17 Eylül 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

17 Eylül 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i mmm 17.9-935 DiL BAYRAMI 26 Eylül Dil Bayramı için Program Hazırlandı Özel avtanmız bildiriyor! Ankara, 16 Dün akşam Ankara Halkevinde bir toplantı yapıldı. Bu top- lantıda 26 Eylül için tertip edilen dil bayramın programı ha- zırlandı. Programda dil edebiyat ve tarih şubeleri birer tez hazır- lamışlardır, O gün Türkiyede bütün radyolar merasimi olduğu gibi vereceklerdir. “Kayseri Bez Kombinası Dün Büyük Törenle Açıldı (Baş tarafı 1 incide) tarafına dizilmişti. Töreni bir işçi açtı Saat tam onda fabrika adına bir İşçi aşağıdaki güzel sözlerle töreni açmıs oldu : “ Şanli Cumuriyetimizin verimli bir plâna dayanarak ülkemizi ekono- mik alanda endüstri ânıdın: bugün (burada aç makla sevinç duyuyoruz. Bu büyük İzerin kısa bir zamanda nekışın soğu- ğuna, ne de yazın sıcağına bakmıya- rak canla başla meydana yem için bizler, bugünden sonu da, gi ödevleri başarabilmek suretiyle sevgili Cumuriyetimize lâ- yik işçiler olduğumuzu ispat etmeğe her zaman hazırız.” Diğer nutuklar Bunu şehir namına avukat Naçinin canlı söyler takip etti, Muallim Şar ban heyecanlı bir bitabede bulundu. Fabrikada çalışan Sovyet işçileri Barına mühendis Kordiyef yoldaş Rusça bir söylev verdikten, iz isçi” ler namına Bayan Şükriye temiz bir sesle güzel bir şiir okuduktan sonra Ekonomi Bakan: Celâl Bayar hafi bir sesle başladığı söylevini gittikçe artan ve hissedilen bir heyecanla İ-| rat ediyordu. Evvelâ uzaklarda dur ran ahali şimdi tribünün etrafını sar- mış, Bakanın sözlerini can kulağı ile Neye taalluk eden kısım dakikalarca alkış landı. İsmet İnönü'ne, sanayi progra- mına, istihsalâtın artması lüzumuna tit kısımları ayn: halkın derinden gelen bravo sesleriyle karşılandı. Söylevden sonra davetliler iki saat kadar fabrikanm muhtelif taraflarını gezdiler. Umumi intil Cumuriyet hükümetinin sanayi alanında attığı bu ilk adımın ne kadar sağlam ©- satlara dayandığı | merkezindeydi. Fabrika hakikaten iftihar edilecek bir müesse olmuştur. Çağırılılar saat 14 de fabrika kan- #ininde öğle yemeyi yediler. Saat| 15 de spor hareketleri vardır. Ak- şam verilecek olan ziyafetten sonra tren gece saat 24 de Ankaraya hare- ket edecektir. lat Celâl Bayar'ın diyevi Kayseri, 16 (A.A.) — Ekonomi Ba kanı Celâl Bayarın bugün Kayseri dokuma fabrikasının açılış töreninde verdiği söylev şudur: “Sayın konuklarımız, büyük dostla Yımız, aziz ve sevgili yurttaşlar, 'Hükümetinizin birinci beş yıllık programında önemli yeri olan be fab | Tikanm açılış törenini yapmakla sizin İe beraber büyük zevk duyuyorum. Endüstrileşme programımız ulusal ©- konomimizi kül balinde kavramış ve benimsemiştir. Endüstrileşme progra #mımızın c518 sipi muhtelif vesi- İelerle, muhtelif #ırsatlarin izah edil- miştir, Ben bu konu üzerinde yeni - den durmak istemiyorum. Bilinen bir Bakikati burada tekrar etmek zamanı hızı israf etmektir. Endüstrileşme programımız memleketin umumi var- İığımı kül halinde ifade eden ve ulu- sumuza refah vermek için atılan esas» İt bir adımdır. Endüstrileşme progra- Mimız memlekette iş hacmini artra- tağı gibi tarım sahasında da iptidai Mmaddelerimizin kıymetlermesinde mü | him rolü olacaktır. Yurttaşlar, Sadece tarım sahasında çalışan mem İeketlerin akıbetlerini görüyoruz. Şu veya bu nazariyeye bağlanarak ham maddeci kalmak lâzım mudr, değil mi dir? Münakaşasına girmek benim ma- Zirımda ahmaklığm ta kendisidir. (alkışlar). Bizden öncekiler bu yolda bayli çene çaldılar. Fakat, düşünme- diler ki yalnız ham maddeci olmakla iktifa eden memleketlerin âkrbetleri gok fecidir ve çok feci olinuştur. Ben den önceki hatiplerden bir arkadaş: mız, “Türk ulusu cesur, cengâyer, kud Tetli, kahraman olduğu kadar medeni Yet azmiyle de çalışmak ve medeni- Yeti kendisine maletmek istiyen bü- tik bir varlıktır.,, dedi, Ben bunda kendisiyle tamamen bir fikirdeyim. KAlkışlar). Arkadaşlar, Biz endüstrimizi tatrmdaki terakki mizle beraber âhenkli olarak vürüt- mek suretiyle medeni sahada büyük bir tekâmül göstereceğiz. (Şiddetli alkışlar). Endüstri programımız bizi bu kemal haline götürecek tek yol - dur. Ve memleketimizde âhenkli bir ekonominin tek ifadesidir. Endüstri « Jeşme programımızda paruklu kısme önemli bir yer almaktadır. Memleke- timizin ulusal” geliri 1,200,090,009 hesap edilmektedir. Bu rakamda do- kuma 50,000,000 liralık yer ülmakter dır. İstatiştiklerimiz. tetkik edilirse görülür ki Türkiyeye ithal ulunan ya baner maddelerin başmda en kabarık rakam olarak dokuma gelir. Bunun mânası şudur ki erk'daşlar, memleke &in bam maddelerini yok pahasına sa- tar ve mamuilerini de o nisbette pa- halıya satım alır. Arsclesi işsiz, çiftçi- si de meyus kalırdı. Burlün görüyo- ruz ki işçimizin adedi artıyor. İhtiya- ca kâfi gelmiyor. Çiftçimiz iptidaf maddeleri satmaktan âdeta müstağni bir vaziyet alıyor, Bugün iş tidai mad- delerimizin fiyatlaraın arsulusal pir yasa fiyatları üstünde olduğunu bil- mek arzettiğim mânayı anlamak için kâfidir, Programımızda dahil olan Ba kırköy bez fabrikası geçen yıl açtık. İkinci olarak rı kombinasını açı yoruz, Birkaç.ay sonra Ereğli kombi yenİ aya rr caktır. 1937 yılı iptidasnda Nazilli basma kombinası bitecektir. (Bravo sesleri, alkışlar). Fakat arzularınız bununla bitmiş olmuyor. Memleketin istihlâk ettiği mikdarı mutlaka mez- lekette istihsal etmek azmindeyiz. Bu nun içindir ki Malatyada da büyük bir kombina kuracağız. (Şiddetli al - kışlar). Bu fabrikanın açılması müna sebetiyle münhasıran çamsklu kınm lardan bahsediyorum. Diğerlerine te- mas etmiyeceğim. Yalnız şekerde ol. duğu gibi pamuklu meselesinin de bir kaç yıl içinde halletmiş olacağını müjdelemekle behtiyarım (şiddetli 21 kışlar). Bu fahrikanın temeli atıldığı günden dört yüz seksen üç gün geç- miştir. Tam 483 gün önce şefim ve hü kömet relsim büyük İsmet İnönü ku- rada temel atwa natkunu söylerken iyi hatırlıyorunı, demiştir ki: “Sov * yetlerin bu fabrikaları kurmak için kendi memleketlerinde yapılan bir iş- ten daha ziyade dikkatli ve temiz ol- duklarını görmek bizi cidden mem- nun ve mütehassi$ etmektedir... Bu- rada, Kayseride bir sene sonra hepi- mizin memnuniyetini bir kat daha art tıracak ve hariçten gelip bunu seyre- denlerin gözlerini kamaştıracak bü yük eser, hem Türk - Sovyet dostlu- ğunun bir âbidesi, hem de yeni kuru- lan ve bütün dünyanın hayretini cel- beden büyük (Sovyet sanayiinin en parlak bir misali olacaktır. Arkadaşlar, reisinin dediği tahak- kak etti, âbide vücude geldi. Bugün canlı bir eser olarak yaşıyor. Fakat ayni zamanda çoletanberi kallnizde yaşayan Sovyet dostluğunu da tem- sil ediyor. (Şiddetli alkışlar, bravo sesleri). Ö dostluktur ki arkadaşlar, hepiniz bilirsiniz arızi olarak o.eyda- na gelmemiştir.Her iki memleket ulu- sal mukadderatlarma hâkim olmak i- çin davalarını gayelerini tahakkuk et tirmek için yüksek mücadeleye atıldık Tarı zaman biribirlerini işbaşında bul- muşlar ve biribirlerine ellerini uzat » mışlardır. (Bravo sesleri, alkışlar). Bir dost eli daima sıktık ve sılkmakta devam cüleceğiz. (Alkışlar). Sovyet cümurluğu gün geçtikçe kıymetini art tirıyor. (Alkışlar) Bilirsiniz yurttaş- larım, bu dostluğun omenbar asiklir, temizdir, saftır. Bunun memba her iki milletin büyüc gayesi olan cikan sulhuna hizmet etmektir. Dostluğu - muzun ve aramızdaki kolaboratyonun mesut bir tecellisi olarak aramızda bu lunan dostlarımızı sevgi İle selâmla- | rım. (Şiddetli alkışlar). Bu işte çalış- maş olan yet teknisyen ve Sovyet işçileri tamamen kazanmışlardır. ki on lar memleketimizde çalışıcken kendi memleketlerindeki güzel gayretleri nin bize daha parlak bir örneğini vet- mişlerdir. (Alkışlar). Kendilerine te- Üniversiteliler Ankarada Ankara, 16 (Özel aytarımız bildiriyor) Türk Talebe Bir- liği azası yarın şehrimize gele- cektir. Birlik üyeleri burada i- ki gün kalacaklar ve buradan Eskişehire gideceklerdir. —ş6— Genel nüfus sayımı hazırlığı Ankara, 16. A.A. — Bize verilen malümata göre genel nüfus sayrmın- da çalışacak savım ve kontrol me- mürlariyle bu işi idare edecek idare şeflerine ve halka izahat ve konfo- Tans verecek zevat ayrılınışlardır. Sâyım hakkında halkı tenvir için mekteplerin açılmasını müteakip muallimlerin sayım gününe okadar talebeye sayım etrafında malümat vermeleri için kültür bakanlığınca hususi bir program ; hazırlanmakta dır, Genel Kurmay başkanlığı ve Mili Müdafaa Vekâleti istisna edilen züm- reler haricinde bütün ordu mensup- larının sayım ve kontrol memurluğu vazifesinde çalışmaları lâzım gelece- gini bütün teşkilâta emir ve tamim eylemiştir. Hava tehlikesini Bilenler Ankara, 14 A, A, — Hava tehli- kesini bilen üyeler: Osman Kaan Somadan 20, Hüseyin Hino 20, Nail Karacabeyden 50, Helvacı Ahmed 75, Mustafa 20, Ki mil peynirci 20, Ali Emre 20, Necip Dayı 25, Şerif 30, Kerim 100, Sadık Torun 20, Hüseyin Çagan (Aydın- dan) 30, Raşit Zeki 20, Hafız Bekir 20, Aziz 20, Mustafa 20, Ahmet Ça- vwş (Turgutludan) 20, İsmail 20, Hüseyin oğlu Hüsnü 20. Mihal Marko 20, Tanaş Andome- nos 20, Orazdibak ticarethanesi 100 bir defalık, Orozdibak ticarethanesi İstanbul 50, B. Kasım Kadıköy 20, Sinan oğlu Teofilos tecimen 20, bir ei delale Er Ayam 30 Mimiyo 207 Hikmet Nermi 20, Soryano ve Sason 20, Antoin Martoyan 20, Halit ve gürekâsi 75, Kemal 20, Aptullah Hil- i 25 bir defalık, Artin Sarafyan 30 ir defalık, Nüri ve şürekân 20 bir defalık, Dilberzade kardeşler mücs- seseki 100, Taranto ve mahdumları 128 bir defalık, İ, Hakkı Muhtar 25, Haşim ve Mustafa Aşan 0, Tarih Kurumu Sart'a gidiyor Turgutlu, 16 (Özel aytarımız bil- diriyor) — Türk Tarihi Tetkik ku- rumu Sart harabelerine gitmek üze“ re buraya geldi. Sü Bakanı geldi Sü Bakanı General Kâzım Ozalp dün Ankaradan İstanbula gelmiş ve Tokatliyan oteline inmiştir. General Özalp İstanbulda dişlerini tedavi et- tirecek ve birkaç gün sonra Ankaraya dönecektir, ——————— gekkür ederim, (Alkışlar). Endüstri programımızı başarmak için en önce düşünülecek, ele almacak bir mevzu yardı, Bu proğramı Jâyik olduğu © hemmiyetle kavrayarak tatbik etmek ve en krsa bir zamanda icra sahasına koymak. Arkadaşlar , programımızı Sümer Banka bir vedia olarak barak - tuk, Bunun yani başında diğer ulusal kurumlarımız da vardır. İş Bankasi, Ziraat Bankası gibi Sümer Bank hü- kümet organı olmak itibariyle bittabi endüstrileşme © programımızda daha fazla pay almak mecburiyetinde idi. Ve bittabi bu pay kendisine emanet edildi, Görüyorsunuz ki size hitap © derken kat'i ve kuvvetli | konuşuyo” ruz, Mesel diyoruz ki falanca gün fi lân yerdeki fabrikanın temelini ataca- gız. Aradan 483 gün geçtikten sonra da küşat resmini yapacağız. Randevu lu hareket ediyoruz. Bunun husus! mânasını sizin de takdir ettiğinizden öminim. Vazife bilinerek ve zamanın- da yapılıyor. (Şiddetli alkışlar). Yurtaşlarım, size tavsiye ederim. Bu büyük devlet kurumunu seviniz. Bunun başında bulunan ve çalışanları takdir ediniz. (Alkışlar). Çünkü ken» dileri memleket namına takdir edilme ğe lâyıktırlar. Aldıkları direktifle fab rikayı kurmak hususunda gösterdik- leri faaliyetten 'dolayı başlarında fab- rika direktörü B. Şevket Turgut oldu ğu halde Türk mühendis ve işçilerini anmağ: vazife bilirim. (o ÇAlkışlar). TEkonomi Bakanının dün geç vakte kadar Anadolu Ajansın- dan alabildiğimiz bu İnemli nutkunun arkasını yarın neşr&- deceğizl Nİ SAN'AT BAHISLERİ Müzelik Bir Müzecilik Yazan : Nizamettin NAZİF Yedinci Yüzyılda yapılmış bir bronz ibrik (Ermintaj müzesindedir) İran Güzel San'atları Arsrulusal Üçüncü Kongresi şu anda Leningrat- $a toplanmış bulunuyor, Türkiye bil- gi ve san'at âleminin, Celâl Esat gi- bi kıratosu yüksek bir arkeoloğ ve estet ile tanmmış iki tarih inceleyici- si ve bir başka arkeoloğ tarafından temsil edildiği bu kongre, asıl önemi ni, vine bucünlerde Leningrad'ın iki muhteşem binasında açılmış bulunan İran güzel san'atları sergisinden alk maktadır. * Gerek İran için, gerekse bütün bil gi ve san'at dünyası için büyük bir akademiğ kıymet ve mana taşıyan bu sergi ve bu kongre münasebetile İran Şehinşahlığı Tahran münevver sosyetesinin en gözde unsurlarını Ne- va nehri kıy öç ettirmiştir. İran akademisi üyelerinden Sait N: izi, fransızca Tahran ve Farisi Itu- laat gazetelerinin o Başmuharriri M, Bojnurt Saylavı: ve Sitarei Cihan Gazetesi Başmuharriri A, G. İrisamzade (1), Tahran Müzesi Di- rektörü Mustafavi ve daha birçok dış siyasa ve kültür işyarlarile Iran Kilisör Bakanı Ali Asgar Hikmet'i ve hatta bizzat Kabina Başkanı Mir- za Mehmet Ali Furugü'nin Leningrat- ta bulunmaları bu iddiamıza bak ver- dirir sanıyoruz. Coğrafyanın, bir böğrünü, Persva körfezine dolan güzey tuzlu sularına - olarak gös” terdiği İran, o talihli topraktır ki on dokuzuncu milât yüz yılma kadar üzerinde yaşamış her nesil mutlaka insanlığın güzel san'at fışkırışların - Sasâniler devrine ait bir gümüş vazo (Ecmintaj müzesindedir) dan birine imzası atmıştır. Ahmeniler, Kiyaniler, İşkâniler,Sa- #aniler ve bu klâsiklesmiş dinastilerin mirasına konmuş olanlar bütün bir tarih uzunluğunca, denilebilir ki, gü- zel san'atların bir kaynağı başında susuzluklarını gidermiş bü yok li olmuşlardır. aşları üst üste yığmak ve bü ye Zınlarda'dehre kafa tutarak bir sağ- lamlığı başarmak ustalığı © Jan mimarlıkta olduğu kadar taşlarda duyguları dile getirmek san'atı olar heykelcilikte de kendini deniyen İran istidadı şu anda Leningratta dünya- nın en güçlükle hayrete sevkedilebi- lecek, yetişkin ve olgun bilgi adam- larından hayranlıklar toplamaktadır. Baslıbasına bir doğuş olmadığı, yani orijinal kiymetlerden mahrum olduğu ileriye sürülmekte almasına rağmen birçok hölüm- İerde birçok bakımlardan yüzde yüz orijinal | tezahürler gösteren İran san'ati ve onun Yunan, Roma, Bi- zana, Arap, Selcuk. Rus, su bu ulusal san'at hüviyetleri üzerindeki tesirleri veya izdivaçları lc burada uğraşacak değiliz. Bu mevzuu ele almaktan kastımız, yalnız şu sorgu yu ortaya atmaktır: — Biz müzeciliğin hangi ekolün- deniz ve müzecilik bizde henüz hangi merhaleye ulaşmış bulunuyor? Bunun cevabını vermek için çok düşünmeğe hiç lüzum yoktur. Ön ku- tuşu verip herhangi bir müzemize girmek, şöyle bir dolaşmak, her Tür- kiyeliye: — Yahu! Bu bir müze değil, bir uncu Yüzyılda - yapılmış bir İran minyatürü: “Çengi, (Moskova Doğu Kültürü müzesindedir.) ambar veyahut bir debboydur. Demek hakkını verir. : Zira bizim müzelerimizi, tasnif ve öğreticilik bakımından en geri bilgi seviyesi ile dahi ölçmek mümkündür. Biz hilâ İkinci Abdülhamidin mussı gt olan Fransa müzeciliğinin, “Yı müzelik bir müzeciliğin (fasit daire- si) içinde çabalayıp durmaktayız. Bir eserin on metre topzak altında yirmi asır kalmasile bizim milzelerimizin sâ- Tonlarında bir yer alması arasmda hiçbir fark yoktur, Bunları konuş - turmak gerektir. Ve işte modern mü- zeciliğin ulaştığı sır da budur: “ Bir tarihi senkazının dilinden dinletmek.,, Sovyet Rusyanın Moskovadan son- ra gelen ikinci büyük şehrinde Ermi- taj binasile Kızıl Çarın bir zamanlar, Leningrat varoşlarından kalkıp oek- mek aramak için yalvarmağa gelmiş olanları hassa kazaklarına çiğnetmiş olduğu yerde, yani ortasında İstavroz Iu uzun bir sütün bulunan o kanlı mey danda ki kıslık sarayda, tam 84 bü- yük salonu dolduran sergi bu bakım- dan bir harikvlideliktir. İran, top- rakları Üzerinde yaşamış ve göçmüş, tekrar doğmuş, tekrar ölmüş, tekrar dirilmiş, yasamış ve yine sönmüş ve şimdi Rıza Pehlevi ile beraber tekrar şahlanmış olan san'at enerjisinin böy- le 84 salon doldurulabilecek muazzam verimiyle nekadar öğünebilirse Sov- yet müzeciliği demodemizmin, bun- İarı bütün akrabalıklarile, önemleri, büviyetleri ve dostlukları ile konuş turan sırrma ulaştığı için, © derece öğünebilirler. 79 Dileriz ki, gidenler bunu anlıyarık dönsünler.— N. N. İl) Bir eseri Fransa akademisi tara. #mdan takdir edilmiştir. amm 20 ilkteşrin Pazar | GENEL NÜFUS SAYIMI Sayım yurdumuzun her tara fında aynı günde yapılacak ve bir günde bitirilecektir, Bunun için herkes yalnız bu- lunduğu yerde yazılacaktır. i Başvekâlet İstatistik Urum Müdürlüğü | © | ! - GELEK IBRAHİM ETEM HAZRETLERİ Son günlerde ötemi berimi kaybet- meye başladım. Dalgınlık mı, meş- guliyet mi pek kestiremiyorum. Şim- di elimde tuttuğum kalemi bir daki- ka sonra bulamıyorum. İki gün ev- vel gözlüğümü kaybettim. Aramadı- yer . Ben bir şey kay- beder de bulamazsam pek içerlerim. Kaybettiğim şeyin değerinden dole- yı değil (o da var yal) hatıramın eksikliğinden dolayı, Evdekiler de benim bu huyumu bil- dikleri için hep beraber ararlar. Ta ki kaybolan şeyi bulayım da skin hep ona takılı kalmasın diye. Dedi- ğim gibi iki gün evvel de gözlüğümü kaybedince hep aramağa koyuldular. Ara bire ara... Ne bileyim. Ne kar- yola altları, ne pantalon cepleri, ne kanapenin İusık yerleri, hatta gra- mofonun içine kadar aradık, bul. dık. Benim doğduğumu görmü zem yerinde bir hatun vardır, o da bizde misafirdi. Gözlüğün kaybolup İ bir türlü bulunmayışı hadisesini O banat — şu İbrahim Etem Hazretlerine yedi göbek oada! Bak nasıl bulursun! Diyor. Ben de gülümsüyordum. Nihayet kadıncağız dayanamadı: — Senin itikadın bütün değil! Bari ben adayayım. Bu yaşta göbek atmak güç ama ne çarel Dedi ve “Ey İbrahim Etem Hazretleri! Şu kaybolan gözlük bulunursa sana ye- di defn göbek atmak adağım olsun!,, dedi. Gülüştük. Ben elimi yıkamıya da gördü. Harıl harıl Oğlum, ayakyoluna gittim. Kapıyı sçar aç- maz ne göreyim? Benim gözlük ımus- İuk taşının üstünde durmuyor mu? Derhal skirma geldi.Subahleyin daha üzü odamda sey retlerine yedi göbek attı. Şaştım kal- örn. Evliyaya mum dikildiğini, swre adandığını, hayır hasenat nezredildi- #ini bilirim ama böyle göbek attıra- nina hiç rasgelmemiştim. Bizim ev- fiya içinde de neleri varmış yahu ! Bari adresini öğrensem de şuna bir “Yeni Ticaret ' Mukaveleleri (Baş tarafı 1 incide| İ kırmdan müşkülleri çoletür ve bu yüze den sonsüz karışıklıklar çıkmakta dır. Esasen bu dört devlet arasında “tripartit,, usulünün işleyebileceği bir tek devlet vardır ve o da Almen- yadır. Fakat bu da nazaridir; çünkü, Almanyanın Yugoslavya ve Roman- ya ile olan ticaret muvazeneleri Al manyaya göre pasif değildir. “Tri-. partit,, usulü işleyemez. Son günlere gelene kadar yalnız Türkiye ile işle- yebilirdi, Fakat son Türk - Alman ticaret mukavelesinden sonra bunın da imkânı pratik olarak kalmamış gibidir. Bu usulden başka Yunanistan Bal kan komşuları ile takan bonosu usu- ünü kullanmaktadır. Bu usulün Tür- kiye için ne kadar zararlı olduğunu bundan evvelki birkaç yazımda an- Tatmıştım. Şimdi bütün bu verdiğim izahatta Yunanistanın komşuları ile yapmak- ta olduğu ticaret müzakerelerinin müşküllerle karşılaşmasının sebeple- rini anlatmış oluyorum. Bu yüzden Yugoslavya ile Yunanistan arasında» ki ticaret mukavelesi “uzun zaman- danberi müzakereler yapılmış olması na rağmen bitirilememiş ve söylendi” ğine göre inkıtaa bile uğramıstır.Ha ber verildiğine göre bu iki devlet a- rasmda şimdilik 4,5 aylık bir “mo- dus vivendi,, yapılacak ve bu müd- det içinde hal çaresi aranacaktır. Yunanistenm Romanya ile olan ticaret vaziyeti de eyi değildir. Bu saziyet Romanya hükümetinin kendi yiini kurmak için bütün ikkalâta ve bu arada Yunan itbalâtma da koyduğu 4494 fazla vergi yüzünden bozulmuştur. Şimdilik bu İki devlet arasında bir “modus vivendi.. yapıl. mış ve mesele halledilene kadar Yu- nanistan bu fazla vergiyi depozito olarak vermeği kabul etmiştir. Yunaniştanın Türkiye ile olan tk caret vaziyeti malümdur. Son muka- vele ile Türkiyenin Yunanistana ih- racatı “tripartit,, usülü ve takas bo- noları yüzünden olduğu kadar Yu- nan sanayiinin Türk piyasalarma li- zumu kadar ehemmiyet vermis» yerek takas bonolarınm tam kiye metlerini temin etmemesi yüzünden azalmıştı. Şimdi iki devlet arasında yeni bir ticarçt mukavelesi için mü- #akereler vapılmaktadır. Bunun neti- cesine İntizaren “tripartit,, usulünün tamamen kaldırılması ve takas bon. larmın nispetinin asgariye indiril- mesini temenriden başka yapılacak bir şey yoktur.— Fikret ADİL

Bu sayıdan diğer sayfalar: