29 Eylül 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

29 Eylül 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MEMLEKETT “Vanda Büyük Bir Hayvan Erbaa ve Niksar: Islah Merkezi Kuruluyor Van 28, (Özel aytarımız bildiriyor) — Yeni İlbay Saip Okay İle gö diştlim. Bana Vanda yapılacak işler hakkında şunları söy- led -— Burada yapılacak işler, Başbakanın gezilerinden beklediğimiz direktiflerine bağlıdır. Bunları anladıktan sonra kendimize bir program çizeceğiz. Burada yapılacak işler çok ve esaslı olduğu gibi hükümet yardımı ile de birleşmek mecburiye- tinde bulunduğu için programımızı normal durumda ve kendi başımız yapmak mevkiinde değiliz. Bugün iki önemli mevzu ü erinde meşgul oluyoruz: — Van, hayvan ıslah merkezi olacaktır, Van gölü kenarm- da ve Vana 25 kilometre uzakta Hoşap suyu üzerinde bir çift- lik bulunmuştur. Burada yakında işe başlıyacağız. 2 — Bayındırlık Bakanlığı, buraya yolcu tayyare postalarını uğratmak için geniş ve iyi şartları haiz bir alan bulunmasını emretmiş, bu da bulunmuştur. Şimdilik ilimize Karadeniz sahilinden bir kısım göçmen geli- yor. Bunları Tatvan ve Van iskelelerine yerleştiriyoruz. Bu il için her halde geniş miktarda bir yerleştirme işi olacaktır.” Balıkesir Halkevinde Toplantı Saylavlarımızdan Sabiha Gökçül, Rahmi Selçuk, Ösman Ni- yazi, Enver ve M. Cavit ilçelerindeki incelemeleri sona erdire- Tek kentimize dönmüşlerdir. Dün gece, Parti İlyön Kurul Başkanlığının daveti üzerine Halkevinde şar kurulu üyelerinin iştirakile bir toplantı yapıl- mıştır. Bu toplantıda şehrimizi ilgilendiren ihtiyaçlar dinlene- rek notlar alinmış ve bunu müteakıp saylavlarımız onuruna Ev tarafından enteresan bir film gösterilmiştir. Saylavlarımız bu sabah Süsığırlığa gidecekler ve oradan Ban- dırma, Erdek ve Gönene uğrıyarak kent işleri üzerinde incele- melet yapacaklardır. Tren Kazası Davası Bitti Aydın 28, (Özel aytarımız bildiriyor) — İki yıl önce Aydına üç kilometre uzakta Ilrcabaşı mevkiinde bir marşandiz treni yol- dan çıkmış ve iki kişinin ölümüne sebep olmuştu. O zamandan- beri Aydın Ağır Ceza Hakyerinde devam eden bu hâdisenin du- ruşması dün bitirilmiş ve suçlu Mühendis Hilmi ile Makinist Ahmet beraet etmişlerdir. Dünkü duruşmada, genel savman kumpanyanın ve suçluların cezalandırılmasını istemiştir. Suçlu vekilleri verilen raporun şi- mendifer işinden anlamıyan fen işyarları tarafından verildiğin- den bir kıymeti olamıyacağını müdafaa etmişlerdir. Hakyeri kurulu bu müdafaayı yerinde görerek beraet kararı vermiştir. Toptan Meyve Satışı için Antep 28, (Özel aytarımız bildiriyor) — Yeni kurulan et ve sebze hali karşısındaki harap sahaya toptan meyve ve sebze sa - tışları için düzgün bir bina inşa edilmiştir. Bu bina, şehrin ihti - yaçlarıydan birisini daha karşılamıştır. Aşağıdaki resim, yapıyı karşıdan gösteriyor. sonra & AN | Fenerden ayrılıp E TAN Ovalarının Sulanması Niksar ovalarının girişilen yeni teşebbi mektedir. Tokat saylavları- nm son gezisinde ,vu mrssie veniden mevzuubahis olmuştur. Senelerce ön- ce hazırlanan ve tahsisatsızlık yüzün- den geri kalan sulama projesi tekrar İ gözden geçirilecektir. Fethiyede şüpheli bir şahıs tutuldu Kaş 28, (Ozel aytarımız bildiriyor) Konya vapuru ile Fethiyeye gelen yolcular arasında hüviyeti meçhul bi- yakalanmıştır. Kendisine asker ü vererek resmi elbide ile Fethiye sokaklarında dolaşan bu şahıs, önce usulen EN çağırılmıştır. Meçhul hınr kahul eriği halda n kaybolmuştur. Yamlan sile aştırma neticesinde Konya va» saklandığı anlaşılmış, san- dallardan birinin içinde yakalanmış- tır. Hüviyetini sövlemek istemiyen bu adam zabıtaya teslim edilmiştir. K üç ü K TELGRAF | HABERLER! © Zonguldak, (Tan) — İnceleme» İerde bulunmak üzere Bayındırlık Yö- netgeri Zonguldağa gelmiştir. 9 Zonguldak, (Tan) — Dün ak- ) şam üzeri Karadenizde şiddetli fırtı- na ve yağmur başlamıştır. * Çanakkale, (Tan) — Parti Te- pektörü Malatya Saylavı Vasıf Çınay vilâyet ve kazalardaki Parti işlerini İ teftiş etmiş ve Biga - Karabiga yolu No. 134 YOSMA! Etem İzzet BENİCE üzerine geldikçe gözleri büyü- yor, bıyıkları dikiliyor, suratı asılıyor, elleri bir kıskaç biçi- minde bükülüyor, genç kadmı Hüseyin'in suratma bir tokat! daki kerevetin üstüne atladı, Yine oradan çevik bir atiklikle Hanife Kadının karyolasına ve sıra ile yere, kapıya atladı, koş- | mağa başladı. Palahıyık ta ko şuyordu. Yosma sofada duran bir saksıyı yakaladı: — Bir adım daha atarsan ba- | çatlattı ve hemencecik arkâsın- | boğazlamak için hazırlanıyordu. Hanife Kadın yatağın içinde dona kalmıştı. Yosma ürküntü- den bir an şaşırdı. O gicırdıyan dişlerin bir sırtlan dişlemesi gi- bi ense kökünü, o akrep kuyru- ğu gibi kıvrılan, biribirine vana- şan ve yuvarlanan parmakların gırtlağını kıstırdığını sandı: — Ah. Ölüyorum! Beni öldürecek. Yetişin!. Diye haykırdı. Fakat, bu hay- kırış onun içindeki korkuyu sanki boşaltmağa yardım etti. Hemencecik soğukkanir lığımı topladı, yüzü, bakışları, duruşu değişti, göğdesi çetin bir etletin vücudü gibi gerildi, elini yakalamak için üzerine atılan şına yersin bunu! İ Diye bağırdı. Posbıyık Hüse- yin bir büyük tank gibi homur- geliyordu. Yosma'nın söylediğini hiç duv- mamış gibi kendi bildiğini söy- lüyordu: — Kaçsan bile artık elimden kurtulamıyacaksın. Foyanı or- taya dökeceğim. Resimlerini gazetelere vereceğim, kayıp arâ- nıyor diye ilânlar bastıracağım. Kiminle beraâbersen © bunları görecek, seni savacak. Mahvo- lacaksın, yine dönüp dolaşıp be- nim elime düşeceksin. Genç kadın adımını merdi- venden aşağıya atmıştı. .Uzun bir kahkaha attı ve katıla katr- “la söyledi: ile dönmüştür * Çanakkale, kurtuluş günü (Tan) — Erinenin iği güzel bir müsamere ver- miştir, © Aydın, (Tan) — Umurluda Ha. tıbeyoğlu Şakirin bahçe damında yangın çıkmış ve etrafına sirayetine | meydan verilmeden söndürülmüştür. | Bu yıl Umurluda, Germencikte, Or- taklarda birçok bahçe damı yanmış. ar. — Vız gelir moruk bütün bu söylediklerin. Geç kaldın. At alan Üsküdar'ı geçti!, Sonra bir saniye düşündü, bu söylediğine pişman oldu, kendi kendisine: — Sakın sakın bunu yaptır- mamalıyım!. Ben ona açılma - dan, her şeyi söylemeden o hiç- bir şey bilmemelidir.. Dedi, merdivenden de kova- Yanırken, keskin, ıslık gibi sert Şıkan bir sesle: — Dur orada. Diye haykırdı. Ve devam etti: — Sana çok para getirdim. Görürsen düşer şakkadak bayt- lırsın! Bu onun ikinet tılsrmr idi. Hüseyin kulaklarında borazan Lâkırdısını duyar duymaz bi- razıcık sendeledi, geriledi. Genç kadın tekrarladı: — Parrra, çok parrral, Ve devam etti: — Ben hiç ödevimde eksik- lik göstermedim. Her hafta se- İ nin paranı bolu boluna gönder- Papa Eftime Katılan papazlar kurulun verdiği kararla papazlıkta: dedilen ve Türk hırii kabul eden Feriköy papazı sun Papa Eftime katıldığı yarılı Yanadiyosun kendi amaçları: latmıştar. Papa Eftim demiştir ki “ Bütün dünya bilir ki, bizim ya ğansız (müstakil) Türk ortodoks ki Türklük camiasında hiçbir ayrılık bil masmı) öztürkçe ile yaptığından do- layı Rum patrikhanesi ile sırf bu mi Di ve vatani ödev uğru: salik Türk hıristiyanları da bu vatani duyguyu beslemeyi kendisine | esaslı ve ulusal ilk bir borç bilirler Bu duyguyu gösteren, benimsiyen ber bıristiyana kapımız açıktır. Feri- köy papazı Yanadiyos Yılmaz da bir Türk vatandaşı olmak &ıfatile üzerin de yürüdüğümüz amacı kabul etmiş ve bize katılmıştır. Bundan dolayı &- #asen mefküremizin aleyhtarı bulunan Fener kilisesi bize karşı ötedenberi olduğu gibi muhalif durumu bu arka- daşa karşı da tatbik etmiştir. O ruhani meclisin bu arkadaş hak. kındaki karasına da bir ilgi göstere - meyiz ve verilen kararı da pek tabit buluruz. Ulusal olan gayemizi takdirle kar- çılamıyan hıristiyanlar kalmamıştır. Ancak, maddi geçimlerine dokunan ve Fener kilisesinden bu yüzden afaroz edilmek ve ekonomik alanda filen istiyen birçok mektedirler, imkânda böylelerinin de bizim güttü- gümüz yüksek, milli gayeye katla « caklarına eminiz. Şu sıralarda yolumuzu, idealimizi kabul eden yalnız Feriköy papazı de- gildir, bundan 4 ay evvel Cibali Aya- nikola Rum kilisesi başpaparı Teofilos Davran da yolumuzda yürümek kara. rın vermiş ve bize iltihak etmiştir. Şimdi, muavinimiz olarak burada ça lışmaktadır.,, Türk Tıp Cemiyetinde * Türk Tıp Cemiyeti ” bu sene yö- netim kurulu için © Başkanlığa, Ka» dın hastalıkları Uzmanı Aziz Fikret İkinci başkarilıklara, İç hastalıkları uzmanı Etem Bakar, e DESLAĞEAR Ah Sükrü Hüzm Tiner; Bakteriyoloğ Fethi "i seçmiştir. Cemiyet her hafta salı günleri saat 18,30 da toplanarak muhtelif tpsel konuları görüşmektedir. Top- lantılara bütün hekimler iştirak ede- bilirler. Sinir hekimi —— “Babıâli,, o kapısmın badana ve boyası mes'elesi Emniyet direktörlüğünün Alay köş küne bakan tarihsel kapısında tamirat yapıldığını yazmıştık. Istanbul vilâ yeti bayındırlık direktörü imzasile ale diğrmiz bir mektupta deniliyor ki: “Mezkür kapının onarılması idare- miz tarafından yaptırılmaktadır. Kı pıya yapılan boya haber alınıp yazdı. ğrz veçhile eserin tarihsel değerini ortadan kaldıracik ve bambaşka bir kapı meydana çıkaracak boya değil. dir. Bu boya kapımın saçak ve duva larmın, sıvası Üzerindeki ilk vuru- lan ve esas olan yağlı boya rengidir. Bu esas yağlıboya üzerinde bulu- nan ikinci bir renk herhangi bir me- im zamanmda kapınn kirliliğini İle için alelâcele yapılmış bir renkli badanadır ki yağlıboya üzerine yapı" lan bu boyanın imtizaç edememesin - dim. Bugün de hem seni görme- ğe hem de hiç ummadığın ka- dar para vermeğe geldim. Çıkı- şacak, korkutacak, beni döğme- ge, vurmağa Kalkacak ne var anki? Genç kadnm sesi yumuşuyordu: — Babacığım, benden daha daha bağlı, uysal yeryüzünde kim vardır? Apartmanın olsaydı kirası ile, kiracısı ile, vergisi ile, onarılması ile uğraşacaktın. Oy- sam ben seni hiç uğraştırma- dan istediğini yapıyorum. Hiç- bir hafta sektirmeden paranı gönderiyorum. Benim burada olmayışım büyük bir kayıp de- gil. Ha olmuşum, ha olmamı- şım; bir şey çıkmaz. Senin için önemli olan paranın tıkır tıkır gelmesidir. Sen ona bak! Ve daha yumşak, daha yalva- ran bir sesle sözlerine ekledi: — Haydi barışalım. Suçum var ise bile bağışla. Hem Hani- fe Abla sana söylemiyor mu?. Ben sık sık geliyorum. Ancak sen evde bulunmuyordun. Kaç gittikçe kere seni görmek için akşamla- Fener Rum patrikhanesifde ruhani tılmak istediği hakkında Papa Ettim, bir yazarımıza son durum üzerinde i- zahat vermiş ve iltihak hâdisesini ân- mez ve kilisesinde dualarını (tapm - 3 ayrılmıştı Bu kiliseye tâbi olan oftodoks dinine MACAR FERNAND GRAVEY - ROD SANDOR ORKESTRASI n SON ROMANSI MARCELLE CHANTAL İVAN PETROVITCH ve CAMİLLA HORN'un temsi leri V:A.L S Filmi bu hafta SARAXY sinemasında İisemiz hiçbir azlık bukuku tanımaz. Harik Hayat K UNYON SIGOR 0 DEPEREEAEDEREYEEE TEEN Teşekkür Afyon Antalya demiiyolünün &- güncü kısmında geçirdiğim bir ka- za sonunda Dağarsıklarımda ani meydana gelen arizeden ölümüm muhakkak iken Afyon memleket has- tabenesinde çabuk yapılan bir ame liyat neticesinde ölümden kurtuldum bu mühim ve nazik ameliyat yapan hastahane operatörü Bay Recep > askeri operatörü Bay İbrahime açık» sa teşekkürler ederim. Makita entiğağn R ariyeli Lok oğlu Fatih Askerlik Şubesinden : 1 — Bir buçuk ve iki senelik Era tn 316 :329 (dahil) duğumluları Jandarma ve deniz eratinin 316 : 330 (dahil) duğumluları birinciteşrin 935 ayi içinde celp ve sevk edilecektir. 2 — Deniz eratinin şubede toplan- ma günü 10 Birinciteşrin 935 dir. | Bu erattan bedel vermek m bedelleri 9 Birin bedelleri 14 Birinciteştin 935 akşa- mma kadar kabul edilecektir. 4 — Bir buçuk ve iki senelik era- tın şubede toplanma günü 24 Birinci teşrin 938-dir. Bu erattan bedel ver« mek isteyenlerin bedelleri 23 Birinci teşrin 938 akşamma kadar kabul €- dilecektir. $ — Yukarıda toplanma günleri yazılı muhtelif smıflardan olan era- tn mezkür günlerde sabah saat 0,30 da şubede hazır bulunmaları lâzim- dır. : Askerlik yoklaması Kadıköy Askerlik Şubesinden : Ayın tek günlerinde faliyette bu- lunan Kadıköy Askerlik meclisinin 28 Eylül 935 den itibaren her gün öğleye kadar faliyette bulunacak ve 10-Birinciteşrin 935 de kapatıla- caktır, alâkadarlara ilân olunur, —— — -— ——— den pek çabuk dökülmüş ve yer yer İ esas ve eski o yağlıboya tabakası ve rengi meydana çıkmıştır. Bu vaziyet zitemizde saklı bulun; durulan eski boyalı sıva parçaları üze” rindeki boya tabakalarının tetkikin. den anlaşılmaktadır ra Kadar bekledim. Bütün bunları söyler, Hüse- yin de durduğu yerde homur homur öterken, içinden de söy- leniyordu: — Canım için hiçbir korkum yok. Merdiveni indim mi, nasıl olsa sokak kapısını açar kaça- rım. Mantom, çantam, şapkam kalacak, onlar da bir şey değil, Yalnız bu söylediğini yaparsa &n son noktada işim bozulur, Ra- hatlığım, erişmek istediğim s0- nuç, kavuşmak istediğim gönenç kaybolur. Beslediğim umudlarm eksiksiz ve tükel ortaya çıkma» sını isterim. Ve.. bu düşünce ile bir kere daha bağırdı: — Çok parrrra çok. Hem bir kere için değil, her vakit çok 0- lacak. Üzerime yürüme ki anla- taym! Hüseyin birdenbire dalgala- nan, köpüren bir deniz, yahut İta zincirinden boşanmak için olduğu yerde tepinen, böğüren, şahlanan bir boğa gibi homurda- nıyordu: — Bu yol beni aldatamıya- emsâlsiz bir muvaffakiyet Sigortalarmızı Galatada Ünyon Hanımda Kâin il bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan ÜNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : kazanmaktadır. MU aza ve Otomobil T ASINA yaptırınız. İTETE TT EET TEEE Erer TTEEPETPER 4.4888, 660$ KARA SAEMA SEYE 4 # MARTHA manrun rooraru | yaranı m. BUG ÜN MELEK Sinemasında Büyük bir Fransız ilmi $ NATAŞA: RUS AŞK ış ALİCE FİELD ANDRE BRUGERE JEAN TOULOUT AYRIĞA: PAPAMOUNT DÜNYA HABERLERİ EEE EAA 1 - İ HELM MONTE KRiSTO KONTESİ Ayrıca: PARAMOUNT DÜNYA HABERLER! Beşiktaş İcra Dairesinden : Bir borçtan dolayı tahtı bacza alı Nip paraya çevrilmesine karar veri- len mai çini soba, gramofon ma plak yaldızlı ayna, konsol, hasır sandalye takımı, koltuk, konsol, büfe, Üzeri camir dolaplı, komedin, resin levha. Ğ: siyah etajer, yemek masası, gra mofon masası 2-10-935 tarihine mü- sadif çarşamba günü saat 10 dan 12 ye kadar Beşiktaş Abbasağa 16 No. İa hanede satılacağından talip olan» ların mahallinde hasir bulunacak me muruna müracaatları ilân olunur. caksın kahbe. Bırakmıyacağım sende öcümlü. Artık hiçbir şey- den korkmuyorum. Bak evin içine. yangın yerine döndü. Ne eşya kaldı, ne bir şey. Bunlar hep senin yüzünden olan şeyler. Ve Yosma'yı yakalamak için yeniden adımlarını hızlandırdı. Fakat, bu kez de ayağına Hani- fe Ablanın kolu sarıldı: — Dokunma Hüseyin kızca- ğı, Geçkin kadın bir mum dibi gis bi son ışığını vere vere, son der» manını derliye derliye karyola- sından inmiş, sürüne sürüne merdiven başma kadar gelmiş, Hüseyin'in ayağına sarılmıştı. Yosma, Hanife Kadını görünce haykırdı: — Ablacığım, ablacığım sen de yalvar, beni dinlemiyor. Çok para getirdiğimi söyledim. Evin eşyasını yeniden alacağım. Ar- tık eskisi gibi değil. Para çok. Eline her hafta birkaç yüz lira vereceğim. Bıraksın, konuşa“ tm. Hüseyin de haykırıyordu TÂrkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: