19 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

19 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BENCE nahvelerde Okunan gazeteler” Vâ - Nü kahvelerde okunuları gazetelerin elden ele geçe geçe birer mikrop yuvası haline geldi gini ileri sürerek kahvelerde ga- zete bulundurulmasının yasak edilmesi dileğinde bulunuyor. Her halde bu fikri ortaya a- tarken mesele üzerinde biraz fazla düşünmemiş olsa gerek, cünkü, eğer düşünmüş olsaydı, hu yasak için gösterdiği gerek- trici sebebin. genel kütüphare- lere daha fazlasile uygun oldu- ğunu hatırlayacaktı. Eğer, hir kahvede sabah alı- nıp akşam atılan ve bu arada kırk elli elden geçen bir gazete sıhhate zararir ve tehlikeli bir unsur sayılırsa, kütüphanelerde bir ve hattâ beş on asırlık bir ömrün sahibi parçalanmış sayı- faları üzerine bir kaç nesilden binlerce insanın eğilmiş oldu - Zu kitaplar için ne demel: lâzım dır? Bunların hemen bir mey- dana toplantlıp, hepsinın sıhha- timizi kurtarmak için yakılma- Sını mı dileyelim? * " Vâ - Nü'nun gösterdiği mi- sal: bir gencin kahvedeki - pis bir gazete üzerince ekmeğini pey nirini koyup yemesi de bizi ileri sürdüğü fikrin doğruluğuna ve lüzumuna inandıramıyor. Sıh - hat bilgisi eksik, temizlik duy - ; güsu olmiyan bir insan ekmeği- ni üzerine sermek için bu pis Kazeteyi de bulamasa, daha fe- nasını yapacak, yiyeceklerini #nündeki masanın, daha büyük bir mikrop yuvası olan demiri- Ne veya mermerine yayacaktır. a Çevremizde sıhhat bilgisine TKASgeaNARIlAN İalak SEaüz Bazeteleri en sonra akla gelecek ir nokta olur. l ITAN Hergün 5 Söz 321NCI LİSTE 1 — Şimal — Kuzey Cenup — Güneş, Şark — Doğu Garp — Batı Şimali şarki — zeyi Şimali garbi — Batı ku - Sokak Doğu ku- zeyi DA N Cenubu şarki — Doğu gü- neyi Cenubu garbi — Batı gü- neyi Şarkı şimali — Kuzey do- Rgüsu (1) Amerikayi cenubi — Gü- ney Amerikası 2 — Sual — Soru İstintak — Sorgu Mesele — Mesele (T. .Kö) : Örnekler: 1 — Size birso — | Hava kararmış, çabuk adım ruda bulunmak istiyorum. * yarla eve dönüyordu. Ayağının 2 — Dün bütün - suçlular | 404 yumuşak bir nesneye çarp- sorguya çekildiler. tı. Küçücük bir; 3 — Hikâye — Öykü ÖL Müya Örnek: Gazetelerin günde 5» : lik öykülerinde sanat de -| — Genç adamı yerine '“’hkd'— ğgil, eğlence değeri arama Eğilince yerde minimini sarı bir hısınız, kedi yavrusu gördü.. Hava ga- 4 — İhtimam etmek — Kayıt- | z: lâmbasının ışığında ipek gibi | lamak sarı tüyleri pırıldıyor, boncuk İtina etmek — Özenmek | rengindeki gözleri yalvaran ba - İtina — Özen kışlarla doluydu sanki... Bir a- Örnekler: 1 — Bu işe da- | çuç içi kadar küçücük, can par- ha iyi kayıtlanmanız lâ - | çagr genç adamın yüreğini sız - aandır: lattı. Bu aç ve kimsesiz hayvan zz ada baytan Dasa İ Cit ceketinin cebine / koyarak ğ eve getirdi. Kapırdan girince yaş 5 — İkametgâh — Konuk lt annesi miyavlamayı duyarak Mesken — Otru Örnekler: 1 — Herkes bu- Junduğu şehirde bir konuk göstermek yükümünde - dir, 2 — Hükümet Ankarada ış!)gh'âm;. otâummucleıl sordu: — Ne o, cebinde kedi mi var? Genç adam kediyi çıkararak annesine gösterdi: — Bak anneciğim ne güzel yavru.. - Dayanamadım aldım.. Yaşir kadın oğlunu çok se - Yerdi.. Buna değin: (1) Ötekilerde bunlara tfyastamız 1IN ÖYKÜSÜ (HİKÂYE)| Tının sulandığı, Lâğım sularile sebze tarlala- lokantalarında rak yapılabilir. — Oğlum sokak kedilerinden Not: Gazetemize gönderilecek ya- fayda umma.. Onları anası so - Barsonların, üzerine ekmeğini- Zi gözünüzün önünde kirden si- Yahlaşmış bir paçavra ile sildi- Bi, sokaklarında yiyeceklerin a- sıkta satıldığı, çocukların yerle Te dökülen şeyleri toplayıp ye- dık_ıen' bir yerde kahve gazete- rinin sıhhate olân zararından bahsetmek, ancak espri yapmak Olur, Vâ - Nü'nun kahvelerde ga - Zete okunmasının yasak edilme Si lüzumunu isbat için göster - diği ikinci sebebe: yani gazete- lerin satışını arttırmak düşün - tesine gelince, kahvede gazete rıları a Hallamlaaaaan a ai ar- | kakta doğurur. Sokakta gözleri BAA AAA AAA KERARE | Nİ Açanlar eV yaşamasına Uya- e e e ae | ALAY rarak okutmak zorunda olan bir Genç adam küçük bir çocuk mcr_nlckeı için, okuyanların, kar | gibi kediyi elinden bırakmıyor şılığında para verip vermemiş | du. olduklarını araştırmak bilmem Annesi: ki ne kadar doğru bir şey olur. | — Peki canm dedi.. Bu ka - _Lıe_rinizi on bin kişiye okutup | dar sevdinse al., yüz '[" kazanmayı mı, yoksa Kedi, küçük arda (aile) nn ;:î :;ıuz kişiye 9k:ıtışık bin lira | içine bir damla sevinç gibi gir- nayı mı istersiniz, SOrü - | mişti.. da yi sunu bazı arkadaşlarıma sordu- nuî;mînğı:nî'â:;uî':yî% ğum zaman aldığım - cevaplar | yerine gelmişti.. Aradan bir kaç aynı olmamıştır. Fakat, hiç san | ğgün geçti. Yavru öyle iyi bakılı- uyanların hemen köşüp Parasile birer tane gazete ala - caklarına hiç inanmıyorum, Bir haftalık bir deneç yapmak bunu isbata yeter. Okutmak, her çareye baş vu. No, 31 YOSMA! Etem İzzet BENİCE Yirmi beş numaraya yatırıldı. 'Tek yataklı, küçük bir oda. Hastabakıcı onu kendi clile Soydu, yatağa soktu. Biydi. ». Türk san'atınım bütün inceli- Bini işlemelerinde toplayan bu Becelik içinde günün bütün ışık :;.iılıkluini yüzünde derliyor- Onun en güzel günü idi. Gören doktorlar: — Ihhh... b Diye içlerini çektiler, Soyan 'astabakıcı: — Ne güzelsiniz, bayanım?... Diye kadınlığının bütün kıs- Kendisinin getirdiği geceliği | miyorum ki Türk devriminde | yordu ki, büyüdü sanki.. Her da rol sahibi olan Türk gazeteleri | kika pencere önünde durarak so ikinci şekli seçsinler. kaklara özlem (hasret) İe bakı- Yaşar Nabi NAYIR | yordu. Bir aralık kapıyı açık bul muş fırlamış kaçmıştı. Akşam Gerektirici sebeb — Esbabr mucibe yok hepsi birer birer geldiler, kıpı.ırıhğm:lın onu gördüler. | niçindi?.. Bu güzel, çok güzel, , Hiç işi olmıyanlar bile birer | bütün güzelliklere üstün erge- iş uydurup yirmi beş numaraya | nin alımlılığı doktorun erkek giriyor, onu götüyor, bir çift İâ- | duygularını da mr sarsıyordu? kırdı etmeği kâr sayıp dışarı çı- | Yoksa doktor bir türlü anlıya- kıyorlardı. madığı bu hastalığın verdiği Asıl doktorz, onün döktörü sa- | üzüntü ile mi içten içe burunu- at onda geldi. yordu?. İç hastalıklarından yatanlara | Doktor genç kızın elini avu- o saatte hergün bakmağa baş- | cunun içine aldı; nabzı yokladı. lardı. Hastalarını dolaşmadan yi önce önun yanma girdi: Dedi. Sordu: — Oo... Geldiniz mi ? — Şimdi başınızda ağrı var Güney yatakta kımıldadı, | mı?. * doğruldu: n i — Hayır. Bu dakikada yok. — Oo, siz de geldiniz mi dok | Fakat, yine başımda bir ağırlık, tor?, işlememezlik var, — Nasılsımız?, — Dilinize bakayım.. Güney gözlere ateş veren| — Buyrun... pembe beyaz göğsünde top top| — — Diliniz de iyi, Hem de çok âomurlanın ç'l?nkı;i ukkga gibi | iyi! luran memelerini geceliğinin | — Genç kız boynunu büktü, kıv- bolluğu içinde kaybetmeğe — ve | tım kıvrım siyah saçları, pembe yaçlığını, göğsünü geçire geçi- & ortaya döktü. Gözbebekleri, pırlantanın or- ) yerleştirilmiş birer iri, fiyah inci gibi, parlryordu. t yurdunda kim var, kina kollarını üzerlerinde kavuştur- | beyaz yüzüne döküldü. Gölgeli mağa çalışarak doktorun sorgu- | gözleri katmerlendi, tatlılandı, sunu karşıladı: doktorun gözlerini kendisine — Her vakitki gibi doktor! | bağlıyacakmış gibi onun gözbe- Dqktorl karyolanım kenarına beklerinin içine doldu: geldi, sesinde bir titreklik, iç| — Bilmiyorum doktor, işte e Nerdr BAk l Kedisi — Ben sana demedim mi yav rum. Sokaktan gelen sokağa gi* defee e « Bir gün genç adam eve ge Tince annesine: — Anacığım ben bir genç kız seviyorum Dedi. Yaşlr kadın sevinçli göz lerle oğluna bakarak: — Kim bu sevdiğin kız yav - rum, Diye sordu.. Genç adam ya - vaşça: — Onunla sokakta tanıştım evleneceğim... Yaşlı ananın yüzündeki gü - lüş birdenbire dağıldı : — Çocuğum işine karışmak istemem ama, sokakta tanışıları kızlarla evlenilmez,.. e “ ça Genç adam dediğini yapa- rak evlendi. Böylece aylar geç - ti Bir gün genç kadın gezme - ge gitmişti Eve vaktinde dön - medi. Genç adam işten gelince annesi; — Karın kaçtı. Ben sana söy- lememiş miydim. Sarı kedi gibi © da geldiği yere gitti.. Genç adam annesinin gözleri ne acile baktı.. Daha bu sözlerin üzerinden v TAYVUZ n KILAVUZ iÇiN DERSLER | Bulmacalarımız öz türkçedir. Şek- limiziu boş gözlerine karsılıklarını yer 'leştiriniz. Yedi gün arka > kaya bul- macamızı doğru çözülmüş olarak gön- derenler arasnıda kurga çekiyoruz. Armağanlar veriyoruz. Bulmacaları- | mız: istediğiniz gün çözmeğe başlaya- bilirsiniz elverir ki yedi gün arka ar- kaya çözülmüş olsun. Karşılıkdarı “Ts- tanbul (Tan) bulmaca servisine yol- layınız. —T Mütekaid — Emekli - 'Tekaüd olmak — Emekliye ayrıl- mak Tekadd etmek — Emekliye ayır- mak, Ancak Cumuciyet emekli aylıkları: nı geçinecek bir dereceye çıkardı. Dosturm, siyil emekliterdendir. Benim emektiye ayrıtmaklığım için daha beş yıl var. Tç bakarlığı bu yal 3 ilbayı daha emekliye ayırmıştır. e Müteradif — Çemdeş. Ingilizerde çemdeş xelimeler çok- tur. e Bicinciye: Gümüş saat. İkinciye: Maroken bir cüzdan, Üçüncüye: Bir «til>, Düördüncüye: (Tan)ın bir senelik abonesi, Beşinciden onuncuya karar: (Tan) m altı aylık abonesi armağan edile- cektir. (2 34 5 6 ? 8 9 1011 . Müvozzi — Dağıtmaç. Satışı cxsilen gazeteci, dağıtmacına kusur bulur, o Nekabet — Eyiselik. Dostum geçirdiği ağır hastalıktan sonra, ancuk bugünlerde eyiselik dev- rine girdi. o Namzed — Aday. Gelecek seçimde adaylığınızı koya: cak misiniz? Bir cümle üzerinde duralım: “Kim- senin husüsi bayatına — karışmamak, husüsi menfaat aramamak, çocukla- rına katşı husus! bir itina göstermek onun vasıflarındandır.,, | Bu cümledeki üç “humuet,, yi biz ayrı ayrı anlamlarda — kullanryoruz. Birinci “hususi,, nin karşılığı “özel., SOLDAN SAGA : 1—İddia (3). Muükavemet (7). 2-— Kamer (2). Ham kavan (5), 3 — İşte (2). Nota (2). 4 — Ölü değil (3). Etajer (3). 5-— Sayt (2). Ekşi bir nesne (5). Sonuna (r) korsan beyaz, (n) korsan kırmızılaşır (2). ikincinin “şahsiğ,, Üçüncümün “ays | £ — Bir Sark vilüâyetimiz (3). ram,, dir. — D 7 — Nakus (3). Köpek (2). o , B — Denizde yüzer (6). Arka değil Ahlâk öğütçen'lerinden kimnse hoş- (2). Tanmaz. 9 — Lihim (2) Süleyman Nazit, dizinlerinden faz- | 10 — Türkiyenin en büyük - gazetesi la serpinlerile tanınmıştır. (3). Damen (4). 11 — Papa (2), Orta değil (5). İ- simleri sıfat yapan bir edat (2). YUKARDAN AŞAĞI : 1 .— Mebus (6). Topu birden (3). 2— Kamer (2). Mevcut (3). 3 — Rüzgâra emir (2). * — İdamet (2). Gözün ifrazatı (5), Kamutayda çoğunluk yetrisi ol- mazsa toplanılamarz. Hangi aşamaya çıksa, hırsı dinmi- yor. Erke süreğen değil, geçeğendir. Bana verdiğiniz büyüteçle Larusun ince yazılarnı okuyamıyorum. Küstah ve çekinsiz bir tavırla ya- bir kaç dakika geçmemişti ki, kapı çalındı. Bir adam geldi. Elindeki kâadı verdi. Kâadda şu sözler yazılıydı: — Kocacığım., Bana otomo - bil çarptı. Üzülme! Yalnız bi - raz rahatsızım. Hastalar yurdu na çabuk gel.. Beni yuvama gö - tür.; Burada kalmak istemiyo - rüm çabuk gel sevğilim:: Genç adam çılgına dönmüş - tü. Kâadı annesine uzatarak: — Korkun boşa çıktı anne de di. Karım bir sarı kedi değildir.. Yuvasını istiyı ne var, ne oluyor?.. Bütün bun- ları burada anlıyacaksınız. Doktor, durgun bir sesle: — Hepsini, her şeyi anlıya- cağız, Derken ne yapacağımı, işe ne- reden başlıyacağını da düşünü- yordu. — Bu, ia biraz kan alacağız. Dedi. Genç kız sanki birden en korkunç bir şeyle karşılaşmış gibi yarı çığlığı andıran bir ses gıkardı: nıma geldi. ham (2). Kimseye atdaçlık etmekten hoşlan- | 6 — Kırmızı (2). Törpü (5). mam. 7 — Mağlüp (5). Beygir (2). Kâğıtların birtbirinden ayrılıp da- Zılmaması için bağlaç koymalısınız. Kandilli göyet'i yeni bir deprem haber verdi. Başlıca göymenlerimiz kimlerdir? 'Türk göğsü bütün kalelerden da- 8— Amca (3). Vilâyet (2). Erkek () 9 — Lâhim (2). 10 — Nemli (5). Hususf (4): 11 — Yaramaz (6). Rabit edatı (2). —e aa ae eee ha bekemdir. Geçeğen — Muvakkat Yasak yerlerde oturmayınız. Büyüteç — Pertevsüz Bu mizallerde geçen kelimeler: Çekinsiz — Pervasız Öğütçen — Nâtih Ardaç — Poyk Dizin — Nazım Bağlaç — Raptiye Serpin — Nesir Göyet — Rasathano Yetri — Nisab Göymen — Rasıt Aşama — Pâye Bekem — Rasin, muhkem Süreğen —— Payidar Yaşak — Râtıb — Hangisinden?.. — Kırmızı kan C-marından, Ergen kız sanki koluna iğne şimdiden sokulmuş gibi birden — Vapar m. Diyordu. Doktor: — Hele o sıra gelsin, kolay yavrucuğum.. — Ahhh! . Doktor, ş-şkın, birden: — Ne oldunuz?.. Dedi, Güney yine o sesle: — Aman doktor ben çok kor- karım. Hiç dayanamam, Benden nasıl kan alacaksınız?. Diye sordu. Doktor ağır ağır yşıqtım_ığı, kan almağı kü- gültmeği kuran biz 3öylenişle cevap verdi: ğ'l— Kan almak hiç$ir şey de- il, — Neremden alacaksmız?... — Kolunuzdan.. — Damardar. mu?, Di Dedi, sözüne ekledi: —Oİf... of... Koi ğ Ben bu kanı aldrramıyaca- | — — Şı_ı:îdı ben € — cTm, Haatc- ğim doktor.. larm vizitalarını yapayım. Son- | - Demeğe başladı. Doktor, genç | ra gelir, teninle uzun uzun ke- kızın sürdükçe güzelliğini art- | fuşurum.. tıran bu katılışı karşısında ona | — Ve Güney: Nk“'obâ:m: — Peki € — sor.. — yacak bir şey yok ca- r : eX Gd a bi a lay e e SA z dığını duymıyacaksın bile.. ti BC U Didi Ö yine çekingesllkcye | YAi KaLe terdi: * K v Diyor ve kazıdan dalgım dz'. — Aman aman, ben akdıra- | &n sıkıyordu! mam, Hom kanı görünc. bayılı- İik yedi günc — Bir şey olmazsın.. Güney'in yurtta yedinci gü- — Ne diyorsun doktor. Ben | tü. bir kesilmiş tavuzun kanıma bi-| — Röntgene tutuldu. le bakamam.. Balgamı araştırıldı. | — Senin kazım alinn'?> İdrarına bakıldı. r âevirir:i'ı... Belkemiğinden su alındı, doktorun bu < işitmemiş gibi kırıla Gükü göğsünün bütün şişkinliklerini a ş ü sesile: K Kant yoklandı. — Ben kan - aldıramam di tort, 1 5C5 $— Mecmua (5). Akıl — (2). İstil- | ü

Bu sayıdan diğer sayfalar: