21 Ocak 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4

21 Ocak 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

. | | & (4-8CRTFIrPr Yeni BirMesele Alman devlet Reisi Romada italya kralı ile görüşecekfaka Ç Ş E e" R- 21 İkincikânı 88 İngilterenin udatai_ıg Yeniden | Tayyare fabrikaları | Yapıldı » * | Londra 20 — İngiliz kabinesinde ğıKâfolik ! Rabnadan yazılıyor — İtalya baş- wekili eyfülde Almanyayı ziyaret et- Mişti. Tabildir ki Alman devlet ret- &i de bir gün Romaya gelecek. Fakat bu ziyaretin vakti henü zkat'i olarak belli değil. Mayıs ayında diyorlar, Bir de bu ziyaret o kadar zannedil- diği kadar Bâsit olmıyacak. Çünkü Her Hitler'in Alman milli sosyalist fırkası reisi sıfatile mi, yoksa Al - manyanın devlet reisi sıfatile mi İ- talyayı ziyaret edeceği de henüz kes- tirilmemiştir. Fakat en yakım olan ihtimal tabil Her Hitler'in fırka re- isi, devlet reisi gibi bütün mfatlarile İtalyayı ziyaret edeceğidir. Bu teş- rifat meselesinin nereden çıktığını gıktığını soranlara verilen cevab şu- Gür: Her Hitler yalnız fırka reisi des Bildir. Yalnız Alman kabinesinin başı da değildir. Bütün Alman dev- letinin reisidir. Bu takdirde ise İ- talyaya geldiği zaman İtalyan dev- letinin başı olan kral Üçüncü Vü tor Amanuel ile görüşecek demek- tir. Her Hitler hatıralardadır ki 934 yazında da İtalyaya gelmiş, Vene- dikte Sinyor Müsolini ile görüşmüş- tü. Fakat İtalya ile Almanyanın o zamanki münasebetlerinin şekli ne- Tede şimdiki hal nerede?, Sinyor Mu- solini o zaman Almanyaya taraftar ve Versay ağırlıklarından kurtulma- ©1 için Almanyayı müdafaa ediyor- du. İki tarafın bugünkü münasebatı füç dört sene evvel böyle başladı. Fa- kat bugünkü şekil artık Almanya - İtalya dostluğunun vardığı son de- recedir. Bugün yalnız ikt tarafın Bostluğundan değil, Berlin - Roma da: — Yürü... Demedi mi? boş. Felâket biribi: Hem'de öyle çabuk, öyle amansız, öy Böyle olmasa ikinci senenin içinde mezdi!. * Fakat, bütün bunlarla beraber tali de lâzım. Tali, sahibi olduğu insanın perçeminden yakalayıp kilisesinin başı olan Papayı Vatikanda ziyaret edecek mi etmiyecek mi ? mihverinin Avrupada oynadığı & - hemmiyetli, faal rolden bahsedilen bir zamandır. Onun için Sinyor Mu- solini nasıl Almanyaya gttiği vakit €n hararetli bir surette karşılanmış 1se Alman devlet reisi de Romaya geldiği zaman öyle canlı karşilana- taktır. Bu böyle olmakla beraber diğer mühim bir mesele vardır. Henüz Buhun - halledilmediği anlaşılıyor. Her Hitler Romaya geldiği zaman Papa ile görüşecek mi? Almanya ile Vatikan — arasıridaki gerginlik tamamile ortadan kalkma- dan Almanya devlet reisinin kato- lik kilisesinin başı olan Papa He gö- Tüşmesi mümkün olacağa benzemi- yor. Fakat yıl başında Her Hitler tara- fından Papa on Birinci Pi'ye tebrik gönderildi. O da cevab yazdı. Al » manyada katolik kilisesi aleyhindeki cereyan malüm iken bu tebriklerin gönderilmesi üzerine iki taraf mü- nasebatının iyileşeceğine hükmeden- ler çoğalmıştır. Fakat bu mesele halledilmekten Baha çok uzak görünüyor. Her Hit- ler'in İtalyayı ziyareti mayıs başın- İda olacağa benziyor. Bu ziyaretin bir yıl dönümüne tesadü! edişi iste- niyor. Çünkü 6 mayıs 936 da İtalyan- lar Adis Ababaya girmişler, 9 mayıs-, ta da Sinyor Musolini artık Habeşis- ftanın alınarak İtalyanın Şarki Afri- ka imparatorluğunu furduğunu ilân letmişti. Bu sene ayni tarihte bü yıl İdönümünde pek parlak merasim ya- puacağını söylemeğe hacet yoktur. Her Hitlerin-İtalya ziyareti niçin 'bu tarihe tesadülf ettirilmesin? Bu vesile “Berlin - Roma mihverinin ni takibediyor. fasılasız ki., babalığım da öle No: 21 Zavallı adamcağız hanımın kederinden kendini yiye yiye bir buçuk sene içinde iğne ipliğe döndü ve €n sonra şiddetli bir kalb buhranile birdenbire dün- yaya gözlerini kapadı. Bu ölüm de ne tuhaf oldu?. Bir perşeinbe akşa- tım, Elbiselerimi, i barbiye nazırından başka diğer bir nazır daha vardır ki bunun vazifesi memleketin müdafaası için lâzım 0- lan vesaiti hazırlamak ve müdafaa işlerini gören bütün nezaretler ara- sında'irtibat vücüde getirmektir. Bu suretle İngilterenin hava, deniz, kas ra kuvvetlerini idare eden hezaret- lerin nazırlarından bâşkâ kabinede diğer bir nazır daha bulunmaktadır. Şimdi Nevil Çemberlâyn kabine- sinde bu müdafaa nazırlığını Sir 'To- mas İnskip görmektedir. Nazır geçen gün söylediği pek şayanı dikkat bir nutkunda İngilterenin silâhlanmık için nasıl geceli, gündüzlü çalıştiğı- nı anlatacak tarzda beyanatta bulu- narak demiştir ki: — Yapılmakta olan tayyare motör- İlerinin miktarı evvelki tahminlerden çoktur, Bunlar İngiliz mitörleri « İnin ne kadar Üüstün olduğunu gös- İtermiştir. Tayyarelerini yapmak ü- zere mevcud olan fabrikalara yardım etmek üzere vücude - getirilmesine karar verilen fabrikalar da tamam olmuştur. Yalnız birisi kalmıştır. Loid Corc'un yıl dönümü Lohâra — Eski başvekil Acid Corc eşi ile beraber evlendiklerinin ellin- ci yıl dönümünü tes'id edecektir. 'Vaktile genç bir avukat iken evlen- olan Loid Core bugün yetmiş dört yaşındadır. Kendisi 1890 sene- sağlamlığı gösterilecek, İtalyanın |sindenberi fasılasız surette memles: Afrikada büyük bir İmparatorluk İketinderi meb'us' intihsb edilmekte (Devamı Tnet sayfada) h Sinema ve dans Dansın inceliklerini meydana çıkaran sinemâ olmüştür. Yazan : Tufan Sipahi leük, oyuncak piyanoların üstüne çık- mış danseden zeki bir ayna oyunu Hareketin çılgınlığı; güzel ve a» henkli vaziyetlerin hendesesi -olan, Hİ sinsan gözlerinin görmesi, mestolma» İsayesinde bize sayıları sayılmıyacak İsı, bol rengi ile sahnede oynamlma- & için yaratılmış, binlerce senelik dans gizli inceliklerini, esrarlı ritmi- mi, zor ve karışık makanizmasını inema sayesinde uluorta meydana koymuştur. Gözümüzün hiç bir va- kit göremiyeceği en küçük jestleri, en belirsiz sarsıntıları bile kaçırma- dan film üstüne tesbit ederek man- zara çekme makinesinin öbjektifi ön- zi yormayınız! Bugün dans ve sine- ları rahatca maroken koltuğa kurü- İma biribirini tamamlıyan, biribirine larak görmemize sebeb olmuştur. — İJâzım olan bir vücud haline gelmiş- 42 inci sokak filminde buzlu cam tir. üstünde danseden dansözün yeni a- çılmış bir çiçek yaprağının sallanışı kadar çok gözüken dansözlerin ha- oyunları!. Misaller o kadar çok ki,. Sinema ile En zengirinden en fakirine kadar herkesin gözü önüne yaytığı © hatırlıyor musunuz... Ya geçen kış sinemalarımızdan birinde oynatılan revü filminde gördüğümüz on, yir- mi, otuz, kırk güzel kızın beraber oy- 'nadığı, zıpladığı, sıçradığı sahnel İde mermerden daha beyaz deri ile simsiyahgölgenin yarattığı - gıcıkla- 'yıcı tezad!.. Yineayni filmde küçü- öbjektifi ile sinema dansın dünya üs- tünde yayılmasına, revaç bulmasına çalışırken, dans da böş durmamış si- memaya lâzım can ve hayatı vererek r- onun yüksi iştır. (Levamı Yedinci sayfada) | - , çamaşırlarımı değiştirdim. Akşa- İkikati rüya ile karıştırarak efsaneli | dans yapışık kardeşlere benzer, 1- |linde senelerdenberi böyle yaşıyo - kisinin de esası harekettir. Güzel ve |ruz. Bir müddet Delfi Alpullon mâ- ahenkli hareket! İçinde dans sahne- İbedindeki altın sehpanın altında kal- |dudaklarından öptü. Otomobillerine si olmıyan film gördünüz mü hiç?- |dem. Sonra beni burada çeşme ola- Böyle bir film aramak için zihnini- |"ak kullandılar, Kimse buna inan- duygusunu veren fevkalâde sahneyi İnal görüşleti, hiç fırsat kaçırmıyan | 336t Boice | İyice akşam oldu. Bulutlara siyah lekeler düş- | | Eşyalardan fanteziler Burmalısütunanlatıyor ' K RELEE -Yazan: Daha beni karşıdan görür görmez | «— Hakkın var delikanlı, bunlar dile geldi. «Anladım, dedi. Bugün (Üniversite kürsisinde ezbere oku- Sıra bende.> Tarihin bu başsız yâdi- İnur dâ burayâ kadar gelerek bana gârile baş başayım. Ben sarmadan |da bir defa söyle mi?> diye sorulmaz. başsız bâşından geçenleri'ânlatıyor. |(Hakkın var.» Fakat Sultanahmed camiinin altı | Sustu, derin bir düşünceye daldı. İminatesinden, sağımızda ve solumuz- | «— Gücendirdim mi acaba seni?» dâki iki Misır sütunundan başka din- |Dedim. liyenimiz yok. Park tenha. Etrafta | «— Yök efendim ne münasebet tek tük gelen geçen varsa da onlar İgeçen gün buraya gelen Iki mektebli ida topu dalresindeki işleri için acele |kızı hatırlayıverdim de şöyle gösle- acele gidiyorlar. rim daldı. — Neler gördüm neler? Diye baş- | Dedi ve devam etti. ladı ve Bizans ftarihini baştan başa | «— Bak dedi sana şunların hikâ- Janlatmıya koyuldu. Hipodromda şah- |yesini anlatayım. Bunlar, bir hafta |lanan Bizöns kısraklarından, At mey-|kadar oluyor bir gün öğle üstü -ga- |danında kesilen kellelerden büyük |liba yemek teneffüsünde- bana gel- bir talakatle ve vukufla bahsediyor. 'diler. Etrafımdaki parmaklığa daya- Yaşadığı devirlerin birer küçük kro- İnarak çantalarından çıkarıp birer kisini çizerek taliinin acaib mukad- İsanduviç yediler, dertleştiler. Sarışın deratını sayıp döküyol haz esmer kıza yaşlı bir adamı seve yor, birbirlerine kenet- (diğini anlatıyordu. Amma öyle ha- İlenmiş üç vücud, tek vücud halinde İraretle anlatıyordu ki paşardın. bunların he dük. Fatihin İs- |«Gerçi diyordu. ElHi, elli beşlik var tanbula girdiği günü şimdi smma öyle dinç, öyle temiz, şık ve biç bir tarih kitabında ok! Avrupaj bir adam ki, bukle, bukle İşekilde anla! beyaz saçları var bayılıyorum be- — Artık ihtiyarladık. Bütün bildik-İyaz saça.» Jerimi unutuyorum. Bir bunakla ko- | Esmer kız dudak büktü. «Anla. 'nuşmaktan ne anlıyataksınız sanki? |madım» dedi ve mavi poturlu, mavi İBaşlarımı kaybettiğim gündenberi 'gözlü bir manav çırağına karşı olan |hafızamı <da kaybettim. Size anlattı- İzaafını ballandıra ballandıra anlat- iğam çeylere pek itimad etmeyin. Ya- İmağa başladı. «Kestane tartarken 0- msı doğru ise, yarısı da yalandır. Bu Imm öyle bir terazi tutuşu var ki ba- yalan dünyada ben de yalanla doğ- iyılıyorum.» Dedi. Öteki yüzünü ek- ruyu artık ayırd edemez oldum. Ku- İşitti. «Mavi potur ve terazi ânlamamz 'sura bakma delikanlı! dedi. Dedi. Epey münakaşa ettiler. Diye- Gülümsedim. bilirim ki bir sanduviçi tam bir bu- » — Sizin hatıra defteriniz yok mu- |çuk saatte yiyebildiler. dur? dedim. Esmer kız öyle ateşli, öyle hara- — Amma da yaptın ha evlâd! de- İretli idi ki. İkide birde. y di. Gerçi biz artık kendimiz masal | — Ah diyordu. Onun kolları ara- olduk amma hatıra defterlerimiz bin İsına atılıvermemek için kendimi öy- bir lisana tercüme edildi. Tarihlere İle güç zaptediyorum ki.> kondu. Matbaa icad edildikten son- | Aradan bir kaç gün geçti. Önüm- ra teksir edildi. Her kütüphanede bir-İde bir husust otomobil durdü için» ftane bulabilirsin yahu! dedi. den tek gözlüklü, altın başı bastan «— Ey anlat bakalım> dedim. lelinde, kadife şapkâlı bir yaşlı er - Burmalı sütun başladı ahlatmıya: - |kekle o sarışın kız çıktılar, Dikili «— Delikanlı! Derler ki Yunanlı- İtaşları dikkatle gözden geçirdiler. ', İranhlar kavga etmişler, onları |Kız ona tarih Gdersinde öğrendiği yeminşler. Ve aldıkları alâtı harbi- |bir çok şeyler anlatfı. Yaşlı erkek yeyi eriterek de beni vücüde getir » İdirledi ve benim ünüme gelerek dur- İrişter. Şimdi güya benim kanımda |dular. atem mitralyozlarının mermileri do-| — 'Bu da! dedi. Bizanslılar zama- laşıyormuş. Yalan, 'nandâ... Ben sanasına babasına pay> ver« | Erkek sarışın kızın kolundan tüt- |diği için kader tarafııdan kaskatı e- |tu, dilmiş üç hemşireyiz. Bir vücud ha- — Yeter dedi. Yoldan - geçenlerle biraz ötede bekliyen şoförü hiçe sa- yarak kızı kendisine doğru çekti ve bindiler, uzaklaştılar. “Garib tesadüf biraz sonra esmer kız yanında mavi poturlu, açık gri rine kadar giden su yolunu göster- İkasketli, geniş omuzlu, atletik bir dim Yine inanan olmadı. Beni bura- |gelikanlı ile yanyana salma salına iya Büyük Kostantin getirdiği za » İyanıma kadar geldiler. Çeneleri oy- İmadı hâlâ altımda Boztuğan keme- < mı mektebden çıktım, çantam aferinlerle dölmuştu. 'a, hoplıya, sevine sevine konağa gidiyor: — Babama aferinlerimi gösterirsem sevincin- den çıldırır... Diye düşünüyordum. Konağa gelince, kapıyı evde tek kalan hizmetçi Nazlı açtı. Hemen sordum: — — Beyefendi geldi mi' Diyemiyordum. Ağzım ilk günden: — Beyefendi... Diye alışmıştı. Hizmetçi: — Hayır konakta yok.. Cevabını verdi. İçeri girince, doğru odama çık- F ma kadar resim karaladım. Beyefendi, eve gelmek Baâti geçmiş olmasına Yağmen, hâlâ gelmiyordu. Hizmetçiye tekrar sordum; — Hidayet bey niye gelmedi acaba? Nazlı bön bön yüzüme bakarak dedi ki: — Beyetendi gelmiyecek.. Bursaya kaplıcalara gitti. Orada dinlenecek, — Ya?. — Evet. Sen onu bekleme kızım.. Müteessir oldüm, bana haber vermediklerine kızdım. — Peki ağabeyim?.. — Ağabeyin de Erenköyünde, nündenberi -yok. Hele, buna büsbütün kızdım. Ne baba, ne ağa- bey, ne de dadı. Evin içinde hiç kimse yok. Pazartesi gü- tü, Canım sıkıldı. Nazlı'ya: — Nazlı yemek yiyelim de sen benimle beraber otur olmaz mı?,, Korkarım, Dedim. İyi kalbli kadın beni kırmadı. Yemek- ten sonra, benimle ber mi yazdım. O fanilâ ördü. Yatarken de benim odam- a kaldı. ” Hâlâ çocuktum. Hâlâ hiç bir şey bilmiyordum. Hâlâ düşünemiyordum. Ertesi akşam kimseyi görmeden kırık kalble mektebe döndüm. Meğer, beyefendi pazar günü ölmüş de Nazlı benden saklamış, bana söylememiş. Tevekkeli değil; perşembe akşamı o kadar hüzünlü, sessiz, gözleri man...> nuyordu. Bir şeyler yiyorlardı, İ *7 | Ş0 Camim bunları birak şimdi. | Delikanlı: ' ” |Geçmişe mazi. Sen, yeni bir şey var (Devamı 6 ncı sayfada) ' mı? Ondan baber ver.> l . . 1 «— Başlarımdan biri İstanbul &- İsariatika müzesinde seyircilerle - D ME ; : lay ediyor. Ötek | ı B t «— Birak şu tariht işleri canım. E- | Zablt Kaskeh ; mesine, değişik olması- y) Page der ki tarihin faydası hiç ı Yazan : Godeünima a İbir şeye hadim olmamaktır. Şöyle Gekrerüzli. vAkaRğE İ tatlı tarafından aç da dinliyelim> | i - aemanaaı ı yüşlı değildi?. Halbuki, ben ölümü aradan aylar ) geçtikten sonra öğrendim. Her hafta konağa gidi- ı yordum. Nazlı'dan başka kimseyi bulamıyordum. : Nazhı da banat — Beyelendi Bursa'da, küçük bey hâlâ Eren- ı köy'ünde.. : Demekten başka hiç bif şey söylemiyordu. Bes — nim de sabi aklıma komşulara bir şey sormak gelmi- ğ yordu. i Nihâyet bir salı günü Ömer bey mektebe gel d miş. Benl çağırttı. Ağabeyimi haftalardan sonra gö- a rünce birdenbire sevindim, boynuna sarıldım. b — Ağabeyelğim neredeydin? Beyefendi nasil?. & Sonra, kendisine konakta kimseyi bulamadığım- n dan şikâyet ettim, saf saf söylendim. Ömer bey bas na sudan cevablaf veriyor, babam Bursadan gelin © :ı. ğ ceye kadar ben konakta oturmiyacağım. — Nazlı'yı — oturdu. Ben vazifeleri. — y L N ürüyorum. Erenköl bi gçok uzak: Sen buradan yalnız başına oraya kadar m gelemezsin Hafta aralarında gelir, seni — görürüni. h Babam geldikten sonra tekrar ber hafta konağa ge- M lirsin. Onun için şimdi ben müdireye söyliyeceğiti. K seni leyli bekâr talebe arasına yazsın, Konaktaki çat — & Maşırını, öteni berini de bavula yerleştirir, sana ge“ N tiririm. Olmaz mı?, İnandım. — Peki'ağabey...

Bu sayıdan diğer sayfalar: