4 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

4 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 Sayfa Erkekler “ Kadınlardan yapılan şikâyetleri altı esaslı ve mühim sebeb doğuruyor , © Cemal G. O. (İzmir-Karşıyaka) dikkakle takib ediyorum. Genç erkeklerin, niçin erlenmiyorsunuz? susline gün sonra Cudi dağında durunca, karısı, kı- yere İniyor, Birkaç gün sonra genç bir Nuhtan &zmı istiyor. : tı8â # misarıl bulunduğundan şikâyet ediyor. Bu - nun da tavuskuşu kızı oldüğu anlaşılıyor. Üçüncü damad, hayatının xindana döndü - Hünü, karısının mütemadiyen köpek gibi su- rekına bağırdığını söylüyor. Bu da köpek kızı. dördüncü damtd mes'nd okluğu yü - #inden dokunan, memnun bir tavırla geli - © Hasan Özdal (Nazilli) «Bir çiftçi ailesine mensup, 32 yaşında, Ber işe mütehammdi, çalışkan bir bekârım. Bundan beş sene evvel, pek çok paralar sarf ederek zahiren en temiz ve saf bir kızla ev- Mendim. Ağı ay kadar iyi imtimaç ettik. Son- Kadınlar diyorlar ki diyorlar ki “ Erkek için ayrı, kadın için ayrı ahlâk kaidesi Evlenmekten kor- gn ln »İ| olamaz. Genç kızlar, er- gördüm. Mental, br Gata daha, salin) keklerden gördüklerini Bu sukutu hayale uğradıktan sonra, mü - re diyorum. İkinci bir sebeb olarak şunu da söyliye- yapıyorlar! İötirim: Kulsr, şimdi söse, tuvalta her aman -| © Fatmu, Biga: kinden fazla düşkün. kananeimin bunlara yetmiyeceği aşikâr. Başkalarında gördüğü- nü isiiyocek kanamlsiz, yorganına göre a - yak uzatmısını bilmiyen bir kadına düşer- gem... İyisi mi, bekir kalmağı kerime daha uy- gun buluyor ve evlanmiyorum.» —P> © Nuri Gürz (İzmir Karşiyaka öaddesi 33 numara) Erkeklerin anketlerin! dikkatle Hiç; birinde ne aklı selime ne de insafa uy“ gın bir cümle vir. Hepsi bir hava tuttur - muşlar, kadınlar miselitir, kadınlar havsi- cimiş bir wesiyelte bulunmasıdır. Kimse: «Ben evleniyorum. Burdan gayem «Niçin evleniimiyor, neden geçinilmiyor, İnedir? İzdivaç hayatında ne arıyorum? Ne boşanma neden çoktur.» Her biri ayrı ayrı|bulursam mes'ud olurum? Ne bulamazsın biree mevzu teşkil eden bu suallere -berjmüteeesir ve bedbalsı olurum?. diye dü - hakikatin sci oluşu gibi- verlecek covabları şünmüyor. acıdır. Bugünkü kadından yapılan şikâyet - Birisi bir kızın babamın servetini, diğeri erin sebeb ve amjilerini ben şöyle sirali - bir delikanlının maaşının dolgunluğunu bes yorum. Kabahat: öeniyor, birisi bir kadının mavi görlerine, 1 — Göcuk çağda kafanın işlenmemiş, fe-|vir diğeri bir genç odamın geniş omuzuna ilket ve kötülükleri görüp kamrıyamıyacağı, abay yakıyor. Hiç düşünmeden uyuşur mü- #ialerin hâkim olduğu gürlerde aile müra- | Yüz, anlaşır mıyız; bu bize rahat bir hayat temin eder mi? Ne oluruz ötmeden haydi ni. k4h memurunun karşısma gidiyorlar. Bu kabafat genç kızlarda da vardır; er- keklerde de vardır. Kimse, kimsenin üstüne kabghati atma- sın. Bugünkü gençlerin her Iki cinsi de evlen- meden evvel eski tabirince: #Feslerini önüerine koyup» iyice bir dü - #ünüz ki bugün yapılan İzdivaçların hiç biri yapılmaz! fakat buna mukabil'de hiç ya- | pirmıyacak sanrisilen İzdivacların da birço- Burun yücede geldiği görülür. Yalnız adın olsun, erkek olsun her iki ta- raf da bu işi büyük bir ciddiyetle düşünme- Hdir, 5 — Kadınım hayata atılışında... 6 — Kadının, erbekle daire, mekteb, kom”. $u arkadaşlıklarının, evlenmek (o gençilkte endişe ve şüpüe uyandırmasında buluyo - rün. Bir millet seviyesi; o milletin kadınının 1ç- #mal mervldi, analağı ve eseri olan evlâdi- nın yetişişle ölçülür. Kadının beşeriyet ve cemiyetiteki yerini, güzellik, endam, makyaj, tuvalet, cinsi cazibede bulmaktan daha ma- nasız bir şey tasavvur edemiyorum. Kadın, ana olduğu için şayanı ihtiremdır. Ona bu bazleti tabiat vermiş, cemiyet te tak im zaman, herheğle buyünün yüksek tshı- zanneiyarım. Bugünün erkeklerinden ise bin kat daha sa hldim er | RE AN m id yetiştirendir. Günün bir saatini çocuğu- na, 3 aaatini makyajına, 2 isini tuvaletine artanını di görmedine verip, yavrusunu da- dı, sütnine ellerine atanlar, doğurup doğu - © Pakize, Adapazar: bugünkü kızları hiç ayblamasın- bir dişi mi demek daha doğru olur? ar. Evtenme, biraz da tali işidir. Eşin uygun) Ben teendim siki bir ailenin kızıyım. Bur- oluşu tesadüfün eseridir. numu kapıdan dişarı tek başıma çıkara - İnsanların bir içi bir de dışı olduğuna ne- aran; İçini het fki taraf ta nereden ve nasıl okudum. Ben esiri mestin kadınıyım. Fakat evlendi- ski kızlarından oduha çok düşündüğümü mam. Bugüne kadar çıkarmadım da. Uzak akrıbamdan bir genç vardı. Onu sevdim. onunla nişanlıyım. Ben izdivac haya- Matbuat YAZAN: HALİD ğü umum müşavirlerinden Bay Server R. İskit, muhakkak ki ismi üstünde sık sık durulacak kıymetli fikir adamları mızdandır. Bilhassa vesikaları, düşünce- leri ve çalışma tarzı itibarile işin kolayı» na değil gücüne, fakat en şereflisine git- mesi, ona, bir hayli mütercim âlimleri- miz karşısında her şeyi milli kıymetler içinde kendi zekâsile araştırması nokta- Hachette yahud Larousse kütüphanesi cildleri arasından hazır ilim istinsah e- denlerle, bütün vesikalarını senelerce uzun bir sabırla mill! kütüphaneleri do- laşaraktan temin edebilenleri bu sahada ayni mukayeseye tâbi tutmak hiç şüphe- siz ki mümleün olamaz. Fakat bu muka- yese imkânsızlığı bizim ikinci zümreden yerli müdekkik ve bilginlere karşı hay- ranlığımızı da açıkça söylememize mâni teşkil edemer. İşte bunun içindir ki, Ser- ver R. İskiti, özliyerek beklediğimiz bü- yük fikir adamlarımızdan bir!si diye se- Yâmlıyorum. Onun herkesçe müsellem olan sonsuz tevazuu bile bizim bu hay- ranlığımızı önleyemez. Çünkü şimdiye kadar hiçbir muharririn kendini vakfe- demediği büyük bir işi, bir asırlık Tür- kiye matbuat rejimleri tarihini seneler- ce ve senelence okuyarak, arayarak, ve- sikalar toplayarak ve bunları mütemadi bir tahlil ve terkib potası içinde kayna- tap, eritip yeni fikir ve hakikat nüveleri haline koyarak çalışan bu arkadaş, el bette bütün megslekdaşları için gururla anılacak bir kıymet teşkil eder. Server R. İskitin «Türkiyede Matbu- at Rejimleri> isınini taşıyan eseri büyük mecmua boyunda bini mütecaviz sayfasi ve muhteşem cildi ile masamın üstünde duruyor. Maamafih bunu her zaman bu- yazihaneme en yakın etejerimin en baş- taki kıymetli eseri olarak, bu kitab, gene her zaman yanımda hazır duracaktır. Tıpkı, bir ihtiyat kuvveti gibi... Neden? Çünkü içinden seçilebilecek berhangi bir safhasile bu eserden yüzlerce cildlik yeni tetkikler, makaleler (çıkarılabilir. Mesel, yalnız istibdad devrinde kitab- lara konulan sansür meselesi,., Nâmık Kemalin hücumları.. vesaire gibi... Hep- si, Türk gazeteciliği ve Türk edebiyatı noktasından ne kıymetli hatıralar!,.. Fa- kat Server R. İskitin eseri hiçbir suretle hatırat değildir. Söylediğimiz gibi her satırı bir vesikaya dayanan bir matbuat tarihidir. Böyle olunca da. bir asrın bü- Kıymetli hir eser: Türkiyede Dahiliye Vekâleti Matbuat Müdürlü-| jimi esnasında matbuat nam: altında bü | sından büsbütün başka, büsbütün büyük | çıktığı tarihten iki asır sonra bizde da bir İyususiyet vermektedir. Zaten birkaçlilk gezete olarak «Tekvimi Vekayi> in rada tutamam. Fakat şuna eminim ki,| İşte bu ince noktaları da Server R. İs- Rejimleri FAHRİ OZANSOY tün olan bitenleri, bütün yapılan işleri, muhtelif kanun Jiyihalarını, esbabı mus cibelerini, kanunların asıllarını, Meclis münakaşalarını, ne bileyim. daha böyle bir anda hatırlanan, hatırlanmıyan bü“ tün hareketleri vesikalarile ortaya koys mak lâzımdı. İşte Server R. İskit bu mus aztam İşi yapmıştır. 1831 de, yani Fransada ilk gazetenin intişarını herkes bilir. Demek ki birkaç yıl fazlasile yalnız bir asırdanberi bu müessese, yani gazetecilik bizim yurdu- muzda da belirmiştir.. iyi amma, ne şes kilde?.. Hep dümdüz hatlarla mı, yoksa cümhuriyete kadar muhtelif rejimlerin doğru veya yanlış muhtelif müdahalele- ri ve bazan da darbeleri ile mi? Muhak- kak olan şu ki, ancak cümhuriyetten son“ | ra bütün hürriyet ve istiklâline kavuşan 'Türk gazeteciliği, evvelce de gösterdiği büyük hamasat hareketlerinde (Şinasi min, Namık Kemalin makaleleri, mücas deleleri gibi) ikide bir hailerle karşılaş- masa idi belki de vaktile oynadığı mü- him rolü devamlı suretle bir asrın içine daha fazla siğdırındu. Fakat milletin dili kesildiği istibdad devrinde, hattâ (itirafı bile acı!) köprü üstlerinde gazetecilerin öldürüldüğü * İkinci Meşrutiyet yılların- da bile ne müşküllerle çarpışmak lâzım gelmişti. Bunun içindir ki muhtelif 2a- manlarda matbust kanunu üstünde oy- nıyan eller, bazan iyi ve bazan zararlı tadiller, lâyihalar, münakaşalar, müca- deleler görüyoruz. Ve nihayet, Lozan | konferansında tercüme işleri üstündeki ihtirazi kaydımzla Türk gazeteciliği bu cepheden de yeni bir devre girerken is- tikbale daha başka türlü, daha başka lız- larlâ atılmak lüzumunu hissediyordu. kitin kitebmda istediğiniz fasıllardan ta- kib edebilirsiniz. Kanunları İsterseniz işte filân sayfadan filân sayfaya kadar bu kısım ayrılmıştır, işte Şürayı Devlet zabılları şu kısımda, muhtelif devirlerde matbuata dair meclis zabıtları bu kısım- dadır, işte cümhuriyet gazeteciliği safha- Yarını cildin şurasından itibaren takib € debilirsiniz. Ve bütün bunlar, ne esas, ne derin tetkiklerle, hiçbir isim, hiçbir tarih unutulmamağa çalışılarak ne karın ca sabr: ile yavaş yavaş hazırlanmış. son” z ra üzerlerinde durulmuş, düşünülmüş ve neticeler, hükümler çıkarılmıştır. Bü” tün bu gayretler sonunda da eserin mü- anlamın! Karpuz gibi tarlnaktan, kavun Sİ-| tn, tertemiz geliyorum. Ondan başka bir bi koklamtıktarn, kumaş gibi muayeneden, birİ erkekle tanışmadan hiç bir münasebetim maraz gibi rontgenen geçirmekle anlaşılır) olmadan. Halbuki o öyde mi? Nişanlardirk- vi RM. “— Beneerdir. yağınmdığı| bili selime va Tanzimatta, is- Bilün bunlardan endişeli olan hüsnü ni-| şey kalmamış. Belâ birçok kızlari tanış -| ibdadda, Birinci ve ci Meşrutiyet yet sahibi gençler de: maş, sonra bar artisi bir kadınla üp sene|devirlerinde, mütarekede, milli mücade- ra aramız açıldı. ayrıldık. O, birleşmek için birçok tepekbüzlerde bulundu. Ümidi kalma- ellifi, hem, bugün için, Türkiyede mat* buat rejiminin en kuvvetli ve her zaman vesika olacak ilk nümünesini vermiş olu" yor, hem de eserile yarına kol atıyor. tün gazetecilik vak'alannı . göstermek, Yanmaktayım. Ayrılığımıza yozüne sebeb, €- şimin ebeveyni ve ahlâkan düşkün sönbeyisi | le yıllarında ve nihayet cümhuriyet re- olmuştur. Edebi tefrikamır KOYD Hafif terlemiştim. Pırnal kümeleri- nin paravan gibi kapadıkları bir yere çekildim. Osman Beyin dolgun vücu. düne uygun mavi mayo bana oldukça bol geldi. Dalların arasından göle bak- tım. Vildan hayli açılmış. Güneş altın- da altın başı bir çil lira gibi parlıyor. Çıplak ayakla çimenlerin üstünde yü- rümek pek keyifli. Bu serin göl kena- rı adeta eski ressamların cennet tablo- Jarına benziyor. Dumanlı bir göl, koyu yeşil gölgeler ve yarı çıplak kanatlı su, güneş ve güzellik mabudları, bu ha yali resimleri yapan sanatkârlar insan ruhunun varabildiği en yüksek saadet mertebesini ancak bu şekilde ifade et- mişler ve her halde yanılmamışlar. Suya değen ayaklarımdan vücuduma doğru hafif bir ürperme geldi. ne olsa | Şu göl için bir de sandala lüzum var. gecenin rutubetini saklayan göl soğuğa yakın serin. a” (Devamı 10 uncu sayfada) (Devamı 10 uncu sayfada) keli siz çiftlikten ayrılmak istemiyor- sunuz, hakkınız varmış. Ne düşünü - yordum biliyor rmusunuz? D © S T — Fikirleriniz o kadar kiymetli ki şimdiye kadar pek azmı öğrenebildim. 5 Her halde bu bizi alâkadar edecek ki ie Birhan Cahid İsöylemek istiyorsunuz. Ne düşünüyor. Giz dunuz efendim. hu karıştığı için çok yumuşak. Bir Ne demek istediğini anlamıştım. Fa” kaç alım sonra ben de kendimi derin:| kak beni söyletmek igin yakaladığı fu e satları ona kaybettirmek hoşuma gidi- Kafamdaki kır ve dağ projesi bugün | yordu. Anlamış görünmeden dedim ki: biraz daha şekillendi. Şu Filiboz çiftliği| — Sizi alâkadar edeceğini zannet- hiç de fena değil. İstanbula dönünceİmem. Şu Filiboz çiftliğini almayı dü - bu işle meşgul olayım. Hayatım için | sünüyordum- çizdiğim program şu: Gazeteciliği bı -İ — Mükemmel bir fikir. rakmak ve bu çiftliğe yerleşerek sade| — Babanız ö kadar tatlı anlattı ki. roman yazmak. bununla beraber zaten hayalimde böy- Yavaş yavaş yüzerken zihnimde bulle bir bayat şekli yaşadığını söylemiş- çiftlik hayatı için yeni bir program çi-|tim. İstanbula gidince bu işle meşgul ziliyor. Buraya yerleşirsem her şeyden | olacağım. evvel işten anlayan bir çiftçi bulmak,| Osman Bey de yanımıza gelmişti. İşleri ona birakmak en doğru hareket Genç kadın suya dalip çıkarak sularla olacsk. Ben yazılarım ve sporlarımla| pençeleşirken babasına dedi ki: meşgul olacağım. Sıkıldıkça şehre in-| — Artık gölün sahibi var, baba. Biz mek kolay. Otomobil olduklan sonra. kendimize başka bir yer bulalım. Su Üzerinde ayaklarımız ve elleri - — Cevad Bey beğendiniz mi? miz hareket ederek konuşmak pek ke. Farkında olmadan epey açılmışım.| yifli değil. Güneş de başımı yakıyor. Göl kıyıları bataklık olur. Fakat bu-| Genç kadının sesi pek yakından geldi.) Dedim ki: rası Üst taraftaki derenin getirdiği| Yan döndüğüm zaman onu İki üç ku. kumlarla dolduğu için saz ve ot yok. (laç ileride gördüm. Adeta küçük bir plâj. Yalnız kumları — Vildan Hanım gülmek için fırast arıyor. Beyefendi, müsaade ederseniz — Çok güzel Hammefehdi. Tevek-İben yavaş yavaş çrkiyorum. Karada konuşuruz. Baba kiz benim çiftlik hikâyesini ko nuşmakta devam ederlerken geriye döndüm. Doğrusu şu anda yalnız kalmak, dü- şünmek istiyordum. İnsanın bazi anları olur ki düşünmeyi en sevgili alâkasıns tercih eder. Halbuki erkeğin düşünmek hürriyetini idana eden de kadındır. Göl, bir şiir gibi, gölgeli sahiller rüya gibi. Hele bu engin orman insana dü- şünmek zevkini bütün süküneti ile ve- riyor. Burada ufuk yok. enginlik. Fa- kat düşüncenin enginlerini gösteren muhteşem ve renkli bir tabiat var. Şe- hir gürültüsünden uzak şehir dediko. | yım. dusundan uzak bu göl kenarında her halde hürriyetinden en az şöy feda e- den bir İnsan gibi yaşamak var. Bir sandal, küçük bir araba gezmek zev- kini ve spor yapmak ihtiyacını temin edecek. Çiftlik binasım bugün görmek lâ- zum. Giyinip ormandan çıktığım zaman baba kız henüz karaya yaklaşıyorlardı. Büyük kestanenin altı yemyaşil, da- yanamadım, bağdaş kurup oturdum. Otlar arasında yaban mnaneleri var. Çiğnendikçe ne vahşi kokuyor. Kekik ve yaban nanesinin kokusuna bayılı. rım. Bahçe çiçeklerinden yalnız ktizan (Devamı 15 inci sayfada) temi sevdiğim gibi. Krizantemin ko“ kusu da ne vahşi bir kokudur. : Mavi mayosu içinde Vildanın vücu” dünü uzaktan gözden geçirdim. İne8 düzgün ve narin bir kadın. Örselenme” miş bir göğüs ve estetik kaidesine uy” gun hatlar.. yani vücudün alt kısmi © yukarı kısımdan uzun, kalçalar yukâr. rıda. f Yanımdan geçerlerken Osman Beğ? 4 — Muhakkak çiftlik projesi hazırl” yorsun Cevad Bey, değil mi? Vildan d& öyle tahmin etti. i — Aldanmamışlar efendim, yaln. bu işde fikrinizi anlamak ihtiyacında" — Beş dakika müsaade. Giyinelim bol bol konuşuruz. Bâşımı kestanenin köküne dayadı” uzandım. Ooh, ne rahat, ne serin, #Ö yok. Havada kekremsi bir orman ve kokusu vâr. Göl tabiatin dokuduğü kurşuni bir ipek gibi. Bu eğer çiftliği” binaları da ümid ettiğim halde ise &© lecek yıl için verdiğim kararı bu seh* yerine. getirmek daha iyi olacak, KS* kadar önümüzde üç ay var. Baksl” belki Osman Bey gibi ben de avcbö merik sararsam kışın da kalırım Gene hayaller başladı. (arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: