa- %y::h olan suallere cevab . veriniz. '_dlğmuher suale 1 numara veriniz. Ka. 4 l Dumaraları cemediniz. Numara 0 dan 2 ye kadar: Fena bir hafıza,3 nu. mara: Gâayri kâfi bir hafıza, 4 numara: Zayıf hafıza, 5 numara: İyi bir hafıza: 6 numara:: Mükemmel bir hafıza. Sualler de şunlardır: 1 — Kaç kedi var? tir? 3 — Kaç tane tekir kedi var? 4 — Kaç tane beyaz kedi var? 5 — Kedilerin kaçında fiyongo var? 6 — Kaç kedi ayağını tabakıara sok- muştur ve tabakların içinde kaç kedi aya. 2 — Kaç kedi yiyeceğini ikmal etmiş- | ği var? , ayvanları himaye için - hazırlanan lâyiha ş""—5’İîı'mayqı,-i hayvanat cemiyeti azaları ? Daşka Memleketlerde hayvanlar için darülâcezeler bile Yar. Elbet bizim de bir kanunumuz olacaktır,, diyorlar 'ııı:':;';ı'"l halini, istikbalini, emniyeti. İlhatı €den kanunlar, nizamnameler, Ülir den“_m'ler yapılır. baremler icad e. âre ha ı"lkııuı T yvanlar bundan mahrum N h ı,.,:' Memlekette olduğu gibi, bizde de '"lndnîîm medent bir millet telâkkisi Çok Vaziyetleri tesbit ediliyor. Bir h.buy tta insanlardan herhalde çok &e de“_* olan hayvanların, birçok haller. Msan denilen mahlükun elinden ket, h“ hazarı itibara alan Ziraat Vekâ. b.mm'yvlulnrm himayesi hakkında bir Broje Brojesi hazırlamış. Bu enteresan İslarm, Söl lara reva görülen eza ve ce. h'“ın d » hayvanlara acımıyanlar ! thl Memleket ve belediye inzıbat deım ıîi:: ı:;&ete getirecek müeyyi. ektedir. demn bâ_m’ı- dörtbaşı MüĞkuE ver l 0 “ Bile ık:d" ki, hayvanların tekaüdlüğünü koç, d;':nlnh. etmiş.. bilhassa horoz, barile çokw'înin önüne geçmesi iti- tında Bi Msanf... Bu güzel proje hak. dalı 9 kldâ;lann fikirlerini almak fay- de Tner, aydalı değilse bile herhal. H ;:lı alâkadarlar kimler diye, dü. "deu » tabit biçare hayvanların pro. tirm ğ aüRmai olup Marmı araş. Bi bi mmay;hîıh alâkadarlar deyince akla Yej Hayvmmt Cemiyeti gelir, Hima- T “'Sinıiemt Cemiyetinden başka bir de tiğı kü an sever bir baytarın aç- İkisi deçhük bir hayvan hastanesi vardır. lar. B âYvanların himayesi için çalışır. ba ij::: Himayei Hayvanat Cemiyeti Tunda istihdaf ettiği gayeler uğu. Çi m Belediyenin ve hüküme. %Eleler ati;ığr .hiıçuk hâdiseler ve ğ * Mesiki a husust hayvan muayeneha. S bi rektörü baytar Bay Sarango kısım — insanların hayvanlara Üzün etğn kayıdsızlıktan —uzun t0 'Yorlî”ı?m sıhhatli olduğu zaman se. “_- € zaman pürsmhhattir, ondan Zavallı n Yok.. Üzerine titrerler, Fakat İ Ü&hz bir hastalandı mı, he- -'*'allrlı ara atılıyor Burada öyle Üle bi aşırım ki;, ihmal edile e. Gönü hiryvlncığlzm hastalığı artmış, ber. *Niçin vhll! gelmiş, o zaman getirirler. Tm. Su aktile getirmediniz?> diye sora. om:’"dn Verirler: «Belki geçer san. Pakat * Mu düşüneceğiz? Hayvan bul» ir Hgnn sever müşterilerini de-yok ğt ayvanda bir gayri tabilik se. hıy_v:mn hemen getirirler. İçlerinde, beç nn hastalığına karşı aldığı *ena ae $ ân. ailesinden birini kaybetmiş ka- zirîî“%?e düşenler az değildir.» & ha ekâletinin yaptığı projenin ba Himayer Çat Bay Sarangoya — okudüm. Yel Hayvanat Cemiyeti Veterineri Ti çok yerinde buldu: b'lhla «— Bilhassa koşum hayvanlarile, yük taşıyan hayvanlar hakikında alınan ted- birler mükemmel, dedi. Zabıtai belediye nizamnamesinde bazı kayıdlar vardır, bu hususta., fakat tatbik edilemiyor. Tek atlı bir yük arabasına ancak 500 kilo yük yüklenebilir. Çift hayvana 750 kilo.. hal. buki arabacılar böyle yapmıyorlar. Bun. lardan çok ağır miktar yük yükliyerek çala kamçı yürütmeğe çalışıyorlar. Bunu nazarı itibara alan Ziraat Vekâleti böyle mukarrerat ittihazına mecbur olmuştur, Kimse, «at benim, sana ne?..» diyemez. Hayvanlar milli servetten maduddur. Ya- rın fevkalâde bir vaziyet vukuunda © hayvan işe yarıyacaktır. Sonra buna in. sani hisler de karışır. Hayvan dövüştürmek gayri insant bir harekettir. Zevikleri için o zavallıları dö. vüştürmek bir cinayettir. Mağlüb olan fena halde hırpalanıyor. Bir gaga, bir tos darbesi cümlei asabiyede türlü türlü has- talıklar tevlid edebilir. Memaliki ecnebiyede bunların kâffesi memnudur. Melekâtı Aakliyesi yerinde, havası hamsesi faaliyette bulunan- bir »aayvana eziyet verici hareketler mene- dilmiştir. Sonra en mühim mesele yük işi., yaralı, topal, zafiyeti umumiyeye müptelâ olan hayvanları kullanmamalı.. — Peki hayvanların tekaüdlüğü ne su. retle olacak?.. — İnanır mısınız, ecnebi memleket. lerde hayvan darülâcezeleri vardır. Bir kısım mer'alar bu tip hayvanlara tahsis edilmiştir. Hayvanlar da tahdidi sinne tâ- bidir. Zayıf, hasta. yaşlı hayvanlar bu mer'alara salıverirler, ölünceye kadar 0- rada yaşarlar. — O halde hayvanlaâr örada insanlar. dan daha bahtlı., — Orasını bilmem.. fakat hayvan sev- gisi medeniyet ölçüsüdür. "Hayvanlerı mümkün olduğu kadar sevmeli, himaye etmeli, alâkadar olmali.. — Size çok müracaat olur mu?.. — Pek çok değil.. refahın bu işte mü- him rolü vardır Baytari hususat keyif ve lüks işidir. Şahst teşebbüs ile geçinen baytarlar herhalde memnun değildirler. Hayvanını baytara göstermeği pek az kimse akıl ediyor.> * Himayei Hayvanat Cemiyetine kabul saatinden ayrı bir zamanda gittim. Bu hayırperver cemiyeti kuran ve yaşatan ihtiyar kâtibi umum? Amerikalı Bayan A_' W. Manningin yarım türkçesine, be. nim dörtte bir fransızcam eklenince za. Tarsız anlaştık. Ömrünü — hayvanlara vakfetmiş bulunan ihtiyar Amerikalı, ev- velâ bana müesseseyi dolaştırdı. Hep bir ağızdan dört beş sesli koro halinde hay- kıran mebzul miktarda köpek nazarı dik. k'ati tcelbediyor, Hepsini bana ziyaret et. tiren rehberim, ayrı ayrı köpeklerle ya. renlik ediyor, onları bir evlââ şefkatile göğsüne bastırıyor. Ahırda ağır başlı bir kmenhlble. iki huysuz at ta misafir... Bayan A. W. Manning beni bir odaya aldı. Burası acaib tasmalar, gemler, ağız muhafazaları ve tanımadığım birçok hay. van aletlerile dolu idi. Bunları bana birer birer gösteren kâtibi umumi bayan, hep- sinin -hayvanlara eziyet veren şeyler ol. duğunu, belediye vasıtasile toplatlırdık. ( SİNEMA |) Adeolphe Menjou Senede 800.009 lira kazanan san'atkâr günde yalnız 80 kuruşluk yemek yiyor larını anlattı. Filhakika bazı hayvan sa. hibleri gemleri, ağızlıkları, kendileri yapmışlar. İçlerinde o derece kötü olan- ları var ki, hayvana engizisyon mezalimi tatbik edilmiş denebilir. Bunlardan bir sandığını Ankaraya gön.- dermişler.. Cemiyet hayvanlar hakkında kanun yapılmasına mühim âmil olmuş..' — Biz, diyor. İstanbulda müfettişleri. miz vasıtasile hayvanları mümkün oldu. ğu kadar korumağa çalışıyoruz.. fakat bunu bütün Türkiyede mümkün kılmak lâzım. İşte bu kanunla gayemize erişmiş bulunuyoruz, memlekette hayvan sevgi- si uyandırmak lâzım. Bilhassa çocuklara bu sevgiyi aşılamalı, Oklarla, türlü vası. talarla hayvanlara eziyet yapmalarının önüne geçmeli. Hayvan zavallı bir mah- lüktur. Ağzı var dili yok, şikâyet ede. mez.> Cemiyetten çıktım, matbaaya doğru geliyorum. Yolda öyle vak'alara ve man. zaralara tesadüf ettim ki, gayri ihtiyari: — Hayvanlar bizden daha bahtiyar de. dim, hiç olmazsa bir Himayei Hayvanat Cemiyeti var. Nusret Safa Coşkun Buğday rekoltesi hakkında müsaid haberler geliyor Anadolunun muhtelif mintakalarından bu seneki buğday rekoltesi hakkında mü. said haberler gelmektedir, Bazı mintaka. larda hissolunan yağmur ihtiyacı son gün. lerde yağan yağmurlarla kısmen bertaraf edilmiştir. Ekim geçen seneye nazaran yüzde 25 nisbetinde fazla ve ekilen tohumlar da bir sene evveline nazaran daha ziyade ıslah edilmiş olduğundan, rekoltenin geçen Se- neden noksan olmıyacağı muhakkak gö- rülüyor. Trakya mıntakasındaki mahsul ise bü. yük bir üstünlük arzetmekte ve bu mın- takanın piyasaya fazla mal erzedeceği u- müulmaktadır. Avrupanın mühtelif —mıntakalarında buğday vaziyeti geçen senelerin ayni ay- ları vaziyetine nazaran düşüktür. İtalyada yağmurlar fazla olduğu için hasadın gecikmesi ve mahsulün kökleri. nin çürümesi endişesi vardır. Rusyada vaziyetin iyi olduğu ve yalnız Volga mıntakasında son yağan yağmur- ların da daha evvelki kuraklıktan müte. vellid zararı telâfi edecek mahiyette ol. madığı anlaşılmaktadır. Fransada ekin vaziyeti geçen seneden düşük görülmektedir. Adolphe Menjou Adolphe Menjou'yu tanımyıan yok. tur. Binaenaleyh onu takdime hacet görmüyoruz. Holivudun en güzel gi - yinen san'atkârı sıfatını kazanmıştır. Her sabah gayet şık bir elbise giyer, başına açık renkte bir fötr şapka geçi- rir, koltuğuna şemsiyesini alır ve mu - hakkak Oakland Drive caddesinden ge- Çer... Adolphe Menjou'nun — koltuğundan bir türlü ayırmadığı bu sapı kamıştan yapılı şemsiyesi çok güzeldir. Dünyanın en çeşidli, en güzel şemsi- yelerine malik bulunan Afrikalı zenci Krallarından: Habuü - Ki - Koko'nun şemsiyeleri onunki kadar herhalde gü- zel değildir. Adolphe Menjou'nun bundan başka üç vasfı mümeyyizi vardır. : Onu bunlarsız muhakeme — eylemi gayri caizdir... Birincisi: Yanından hiç açık renkte fötr şapkası. ayırmadığı İkincisi: Hergün — değiştirdiği nefis kravatları. Üçüncüsü: Nevi şahsına — münhasır bıyıkları... Bu san'atkârı başka bir atlama ben - zetmek imkânsızdır... Evinde daima iki Çinli uşağı bulunur. Onlardan ayrıl - Maz... Sırasına göre mağmum, dalgın, şa - kacı bir adam olan Adolphe — Menjou sinemayı çok hoş bir san'at olarak te - lâkki eder... Fakat edebi ve felsefi münakaşalar - da bulunmağı film çevirmekten daha fazla sever. San'atkârlar içinde onun kadar ki « tab okuyan yoktur... Bir romanı yahud felsefeye dair bir eseri okumağa başlayınca onu muhak - kak birkaç saat içinde ikmal eder... —& Çabuk okurum — ve okuduğumu hazmederim,» der... Ara sıra nevrasteni buhranları geçi- Çok hoş bir adamdır. Hergün, çok sevdiği köpeği yanında olduğu halde kahvelerden birine gi - der, oturur. Kendi sade su içer, köpe - ğine ya limonata, ya portakal şürubu içirir. Daima çok şık giyinen Menjou için bir Amerikan gazetesi şu cümleyi yazmıştı: — «Adolphe Menjou herafhı Reisi - cumhur Ruzvelt'in huzuruna çıkmağa hazır bulunmaktadıri» Bu bir hakikattir. Daima son derece şıktır. Daima ceketinin iliğinde taptaze pir karanfil vardır. Daima kunduraları ayna kadar par « laktır... Daima elleri son — derece ba « kımlıdır. En şık kadının elleri onunki kadar olamaz .. a Adolphe Menjou bir sportmen değil- dir. Hiç ata binmesini bilmez. Çevikliğini ne suretle muhafaza ey « lemekte olduğunu merak ederseniz siİ-, ze onu dahi söyliyeyim: Her sabah bir| saat kadar jimnastik yapar ve aşcısı İ« le güreşir. Ellisinde bulunan bu san'atkârın bir büyük derdi vardır. O da genç görün « mek, daima 've daima genç görünmek... Kendisi ve anası, babası — hakkında malümat vermez... Bundan hiç de hoşs lanmaz... Esrarengiz bir hayata bürüne mekten zevkalır... Bu büyük san'atkârın kumar tarzın- daki oyunlara büyük bir meyli vardır. Her daim oynar ve çok defa da kaybes« der... Kaybedince de yüzünü bir tebessüm kaplar... Sinemadan kazandığı — para senede 800.000 Türk lirası kadar bir şeydir Yiyeceği için çok idarelidir. — Seksen kuruşu geçmez hiç bir suretle... Yiyecekleri de çok basittir: — Salata, sebze, yemiş. O kadar... İçki kullanmaz. Fakat fazlasile su İ« çer... Adolphe Menjou sahne vazıları tara« fından çok sevilen bir san'atkârdır. Çok mutidir. Çok kudretli bir san'atkâr o « lan bu adam film çevirirken rejisöne uslu bir çocuk kadar itaat eder... En yakınlarına söylediğine göre bak riyeli olmadığına nedamet eder hâlâ... Çok zengin bir ağızlık kolleksiyonus na malik bulunmaktadır. Bu ağızlıklar: Altından, kehribardan, gümüşten, plâ « tinden, fildişinden; timsah dişinden « dir, Bir kolleksiyonu daha vardır... O da kravat kolleksiyonudur... Dolabin « da tam 3.800 kravatı vardır... Bunun | la çok iftihar eder... Günde iki; üç kra, | vat değiştirdiği çok defa vakidir.., Husust hayatını kimseye açmadığın; | dan dolayı ona: «Bir numaralı esraren, | giz adam»> sıfatı verilmiştir... :