5 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

5 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İspanyaya Yumurta İhracatımız İspanya hükümetinin yumur talarımızı memleketine uzlaş - ma hilâfina olarak almaması yüzünden ihracatçılarımızın pek fena vaziyete düştüklerini yaz- mıştık. Bu mesele etrafında yap tığımız araştırmalardan işin iç- yüzünü anladık. Mesele şudur: İspanya hükümeti ile aramız da yapılan ve 24 Mayısa kadar hükmü olan eski uzlaşmaya gö- re İspanyollar bizden 51000 ken tal yumurta alacaklardır. 934 scnesinin kânunuevvel nihayeti ne kadar İspanyaya 49 bin ken- tâl yumurta yollanmış ve 935 senesinin ilk üç ayında da 4 bin kental daha gönderilerek kon - tenjan tamamlanmıştır. Fakat İspanyada yumurta ihtiyacatı arttığından İspanyol hükümleti kendi isteğile 25,000 kental da- ha yümurta alabileceğini Ispan- yadaki ithalât tacirlerine bildir miştir. Bunun üzerine alâkadar- lar İstanbuldaki ihracat tacirle- Tine 25,000 kental ithal edebile- ceğini söylemişlerdir. Halbuki yumurtacılar böyle bir şeyden hiç haberleri olmadı ğını beyan etmektedirler. Bu mesele hakkında Kılıçoğlu Ziya l;âr muharririmize — demiştir — Biz uzlaşmadaki mikdarı daha doldurmadık diye ihracat yaptık. Yoksa İspanya hüküme tinin böyle kendi isteğile yap - tığı ve her zaman kesmesi ihti- mali olduğu bir listeye bu kadar çok mal göndermezdik. Nete - kim işte kestiler.,, Halihazırda, İspanya güm - rüklerinde çekilmemiş 8000, Is - tanbulda Kapma Armo vapu - ründa Karadeniz tüccarı malı 25,000, İstanbulda da vapura yüklenmemiş İstanbul tüccarı - nn murta vardır. Nisan ayında gi derilen ve İspanyanın ithal etti- ği yumurtalar da sonraki liste ile girmiş olanlardır. Bunlardan bir kısmının parası ödenmemiş- tir. Bloke kalan bu paraların da yollanmasına İspanya hükü - meti izin vermemektedir. Dün yumurta ihracat tacirle- Ti, Birlik başkanı Gusunalı Ham di'nin yazıhanesinde toplana - rak bu vaziyetin önüne geçmek için lâzımgelen tetbirleri tetkik etmişlerdir. Tacirler, İspanya hükümeti yumurtaları tekrar çekmeğe başlamazsa bu yumur- taların Almanyaya yollanması- nı temin etmek istiyorlar, Al- manya ile aramızda yapılan ve 1 Mayıstan beri hüküm süren uz laşmada yumurtalarımıza bol bir yer ayrılmıtşır. Fakat sene- lik tutar kestirildiği halde he - nüz bututar aylara ayrılmamış- tır. Karadeniz limanlarından Kopnarmo vapuruna yüklenen yumurtalar İspanya mahreçli No. 13, ti, Ağırbaşlılaşmıştı demek ek- sik olur; o, ağırbaşlılığın ta kendisi olmuştu. Çocuklarla ta- nıştırıldı ve onlara,. M. de Rö- nal'e bile parmak ısırtan bir ta- vırla sözler söyledi. Söylevini göyle bitirdi: , — Ben buraya, baylar, size lâtince öğretmeğe geldim. Siz dersi ezberleyip okumak ne de- mektir bilirsiniz. (Cebinden kü- Çük kıt'ada kara kablı bir kitab çıkardı) İşte Kitabı-Mukaddes. Bu kitab başlıca, İsa-el-Mesih Efendimizin hayatını anlatır, yani Ahdı-edid dediğimiz kı- sımdır. Ben size derslerinizi'ez- berletip dinliyeceğim, siz de ben dersimi biliyor muyum, ona bir bakın. Çocukların en büyüğü olan Adolphe kitabı eline almıştı. ien devam etti: » — Rasgele bir yerini açın ve KIRMIZI VE SiİYAH olduğu için İstanbula da çıkarı- Tamamaktadır. Gusunalı Hamdi, Kılıçoğlu Ziya ve Hikmet dün akşam An- karaya gitmişlerdir. Bu mesele etrafında Ankarada Ekonomi ğ_ıkanlığı ile temas edeçekler - lr, Diğer taraftan İspanyadan alınan malümata göre bun- dan öonbeş gün evvel -İs- panya ile yeni bir ticaret muka- velesi akdetmek üzere Madride | giden Türk murahhası Necmed din Meto ile İspanyollar ara - sında yapılan müzakerat hayli ilerlemiş ve muhtelif esaslar tes bit edilmiştir, Bu mukavclenin çok yakında Türk tüccarı lehine yeni mad - deler ilâvesile neticeleneceği ü- mid edilmektedir. Danizig parası Varşova, 4.A.A —Zloti ile mü savi dereceye indirilen Dantzig Gülden'inin bu suretle kıymet- ten düşürülmesi, Polonya ile Serbest Şehir arasında daha sı- kı bir ekonomik — birliğin delili sayılmaktadır. Alman devlet bankasının he- nüz Gulden'i tutamadığı haberi Dantzig halkını hayrete ve en- dişeye düşürmüştür, Diyet meclisinde, Senato baş- kanı, muhaliflere cevab vererek: “ Biz Alman sıfatile değil, Dantzig'li sıfatile hareket et- mekteyiz.,, demiştir. Kambiyo oyunları Bern, 4. AA — İsviçre ulu- sal bankası, kambiyo ihtikârına karşı tedbirler almıştır. Dünden artık konular fiyat bu hususda bir nevi ihtardır. Ka yahud ki tdirilmek için tenilen her türlü krediyi reddet- mektedir. Bütün diğer bankala- rın da, İsviçre parasının aleyhin de her türlü muamelâta yardım dan çekinecekleri umuluyor. Ulusal banka, aynı zamanda, öbür bankaların, İsviçre frankı- nı bugünkü rayicinde tutmak ü- zere el birliğile çalışmakta de- vam edeceklerini ummaktadır. Bulgaristanla t caret'miz Bulgaristan ile Türkiye ara - sında aktedilecek ticaret muahe desi müzakeratına başlanmak üzeredir. Bulgaristan namma müzakereye iştirak edecek olan Bulgar gümrükleri umum mü - dürü Yordan Mitkof ve Bulgar Millt Banka müdürü Asen Ço- lakof Sofyadan şehrimize gelip Ankaraya gitmişlerdir. * Gümrük ve İnhisarlar Ba - kanlığı Müsteşarı Adil dün İs- tanbula gelmiştir. STENDHAL bir satır başından bana ilk ke- limeyi söyleyin, Bize nasıl ya- şamamız lâzım geldiğini bildi- ren kutsal kitabı, siz beni dur- duruncaya kadar, ezberden oku- yabilirim. Adolphe kitabı açıp bir keli- me seçti, Julien de bütün sayı- fayı, ana dili imiş gibi kolay- lıkla ezbere okuyuverdi. M. de Rönal karısıma kurula kurula bakryordu. Babhaları ile annele- rinin hayretini gören çocuklar, gözlerini fal tast gibi acmıslar- ,dı. Bir uşak salonun kadar geldi, Julien yene 1atin- ceyi bırakmadı. Uşak önce ol- duğu yerde kaldı, sonra kayba- lup gitti. Arası çok geçmeden Madame de Rönal'in femme de chambr'ı ile ahçı kadın kapının yanında gözüktüler; o vakite kadar Adolphe kitabı sekiz ye- rinden açmış, Julien de her se- BORSA | 4 MAYIS Cumartesi eç Kapa In?,, Dükkânını geç kapatanlara PARALAR belediye ceza kesiyor. Fakat bü Alış Satış — | cezalar içinde gelişigüzel kesil - Sterlin K— — Gez- | a oanları da yök değil, BDolar ğ izz 126 Birisi anlattı: 'ransız Frangi 165 — 168 — Her akşam saat (19) da, BH İraket eX 5 » PS Y İ dölkeleüi kapatırım. O gün de, ğ Hını::l a Ha s4X | başka günler gibi saati gelince 2 . Tata (1 Z— | kepenkleri indirmiştim. orim 82.50 B.— Bir de ne bakayım, belediye ;"._c.f:,,'."':ğ, Z— — İŞiZ | memuru, elinde bir kâğıt, geldi: Süde aa $3— | “Şunu imzalayacaksınız!,,. U - Ka A2 — 2 | zattığı kâğıda baktım. Dükkâ - '0 üeü 16— | nımı (19) u (15) dakika — geçe a B0 — S | kapatmışım. Bundan dolayı hak I;m Kuran ,g— yağe kımda takibat yapılıyormuş. , Mecidiye 4350 4450 Memurun uzattığı kâğıda: Banknot 235 — Böm— | "Dükkânımı tam vakıtnda ka - pattım ,, sözlerini yazarak alti- ÇEKLER nıimu:mamm.Fakıxbayme Kapanış -| Mur, buna kanmadı: Franstt Frangı 12,05,50 — Zaptı. — imzalıyacaksınız! :;’j”.;' lirası dosla | diye ayak diredi. İmzam oldu- Liret Söses | gunu söyledim. Dinlemedi. Ve gdıı lg;g kâğıda “imzadan istinkâf etmiş- || İTsviçre Frangı 2As 250 | tir,, cümlesini yazarak çıktı git- Leva ,04.50 | ti. Florin 1,17,64 Çekoslovak kurong 19,02,7$ Hakkımda zabıt tutan me - Avusturya $ 42235 | mura: Pereta 5,82,13 F g::'u" ğ;:—ğğ — Affedersiniz, dedim, dük- Pengo 7:;;,» kânımı vaktından 15 dakika |! g 3Lis$ | sonra kapattığıma nasıl olup ta Yi ö ae | hükmettiniz? veç karona Simes | — Kıza kesti: ğ — Kontrol ettik, öğrendik... ESHAM — Lütfen saatinize bakar mı- N sırız? aat *5za9 | —— Saatim yok! o d 950 — O halde, — dükkânımı geç 'N 2520 | kapattığımı hangi saate baka - Sirketihariye 16— | rak anladınız? HaaT aK Memurun, ne cevap verdiğini Terkos M2s | hatırlamıyorum. a. * Şimdi, size sorayım: Saatçi As'an Çimento :m dükkânlarında — bile biribirine Merkez Bankast ı TETSBER TAHVİLÂT Rihtim 10.50 Anadolu TE 4385 .. It 46.— Anadolu mümesell SLI5 Türk — Fransız ticaret muahedesi 'Türkiye - Fransa ticaret mu- âhedesinin hükmü Mayıs so - nunda bitmektedir. Muahede - nin temdid edilmesi iki hükü - met arasında takarrür etmniştir. Yeni bir muahede yapılması i - çin yakında iki hükümet arasın- da müzakerata başlanacaktır. Yeni muahede imza edilinceye kadar muvakkat bir anlaşmma ya pılacaktır. ferinde aynı kolaylıkla ezher ©- kumuştu. Haylı sofu, bön bir kadıncağız olan ahçı yüksek sesle: — Tanrım kem gözden esir- gesin, ne de şirin papas! de- di (1) Bu iş M. de Rönal'in unuru- na dokunmuyor değildi; mü- rebbiyi imtihana kalkışmak şijy le dursun, hafızasında birkaç tanecik olsun latince söz araş- tırıyordu; en sonunda Horati- us'un bir mısramı hatırlayıp söyliyebildi, Latince olarak İn- cil'den başka bir şey bilmiyen Julien kaşlarını çatarak cevab verdi: — Allah'ın izni ile bir gün pa- pas olacağım, benim öyle din- siz şairlerle uğraşmam duğru değildir. M. de Rönal, Horatius'undur diye bir sürü mısra daha okudu. Çocuklara Horatius'un kim ol- duğunu anlattı ise de çocuklar onun dediklerine kulak asmadı- lar, Önlar, hayran hayran Juli- en'e bakıyorlardı: Hizmetçiler hâlâ kapıda ol- uygun giden iki saat mazken, cebinde saati olmayan belediye memuru, “onbeş daki- ka sonra kapattı,, diye bir dük- “Dükkânını buluna - Tir? Belediye, bu işte haksızlık lara düşmek istemiyorsa, her ak şam tam saat ondokuzda şehrin yüksek bir yerine, büyük bir çan kulesi koydursun. Bu kuleden vakti gelince (19) kere kampa- na çalsınlar. Kampana sesini duyan, dükkânını tez elden ka - patsın. Böylelikle duydum, duyma - dım, saatim geri idi, işlemiyor - du, gibi mazeretleri ileri sürme- ğe imkân kalmaz!,, Dükkân sahibine ben hak ver. dim. Bilmem, siz ne dersiniz? Salâhaddin Güngör Gündeliği Kısan fabrika Mersinden Zihni imzasile aldığımız bir mektupta - denili- yor ki; “Biz işçiyiz. Çalıştığımız fab- rika, amelesini sekiz saatten duğundan Julien, 'imtihanı bi- raz daha sürdürmek lüzumlu o- lacağını düşündü. — Şimdi, dedi, M. Stanislas- Kavier de bana bu mübarek ki- tabın bir parçasını okuttura? ık. Koltukları kabaran küçük Stanislas, bir satırbışından ilk kelimeyi yarım yamalak okudu, Julien de yine bütün sayfayı su gibi dinletti. M. de Rönal'in zaferini tamamlamak ister gibi, tam Julien'in İncil okuduğu sı- rada, güzel Normandia atları sahibi M. Valenod ile ilçebayı M. Charcot de Maugiron içeri girdiler. Ö günkü hal Julien'e “monsieur” lük kazandırdı; u- şaklarla hizmetçiler bile bunu ona çok görmediler. Akşam, bu harikayı görmek için, bütün Verriğres kibarları M, de Rönal'in evine koşuştu. Julien herkese cevahb veriyor, ancak laübaliliğe meydan ver- memek için çatık kaşlılığını el- den bırakmıyordu. Ünü sanı şe- hirde o kadar çabuk yayıldı ki bir kaç gün sonra M. de Rönal, onu ayartmalarından korkarak, KENDİ KENDİMİZE ÇATIYOR N MATBUAT | | | — Mayısın 29 unda Ankarada bir Matbuat kongresi toplana- cak. Bu iş Türkiye kuruldu ku- rulalr birinci olarak yapılıyor ve hükümetin teşebbüsü ile o- luyor. Alınan haberlere göre Mat- İ buat kongresini İçişler Bakanı | açacak ve Matbuat Umum Mü- dürlüğü tarafından da bir ra- por okunacaktır. Bu raporun bir istatistik malümattan ve bir kısım temennilerden oya- lanmış olduğu kestirlebilir... Toplantıda her gazeteden, her çeşit yazıcı smıfından ve her memleketten delegeler bu- lunacaktır. Herhalde meraklı bir şey olacak! Bu kongrenin | muvaffak olup olmaması oraya | gidenlerin elinde. Bunlar ister | ler ve işi asıl oluğundan dışarı dökmezlerse iyi kararlar alına- masa bile - çünkü çokluktan ka rar almak kolay değildir - gü- | zel görüşülebilir. Bu da büyük | bir kazançtır. Bu sırada hatıra gelir ki, Türk matbuatının halka ve memlekete daha faydalı ve da- | ha fazla hizmet edecek bir tarz | alması çareleri de düşünülsün. Matbuatla ilişiği olan herke - sin yerine ve iskemlesine göre ayrı bir kaygusu vardır. Pat- | | İ 4 ——— . .—..—. —. —.. / Te e — —— — — fazla çalıştırmak ,bunu yapmaz. sa üç kişinin işini iki kişiye ver- mek gibi, buna benzer kararlar- la bizleri eziyor. Evvelce 65 ku- ruş gündelik verirdi, şimdi bu - nu 56 kuruşa indirdi. Zaten kıt kanaat geçiniyor - duk, şimdi büsbütün sıkıntı i- çindeyiz, İtiraza hakkımız yok- tur. Çünkü bize: “beğenmiyor- sarız, başka yerde çalışmız,, öönkerHalyerris kayı yüksek maaşlı iki ecnebi kullanıyor. Halbuki bunların ih tisasını onlardan daha iyi göre- cek çok Türkler var. Eğer onla- rın kanaatince böyle ihtisas sa- hibi Türk yoksa, bu ecnebilerin yanında çalışacak Türk mua - vinler koymak lâzım değil mi - dir? Üstelik te izzeti nefsimizi kıracak ağır lâkırdılar söylüyor lar. Biz Türk işçisiyiz. Öz vata- nımızda temiz çalışmak ve te - miz yaşamak istiyoruz.,, Yine tramvay Kapıları Ulviye Fikri adlı bir okuyu- cumüz bize yazdığı bir mektu - bunda diyor ki: “Tramvay kapılarının yürür- ken kapalı tutulması mecburi- yeti - hepimizin başından geçti- ği için biliriz - durak yerlerinde binip inmeği güçleştirdi. Bir iki yıllık bir kontrato imzala- mağı öne sürdü Julien işi kesip atan bir tavurla: — Hayır, dedi, siz beni sav- mak isterseniz ben kalkıp git- meğe mecbur olurum, Sizi hiç- bir borç altına koymadan beni bağlıyan bir kontrato hakça bir şey değildir, razı olamam. Julien kendisini o kadar iyi kullandı ki o eve geleli daha bir ay olmadan M. de Röhnal bi- le onu saymağa başladı. Şehrin papası M. de Rönal ile de, M. Valenod ile de dargın olduğun- dan Julien'in Napoldon'a karşı eskiden be:lediği büyük sevgi- nin sözünü eden bulunmadı. Şimdi Julien Napolton'un sözü nü ancak yüzünü ekşiterek açı- yordu. Bölüm VII Gönülce Yakınlıklar M. de Rönal'in çocukları Ju- Hen'e bayılıyor, Julien ise onla- rı sevmiyordu; zihni başka şey- lerle meşguldü. Ö yumrucaklar ne yaparsa yapsın, hiç sinirlen- e Dersiniz? — uz| 5-5S-035 KONGRESİI ronlar işin ticaret tarafını, kâ- adın gümrüğünün eksiltilmesi, matbaaların mali yüklerinin a- zaltılması, prim verilmesi fa- lan gibi şeyleri görüşürler. A- mele kışmı da çalışma ve bir işe alınıp savulma şartlarının iyileştirilmesini isterler. Kanu ni mes'uliyetlere karşı olanlar, imza sahipleri de bu mes'uli- yetlerin hafifletilmesini diler ler, Ancak matbuatın asıl sahi bi olanların yani halkın orada sesi işitilebilecek mi?, Eğer matbuatımızı bugünkü dışno mal (Anormal) halinden kur - tarıp baskısını, rengini, karak terini, bizde olabilecek kadar düzgün hale getirmek istiyor- sak, bir de okuyucüların, biz - den ne istediklerini sormalıyız. Matbuat Umum Müdürlüğü 29 Mayısa kadar vilâyetlerde, her çeşit okuyucu sınıfları içinde böyle bir anket yapıp ta bunla- rı Matbuat kongresine verse matbuata ne büyük yardım et- miş olur!.. Ve her şeyden ev- vel matbuatımızın samimiyeti- ni arttırmaya, onun okuyucu- ya, yani halka daha fazla yak- laşmasına yol acar... Bu da matbuat için ideal bir amaçtır değil mi?, Siz ne dersiniz? defa kondoktörün, hele araba kalabalık olursa, her durak ye- rinde kapıları açıp kapatması güçtür, pratik bir iş değildir.Bu takdirde kapıları açıp kapamak | müşterilere düşüyor. Gücü, kuv veti yerinde erkekler bunu ya - pabiliyorlar, fakat kadınlarla çocukları ne yapsınlar? Bir çok arabaların kapıları da öyle ko« lay kolay açılır, kapanır şeyler değildir. Bu kapıları hiç mi yağ. Ekseriya kondoktarier ae ge- lip kapı açmıyorlar, sadece vatmana hareket işareti veriyor lar, tramvay da yürüyor. Bizler binemeden kalıyoruz. Acaba bu kapılar açık duramaz Tür?,, |Şirketi Hayriyeden |Bir dilek Şirketi Hayriye perşembe ve cuma günlerine mahsus olmak “ Üzere tenzilâtlı bir tarife yap - mıştı, Fakat, ikinci mevkide se- yahat eden yolcular — şirketten bazı noktalarda şikâyet etmek « tedirler, Şirket, yaz geldiği için bütün üst kat güverteyi birinci mevki yapmıştır. Sıcaklarda, i- kinci mevki yolcuları alt kama-- ralarda seyahat etmek mecburi- yetinde kalacaklardır. Boğaziçi yerlileri şirket müdürlüğüne müracaat ederek, üst güverte- - nin yaşısının ikinci mevki yapıl masını istemişlerdir. miyordu. Daima çocuklar ara- sında müsavat gözeterek hare- ket ediyo., soğuk ve hissiz dav- ranıyor, yine seviliyordu; çün- kü o bu eve gelmekle sanki o- radan içsıkıntısını koğmuştu. Mürebbilik işini iyi gördü. Ar- tık kendisinin de kabul edilmiş olduğu kibarlar âlemine karşı içinde hâlâ ancak kin ve nefret vardı; oraya kabul edilmişti di- yoruz, öyle ama sofranın ta sori ucuna alınmıştı, kin ve nefret duyguları da belki bundan geli- yordu. Birkac ziyafette hazır bulundu ve etrafındakilere kar- şı kinini göstermemek için zor tuttu. Bir Saint-Louis yortusu günü M, Valenod M. de Rö- nal'in evinde yüksekten atıp tutuyordu; Julien, çocukları gö- receğini bahane ederek kendini bahçeye dar attı. “Doğruluğu ne kadar göklere çıkarıyorlar! de- (Arkası var) N. ATAÇ (1) Burada “papas,, yerine "hafife demek elbette daha doğru olurdu 8* ma cesaret edemedim (İN. A.)

Bu sayıdan diğer sayfalar: