31 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 13

31 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——tl.3.pis VAA AAA AAA AAA AAA AAA AA AAA AAA AAA AAA Bir San'atın Tadını Tattıktan Sonra Bir Düşünce... Başlı başına bir güzel sanat #lemi olan garp musikisinin en esaslı vasıflarından biri de bazı güzel sanat parçalarını düne ka- dar suratımıza kapamış olan bir kapıyı açacak anahtarları elimi- Ze vermiş olmasındadır. Zekâsınt ve ince zevkini artık büsbütlün başka — bir teknik ile Uğraştırarak musiki bakımın « dan da bir dünya yarışmına gire- cek olan Türk, musiki ile sahne- nin birleşmesinden — doğan en Böz alıcı ve en yüksek sanat bö- lümmünü nasıl ihmal edebilir? Operetin çatısını kurmuş bu- lunuyoruz. Operaya hazırlanmaktayız. Fakat hem operetin hem ope- ranın sesten ve müzikten daha önde gelen — parçasına henüz pek yabancı duruyoruz. Bu bir haylı gariptir. Zira adına Ballet Gdenilen bu sanat parçasını kur- Mmadan operayı ve opereti her - kesin beğenebileceği bir yük - sekliğe çıkarmak imkânsızdır. Sallet öyle bir harikulâde sa - Nattır ki opera ve operet öns Pek yavan kaçtığı halde yapa - Yalnız Ballet insana — ne opera tatrisini, ne de operet jön Tömiyesini aratır. Ama Ballet dediğim için, İs- | tanbulun şurasında burasmda daha ayak kaldırmasını bile bil- Meyen dört beş kızın mânasız ZI şlarını, hoplayışlarını ha- amağa kalkışmamalısınz. Benim gözönüne getirmek iste- diğim Ballet; kız — veya erkek gocukların beş yaşında başlayıp €n azdan on sekizinci yaşlarına Ulaştıkları güne kadar her gün sekiz saat çalışarak, ders alarak | idman yaparak, musiki öğrene - | rek yetiştirilmeleri ile kurulabi- lecek olan eserdir. Ve bu iş bir hayli güçtür. Zira bir Ballet sanatkârı, hem bir akrobat, hem bir musikişinas, hem bir rakse - ve hem de bir... sahne artis- tidir, e Ben, adıma Ballet denilen bu Çok güç sanatı, hiç bir güzel sanatın veremiyeceği estetik he Yecanların anası olan bu sanatı ilk defa olarak — 923 senesinde Leningrad'da Marinskaya Te - âter'de seyretmiştim. O gece hâlâ gözlerimin önün- dedir İki yüz çift genç ve güzel in- San majistral — buluşlarla idare edilen renkli ışıkların altında uya Kırassa Arzamanot insan adalesine öyle şüirli kıv- rımlar verebilmişlerdi ki güzel kadın görür — görmez o günkü genç kafamı saran ve genç göz- lerimi dumanlandıran ilk hırs birdenbire eriyivermiş ve bir sa- nat cezbesine uğrayıvermiştim. *« sonra, yıllarca hep düşün - müş, kendi — kendime sormuş - tum: — Acaba Türki sek balerinler olabilecek mi yede de yük- etiştirmek kabil ? kişilik bir — Orkestra senfonik san maestro yapabil - mekle...,, Veya; “— Kemana bir iki tel daha katabilmekle....,, Gibi cevaplar verenler bulu - nabilir. Fakat bana kalırsa mu- sikinin en büyük yükselişi ya kendi içinden adma ses denilen gürültüyü koparıp — atmasında veya bunun taban tabana zıddı olarak hem sesli ve hem görüle- âi_lir bir kılığa girebilmesinde - lr, ,Heykeltraşi, resim, roman ve şiir tadlarını ruha kadar işlet « mek için yalnız gözü vasıta ola- rak kullanıyorlar. Musiki ise in- san ruhuna işlemek için yalnız kulaktan — medet ummakta - dır. (*) Yüzü enteresan — ve jestleri yerinde ve ölcülü olan hatibin, | aktörün ve kendi şiirlerini her - | kesin önünde okuyan güzel vü- cutlu şairin muvaffa göze, hem kul sinde değil midi: İşte Ballet musikiyi kendisi- ne mev'ut olan, bütün sanatla - rın üstündeki bu hâkim yerine ulaştırıyor, yeti hem hitap etme - e Türk sahnesini — birinci sınıf bir dünya sanatı muvaffakıye - tine ulaştırmak ta kendi kulla - | nacağımız topları kendi fabri - kalarımızda dökmek kadar ide- alimizdir. Ve bu böyle olduğu ndir ki öoperetten, — öoperadan sık sık bahsedildiği bugünlerde Ballet sanatının da ilk temelle- rini atmmak birinci plânda göze vuran bir zaruret oluyor. Acaba Türkiyede yüksek Ba- lerinler yetiştirmek imkânı var mıdır? Nevra Ferit Talay, Semiha “ik Teker ve Nat adlı üç guzel Türk çocuğu kalamdayıl lardanberi çöreklenmiş olan bu istiflhama bacaklarındaki yük - sek hünerverlikle cevap veı oldular: — Evet.., Nizamettin NAZİF (*) Çalgı çalanlara âşık olun- duğu romantik devirlerden pek uzaklardayız. Artistleri Giydirmek te Bir san'attir ! Avrupada sahne hayatile bir likte yürüyen ve sahne hayatı . nın yükselip incelmesine ayak uydura uydura çok ileriye ulaş- mış olan bir sanat da, tiyatro terziliğidir. Tiyatro terziliği şöyle veya böyle bir dikiş veya biçiş işi de- ğildir. Bu, tarih bilmek, giydi - rilecek artisti ve giyinmiş bir halde bu artisti seyredecek in - sanların zevkini tanımak — işi - dir. Tiyatro terzisi kumaşlarla py namasını bildiği kadar renkler- le de oynamasını bilen bir ar - tisttir. Bu mini mini artistleri giydi- renin de bizden olması neşemi- zi arttırıyor. BAA AYU Büyük Türk Bale- sine doğru b DE adım ... KA İ ASİ Gükbenkl Kendileri küçük, san'atları büyük olan beş Bale artisti Küçük yaşlı Büyük Artistler Dans profesörü Bayan Lid - ya Kırassa Arzamanov şerefine talebeleri tarafından verilen mü- samerede bulundum. Anneler için ne tatlı ve ne ü- züntülü bir gün!... Kucağında binbir itina, ıstırap ve halecan ile büyüttüğü çocuğunun böyle alkışlar topladığı bir günde, ana kalbi kim bilir. »ne kadar çar « part... Aaçılan perdenin arkasında beliren ilk artist tüllere bürün - mMmüş, tüy gibi zarif, şirin, mini - cik bir yavru idi. Pembe, pırpır eden bir kelebek... Plâstik dans- la polka oynuyor. Ne güzel! ne güzel! Sonra gene kül çocukların “Moment Musical,, ile — *Go - pak” 1 oynamalarını hayran hay ran seyrettik. Fakat günün en güzel eseri Kelebek dansı oldu. Sahnede 10 - 11 yaşında Nevra Ferit Talay ile 9 - 10 yaşında Nadin tarafından temsil edilen bu oyun yekten, bu çocukların fevkalâde — istidadını gözlere vurdu. Bu iki küçük fakat istik- balin büyük — artistinden sonra bir kaç küçük sanatkâr bize bir Tirol dansı seyrettirdiler St - Saens'in meşhur “Kuğu- nun ölümü,, (La mort du cyg- ne) Dört mevsimler, Grieg'in yaz mevsimi, Rubinstein'ın “Vals Kapris,, (Valce caprice) ini mahirane denecek kadar iyi oynadıklarını da gördük, Hele Dört mevsimler dansın- da cidden zarif ve zekâya hitap eden bir sanat bulduk. Sonba - harı Semiha Refik Teker, ilk - baharı Nevra Ferit Talay ve kı- şı Nadin öyle güzel bir tüle bü- rüyerek gözlere — sundular ki, Nevra Ferit ile Semiha — Refik Teker, —sonbahar — oyununda bilhassa, çok muvaffak oldu.Az zamandanberi ders gördükleri halde, ilk dansettiği “Chopin” in 11 inci valsında Semiha haki- ki bir kabiliyet gösterdi. Son - baharda bu kabiliyet daha kat'i- leşiyor, zerafeti — daha nazarı | dikkate çarpıyordu. Hele Nevra Ferit... Bu çocuk hiç şüphe yok ş$u sanatı pek iyi anlamış bulu - nuyor. e« Cüceler (Liliput) memleke - tinin meşhur kahramanlarını an dıran bütün bu küçük artistleri ve aralarında, bilhassa Nevra Ferit Talay'ı, Semiha 'Teker'i Semiha Retfik Teker'in biribirinden güzel iki vaziyeti | Sağaa küçük san'atkârlardan iki grup | Nadin'i gösterdikleri kabiliyet - | W RMMAAAADAI D L ID A AAA L AAA F AF Kelebek dansında büyük bir muvaffekiyet gösteren Nevra Ferit Talay ile Nadin Henni | Nevra kısa pantalonlu olanıdır | ten, hocaları Bayan Lydia Kras- | ya güzel sanatını katan Mesut sa Arzamanov'u ise muvaffaki- | Cemil'i, piyanist Bayan Taşkı « yetle verdiği derslerden dolayı | nın muvaffakiyetini nasıl unu- tebrik etmeyi vazife bilirim . tabilirim? Bu yazıyı bitirirken orkestra- Necile Tevfik Biren

Bu sayıdan diğer sayfalar: