29 Eylül 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

29 Eylül 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İM ——— T me nkane Bin © | Tabaklar, Sepetler, Küfeler Dolusu Üzüm. Bira, Rakı, Şarap,Konyak, Cin. — Bay Remzi! Bize iki tabak Üzüm gönderi... İçine Hafız oAliden koymağı unutma l — Remziciğim.... Üzümler ne ol- du, üzümler... Üzüm üzüm, üzme de| üzüm gönder, üzüm. Burada üzümden başka söz yök Halkı birkaç kısma ayırmak lâzemgel- 8e, şöyle bir sıra yapmalı: Üzüm yi- yenler, üzüm yiyenleri seyredenler, Üzüm yemeğe bazırlananlar ve üzüm- lerini yemiş olanlar., Asmalar altında #ira sıra çardaklar var. İçlerine birer hasır döşemişler. Her hasırın üst de bir grup.. Kimi bağdaş kurmuş, kiri iskemleye yan oturarak kendir. kapıp koyuvermiş. Taral taraf masala kurulu. Artık isin üzüm, gelsin üzüm kızı. Mu- inin alaturkası, alafrangası, sazın, sözün yenisi, eskisi.. Kadınm erke. ğin genci, yaşlısı, hep burada umulmadık kimseler, ta şehrin öteki başından kalkıp bağa, üzüm yemeğe | gelmişler, | kat içini açıp niyet Bağda şen bir sofra Kapıda, arka arkaya arabalar bek- liyor. İçlerinde taksi otomobili de var, hususi otomobil de... üstlerine tenteler çekilmiş tek atlı araba da... Topkapı dışındaki nümune bağını ben görmiyeli o kadar değişmiş ki, değme barda, değme kır balosunda eğlentinin böylesi, keyif çıkarmanın bu türlüsü görülemez. Tabaklar dolusu, sepetler, küfeler dolusu üzüm taşınıyor, bira, rakı, şa- rap, konyak, votka, cin, ne aransa var. Cızır cızır kebaplar çevriliyor; durmadan salıncaklar dönüyor, orta- da bir caz habire. çalıyor: Rumba, tanga, vals, vanstep, şimi, akla gelen gelmiyen bütün havali Sağda gramofondan bir ses: “Ne olur, kalbim avunsun diye bir an, beni sevi, Soldaki çafdaktan dede ağzı bir gazel “İlâhi râst gelsin tiği aşka çeşmi hunharm!,, Üsteri üzüm sarmaşıkları ile ör- çardaklar, birer ev içini andırı- ot: Haminne bir yanda bulaşık y; kar, bayan gelin; maltız üstünde, şiş kebabı çevirir, sayın bayım da, almış önüne rakıcağızını, doldurup doldu- sup yuvarlar. Doğrusu, görülecek yermiş şu nü- müne bağı... Bağda falcılar da eksik değil El de maşa ızgara, sinsi sinsi yaklağı- yorlar: — Bakayım, sana maydanozlu bir fal. Hâyır göresin işallah... Arada bir, zurnacılar da geliyor. — Yapalım bir köçek havası bey- cağınım., Ve karşılarındakini azacık yumu- | gak buldular mi, biri defi alıyor, öte- ki zurnayı. Başliyorlar, ahenge.. Artık kafa olsun da dayansın. Dans yeri akssma doğru gittikçe kalabalıklaştı. İlkin hepsinde az çok utangaçlık vardı. Erkeklerin bi le dansetmesi, burada gayct tabii gi rülüyor. e kavalyeleri alkışlamıyan yok gibi... Pakat biraz sonra kadınlar da ortaya çıkınca yaşlı bayanları bir gaşkınlıktır aldı: — A.. Ayol, baksana herife, kız: | cağızın belinden nasıl da yakaladı! — Tuh, tuh... Göbek göbeğe gel- diler.. Başımı çevireyim de görmiye- Yim bari... Neyse ki bu yaşlı bayanlara kimse- nin aldırış ettiği yokt Gençler dal gibi biribirlerine sar. larak, bu açık havalı tatil gününün bütün zevkini çıkarıyorlardı. Gözlük- | Wi bir adam, yolun üst 'üz paraya... Yüz paraya... Terazinin bir tanesini elime alıp baktım. Sermayesi, en aşağı yüz pa- ra tutan Du oyuncağı, nasıl yüz paraya sattığını adamcağızdan yım, dedim, me bakıp, acı acı gülümsedi — Ne yaparsın, bayım.. dedi, di Bacak kadar bir çocuk, küçük kü. 1âhlar içinde “Niyetler nane şekeri, satıyor; Naneme gel naneme, Kırk paraya bir deftme, Efendi ağabey, be 5 Bir külâh da sen al, beni çiğneme!, Kadınm biri kırk parayı Yerip “ yetli nane,, lerden bir külâh aldı, Fa-' Bağda son üzüm salkımları kesilirken kâğıdını bula mayınca kızdı — Hani ya,'n İçindeydit. — Gözüme mi inanayım, sana mı? ,, koymamışsın. Al naneni sür #rede bunun niyeti? Şimdi, sen ol da “Şu kadının ye- diği naneye bakl,, deme, Kırk paralık nan mek senin gibi © için kavga et yana yakışır mi? Nümüne bağmın en hoşuma giden tarafı şu oldu: Bu kadar içki içenler vârken bellibaşlı hiçbir hâdise geş medi. Hele kadınlara sarkıntılık eden ir tek kişiye raslamadım. Herkes, trikleri hep birden yandı. Geniş bir loşluğun içine düşen bu küçük ışık zetreleri, çardak aralarını, sırma ile İ Bağda eğlence örülmüş birer tül yorgan altında giz oldu. iş Halk, yavas yavaş dağılıyordu Salâhaddin GÜNGÖR Asmalar altında. Şirketi Hayriyeden: Boğaziçi vapurlarına mahsus son Bahar tarifesi ilkteşrin salı saba- hından itibaren tatbik olunacaktır. Tarıfeler gişelerde satılmaktadır. MAKİNE, MOTÖR-ELEKTRİK MEKTEBİ, 1 — Tedtisata 7 Birinciteşri Pazartesi başlanıyor. Eski ta mektebde bulunmaları. 2 — Ayni tarihte TELSİZTELGRAF şubelerinde ted. risata başlanacaktır. 3 — İlkmekteb, mezunları HAZIRLAMA sınıfı vardır. Bu sr maf: bitirenler şubelere girerler. 4 — Ortamekteb mezunları doğ rudan doğruya Bınırlar. Bu şubelerin müddetle; kişer senedir. $ — Mekteb yal gündüzdür Kayid işlerine başlanmıştır. Galata'da Çinilirihtım sında Mumhane caddesinde Makine, Motör Elektrik mektebi. i | İnbi arlar Umum Müdürlüğünden: | Karton Balya kapaklariyle bobinleri içinden çıkan yu- varlak ağaçların 3 bin kilosu derhal ve mütebaki 7000 kilosu çıktıkça Cibalide Kutu fabrikamızdan teslim edil- mek şartiyle On bin kilosunun pazarlığı 30-9-935 tari- hine müsadif pazartesi günü saat 10da yapılacaktır. Taliplerin muvakkat güvenme paralariyle birlikte Ka- bataşda Alım Satım Komisyonuna müracaatları. (5899) MOTÖRLER ve DİZEL şubesi ile ELEKTRİK ve | için slek şubelerine #- | hanı karşı AN SAGLIK ÖGÜTLERİ Otomobil Sporu Insan kapal: veya açık bir otomo- şehir içinde bir yerden bir yere, hatta bir şehirden bir baş- kasına gittiği vakit elbette spor yap» nış sayılamaz. Otomobile binmenin bu birinci şele- ir de belli bir yere git otomobille gezmek var- r. Sağlık bakımından, Ezmek pek iyi bir şey olmak- İ la beraber, buna da otomobil sporu demek doğru Sanirim. Otomobil sporu yapmak ilkin oto- ke olur. O da İ başkalarını gezdirmek için değil, en ziyade kendisini gezdirmek ve otomo bil yarışlarına girmek için. Otomobile binmenin ilk iki şekli pek çok kimselerin harcı olabilirse de | otomobil sporu yapmak her kişinin harcı değildir. Bu sporu yapmak için pek hizi gidebilecek, yarışlara gire- | bilecek, uzun uzun yolculuklardan yıpranmaksızın geri gelebilecek bir otomobil — hatta çok defa birkaç o tomobil «— alabilecek kese lâzımdır. Bu şartlari dolduran pek az otomobil markaları bulunduğuna göre, öyle 0- tomobiller alabilecek keselerin de hay lice dolgun olması lüzumlu bulunsa yle otomo- iki, iş bu kadarla da bitmez. muntazam, yüzlerce kilometre uzun- luğunda hep ayni halde sürüp giden yollar lâzımdır. Böyle yollar bulun- mayınca otomobil sporlarınm neka- lı sonuç vereceği daha ge kü büyük kazada — maale- - fazlasile meydana çıkt. Dolgunca kese ile muntazam yol- lardan sonra, otomobil sporu yapana pek sağlam, son derece sağlam bir beyin lâzımdır mobilde hızlı gitmek, yarış- lara girmek dünyada en tatlı keyif- lerden biridir. İnsan ötomobille saat- te elli altmış ken bile'keyif duyar darla kalmak İstemez. Gittikçe artı. Fır, altmış, yetmiş derken yüzü ge- ger, gene artırmak, dalma, dalma artırmak ister, O büyük keyif içinde insanın ka- fası, zihni bir dumanla kaplanmış gi bidir. Kendini unutur. Otomobil key- 3trafındaki rümm isime finden sarhoş olr. va Otomobille yarış yapan #porcuya muvakkat bir zaman için çılgın de- dir, Çünkü otomobilin çe kanm dönmesindeki hiz da değişir. Kan, hele beyaz kan — lenfa — kafanın içerisine dalma ayni derecede gitmez, Otomobilin öre azalır, çoğalır. Bu kadar dayanabilmek pek sağlam, son derecede sağlam bir be- yin lâzımdır. Otomobil sporu her kesenin, her türlü yolun ve her kafanın işi değil. dir. Lokman Hekim wo. —— ———— Tavas As. Hukuk Mahkemesine den Müddei Tavâsın Samanlık mahal- lesinden Kabak oğlu Ali kızı ve Ha- Wil ağa oğullarından Ali oğlu Meh- met karısı Medine tarafından müd- deaaleyh buldan kasabasından han- cı Ethemin hanımda oturan 'Tavasın Samanlık mahallesinden Halil 8 oğullarından Ali oğlu Mehmet aley- hine açılan boşanma (davasının ya- pılmakta olan duruşmasında : Müd- deaaleyhin ikametgâhi lunduğundan tebliğat © yapılamamış ve ilânat suretile Yapılmasına mah- kemece karar verilmiş olduğundan duruşma günü olan 18-10.935 cuma günü saat 9 da Tâvas Asliye Hukuk Mahkemesinde bizzat veyahut tara- fından bir vekil gönderilmesi aksi takdirde duruşmanın gıyabında ba- - | kılacağı ilân olunur. (14952) meçhul” bu- Hükmü yoktur — Nüfus hüviyet cüzdanımla Galatasaray Lisesinden kaybet- hük- *İ mü © yoktur. Mehmet Cevdet oğlu Muzaffer, 329 İstanbul, al ığım hüviyet varakasını tim. Yenisini çıkaracağımdan i Osmanlı Bankası İLAN Osmanlı Bankası gişeleri, 1 Birin- citeşrin 935 salı gününden itibaren yeni bir iş'ara kâdar, aşağıda yazılı Saatlerde açık bulunacaktır : 1— Galata Merkezi ile Yenicami şubesi : Adi günlerde: saat 10 dan 16 ya kadar, Cumartesi günleri: saat 10 dan 12 ye kadar. 2.— Beyoğlu şubesi : lerde: saat 10 dan 12,30a kadar saat 14 ten 15 ya kadar. Cumartesi günleri saat 10 dan 12 ye kadar, 7547 Adi gün değil, ancak kırlarda veya | | sporu yapacaklara sağlam, | metre hızla gider- | Fakat o kas) Bazı variyetlerde yalan hem lâzım, hem güzeldir. Meselâ bir aşkı kurtar. mak için söylenilen yalan. Kimseye zaratı olmıyan, hattâ iki kişiye fay- dası bile dokunan yalan... Kuruçeşmeden Naim çıkaran şu macerayı dinle “Sizden, bir genci gül derecede aldatmış olan nasıl intikam alacağımı soracağım. Çünkü beş günde: yalnız bunu düşünüyorum. Bu kızı nasıl tanıdığı» m: size anlatayım : Geçen kış içindeydi. Bir gün öğle- den sonra Beyoğlu sinemalarndan birinde yanımda bir genç ve bir kız uruyorlardı. Ben sinemayı seyre- # çileden kızdan beri seslerinin tonundan anlıyor, fakat dum, Bir &ra kız mi sezdim ve genç onu bira karak çıkt, gitti Kız men zünü kapıyarak uzun uzun a ta devam etti, Sabredeme yaklaştım ve teselli edici birkaç söz söyledim. Başını çevirdi; karanlıkta alev gibi iki göz gördüm. Bana te- şekkür etti, hıçkırıkları durur gibi ol- du. Perde açıldığı zaman gözyaşları» nı belli etmemeğe çalışırken ben sa- de, fakat zarif giyinmiş bir kız görü- yordum. Etrafta sevgilisini aradı, bu- Jamayınca bana anlatmıya — başladı Bu genç bir işçi imiş. Halbuki ke: disi kibar bir ailenin kızı olduğu hal İ de nasılsa onu sevmiş. Şimdi genç ikide bir kendisinden para ko parmıya çalışıyor ve ancak bu mak- satla gelip onu arıyormuş. Demin gene para istemiş. Genç kız, param çip gitmiş. Bünu dinledikten sonra daha çök alâkadar oldum. Kimin & olduğunu merak ettim, söylemedi. Beraber çiktik; bir çay içtik. Artık vakit geç olduğu için başka bir güne rândevu vererek gitti, Gene sincma- da, sonra bir vapur gezintisinde bu- luştuk. Artık işçi gençten kurtuldu- ğuna ve benim gibi kibar bir arka- daş bulduğuna seviniyordu. Ben de ona ayni şeyleri söylüyordum. An- nem bir paşa kızı olduğu için bana daima: “Aman evlâdım, inşallah sa- na kibar bir kız bulurum!,, dediğini anlatıyordum. Yaz geldi, bu kız bana adaya taşındıklarnı söyledi. Fakat hangi adaya? orası Beyoğlunda, yahut plâjlardan, deniz gazinolarından birinde buluşuyorduk. Bu sırada onun bana karşı çok derin bir merbutiyet gösterdiğini hatta bir defa randevuya geç kaldığım zaman ağladığını, kendisini unutup bir baş- kas cm yaşıyamıyacağını söylediğini ilâve etmeliyim. Sekiz #y- lık konuşmamıztla bir defa bile ona bir hediye kabul ettiremedim. Çok giyinmeyi tercih eden bu kızın zenginmiş. Anne- sinden ayr! yaşıyormuş. Yeni barış- muşlar., “Neyse.. Bundan birkaç gün evvel nasılsa bana ada iskelesinde randevu verdi. Vapurdan çıkanlar arasında evvelâ eski bir dostumla konuşurken o da geldi. Arkadaşımı görünce $â- rardı, yürümek istedi. Seslendim, Ge- ri dönmeye mecbur oldu. Fakat iki en onların Bep kavga ettiklerini | bu | TAİ e SETİN YİRMİ Mera üm değil, Ya | 20-09-0935 am Bir Kızın Masum Yalanı bir ona, bana bakarak manidar gülmesine ehemmiyet vermiyerek on- dan ayrıldım. Fakat bu defa genç kız telâşla konuştuğum adamı sorunca k ettim. İki gün sonra adalı dostumu buldum ve her şeyi öğren dim: Bu kız uzun müddet İstanbulda bir fabrikada işçi imiş, Hayatını böy» le kazanıyormuş. Derken fabrikanın me: onu gezdirmiş, aldatmak is- temiş. Fakat kız fabrikacının her iş- ine razı olmayınca açıkta kalmış, Babası kunduracı imiş. Bu sene 4 da bir dükkân tutmuş ve kız babasile beraber adada oturuyormuş. Dostu- ma bunları nereden bildiğini sordu- ğum zaman: “Yabrikatör arkadaşım- dır, kızı da ber zaman dükkânda gö- rüyorum!,, cevabımı aldım. Ertesi gün kıza bunları anlattığım zaman kıpkırmızı oldu,gözleri doldu ve ban. bir şey söylemeden çekildi, kaçtı. Derin bir inkisara uğramıştım; bu kız bana yalan söylemiş ve beni al- datmıştır. Şimdi aklıma geldikçe beni gileden çıkaran bu yal intikam almak yok mu?,, Yok ya... Fakir bir ailenin işçi kı- ı, hakiki hüviyetini söylerse istedi kadar doğru ve üzel olsun hiçbir iltilata nail olamıyacağını saniyor ve nasılsa bir yalan kavırıyor. Defken © yalan: kargısındaki gencin aile vazi- yetini öğrendikçe tekmillemeğe mec- bur oluyor ve muhakkak ki seviyor. Sevgilisini kaybetmek korkusile doğ- teren sebepler çok.. Fakat sizin ha- reketinizl mazur gösterecek hiçbir sebep göremiyoruz. . Resmin âşıkı (a Mersinde Zafer berberi Hüsnü imzâk bir mektup: “Bundan bir yıl evvel İstanbulda $.. isminde bir kadınla mektuplaşmı. ya başlağım. Bana resmini gönderdi. Resmi görünce sevgim arttı, bir yıl danberi b kadar çok sevdim ki ondan başka gözümde kimse yok. İkinci mektubunda Sıvasa gideceklerini bil- difmişti. Derken Srvasa yazmıya baş- ladım, Fakat orada beni unutur gibi oldu. Yazdığım mektuplara iki satır- la cevap verdi. Ben de müteessir ola- rak muhabereyi kestim. Ama neye ya rar? Gün geçtikçe içimi bir kurt ke- mirmeye başladı. Artık vaziyetim çek feci olmaktadır, ne yapayım?,, Bir iki mektupla ve bir fotoğrafla insanım hali feci olamaz; çünkü böy- le bir sevgi de mümkün değildir. Bu sevgi değil, hayaldir. Size $.. ismini veren kadın yerine karşınıza bir baş- ıksa ve isminin $, olduğunu erse bütün gönlünüzü ona vere- ceğinize şüphe yok, Çünkü ne onu, ne ötekini tanıyorsunuz. Siz hayali- mizdeki bir kadını seviyorum sanı- yorsunur, Hakikatte $.. kimbilir ne maksatla bir iki mektup yazmış ve böyle mektuplardan bir şey çıkmıya- çağını pek iyi bildiği için arkasını kesmiştir. sonra kendisini görebileceğinize ve kendisile könü- şabileceğiniz kadınlarla mektupla" gireriz. vas:tasile İ VAPURCULUK | Türk Anonım Şirketi | | Istanbul Acentalığı | adım ilerde durdu. Adal dostumun Liman Han, Telefon: 22925. Trabzon yolu TARI vapurü 29 Eylül PAZAR gönü saat 20 de Rizeye kadar yi e KUÇUK İLÂNLAR 932 senesinde Ameli hayat mekte- bi orta kısmını bitirme tastiknamemi zayi ettim yenisini alacağımdan cs- kisinin hükmü yoktur. Aksaray İ- mam Murat sokağı No. 41 Receb. ZAYİ — 2307 sicil numaralı arabâ- cılık ehliyetnamemi kaybettim. Ye- nisini alacağımdan diğerinin hükmü yoktur. Arabacı Receb. — ——— . Daktilo Aranıyor| Türkçesi kuvvetli, çok seri yazan b.r daktiloya (Bayan ) ihtiyaç | Ecnebi lisan bilenler edilir. Sirkecide li Antalya Nakliyatı Umumiye Şirketine müraesat olunması, ——————— ÇOCUKLARI | 2 nci sayım çıktı. Saytalarımda beğenece niz her şeyim var. Size bol armağanlar hazırladım KÜÇÜK ADAM Çocuk gazetesi gm m

Bu sayıdan diğer sayfalar: