28 Mayıs 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

28 Mayıs 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| f Meğığli kolay yutulur lokmalardan 28-ö5-908 Olacak şeyler 1940 Harbi Yazan: H. G. Welis Çeviren: Nuri Mahmut Dün akşam rüyamda gördüm. Hepsi büyük azametli, dev gibi insanlar — Umit ederim ki bu iş bize yeni İhtira ettiğimiz “sulh gazi” ni kul ak firsatmı verecek... Diğerleri telefon muhaveresini in- kıtan uğratmamak için tasdik ma- kamnda başlarını salladılar. * 'Derebeyi henüz yataktan kalkmış, daha gözlerini uğuşturuyordu. Kapı Salmarak içeri Burton girdi; Stron- Bu sessizce selâmladı. — Ne haber Burton? — Efendim, nihayet mlspet bir Baber alabildik. — Neo? — Gordon, zannettiğimiz gibi de- Bize düşmemiş. Bir balıkçı onu Ak- deniz sahillerine doğru yollanırken Börmüş, Belki de arkadaşlarıma mü- lâki olmuştur. Derebeyi bozuldu. Can sıkıntısını eden derin bir sesle: — Peki, ne olacak, dedi. — Ne mi olacak? Geri gelecek, İakut beraberinde taraftarlarını da Betirecek. Bütün zayıf adamlar gibi aezine küfürle galebe çalmak İtiyadında bulunan “Bir-gehir" in hâkimi mut- lâkı açtı ağzını, yumdu gözünü. ancak sözlerinin son kısımı- Bi anlıyabildi. — Hepsinin Allah müstahakkını Versin, Tayyarecilerin de, makinist- in de, tayyare kurulunun da, gaz Yapanların da! Niçin hepsini öldür- hedik? Niçin onlara makinalarla Uğraşmağa müsaade ettik? Niçin ben de uçmak hevesine düştüm? — Fakat bunda niçin demeğe ne m var? Tayyarelere ihtiyacımız Yardı, Şayet biz başlamasaydık baş- ları tayyare ve gaz bombası kul- ğa başlıyacaklardı. Bu hava kurulu azaları ne de olsa gelip işle- Ta hala” adannllanii “Evet Bürton, hakkın var! Bü- tin fennin Allah müstahakkını ver- “in! Harp ne güzel onu mahvetmiş- ©. Niçin tekrer başlamasına müsa- Ade edildi? Hiddetle odayı arşınlamağa baş- lâdı. Önüne ne gelirse tekmeliyor, viriyordu. o Dudakları fırtmaya tütulmuş kuru yapraklar gibi hiç oynuyor, anlaşılmaz kü- Sizler fısıldıyordu. Nihayet tekrar 'on'a dönerek: —Ben dünyada tabii olan her şeyin “Sşmanıyım. Dün akşam rüyam- Cabal'in arkadaşı tayyarecileri Gördüm. Hepsi büyük, azametli, "Siyah, gece gibi karanlık devler, de insana benzer yerleri yok, Makina, evet makina gibi. Hiç adan bombardıman ediyorlar! — Zannedersem burasını da bom» Danlıman etmeğe gelecekler? — Gelirlerse gelsinler. Görecek- leri var. Son demimize kadar mü- Sadele edeceğiz. Gördor kaçtığın danberi #huavinleri pilotlardan bir yal İle görüştüm. Cesur çocuklar, #eyler yapabilirler... Evet, 80 Muna kadar savaşacağız. Elimizde Mehinler var... Onları öldürmediği - öğrensek. Çağır, çabuk Har- e çağır. Kollarını koparmak, elini boğazmdan aşağı dökmek büriyetinde kalsam onu söyle - Kçeğim. Öldürüp söyleteceğim. Çe- * çabuk gelsin! galirten kapıyı açtı, dışarı çıkma: Sesini yükseltti. İki muhafız riya. Derhal Hardingi getirmele. emrettikten sonra tekrar dere- döndü. Düşünülen tedbir çaresiz de olsa du beyi yapacak bir şey bulduğu düşünerek pek memnun olmuştu. ellerini kollarını bağlıya - düşmanı beklemiyecekti ya! de bu “dünya üzerinde kanat- bir avuç adamdan ibaretti. alet, kendileri gibi et ve kemik: he ganan. Sihirbaz değil, Bir zaman olsa yere inmeğe mecbur ola- ar dalma havada kalacak yoktu ya! İşte yere iner in- Saylar kim olduğunu göstere- « Rudolf Strong öyle zannettik- £ ERİŞ, # “Muhafızlar içeri Meri ile Hardin- | Betitdiler. Strong mit dolu dü- dönerek bağırdı; — Bu hava kurulu hakkında ne biliyorsan söyle, yoksa... Gazleri var mı? Ne türlü gaz?. İhtiyar doktor hiç tavrını boz- madan: — Gaz hakkımda hiç malümatım yok! — Maskeler nerede, ne oldu? — Hepsi depoda olduğu gibi du- ruyor. — Kullanmasını bize göster” — Kullanabilecek halleri var mi ki, göstereyim. Hem ben size harp hususunda hiçbir suretle yardım edemem, Derebeyi yerinden fırladı. İki mu- hafız Hardingin kollarına yapıştır ilar, Strong vurmak için elini kal NE leme ei | vurmadan aşağıya indi: Aklına bir şey gelmişti, N Yarı kendine, yarı doktora: — Evet, Sen ibret olacaksın. Her- içinde seni söyleteceğim ki, halk görsün, benim emirlerime, ar- zularıma karşı durmak neye mal o lur? Haydi beni takip edin. Derebeyi önde, diğerleri arkada Bir-şehirin meydanlığnma (geldiler. biliyorsun ya, “Le Soir,, gazetesinde Kont Sforça şunları yazmaktadır: Hakikatte, “Britanya İmparator. luğu” denilmeyip te “Britanya Com- monwealth” i denilmesi icap ettiğini bilen Avrupada kaç kişi vardır. “Commonwesith” aynen “Res publi- ca" yani Cümhuriyet demektir. İngilizler, herkesin bildiği gibi, ta rifleri sevmezler. Bu tarifi veren bir Kanadalı, Sir Robert Borden oldu ve şöyle izeh etti: “Britanya Cominonvealth'i, her bi risi sadakat yemini etmiş ve müteka bil münasebetleri heniiz inkişaf ha- linde bulunan bir Milletler Cemiyeti. dir.,, İngiliz müstemlekelerinden ilk de- fa olarak, Kanada, 1791'de iki teşri! meclis yapmıştı. Bunlardan biri Fran siz Kanadalılar, öteki Anglo Sakson Kanadalılar içindi Ve yine.Londrada büyük hayretler uyandırarak, İngi- liz mallarma gümrük resmi koyan, 1859 da Kanadalılar olmuştu. Bu, müstemlekelerin müstakil olmağa başladıklarına ilk işaretti. Umumi harp, Dominionlar reislerinin İmpa- ratorluk harp kabinesine alınmak suretile bu İstiklâli resmen tanıttı. Fakat İngilterede bir vaziyetin dö nlim noktasmı bir metin değil,bir va kın teşkil eder. Dominlonlarm tam istiklâlinin nihal isbatı 1922 senesi i Eylülünde oldu. Lloyd George, Fran sızlarla İtalyanların Türklere karşı yeni bir harbe girmek hususunda Herkes merak ile havadan heran bir tayyare görünmesini bekliyordu Çok geçmeden Roksana da kendile- rine refakat etti, Strong halkın toplanması için emirler verdi. Yarım saat içinde meydan hıncahınç dolmuştu. Strong nutuk vermek için bir tahta kutu- nun üstüne çıkmak üzere idi ki, uzaklarda bir gürültü işitildi. Gay- rühtiyari herkes nefes almadan korkarçasma süküt edip kulak ka- barttı. Gürültü gittikçe çoğalıyor - du. Herkesin yüzünde bir istifham işareti belirdi. Fakat çok beklenmeğe lüzüm kal- madan ufukta Üç tayyare göründü. Bunlar yeni bombardıman tayyare- leri idi, İlerleyişlerindek! heybet bü- tün seyircilere dehşet saldı. Derebe- yi derhal dürbünlerini kavradı ve gelen düşman tayyarelerini tarassu- ta bayildii kli Bir dakika sonra eski itfmadini kazanmış, etrafa emirler veriyordu. Bir-şehir tayyarelerinin uçmasına Burton bizzat hezaret edecekti. Roksana Strong'tan aldığı dür- bünle hem yaklaşan tayyarelere ba- kıyor, hem de derebeyinin verdiği emirleri dinliyor, icap eden nokta- ları aydınlatıyordu. (Arkası var) Kont Sforçanın ifşaatı İngiltere bir İmparatorluk değil bir Cumhuriyettir İmparatorluk Dominyonlarının sömürgelikten şıkmalarında Türklerin büyük rolü olmuştur Lloyd George yebilirim) sinirlenerek, Mustafa Ke- mele karşı mücadelesine,kendilerine gösterdikleri mukavemetten (ki bu İsormadan Dominionları da sokabile- nihayet verdi, Hardinge | mukavemetin ruhu olduğumu söyle- İceğini zannetmişti. Bunun üzerine Lİ a Bir yara Sebehi nedir bilmiyorum, son gün- lerde sokaklarda kadınlara lâf atan- ların sayıları, değil kadınların, benim bile nazarı dikkatime çarpacak kadar arttı. Bundan bir sene kadar evvel, eğer yanılmıyorsam, zabıta bu mese- le ile fazla alâkadar oluyordü ve â# çok, “lâf atmak,, denilen içtimai düş- künlüğün önüne geçilmisti. Geçenlerde bu sültanda, Beyoğlun- dan, sular karardıktan sonra bir ka- dın için, hattâ yannda bir erkek bi- le olsa, geçmenin bir cehennem azabı olduğunu söylemiştim. Meğer bu, yalnız, karanlıklara bürünerek cesa İret alan bir küstahlık değilmiş. Gü- pe gündüz de ayni ahlâksızlık yapı-! lıyor. dum. Büyük bir mağazada idim. A- yakkabr dairesinde bir genç kadm iskarpin prova ediyordu. Yanı başın- da iki gene ona bakıyorlardı. Nihayet birisi sokuldu: — 8 haziranda bir müsameremiz var, dedi, siz de gelir misiniz. Genç kadın sasırdı, kmkırmızı ke- sildi ve şunları kekeliyebildi: — Sizi tanımıyorum, Ne cesaretle bana böyle hir teklifte bulunuyorsu- nuz? Delikanlılar, kendini daha feci bir taarruzdan kurtarmak için iskarpin almaktan vaz gecerek Âdeta koşa ko- İsa mağazadan çıkan genç kadının ar- kasından dudak bükmekle iktifa etti- ler . İkinci hüdiseve tramvayda — sahit oldum, fakat bumu anlatmama hica- bım mânidir. Yalnız işin büyük bir e- sefle karşılanacak tarafı, taarruzdan bizar olan kadın, kan ve ter İçinde, fazla kalabalık bu tramvaydan İner - ken, tramvayda bulunanlarm mühim bir kısmının arkasmdan gülmeleri idi. | Ben, kendi hesabıma, yerin dibine| geçtim. Klaksonleri susturduk, bu terbiyesizleri nası) snsturmalı? Fikret ADİL Yunan Veliahdı dün Midilliye gitti Atina, .27(Tan) -- Veliahtle Baş- bakan Metaksas,dün gece yarısı Spe- İca-muhribile Atinaya dönmüşlerdir Veliaht, kısa bir tavakkuftan sonra. ayni muhriple Midilli adasma hare * ket etmiştir. Midilli adası civarmda manevralar yapmakta olan Yunan donanması, ma hevra programını pazar akşamı İk - mal edecek ve pazartesi günü Faler limanma dönecektir. Daha din, iki hüdiseye | şehit ol) ” Yazan:Aleksandr Kerenski No, 4 Rusyanm ittifak zümresinde bü- lunmaması!... Çar toprağın üze - rinde ölü yatması! Denebilir ki, ça- rn ve memleketin mukadderati... Bizim (bilmediğimiz bir âlemde ve batırımıza gelmiyen şekilde evvel- den taayyün etmiştir. Madam G. nin, Çarm âkıbeti hak- kında söylediği şeylerden heyecana kapılan Demidof: | — O halde Rusya ne oluyor? di yor. — Ben, yalnız karla örtülü bir o- va görüyorum. Bu ovada, rüzgârın harap ettiği damı ile, tek bir kulü. be var. Tarihin canlı inkişafını şahsan. gören ve hissedenler. Kâlnatın giz li, görünmiyen hareketlerini görebi- lecek halde yaratılmış olanlar... Bu yazdığım şeylere, her halde, İstih - fafla tebessüm etmezler, Fakat biz.. bu Üç buudlu dünya - mızda. Mükadderat birliğine rağ - men, Çarskoye - Selo faciasını. Rus- yanım siyasi hayatından ayırmak ve öylece mütalea etmek mecburiyetin- deviz. Buradaki mevzuumuz. ikinci Niko | lanm, İmparatoriçe Feodorovna A - leksandra ve Rasputinin temsil et - tikleri korkunç beşeri facladır. " Rasputinin kudreti Facianm başı 1906 senesidir. Rusyanım son hükimdarınm sara- vnda, Fransayı temsil eden 80 Fransız sefiri Maurice Paleologue, cariçe hakkında yazdığı kitabımda, bu tarihi şöyle tesbit ediyor: “Rus - va tarihinden elim ve hatıralarda kalacak bir tarih., Sonra, devam €- derek: “Bu andan itibaren. impara- torla imparatorice süratle ve kendi «leri ile mutlakiyet idaresini tahrip atmive basladılar... Evet.. Onlar, mutlakıyet idaresini vıkıyorlardı ve kanaatlerince, onlar bir şey yapmasalar' bile bu idare, ene yıkılmıya mahkümdü. 1906 senesi onlarm ahret yoluna başladıkları hareket noktasıdır; çün kü bu sene “Mukaddes adam, “dos. | tumuz.. Rasnutin lâkabmı alan Gre- seri Efimovie Novik umumi harpte Rusyanm başkumandanı olan Gran- dük Nikola ile karısı Karadağlı Prenses Anastazinin himayeleri fle Yunan partileri Atina, 27 (Tan) — Ahali partileri- İnin birleşmesi hakkmdaki fanliyetle- re devam edilmektedir. Çaldarisin, A- hali partisinin birleşmek hususundak! noktai nazarmı tetkik eden Teodokis henüz bir cevan vermemiştir. Gaze- teler, islâhatçı ahali partisi liderinin birleşmeği kabul ettiğini yazıyorlar. Yunanistan ve komünizm Atina, 27 (Tan) — İşçi ve çifçi partisi lideri Papanastaslu Komü - nistlik Bakkmda bir beyanat vermiş. komünizm prensiplerinin başka mem- leketlerdek! tatbik tarihçesini yap - mıştır, Lider, bu rejimin Rusyada ver diği neticeyi İzah ettikten sonra şun- larr söylemiştir * — Komlinizm rejimi, bütün Avru. pada kabul edilmiş olsa bile Yunanis- tana en sonra gelebilecektir... Çinde zorlu kaçakçılar 'Tiyençin, 27 (A.A.) — Koreli, 150 kaçakçı, gece yarısı Pukow'a gitmek te olan bir trenin üçüncü sınıf kom partımanlarma hücum ederek içeride ki Çinli yolcuları zorla dışarı atmış- lar vesonra bu kompartımanlara 552 balya suni'i ipek yerleştirmişler dir. Bu kaçakçılar evvelce beynelmi- lel eksprese yanaşmak istemişlerse de Japon zabıtası, çekilip gitmelerini kendilerine ihtar etmiş olduğundan savuşmuşlardır. Kanada Başvekili Protesto etmiş ve Lloyd George'a sadece, Kanadanm serbest bir memleket olduğunu, Tür kiye ile bir kavgası olmadığını söyle» mişti. O zamanlar, ben Pariste sefir. dim. Türkiyede müşterek bir Fran- sız-ltalyan politikası takip edilmesi lehine çalışmış ve iyi neticeler elde etmiştim. Birkaç ay sonra, Pariste Lord Curzon'u gördüm ve Bonar Lav tarafından istihlâf edilen Lloyd George'un tekrar (iktidar mevkline geçmek ihtimali olup olmadığını sor- dum. Bana cevaben: — Hayır, dedi, Türkler meselesin- de Kanadaya karşı düştüğü müthiş hatâ, onun tekrar ve asla iktidara geçmesini imkânsız kılmıştır, saricenin hususi papası ve Sen Pe. tersburg İlâhivat akademisinin rek- törü meşhur zahit, piskopos 'Teofa- nesin takdisiyle hükümdarm sarayı- na girdi. Bu hayrete sayan adamm geneli. gine dair bilinen şevler pek azdır. O. Tobolek evaletinde Pokroveko- va kövünde do?mustu. Yazması, o « kuması yoktu. Gençliğinde, sefahat- le, sarhoşlukla ve serserilikle vakit KOMANOFLAR ÖLDÜRÜ LD 5 Tercüme eden: M. Râsim OZGEN Rasputinin dini maceraları çok geçmeden her tarafa yayılmıştı tırdan diğer manastıra gitmeye baş- Iadı. Nihayet, oda bir vâiz olarak ortaya çıktı. Kadın olan müridlerine günah ve nedamete müs tenit, dini hezeyanla şiddetli bir şeh- vetperestlik halitası olan akidesini telkin etmeye başladı. Çok geçme - den, Rasputinin dini maceraları, bir yığın mübalâğnlara sarılarak, bütün Rusyaya yayıldı; bu meyanda Sen - Petersburgda da duyuldu Rasputi - ne dair dönen rivayetler: Kutsiyet, Allahtan ilham gibi hikâyelerle be - raber zevk ve sefahate rezaletlere taallük eden şeylerdi. Bazan bir ri- vayette, İki cihet. iyilik ve fenalık biribirine karısıyor.. Garip bir mu - amma şeklini alıyordu. Rasputin Novoye Vrenya gazete - sinde beyanatmda: “Siberyada iken bircok kadm müridlerim ve bunla « rm arasmda, saraya yakm sıhriyeti olan madamlar vardı. Onlar Allaha daha yaklasmak istedikleri için ba - na geliyorlardı. Allaha, götüren en kısa yol, alçak gönüllülükten geçer. Onların hepsini hamama götürüyor, soyunduruyor. ve beni yıkamalarını emredivordum. Dediklerimi yapıyor» lar ve Allaha karşı mahviyetlerini is pat ediyorlardı. , “1904 - 1905” teki ilk ihtilâl sene- lerinde, Rasputin, Sen - Petersbur « ga yeni gelmişti. (o Yıldızı, efiratle yükseliyor. — parlıyordu. Kiliselere mensup hatırlı zevatı, din cemiyet- lerini, gençlik omahfellerini ve bil » hassa, bunların genç kızlara ve ka» dınlara ait olanlarm: ziyaret etti. O- nun kvâşiyetinin kilit taşı kadmlar- dı ve bu yüzden. ona, “mukaddes sevtan” deniyordu. Evinde yaşamış olan bir kadın Gregorinin günlük hayatını şöy.e tasvir ediyor: “Bni bol içiyordu. Yanmda bulun- duğum müddetçe, sık sık sarhoş ol- duğunu görüyordum. Sofrasma. ça- Uuşma odasma giren kadınların hiç- birini hor görmezdi Ekseriya; her- kesir önünde, yaptığını gizlemiye lüzum görmeden içlerinden birini çe ker yatak odasma götürürdü. Ale- lümum sarhoş olduğu zaman ka- dınlara kendisi yanaşırdı. Tabii hal- de bulunduğu vakitlerde, bilâkis ka- dmlar sataşmıya başlardı. Çok de « falar, dini bir mahiyet verdiği taş « km hayasızlığı ile: Sizi kirlettiğime zahip olursunuz. Hâşâ Bilâkis sizi tasfiye ediyorum. dediğini işittim. Rusyada, her zaman mevcut olan yarım müteassıplar da, yarım şar latanlarda görüldüğü gibi Gregoride de, zevk ve safa ile ibadet çilginlik- ları biribirini takip ediyordu; en re- dilâne eğlenceden sonrs, kolayca geçirmiş. hayvan hırsızlığı ile geçi . | derin bir huşu içinde dini vecde dal- nen babası gibi bırsızlık etmisti. Rasputin, diğer birçok Siberyalı- lar gibi arabacılık da etmiş ve ara - sıra gelen seyvahları, evaletin en u- zak köşe bucağında gezdirmisti. Bir gün çok uzakta olan bir manastım »ivarrte elden bir nanası götürüyor. du. Tabif, yolda uzun uzun onunla konustu. Kimbilir. papasım telkina tı, belki de, içinde o zamana kadar uyuyan bir noktava dokunmustu. ki bu kadın avcisi köy serserisi birden- bire değişti. Gidişini değistirdi; yar tıklarına nedamet etti: dindarlaştı Azgın hislerini dualarla, oruclarie teskin etti ve kiliselere devamla vakit geçirmive başladı. Bir manastırda, uzun zaman, ka- pandıktan sonra, köyüne, baska bir halde geldi. Az sonra oturduğu çift- Viği, silesini de terketti, Rusyanın! dört köşesini dolaşmıya, bir manas- dığı görülüyordu. Arzu ettiği za - man, istediği hale girmesini biliyor- du. Rasputin hakiki bir zahit olan ve bir aziz safiyeti içinde yaşıyan Sen * Petersburg ilâhiyat akademisi rek » törü piskopos Teofanesi “ibadete 0- lan istidadı, ile, imanınm, İnsanı tesiri altına alan kudreti ile, hele bu- lanık ve cahil fikri ile İncili tefsir - de gösterdiği derin hikmeti ile hay- ran veteshir etmişti. Teofanesten sonra, onu Hermojen ve daha birçok onun gibi nüfuzlu piskoposlar takdis ve tebcil edmee, Rasputinin kutsiyet şöhreti parla - dıkça parladı ve onu. o devirde, or- todokaluk cereyanları ve çeşit çeşit mezheplerin tesirleri içinde yaşıyan salonlarda bir peygamber, bir kâhin payesine eriştirdi. (Arkası var) İTTiHADI MiLLi TÜRK SiGORTA ŞiRKETİNDEN: BiRi ZAH “ FONIKS DO VİYEN ” sigorta şirketinin wlâsı neticesinde hall ac- e düştüğü ve tasfiye edileceği gazetelerde bildirilen “ TÜRKİYE MİLLİ ” 'igorta şirketinin adı, bazı gazeteler eti” olarak niştir. başlığında sırf “MILLI Sigorta Şir- kaydedilmiş olmakla, isim müşabeheti dolayısile Şirketimizin nevzuubahs edildiği zannı bazı kimseler (nezdinde uyandığı oöğrenil- Matbuatta sözü geçen “FÖNİKS DÖ VİYEN” ve “TÜRKİYE MİLL” 'igorta şirketlerile girketimizin hiçbir alâkası olmadığı sayın müşterile- imize bildirilir. Galatada, Unyon hanmda kâin İTTİHADI MİLLİ TÜRK SİGORTA ii dink skin A

Bu sayıdan diğer sayfalar: