19 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12

19 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e v2 x AN 14.6.93$ Dünya Gazetelerine Göre Hâdiseler YARIŞ BAŞLIYOR Deniz Silâhları BALDVİN Le Temps'dan: İngilterenin yeni dış işleri bakanı Sir Samuel Hoare, dün Fransız sefirine. ve diğer dev-| letlerin mümessillerine, İngiliz- Alman deniz konuşmalarının, ecnebi devletleri, bilhassa Fran sayı endişeye düşürecek mahi - yette olmadığını söylemiştir. İn giliz hükümeti, Versay andlaş - maşına imza eden devletlerin ka bul edemiyecekleri, bir andlaş- ma yapmıyacaktır. Berlinden dönüp dün Samuel Hoare tara- fından kabul edilen Von Ribbe- trop'un İngiliz hükümetinin bu niyetinden haberdar olduğu zan nedilmektedir. İngiliz eksperleri, eğer Al - manyanm deniz kuvvetlerinin İngiliz donanmasının yüzde 35 ine müsavi olmasını kabul etti- lerse bunun çok mühim sebep - leri vardır: 1 — Yüzde 35 nisbeti, kate- gorilere aittir. Ve heyeti umu- miyeye şamil değildir. 2 — Diğer devletlerin bilhas- sa İtalyanın ve Fransanın deniz kuvvetleri ne olursa olsun, Al - manya, İngilterenin donanma » sını esas olarak alacak ve bunu asla geçmiyecektir. İngiliz amiralliği, Alman de- niz kuvvetlerini hiç tahdit etme medense, ona bir hudut çizmeği daha muvafık bulmuştur. Diğer taraftan Fransa ve İngiltere 1922 Vaşington konferansının, çizdiği hudut dahilinde inşaat yapacaklardır. Almanların deniz silâhlan - ması bir hakikat olarak telâkki edilmiş ve onun için tahdide ya- aşılmıştır. Bu sene toplanacak, deniz konferansına gelince, Lon drada bunun ciddi müşkülâtla karşılanacağı saklanmamakta - dir. Çünkü bu sefer yine Japon- ya, Büyük Britanya. ve Birleşik Amerika ile denizde müsavat is- temekle kalmıyacak, aynı za - manda İtalya ve Fransa da, ba- zı deniz kuvvetleri kateğorileri- nin daha yüksek olmasın: talep edeceklerdir. Daily Telegraph'dan: Almanyanın davet edilse bi - Edgar WALLACE Fakat Thalia Drummond'un hapishaneden kaçmağa muvef - fak oluşu bütün diğer hadisele- ri bastırmıştı. Thalia ayarında suçlular an - cak romanlarda, romancılarn muhayyelelerinde hapishaneler- den kaçabilirler. Hele Holloway hapishanesinden.. Öyle olmak « Ja beraber, bir sabah gardiyan Thalia Drummond'an hücresini bomboş bulmuştu, Derrick Yale belki birçok geylere hayret edebilirdi. Fakat bu kacıs polis hafiyesini âdeta le, gelecek deniz konferansına iştirak edeceği zannolunmakta- dır, Alman murahhasları, İngi- lzlerle konuşurlarken, iki dev- İet arasında bir ihtilâf çıkması imkânı olmadığını söylemişler- dir. İngilizler de, tonaj itibarile, çok aşağı olan Alman filosu - nun İngiltere için bir tehlike teş kil etmiyeceğine kanidirler. İngiliz - Alman deniz konuş - maları ve Birleşik Amerikadan alınan cevap dolayısile yeni bir fikir ortaya atılmıştır: Silâhlârın tahdidi konferansı suya düstüğünden, diğer devlet lerin İngiliz donanmasını esas ittihaz ederek, ona göre, deniz silâhlarını tahdit etmeleri müm kündür. Bu formülün mânası şudur: İngiltere imparatorluğu bü - tün dünya üzerinde dağınık bir vaziyettedir, Muvasala hatları çok geniştir. Onun için İngilte- renin deniz küvvetlerini evvelâ, tayin etmesi. ve diğer devletle- MACDONALİ rin bu esas dahilinde deniz kuv- vetlerini tahdit eylemeleri lâ - zumdır. Bu formülün sakat tarafı, sa- vaştanberi Birleşik Amerikada, ve Japoyada görüldüğü gibi, bir çok devletleri deniz isteklerini fazlalaştırmağa sevkedebilmesi- dir. Manchester Guardian'dan: Gelecek haftanın ortalarına doğru Almanya ile İngiltere a- rasında yüzde otuz beş esas da- hilinde bir andlaşma irozası im- kân dahilindedir. X Fon Ribbentrop ve Samuel Hoare dünkü konuşmaları esna | sında deniz meselesinin esaslı noktalarını gözden geçirmişler ve iki saat konuşmuşlardır. Bu konuşmaların sade deniz kuv - wetleri üzerinde olmadığı zanne dilmektedir. İki devlet adamı - nın Hitlerin son söylevinde mev zuubahsettiği (o meseleler etra- fında da fikir yürüttükleri tah- min olunabilir. dolambaçlı yollara bir türli kamet verememişti. Fakat haki- kat air “Thalia kaçmıştı. Ga- zete, hükümetin bir tebliğini de neşrediyordu. Bu tebliğde denili yordu ki: “Suçlu olduğunu gösteren deliller kuvvetli olduğu için Tha lia Drummond hakkında fevka - lâde tedbirler alınmıştı. Gece devriyeleri - ziyadeleştirilmişti. Evvelce saatte bir yapılan kon trol, yarım saate indirilmişti. Bu kontrollarda her hücreye ba kılmaz. Gece servisini alan ma- dam Hardy sabah üçe doğru, hücrenin kapısındaki küçük pen cereden bakmış ve suçlunun içe- ride bulunduğunu görmüştür. Fakat sabahleyin kap: açıldığı zaman Thalia Drummond'un orada bulunmadığı görülmüş - tür. Pencere demirleri, kapının kilitleri ve rezeleri sağlam du » ruyordu. Derhal bina içinde ve avlular ve civarda araştırmalar yapıl « muşsa da netiçesiz kalmıştır.Hiç ir iz dahi elde edilememiştir. Ingiliz Gazeteleri Bir Günde | Ne Kadar Sayı Satarlar? Bir Londra wânat acentası, Londra daki muhtelif günlük gazetelerin sa- tışlarma dair mükayeseli bir tablo vüçude getirmiştir. Halk üzerinde mühim tesirleri olan birçok eyalet ga- zeteleri bu tablonun haricinde bırakıl» muştır, İngiliz ilânat acentesi, bu mükaye- seyi yaparken, onların fikri veya siya- sal kıymetlerini değil, belki ilân va- sıtası olarak kıymetlerini göstermek istemiştir. Bu kıymetin nasıl tayin €- dildiğini şimdi izah edeceğiz: Gazetelerin tirajı şu suretle tesbit olunmaktadır: 2.020.000 1.800.000 1.780.000 1.360.000 1.070.000 1,020,000 400,000 Daily Herald Daily Express Daily Mail News Chronicle Daily Mirror Daily Sketch Daily Telegraph 180,000 The Times 130.000 Morning Post Şurasına dikkat etmek lâzımdır ki Times, Daily Mirror, Daily Sketeh diğerlerinin yaptıkları gibi zaman za- man gündelik satışlarına dair eksper muhasipler tarafından, tanzim edilen bir iste neğretmektedirler, “Times, Daily Telegraph ve Mor - ning Post'un diğerlerine nazaran daha âz tirajda olmalarına rağmen Londra çikârı w iyesine müessirdirler, Di- Ser tarafın, Daliy Mail ve Dali Ekpress gibi İki muhafazakâr gazete- nin mecmu satışı Daily Herald ve Nevs Chronicle sol gazetelerin tiraj- Jarmdan fazladır. Resimli gündelik gazetelere gelince bunlardan Mirror ve Sketch gibileri, ekseriya başka gâzeteleri alan kimse- ler tarafından satın alınmaktadır. Gazetelerin o okundukları sahalar şunlardır: Mesai Partisinden olan Daily He- râld, Gallede Midlands'da, Yorkshi - re. Londrada endüstriyel yerler - de satılmaktadır. Daily Mail'in Daily Eksprese'in okuyucuları, şimali gar - bide, İskoçyada ve cenubu garbi mın- takalarındadır. Gazetelerin ilân kıy - metlerini söylemek için Ingiliz ahali. sini üç kema ayırmak lâzrmdır? A — 500 liradan fazla gelire malik olan kimseler. B — Bundan daha aşağı gelire ma- lik olan kimseler, C — Fakir olanlar... Ajanı, ilân kıymetinin bu kategori ahaliye göre değiştiğini kaydetmekte- dir, İİ GL Macaristan Krallık istiyor Journal'dan: Macarlar on yedi seneden beri bir kral bekliyorlar. Genel savaş » tan sonra kendilerine kabul ettiril- mek istenilen ve hattâ kendilerini Bela Kun ile Bolşevizme mx gö ag istidadını gösteren Cümhu- ize rejimini istemediler. Nizam elir gelmez, Amiral Horthy» nde bir naiplik tesis et- tiler. Bu suretle uzun müddet Ma- car tahtının boşluğu muhafaza edil miş oluyor ve Habsburg mirasçısı- nın, milletinin ve daha doğrusu mil letlerinin isteklerine cevap verece- ği gün bekleniyor. Filhakika Budapeştede Krallığın iadesi, Viyanada krallığın bir baş- İ lepngict olacaktır. Bu kombinezon hiç şüphesiz küçük andlaşmanın mukavemetile karşılaşacaktır. Çün kü bundan az zaman evvel, Çekos- lovakya, Romanya, Yugoslavya mu. rahhasları, Lioubliana'da toplana - yapılacak en ulak bir harekete harşı silâhla mü- dahale edeceklerini bildirmişlerdir. Kont Bethlen'in yerine General Gömböş gectiğinden beri, Macaris- tanda bir evrim görülmekte idi: Bethlen, Lejitimistlere dayandığı halde, General Gömböş, Hitler gibi, ar. eski Ley e a — i i pi : 7 bi Hin hali ne? Niçin | Bir Kari ileri rürmesinde gizli Bir aramadin ? fikri olap olmadığı sorulabilir, — Tarağım yok ki... Acaba ihtiraslardan mütevellit — Babanın tarağmı alaydın! — Babamın başı kel! Dagens Nyheter (Stokholm) aşması ve yahut kapıdan çıka - bilmesi maddeten imkânsızdır. Kızıl Çenbere atfedilmesi lâ - zım gelen bu hâdisenin, bir çok hükümet ve diplomasi erkânı - nm tehdit edildiği bir sıradaki ehemmiyeti saklanamaz.,, Yale saate baktı, On bir bu - çuk vardı. Yatağından fırlaya - rak, bir şey yemeden müdüriye te gitti. Parr'ı buldu. Emniyet müfettişi pek neşeli görünüyor du. Bağırır tarzda dedi ki: , — Parr, olur işmi bu? Hâlâ inanamıyorum. Her halde bu iş te hapishane adamlarmdan bir ikisinin de parmağı var Parr'da öyle düşünüyordu: — Benim de fikrim bu mer - kezde.. Müdüre de söyledim. Hapishanede bu isi kolaylastıra cak kimse olmazsa, Thalia dün yada kacamazdı. Yale süpheli bir nazarla âmi- rine baktır. NE KIZIL ÇENBER Yale müdüriyette yeni bir sey öğrenemedi. Doğru, iki günden şüpheleri izale etmek için mi? yeni kombinezonlar bulmak için mi? EE EA Aİ AN nesine gitti, Fikrince Thalia'nın kaçması, Parr'ın o kadar aldırış etmeyi » şinden çok ehemmiyetli idi. Parr? Bu adam şöyle düşün - müş, böyle düşünmüş, ne olabi - lir, Fakat.. O zaman müthiş bir şey ak- undan geçti. Başını salladı ve emniyet müfettişinin parmağı - nı koyduğu bütün hâdiseleri ak- lımdan geçirdi. Yeniden şu neti ceye vardı: Mümkün değil. Bu düşünce ile yazıhanesine vardı, İçeriye girdiği zaman ilk gördüğü şey, mektup kutusunun boşaltıldığını görmek oldu. Bu kutu, kapının arka tarafın da dıvara konulmuş bir kutuy » du. Hususi öyle tertibatı vardı ki, dışarıdan her hangi birinin kutudaki mektuplara el sürme - sine imkân yoktu. Fakat buna rağmen kutu boşaltılmıştı. Hususi yazihanesine girdi. İki adım atınca bütün çekmeceleri j nin de boşaltılmış olduğunu gör dü. Ocağın yanı basındaki küçük kasa da zorlanmıştı... VE HABEŞ HARBİ Afrikada Turnuva Başlıyori Voila mecmuasından: Bu yıl Afrikada, mevsim pek par- Isk olacakır. Anlaşılıyor ki, şenlikler ve tören'ler, görülmemiş bir aydınlık- la 15 Ağustosta başlıyacak... Parlak- İrk diyoruz. Çünkü, parlayan nesneler top gülleleri olacaktır!... Anlaşılıyor ki, Iltaya şampiyonu Mussolini ile Habeş imparatoru, kral- lar kralı, kadın tarafından Süleyma- nm torunu Selâsiye arasında görüş yakmda başlıyacak.. İşin doğrusunu isterseniz, asıl elebaşılar karşılaşma- yacak. Soysal adını taşıyan uluslar - da âdet olduğu gibi, çarpışma yarı ya mya profesyonellerden, amatörlerden ve gönüllülerden mürekkep ordular stasmda vâki olacak. Bu yeni tiyatro- nun aktörleri, mevsim ve iklim düşü- nülürse, bin bir tehlike ile kışılaşa- caklar... Bu turnuvayı kıskanan bazı em - perzaryolar, uluslar kurumunun bu maça müsaade etmiyeceği şaylasını or taya atıyorlar. Son gelen haberlere göre uluslar kurumu, bu görüşten haber almamış gibi görünecekmiş. Çünkü Habeşistan diyarında, sanki yeni bir uluslar kurumu görüsü var... Afrikanın kumlarından veya çarpışa- cak kılıçlardan yeni bir kurum doğa- bilir. Habeşlilere eski bir Türk genera- li tarafından kumanda edileceği bildi- riliyor. Habeşleri Japonlar teçhiz et- A m ve AÂmerikanm çelik kartelleri silâhlandırdı. Habeşler, In- gilizlerin kurdukları çadırlarla, İs - kandinavyalıların idare ettikleri uçak larla, Almanların nişan aldıkları top- larla ve Fransız enstitüsünün yetiştir» diği hukukçu diplomatlarla güreşe gi reçekler. İtalyanların erzakı da güzey Afri- kadan, Avusturalyadan gelecek. İtal- yaya, Fransız sermayeciklerinin altın- İarı da yardım edecek. Ordularının mevcudu, ürlü zenci kavmlern yardı. rojle artacak. İşte, turnuvanın arsru- Tusal karakteri köylece temin edilmiş oluyor. Vilsonun hatırıma gelmiyen bir uluslar kurumu! Kurallar ve nizamlar tamamile tat- bik olunuyor. Taarruzun ayları, günü ve saati önceden tesbit edildi. İşo kadar ustalıklı tertip edilmiştir ki, mutaarrızın kim ola: bilmek im- könsır kalacaktır. Her iki taraf ta ulusal müdafaa ve hak kahraman: sü- sünü alacak, bundan tinel faydalana caktır. Diyeceksiniz ki, bu el ihtimal İer karşısında şakanın yoktur. Bence, ri en yegâne ey: lünç ol r. Bundan le muayyen günlerde eliz. unu haber verdikleri musibetlere inan mam. Onların tahminleri ekseriya yan iş çıkar. Harbin 15 Ağustosta başla» yacağını tahmin ediyorlar. Bu kadar kat'i bir tahmin barış için değerli bir ihtimaldir. Beneş Moskovada Le Pelit Parisien'den: Sovyet hükümet şefleri Kalis nin ve Molotov, Kremlinde Be nes şerefine bir yemek verdiler. Yemekte Stalin dahi vardı. Bu yemekten sonra yapılan bildi- rim, iki hükümet arasında ge « çen görüşmelerin mevzuunu göstermiyor. Ancak, bu görüş“ melerde, Doğu ve Orta Avrupa devletlerinin durumu ve Rus - Çek kültürel çalışması konuşul- duğu tahmin ediliyor. Sovyet Rusya ile Çekoslovakya arasın da akdedilen karşılıklı yardım paktının ve ekonomsal ve te « cimsel anlaşmanm imzasmdan sonra, iki memleket arasında halledilecek önemli ve esaslı bir mesele kalmamıştır. — Öh Altredeiğim, sen de benim kadar kuvvetli olsan !.. « New-York American aşağıda bir müddet düşündü. O kadar düşünmeğe lüzum yoktu. Bu işi yaptığını anlayabilirdi. Küçük bir tahkikata girişti. Ev- velâ asansör memurunu çağır - dı. Çocuk dedi ki: — Evet efendim, kâtibiniz hanım bu sabah geldi, bir saat kadar burada kaldı. Sonra git : ti — Elinde çanta var mıydı? — Evet, valizimsi bir çanta vardı, — Teşekkür ederim. Sonra hâdiseyi emniyet mü - fettişine anlattı ve dedi ki: — Şimdi Parr size bir şey söyliye.eğim. Daha umum mü düre bile söylemedim. Kızıl çen- beri idare eden bir erkektir. Thalia bu adamı tanıyor, Fa- kat bildiğim bir şey daha varsa, o da Thalia'nın, bu adamın me- muru olmak söyle dursun, bilâ - kis ona emirler verdiğidir. Her a işini ayrı ayrı o tanzim €- YOK. etmiştiniz. Ben de size, bu kız vasıtasile Kızıl Çenberin ruhu- na varacağımızı söylemiştim. Hakkım da varmış. ği — O halde neden kızı işinden çıkardınız? — Çünkü büyük bir hata iş“ ledi. Daha fazla yanımda alıkoy saydım, kendisini istihdam edi- şimde gizli bir sebep olabilece ğinden şüphelenecekti. Zaten bu sabah yaptığı işe bakılırsa maksadımı anladığına hükmet” mek yerine olur. Durdu ve ilâve etti: — Bu akşam siz nazırlar mef Üsinde konferansınızı verdikte sonra ben de bir kaç şey söylü “ yeceğim ve şasacaksınız. Parr cevap verdi: — Ne söyleseniz de artık pir şey beni şasırtmıyor. Yale apartmanma döndükte” sonra yeni bir sürprizle tı. Bir defa hizmetçisi meydan © larda yoktu. Bu kadın sabah” dokuzunda gelir, akşamın di zuna kadar evin işlerili

Bu sayıdan diğer sayfalar: