28 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

28 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

amm 18.9.938 m — ma ———— Hava Tehlikesine Karşı Yeniden Üye Olanlar "Ankara, 27. A.A. — Hava tehlike- sini bilen üyeler : Hoca Münip 20, - Makbule Artist 20, Bohor o Misitranç 24, Mehmet Nszmi Portakal 200, Tahir İnanç 20, Hami 20, Sadık Özçelik (20, Hasan 20, Ali Sarola 20, Ahmet Hulusi 40, Yelkenci İsmail 25, Maimet Nafiz 20, Şefik 20, Refik 20, Şevket Çı. nar 20, Halil Çolak oğlu 20, Bosnalı İbrahim ve oğulları 280, Germencik. | den Hudaverdi 20, Bakkal İzzet 20, | Etem ve kardeşleri 20, Mehtiet 20, Sabri 20, Bayan (o Kadiye 20, Atcalı İsmail 20, Hilmi 20, Reşat "20, Halil 20, Çifti Zade Şaban 50, Hacı Ö. Okuma hevesi Ankara, 27 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Ankara valiliği. ilk mektâplerin vaziyetini tetkik etmiş - tir, Şimdiye kadar alman neticeler» den bu yıl mekteplere daha fazla ta - İebe geleceği anlaşılmaktadır. Bu va ziyet karşısında Ankara ilk mektep- lerinde öğleden evvel ve sonra olmak üzere çift okutma yapılacak ve ilk ta lebe çağında hiç bir çocuk açıkta ve mektepsiz bırakılmıyacaktır. > —- m ANKARAYA GETİRİ mer oğlu İzzet 20, Cemal Cendeli 25, Bilal Zade Ali 20, Beytullah Recep 250, Menemenli Zade İbrahim ve Hüseyin 20, Muşe o Alalof 20, Zihni 20, Santo Aboaf ve şürekâsı 30, Mustafa Taban oğlu 20, Salih 20, Fehmi ve Sabri Fetvacı Zade 50, Mabmut 20, Sadi Süleyman oğlu 20, Kemal Halil 20, Mahmut Alaettin 20, Fuat Bügen 20, Ramih Saylam 20, Hacı Hüseyin ye oğulları 20, Ö- mer Zade Bahri 50 yardım, Müftü Zade Ahmet Nuri 20 yardımı 10 lira, Jojef Zade Ahmet Nuri 20, yardımı 10 lira, Poliçe ve Saba 50, Mustafa Eşref 25, Müfit ve mahdumu 25. (Karacabey binicilik mektebi 27 (Hususi muhabirimiz yariyei) — Üamecabey binicilik möktebinin Ankârada bulunan üçün- cü amıfının Karaca Beye naklilemek tebin binicilik ve sürücülük haline kalbedilinesi kararlaştırılmıştır. Irak sef.rimiz Ankara, 27 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Türkiyenin Irak seti- Hi Tahir Lâtfi, dün akşam konvansi- yonelle Sofyaya gitmiştir. LEN BEKTAŞILER Nevşehirden Getirilen Mevkuf- lar Ayine Balo Diyorlar! Mevkuf Bektaşilerden Üç tip Bektaşi dyinları yaptık i Nevşehirde yakalanarak çe Ti görülmek üzere Ankaraya getiril. diklerini yazdığımız 30 suçiudan ba - sılarımın © krokilerini meşrediyoruz Bü krokiler hususi ressamımız Hik e Tuna tarafından Ankarada adli ye koridorlarında yapılmıştır. $ : Ju- lardan bir kaçı yakalandıkları saran kendilerini masum ii tile “Evlerimizde toplandık. Bale yaz piyorduk., demek garabetinde bulun muşlardar, Krokilerden göstermek gayre evlerinde toplan tılar tertip eden Şeyh Şerife ile Şeyh Ahmettir. teke .. ya SE Şeyh Ahmet ve karısı Şeyh Şerife Maltepeye Elektrik Cereyanı Veriliyor Maltepe yolunda elektrik kablosu döşeniyor Maltepe ve Suadiye arasında * yeni elektrik kablosu ferşiyatına başlan - mıştır. Suadiye ve Bostancıda elek- trik vardır.Fakat cereyanın tevettiirii. azdır.Döşenen bu kabicile Suadiye ve Bostancı hattı takviye edilmektedir. Verilecek cereyanla Maltepenin ten » viratı da yapılacaktır. Bu hususta yerinde tetkik yapan bir muharririmize hat mühendisi De - lagranj ile fen memuru Fuat izahat vermişlerdir Deliğranj demiştir ki; * — 17 temmuzdanberi çalışıyoruz, çük yalıya kadar kabloyu tamamen Suadiyeye yaklaştık, Maltepeden kü döşedik. Maltepeyi Suadiyeye bağlı» yacağız.Suadiyedeki cereyan az tevet türlüydir. Bu hatta hem Suadiye ve Bostancmın cereyan kuvvetini fazla laştıracağız, hem de Maltepeye olduk ça kuvvetli elektrik vereceğiz. Kablo nmesi 15 gün daha sü - recektir. Ağustosun sonunda Malte » peye de cereyan verilecektir. Cere - yan fiatı, İstanbul tarifesinin ayni o- lacaktır, Ali Çetinkaya Devlet Demiryolları Genel Direktörü ile beraber, İsmirde Çetinkayanın solunda muhabirimiz Abidin Oktay Çetinkayanın Tetkikleri İzmir, 27 (Özel aytarımız bildiri - yor) — Bayındırlık Bakanı Ali Çe tinkaya, Aydın hattını teftiş etmek üzere, hususi bir otokarla geziye çık mıştır. Bakan, Alsancak istasyonun- da uğurlanmıştır. Kendisine, ilbay, demiryolları genel direktörü ve idari müşavir refakat etmektedir. gerek üç milyon Jira masına çalışılan Cellât gölü ile Mendres yatağı ıslahr ameliyesini görmüştür. Bakan, Selçuktan Ödemi- şe gelmiş, akçam üzeri Aydına hare - ket etmiştir. Teftişten dönüşte, büyük Gediz köprüsünün açılış töreninde buluna caktır. Gezi dört gün sürecektir, Söke#27 (Özel aytarımız bildiri - yor) — Bayındırlık Bakanı Çetinka- ya bugün buraya gelmiş ve inceleme lerde İ'lunmuştur İzmir, 27 A.A. — Bayındırlık Ba- kanı Ali Çetinkaya dün yanında il - bay General Kâzım Dirik, devlet de- miryolları genel direktörü, bakanlık idari danişmanı Süruri, su İşleri di - rektörü ile Aydına hareket etmiş, İs tasyonda bir çok zevat tarafından u - gurlanmışlardır Bakan, Torbalı, Bayındır, Ödemiş İstasyonlarında karşılanmıştır. Boz » doğana çıkan Çetinkaya Tüze Baka nı Saracoğlu İle konuştuktan son buradan Selçuka gidecek, Cellât gö nün kurutulması işlerini gördükten sonra geceyi Selçukta veya Aydında geçirecektir. İnceleme üç dört gün sürecektir. Ali Çetinkaya dönüşte üç gün daha şehrimizde kalacak ve bü #- rada büyük Gediz köprüsünün açıl ma törenini yapacaktır. Yeni rejim, yeni fikir, yeni düzen Aydın, 26- (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Aydın hattında incele me. gezisine çıkan Bayındırlık Bak Bı Ali Çetinkaya, özel katarla buraya geldi. 1 snırmda, İlbay, saylavlar, TAN şarbay ve parti başkanları bütün du- raklarda candan gösterilerle kendisini | karşıladılar, Bayındırlık Bakan: Mer | dresin temizleme işindeki çalışmalar tekrar gözden geçirdi. Halkevi Bakan şerefine herkesi bir araya toplayan gü #el bir şölen verdi. Bakan Nazile Kurşunlu sulama kanalını tetkik #tti. pamuk “lah istasyonunu gezdi. Ba“ kan geceyi Denizlide geçirerek, yar Baladiz - Burdur hattının başlama t©- renini yapacaktır. Bakan dedi ki — Biz her işimizde yeni fikir, Ye ni rejim, yeni el ve vani düzenle YÜ” rüyoruz. Temyiz komisyonlar! kararları Ankara, 27 (Husust muhabirimiz bildiriyor) — Temyiz komisyonların €a ittihaz olunup ikişer nüsha olarak gönderilen kararların bakı maballeree alâkadarlara tebliğ edilmediği ve do yalarında bırakıldığı anlaşılmıştır. Pinans Bikanlığı, bu husus hakkın da defterdarlıklara bir tamim gönde rerek, gerek tetkik itiraz, gerek te yiz larınca alınmış kararla nn vergi mükelleflerine behembal tebliği kanun hükümlerinden oldu * ğündan temyiz komisyonlarında ve- rilen ve tebligatı kolaylaştırmak üze- re ikişer nüsha olarak yollanan karar ların tasdikli suretlerinin behembal vergi mükelleflerine tebliğ edilmesi- ni istemiştir , SOSYAL KONUŞMALAR Hükümetçilik Ve Devletçilik Geçen yazımızda devletçilik ve hükümetçilik bahsinin çok eşilmeğe değer olduğunu yazmıştık. Bugün yine bu mevzuda konuşacağız. Devrim yürüyüşümüzde devletçili- ğe verdiğimiz büyük ve köklü yeri, hadiselerin gidişi hazırlamıştır. Her şeyi yeniden kurmağa savaşan bir ulus, dünyanm bugünkü şartlarına göre devletçi olmaktan başka tutacak yol bulamaz." Büyük endüstriyi, yol ve yimendiferi büyük kredi işlerini, taşıma vasıtalarını ve limanları, genel hizmet kurumlarını ve daha birçok millet cihazlarını devlete yaptırmak ve işletmek gerekliği karşısına, bizi hadiseler sürüklemiştir. Devlet, böy- lece ekonomik kuruluşun başlıca ro- lünü üzerine alıyor, ve kurduğu iş- lerde fertçi ekonomik kuruluşu ha- rekete getiten kârı, sosyete hesabına topluyor; bu suretle kârın ve kârı doğuran işlerin uluslaşması, batı memleketlerinde gözükmüş olan sınıf aykırılıklarına ilk adımda set çeke- rek sınıfsız bir millet kurulmasının, dünyada, ilk örneğini veriyor. Eğer devletçi olmasaydık on İki yıldır yaptığımız bunca büyük işleri, fertlere asla gördüremezdik. Fertler deyince, yurtta Türk elinde toplan- mış kapital olmadığı için, aklımıza gerek sermaye ve gerek teknik ba- kımdan kendilerine muhtaç olduğu- müz ecnebiler gelir, Ecnebi kapitali, hudutlarımızın çok geniş olduğu bir devrede, bir asırdan fazla bir zaman, Türkiyede açıkça ve başıboş çalıştı. Ecnebi sermayesi, bu devrede şimdi- kinden çok daha uygun şartlar için- deydi, Bir yandan Türkiye, kapitü- lâsyonlarla ecnebi sermayesine her türlü üstünlükleri ve garantileri zor Itında vermiş bulunuyordu, öbür yandan İse dünyanın o zamanki eko- nomik durumu büsbütün başka idi: piyasalar açık ve iştakir, yarı müs- temleke ihracat eşyasının satış: teh- likesiz ve kârlı idi. Bir başka nokta» dan da batı memleketler tarafından emilmeğe açık kalmış olan yarı müs- temlekeler, endüstriden mahrum br rakıldıkları için, endüstri eşyasını geniş mikyasta harcıyan pazarlardı. Bu bakımlardan ecnebi kapitali, tlümburiyetten evvel, . yurdumuzda çok iş yapabilecek ve kazanacak bü- tün imkânlarla karşı karşıya idi. Bu kadar uygun şartlar bir arada iken bile, bir asırdan fazla bir zaman yurdumuzda bu kapitalin yaptığı şey» İer gözümüzün önünde Onların yüz yılda yaptıklarının iki üç misli. ni cümhuriyet on yılda yaptı, ve üs- telik te o yüz yıllık ecnebi kapitalin ı tamamen aştırdı. Cümburiyetin bu büyük eri- şi (muvaffak oluşu), devletçiliğin eseridir. Eğer böyle bol meyvalar vermiş bir yolu tutmıyarak, işimizi fertlere bıraksaydık, yukarda da söylediğimiz üzere, büyük paralı ve Avrupa tekniğini anlıyan onlar ol - duğu için, ecnebi kapitaline boyun eğecektik. O kapital ise, eski uy- gun zamanlar yerine kapitülâsyonla- rı kaldırmış, İç pazarını kapıyı kendi ulusal endüstrisini kurmağa karar vermiş bir inkilâpçı yurtta, de- gil kendisinin yüz yılda yaptığının iki üç mislini on yılda yapmak, hat- ta kurduğu müesseselerini bile idare edemeyip tası tarağı toplamağa ve gekilmeğe me&ur olacaktı. Dünya şartlar: ecnebi kapitaline bir bozgun gehresi verdi. Artık o, kendisini s0- muna kadar kanun yollarile koruyar ve kendi memleketinde bile yaşaya- mıyarak çökmekte iken, Türkiyede bir iş göremezdi. Bunun içindir ki, cümhuriyetimizle beraber, yurdumü- ru baştan aşağı yeniden yapmak gi- bi, en büyük davamızı başarabilmek için, ecnebi kapitalini ve dolayısile fertçiliği kendimize hiçbir yardım yapamıyacak halde bulduk. Hadiselerin zoru böyle olmakla be- vaber, şayet bizim bu en büyük da- vamızda, ecnebi kapitali istediğimiz yardımı bize yapabilecek'halde ol - saydı. yine devletçi olmağa borçlu idik. Çünkü bu kapitali, gümrük mırları kapatılmış yurdumuzda, İÇ piyasanın endüstri kanalile emilme - sine çağıramazdık; onları istismar işin, kapitülâsyonları kaldırdıktan sonra, kendi kanunlarımızla koruya - mazdık. Olsa olsa bu kapitali devlet elile işletmek veya devlet | kontrolü ye konturatı ile ecnebi sermayesine iş vermek >yolunu tutabilirdik. İlk adımda ve ilk zamanda bu şekilde bizimle çalışmağı tememiş olan ecnebi kapitali, Türkiyede devletçi - lik, ulusal ekonominin temeli olduk» tan ve kökleştikter sönra, devlet eli- le işletilen yerlere ödünç yolile ser- maye koymak, veya devletle kuntu- ratir işlere girişmek şeklinde birim» Je geniş bir çalışma ilgisi gösterme- ğe başladı. Eğer biz devletçi olma - yıp, fertçi olsaydık, kendi hesabıma şalışacak ecnebi kapitalini iç pazar istismarına çağırmamız mümkün ol- mıyacağından, onlar bize gelmiye - cekler ve ortada konüşacak, İş göre- cek en büyük itibar ve iktidar sahibi devlet te ekonomik işlerle uğraşma» dığmdan, onunla da iş yapmanın lâ- fı geçmiyecekti, Bu mevzu Üzerinde, kısa da olsa bir başlangıç yazısı yazmağı faydalı gördük. Çünkü, devletçilik bahsimiz bundan birkaç yıl önce “Devletçilik mi, Fertçilik mi?”* diye yapılmış söz kavgaları gibi bir münakaşaya kolay» satımalarak vlus-| ca yel açabilen bir mevzudur. Böyle bir söz yarışında ise, yazıcıların ha- diseler dışma çıkarak afaki konuş » malar: daha çekici bir iş olur. Biz ise böyle konuşmaktan hiçbir fayda çıkmıyacağını çok tecrübe ettik. Onun için “fertçilik ve devletçilik” şeklinde bir mevzuun artık konuşu- Jamıyacağını, çünkü devletçilikten başka gidilecek yol olmadığını söyle- miş olmak için, bu küçük başlangıç yazısını fazla ve lüzumsuz bulmadık. Bizce bu yolda konuşulacak şey, ar- İ tık devletçilik mi, fertçilik mi... de- ğildir. Devletçilik kendi devrim ya- pirhizm en sarsılmaz ve en köklü bir temeli olduktan sonra, bu temel üze- rinde kurmakta olduğumuz yeni ya- pınm sağlamlaşmasma çalışmaktan İ başka yapacak işimiz yoktur. Bu ba- kımdan onu en çok tehlikeye sokabi- İ lecek olan “Hükümetçilik”, yani li- İ beraj devletin ekonomik alanda ge - gişlemesi meselesini eşelemeği, dev- İ rim işimizin büyük bir ödevi gibi görmekteyiz. Hamdi BAŞAR (1) Birinci 25 Temmez tarikli müsha- muzdadır. Malmüdüriüklerinde değişiklikler Ankara, 27 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Tekirdağı merkez mal müdürü Hasan İsparta merkez mal - müdürlüğüne, İsparta merkez mal * müdürü İsmail Ödemiş merkez mal - müdürlüğüne, Dinar varidat kâtibi Osman Nuri Hınıs malmüdürlüğüne, Fethiye malmüdürü Ahmet Cevdet kavanin ve muamelât direktörlüğü memurluğuna, Burdur tahsil şubesi ! kâtibi Nafi Hakkâri malmüdürlüğü - ne, Hakkâri palmüdürü Nüzhet Ah- i lat mahnüdürlüğüne, Pınarbaşı vari» dat kâtibi Şükrü Şitak malmüdürlü- üne, Çankırı varidat kâtibi Muhar- rem Başkale malmüdürlüğüne, Çer - keş varidat kâtibi Hüsnü Göle mal - e, Gürdos muhasebe kâti bi Sıtkı Sarıkamış malmüdürlüğüne, Sarıkamış malmüdürü Sedat ntkit iş- leri direktörlüğü Hesap memurluğu- na, Adana varidat kâtibi Orhan Tu » tak Malmüdürlüğüne, Adana muha- sebe kâtibi Ali Rıza Ardahan malmi dürlüğüne, Tosya varidat kâtibi Kâ- zım Mardin varidat direktörlüğüne, Mardin varidat direktörü İsmali Kı şehir varidat direktörlüğüne, Balya varidat kâtibi Mehmet Muş varidat direktörlüğüne, Ankara defterdarlığı memurlarından Hilmi iirt Svaridat direktörlüğüne, Çoruh muamelât me- muru Naim Pofşof malmüdürlüğüne, Akçaabat varidat kâtibi Salih Sulu- İ han malmüdürlüğüne, Samsun vari - dat kâtibi Hakkı Kigı malmüdürlü - güne, Gören varidat kâtibi Ömer Pav lo malmüdürlüğüne, Tokat merkez malmüdürü Sabri Salihli matmüdür- lüğüne, Diyarıbekir varidat kâtibi Nasrullah Hafik malmüdürlüğüne, Bursa varidat kâtibi Kemal Mutki malmüdürlüğüne, nakit işleri direk - törlüğü birinci mümeyyizi Salih An- kara tahsil ispektörlüğüne, kavanin | ve muamelât si mümeyizlerin - den Fahri 1 inci fırka muhasebecili - ğine, 6 net firka muhasebecisi Hik - met merkez muhasebeciliği | birinci mümeyizliğine, kavanin ve muame - 1â* direktörlüğü memurlarından Ha - Jil Fethije malmüdürlüğüne atan - mışlardır. Gülhanede Numan Pp” İ A 4 “ee ADAMIN KIYMETİ Bir eski lâftır amma şair Bakinins “Kadrimi sengi musallâda bilüp ey Bâki . Sözü hiç te yanlış değildir. Bizde adamın kıymetini sağlığında kimse takdir etmetz. Amma öldükten sonra üstüne düşerler. Şu Nişantaşında bu- lunan kemiklerin sahibi belki sağlı- ğında açlıktan nefesi kokmuş, her baş vurduğu yerden ters yüzü çevril- miş bir adamdı. Ölüp te kadidi tan sonra makbul oldu. Bu: be- raber ben sağ olmayı böyle makbul olmaya üstün tutarım. Ve onun için- dir ki kıymetimi bilmedikleri halde yaşar giderim. Nişantaşında çıkan kemiklere morga yaptıkları itibar ve hürmeti düşünün, bir de me- selâ tramvaylarda, tatil günleri Şir- ket ve Akay vapurlarında, sayfiye şi» #mendiferlerindeki hali dü; : Hele böyle günlerde iskelede va- pur beklemek için oturacak yer ara» maya kalkarsanız sizi mutlaka müşas hede altına alırlar ve o zaman siz de Tıbbı Adiye gidersiniz. Gerçek, şikâyet yerinde söylemiyo- rum amma nedir bu bi, vapur iske- lelerinin kepazeliği, i, rezaleti ve dünyanın hiç bir yerinde rastgelinme- en Ve veresiye git- ii z alin ret ve kibar ötme pg eğe tur. Neden bir küfe ile bir adam ayni yerde durmaya mecbur edilir ve ne- den bu sosyeteler müşterilerinin ra hatını düşünmezler, Biz alıştığımız için pek aldırış et- miyoruz. sosyeteler de işi pişkinliğe vuruyor, daha doğrusu böyle bir şe» ye lüzum olduğunu bilmiyorlar. Halik bu suretle bir koyun sürüsü gibi, itile kakıla, hürmetsiz, itibarsız bir halde vapura sokuluyor, çıkarılıyor. Ben böyle yerlerde insanlığıma karşı utanç duymaktn ve ona hakkını veremedi « ğim için sıkılmaktayım. Acaba bu bahsettiğim sosyeteler böyle birşey duymazlar mı?, Biz günümüzü gün edip yasak sas yuşturmak kabilinden çalışmak! Son zamanm Me düşünüp kavramaya ve bunların i yap- maya ne aklımız, eriyor, ne de gücü müz yetişiyor. Böylece insanlar kala» balık haline geliyorlar ve ondan ek « mek yiyen, para kazanan kurumlar bu kalabalığın bir insan kütlesi olduğunu unutur gibi hareket ediyorlar, aldırış etmiyorlar. Bunlar içinde müşterileri tersleyenler ve yan yattın, çamura battın diye cezalar alanlar da var. Beri tarafta diyelim Londrada, de» yapmak borcu bulunmıyarak halkın dinlenmesi, okuması ve oturması için geniş, ılık, halılar ve bizde eşine rast lamıyacağımız kadar güzel koltuk ve kanapelerle döşeli salonlar vardır.Bu salonlara elinizi, kolunuzu sallayarak girer, oturursunuz. İsterseniz bütün gün, isterseniz her gün iz. Size kimse birşey sormaz. Oralarda insanın sağlığında kıymetini bilirler, | Bizde de iskeleti tavan arasından çı» kınca! B. FELEK Süleyman Günü. Süleyman Numanın Gülhane heyeti sıhhiyesinde iken arkadaşlari ile beraber alınmış bir resmi Dün sabah saat onda Gülhane has- tanesinde Doktor General Süley- man Numanın ölümünün 10 uncu yl dönümü münasebetile bir tören yar pılmıştır. Saat 9,15 törene başlanmış, Gülha- ne hastanesi tatbikat okul (o direktö- rü miralay Süreyya Hidayet doktor Süleyman Numanın hizmetlerinden bahsetmiş ve bütün memleket ve ci- han doktorluğunda onun bir örnek olduğunu söylemiştir. Süleyman Nu- manın Maltadaki hâtıratını ve kara ciğer kanserinden nasıl öldüğünü ar latan direktör sözüne devam ederek demiştir ki: “ — Gülbanenin şiarı, büyüklerine karşı saygı, küçüklerine de muhab « günkü toplantımızın asıl mânası da bet ve samimiyet göstermektedir. Bu budur.» Bundan sonra Sihhat Bakanı dok « tor Refik Saydamdan gelen mektup okunmuş, doktor General Mazlumun (Bulgaristanda Süleyman Numan) adir bir yazısı dinlenmiştir. Doktor Süheyl, Tevfik Sağlam, pro fesör Akil Muhtar da merhumun ha» tırasını yadetmişlerdir. Tevfik Sağlam, bir koğuşun ismine Süleyman Numan adı verildiğini ve bunun alâkadar - makamlarca kabul edildiğini bildirmiş ve davetlilere te gekkür etmiştir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: