March 12, 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5

March 12, 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Komşu memleketlerden seyahat reportaj!arı : 6/ ni: , İRAN'da on beş gün eğırk g anyîı aYılndsnr Isfahan köprüsü | Nyrılıyor Bunun ds, Şeh Abbas'ın eseri ol -/şehir dışında ve pek uzakta, Zerdüş-| Dük dö Vindsor (Versay) da bir duğunu söylemiye lüzum var — mı? tilerin mezarları da böyi Son za-|köşk kiraladığını ve altı ay kadar o- Hakikaten bu köprü muazzam — bir manlarda, Yahudiler de, ölülerini ;rıdn ikamet edeceğini yazmıştık. şeydir. İki katlı, her katta galeriler, şehirden 25 kilometre uzakta bir ye-| Son gelen Paris gazeteleri, Dokun paviyonlar var, Dıvarları güzel çini-'re gömmiye mecbur tutulmuşlardır. | fikrini değiştirdiğini — ve yakında lerle resimlerle süslü. Kemerlerin ü-| Fakat, bu mezarlıklar ne — kadar|(Versay) dan ayrılacağım haber ve- zerinde, meşhur İran şairlerinin be - güzel, Türbelerin çinilerle müzeyyen | riyorlar, yitleri yazılı. Büyük kapmın üstün- kubbeleri, etrafındaki ince ve uzun| Dok, Parise daha yakın olmak için de: |serviler ne kadar hoş... |Nöyyi sür Sen'de güzel bir malikâ- Mezarlardan birinin üzerinde taş- Te satın almıştır. miye bak!... Yoluna tesadüf eden şeytan bir arslan var, kocaman ağzını | Resmi malümata göre, Dok ve Dö- leri iyice ölçer tartarsan fenalığın İsanki bir şey yutacakmış gibi açmış: $€8, (Kan) da bir müddet kaldıktan iyilikten daha çok olduğunu görür-| — Vaktile bir çok eşkiya öldüren S0Nra yeni malikânelerine gelecek - sün.> - bir kahramanın mezarı. ler ve dalma burada ikamet edecek- Meelinde bir kıt'a var. — Vaktile| Mezarlığın yanındaki küçük köy, (97 sular taştığı zaman saray erkânı, hü-İbir seyir yeri gibi kalabalık, Süslü «Dünya bir köprüdür, Çabuk geç- ,BeI;;ii gede yeni Bir et bürosu Kuruluyor Türk Hava bir karara göre hükümetin giriştiği| Pahallukla — mücadele çalışmalama| hinden itibaren İstanbul mezbahasın-i İdan, hayvan borsasından kasaplardan et fiyatı üzerine tesir yapacak hiç bir, paranın alınmamasına karar vermiş ve alâkadarlara termimen tebliğat yapmaş| tir. Diğer taraftan evelki meclisinde alınan karardan sonra, Be- lediye reisliği Anadolunun — muhtelifi yerlerinde bulunan (Kasaplık - hay - van) mikdarını tesbit ettinmeğe baş- lamıştır. . Lüzum görüldüğü vakit, piyasaya nüdahale olunacak ve Anadoludan a- hnacak hayvanlar belediyece buraya getirilecektir. Aldığımız malümata göre Belediye| 'de sıri bu işlerle uğraşmak üzere yeni bir teşkilât vücude getirilecektir. (Et bürosu) ismi verilen bu yeni kümet ricali ve halk köprünün ü -|arabalar... Lüks otomobiller... zerine toplanır, suları seyreder; ça| Kadınların mukaddes bir - ziyare, lar, eğlenirlermiş... 'yeri... Burada bir ağcın önünde du- İsfahan köprüsü, bildiğimiz köprü-/ruyor, dua ediyorlar. ler gibi değil, adetâ bir kervan sa -| Beraber getirdikleri mumları gül- raydır. Bayramlarda, şenliklerde şe.|leri ağacın dibine bırakıyorlar, İti- hir kalabalık olur, civar köylerden |katlarına göre, bü ağacın altında bir gelenler yatacak yer bulamazlar, ge-|gece kalanların her ne hastalıkları ceyi köprünün üzerinde geçirirler, |İvarsa geçermiş, Köprünün kıymetli çinilerinden bir çoğu dökülmüş, kaybolmuş... Bir rivayete göre eski valilerden birisi bunları söktürmüş ve Ameri - kalı bir antikacıya satmış... Cuma günü köprüye gitmek iste. dik. Otelin önünde karmnızı kadife dö-. şemeli bir araba vardı. Fakat birgün evyelinden tutulmuş... Burada arabaların hepsi süslü, Kö- rükleri (Gülistan) dan farksız. Fe- nerlerinin içerisi, hayvanların koşum- ları, arabacının şapkası bile — güllü. Sallana sallan gidenler pek çok ben bunların çok içtiklerine sarhoş olduk- larına hükmettim, Arabacı: — Hayır! dedi. Afyanu fazla ka - * çırmışlar ...Bazan hayvanlara da yut- tururlar fazla koşsunlar diye... Hay- vanlar da afyondan pek hoşlanırlar bakınız... Hakikaten, (Çiharbağ) caddesin » den geçen ârabalar birbirlerile ya rış, ediyorlardı. Beygirler kuş gibi uçuyorlardı, Köprüye geldik. Bi . rinti Kata çıktık. Su pek az âkıyor « du, Fakat kâlabalık çok... Küme kü, me kemerlerin 'altına oturmüşlar, scc cadelerini sermişler, çay semaverle » rini hazırlamışlar, mandolin, kitara çalıyorlar, şarkı söylüyorlar Arka- daşım erkek kadın ve çocuklardan mürekkep bir grüpu işaretle " — Gördünüz mü?... dedi. Ve ilâve etti: - Orta halli bir aile... Baba, ana, amca, çocuk, teyze hep bir arada, Es- kiden kadın ve erkek bir arada so - kağa çıkamaz bir yerde beraber otu- ramlnazdı. Bu âdet kalktı.... Kısa boylu sakallı ve elleri kınalı bir adam kâside söylüyor. Aarsıra guruplardan birinin önünde duru - yor. — Gezip dolaşarak ve kasideler ve methiyeler söyliyerek geçinen — bir devriş. Eskiden cübbe ve yeşil sa » rıkla gezerlerdi. Şimdi bu yasak ol-| pajizciler, €n ufak -bir borç alan -| du. Cübbelerini giyemezler. Bazıla-/yardan yüzde 100, bazan 200 ve da- rına yalnız kollarında taşımaları mü- |ha fazla faiz aldıkları halde dük -| — Pekâlâ, size bu parayı buluruz.| ssadesi verilmiştir. Yanıhp da Sırt-İkân ve tiçarefhane sahiplerile iş yap- Evvelâ kayit, ve kâtibi adil masrafı na giyenlerden elini kıran para c0 -|tıkları zaman bunu bir iki misli da-|için 1,000 frank vereceksiniz... Son - şası Ait ya da bapde atdır... ba arttırırlar, ra, hesap defterlerinizi tetkik ettir- — Ne söylüyor?... İ Hele şu vak'ayı bir okuyunuz: — |meden size para veremeyiz. No ma- — Züleyha ile Yusuf'un sevdasımı| — (,.) nn Sendeni de bir bakkalllüm, belki iflâsın arifesindesiniz. anlatıyor. Demin, Leylâ ile Mecnu- | gükkânı var. Kazanç vergisi geliyor.|Bunlar hep olağan yşyler., Her hal- nun hikâyesini söyledi. Bakınız, ne|Kasada para yok, Parasını hep malalde defterlerinizi görmemiz “lâzım... kadar büyük bir dikkatle dinliyor - yatırmış Şaşırıyor, ne yapacağını bi-|Bu da bir mütehassıs işi. O da parasız lar, lemiyor, Tanıdıklarına müracaat e-|gitmez 500 frank ta onun için vere- İsfahan, aşk diyarıdır. diyor. Menfi cevap alıyor Bu sırada,İceksiniz. Eğer sözleriniz doğru çıkar- Köprünün ilerisindeki — mezarlığa| gazetelerin birinde bir ilân görüyor,İsa para hazır... 4 Bittik. Hemen müracaat ediyor: Bakkal, 1500 frankı veriyor Çün - — Bilmem, dikkat ettiniz. mi?...| — Ben, Sendenide bakkalım. Ka -İkü defterlerinden emin, dükkânı Ekser Müslüman şeylerinde mezarlık |zanç vergisi için 10,000 fzanka (hti -| mal dolu... , lar şehrin içindedir. Halbuki burada| yacım var... Ertesi günü biri geliyor, defterle- Fuad Samih — İcaktır. rında neler sinde ödenmesi rüklenmesine sebeb Diyor, Müdür dinliyor. Sonra şu cevabı veriyor: gün — Şebirl | Size verilecek küçük bir paranın ödenme şartla- B ” SONTELGRAF — 12 Mart 1938 ! Gülhane par- kının ağaçla- rında okunan hikâyeler.. Âdem evladı bir Rüzgâr gibi geçtiği bu dünyada bir tek şey ister.. Nam Bırakmak İYazan : Suat Derviş| Hiç aklınıza geldi de Gülhane par- kının içinde dolaşıp levend gövdele- Kurumunun — verdiği Tini göklere doğru halâ dimdik tu - tan ihtiyar ağaçların üstüne günün birinde bir çakı ile kazılmış okuyayım dediniz mi? el Adam evlâdı; bir rüzgâr gibi ge - ister: Nam bırakmak... Kimi bunu bir var ? Adam sende... para elinize geç- kolayı Sözü birçok âilelerin felâkete sü- olmuştur. re bakıyor, gidyor. Birgün sonra da faizci telefonla kendini davet edi * yor: — İşte 10,000 frank hamr Altı taksitte ödeyeceğinize dair şu senedi tmzalayınız... Her taksit 1500 frank, çok bir şey değil... Bir senede öde - yeceksiniz.., Zavallı bakkal!, Ne yapsın..* Pa - #ayı alamasa dükkânı haczolacak, malları satılacak. Esnaf yanında iti-| barı kalmıyacak. Rezil olacak, Bun- ları düşünüyor, imzayı basıyor. Faiz- ci parayı vermiyor: | — Şimdi bana 20 bin franklık mal| rehin bırakmanız Jâzim Korkmayı -| nız, bizim depolarımız var, kamyan- larımız da var. Onlarla naklederiz. Parayı ödediğiniz zaman gene nakil masrafi bize ait olmak üzere malini- zi dükkânınıza teslim ederiz. Zavallı bakkal!, Bunu da kabul e- Giyor, Dükkânmdaki — mallarından bir kısmını rehin olarak veriyor, pa - ayı alıyor. Bir sene sonra, son taksiti de öde- (Devamı 6 ıncı sahifemizde) Meşhur Opara şantözü OLGA SOMOGYİ £ Yunan Operası tenoru BAKEA Kire YUNKA'nın iştirâkile h İşte bu istek Gülhane parkının kalınlı inceli ağaçları üzerinde kendini gösteriyor.. rak, kimi fütuhat yaparak, hattâ m. razi ruha mâlik bazıları da - cinaya. büro! Iktisat müdürlüğü emtinde ola-|iip geçtiği bu dünyada bir tek şey|bile işliyerek bir insan ömründen da ha uzun süren bir müddet unutul -| mamak isterler Bu isteğin en iptidaf ve en masum şekli gençlerin bir ormanda bir ko: ruda, bir bahçede veya parkta — bir Çakı üçüdle bir ağaç göğdesine hak- kettileri isimlerdir. | sannı Geliniz, bakınız bugün sizinle be- raber Gülhane parkına gidelim. Ha-| 'va ne kadar güzel... Bundan bir kaç Bün evvel de hava güzel oldu amma bugün muhakkak baharın birinci gü- inü... olan(eser yaratarak, kimi bir san'at âbi-|delikanlıya gülümsüyorlar. iyardım olmak üzere 1 Mart 938 tari -| yazıları, isimleri, tarihleri şöyle bir|desi dikerek, kimi bir felsefe kura- Siyah önlüklü beyaz yakalı saç < arı beyaz kördelâli küçük mektep çocukları güleşerek koşuyorlar... A- #açların tepesine çıkmış bir — kaç İbahçevan dalları buduyorlar, Yeşil - lenmiş çimlerin arasında ilk papat - iyalar, ilk ballı babalar, ilk mine çi. çekleri mütevazı güzelliklerile bi - rer bahar müjdecisi... Sarmaşıklar şurada burada yeşil « lenmiye başlamış amma eski saraya tırmanan duvarlar daha pek kel... Ağaçların mânâsında ilk tomurcuk- lanmanın sancıları var kibi ... Denize bakan tepedeki tahta ka - napelerde çiftler oturmuş mvi Mar. mara'yı seyrediyorlar. Donizde yelkehleri şişire uzaklaşan büyük bir mavna... Ve ileride bir mo« torün yeknesak sesi var... Bir tren öttü. Surların eski dıvar« ları arasında bir kovuktan — diğer bir kovuğa giren siyah bir yılan — gibi kıvrak bir siyah tren gözümüzün Ö- nüönde görünüp kayboldu... İleride yeroyeşil çimlerin Üzerinde bir ihtiyar adat namaz kılıyor, Kahe kaha sesleri, neş'eli çocuk haykırış » ları düyüyoruz. Göğsünde bir s«por madalyası ta - gayan kahve renkli kostümlü — genç bir adam yüksek sesle bir şarkı tut- turmuş... Gülhane parkını çınlata İçınlata bir arkadaşının yanında do. laşıyor... ae Prkın açıldığı gündenberi tamir e-| Biz bu parkın içinde ilerledik. İş » mürekkep bir grup neş'e ile top oy-| nıyorlar, İdilmesişe benziyen yolda ierliyo -/te geniş göğdeli bir çınar ağacının İruz. Solda genç erkek ve kızlardan ününde durduk... Çakiı ile vaktinde yazılmış — olarr bir yazı, çınar büyüyüp de boy at - İhtiyar bir nine güneşe sırtını dön- tıkça ve genişledikçe... çok şişman « müş, başını koluna dayamış uyuk - 'lamış çehreler gibi hatlarını kaybet- luyor. Ve aynı sırada oturan — İşte Leopold geliyor. Çabuk sak- lanınız. Üç yumurcak, bir ahırın ka. pısında gizlendiler, Ve kendilerine doğru gelen küçük arkaşlarını gö - zetlemiye başladılar. Bu, yedi yaşla- rında kadar zayıf solgun benizli bir çocuktu. Başındaki lâcivert bereden sarı saçlarının bükleleri taşıyordu. Alnı gayet açık idi. İri gözlerinden zekâ saçılıyordu. Üç yumurcak tan üzerine atılacakla manzarayı gördüler, Leopold, eski armonikle vals çal- İmıya başlıyan bir dilencinin önün- de durmuştu. Dilencinin çalmıya uğ raştığı bu val, Yohan Straus'un pek meşhur eserlerinden biri idi. Çocuk, dilenciye bakıyor ve dik- katle dinliyordu. Halinden çok mü- NOVOTNİ | de dinleyiniz teossir olduğu anlaşılıyordu, Arası- İra asabi bir tavırla ayağını yere vu- İruyordu, Birdenbire bağırdı: | — Çabuk! Mösyö daha çabuk!, fi zaman şu garip Haa ” iki(miş!... Greta Garboyu teshir eden, büyüleyen adam.. Lehli muhacirin oğlu Leopold İstokovskinin aşk hikâyesi Dünyanın en meşhur orkestra N şeflerinden biri samam Ve eldivenli ellerile tıpkı bir or« (Devanu G ıncı sahilede) )

Bu sayıdan diğer sayfalar: