28 Mayıs 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

28 Mayıs 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

fi No. 100 Hidayetin yanına müsavi çehreyle oturan adamı, herkes birbizine kısık seslerle soruyordu Çok süslü cenaze, güzel sesli ilâ- ilerle kalkacaktı. Bu, mahalle hal- için sahne, musiki fırsatıydı. Fa- tabutu taşmaya salâhiyetleri Yoktu; sade bakabilirlerdi. Yalmm tunç tokmaklı kapı ka - Matları açılmış, komiserler, kavaslar, ağaları bir antika binadan kopmuş oymalar, renkler, motifler Bibi duruyorlardı. Ölülerin birtbirle - | Tinden farklı olduğu, burada nekadar belliydi, Koyun pöstekili kürkünde yvanlaşan mahalle bekçisinin ka- Dısmda beklediği ölüyle bu komiser- , kavaslı kapınm ölüsü Adnanla ikis kadar biribirinden başkaydı. Yalmın derin odalarında konuşm- k yan yana oturan insan kala - balığı tuhaftı. Yüzlerce surat cigara İyordu. Herkes ayrı bir ölüye ba- Kıyor gibi durgun... Her yüz kendi ölüsünü düştündü- Bünü belli etmiyecek kadar sanat- irdr.Ve her alın bir Kur'ana iğil-| Miş gibi ruhanidi. Gözler, birbirleri- Ve tanışmıyarak bakıyorlardı: Ah- Paplıklarnı ölü görecek diye korku- Yorlar gibi... Bu ölü evinde insanlar nekadar i- Yİ yürekliydi. Bir curnalla tbbiye ini Trablusgarbe sürdüren & dam bile bu cenaze çıkacak evde Mekadar masum yüzle oturuyordu. Hâcivert salonda, yüksek arkalı Koltukta, Hidayet somurtuyordu, Iki fmdaki iki boş koltuğa hiç kim- oturmağa cesaret edememişti. Hi- yet, kafasma hakimane bir hen - hattı vermiş, köşedeki İngiliz *İçisinin kendisine bakıp bakmadığı- Közuciyle tetkik ediyordu: Fakat Kosuna,.. Bu adamlar hiçbir yere bakmıyarak otururlardı. Ingiliz de- Bek, uyuduğu zaman bile yüzü d Üsmiyen adam demekti. Hidayet, Btmerkant seccadesinde duran rugan İka rpinlerine yumruğundan sarkan Htika mercan tesbihini havada sal- Yarak selâm aldı: Yanma Adnan urmuştu. yetin yanma müsavi çehreyle “biran adamı, herkes biribirine kı- Nu Seslerle soruyordu. Tanımadığı * elçi Adnanı gülerek selâmladı. kçayetle konuştuğu (için, Adnan k beri olmıyarak elçilerin ahbabi 0- Yordu. Sinirlendi. & Şimendiferei Kökmen tütüncü Ramberle konuş - Haktan çti ve gözlerini Adna- Ma dikti, Tabut şark odas ka ye süslü, Mahraca gibi zengindi; * cenaze sofanm billür avizeleri Mindan geçerken ölüm güzeldi; Ad- ha pu kadar müreffeh cenaze, bu Mişei, giyinmiş kuşanmış ölü görme- Erkânharp müşirinin gözleri ta- *t eden bir vezirin önünde dolu- ine, &yni göz yaşları — eteğine i- en — bir orta memurun üstünde İayboluyondu. yes ölü, Adnanm gözünde, bu ya- Mr türlü yakışmıyordu; ve ce- kendi de bunu anlamış gibi Palm aitm yaldızlı tavanlarma ya- prak için bu selonlar kadar süs- işti, Sırmalarını çıkarabilseydi Adnan, vw tabutu sırtlıyacak; Aksaraydaki gatin kapılarını vuracak “ölünüzü dilar; alm!,, diyecekti. iban, sofadan geçen cenazenin taggnda seviniyordu: Belkis bütün ta, ette uğramış insanlar gibi tabit, e Sini bir insan olacaktı; Belkisin türlü tabilleşmiyen güzelliği de eki (4, İ bu umumiliğin içinde sönecek- | dalarken gocuklaşacaktı, ve muz- omuzsuz, çukur göğüsle - tt, Belkisi de başka insanlara ben- : Pıkaralık gibi matem de biribirine müsavi yapardı. Haziran güneşinin altnda mavi pürüzlenen canfes gibi be- 54 1 timbota konurken haremağalarının abanostan ellerindeki gümüş buhur- danlarm şekli güneşin altmda eri - yor, silindir şapkalar, mevlevi kt. lâhları tabutun hususiyetini arttırı- yordu. Adnan ölüye acımağa başla- dı; bu sahne heyecanı taşmıya müsaitti: Yalı halkı — orta aileler- de olduğu gibi — pencerelerden hay- kırmaya başlasalardı, Adnan ağlı - yacaktı. Fakat bu teesslir içinde gö- zünü bahriye miralayından alamı - yordu. Göğsünde #ltm kordonu ile / güneşin sütunu içinde dimdik duran İzenç miralay, yüzünün içine iğirmi- yen, alımda duran matemle bugün “İher zamandan ziyade heykeldi Baş- ka çehrelere yedi, sekiz rerik fırça- İıyan güneşin altında bahriye mira- laymın tunçtan yüzü tek şekil, tek renkti. Güneşe bile hâkim çehrenin profiline baktıkça Adnan Belkisi de Çiçek tarhma' benziyen cenaze İs- | unutuyor, sanki miralaya Âşıkmış| TA Yazan: MITHAT CEMAL gibi onu vasıtasız kıskanıyor, Bel - kisi o derece seviyordu. Bahriye miralayı, baldızma ağlamıyacak ki dar tavrında pervasızdı; ölünün m temsiz eniştesine bakan Adnan, ken- di suratındaki teessürü düşünüyor, kendini parayla tutulmuş “ölü ağla- yicisi,, sanıyordu. Belkisin kocasını 0 kadar fevkalâde buluyordu ki o- nun duygusuzluğu bile Adnan için bir tarz, bir üslüp oluyordu. | Bahriye miralayı güneşin altmda bile o çirkinleşmemiyordu. Gölgesi bile muniazamdi.. Alhan, MİKAlAYI sokakta ilk defa görüyordu. Miralay #omurtkan dudaklarla Adnana gel- di: — Belkis iki kere bayıldı; neler çektik; şimdi o da hasta!.. Yatıyor... Onun da halini beğenemiyorum. (Arkası var) (1145) (2858) aynı gün saat 14,30 a kadar leri lâzımdır. Şartnameler (o Ankarada kavılermlar srçrıyordu. Yalmın NE aratmak mermer merdiven bir insan kalabalığı, yekpare bir | ij Devlet Demiryolları ve Limanları işletme Umum Idaresi Şebekemiz üzerinde işleyen sür'at yolcu ve muhtelit trenlerin vakti hareket saatleri; Alsancak - Eğirdir kısmı hariç ; 1 Haziran 936 gününden Yeni vakti hareket cetvelleri istasyonlarımıza asılmıştır. Daha fazla malümat için istasyonlara müracaat edilmesi. Muhammen bedeli 6227 lira olan sekiz takım komple Tiruvar 14-7-936 salı günü saat 15,30 da kapalı zarf u- suliyle Ankarada İdare binasında satm almacaktır. Bu işe girmek isteyenlerin 467,05 teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları ve tekliflerini Haydarpaşa tesellim ve sevk Müdürlüğünde isteyenle- re parasız verilmektedir. (2923) Türk Okutma Kurumu Mayın 31 inci Pazar günü saat ondörtte senelik İçtimaını akdede- ceğinden sayın İlyelerin sözü geçen gün ve saatte Darüşşafakada bulunmalarını dileriz. Fen Memuru Aranıyor Küçük menderes İslâhı ameliyatmda İstihdam edilmek Üzere Na- fia Fen mektebinden mezun tiç fen memuruna ihtiyaç vardır. Talip olanların vesaiki lâzımeyi müstashiben Sirkecide Mühürdar Zade hanmda 30 No. lu yazıhaneye mliracaatları. Bugün saat 17,30 da Manyatizma - İspiritizma . Fakırızma mütehassısı ilânları itibaren değiştirilecektir. 3883 liralık muvakkat komisyon Reisliğine verme- Malzeme Müdürlüğünde, NN a a kl ln 9 FAYDALI —— ma | Iki dilenci İ ———BIR Bugünkü Program İstanbul 19,— Ha- 9,30 Sahbi konferans: Profesör Dr. ettin Kerim tarafmdan. 20,— Halk musikisi; Si Veysel ve İbrahim tarafından. 20, ları. 21.80 Son haberler. Saat| Anadolu ajansının gazetelere mahsus havadis servisi verilecektir. Ankara: İS80: Doktor konuşuyor; 19,50: Plâk ya Yanı; 20,10: arpiç şehir İokantasından nakil; 20,30: Ajans haberleri; 20,40: Kar piç şehir lokantasmdan nakil, BUKREŞ 18: Orkestra; 10,20: Orkestranın deva- mu; 21,05: Şarkılı İkonser; 21,30: Küçük radye orkestram; 2245: Konserin devamı. | MOSKOVA 18,30; Sopran sesle konser; 18.30: “Bin inci Gece” adlı operanım radyo adap - tasyonu; 21: Sovyet besteleri; 22: Yabancı dillerle neşriyat. VARŞOVA 1630: Salon orkestrası; 18,15; Oda mu- sikisi; 19,20: Lemberg'ten nakil: Şarkılar Muhtelif; 2: Lemberg'ten: Eğlenceli neş- 2.38: Leh yarka ları; 23: Orkestra; 23.25: Eski musiki; 23,25: Plâk. Sinemalar, Tiyatrolar * TEPEBAŞI ANPİ TİYATROSU Bu akşam saat 20,30 da (Sit Kardeş ler). Komedi 3 perde. Her yer elli ku, ragtur. FRANSIZ TİYATROSU ; Saat 21 de Prof. Zati Sungur, Manyatizma, Spiri. tirma, Fakirizm ve İpnotizma numara. ri MELEK ; :. (Broadvay Melodi) ve (Monte Krlsto). * ELHAMRA : (Adalar Şarkısı) ve (Serda Gecesi). * İPEK : (Kio-Klo) ve (Kaplan Kız). * TÜRK ; (Saadet) ve (İki Gönül Bir Olunca). * SARAY : (L.öom) ve (Foliberrer) YILDIZ : (Aşk Yüzünden Kati) ve (iki Kalp Birleşince), ŞIK : (Kadn Asla Unutmaz) (Nil Şarkısı), * SÜMER : (Kızıl Alev) çe (Kadınlar Gölü), * AZAK : (Wonder Bar) ve (Vabşi At lar Kralı), * MİLLİ : (Sevmek Yasak Mo) ve (Ö Him Kasırgası). * HİLAL : (Hücum Filosu) ve (Sevda Maceraları). * KADIKÖY SÜREYYA: (Aşk Bando .u). * USKUDAR HALE ; * kı Dam Kı) Nirkee SA çe seki ravetler, Foplantılar ! TEŞEKKÜR Kıslay Cemiyeti Eminönü Kaza Şube sinden | 11. $, 936 tarihinde yapılan keş i büyük ikramiye isabet etmiy olan ida Büyük çarşıda Kal Sami, Mehmet, İzzet ve Yekta cemiyetimize 200 lira teberru nişi. Bu hamiyetli yurtdaşlarımıza alenen teşek kür ederiz. Muallimler, Avukatlar, Hatipler! Pastil For Sizin en iyi dostunuzdur Mütemadi faaliyetle yorulan, soğuk algın- lığından, göğüs nezle- sinden, öksürükten mustarib olan hançere- leri, boğaz guddeleri- “İyok ki. İ ediyordum. Bütün gay 1 — Merhametli bir aile ne zaman- dır çocuğunu evlâtlık yetiştirmek için istiyordu. Dün verdi de ona ağ- liyor, Ne yapsın, çocuğa bakamıyor- du ki, şimdi yavrucak rahat edecek sen gel de buna gor. Bir türlü gözünün yaşı dinmiyor. Kadım başını hiç kaldırmadan ağ- lamasına devam ediyordu. Ben ya - vaşça mırıldandım — Fakat, arada sirada gidip gö - rebilir, bu kadar üzülmeye lüzum Genç dudaklarmda biraz evvelki| tebessümü büsbütün acılaşarak kı - sık bir sesle cevap verdi — Nereden görecek fakir. Verdiği ile çocuğu alıp dışarı gittiler. Er- kekleri uzak bir memlekette hakim- miş sanırım, O günden sonra epey müddet ka- dmın gözyaşı dinmedi. Gene dikkat onu te-| selliye çalışıyordu. Yavaş yavaş ka- | dına sükünet geldi. Fakat büsbütün zayıflamıştı. Gözleri esmer yüzünde irileşip derinleşerek elmas parçaları gibi garip bir ateşle yanıyor, fakat bu muztarip gözler gencin Üzerine çevrilince o vahşi pırıltısından epey şeyler kaybederek munis manalarla du. n işittim ki onlar evlenmiye karar vermişler, Doğrusu şasırma - Bu köşe başının iki betbaht| mahlüku son | Kimbilir aralarında erişilemiyecek derin birdostluk, sevgi mey- dana gelmişti. Artık her sabah on » ları yan yana görmeye alışmıştım. Aralarındaki küçük mesafe çocuk gittikten sonra birdenbire daralıver- mişti. Artık her gün beraber, kadm iri siyah gözlerinde garip ateşler yanarak, dalgın bakışları uzaklara takılı, genç yüzü mütebessim, eli kasketine sık sik giderek beraberce avuç açıyorlardı abah her zamanki gibi köşe- yi , kadını gencin yanmda gö remeyince gene şaşırdım. Hele gen- cin o gün ilk defa gördüğüm yüzün- deki donukluk, gözlerinin feri kaç - mış gibi camlaşmış mavisi beni büs- bütün hayrete düşürdü. Kendimi tu muzaddı iaailündür. ISTANBUL NAFTA ŞIRK Bir binada muayyen bir | bizimle otursun,. diye. Hem de —-—Peride CELAL —-4/ tamıyarak onun yanma Ve hemen sordum: — Arkadaşm bügün yok mu? O başmr.kaldırıp ünde hiçbir bat kımıldamadan beni bir müddet süzdü. Sonra yavaşça mırıldandı — Ogitti. — Ben büsbütün etle: — Nereye! dedim, O başmı yana çevirip sokağın ucus na doğru dalgın dalgın bakarak ce- vap verdi: — Çocuğu evlât edinen alle krzr anasmı çok aradığını görü salmış, “Gelsin, yaklaştım. ziyadelesen bir çocuğun kendini topladıktan sonra onl, yardım edecekmiş. Hemen toparla « nıp dün gidiyerdi Ben oradan yüreğimde birdenbire sızlıyan bir köşe belirerek uzaklaşır» ken, o halâ daldığı yerden bal nr cevirmemişti. Yolda giderken dü- #ündüm: Habeş kadın çocu cısmı dindirmeye çalışan bu duyduğu minnetle biraz te muş. belki de onu sevmişti kendi yavrusunun yanım ilk sese hemen köşmesm idi ki, en büvük aşk çoc duğu sevgiydi. O şimdi yanına çılgm gibi koşarken belki bu Yarım İnsanı çoktan unutmuş tu. Fakat muhakkak olan bir sey varsa, onu bü zâvallı genç hi man unutmıyacaktı. Çünkü ne za - man önünden geçsem, onun kesik bacaklarma doğru iğilmiş omuzla - tında hareketsiz duran başı çok dü- şünceli, uzaklara çevirdiği gözleri dalgm, her zaman sevimli hareketi » ne alıştığım eli artık hiçbir gün se- Ikma kalkmıyarak, bir yanında upu- zun kuru bir dal biçarel sar « kıyordu. Onun bu hali benim gibi alarmı da hayrete düşürerek ey önüne para atmak iç sik uzanan eller gittikçe yor, ve halk eskiden o köşe başını gözlerinin parlak ışığı, sev lâmı gülüşlerinin bir çocuk zeliğiyle şenlendiren genci, şii bir gölge kadar sessiz, durgun ba - kışlı, matemli sakat . insanı yavaş Yavaş unutmıya başlıyordu. zav yatmazden evvel PERLODENT diş macununu kullanmak suretile ağızınızı yıkamayı kendinize bir vazife biliniz. PERLODENT kıyas kabul etmez b Hr ve dişlerin İsrlerleni diş macumsssü oks <Âli yan ağek ve dirler olan ektiyacemst kadar mükemel didi ET VE MÜESSESELERİ BAŞMUFETTIŞIĞINDEN: tesisatcı tarafından yapılan : m mma amal BAM elektrik tesisatıma cereyan verdirmek için iş sahibile an- laşarak o tesisatı kendine mal eden ve elektrik Şirketine imza veren ehliyetnameli Enstelatörlerin bu yoldaki ha- reketlerinin ilk defasında tescil edilmesi ve ikinci defa- sında ellerindeki ehliyetnamenin geri alınması Nafıa Ve- kâletnin emri iktizasındandır. Ehliyetnameli enstelatör- j lerce bilinmesi. (2919) PR. ZATi SUNGUR Yeni ve görülmemiş programla Fransız Tiyatrosunda vereceği matine Hasılâtnı HAVA KURUMU mmenfaatına terk etmiştir. Bu büylük fırsatı kaçırmayınız. Fiyatlar 50 - 75 - 100 kuruştur . a bahçeye iniyordu. Güneşin | Ün Beldikçe siyahlaşan kalabalı- ay rtinda yavaş kımıldanan tabuta iin Lâhur şalı örtülmüştü; üs heillallah,, m Ma, Srperten beytullah iküşinim sırmadan Kur'an işleme- kuşağı vardı ni, nefes borularını te- davi ve vikaye eder. Pastil For

Bu sayıdan diğer sayfalar: