28 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12

28 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— ıı Bütün Ulus Asker ! Piris Soir'dan; 24 Temmuzda Adisababa muhabi ri kablo İle gazetesine bildiriyor — lisababa bu sabah böraari seslerile , Habeş pa: Kendimi âdeta zannettim, İdiğim otelin hahiçesinde ayakları çıplak, üzerleri hüki elbiseli birçok kimseler yerli zabitlerin idere- sinde talim yapıyorlardı. Bunlür ote lin adamları idi. Servisten önce ve sonra askeri terbiye görmek mecburi yetinde bulunuyorlardı. Civardaki yel larda da buna benzer sah: tesa- f etmek kabildi. 1500 metre irtifa» da bulunan Ağisababa şehri, civar- daki Okaliptus ormam arasında kay- bolmaktadır. Şehrin etrafı bir cambaz hane tribünü gibi dört yandan böyük dağlarla sarılmıştır. Baştan başa kum kızgın güneş altında. ya- cn Adisababaya gelince, insan hakikaten çok değişik bir man- ile karşılaştığını anlar. Bugünler de Adisababada yağmur mevsimi baş- lamıştır. Sabahın dokuzundan itibaren gökyüzü tamamen kaplıdır. Şimşek— ler ve gök gürültüleri arasında müte- madiyen tufan gibi yağmurlar yağar. Bu esnada askerler kapalr yerler altr- pa çekilirler, fakat yağmur 5 di mi, gene talime giderler. Şehrin Ka piten Eskarpos isminde büyük bir ana caddesi vardır. Bu cadde kaba taslar- Ya yapılmıştır. En kalabalık nokta bü- radadır. Arabalar, otomobiller, td: arkası kesilmeden piyadeler arasından kendilerine yol açarak gelir giderler. Tste ktan katıra binmiş Habeş şeli geliyor. Arkasında maiyeti var... Bir emirber neferi diğer bir kâtırın üzerinde kendi şemsiye tutuyor Burada katıra binmek asale' sustür. Şehrin eşrafr, ileri gelen» ine, giderken hep katıra bine- rek giderler. Uzaktan sökün eden bir çok katır süvarlar da muhakkak, İm- paratora sadakatlerini arzetmek üze- re Övebbi sarayına gidiyorlar, Adisababada her gün büyük kilise- lerde Habeşistan selâmeti için Tan- nya dua edilir. Dua formülü şudur: “Allah bizimle beraberdir. Mevel ke nasıl yardım ettiyse, İmparatora da | öyle yardım edecektir.,, Umumiyetle Habeşistanın birkaç senedenberi devam eden Ww ha vası tâmamile değişmiştir. Bu manza- ra karşısında uzun zamandan beri bu- tada yasayan ecnebiler de hayrete düş müşlerdir. Bunlardan birisi bana de- di ki — Birkaç ay evveline gelinceye k dar burada hâkim olan fikir şu ii İmparatorler imparatorn No. 17 ————— . . Abanoz Bilezik , RENE CHAMBE Saat dokuzda dışarıya çıkmak İ- çin bütün formaliteler bitmiş, güm- rük muayenesi yapılmıştı. Öğle yemeğini hep beraber yemek için, şehrin en güzel lokantası olan Paris lokantasında buluşmak üzere sözleştik. Allah Allah hep Paris! Bereye gitsek Parisi Bu bizim Pa- tisimiz besbelli bütün dünyanın mer kezi gibi birşey... Bir kere daha milli izzeti nefsim okşanmış oluyordu. Kaptan Möewe'ye bir iğne batır « maktah kendimi alamadım. Masuma- ne bir tavır alarak: — Nereye gitsek, hep Paris oteli- ne, Paris lokantasına uğruyoruz. Bu, . doğru değil! Birgün de Berlin ote- Hire, yahut Berlin lokantasına gide- Jim, » 2 O Mğrair slüremaciğnği — Baedeker'de böyle bir adrese rastlamadık, dedi. Via Magueda ile Via del Celso'nun köşesinde biribirlerimizden ayrrldrk. Herkes başını alıp bir istikamete da- ğildir. Çoğumuz, seyahatimizden hâtıra | Htalya Krair sonra birden herşey de, münakaşalara mevzu olan meseleler birkaç saat zarfında halledilmeğe baş- İandı, İrmpatatorun, egraf ve ileri ge- lenlerden mürekkep fevkalâde bir top lev bütün lahtr önünde söylediği memlekette fevkalâde akisler yi Dahili münazaalar unutuldu. İstiklâl | Ateşi simdiye kadar biribirlerinin gö- | sünü oyanları, yekdiğerine yaklaştır- mâk hususunda bütün bizmetini gör- dü. Söylediklerine nazaran İmparator söylevini bitirince uzun bir süküt ol müş, sonra bir alkış tufası başlamış- tr, Kendisini dinleyenler arasmiz bu Tunan ve Menelik devrini mışlardır. Birçok sâiler kadar götürmüşlerdir. Belçikalı ve İsveçli zabitler tarafm- dan terbiye edilen zabitler memlek; tin ber tarafına dağılmışlar ve müte- ferrik silâbşorları, cengâverleri mun- tatam bir ordu haline sokmak için uğ reşmağa başlamışlardır. Cibutiden, Adis - Ababaya kadar gelirken üç yerde durakladım. İndi - #im yerler tamamen sahra idi. Yal mz ufak tefek bazı kulübeler vardı. Orada geceleyin bile meşalererin aydmlığı altında ayakları şıpiak er - | keklerin talim yaptıklarımı ogirdüm. Bunlardan birçokları askeri « bise mişlerdi. Bazıları ise biseler ve silâh olarak ta birir mızrak tağıyorlardı. Genç, ihtiyar herkes, 12 yaşındaki mahalle çocuklarından saç'ırr ağar- meş ihtiyarlara varıncaya kadar bütün Habeşliler: “Hür olarak ölmek, köle olarak ya- şamaktan hayırlıdır... diyen Impara - torun sözünli yerine getirmek için, ay i hararet, ayni iştiyakla talim ediyor lardır. Talimlerde bulundum. Bışlıca ku- mandalar (o İtatsızca apılryordu. Harp sanatini etlerinin. Be mirası 9 larak saklayan bu askerler, verilen ku mandayı derhal tatbik ediyorlardı. Bunlârın kısa bir zamanda kendilerin. de esasen mevcut bulunan cesarst, kahramanlık hisleri kg yaman birer asker olacakları Del Habeşlerin başlıca mümtaz vasıfla- ti mukavemettir. Böyle ve vah- şi iklimli bir memlekette de mukave- metin büyük rolü olacağı da muhak- kaktır. Imapratorun söylevinde bilhassa kadınlara da hitap edilmiştir. Yakında arsulusal Salibi Ahmerin himayesi alında Adisababada hastıbakıcılık derslerine başlanacaktır. Eğer bir sa- vaş çıkacak olursa sade erkekler de- Zil, belki bütün ulus ayaklanacaktır. kalem diye ufak tefek şeyler satın almak için, mağazalara daldık. Öğle yemeğinde dikkate değer bir şey olmadı. Sıcaktan ortalık beli du. Maryse yorulduğundan di- yordu. Sofradan kalktıktan sonra Werner Golovine bir otomobil çağı- rarak, kızını yata götürdü... . Framond ile Möewe gene hemen gözden kayboldular. Bir tütüncüye girdiklerini ve ağızlarında birer si- gara ile çıktıklarını ve iki beygirli bir arabaya bindiklerini görmüştüm. Araba, şehrin şimal istikametine yü- rüyüp gözden kaybolmuştu. Yaya kaldırımında, yanı başımda duran Lauffen'e sordum — Nereye gidiyorlar? Lauffen gülümsedi! 5 — — Geliniz, dedi, onları akşamdan evvel göremeyiz. Sonra peşlerinden gitmekte de mâna yok. Belki de ra- batsız ederiz. Onun için akşama ka- dar biz beraber kalacağır. — Beraber kaldığımıza ben de çok memnunum, âzizim Lauffen. Doğrusu yalan söylememiştim. O kadar zamandır beklediğim fırsatın en nihayet çıktığını sezer gibi ol- muştum. Tesadüf birden bire bana yardım edecek bir şekil almıştı. O - nunla başbaşa kalmak için aradığım dakikalar, te tertibat alınadığım atm herşey düzelecektir... Fakat ve tatarlar li tertip etmiş ve müsabaka mat kendisine âlt tayyare alanmda yapıl- mıştır. Uçakların parlaklığı ve mü- kemme! şak, otları uçak özmanlarından mürekkepti, uçağın yanmda idi. Daha ileride Mi üç zarif bayan yer almıştı. Bu müsa- bakaya, sıhhiye uçakları da iştirak et- mişti, Zarif Ml Andre Lorain, bir 58 Potez tayyaresine yerleşmişti. Onun kumrallığı, uçağın renklerini canlan- dırıyordu, Bu makineyi herkes hay- retle seyretti. İki mini mini tayyareci kız, müsabakaya girmişti. Kendilerini balde kendiliğinden hülâl etmiş bu- Tunuyordu. Sonra Lauffen de pek keyifli görü nüyordu. Acaba merakımı en niha « yet tatmin etmiş olacak mıydım? Haydi, biraz dikkat ve maharet! * Saat yediyi çalalı epeyce olmuş - tu. Palermoya dönüşümüzde, Vanini lokantasında, gene ikimiz beraber kü ük bir masaya oturduk. Ben, hai <e, içkilerin en nefislerinden bir hay li mikdarda şişeler hazırlatmıştım. itiraf ederim ki, ben de hay gece li içmiştim. Lauffen epeyce olmuştu. Marne muharebesini de bu yüzden kaybetmemişler © miydi? Von Klück ordusu ricat ederken, yolların iki boyundaki hendeklere milyonlarca şi- şe atmamış mıydı? Geçen mayısta Montekarlodaki müşahedemde aldanmamıştım. Lavffen'in yüzünde gene ayni kır- mızı lekeler peyda olmağa başlamış» tr. Konuşurken cümleler dağılmağa ve almanca kelimeler çoğalmağa baş- Tamıştı, Karışık şeyler söylüyordu: — Ben.. Ben. Benim çok parlak istikbalim var. Bu kış, Po... Pozen- deki alayımda.. Ah, nasl söyliye- yim? Siz de Oberst'e nasıl diyorlar? — Miralay. — Ah, ah... Tamam, tamam. Ak TA Dünya Gazetelerine Göre Hâdisel 2 HABEŞISTANDA |FransadaÖzel Uçaklarda Konfor Ve Zarafet Müsabakası Yapıldı z Air'den: Fransada özel uçaklarda üçüncü bir konfor ve zerafet müsabakası ya- pılmıştır. Müsabakayı Matmazel Su- zanne de la Meurthe'in başkanlık et- tiği Rolan Garros klübü müsabakayı tmazelin iyeti, bayan tuvaletlerinin za- rafeti, kadm güzelliği, uyumlu kıvıl- cımlar sâçan bir kül teşkil etmişti. Bu zarif tabloya uçak alarınm yum- yeşil bir fon yapmıştı. Gü- neş, sanki beyaz tuvaletlerin şaşaası- nı bozmamak için bulutlara bürünmüş tü. Hülâsa müsabaka büyülü bir kad- r0 içinde cereyan etti, Müsabakaya giren uçaklar çoktu, çok mükemmel tertibatı vardı, renk ve şekilce pek za- rifti. Doğrusu Jüri haklı bir karar ve- tebilmek için zahmet çekti. Her uça- ğın. kamaraları, içten dışa karşı gö- rülüş kabiliyeti, bagaj dairesi, gürül- t(i ve pis kokulara karşı yapılmış ter- tipleri İncelemek gerekti. Bunlar kon- for taraft idi. Uçağın dış çizgileri, dış rengi. dış enstallasyonları ve uçağm pilot tarafından taktimi ve yolcuları incelendi, Bunlar makinenin zarafet kısmına aittir, Jüri, zarif biyanlarla, Jozelin Beker, beyaz külot ve sarı getrler giyen tiglon adlı bembeyaz mazel Regine Paris, dantel robile Po- tezbo otomobilinin yanında ortakğa lan ihtiyar Habeşler ağlamağa başla- | #eVinçli bir not saçıyordu. MU. Regine Uincza, kırmızı otomobili gibi kızıl İmparatorun söylevini gece gündüz | bir elbise giymişti. Komutan Jonchay yürüyerek yurdun en Ücra köşelsrine | in Candron sistemindeki otomobilinde ARADAKİ FARK N sanatkâr Gaby Morlay tebrik etti. Müsabakaya iştirak eden zengin, asil şöhretli ve kibar bayanları artık say. mayacağız. Müsabakada muvaffak o- lar tayin edildikten sonra, Madam Dela Combe uçarak, havada,çok us- talıklı cambazlıklar yaptı. Beyaz, ma- vi ve kırmızı renkte üç Caudron tay yaresi, Fransız bayrağını temsil ede- rek uçtular. Sonra müsabakaya giren tayyareler bir bir uçtu. Ve gözden kayboldu. Davetlileri getiren zarif oto mobiller de zarif bayanları alarak git- tiler. Habeşistandaki Bekâr Japonlar Paris Soir'dan: "Avrupa başbakanları. Habeş mese- lesi etrafında Japonya ile Italya ara- sındaki münasebatın gerginleşmesini alâka ile takip etmektedirler Japon. lar 1930 da Habeşistarım, Japon mal- larma karşı ancak bir miktar kahve ve biraz da hayva” derisi verebilecek» lerini görmüşler ve bu fakir memle - ketten başka türlü istifade yolunu aramışlardır. Japonların tetkikatına nazaran Tsana göl mıntakası, pamuk zeriyatma çok elverişlidir. İşte bun - dan sonra buraya binlerce Japon hic- ret etmiş, dört senede 300,000 hektar arazi ekilmiştir. Fakat Krallar Krak ile Mikado arasında aktedilen bir iti- Minameye nazaran bütün bu Japon- larm bekâr olması gerektir. Bunlar yerli ahalinin kızlarını almak mecbü- riyetindedirler. Lâkin Japonlar Bu- dist, Habeşler ise ya müslüman, ya bunlardan doğacak çocuklarım analarının dinin - “de olması şart koşulmuştur, Propagandanın ve barış prensipleri dahilinde sarı ırk istilâsının bu şekli hiç görülmemiştir. — Onlar da bizim gibil Yalnız Boyanmağa vakitleri va. s0, miralayım bana daha geçenlerde söylüyordu; “Lieber Lauffen, Sie sinde mein besser Füllen,,.. Bilmez- siniz, bu sözleri duyunca ne kadar sevindim. oOYalan © söylemiyorum ha. Gelcek sene her.. her.. her halde ikinci alayda Öber - Leutnan'ım, Çerezde kadehini bir kere daha sil me doldurdum. Lauffen içkiden yrl- madığını İspat etmek istiyen adamla» rm kahramanlığı ile kadehi üç yu- dumda boşalttı. — Bravo! dedim, doğrusu çok gü- zel içiyorsunuz. Bir öküz gibi, ciğerlerindeki kız- gın havayt boşalttı. Daha kırmızı kesilen yüzlinde geniş bir tebessüm hâsıl oldu: — Alman süvarisi içmesini bilir, dedi. Ve ilâve etti; i — Harbetmesini de bilir. Also, Al- so, Heil! Bir harp olsa da, bütün dünya görse... İçki buharının bu adamın kafasın- dan her türlü ihtiyat ve teyakkuz düşüncelerini akp götürdüğünü görü- yorum. Sordum — Ya Alman bahriyesi? ” Bu sualime hiç te hayret eder rünmedi: — Alman babriyesi mi? Kaiserli- satla teçhiz edilmek i le evlerimiz. gi zaman bugünkü kadar tamire mühtaç bir hale düşremişti, Çiftliklerin ye - niden boyanmak, tamir edilmek ihti- kadar hid bir devreye Ziraat makinelerine ihti- Yaç bur kadar şiddetli değildi, Halkın, yeni buz dolabı. yeni mefruşat, yeni ev eşyası” na olan ihtiyaçları bu kadar şiddetle , Yarın doğacak te- ünde milyonlarca in - yacı bugünl girmemişti yeni otamobil, yeni radyo, #ân İş bulacaktır. Maamafih diyecek» siniz ki, bunla, bunlara ih- ti buki meselenin içyüzü böyle değil! Bugün Amerika halkı, ekonomik ba - kımdan memleketi çok yüksek bir re- fah seviyesine çıkaracak kadar para" ya maliktir. Bötün bu yukarıda say- dığımız şeyleri yapacak para, halkın kesesinde mevcuttur. Diyeceksiniz ki yüzbinlerce ailenin iaşesi hükümet ve hususi muavenetle temin eilildiği bir zamanda bundan bahsetmek abestir. Buna itiraz etmiyelim. Çünkü doğru dur. Fakat şunlar da doğrudur; Amerikada aylardanberi halkın ta- sarruf ettiği para mikdarı günde 2 mil on doları geçmektedir. Beş senelik şiddetli buhrana rağmen halkın tasar» ruf ettiği mikdar 22 milyar doları bul- muştur. Bu rakam 1528 - 29 refah nelerine nazaran ancak yüzde 21 nis- betinde eksiktir. Bugün inflâsen ol- madâin memlekette 28 milyar dolar ktedi temin etenek imkânı vatdır. A- merika halkı bugünkü kadar işsi: karşı büyük teşebbüslere girişmek için fikren hazırlanmış değildi. Me- sele yalnız bu kadarla kalmıyor.Mem lekette mü bir altın stoku vardır. Son üç hafta zarfında Birleşik Ame- rika Devletleri toprağına 350 milyon altın dolar akmış bulunuyor. Woll Street bankerleri ellerinde parayı, ö- tekine berikine peşkeş çekmektedir - ler. Faiz nisbeti o derece azdır ki be- dava para dağılıyor denebi Bun- lardan anlaşılan mâna da şudur ki: şimdiye kadar görülmemiş bir refah seviyesine yükselmek için bütün un- surlar birleşmiş bir haldedir. Noksan olan birşey “emniyet” tir, Sanayi ve iş iderleri, patronları arasında hükü- metin işe müdahale etmiyeceğine da- ir (emniyet) ve (itimat) yoktur. Şim- diye kadar yapılan tecrübelerde, Ame rika iş tarzına aykırı olarak hükümet teşebbüse, parayı işe yatırmak ve sar fetmek gibi hususata müdahale ettiği için 1 şadamınnı emniyeti kalmamış- ter, Maamafih bu da yakında zail la- caktır. Çünkü artık Washington'da anlamıştır ki iş adamlarının sanayici- İerin, patronların, kapitalistlerin ve halkın beraber çalışması olmadıkça, hükümet yalnız başına hiç bir iş başa ramıyacaktır. Cümurreisi Roosevelt al tu ây evvel bu hususa sarih olarak işa- ret etti. Yalnız başma iş görülemiye- ceğini anlayarak memleketin ileri ge- len İş adamlarını başına topladı. Bun- dan ümide düşmemek kabil değildi. Iş adamları bile yerlerinden kımıldan | mağa başladılar. Fakat bunu mütea- kıp çok müessif bir hâdise il4 karşı aşıldı. Relsicümhur mevcut hidematı umumiye şirketlerle rekabet etmek üzcre hükümetin bu işlere de girişe. ceğini ilân etti. Buna, hükümetin iş- che grosse Marine? Elini masaya vurdu? — Dünyanın en büyük bahriyesit dedi, hiç şüphesiz en kuvvetlisi! yir- 5 yirmi senedir imparator bunun işin çalışıyor. — Evet, aziz dost Möewe de çalı, şıyor. Bu ismi ne olur, ne olmaz, dostlu- ğu ortaya katarak söylemiştim. Lauffen kendini tutamadı: — Möewe mi?.. Ah, ne şeytandır 0! Ah, alman bahriyesinde daha onun gibi beş oni tanesi olsaydı.. — Fakat tuhaf tuhaf düşünceleri var, değil mi? — Nasıl tuhaf? Lieb Freund, onun düşünceleri hiç tuhaf olur mu? Baktım, dili çözülüyor. Hemen kadehini tekrar doldurdum. Başımı kaldırdığım zaman gözlerimiz ilişti. Bakışma bir dehşet gelmişti. Gözle- ri birden kan çanağına dönmüştü. Birden ayağa kalktı ve masanın üzerinden bana doğru iğilerek, teh- ditkâr bir tavırla; — Baksana bana, dedi, sen beni sarhoş mu etmek İstiyorsun? Ve elinin tersiyle dolu kadehe öy- le bir vuruş vurdu ki, kadeh karşı duvara ve param, oldu. Lokan i müşteri hayretle başlarını çevirdiler ve bir kısmı aya- Pi er YAMA gm ga yaşaya EKONOMIK BAFX Amerikada Emniyetsi Şimdiye kadar Amerika fabrikaları hiç bir zaman yenilenmek, yeni tesi- iyacı karşısın. bulunmamıştır. Umumiyet itibari» 28.1 .959 ROOSEVELİ sizliğe çare bulmak üzer€ # metin mürakabesi al #âir projelere milyarlar 4 fedileceğini ilân etmesi b miş aşa soğuk su ka tı. İş adamları bihakkin lar, Çünkü böyle vâsi #' şahsi teşebbüs ile mücağ” mek mânasını ta Maamafih bu ilân edile mevkii tatbika konup # şimdiden kestirmek kabil “ ni zamanda noksan olan * surunun ne zaman avdet gün hiç kimse kestiremefi na rağmen şurası da kat lenebilir ki Amerikada niyet âvdet edecek, normal yaşayış başlaya! Avdet ettiği zaman da Bİ$ mesin ki Amerika 1928 ” ve bundan evvelki refah çok daha fevkinde bir ref luğa kavuşacaktır. Çi mikdarı bunu temin et kâfidir. Türkiye » JaP r il Tokyo 24 Temmus işgüderi Bay Nebil b4 *i işler Bakanı muavini 5 ji yu siyarel ederek Jtalyâ 'f ticari ilgileri ile Çinde “4 dahi durum etrafında kök Emin bir kaynaktan Sü mata nazaran Bay Nebi “e at devam eden koni da bilhassa Japonyanıf * iri beş anlı yi ki durumuka dair izahet” Tayyorü Veliahdi ” bayrağı çek”. A, — He yera iç işler dün söylediği bir söyle ii veliahdi Prens Rüpperh “yi detle hücum ederek, one ki şatosunun Üzerine 0” mal: haçlı bayrak çekme” dan sızlanmıştır. 4 Vagner, demiştir ki * “Vittelsbah £ hanet geceku eski, karı ie avyera bayrağını çeM” ediyor. Bana öyle geliYf” ra'da gene bir te rekiyor.,, İ Veliahd Rüppreht, yi Bavyera'da çekilmi$ ğa kalktı. Garsonlar © ler. Kip ae el Z Ki sofrasında olağan Sey nız allah rızası çi lim. Siz deli mi oldi 2. Ve bir hamlede be Lauffen şaşkın bir Ha benden ayırmıyordu- du. Gelen garsonlar — Ein ânderer kadeh daha! Metrdotelin bir Palermonun deniz€ tirme lan duk, Yata dönecekti

Bu sayıdan diğer sayfalar: