31 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

31 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TENKLET Nurullah Ataçın güzel bir maka- lesinden sonra kültür sayfamızın doçentleri de bu mevzua gelmeğe lar: Sabahattin Eyüp oğlu- çıkan yazısı, bilhassa on sekizinci asırdan zamanımıza ka- dar tenkidin zeniş çizgilerini iki sütuna derli toplu —yerleştiren an- layışlı ve eksiksiz bir tarih krokisi- dir. Geçen yüz yılın ortalarındı, ilk önce tamamile objektif bir plân- da kalan ve sanat eserini bir tabi. at parçası gibi müp>hede altına a- Tan tenkit, birdenbire sübjektif bir plâna geçti: Böylece müsbet ilmin bir kolu olmaya namzetken bir sa- nat olmak hırsına kapıldı. Arkada- şımız Nurulllah ta bir sanat eseri- nin tenkidinde bir sanat eseri haysi- yeti bulan ve Löylece tenkidi de sanat eserinin şartları içinde anlayan zümrenin kanaatlerine — 1sınmıştır. Bana öyle geliyor ki bu türlü mü- nakkitler, edebiyatın Şilr veya vo- " lenedikten sonra ten- kide geçen ve böylece kendilerin- îıı yaralıcılığın gizli bir hasreti ka- lan yarı sanatkâr insanlardır. Me- selâ Nurullah Ataçım vaktile bazı fran :lzrı yürler yazmış olduğunu biliyo- 4 Bönce ne ilim, ne de sanat olan tenkit, her ikisine de birbiri kadar yakındır. Sanat eserinin tarihini, tekniğini ve reel şartlarını bilme- Ze Mmecbur olan tenkidin ilk işi tah İil olduğuna göre, usulü ilme çalar; fakat sanat eserinin bütününü kavramaya ve bun..n için de âdeta “yeniden yaratıcı bir terkip gayreti 'yapmaya mecbur olan tenkidin ö- teki işi de sanati andırır. Ancak, mevzuu tamamile otbjekif şe'niye- t6 indirilemiyeceği için tenkit, ilim değildir; ve yine ilk terkip ameli- yesinde sanatkârın lademi olduğu için sanat ta değildir. Bell eserinin teknik yapısmı tahlil ve izah için ilmin usullerine muhtaç olduğu kadar, sanat eserinin terki- bini kavramak için de bir sanatkâr zevkine ve sezişine ihtiyacı vardır. Güzel bir kadını tam izah edebil- mek için bir fiziyol iminin ve bir estetin elele vermesi lâzım ol- duğu gibi. Peyami SAFA iLK OKULLAR KAPATILDI | Bütün ilk okullar dün ka - panmıştır. İmtihana tâbi olma. yan sınıfların karneleri veril - miştir. Beşinci sınıfın imtihan - larma cumartesi günü başlana- cak, haziranın 12 sinde bitirile cektir, — Limen sosyetesi işleri Liman ve rihtim soşyetesi ge nel direktörü Ali Riza sosyete - nin yeni kurumu hakkında gö « rfişmak üzere Ankaraya gitmiş tir. Liman sosyetesinde yeni vve esaslı bir teşkilât vücude ge- tirilmesi kararlaştırılmıştır. Kadro yeniden yapılacaktır. Li manda rıhtım olmayan yerlerin baştan başa rıhtırnlaştırılması verilen son kararlar arasında - 'dır. Avrupadan getirtilecek mü tehassıs yeniden yapılacak rih - #tırnım plân ve jelerile b hi e K g git , T XN - SEHİRDE OLUP BİTENLER | $ I Denizcilik bayramını kutlulama programını hazırlayan komisiyon dün toplandı — Marangozlar cemiyeti toplantısını yaptı — Gümrükte sahipsiz kalan bir köpek on beş İiraya satıldı)| Lise Ve Orta- larda İmtihan- lar Başliyor Lise ve orta mekteplerin son sınıflarında sözlü yoklamalara yarından İtibaren başlanmakta- dır. Bu imtihanlar birer gün ara ile 15 hazirana kadar sürecek « tir. Yoklamalar için mektepler- de her türlü hazırlıklar tamam- lanmıştır. Bu yıl son sınıf imti- hanları daha uygun bir şekilde- dir, İmtihan komisyonu yanına iki talebe alınacak ve bu talebe- Terden biri imtihan edilirken, di ğer talebeye sual sorulacak ve düşünmek için on dakika müsa- ade verilecektir. Talebeye Üç sual sorulacaktır. Talebe bu üç sualden yalnız ikisine cevap vermeğe mecburdur. Bu iki su- ali talebe kendisi seçecektir. Talebe bu iki suale güzel ce- vap verirse, üçüncü sual hiç gö- ze alınmadan, o çocuğa tam nu- mara verilecektir. Kültür Ba - kanlığı imtihan hakkında gön - “muallim ve mümeyyizler imti- han heyeti önünde talehenin ışkanlığından veya tenbelli - ginden bahsedemezler.,, demek tedir. Bundan başka bakanlığın emri mucibince, muallim ve mü meyyizler, imtihan esnasında talebeyi korkutacak, şaşırtacak şekilde sözlerden ve hareketler den sakınacaklardır. — Haliç sosyetesi Belediyeye geçince Keresteciler - Eyüp arasında işleyen otobüscüler belediyeye müracaat ederek, kendi vaziyet lerinin belirtilmesini istemeğe karar vermişlerdir. Haliç vapurları sosyetesi ile şarbaylık arasındaki dava bir kaç güne kadar bitecektir. Mah keme şarbaylığı lehine karar verirse, sosyete şarbaylı- ğa geçecek ve o suretle işletil - meğe başlanacaktır. Şarbaylık, Haliç vapurlarını üzerine aldık- tan sonra, Keresteciler - Eyüp Ali Riza belki iönecektir. yarın İstanbula Erik Çiçekleri MAHMUD YESARIİ bu elli liraya ne kulp uyduracak tı? Masrafm hangi faslında gös terecekti? Karısile, yeniden kapışacak - lardı; “patron,, umun başı, ye - niden derde girecekti. ş Elli lirayı çantama yerleştir- 'dim. Aklıma bir şüphe geliver - mez mi? Onun hilekârlığından ürkeüştüm. Bu elli liralık, ulıg da olabilirdi. Belki de ceplerini taraya taraya karıştırışı da bun- dandı, Hem işe yaramayan kı_lp parayı sürmüş, hem de - iyilik, yardım etmiş oluyor, Üstelik minnet, teşekkür kazanıyordu. Fakat bu paranın kalp olup ol madığını nasıl anlamalıydım? Kendim, bir yere gösteremez - dim, Eğer kalp çıkacak olursa, rezaletti. Üç, dört gün sonra dükkâna ittim; “patron,, um uyuklayor otobüsleri burada işletmiyecek- tir, derdiği mühim bir talimatta | Bu yolda şimdi işleyen oto - büslerin sayısı 35 kadardır. O- tobüsler Eyüba kadar 10 kuruş alryorlar. Halbuki vapura bu fiat 11,20 kuruştur. Ötobüsler telâşa düşmüşlerdir. Şarbaylık- tan, kendilerine başka bir işle - me sahası verilmesini isteye - ceklerdir , ——— Jeanne d'Arc Dün geldi Limanımızı ziyaret edeceği- ni yazdığımız Fransanın Jean d'Arc mektep gemisi dün ak - şam saat 17 den sonra limana gelmiş, Dolmabahçe önünde de mirlemiştir. Gemi limana girer ken top atmak süretile şehri se- lâmlamıştır. Amiral Douval bu- gün mutat ziyaretlerini yapa - cak ve bu ziyaretler iade oluna- caktır. Jeanne d'Arc mektep gemisi nin limanımıza gelişi ikinci de- fadır. Bu gemi ayni isimde fa - kat kadro harici bırakılmış olan diğer bir geminin yerine geç - mek üzere mektep gemisi ola - rak yapılmıştır. Geminin uzun kuğu 170, —genisliği 17,70 met redir. Jeanne d'Arcın silâhları 18 top, sekiz mitralyoz iki torpil atma tertibatından mürekkep - tir. Toplardan sekizi 155 mili - metreliktir ve ikişer katlı dört kulele taksim edilmiştir. 75 mi- Himetrelik dört tayyare topu, 37 milimetrelik altı topu vardır. Sekiz mitralyoz dört kundak ü- zerinde bulunmaktadır. Bu si - lTâhlar aslen mektep gemi Jeanne d'Arca harp gemisi va « sıflarını da vermektedir. Geminin üst güvertesi iki de niz tayyaresini taşımağa müsa- ittir. Gemi 156 zabit namzedini barındırabilecek bir büyüklük - tedir. Bugün gemide tatbikat görmekte olan 114 zabit namze di vardır. Geminin mürettebatı zabitlerle beraber 533 kişidir. Geminin sürati 25 mildir, Fa- kat bu sürat hini hacette 26,5 mile kadar çıkarılabilir. Jeanne d'Arc amiral Douval m kumandası altında bulun - maktadır, L SAR KÜÇÜK HÂBERLER | * Ankaradan gelmiş olan cenubi | sine müracaat ederek, sözlü yoklama Amerika gazetecilerinden bir kısmt dün vapurla Pireye, diğer kısmı da akşamki ekspresle Sofyaya gitmişler. dir. Türk gazetecileri tarafrdan u « ğurlanmışlardır. * Deniz yolları ve Akay yönetge- lerine vapur ısmarlamak için Avru - paya giden heyet Berlinden Hambur- ga geçmiş ve buradaki tersaneleri tet kike başlamıştır. Gelen haberlere te heyet on beş güne kadar şehrimi- ze dönecektir. * Yalovanın imar plânını yapacak olan mütehassıs Prost Yalovada bu iş etrafındaki tetkikine devam etmek tedir. Prost bir haftaya kadar çalı masını bitirerek plânı hazırlamak ü- zere tekrar memleketine gidecektir. * Limanımıza gelen Regel Karol vapuru yolcularından Davidin vazi - yeti şüpheli görülmüş yolcu salonun da muayene memurları tarafından ya pıilan aramada Musevinin eşyaları a- rasında ipekli kumaş yakalanmıştır. Davit hakkında kanuni muameleye başlanmıştır. * Bayındırlık bakanlığı baş müfet- tişi İbrahim, imtiyazlı sosyetelerin muhtelif işleri hakkında bakanlıktan direktif almak üzere Ankaraya git * miştir, Baş müfettiş bir iki güne ka- dar dönecektir. duk şirketi, sefer ta #iştirmeğe karar vermişlerdir. Bunun için her iki yönetge yarım bir toplan. tı yaparak yeni seferleri tesbit ede » ceklerdir. Değişiklik bilhassa Mersin ile Karadeniz yollarında olacaktır. * Resimli Perşembe gazetesinin Rodoa ile İtalyanın diğer müstemle- kelerine — ithali, 'Trablus harbine ait hatıralarını neş- retmesi yüzünden İtalya hükümeti ta rafından menedilmiştir. * Şirketi Hayriyenin son yaptığı ucuz tarifenin tatbikine yarından i- tibaren başlanacaktır. * Türk cerrahları cemiyeti tarafım- dan tertip edilen cerrahi köngreleri- nin üçüncüsü önümüzdeki teşriniev- velin ilk “aftasında Ankarada topla. nacak olan Tıp kongre-' ti müteakıp yine devlet merkezir e yapılacak - tır. Görüşülecek raporlardan sonra serbest tebliğler için de zaman ayrı- lacaktır. r * Eskişehi şeker f>brikasında mü- tehassıs usta olarak çalışan üç Bul- garın vazifesine niheyet verilmiş ve bu Bulgarlar hükümetçe görülen lü. zum üzerine, kendi memleketlerine gitmelerine müsaade edilmiştir. * Bundan bir müddet evvel kapa- tılan Türk lisesi talebesi maarif idare Türk zabitlecinin | lara hangi mektepte gireceklerini sor muşlardır. Maatif idaresi bu talebe- lerin İstanbul erkek lisesinde sözlü yoklamalara girmesini kararlaştırmış tır. * Baytar müdürlüğü damızlığa el- vetişli olmayan at ve boğaların bu- rulması ameliyesini Cün akşam bütün kazalarda bitirmiştir. Bu enenme sı » rasında rüamla da uğraşılmıştır. Bu- rulan ve hastalıklı görülen hayvanla- rın raporları baytar - direktörtüğüne gönderilmektedir. * Merinoz yetiştirme çiftliği için Macaristandan alınan atlardan 19U şebrimize getirilerek Karacabeye gön derilmişlerdir. Yakında 17 kışrak ve 6 ester daha gelecektir. * Dün deniz ticaret müdürlüğünde temmuzda yapılacak deniz bayramı programını tesbit etmek üzere bir toplantı yapılmıştır. Toplantıya bir çok kurumların delegeleri de iştirak etmişlerdir. Heyet, hafta içinde tek- | rar toplanarak programa katf şeklini werecektir. * Çocuk Esirgöme kurumunda pa- zartesi günü saat | de bir toplantı yapılacak, yeni idare heyeti seçile « cektir. * Tıp fakültesinde dersl-r kesilme- Si ve yıl sonu olmak dolayısile, fakül- te dekanı profesör Nurettin Ali pro. fesörler şerefine —ugun Suadiyede hir Ağta şösmeköi maranalrte - * Esnafın sıhhi muayenelerinin ya. pılması için bir ay mühlet verilmişti. Mayıs bitmiş fakat muayeneler bit » memiştir. Muayene olacak esnaf a -« dedi 50 kadardır. Bu husus için 15 gün daha vakit bırakılmıştır. * Usküdardaki Zeynep Kâmil has- tahanesi dünden itibaren kapatılmış- tır, Bu binada yarından itibaren, ye- ni bir kadro ile bir bakım ve doğum evi çalışmağa başlayacaktır. * 'Türk - Yunan muhtelit mahke- mesi işini bitirmişti. Evrakın taesnifi için muvakkat bir kaleri kurulmuş - tur. Bu kalem bir ayda işlerin sonunu alacaktır. * Mimarlar birliği, istifa eden ida- Te heyeti yerine yenisini ek İçin bugün saat 15,5 ta Alay köşkünde genel toplantılarını yapacaklardır. * Dün sabahki semplon ekspresi ile merhum Ahmet Cevdetin oğlu ve kızı gelmişlerdir. İstasyonda ken- dilerini karşılayan dostları tarafın « dan taziyelerde bulunulmuştur. * Tstanbul Ekonomi kalemi Anka. raya alınmıştır. Bu işe muvakakten ofis direktörlüğü bakacaktır. * Türkofis Istanbul şubesinin döre düncü Vakıf hanmda, zemin katında Ziraat bankasının çıktığı yere taşın- Kadm, beni görür görmez, o- Muzlarını titreterek ürperdi. Ba lâ: yılan görmüş gibi bakıyor - ,, Patron,, um şiş kapaklı göz lerini ağır ağır açtı ve beni kar şısında Koti Bgörünce, toparlandı, yut —Buyurunuz hantmefendi.., Ben, bu sefer gayet ciddi | - dim: — Geçenlerde kumaşlara bak mıştım; siz, yeni çeşitleriniz ge leceğini söylemiştiniz yeni çe - şitlerinizi görebilir miyim? *“Patfon,, un yüzü pırıl pırıl gülüyordu. Karısma karşı mev- kiüi sağlamlaşıyordu; hemen kı- vırcık saçlı gence seslendi: — Çabuk, yeni çeşitleri çıkar. Karısı, oturduğu yerde sessiz sessiz, fakat şüpheli şüpheli ba- kıyordu. O, bir. kere kuşkulan- mıştı ve kocasının hilekârlıkla- rırıt da biliyordu; artık güç ina- nırdı. *“Patror,, keyfinden ellerini uğüştura uğuştura tezghinm önüne geçmişti. Genç çocuğun ği topların uçlarını açıyor ve bana doğru tutuyordu: — Şu örneklere bakınız. O anda, ince ve keskin bir ses yükselivermişti: — Elektrikleri — yaksanıza... Bu alaca karanlıkta, ne görü- nür? “Patron,, un rengi dönüver- di, boğuk boğuk homurdandı: , — Her şeyi ben mi düşünme- liyim? tki adamımız var sanki! Eh_';lühkhrindcn düşünemezler Elektrikler yanmıştı. Krvırcık saçlı :ğ;ıç. _çl;îı titi. mırıldandı: — Siz ö döz iylemeden de açar- — Ne mırıldanıyorsun? bir Jâkırdr söylediğim ” Vei karsılık verilmesini istemi Vazifeni bil, o kadar. ©O dakikada bir hakikate erer gibi oldum. Ben, gevşek bulu- | nup da, patronun yapma neza- | ketine, güler yüzüne aldansam ve onu sevsem, hiç iki bir yok, Onu sevsem! derken - tüyle- rim diken diken oluyor, çocu- ğgum! Bunun hayali bile iğrenç! Gösteri kendi zevki ve duyguları gibi manasız, bayağı örneklerden güya ikisini beğen- dim. Onları giymek değil, hiz- metçilerimin sırtlarında görme- ğe tahammül edemem. Kumaşlar kesildi, sarıldı, pa- ket yapiıldı. Sıra hesap görmeğe gelmişti; “Patron,, umun yü- zünde bir uçukluk vardı. Karısı, orada olmasaydı, mesele yoktu. Benden para almak istemiye- cekti, fakat karısının yanında buna cesaret edebilecek miydi? Ben, pişkinliğe vurup da para vermeden paketi alrp çıkıverir- sem o, ne yı dı? Bunu, karr- sına nasıl ve ne şekilde anlata- hiunrdi?' enim cüzdanımı açtığımı gö Tünce, rahat bir nefes aldı. Cüz- dandan, birkaç gün evvel onun ::_ıd'ii elli liralığı çıkarıp uzat- Ah, hilekâr, daha parmakl: dokunmadan kendi l?:rıımr ::l- Yüzü soldu, kâğıdı alırken akları titriyordu. Elli lira- İk, bir müddet elinde titreye titreye durdu: — Bozuk paranız yok mu? Başımı geriye ittim: — Hayır... "'Pıtron.. un solukluğu geç- miş, lop pıhtı yanakları damar damar morarmıştı; soluk gözle- rinde iğneli kıyılcımlar parlı- yordu. Onun değişmesinin sebebini anlıyordum, üç dört gün evvel yoksı uktan, parasızlıktan dem vuran bir insan, borç aldığı elli Brayı bozdurmaz, harcamaz miydı? Dört gün - sonra da ge- lip esvaplık alması, neye ham- lolunurdu?, “X:ıı pırıhgegniior. sürülmü- yordu; yahut yoksulluk, e sızlık, masaldı! PT “Patran,, elli liralığı hâülâ elinde tutuyordu: —- Bo_nığunııı yoksa, kalsm.. Başka bir gün uğradığınız za- man verirsiniz! Karısımın inca a bnelri 81-5-935 BUDA BENDEN SICAK DALGASI VE DALGA GEÇMEK Dün, şehtin üstünden, ucu bucağı görünmiyen dumanlı at- İılar ordusu gibi korkunç bir sıcak dalgası geçti. Kulaklarım- da İstanbul camilerinin kızgın kurşun kubbelerine, evlerin ve apartmanların damlarına çar- pan boğuk, kıvılcımlı nal sesleri uğuldadı durdu. Denizin, suyun dalgası ne ka dar serinletici, ne kadar kahra- mancaysa; sıcağın dalgası, tet- sine, o kadar sinsi, o kadar a- ğır, o kadar kahlıbecesine. ——i Denizin, suyun dalgalanma- sr karşısında insan yüreği ala- bildiğine açılır ve alabildiğine insan kafası dalga geçebilir. Sıcağın dalgasi ise ilk âkınını insan yüreğine yaptığı için yü- rek kurulması biten bir saat zembereği gibi gitgide ağırla- şıyor, yavaşlıyor. Fakat, boğu- cu bir baş dönmesi içinde dalga geçmenin güzelliğine ulaşabil- mekten uzak omuzların Üstüne yumuüşamış, derisinin ve özü -| nün sertliğini kaybetmiş bir ye, miş gibi düşüyor. İşte bu bakımdan sıcak dal « gası, insana dalga geçirtmiyen bu korkunç nesneyi ben kötü buluyorum. Dalga geçmek güzel şeydir, verimli nesnedir, dalga geçemi yen kafaların yüreği kısırdır. Siz diyeceksiniz ki, dalga geç mek eski ağızla hayale dalmak insanı realiteden uzaklaştırır. Hayır öyle değil, eğer geçilen dalga realitenin akışına uygun- sa bu bir itici kuvvet olur, uy- gun değilse kötülüğü yalnız o- nu geçene dokunur, Büyük artistlerin topu büyük dalgacılardır. Orhan SELİM Dün sıcaktarı Bayılanlar oldu Dünkü sıcak şehire bunaltıcı bir hal vermiştir. Öğleden sön » ra çok artmış ve şehrin muhte - | lif yerlerinde birçok bayılma va kaları olmuştur. Cağaloğlunda da genç bir ka dın bayılmıştır. İki defa üstüste bayılan bu kadıncağız derhal doktor Mazhar Osmanın bakım evine alınmıştır. O aralık dok « torun bakım evinde bulunmama sı Mmünasebetile hasta oradan eczahaneye gönderilmiş ayıltık ması için icap eden tertipler y& pılmıştır. Bir müddet sonra haf? ta ayılmış ve sıcaktan üzerine f. nalık gelerek bayıldığını söyle - miştir. —e — mast kestirilmiş ve bu yer kiralan« mıştır. Bu yerin içi ofisin teşkilâtına göre bölmelerle , ayrılacaktır. Bu i$ için gereken bölmeler ısmarlanmıştıre Odaların ayrılması biter bitmez he- | men taşınıddacaktır. — Hanımefendi, kaç liralık verdiler? “Patron,, yutkundu, boğuk' Suk: ğuk: — ELli liralık! diyebildi. Ve parayı hemen bana fad€ etmişti. Bundan, bu sakat parayı, kâ” rısının da tanaıdığını arladım. Karısmın sesi, hırçmlışm!şu: —“Kes,, te, elli liralığı bozü* cak kadar para vardır. y İşin foyası çıkmak üzere idi; “Patron,, kekeliyordu; — Üte beriye perakende PF Ta vereceğiz, İ Karısı, ayağa talkmış, bis” yaklaşmıştı: — Bugün, nerelere para ver6” ceğiz? “Patron,, bütün uuımxzı:ı'd'; talıf..ı ve hilekârlığını ŞT0 gösterecel.di. . Kaşlarının h buruşarak karısına baktı: — Hanı.aefendi, yabancı € il... Mağazamızın daimi müş” z

Bu sayıdan diğer sayfalar: