15 Temmuz 1939 Tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6

15 Temmuz 1939 tarihli Son Telgraf Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

tanbulda Bir Tahtelbahir Olsa, tun Mutlaka Haberi Olacaktı Yazan: Rahmi Yağız anbul Denizlerini Karış Karış Bılen Kaptanın ir Tahtelbahir Gelir de Haberi Olmaz mı? :m“) " nda kadar görü - "'“'»ı yüz ü, iri kemikti, dik bir yüzbaşıy ' kumandanı daha Sir - Yoplar geminin ambarına Ken kaptanı tanımış, ko- Si ondan çok hazetmişti. Yol armılta da süvarinin yanın- #tlmamağı tercih eden yüz- h%rbeı adamın anlattıkla- li YOr; kendi başından ge - H Mraşı geldikçe anlatıyor. kur: aalin karşılıklı şakalaşma- g, “ida eğlenceli bir hava i- lan gemi her saniye İs- dan biraz daha uzaklaşı - Hi'dchık bir kaç metre da- Mlağıyordu. İki kumandanın düki konuşma dereden te - " döndü, dolaştı, geldi tah - selesi üzerinde dur - lanı ile batarya ku- xkmu— kaptan, şu tahtelba- Akkında bir fikriniz var mı? İi Araya di tahtefbahir - mgltmiş Boğaz kuman- “Eisin verdiği raporda yazılı Amma, daha bir sızıntısi 'orlar âyıdsız. omuz l telbahir tarife bakılırsa tin korkması icab eden ı'_'“ olacak. “Vvelâ gizlidir. Suyun altın- t. Görünmiyen düşman ü yapmaz!. Hiç beklen | Zaman canevindin vurur Ün Öeliye kadar buna ne rast- İı.h &* de raslandığını duydum. e bundan sonra da göster - amma uzaktan!. lezede? S J-hnb_.ua a , ;bîhbıl da mıi?, Mik ,” Yaptan son cümleyi bü - kîk İt hayretle söylemişti. O X:Zî ihtimal vermiyor, veremiyordu. İstanbulda bir tah- olsa muhakkak — ondan haberi bulunması icab bul denizlerini yıllar- dır karış karış dolaşan bu eski ve tecrübeli kaptan tahtelbahir du - yar da onu görmeden, durür muy- dü Yüzbaşı' dudaklarında yayılan bir tebessümle konuşmayı sürdür- dü: — Ben, harbin başlangıcından- beri Karadeniz Boğazında, Şile civarında idim. Rus tahtelbahir- leri bir iki defa tâ yakınlarımıza kadar geldiler, sokuldular. Sahil- lerimize torpido attılar, fırsat bul- dukça bizi topa tuttular... — Tahtelbahirde top da mi var?| — Evet.. Küçük bir top v ar. Biçimine getirdi mi suyun üst r, hedefini bu küçük, sıca sıkıyı gördü mü çabucak su- ya dalıyor, gözden kayboluyor. — Birkaç gün evvel Çanakkale- de bir Fransız tahtelbahiri esir ol- muş-.. Bizim topçular yakalamış- lar diye bir haber vardı. — Evet, biz de duyduk. Onu da İstanbula getirecekler, orada ta - mir edecekler, sonra donanmaya vereceklermiş... — Yüzbaşı bey... Bizim donan- mada da hiç tahtelbahir yok! — Evet... Öyle... — Halbuki bu çok chemmiyetli bir silâh... Bari Almanlar bize bir kaç tane verseydiler... Yüzbaşı kaptanıı cevabsız biraktı. değiştirdi: — Kaptan bey... Şimdi önümü- ze br tahtelbahir çıkıyerse ne ya- parız?, Eyüb kaptan hiç beklemediği bu söz karşısında durdu. Düşün- dü, Sonra, tereddüdle karşılık ver- di; Tantı korusun yüzbaşı bey.. bu sözlerini özün mecrasını z kalmaz... (Devamı var) başka çarı Avrupa Sulhu Ve Amerikalılar (4 üncü sayfadan devam) toplanan kongreye kalmaktadır. Şimdi de Reis Ruzveltin istedij tama aştır. Meb'usların verdiği karar bundan sonra âyana gidiyor. Reis Ruzvelt orada ken- di noktai nazarını müdafaa ede- kat asıl müşkülât âyan mfle nden evvel bunu , Çünkü parlâ- an evvel top- r. O zamana kadar ise velt vaziyetin pek sarih bir surette aydınlanmasını istiyor, Reis Ruz i yalnız karşısındaki Cumhuriyel fırka - dan ibarel değildir. Amerika- nın başka yerlerde olup biten İş- harb işlerine karı in muhal lete, & masından çekinenler pek çoktur. geçenler vardır. Onun için Ame- rika işlerine Avrupadan bakar - ken biraz şaşırmamak kabil olmu- | yor. Halbuki onların noktai naza- rınca vaziyet sarihtir. Ayan ve meb'usan meclislerinde harict po- litakada — Avrupalılarla herhangi bir taahhüde girişmeyi istemiyen aza çoktur. Hele şü harb barçları | SAkıyordu. Bir gece ressam, SA - | beraber Silezy bahsi onlarca unutulur gibi de - ğildir. Diyorlar ki: Umumi harbde Reis Viason 917 de Avrupalılarla beraber ol- du. Amerika da İngiltere ve Fran- sa ile bi kte harbetti. Amerika- hların Avrupaya verdikleri bo; or. Yine Av- rupada bir harb olacak da Ame- rikadan yardım mı istenecek?, A- merika böyle şeylerden uzak kal- malı!, lar ise hâlâ alına: Fakat Taymis bunun etrafında yazdığı makalesinde şu şayanı dik- kat noktayı şu bitaraflık kanunu ile şimdiden tayin edilecek işlerde: Bunu ancak ihtiyaçlı istikbalin şeraiti, 1 tayin edebilecektir. Dr. Hafız Cemal (LOKMAN HEKİM) DAHİLİYE MÜTEHASSISI Divanyolu 104 Muayene saatleri: Pazar hariç her Gün 25 - 6, Ralı, Cumartesi 18 - 25 fıkaraya. Tel: 22396 | ra: Biz Bundan Ucuz Tarif Yapamayız (3 inci sayfadan devam) — | Bahçemize gelen mü tiği yağmur suyu değil, rakı... kos değil bira.. Yedikleri lâbada, ebegümeci, pazı değil; peynir, yu- murta, sardalye, börek, istakoz, ka- rides, ciyer, şiş, havyar.. Dinledik- | leri bekçi davulu, yahut gaz tene- kesi değil; ud, keman, cümbüş, ka- nun,, klarnet, piyano, armonik, | saksifon... Oturdukları yer Karı caahmed servilerinin yahut Kasımpaşa — bostanlı kenarı değil, Boğazın. Çamlıcanın, Ada- ( ların en güzel yerleri... Karşılarında hizmet edenle: babalarının azad kabul etmez kö- leleri değil; her biri gündelikle, haftalıkla, aylıkla tutulmuş in - sanlar... Daha hangi birini sayı yım bilmem ki? Senden rica ederim bayım, yaz, bunları gazetene yaz da herkes o- kusun ve gazeteler vara, yoğa bo- yuna bizlere çatıp durmasın! Gazinocu ve bahçe - sahibinin sözlerini işte aynile ve hemen he- men de harfi harfine buraya ge - çirdim, Şimdi de müsaadesile ken- disine kısaca bir cevab vereyim: Azizim bay gazinocu. İ TarihinEn GüzelKadınları (5 inci sayfadan devam) — Madam, rahatsız olduğunuzu görüyorum, İsterseniz evinize ka- dar götüreyim sizi... , — Evim yok benim!, w zat bir an düşündü, son- — Öyle ise bize gidelim... Dedi. Koluna girdi, kaldırdı. Bi- raz ilerdeki evine götürdü. —Bu moşhür ressam Hanri Herz idi. | Moskovalı aşiftenin tali aya, na gelmişti. Ressamla on sene ha- yat geçirdi. Artık en süslü rop - lar giyiyor, en kıymetli elmaslar takıyor, kibar sosmetesine girip | rayda verilecek resmi baloya da- | vet edilmişti. Metresni de beraber götürmek hatasında bulundu. Ve bu h cerzasını pek ağır çek- ti Tam Kralın bulunduğu salona gireceği sırada mabeyincilerden biri güzel kadının yanına geldi, e elinden tuttu, aşağı in- , arabasına bindirdi. Paiva bu küçüklük karşısında hırsından mendilini isıryor, ağlı- yardu. Bu hâdise üzerine DEVREDİLECEK İ BERATI «Fitalosiyanin serisi ressamdan TİRA boya- lar ihzarına mahsus usul» hak - kındaki icat için alınmış olan 937 tarih ve 2472 numaralı ihitra t leki hukuk bu kere başkasına devir ve ferağ ve yahut icadı Türkiyede mevkii fiile koy- mak için icara dahi verilebileceği teklif edilmekte olmakla bu hu - susa fazla malümat edinmek iste- yenlerin Galatada, Aslan Han 5 inci kat 1 - 3 numaralara müraca- at eylemeleri ilân olunur. Bu sözlerinle bir bakıma haklı Bibisin amma... İşin bir de amma- &ı var. Yani senin anlıyacağın, Beyoğlunda Miloviç nam hatuma banknottan yatak çarşafı serme devri geçeli çok olmuştur. Sizin ise bir kısmınız hâlâ Harbi umu- mi devrinden yadigâr kalma ve o devirden sonra bir kaç yıl daha devam etmiş olan gayet kötü bir hovardalık modasını yaşatmak is- tiyorsunuz. Halbuki herkes par nın gümüş olduğunu çoktan anlı mış ve müşterilerin içinde artık iş olan o hesapsız hovarı ve hesapsız vurgüncülük - fikrini artık bir tarafa bırakır, yine de gül gibi geçinirsiniz. Yoksa bu gi- dişle bütün halk, pazar günleri evlerinden yiyeceklerini, içecek - | lerini ve takım taklavatlarını ku- | caklayınca bedava tarafından Al- lahın kırlarına dökülür, siz de o zaman işte gündüzleri sineğin ve geceleri de ateşböceğinin danis - kasını avlarsınız! OSMAN CEMAL KAYGILI ayrıkdı. Bir İspanyol Markizi ile evlendi, Markiz oldu. Kocusı, bir sene sonra elmaslarını, paclarını aldı, kaçtı. Altı ay sonra da bir a- araba kazasına kurban gitti Palva, serbest kalmıştı. Bi l oluyordu. Az geç - meder el adlı bir Al- man zengini ile tanıştı. Kont, Parisleki Alman - casus şebekesinin şefi idi. En kibar yer- lerde geziyor, su gibi para sarfe- diyordu. Paivaya Şanzelize cadde- sinde büyük ve muhteşom bir ko- nak yaptırdı.. Sonra da nikâhna aldı. 1870 muharebesi çıkınca K a gitti. Harb bi- tince yine Parise döndü. Kont, hiz-, metine mükâfaten Prens olmuştu, Moskovalı dilber de Prenses... Yine eskisi gibi debdebe içinde yaşıyordu. Fakat, a hükü - meti Prens'n, casusluğunu isbat edecek bir takım deliller ele ge- çirdi ve Pransa toprağını terke da- wet etti. Prens Almanyaya az sonra öldü- Pajva da 21 sonkâ- nun 1884 de gözlerin! hayata ka- padı. avdetinden DEVREDİLECEK İHTİRA BERATI «Göz kaçıklarını tamire mah - sus iyne hamili sap> hakkındaki | ihtira için lınmış olan -987 tarih ve 2425 numaralı ihtira be- ratının ihtiva ettiği hukuk bu ke- re başkasına devir veyahut icadın çin icara dahi verilebileceği teklif edilmekte olmakla bu hususa faz- la malümat edinmek isteyenlerin Galatada, Aslan Han 5 inci kat 1- 3 numaralara müracaat eylemele- ri ilân olunur. Devlet Demiryol! işletme U. idaresi ilânları Muhnammen bedeli 1.700 İira olan 10000 kilo saf ve 2.000 kil hamızı kibrit 19-7-939 Çarşamba günü saat (10,30) on buçakta Haydar- paşada Gar binası danilindeki komisyon tarafından açık eksilime usu lile satın alınscaktır. Bu işe gümek isteyci ve kanunun tayi» ettiği vesaikle birlikte eksilime günü s: komisyona müracantları lâzımdır Bu işo ait şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmakla. dir. (4042) - *i Muhammen bedel. muvakkat teminatı ile miktarları aşağıda yam- h 1 ve 2 numaralı liste mühte otojen ve elektrik kaynak telleri ayrı ayrı ihale edilmek üzere 28/8/1939 pazartesi günü saat 15 den iti- baren sıra ile ve kapalı zarf usulü !le Ankarada idare binasında satın alınacaktır. Bu işe girmek isteyenlerin her hizasında yazılı muvakkat teminat ile kasunun tayin ettiği vesikaları ve tekliflerini ayni gün saat 14 de kadar komisyon reisliğine vermeleri lâzımdır. Şartnameler 126 kuruşa Ankara ve Haydarpaşa veznelerinde satıl- maktad (5065) Liste — Malzemenin ismi No, lerin 127 lira 50 kuruşluk muvakkat teminat ine kadar Mıkdarı Mübammen Müvakkaş Bedeli — Teminat SAĞ 3 ni 1 Otojen kaynak için tel ve çubuk 30 kalem — 65.300,00 4.515,00 2 Elektrik şerare kı çubukları a . SDTOO — 180358 (5065) İnhısarlar U. Müdürlüğünden: Yüzde 7,5 teminatı Lira Kr. 5.100,77 Keşif bedeli Lira Ka 18.815,40 Eksiltmenin Şekli — Santi Pazarlık 15 İşin nevi Gerze bal vi inşaatı Gümüşhacıköy bakım 8115703 5.307.89 » 16 VI/939 tarihinde teklif olunan bedeller lâyık hadde görül- mediğinden pıkarıda yazılı her iki inşaat yaniden şartname ve ke- şifnameleri mucibince pazarlık usulile eksiltmeye konmuştur. I — Keşif bedelleri muvakkat teminatları pazarlık ssatleri hizala- rında gösterilmiştir. Ii — Puzarlık. 21/VIN/939 perşembe günü Kabataşta Levazım mu- bayaat şubesindeki Alım komisyonunda yapılacaktır. IV — Keşif ve şartname ve plânlar her gün Levazım şubesi vez- nesinden ve İzeir, Ankara, Samsun Başmüdürlüklerinden 394 ve 405 kuruş mukabilinde alınabilir. V — İsteklilerin Yüksek Mühendis veya Mimar olmaları olmadık- darı takdirde aymı evsafı haiz bir mütlehassısı inşaalın sonuna kadar da- imi olarak iş başında bulunduracaklarını noterlikten musaddak bir ta- ile tevsik etmeleri ve (70.000) liralık bu gibi inşaatı mu- le yapmış olduklarına dair vesika vermeleri lâzımdır. Pazsrlığa girecaklerin, yukarda yazılı vesaiki İstanbulda İnhisar- lar Umum Müdürlüğü inşaat şubesine ve diğer vilâyet merkezlerinde mahalli Natıa müdürlüklerine ibraz etmeleri ve ayrıca pazarlığa işti- rak vesikası almaları lâzımdır. VI — Taliplerin kendilerinden aranılan vesaik ve 9 7,5 güvenme aralarile birlikte pazarlık için tayin olunan gün ve saatlerde mezkür isyona gelmeleri ilân olunur. (4782) » Mikdarı Muhammen bedeli Lira Kr, 159 kalem 428 70 284 » 1611 82 Cinsi 99 75 Eksiltm. teminat — Şekli Lira Kr. 3215 — Pazarlık 12088 — Açık eks. Eczayı tıbbiye Cam alât Lâboratuar malze- 15 1580 491 60 Ü 0 İ Diliei 18 Filitre kâğıdı 263 63 1977 — Pazarlık — 1630 I — 19/VIT/999 tarihinde ihale edileceği ilân edilmiş olan yukarda cins ve miktarları yazılı 4 kalem malzemenin bazılarının muhammen iştirilerek eksiltmesi 31/VIN/939 tarihine talik edilmiştir. 11 — Munammen bedelleri muvakkat teminatları, eksiltme şekil ve saaileri hizalarında yazılıdır. IU1 — Eksiltme 31/VI1/939 pazartesi günü Kabataşta Levazım ve mu- bayaat şubesindeki Alım komisyonunda yapılacaktır, IV — Listeler her gün sözü geçen şubede görülebi V — Cam alât ve lâb var malzemesi hakkında teklif olunacak tlerin marka ve evsafının eksillme gününden evvel Kabataşta Kim- ya şubemize büldirilmesi lâzındır. VI — İsteklilerin ©6 75 güvenme paralarile birlikle eksiltme için tayin edilen gün ve saatlerde yukarda adı geçen komisyona gelmeleri. «5230x ıu,m'* ttrafı yüksek bir kp__k'luk bir köy var. Üzeri | Yapraklarile örtülü kulü - * Zenciler oturuyor. itle çev-| 3 çallıkık bede: 5:.._ '-rgar kurmuşlar, yerli- hi "h! tdişi, kaplan derisi ve sa- uyarlar. Bq trlardan birinin önünde Yaşlarında küçük bir kız - hı siyah gözleri, yine o İ saçları sevimli gçehre « & bir güzellik veriyor. " esirlerden birinin yapıp İahta bir bebek var, Bu- Zira etrafında bulunanlar men hepsi kendisine karşı kin ve gösteri; nesi bile... Yı küçük kıza haşin yor, kolunu çimdikliyor, saçlarını çekip koparıyor ve nihayet kovu- yar. Meryermn, en ziyade babası, şeyh- ten çekiniyor. Bu beyaz sakallı a- damın yanına yaklaşmıya cesaret | edemiyor. Etse bile şeyh yüz ver- : miyor, acı sözlerle, bazan tekme | —— ile yanından kovuyordu. h, bütün acılarını bebeği ile oynamakla unulmıya çalışı - yordu. Onu, çiçeklerle süslüyor, göğsüne bastırıyordu. Yalnız kal- | dığı zaman ninni söylüyor, gülü- | yordu. Şeyhi görünce küçük kızın neş- esi kaçıyordu. Hemen bir köş çekiliyor; büzülüp oturuyor, m cudiyetini belli etmemiye ç: yordu. Korkuyordu; şeyhten, süt- esinden, bedevilerden korku - ordu. Hattâ, köyün etrafını çe- viren sık ve karanlık ormandan da... Bazan bu yüksek ağaçlı orma- na bakıyor; vahşi hayvanların ho- murtularına, kuşların acı acı öt- ——— — — | melerine rağmen — derinliklerine dalmak, şeyhin zulümlerinden kur- tulmak istiyordu. Meryem şarkı söyler, bebeğinin elbisesini dikerken şeyhin yanı- na geldiğini gördü. Küçük hemen sustu ve yere sürünerek çadırın ar- kasına geçmek istedi, Muvalfak olamadı. Şeyh, geçerken, ayağile çocuğu itti. Meryem, bir müddet yerde, yü- zükoyun yattı, kaldı. Vücudü baş- | tan ayağa titriyordu. Babası, ça- dıra girip kaybolunca başını kal- dırdı. Uzaktan bu sahneyi seyreden sütninesi Mabun şen bir kahkaha salıverdi. Babasının artık kendisile meş- | gul olmadığına kanaat getirince | kalktı. Çadırın arka tarafına geçti. | Sevgili bebeğini uyutmak ister gibi kucağında sallamıya başladı. Küçük Meryemin hayatı her - | gün böyle geçiyordu. Her gün ba- | basından, sütninesinden hakaret görüyordu. — Fakat, hatırasında Müşfik bir annenin hay: O, onu göğsüne bastırıyor, yor, sikıyor, Üzerine titriyordu. Meryem bunu tatlı bir rüya te « Tükki ediyordu ve kendi kendine: «Ah! Ne olurdu, böyle bir annem bulunsaydı. Şeyh babam niçin be- ni sevmiyor? Sütninem niçin beni horluyor? Fena, yaramaz bir kız mıyım ben?. Ben onları seviyo - rum, kendimi sevdirmiye çalışı - yorum. Beyhudel, Onlar benden nefret ediyorlar. Beni incitmekten, horlamaktan zevk alıyorlar. Niçin?.» Diye söyleniyor, için için ağlı- yordu. Yüreği daimi bir yeis ve kederle eziliyordu. Birdenbire doğruldu. Ayak ses- leri ve yüksek kahkahalar işiti - Hyordu. Yavaşça başını uzattı. İki beyaz yabancının çar doğru yürüdüğünü gördü. DEVREDİLECEK İHTİRA BERATI «Suda intişara tâbi olan madde- lerin muamelesine ve bunların sulu intişar mahlüllerinin istihza- rına dair usul> hakkındaki ihtira için alınmış olan 12 eylül 1935 tarih ve 2049 numaralı ihtira be- ratının ihtiva ettiği hukuk bu ke- re, ihtiram Türkiyede nevkli fiile konması için icara verileceği tek- lf edilmekte olmakla bu hususa fazla malümat edinmek isteyen- lerin Galatada, Aslan Han 5 inci kat 1- 3 numaralara müracaat ey- emeleri ilân olunur. —- kapıda ve ayakta duruyordu. Kaşlarını çattı, niçin geldikle - rini sordu. Yabancılar, fildişi al- mak geldiklerini söylediler. Şeyh, satacak fildişisi olmadığı ce- vabını verdi. Meryem, bunu işitince bir ta - | accüb nidası çıkarmaktar kendini | alamadı. Çünkü şeyhin bir çadır dolusu fildişisi olduğunu biliyor- | du. Yabancıların yüzüne büyük | bir dikkat ve takdirle bakıyordu. Ne güzel beyaz renkleri, parlak sarı saçları vardı bu ziyaretçilerin! Bunlardan biri, birdenbire ba- küçük kızın bulunduğu tara- fa çevirdi. Kız, geri çekilmek, gö- Tünmemek istedi. Fakat vakit bu- lamadı. Yabancı, kendisini gör - müştü, Meryem, dikkatle kendisi- ni süzen bu yabancının titrediği- ni farketti. Bu sahne, şeyhin dik- kat nazarından kaçmamıştı. Su - ratını aslı ve şiddetle: (Devamı var) Fatih Nüfus memurluğundan: 'Trabzon Boz tepeizir mahallesi 22 hanede kayıtlı Hasan Te sia oğlu Ömer Cemilin Soyadı Bilirer iken İstanbul $ inci Hukuk mah- kemesinden aldığı ilâmla (Tansı) olarak tashih edileceğinden key- fyiet ilân olunur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: