17 Eylül 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

17 Eylül 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sıvastaki Türk şaheserlerinden ikisi, 1 — “Gök medresenin çeşmesi,, 2 — “Büruciye med - aslılar Sizin resesinin kapısı, r için AN SAGLIK ÖGÜTLERİ Şeftali Konservesi Insan, o güzel şeftalilerin, arabalar içinde, beş kuruşa satıldığını, daha doğrusu israf edildiğini görünce, bi- râz sonra, kışı ondan mahrum kala- cağımıza acıyor. Halbuki şeftaliyi de öteki yemiş- ler gibi, vaktinde usulile hazırlayıp konserve halinde kış çin saklamak, nekadar kolay iş, Şettaliyi yetiştiren- bunu kendileri yapsalar sermaye- lerini böyle yok pahasma ellerinden sıkarmazlar. şeftaliyi sevenler de kı- şın taze gibi yemiş yemekten mah- rum kalmazlar. Onların yapmak iste- medikleri bu işi insan kendi evinde de yapabilir. Şeftaliyi konserve yapmak içi terseniz. kabuğunu soyârsını onun kabuğu o kadar ince makla uğraşmağa değn konsetve yapılacak şeftalilerin ca olanlarını seçmeği ve heri üzerini temiz bir iğne ile del unutmamalıdır. Bunadn sonra şeftaliler bakırdan bir bakraç içerisine konulur. Bskra- cın dibinde yine bukırdan bir ıskara bulunursa şeftaliler yanmadan kurtu- Jur. Bakracın içerisi soğale su ile dol- durularak yavaş yavaş kaynatılır. Su m Sıvas Yarının En Parlak Talihli Türk Şehridir Büyük Endüstri Merkezi Sıvas Bir Selçuk eseri daha: Hüseyin Bey türbesi Türk anıtların korumayı birinci plânda bir hedef edindiğimiz günden beri Sıvas kendisile çok yakından uğ- raşmağa mecbur olduğumuz bir Türk şehri kılığına girmiştir. Srvas, Selçuk Türklerinin ince zevk lerini göze vutan biribirinden güzel sanat vesikalarile “doludur. Taşları dantelâ gibi işlenmiş, medreseleri - | Bin, çeşmelerinin, camilerinin karşı - sında hayran hayran baka kaldığımız bu şehri güzel bir plânla yeniden kur mak lâzuadır. Demiryolunun ulaştığı günden son ta memleketin her tarafını sarmış ©- lan yapıcılık illeti burada bir kat da ha hızını artırmıştır. Fakat ne yazık ki, bu hız, şehrin tarihi ke erini en zengin bir tarzda göze vutacak bir plân boyunduruğundan mahrum bu - İunuyor. Sıvas bugün nedir? Yarm ne ola « caktır? Sanıyoruz ki, Sıvasın çok büyüme önden ve zenginleşmesinden bizden #iyade fayda görecek olan Sıvasm â- #:l hemşerileri henüz bunun etrafında sarih bir fikir edinmiş bulunmuyorlar. Bir demiryolu ile Samsuna, bir de- miryolü ile de Ankaraya bağlanmış bulunmesile Cumuriyet Türkiyesi Sr vasa vermek istediği portreyi tamam İsmuş değildir, Bütün bugünkü netice ler yarınki büyük Sıvasa bir hazırla nıştan ve başlangıçtan ibaret sayıl » © makdırlar. Srvas Anadolu yaylasının iç zenginliklerini ve kıymetlerini bir körük gibi çekip toplyacak ve sonra dağıtacak olan bir, ekonomiğ merkez baline gokulacaktır. Sıvastan Erzuru- ma giden yoj bittikten sonra yine Sı- was'an başka başka istikametlere yeni yeni demiryolları uzatmağa başlıya - cağız. Türk büyük sanayii için en emin ve en iyi verimli mubiti bize yine Sevas ve civarı verecektir. Artık bir proje balinden çıkıp başarma dosyasma gi ren vagon fabrikasile memleketimiz - * de ilk gösterişini yapacak olen demir sanayiinden tabiidir ki, biz adam kü- melenmesi doğacaktır. Bu küme Sıva #n nüfusunu artıracakır. Yine Er suruma,ve tata, he güneyis” ne doğru uzatıla: ik sandığımız diğer iki de zım olacak kafa çalışmaz” için de mer kez Srvastan başka bir yer olmıyacak tır, Tarih birçok devirlerinde bu civa rı demir damarlarının bolluğu ile gö ze vuruyor. Türk ağır sanayii, büyük döküm kurulları da vagon fabrikasın dan pek uzaklarda serpiştirilmiş olmr yacaklardır. Bütün bunlar Sıvası büyütecek © - yarınki büyük Sıvasi bugünden tasar lamak bir vazife olmuştur. Kaldı ki, doğu ve güney ile doğu güney ve gü zey illeri için artık İstanbuldan ve Ankaradan başka bir fikir merkezi kurmak zorluğunu da umutmamak va ziyetindeyiz. Doğu ve güney illerin - | den birçoğu için burada tam takım bir üniversite yapmak Kültür bakı sından "elzem,, sayılmaktadır sanr - oruL, O halde Sıvas urayt yeni plânı ma- sıl hazırlamalıdır? Gayet basit: Tarih kıymetlerini mihver halinde gözönünde tutarak ve şehrin yayriışn da, sokakların açılışında hep tarihi Sı vası göze vurmağa çalışarak. Sivas Kaplıcaları Sıvasın biri soğuk, biri sicak iki kaplıcası vardır. Haziran - dan teşrinlere kadar Sıvaslrla » ik p Büyük Bir Üniversite Şehri Ve rn tünellerden biri rım kadın erkek gidip geldixle- İm ri bu kaplıcalar denilebilir ki, demiryolunun yapılışından son ra Sıvas için daha kıymetli bir gezintiyeri olmuşlardır. Bazı Sıvaslılar burada çadır - lar kurarlar ve uzun müddet o- tururlar, Sıcak kaplıca Sıvasa altı sa- at mesafededir ve Tokat yolu yakınındadır. Bu kaplıcanın bi r ağzı tepe- dedir, diğerine de aşağı kaplıca derler ki, çok sıcak ve kükürt - lü olan suyunun bazı hastalıkla ra iyi geldiği söylenmektedir. Devlet demiryollarının her haf- ta yaptığı tenezzüh katarları halkın büyük rağbeti ile karşı - laşmıştır. Gerek bu gerekse Sı - vasa üç saat uzaktaki soğuk kaplıca gayet iptidai şekillerde işletilmektedir. Yarının büyük Sıvasında bir şehir kıymeti ala cak olan bu kaplıcaların da şim diden modem birer kür yeri ha line sokulmaları pek doğru o - lur. Kale Sırtlarındaki Evler Yan tarafta Srvasn yarınından bah #ettik, Burada da biraz bugünkü Sı - vastan bahsetmek İstiyoruz, On beş yıl evvel Sıvası görmüş o - Tanlar bugün Sıvas: gördükleri zaman hüyretten kendilerini alamamakta - Sıvas kalesinin son izlerinden dırlar. Dünkü Srvasta mahalle, şekil kaynadıkça şeftaliler birer birer su- yun yüzüne çıkarlar. Oradan bir kep- ge ile birer birer alınarak başka bir bakraç içinde yine soğuk su içine ko- nulur, Bu soğuk suyun içinde yarım gün kadar tutulur ve daha sonra ilk | bakrartaki su — bu ikinci sefer de şeltalisiz olarak — kaynatılır ve su kaynayınca şeftaliler soğuk sudan alı» | narak bu kâynar suya konulur. Tek- rar birer birer âüyun yüzüne çıktıkça yine alınır ve yine soğuk «u içine ko- Bulur. Bu ikinci sefer soğuk suyun içine bir litre başına bir tutam şap atılırsa şeftali güzel rengini daha iyi muhafaza eder. Bütün bu muamelelerir seftaliler ekşiliklerini kaybetmiş olurlar, Sonra onları şekerlemek lâzımdır. Bu da ka- laylanmamış kırmızı bakırdan hakraç yahut tencere içinde olur. Sekiz yüz gram suya üç yüz gram şeker konur. Şekerli suyun içine şeftaliler atılır. Hepsi birden kaynamadan önce, şe» kerli su titremeğe başlayınca ateşten çekilir ve toprak çanaklar içerisine konulur, İki gün de böylece dururlar. Şeftalilerin uzun ozaman bozulma. dan kalanssı istenilirse bu şekerlemek Âşi bir defa, iki defa daba tekrar edi- ir. FENAK a eld İzin bir etmen da yemişi muhafazaya yetişir. Şekerlemek isi | bittikten sonra yemişler, kepçe ile çıkarılır ve kafes- İer üzerinde kurutulur, Bundan sonra tahta kutular içerisine konularak is- tenildiği vakit oradan alıp lezzetle ve Bir tarafın, hele kadın tarafının eşinden çok fazla zengin olması he- men dalma şu şüpbeyi uyandırır: A- | caba beni mi seviyor, yoksa paramı mi? Ayaspaşadan o Pırlanta imzasile aldığımız mektup: E “Benden çok yaşlı olan kocamı kıskanç tabiatlı bir kadın olduğum için tercih ettim. Çünkü bir gencin bana ihanet etmesi ihtimali bile be- ni ürkütüyordu. Kocam orta halli bir memur olduğu balde benim ha- lim vaktim iyidir. Uzun müddet onun tarafından sevildiğimi sanıyor- dum. Fakat son zamanlarda ikidebir de babamın, malına mülküne karşı gösterdiği hırs ve alâka, hele onun paraya çok düşkün olması bende de- fin bir şüphe uysudırd. Bu adam beni değil, belki yalnız servetimi 8e- viyor, bu servete mail olursa beni aklma bile getirmiyecek. Bu şüphe- yi nasıl tahkik edebilirim?.. Evvelâ kocanızın ilerde size geçe cek bir servete güvenerek evlenmiş olmasını nasıl kabul edersiniz ki, but servet belki senelerce sonra size ait olacaktır. Sonra babanızın malı mül- kü, ondan size intikal eder; kocanı- za değil Bunlara malik olmasından bahsedilemez. Bir adam paraya düş- kün olabilir. Fakat bunlar karısını sevmesine engel olamadığı gibi ka- dın sevgi ve ihtirası ile bir aray& gelmiyecek ihtiraslardan da değildir. e Telelondaki muzip Taksim, Nursel imzasile: Belki bir buçuk aydanberi iki günde bir evimizin teleofnu çalı- yor; beni bir genç arıyor. Bu genci , me İsmini işittim. Fakat babamı, ailemi biliyor. Ve her telefon edişinde . bana o kadar candan, © kadar hararetli bir surer te aşkını bildiriyor ki, birkaç kere âzmettiğim halde telefonu kapata mıyorum. Hiçbir cevap vermek: telefon başında bekliyorum. yım, arada bir nişanlım akşam yeme- afiyetle yemek kalır. Lokman Hekim DOKTOR NIMET İ i İ Ankara caddesi Zorlu apart- | man No, 21. Pazardan maa- j İ da hergün saat 2.6 hastalarını | kabul eder, 4932 j YENİ NEŞRİYAT Finlandiya Değerli şair Şüküle Nihal Başar yeni bir tetkik eseri neşretti, Bu &- serin adr bel Şair bir iki yıl orada bir inceleme gezisi MIŞ, notlar almıştır. Şimdi bu ik olgun bir eser halinde bize vermek: tedir. Finlandiyanm kadın, kültür, güzel san'atlar, sosyal yaşıma bakı mından tahlilini yapan bu eser Fin. ler hakkında ilk Türk eseri olduğu kadar güzel yazı bakımından da İyi bir örnektir. mam siz toprak yığınlarından başka bir şey değildi. Şimdi yeni binalar yer yer yükseliyor ve yükselmiş olanların topluluklarından doğan yeni mahal - leler göre çarpıyor. Sağlarında ol - lsrında ağaçlar dikilmiş geniş ve te- miz caddeler şehrin çehresini epey de Giştirmi; Eski Sıvas, geceleri, kö- şebâşlarında baztn yanan bazen yan- mıyan gaz limbalarından medet u - mardı, Şimdi Sıvasta geceler gündüz lerden farksızlaşmışlardır. Çok kuv « vetli bir elektrik sancralı her tarafa :şik ve nur saçmaktadır. Biz. şehir Zevki taşıyan Sivaslılar şimdi kale - Din sırtına GOğru uzanan berbat evle rin yıkılmasını ve oralarda ağaç ye * tiştirilmesini istiyorlar, Bunda da çok kaklıdırlar.Zira bu- gün tren durağma ayak basan yolcu- nun gözünü ilk çeken şey bu sırt üze rinde sıralanmış olan şekilsiz bina - lar, pis toprak kümeleriğir. Eğer dü ince tatbik edilir de bu pis evler yı kılır ve buraya bol ağaçlı bir park ya prlırsa, geceleri buradan parlıyacak olan bol ışıklar Sıvası bambaşka bir şehir haline yükselteceklerdir, Sıvas » hlar şehirlerinin bir an evvel güzel - gine geliyor. Bir dela onun yanında ayni muzibin telefonuna gitmeğe mecbur olduğum gibi iki defa da ba- bamın yanında telefonu dinledim. ihale edilecektir. nacakdır. manileri meleri lâzımdır. leşmesini istiyarlar. — N. Na, Benden hiçbir şey beklemediğini, hatta görüşmek için benim zahmet etmeme bile razı olmadığın: söyliyen bu genç nisanlı olduğumu da öğren- miş. O kadar acı ve o kadar yürek parçalayıcı bir surette benim nişa- numdan şikâyet etti. Şaşkın gibiyim. Her akşam saat altıda, onun telelo- nunu bekliyorum ve o sırada nişan- mın gelmemesini istiyorum. Diye- bilirim ki, telefonu, nişanlımın gel | mesinden çok bekliyorum. Bu kim- dir, benden ne istiyor? Anlıyamadım, siz bir hüküm verebilir misiniz? Dikkat ediniz, nişanlınız, yahut başka bir muzip tarafından kurul muş bir tuzak olmasın!.. Nişanlmız- da bulamadığınız bazı tatlı hitabele- ri ondan dinlediğiniz için telefonlar hoşunuza gidiyor. Tehlikeli bir ko- nuşma, Mademki nişanlısını, bu 0 yunun devamına razı olmayınız. e Evlâdı yerindeki gence sırnaşan kadın Bandırma, M. Tuna imzasile “Buranın “sayılı zenginler birisin yanında büyüdüm. Anamı ba- bam: tanımıyorum. Beni büyüten kadın ve erkek evlâthk gibi değil de, tıpkı kendi evlâtları gibi bana baktılar. Okuttular. Şimdi hayatımı da kazanıyorum. Fakat gene onla- rm yanındayım. Artık çıkmak ve kaçmak istiyorum. Sebebi: beni ev- İd: gibi büyüten adamın zevcesi ga- rip muamelelere kalktı. Kocasınn evde bulunmadığı sıralarda o boya- nıp, süslenip beni bekliyor. Yas kırk beşi geçtiği gibi bir ayağı da siyatikli ve sakat olan bu kadın be- ni utancımdan yere geçiren hareket» lere kalkıyor. Artık kaçıp gideceği- mi, başka bir evde oturacağımı söy- ledim, Bu sefer daha ileri gitti, yal varıp yakarmıya, batta ağlamıya başladı. Ne yapacağım, bilmiyorum. * Kırkındanisonra “kendini kaybe- den ve boylerevindi yetinüe yuman ra gör koyan kadınlar da — ayni tertipteki erkekler kadar — çoktur. Fakat kadınların hali isteriktir, da- ba ziyade bir ihtiras veya gi bir arzunun değil, bir hastal #cesidir. M, Tuna hemen yakasını kurtarıp kaçmalı. Yoksa bir kere 0- nun pençesine düştü mü kolay ko- Istanbul gümrükleri satış komis- yonu başkanlığından: Yukarda yazılı eşya 23-9-935 G, saat 14 tırma ile satılacaktır. İsteklilerin yüzde yedi buçuk pey, akçasını gösterir makbuzla ve kanunen muayyen saat- te Komisyona gelmeleri ilân olunur. (5628) m m mmm Devlet Demiryolları ve Limanları işletme Umum Idaresi ilânları Muhammen bedeli 93000 lira olan Eskişehir atelye- sinin Kalörifer tesisatı 28- i 15,30 da kapalı zarf usuliyle Ankara İdare binasında 7363 lira muhammen kıymetli lokomotif, ı ve emniyet supapı yayları gümrüklenmiş olarak teslimi şartile 18 Birinci Teşrin 1935 cuma günü Saat Ankarada İdare binasında kapalı zarf usulile satın al lay kurtulamaz da, Ki ik M.K.N. Ağırlığı Kıymeti Cinsi eşya K.G. LK 1094 941, 105,87 Demir kasa de açık ar- 10-935 pazartesi günü saat Bu işe girmek isteyenlerin 5900 liralık muvakkat teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları, kanunun 4 üncü maddesi mucibince işe girmeye kanuni manileri bulunmadığına dair beyanname ve tekliflerinin aynı gün saat 14,30 a kadar Cer Dairesi komisyon reisliği - ne vermeleri lâzımdır. Bu işe aid şartnameler 465 kuruş mukabilinde Ankafa ve Haydarpaşa veznelerinde Sa - tılmaktadır. (2562) (5526) 7038 vagon ve 15de Bu işe girmek isteyenlerin 552 lira 23 kuruşluk mu- vakkat teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları, ka- nunun 4 üncü maddesi mucibince işe girmeğe kanuni bulunmadığına dair beyanname ve teklifleri- ni aynı gün saat 14 de kadar komisyon Reisliğine ver- Bu işe âit şartnameler parasız olarak Ankarada Mal- zeme Dairesinden, Haydarpaşada Tesellüm ve Sevk Müdürlüğünden dağıtılmaktadır. (5632)

Bu sayıdan diğer sayfalar: