22 Mart 1938 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

22 Mart 1938 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

90 Mart tasa - YANPITKRUU — v & — SONTELGRAF — 22 Mart 1938 Küi ç d N A e BUGÜNKÜ PROGRAM Akşam neşriyatı : Umumi Harbin Meşhur Casusları 66 A - 18,30 plâkla dans musikisi 18445 22 Mart; “Tulüat,, mektebi- Seanin , D” Nusret £ kla dansi ferans: Eminö - nü Halkevi sosyal yardım şubesi nal |muna doçent Feyzullah Doğruel sos- yal diş tababetinin faydaları, 19,5 Borsa haberleri, 20 Klâsik Türk mu sikisi: Nuri Halil ve arkadaşları rafından, 20,30 hava raporu, 20,3 Ömer Rıza tarafından arabca söy 4 lev, 20,45 Vedia Rıza ve arkadaşla- Büyük casus teşkilâtlarına karşı Fransız casusu neler yaptı ? Almanya Imparatorluğunun gizli işlerini bizzat İmparatordan öğrenmeye muvaffak olmuştu ——— rı tarafından Türk muslkisi ve haly Umumi harp esnasında gerek İn-|dirdiği hakikaten esrar için esrardı.| dindiği bu ahpablar sayesinde öğ -| şarkıları (Saat ayarı) 2115 Tahsir gilizlerin ve gerek Almanların Görülüyar ki casuslukta aranan| reneceğini öğrel u, Karakuş ve arkadaşları tarafından susluk faaliyetine dair bugünlerde bir takım hususiyetler vardır, Ve| Casus olan adamın bulünduğu ye-| Türk musikisi ve halk — şarkı İngiliz gazetelerinde çıkan bazı ya- | — L disini bir TiT muhitine halkına tyice alışması| 21,50 orkestra: zılar, bu sahada çalışmakla meşhur | Cç muhitlere uydurabilmesi lâzım| Medelesinin nekadar mühim oldu - — 2245 Ajans haberleri, 23 — Plâkl: olmuş bir takım adamlardan bah - L D D D b ç e. | Bünü bir kere daha gösteren bir hal sololar, opera ve operet - parçalar sediyordu, — Bir kaç — gündenberi | Di gir de budur: Locleto pek çok kimse -| 2320 Son haberler ve ertesi günü: |(Son Telgraf) Bu | , İlerle ahpab olmuştu. Bunların ara nin, temeddün bayramıdır. (Naşid janrı) nda (Naşd) le başlıyan inkılâbın 35 inci yıldönümünü kutluluyoruz. 35 yıllık neş'vemize; bugün yapacağımız * Tetviç » töreni, kafamızdaki (Telâkki medeniyeti) nin “ Tekevvün,,ünü havkıracaktır. T A *Tiyatro akademisis nin ilk mües - sislerinden olacaktı. Geniş kültürlü Fahri, bu uğur da epeyce ter döktü. Ecel, acele etti; emeline erdire - zıları bülâsa © vmüğe hacel k B " proğramı, 23,30 son. mediği Çİsmet) 1 ölüme erdirdi. — | derek okuyucularına bildirmekte -| , Tatcieto söylemeğe hacat Yoktür| smda polislerde vardı. Bir gün işte| ” e- aai PROĞRAM (Naşit), daha âcil davranmış;| dir. Bugün bahsın sırası — Umumi k' "'I*"ur "Dâbl-m:rî“ O za - |Pöyle ahpabı olan polislerden biri- Öğle neşriyatı: - veraset intikalini beklemeden -| Harpte meşhur olan bir Fransız c« FEmmel sure SA si ile konuşurken Alman zabıta me| — Saat 12.30 Plâkla Türk sntikiş işe başlamıştı. Arkadaşları ayrılın- | susuna gelmiştir. Bitinci sınıf ca -|manlar Almanyanın Essen — şehri|muru 'hakikatte kim olduğunu hiç 12,50 havadis, 13,5 plâkla Türk mi ca; arta kalanı tamamladı. Onların 'sus olan bu adamın kendi faaliyet Sanki casusların bir merkezi *'bilmediği bu karşısındaki manyaya dair esrar ö v 5: n ve tatbik-| sahasındaki muvaffakıyeti, Fransa | Muştu, *|casusunu şüyle bir şey söyliyor: :ıîfı?ıl::ırtmîî;mî.— fikri inkı- hesabına çok mühim olmuştur. renip kendi mensup oldukları mem|. - — Çok şaşılacak şey:.. Bugün fab lâbı, o, tek başına- fiilen - yaptı. U ü Harbin başladığı ilk dev- leketlere bildirmek için oraya gel-|rikada bir tecrübe yapıldı... Bu yı_»l Onun bu fedaktirlığı, yalnız ken- rede Fransiz casuş teçkilâti — A -| miş, birikmiş olan casuslar arasın-| ni icad edilen bir şeydir. NS | dinde kalmamış; meslekdaşlarından manlarınkinden üstün — olduğunu da Lucieto da vardı, " Bir taraftan| — Polis daha ilerisini söylemiyor - da yardım görmüş olsaydı, gaye, ta-| göstermiştir. da Almanların mukabil casus teş-| du, Fakat Locieto bu tarzda söy - ortaya noksansız çı-| Almanlar bundan evvel de söy - kilâtı içe başlamış, onun Ja adam- lenen başlangıcı can kulağı ile din- TİYATROSU KN KebA D, lendiği üzere casus teşkilâtında ilk ları bu şehre gelerek — öradakileri lemişti Fakat polisin daha ziyade Z kîî:lıı;wıık) diyorum, — Çünkü: | Zamanlarda muvaffakıyet göstere - göz hapsine almıştı. Fakat Locieto | bir şey söylemekte tereddüd ederi â';; d:'ll i küsür senedir gedikli bir an-| MEMişler, yalmız vazife duygusu ve oruda kendisine göre bir iş bul -|gibi — olduğunu — görünce Pran- Sanatkâr NAŞİT ve azkataşları Zci GAL5 a ai gül | cesaret ile bu işin olamıyacağını , muştu, Fransızlıkla hiç alâkası yok!SIz - casusu İşi hiç merak — etmes | ane vi - Hakkı Rüşen - ve arkadaşları |tu. Almanların her türlü şüphesini| Böründü ve bu rolü o kadar maha- Madmazel Miçe - Pençef varyete- casusun muvaffak olabilmesi i- dürülmeğe alıştırılmış bir kütleyi, | ?" Â bu defa ağır (piyes) . lerle piyazla - Sit kendisinde daha bi çok husu - ortadan kaldırmak için her şeyi ha-| fetle yaptı ki nihayet polis içinde n si birlikte : M siyetler olmak icabettiğini sonra - 'zırlamış olan Locieto serbest ser -| Sakladığı şeyi daha ziyade tutama-| * AA SAA LN NĞ d-l)n tecrübe ile anlamışlardır. |gest dı:ı.ışıyar. İşile gücü ile meş-| Ü. (mzmm;:ı DOLAND, kamedi SESÜİLER SKRRİOEEAN Te der ei | Ü eef Yeasşlar lmlel ÇA Bi Sul oluyor, ve.. Boş / zamanlarını| | Fukat bu polisin kim - olduğunu| — »o v Perde — Pa Te ĞÜY selildi, < casustan; Almanyadan İrana gön - da, amelenin fabrika işçilerinin top Difaz anlatmak lâzım: n T ERm Blip , Gübd Bunuz: iliyor ve döşünlüyede. — (4 e v e G öbasdl -İlandığı birahanelerde - geçiriyordu.| — Almanların Krup fabrikası silâh.| İübilesi, Senenin en zengin pro - Güvendiği istidadını, bütün ihti.| T7 ” Öğrenmek istediği şeyleri gidip Al ları ile topları ile şöhret kazandığı| ETaTmI. Üai 8 ğ sar e aa y Kendini, yalız| - Bügün de bir Franşız casusundani man subaylarından yahud ileri ge - Sibi bu fabrikanın içinde saklanan, n TP BZ “Çingeneler, | cilidırtacak Dir revu sey"r;nkm dıegl_l. dmm?n:kk: öshsetmek sırası gelmiştir. Fakat, ,, daha başka adamlardan öğren-| Friçte duyulması asla caiz olma. TEP%ÇİIŞŞOAS LîEHlR 30 senedenberi (Sanat) a dört| (isyan) (Nşit) in başkanlığı altın -| AMdi: Emellerini yapmakta; yukarıda işaret edilen noktaya tek yan esrar vardır. Locietonun dik - meğe kalkışarak hemen şüpheyi üs tüne çekmektense işçiler - arasında oturarak bira bardakları arasında konuşulan lâkırdılardan — malümat bul ettirip tathike başlamakta güç- lük çekmedi, Fakat; yalnızdı. Didinirken: - müzaheret — şöyle| dürsun - «Allah razı olsun! — İşini| rastgetirsin.. Hattâ, sadece: Bir «Kolay gele yahu; yaptığın nedir?> diyen çıkmadı. | Fakat; kıskananlar, diş biliyenler, önüne çıkanlar, yolunu kesenler, |fikrinden caydırmak istiyenler oldu. © bize (Tiyatro medeniyetini), düşünmüş, tasarlamış değil; bizzat getirmiş adamdır. «Şehir tiyatrosu» gibi devlet de- Dram ve Piyes kısmı Bu gece saat 20-30 da #İDANAKİ Pâzar günü gündüz saat 15,30da Yazan: Pandeli Horn > Terceme eden: Fahri Kolin ” *es siy Eski Fransız tiyatr ssunda ŞEHİR TİYATROSU KOMEDİ KIS. Bu gece saat 20-.0 da NAŞİD GECESİ kat ettiği nokta da: en ziyade Krup| fabrikası işçileri ile temas etmek satacağı birayı onlara satmak, yani onlarla ahpab olmaktı. Bu polis de Krup fabrikasının içinde vazife gö- ren bir memurdu, Locieto onun bah setmek istediği tecrübenin ehem - miyetini anlamıştı. Fakat son dere- ce lâkayt görünerek polisin dedik- lerini dinlemeğe başladı. Locleto - nun polisten öğrendiği şu oluyor - du: Almanlar boğucu gazle doldu- rulan bombalar yaparak bu bom -| baları şerapnel gibi atmak çaresini bulmuşlardı., rar gelmek lâzım: Umumi Harbin. başlangıcında Fransızların casus teş kilâtı Almanlarınkinden üstün öl - ::Ğ“h'"ğ;!"mm B;"“ DU eden'almayı daha doğru bulmuştu, d yfiyet vi i, Bunu da son ” İngilizlerin son neşriyatından öğ -| Tücleto, lâzim - olduğu y beriyötüz. | sömertlikten geri kalmıyocdu, Ko- Almün casus ve istihbarat teşki -| "Usmak istediği bir işçiye bira 1s - lâtında çalışan ve pek ileride — bir| Marlıyor. Onunla ahpablığı ilerle - mevkii'olan bir adam sanradan mey | iYordu. Çok geçmeden Locieto an- dana çıkmıştır ki, Fransız teşkilâtı. İtdi ki, bulunduğu yerde şöyle böy na mensup bulunuyordu!... le bir bira tezgâhı kurarak gelen Fransızlar bu sayede daha çok| geçene bira satsa, bilhassa işçilere evvelden bir takım mühim esrarı| bİTa içirse casasluk işini daha mu-, öğrenmiş bulunuyorlardı. vaffakıyetle görebilecekti!... elle sarılıp çektiği binbir. mihnet |da başladı. Binaenaleyh: kadrini, Ve Meşakkate rağmen: ya kalmadan - çok sonra anladığı - *Sabit kademim, yine o reyin ü- | mız bu adamı, ben bu, janrın ne ü eskileri arasında sayıyor; ne de es- kilerin kopyesi olan: şimdiği pa - “lur ve ihtifaller yapılıyor. İnsanlığın, (Kudret) e inanma * fin hak ve kiymet tanımanın tek kelime ile: Sanat severliğin, bütün femayül ve tahassüsleri, heyecanla . «Kaza» ya kalmış( Fa- |âleti ile; resmi himayetle dej il; zilet) farzları) nın, edasına başla- İnisüt'nülü töşeekünüy hdi e | Mniüllar Gelile Harpte Al -| — O da Öyle yapmıştır. Fabrika iş| ” Locleto bunları kayntsız bir ta - Ertuğru! Biyer, |kendi varlığı ve kendi fedakârlığı i-| manlar arasında bulunarak Fransa| çilerine bira satarken — konuşulan| vırla dinledikten sonra omuzlarını Sadi Tek Bekiden sanat, «Ceraim» den sa.- İle yapmıştır. besabına çok iş görmeğe muvaf -| şeyleri, dinliye dinliye ve kimseyi Silkerek: z yılır; (Sanatkâr) ile (Mücrim), he- Kendi başına çırpınmış, kurmuş, şüpheye düşürmeden ustalıkla sor-| — Olmaz, demiş, işte buna — hiç ATROSU fak olan meşhur casusları Lucieta'-| dir, Lucieto Almanyada Manhaymda bulunuyordu. Bu casusun — orada men hemen müradif manalarda kullanılırdı. Yaşayış âleminde hiç bir kiymeti olmiyan, — insanlığın * Maatteessüf - bu en bedbaht, ta- duğu suallere aldığı cevaplarla pek çok şey öğrenmiştir. Locieto'nun artık bulunduğu yer yapmış ve yaşatmıştır. Nazariye serdetmek, kaliye yu - |varlamak, mutalealarda bulunmak Salı (Bakırköy) Miltiyadide * SEVDA MACUNU Çarşamba (Üsküdar) ve 23 pazar- .yar, Nihayet polis ona: hihsiz ve mevkisiz adamı, «Medeni * undan da iskat edilir; an - Sak: .Sabıka» sicilindeki sırada yer alırdı. Kadı ve naibin,, «Mesmü' - uş - şehâde, değil deyu hükmettiği: bu Semiyet mahkümuna, <Akidei Vams da da; - «Namazı kılınmaz!» - ikadı beslenirdi, (Filazol) un, dinsiz () manasına alındığı gibi: (Maskara, mezzak, *Mezahın muharrifi» soytarı ve pal- Yaico) da (Sanatkâr) lâfm ile ayni hizaya yazıldığından; bu tabirler, 'düne kadar - örf dilinin müradif- leri arasında kullanılırdı (Atatürk) kültürü, — geri çağla « FIN, İstahfaf tüğatı olan, «Aktör - 1 bugünkü dile; «Büyük sa- Hatkâr'e diye çev Çağımızın fikir fazileti — Binsenaleyh biz. (Naşit) i alkışla » Makla; yalnız onun sanatkâr şahsi- Sit Yetini, iktidar ve kabiliyetini değil, “Ketnal gürüşüü e inale Çikarâar Naşid, “Ayna- roz..UN *Âdem.ini, adam etmekle meşgul pağanlar fasilesine karıştırmak is- tiyorum. Ben onu bir «Tulâatçı» almaktan ziyade «Tulüat» ta teknik ve temed- dün kuran bir inkılâpçı, bir sanat kahramanı olarak alıyorum, Düşünün bir kere... Tam; 35 se- ne. Durmadan, dinlenmeden din - lenmeği düşünmeden, yaz tatili .yapmadan, - yapmadığı halde - u- sanmadan; senenin bütün sezonun- 'Ca işleyen bir hançere, «Sınıfsız, imtiyazsız. her dilden konuşan; her kafaya hitap eden, hi- tabını dinleten; düşündüren, gül - : |ber memnuniyetle seyrettiğimiz bu Bibi «Lâfsü Güzâf>la çene çalmakla değil; otuz beş senenin, 365 — gü - nünden müteşekkel her senesinde; * sıhhat ve istirahat kaydi düşün - meden - olanca kudretiyle, kafasiy- le, nefesiyle; hırpaladığı hançere- siyle; - binnefis - yapmış ve tahak- kuku için : Parçalanırcasına çalış - Miştir, | Binaenaleyh kendi zaferinin âbi- 'desini, kendi muzaffer elile diken Naşit, - istidadı gibi - bu hususta |da kimseye borçlu değildir. Titat-! ro tarihimizde ondan bahsedecek . kalemler, anu yalnız bir müceddid bir inkılâbeı değil, - bilfül - kurdu- ğu (Halk tiyatrosu) ile bir san'at bânisi olarak kaydedeceklerdir. NELER — YAPTI? Bunları sıralamak —uzun gider, Hiç yazmamak, o da doğru değil |Halkın her seviyedeki — tabakasını tatmin eden sahnesinde, hep bera-| #ını hiç belli etmiyerek nasıl otur- kendisinin Fransa hesabına çalıştı-|de ahpabı olmayan kimse yoktu, İşle böylece bulunduğu yere ga- — İnanmıyorsun değil mi, demiş, | 'Esi (Kadıköy Süreyya) da büyük bir kaç gün sonra bunun bir tecrü-|'üYare : imas lara alıştırdı. (kızan) 1, bütün erkânı ile karşımıza sıraladı. - balka mahsus - ucuz biletli tertib etti duğu, herşeyi öğrendiği ve öğren- diklerini de Fransız teşkilâtma bil ra» lara, «Saz> la çalınan yerli «Koş «Köy düğünü» deyince hatıra ge- |len bütün bir köylünün meydanda toplanışı; köyün ağası, eşrafı, ima- imı, muhtarı, hacısı, hocası, ııduılıl | — *«Köy meydanı» na çevirdiği jsahnesinde toplayıp — hepsini, te-| |ker teker lehçe, şive, eğlence, an'a- 'ne, sazile, sözile, kostümlü oyunla- rile, muazzam «revü» ler - halinde | Eski (Darülbedayi) in «Talebe ve zabitan gecesi» ne mukabil; kendi , tiyatrosunda da haftada bir gece zengin programlı: «Halk geceleris | yet kolayca uyabilen Fransız ci İsusu bu halk tabakası arasında e - «Rejise» etti. «Mizansen» kaydu; |tevzi salâhiyetini da tamamen reji- söre bıraktı. Maamafih san'at aşkı ve titizliği ile, çok defa perde çeken, «Kondo- 'vit» lik, süflörltk ve rejisörlük eden 'büyük tiyatro mütefekkiri (Kemal |Küçük) ün: «Kadir, velüd ve sem- |patik aktör» ü Naşit, kalbinin bü- 'tün ilham kapılarını, ardına kadar açıp: harikulâde bir mazhariyet o- lan istidadına, kendi de inanmak istiyerek nefsindeki büyük bir iti-| madla, Rafasını bütün kayıdladan' sıyırdı, — defteri, kitabı, söflörü,, rejisörü., hepsini bir tarafa bırakıp gülmek kabiliyetini kaybetmiş de-| necek kadar zevkan — kalender bir| kitleyi, yalnız kafasının belâgati ve ve besi daha yapılacak Bunu kimse haber alamaz, İmperator bile gele- rek bu tecrübede bulunacak, Ben seni de gizlice bir çaresini bulur , oraya götürürüm, Buna no dersin? Locictonun içinden ne kadar se - vindiğini söylemeğe lüzum yoktur. Ancak Fransız casusu — sevindiğini hiç belli etmeksizin polise sadece teşekkür otmiş, nihayte Krup fab- rikasında İmperatorun huzurunda yapılacak tecrübelin olacağı günde Fransız casusu Alman polisi — ile Krup müessesine girmiş hiç kimse bir şey anlamıyarak, ona ehemmi- yet veren bile olmamıştı. Çok geçmeden fabrikada bir fev- kalâdelik başlamış, yeni bir hare - ket olmuştu; İmperator — geliyor - dü, Alman imperatoru çabuk — bir hareketle otomobilinden — atlamış kendini İstikbal edenlerle birlikte, AKTÖR KİN * ——— TEŞEKKÜR | Eşimin düçar olduğu — zatülcenb hastalığının tedavisi hususunda Ka- diköyünde Doktor Emekli Binbaşı |Bay Özerin sarfettiği ihtimam — ve |Bayret cidden şayestei şükran oldu- gundan mumsileyhe alenen teşek- kür ve minnettarlığımı sunarım, Şehir Tiyatrosu Makinisti ADNAN GÖRGÜÇ — Karagöz hakkında konferanş — Bu akşam saat (20,30) da Eminö- nü Halkevi merkez salonunda Üni- versite doçentlerinden Sabri Esad Siyavuşgil tarafından Karagöz hak- kında bir kanferans — verilecektir, Projeksiyonla Karagöze afd birçok /sahneler gösterilecektir — lardı. Patlayan bombanın - içinden z âü-vülı a jve hızlı hizlı yürüyerek fabrikaya ;:,ı ":,,::: dh,d"_,:":f;l::ü Birmişti. Bu sırada kapı önündeki as istediği de oldu, ker tarafından selâm durulmuş ol- Hiç hayret etmeden ilâve etme:i-| “UĞU Zibi marş da çalıyordu, yiz ki; - ayni kudrette tanziri im-| Lcieto da herkesle beraber Al - kânsiz bulunan bu «Orijinala likle-|MAN imperatorunu arkasında fab- rile - janrindeki eşsizliğine - hiç Fikanın bir adamı gibi, ahpabı poli- düşünmeden- «Âmentü» yü basa- İN himayesinde tecrübe yerine git-| cağımız Naşit, böyle yaradana xğı-| Mi? bulunuyordu, Çok büyük — bir nap çıktığı zamanlarda; daha fazla | Ha polisin bahsettiği topun başın- muvaffakıyet gösterdi. da İmperalor ile malyeti — erkânı, Halk üzerinde daha büyük sem-| fâbrikanın sahipleri kimyagerleri , pati yaptığından, bıraktığı tesir de| ve mütehassısları ve saire hep top| © nisbette büyük oldu. Çünkü Na-| lanmışlardı. Çok uzakta da Locie -| şit, bu gibi müstesnalıklarda, «Şâ-|tonun nazarı dikkatini celbeden bir. hesete den bir nişane, veya «Nü-| Kâç koyun duruyordu. mune» falân değil; «Deha» dan bir| — Top atıldı, Çıkan mermi; doğru - (Vodvil, komedi, me Tütbe aşağı: «Hazreti şâheser» in|ca koyunların hiç bir şeyden ha - EalA ( gi janra aid olursa olsun - sahneye|bizzat «şahsı - ziruhu» yani kendi-| berleri olmıyarak bulundukları ye-| Kihca Grdiklerini Fişüei: “"”_ çıkardığı hiç bir eseri, «Prova> sız|dir, re giderek patlayınca orada zavallı| teşkilâtına bildirmiş ve bu mermi oynamadı. hayvanlar bir bulut içinde kalmış- parçasını da yollamıştır. DİZZat tes'it ve ilân ederek anladı- | 81miz telâkki ve tefekkür medeni- Yetimizi de alkışlamış oluyoruz, Tülüat Edebiyatın, irtical dediği: Sünüh serveti, Halk dilinde biz bunu, (Düşün - Tieden bulmak) manasına: Cevaplık» ve «Doğuşat.» lanırız. . |Feylerden bazılarını hatırlıyalım. Temsillerine ayni saatte başlıyan, ayni saatte biten muayyen bir inti-. izam verdi. Dekorları (Nakkaş) tan boşatıp, Ahmet Vefik paşa) nın ilk kal -| (Ressam) a nikâhladı, kınmasile başlıyan sanat seferber -| Kantoları kaldırdı. «Hazıt (liği, evvelâ (Reşat Rıdvan) a, son- | yeniledi. diye kul -İra rahmetli (Kemal) e; daha sonra| (Ziya) teşkilâtı yaptı, İda: (Fahri) ve Naşit) © inlikal ett.| - (Perud) dan başlayıp (Şararam (Kalkış kafilesi) ne paşadan sonra;(Hanım) a kadar gelen kartlaşmış ikumanda eden: (Reşat Rıdvan, Ke-/kantolar yerine: — (Lâz, zeybek, se- imal Küçük, Fahri 'İsmet ve Naşit) (petçi ve Kazaska) gibi millf rakıs. |ler, başka başka yollardan ayni ga-/lar koydu. yeyi güttüler, Hepsinin kafasında İğelerin ezberciliği manasına alın. ayni Çihtilâl) in, imzalanmış plân - UŞ ve bugüne kadar da; - yine e-İları, zabta geçmiş notları, zafer ve- e söylüyorum: - ayni şekli mu- İdeden krokileri vardı. hafaza etmiştir. (Kemal) yaşasayı Bu hayat «Bidiat> a yapılan ilk'ri inkılip yapacak; b Her gün başka bir «tip» in hâleti ruhiyesini canlandırmak, ve her de- dasında değişen başka bir karakte- rin, meşreb ve mizacını, - mükem- meliyet derecesindeki iktidarile - iyaşatmak suretile; «Tulüat» 1 yek- nesakliktan kurtardı. Kostümleri | — e < oanlk veyü aktörün bece- İremediği san'at ve temessül ince- likleri gösterdi. (İbiş) in kıdemli yerini (Artist) e ve «Komiki şehir» in gedikli şöhre- tini de (Komediyen) e verdi. Ehliyet gösteren «<Amatör» ü, ge- veliyen «Alaylır ya tercih etti, «Tulüatçır hıkla tanındığı halde: gıkan gaz etrafa yayılmış ve hay - vanlar bu bulutun içinde kalarak | yere yıkılmışlardır. Çıkan gaz sarı ile yeşil karışık bir renk gösteriyordu. Koyunların öldüğü anlaşılmış, ne ticede teerübenin istenen şekilde netice verdiğine" hükmedilerek — o günlük prde de; orada kapanmıştı, Locieto oradan çıkmadan evvel kos yunların öldüğü, merminin patla - dığı yere giderek bombanın parça- larıdan birini almış ve bir (hatıra) diye bunu saklıyacağını süylemişti, Ahpabı olan polis; buna mani ol - mamıştı. Locteto da fabrikadan çı- istidadile, her insanda sempati ya- piyor, Yaradılışın ve yaratma kudreti o- dan: «Pitrete in, çok az kimselere küldiği bu . kabiliyet, (Hamdi ve Abdi) den sonra: Bizde © Maalesef - basma kalıp mazbut kı- Muzikli kuvaretler, varyeteler gi-| bi, asra uygun oyunlar yaptı. Halkı, «Ayak oyunları» denilen oyunlarile birlikte oynanan Anado- ; |ha türkülerine, köy havalarına, «Ho- iyatroda fik- Cemalettin Server

Bu sayıdan diğer sayfalar: