11 Mayıs 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

11 Mayıs 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Direkler arasındaki çayhanede her cenazeden dönen adamın dargın yüzüyle oturuyordu İn Kadsyifçi — Suratı yamalı kadı- “UN evinde! Arap — Tövbekâr olmuştu hani? İ, Kadayifçi — Orospu kısmı, tövbe mı? Arap — Zampara kimmiş? Bahıker 801 kulağma haykırdı : ikçı — Acemi zamparanın bi- » Şaşkınlıkla saatinin cammı gö- le takmıştı, İner — Saatçi Salihin camını ne ler kırıyormuş? Adı ne bu heri- a açi — Süleymanmış... Şehre-| anetinde aza İmiş... l nan, Dağıstanlı Hocanm kula- a, eld: “Tanıdınız, değil o mi? te vetin konağımdaki Süleyman!” Hoca — Hani şu tek gözlüklü? iran — Evet... Umuhanede ba- İ, iş. Halbuki karısı zatürrieden ya ; ölmek üzere... Direklerarası i, Adnan, Süleymanm karısının ce- İMizesinden dönmüş, Direklerarasın- İki çayhanede her cenazeden dö - İla, dargın yüzile oturuyor, çaycı | |*ıya Şair Raifi soruyordu. Raif, İAdkanm geleceği yerlerden (bile İaeeyordu. Çaycı Hacı: “Aylardan- görünmüyor!,, dedi. Sonra soka- Ja baktı, alay etti: “Ko ,, vlan geliyor, martavala ha - Irlanın!, diye mırıldandı. Koca İaşan maliyede kâtip olan Dilâver- da Direklerarasımm Don Kişotu!. yilet 49; boy bir metro kırk; İki &k bıyık; kansızlıktan şeffaf iki ak: Dilâver!.. Bir kahraman ki İyi atmak değil, dâyak yemek (İçei bir vak'ası bile yok. Yalnız İç bindeki kama, kimsenin gözüne nediği gün bedbahttır. Mümkün | io bu kamayı kurşünkalem gibi 4, Sima takacak. Çayhaneye gi- tuy kalbi vuruyordu: Sol kolu - ta, boynuna şalla niçin asılı oldu- çi Soracak bir ahbab hanede yoksa? Askıda olan ko - 4 'U kapıdan yan yan sokarak gir- ta “turdu, Kizmağa başladı; kolu-| ty inan bir türlü merak etmiyor, sakat olduğunu sormuyordu. Pakat Dilâverin kolu mutlaka ko- | almayı. Kendisi lâfı açtı: aj Geçmiş olsun demiyorsun Ad- ugrar Adnana iğri gözlerle bak- | tn, kolu, bir yerden düşerek de- İ İl i ğ ku,birini döverken kırılırdı. Demek Sa) Noam bir kavgada sakat - mgeldiğini anlamıyordu. < dlsmesi?,, dedi, Anlattı; Evvelki gece Cerrahpaşada bir N Elttim. Dönüşte bir de baktım Mi önünde kıyamet kalabalık... rd <p VASİ baskm mi? bu baskını Aksaraydaki e Avnullahın nastl haber Üşinülyor, içinden gülüyor- li Ama, neyse oldu! Suratı bi tokat askettim.| peninki yerlerde kaldırıma Yor; fakat malim ya, ye- İusturpa ile, üstüme #aldırsm... Sol kalkıp gene Üzerime saldırmaz mı? Bi tokat daha indirdim, bi, bi daha Artık arap bu sefer kaldırımların alnını öptü, yüz üstü serildi. Adnan — Fakat arap Abdullah sağırdır derler; senin polise ne söy- lediğini nasıl duydu? Dilâver — Eh polisin gırtlağına yapıştıktı ya.. Sağırsa, kör değil a, hem ben yavaş küfretmek bilir mi- yim? Süleymanm dayak yediğini gö- rünce polise bi haykırmışım ki.. E -| vet, ne diyorduk? Ha! Arabin yerde baygm yattığını görünce bu sefer de Çilli Mahmut... Adnan — Malâm; an İkilerden... Dilâver — Ne on ikilerdeni? Çilli Mahmut yaku!.. On ikilerin on ikisi- / ni birden yere seren herif!, On ikile re dahil değil: O, müstakil külhan-) beyi!.. Gözüm bi ondan yılar. Ama Allahın izniyle onu da hakladık. He- rif, tokadımın altında, kaldırımı boy ladıktan sonra, İster misin kalksm, | kolumu siper aldım, Dirseğime gel- di. Kolum. kırıldı. Acı macı duyma- dım tabii... Yalnız tepemattı; “ Haydi bakalım Dilâver, er m danı göründü!, dedim. Aldım herifi altıma. Dilâver, Çilli Mahmüuda attığı he- yali dayağı bütün edebiyatiyle an - lattı. Sonra: — Fakat felâket bununla bitmiyor Süleymanm cebinden 3 tane Meşve- ret gazetesi çıkmış; onu da bugün duydum. Dedi. Adnan sarardı: “Galiba Di- lâverin anlattığı masalm yalnız bu kısmı yalan değildi, Bu tahmin doğruydu. Hidayetin bir zamandan beri istediği bu üç gazete Süleyman- da yoktu. Fakat Ahmet Rıza ile ken- ALLIKLARI Fransada Koti ve Amerikada Mişel ne ise Türkiyede ruj ve alık ancak Hasen markası Sabit, açık ve orta ve koyu renkleri vardır. Ruj 60 allık 35 kuruştur. Hasan deposu: Istanbul - An- kara, Beyoğlu, ta vasıtasile tediyeli olarak temin YAN Klüreşe doymaz; herif gençlerin hayati istekleridir. | GALATASARAY ECZANESİ AHMED CEVAD AKISKA Beyoğlu, İstiklâl caddesi, Tokatlıyan oteli karşısında No, 241, Reçeteler çok dikkatle hazırlanır. Yerli ve ecnebi müstahzarat dalma mevcuttur. Anadoludan vukubulacak reçete, ilâç vesair hususat pos- $! TAN Yazan: MITHAT CEMAL | | disini münasebette bulunuyor gös - termek için Süleyman, bu gazeteler kendisine gönderiliyor tavrmı takı- | nıyordu. Son giinlerde birinde bul -| muş, Hidayete götürecekti. Götür - meden cebinde bu gazetelele basıl -| miştı. Dilâver: — Süleymanda da ama mide ha! Bai ğı karıyı görsen kusarsın; 6501. Yanağında pabuç kadar Ha - lep çıbanı.. karayağız bir suret. Dur bakayım, neydi adı. neydi. neydi... Dilâver kadınım adını o kadar çok aradı ki Adnan başka şeye daldı. Dilâver nihayet buldu: — Çibanlı Zehra!,. Ama bu sermaye değilmiş, Ev sahibiymis. Süleyman 0 «gece .Zehranın, evinde başka kadın bulmaynca onunla kal- miş, Adnan fenalaştı: Fransizca muall mi Kadrinin karısı umumhane işle tiyordu. karı | (Arkası var) aaa man a YENİ ENSRİYAT Köprü altı çocukları Bu çocuk romanı, yalnız çocukla” rı değil herkesi alâkadar eden bir kitaptır. Eseri Diyarbekir Saylavı| Huriye Baha Oniz yazmış, Muallim Ahmet Halit kitap evi basmıştır. Köprü altında yaşıyan kimsesiz ço- cukların acıklı hayatını, bunlar ara- sındaki faziletli ruhları çok güzel| tahlil eden eseri tavsiye ederiz. — | Bayındırlık işleri dergisi — Bayın- dırlık işleri dergisinin 11 inci sayısı| güzel bir baskı ve münderecat ve bal resimlerle intişar etmiştir. | Belediyeler dergisi — Belediyeler der gisinin 10 uncu sayısı çıkmıştır. HASAN Ruj Ve pzjl eğilir. Şehir dahilinde telefonla vukubulacak her türlü siparişler hemen Şi! yerlerine gönderilir. Tel, 40786. | VIYANA İL FAYDALI Bugünkü Program Istanbul 17, Üniversiteden nakil, İnkilâp dersi. Esat Borkurd tarafından. Oda mw; sikisi (plâk). 19,— Haberler. 1915 Hafi: mmasiki ve slgan musikisi (plâk) 19,30 Ha-| vecdık hakkında konferansı Tayyareci, Nuri Kızılkanad tarafından, 20,— Halk, musikisi, Sivaslı Veysel ve İbrahim tara- (ından, 20,30 Stüdyo orkestralar, 2130* Son haberler, Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının gazetelere mahsus havadis ser verilecektri. BUKREŞ i 15: Plik; 19,15: Radyo orkestrisı (Ops-| ra parçaları): 2105: Sözler; 21,20: Oda enasikisi (Brahms'm Ooklârnet kenteti): 22,05: Şarkılar; 22,45: Rus korosu; 23,25:| Orkestra; 24: “Orkestra | BUDAPEŞTE 18: Salon orkestrası - Muhtelif 1930: Plik; 20.35: Karışık neşriyat: 21,15: Fi lârmoni beyetinn konseri (Brüne Velte rin idaresinde); 23,20: Çingene musikisi 24: Cazbant. MOSKOVA 18,30: Koro ve #sire, m “Güzel Helen” dillerle neşriyat. VARŞOVA 19,30; Ottenbach Opereti; 22: Yabancı 18,20: Düo piyano; Piyano konseri 1930: Muhtelif; 22.15: Kahramanla o için bestelenen enerlerden parçalar; 23,50: Po em senfonik. 20,10; MMS neşriyat; 21,50: Şuman'ın “Genovera” operası; 24,30: Orkestra. Seçme program Bükreş saat 19.15: Opera parçaları 71.20: On musikisdi (Brahms). Prag. saat 18: Viyolonsel konseri; 21.30: Smetana (Piyes). Varşova, saat 23.50: Poem senfonik. Budapeşte, saat: 2115; Brüno Valter'in idaresinde filirmoni, Moşkova, saat 19.30: Olffenbah'm “Gü #çi Elen” öpersi Hambarg, saat 70: Maks Reger'in eser- lerinden (org, piyano). Kısa Dalgalar Berlin Çalışma saatleri: Sant 1043 — 1420 ; 1 4m ve 3i, 45 m Saat 1500 — 1838 138 m Saat 19 — 2135; 25, 49 m. ve 9m Londra Gnsoma saatleri: 10 — 12.20 4 25.58 m ve Si 55 m Saat 18 — 1545 : 16 B6 m ve 1», S2m Saat 16 — 15: Gösterilen postalardan ikisi, 1982 m 25. 29 m ve| 31, 55 m St 1418 — 23.80 : Gösterilen 2 veya i pomta 19, Gem. 23. Sö, Si, 55 ve 49 10 m, Sinemalar, Tiyatrolar * TEPEBAŞI ANFİ (Lüküs Hayat) FRANSIZ TİYATROSU ; Amerikadan yeni gelen İllizyonist, Profesör ZATİ SUNOĞUR, Her akşam dokuzda. TAN: (Küçük Anne) * TÜRK : (Aşk Bandosu) YILDIZ: (Sevmek Yaşamaktır) (Malek Bira Kralı) SUMER ; (Hsranrengiz Tayyare). İPEK ; (Herşey Senin İçin) ve (Se- tışın Karmen). BLHAMRA : (Öldürdüğüm Adam) ve (Yakıtsız Baba) * SARAY : (Zevk Gecesi). ŞIK : (Zuzu) ve (Aşk Hüzünleri) MELEK : (Renkli Pece) ve (Yaralı Kuş) KADIKÖY SÜREYYA: (Aşk Bando- su). * USKUDAR HALE; (Küçük Albay). Çabük Sıhhi Yardım Teşkilâtı Bu aumaradan dat otomo- bili istenir Müracaat Yerleri Deniz yolları acentesi Telefon Akay (Kadıköy iskelesi) 43732 Şark Demiryolları Sirkeci 2079 Devlet Demiryolları Havdarnasn 47145 Hiaiye Telefonları TİYATROSU ; 42302 İstanbul İttayesi Kadıköy ittniyesi Yeşilköy. Bakırköy Büyükdere, Usirürlar ari Beyoğla esi Büyükada Heybeli Burgaz Kemah mn takaları için telelop santralındaki o memars yangın deme) k&fidir Hastane Telefonları Cerrahpaşa hastanesi Gureba hastanesi Yenibahçe Haseki kadmlar nesi Zeynep Kâmil hastanesi Üsküdar 60179 Kuduz hastanesi Çapa 22142 Beyoğlu Zükür hastanesi 43341 Gülbane hastanesi Gülhane 20510 Haydarpaşa Nümune hastanesi © 60107 Etfal hastanesi Şişli 42426 Baherkör Akıl hastanesi 1660 —— — nn Büyük liman plâjı Şirketi Hayriye tarafından büyük limanda yapılacak olan plâjın hazırirk larma başlanmıştır. Plâja vapurların yanaşması için yakında bir iskelenin İnşasma başlanacaktır. Plâjn haziran sontna kadar ikmali kararlaştığın - dan ona göre çalışılmaktadır. İstan- bul ile büyük liman arasındaki bilet Ücreti, son iskele ile köprü arasındaki | Karşısında böyle kızgın bir gülüm - fiatin avni olacaktır. ! Hikâye 9 a YL Gel KİA meyi KAVGA Bu da her zamanki gi | tuzu biberi olan küçük bir dil çekiş- mesiydi. Fakat bu sefer ikisinin de huysuzluğu yüzünden biraz uzun sürmüştü. Nihayet oZiyanın sabrı tükenerek sert sert bağırdı: — Doğrusu evlenirken birkaç 8e- ne içinde o eski çılgın sevginin eri- yip gideceğini pek iyi tahmin oet- miştim. Ama, aile hayatınm bu ka- dar berbat olacağını düşünememiş- tim, Divanda yarım uzanmış, somurt- kan bir çehre ile onu dinliyen karı- sı Neş'enin birdenbire iri parlak göz- leri hayretle büyüdü. Yerinden fır- layıp .kocasma yaklaşarak: Ya!.. Demek benden bıktığını yüzüme karşı itiraf ediyorsun, dedi. Ve ağlamağa başladı. Neş'enin Yi zünde gözyaşlarının inci çiçekleri gibi serpildiğini görünce Ziyanın içi burkularak, söylediği sözlere pişman oldu. Onu teskin etmek istiyerek gülümsedi: — Neş'e, bunlar hep sözde kalan şeyler yavrum, bilirsin ki yine kal- bim eskisi gibi seninle doludur. Ziya, dah. birçok diller döktü. Fakat Neş'eyi teskin edemedi. Genç kadın bu sefer onun sert sözlerinden fena halde kırılmıştı. O sabah Ziya kalbinde derin bir pişmanlık duya- rak karısile bir türlü barışamadan işine gitti, Öğle yemeğine eve geldiği zaman karısını bulamadı, Neş'e o kızgm- lıkla ufaktefek eşyasını toplamış, evden çıkış gitmişti. Masanm üze rinde şöyle bir mektup-vardı: “Ziya, hayatmir daha fizlsi berbit #tmemâk için Bursaya, enneme gidiyorum.” Ziya hayret içinde kaldı. Karısınm bu kadar İleri gideceiğni ümit etmi- yordu. Hâl& onun narin vücudunun hatlarmı saklıyan divanm örtüsüne baktı. Salon karmakarışıktı. Her zaman çiçek gibi temiz duran yatak odasmd. bugün karyolalar bile ya- pılmamıştı. Gardroptan (gömlekler, kıravatlar dökülmüş, tam odanın or- tasına hiddetle fırlatıldığı belli, yü- zükoyun kapanmış genç kadının kü- çük pembe terlikleri, Ziyanm acı ile karışık bir hiddet- le yüzü burustu, “Münasebetsiz” diye, mırıldandı. Sonra birdenbire telâşla saatini çıkarıp, bakarak he- men sokağu fırladı. Neş'e, elinde iki küçük çantası, kaşları hiddetle çatılmış vapura at- ladı. Vapurun böyle geç kal zaten bozuk sinirlerini bü kamçılamıstı. Salona girecekken vaz geçti, döndü, yan kamaralardan bi- ine doğru yürüdü. Boş yer bulamı- yarak pek kalabalık olmıyan kama- ralardan birine girmeğe mecbur ol- du. Halbuki yalnız kalmağa neka- dar ihtiyacı vardı ve şimdi karşısm- da biribirine sokulan şu genç kızla erkek, bir gazetenin arkasında oku- duğu satırların arasında kaybolup gitmiş adam onu sinirlendiriyordu. Vapur kalkınca, Neş'e, ağlamamak için dudaklarmı ısırdı. İçinin çekilir gibi olduğunu hissetti. O sırada kar şısmdaki genç çiftler biribirine bi- raz daha sokuldular, demindenberi gazete okuyan yolcu gazetesini bü- yük bir hışırtı İle dizlerine bıraktı. Neş'e onun acı bir gülümseme ile meydana çıkan yüzünü görünce: “Ayl.” diye, bağırmaktan kendini alamâdı. Çantası elinden 'düştü. seyişle yüzüne bakan, Ziyadan baş- kası değildi, Genç çiftler o sırada bi- ribirlerinin kulağına gizli şeyler fı sıldadıkları için onların telâşmm farkında olmadılar. Neş'e hiddetle başını kocasından öteye döndürdü. Fakat biraz sonra hafif bir patırdı işitti, başımı çevirince Zivanın gelip yanma oturduğunu gördü. (O Genç| adam onun küçük yumruklarında mendilini hırsla sıkmasma hiç aldır. | mıyarak konuşmağa başladı. İlk sö-| zü: “İşte Bursaya, #nnene vakitsiz | bir ziyaret.” diye, homurdanmak ol-| du. Neş'e cevap vermemek için du-| daklarmı ısırdı ve en nihayet daya- namayıp cevap verdi: “Seni davet etmamistim zannedersem.” Yavaş) Peride CELÂL —- meden sesleri yükselerek devam et- z çıkaran te güçlük çek- y Seri evini bira- kıp nasıl kağıyordun" sma hücum ediyordu. Neş'e benden bıktığını söylemiyor dun?” diye, kızgm kız; riyor, sabah evde başlad ga bütün şiddetile de Bir aralık hiddetli ba rinden ayırıp karşıl demindenberi dünyayı unutmuş gi- bi etraflarile alâkalarıni kesmiş s€- vişen çiftlerin kendilerine gözleri şaşkmlıkla büyüyerek baktıklarını gördüler ve ikisi de bi leri kızararak baki iy vaşça: “Hem kendi hayatımızı de başkalarınm hayatını zehirliyo « ruz.” diye, mırıldandı. Neş'e işitil- niyecek kadar hafif bir sesle cevap . Hep kabahat se Şu kızcağız senin bana öyle kaba kaba hücum ettiğini, demir dinliyor. Kim bilir çi sevgilisine karşı da ne f: sizlik düşmüştür. Onun da bir gün senin bana yaptıklarımı yapacağın « dan korkmaz mı zannedi Ziya hafifçe gülümsedi de muhakkak gencin gözünü kor. kuttum. O kadar inatçısın ki! Bize gelince sevgilisi benim Seni sev. m kadar onu seviyorsa hiç korku masına sebep yok.” Yine biri » kularak, kendi âlemle ililer gibi onlar da $ konuşuyordular sözleri gittikçe berrakinşarak arala rında bir #u gibi şıkırdıyordu. Birdenbire kamaranm kapısı şid- detle açrlarak, kamarot eşikte ogö- ründü. Karşılıklı köşelere çekilerek, biribirlerine sokulup fısıldaşan genç çiftlere vapurun çoktan leye yanastığını haber verirken, yüz manidar ,geniş bir tebessüm kap- tadı Neş'e biribirlerine ba- karak gülüştüler. İskeleye çıkarken kocasmn koluna girip ona İyice 80- kulan genç kadın: “Bu bana ilk se- viştiğimiz günleri hatırlatıyor.” d di. Ziya onun yüzüne eğilip, gülüm- siyerek; “Biliyor musun bu seyaha» Ziya i tin bu kadar güzel neticelenmesi v: kitsiz olduğunu bile unutturuyor. Ben de onu düşünüyorum.” diye, * | cevap verdi. in p Gümrük anbarları Gümrük ambarlarmır liman ida- resine devri için İki taraf müme lerinden bir komisyon yapılacaktır. Bu komisyon bugünden itiba: ış mağa başlayacaktır. Ambarlarda kıymetli ve çok eşya bulunması yü- #ünden hazırlıkların bir an evvel ta- mamlanması lâzım gelmektedir. Çİ Yeni fabrikasyon SOUPLEX ve SOUPLEX - PLATİNE Tıraş bıçakları Bir fen harikasıdır. Cildi yakmaz, sivi n Buruşuk yapmaz. Rekabetli fiatlarla her yerde satılır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: