9 Haziran 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

9 Haziran 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a 9.6.8886 SON FHIABEFEe Bursada Türkkuşu talebesinin UÇUŞ muvaffakıyetleri Köylüler Türk tayyare kurumuna yüzde 2 teberrü ediyorlar Bursa, $ (Tan) — Türkkuşuna Yazılan talebeden birçoğu bugün de Atıorlar sahasmdaki plânörlerile mti- İtadâit uçuş denemeleri yaptılar. Bu Henemelerde Vali, Parti Başkanı ve- kili, Tayyare kurumu başkanı, ve Bursa köylülerile muhtarlar hazir bulundular. Uçuştan evvel tayyare kurum baş kanı General Akif köylünün anlaya» bileceği bir dille tayyarenin ehem- wiyetini, tayyare hücumlarma karşı korunma usullerini anlatmış, hava kuvvetlerinin artması yolunda elbir- liği fa çalışmanm vatan! bir börç öl- duğunu söylemiştir. Bu irahattan he yecane gelen köylü şimdiye kadar tayyare kurumuna verdikleri bir tahsul teberruunun 96 ikiden aim» masını ve bunu da seve seve verer teklerini taahhüt etmişlerdir. Val hamiyetli köylüye teşekkür etmiş » tir. Plânöreliler uçuşlarda muvaffa- kıyet gösterdiler ve alkışlandılar. Bu güne kadar Türkkuşuna yazılan ta İebs mikdarı 17 si kadm olmak üze- ve 120 kişidir. Rasatane müdürü Fatin Bursada Bursa, 8 (Tan) — Rasathane di- vektörü Fatinle muavini Kemal bü gün şehrimize geldi. Fatin güneş tu- tulması işini rasathanemiz adma tet kik etmek üzere yarım Uludağa çıka- ca, tetkike yarayacak malzeme ve #iât yarm Mudanyadar gelecek, doğ ruca dağa nakledilecektir. Parti urnumi idare heyeti üyeliği Ankara, $ (Tan) — İç Bakanlık sabik müsteşarı Vehbinin Cümhuri- yet Halk Partisi Umumi idare heye- ti üyeliğine seçilmesi kararlaşmıştır. Kamutayın yaz tatili Ankara, $ (Tan) — Kamutay 12 Bayiran cuma günl akşamma kadar eldeki acele işleri müzakere ederek ikinciteşrin başmda toplanmak Üze- re yaz tatili devresine girecektir. Tatilden evvel Kamutaydan çıkması icap eden İşler tesbit edilmiştir. Çel- tik kanumu İle cesa kanunu tadilâtı bu aradadır. Orman kanunu lâyiha- som müzakeresi İse gelecek içtima senesine bırakılacaktır. Dış ticaret kontrolü Ankara, 8 (Tan) — Dış ticaret iş Terile uğraşan eşhasm hükümetin da #mi kontrolüne tâbi tutulmasını ve #hrasat mallarımızm tağşişten vika- yesini temin gayesile hükümetin Mac Bus verdiği kanun lâyihası Kamutay rumsmesine almmıştır. Gümrük muhafazası teşki- Iâtının askerleştirilmesi Ankara, 8 (Tan) e Gümrilk mw- Bafaza genel komutanlığı emrindeki deniz teşkilitmm askerleştirilmesi hakkımdaki lâyiha Kamutay ruzna- mesine slmmıştır. ——— Bir kundakçının yaptığı marifetler Nevyork, 8 (A.A.) — Yangm Ge karmak meraklısı bir kundakçı, bu- rada fakirlerin oturmakta olduklar rı bipalarm kiracrlarmı dehşet ve t6- lâşa düşürmüştür. Bu kundakçı, cu- martesi ve pazar günü çıkarmış ol- sonra İnebolu faciası Ehli vukufun raporu yanlış mı? harp Çin hudutlarındaki Japon Hankow, 8 (A-A.) — Şimal kuv- vetlerinden iki fırka, içlerinde Hou- #ngtoung kuvvetleri de bulunduğu halde Houman'da kâin Chenthow'a varmıştır. Nankin kuvvetleri, bir müsademe vukuune sebebiyet ver - memek için şimale doğru çekilmiştir. Böyle bir müsademe vukuu vazi- yetin tavaazuhuna intizaren cenup kuvvetleri de istememektedir. Nan- kin, Japonyaya karşı harbedilmesi için Canton tarafmdan yapılan dş- yete heniz cevâp vermemiştir. Japonyaya ilânı harp etmek zaruri! nutuk söyliyerek Japonyaya ilânı harp “tmenin zaruri olduğundan hehsetmiştir. General, Nankin hlikü- R. PEKER'in inkılâb Dersleri R. Peker'in Ankara ve İstanbul Üniversitelerinde verdiği isküâb Kamutaya mühim bir lâyiha verildi Aynen taksimi kabil malların satışı cihetine gidilmiyecek Ankara, $ (Tan) — Hukuk usulü muhakemeleri kanununun 568 uncu maddesinin değiştirilmesi hakkmda hükümet Kamutaya bir kanun lâyi-| hası vermiştir. Şüyuun izalesi müm- klin olan hallerde satış cihetine gi- dilmiyerek taksime karar verilmesi hakkaniyete ve hissedarlarm menfa- atlerine en uygun bir hal tarzı teşkil edeceği şüphesiz addolunmuş ve lâ- yiha bu maksatla hazırlanmıştır. Za- ten kanunu medeninin 628 inci mad desi de müşterek mülkün kıymetini ehemmiyetli bir noksan Ârız olmak. sızm taksimi kabil ise, aynen taksim edilmesini âmir bulunmaktadır. Bu gayri menkullerin krymetlerine nok- san gelmeksizin taksimi kabil olup olmağığınm tayini ihtisasa tâallâk ettiğinden bu hususta hâkimi ziraat oğalarile belediye meelisi arâlarmın tenvir edebilmeleri ve ehli vukufun bunlar arasmdan intihabı muvafık görülmüştür. Uzak şarkta gergin vaziyet Çinliler Japonlara karşı ilânı etmeği zaruri görüyorlar askerleri bir yüryüş esnasında meti Japon taarrununa karşı muka- vemet. göstermekten imtina etse bi- ie kendisinin şimale asker gönderme ğe Amade olduğunu beyan etmiştir. Nankinde bir Kanton mümessili Nankin, $ (A.A) — rüşmek Üzere buraya gelmiştir. Yere inen toyyereler Şanghay, 8 (A-A.) — Honantoung eyaletinin iki askeri tayyaresi, bir Istikşaf uçuşu oönasmda Höuhan'da kin Hengöhow'da. yere inmek meer buriyatinde kalmıştır. Tayarenin i gindekiler askeri mamurlar tarafım. dan tevkif edilmişlerdir. TAN Canton'us bilkuvve diktatörü Chenehitang'ın milmesaili Yangehetav, resmi ma» kamlarla temasta bulunmak ve gö- Geçenlerde, burada bir yasımınds *ski Türklerde milli #porlardan bah- setmiştik. Türklerde en siyade göşde olan spor, mübarezedir. Mübaresa küçük büyük, daha büyük olmak tzere Üç daire Üzerinda sırayla yaplan talim- lara denir. Bunları anlatalım: a — Birinci şekil mübarese ilk büylik Ansira fizerinde biribirine kar. giktir iki nokta tzerinden başlar. b — Ikinci küçük dafrede, bizim “peşrev usulü” dediğimiz hareketler gösterilir ki elde sallanan krlmcı bü- tin vücuda uydurmak ve karşısm- daki mukabil hareketi gösterebil- mektir. € — Uçüneti küçük dairede müba- İ rezeler başlar. “Üç” ve “Beş” hü- İ cumları yaptlır. İ Acemi devrinden mübarese devri- ne geçinceye kadir oynanan öyun- İlars "hava oyunu” denir. Bir genç piyade kilmç talimleri « ne alıştıktan ve onu öğrendikten sonra bu talimlerini sipahi olarak at fiperinde de tekrar ederdi. Tlrk- ler arasmda, bilhassa at Üüstünde| mızrak âtmak ve bu mızrakla has - | mmı öldiirmek en makbul bir usta- | Irktz.. Sulh samanmda bunlarm ta - imleri cirit oyunu namı altımda ya- pilmdr. Cirit oyunları en yiyade Özbekler ve Karaklar arasmda büyük bir rağ- Bete sahiptir. Bu türk kabileleri #tm | üstüne ilk bindikleri zaman, evvelâ karşılarmdaki hasmr uzaktan vur -| mak gayesini beslerler. Karaklarm tarifine göre cirit oyununda muvaf- fak olabilmek, vücudün hareketleri- Bi atm yiirüyüşlerine uydurabilmek atm yere bastığı ayaklarndan kuv - vet alarak o kuvveti kola vermektir. Bundan #onra mızrağın hedefe isa- | beti, bir mümarese, bir meleke me- selesi olur. Fakat bunu yapabilmek at üstün- İde ata hâkim bir mevkide bulumabil. mektir, Bunun için de şu talimler ya pilır: a — Ata eğersir, dlygintiz binmek ve koşturmak. b -—- Bacaklarla göm yerine str i- dare edebilecek derece kuvvete sa - hip olmak, ve bunu ata hissetirebil- mek. « — Vücudü atm başma doğru de- Hil, geriye doğru durdurmâğa alış - *) termak, d — Gemsiz ve eğersir at üstünde çevik hareketlerde bulunabilmek. e — Ata yiirirken ve koşarken İ- nip binmesini bilmek. Şunu da ilâve etmeği unutmama- bdır ki, bir kazak için süvarilikte ilk lâzım olan şart, hayvanı kendisin - den korkutabilmek, ve onu hareket- lerine tâbi kılmaktır. “Büvariyi tanrmak için at üstün de yapacağı hünerleri görmeğe lü - zum yoktur. Süvari atma binerken at altımda titrorse o tam bir süvari- âir.., Yukarda süvariliğe mahsus say - dığrmız talimler, başlangıç hareket- leridir. At üstünde kılmç ve mızrak talimelri bundan sonra başlar. Bunu takiben de ok atmak gelir. Kılmç ve mızrağı icat eden Türk- ler olduğu gibi, oku da icat eden ve tekâmül ettiren gene Türklerdir. Türklerin sasli okları, Çinlilerde kör kung ahenkli, öldürücü sesler brrak- mıştır. Ru okları icat edenler Çinli- lerin Towm-Hou tabir ettikleri şark- 'Türkleriydi. Toum.Hou Türklerinin ilk baba Tarmm kim olduklarmı tetkike kal- kıştığımız zaman (gene bu menba- lara bakarak, tarihin en eski devir- lerine yükselmemiz Jâzrmdır. Çinliler, bunların ilk babası ol - mak üzere Çin İmparstoru Yen - Yue nin oğlunu gösterirler ki bunun da ismi Kao-Sin'dir. Gene bu men balara göre bunun saltanat slirdü- gü zaman İsanım doğumundan evvel 2452 sönesidir. Fakat bunlar ara - smda bü sedalı oklarm ne züman İ- cat edildiği ve ne samandan itiba - ven kullanıImağa başlandığı hakkm- An hir malimata tesadf etmek , Sadece kllçük bir bize bu hususta da aydm bir fikir vermelidir. Eski Iürk sporları okun Türkler arasmda ne zamsn ihtira edildiği meselesi de tarihten daha eski, daha ihtiyar, hem de çok ihtiyar bir devreye yükselir. Türklere ilk ok fikrini telkin eden şey, demire taşm yerini tutturabil» mektir. Biz Etrüsk lisanmda Sagitta | kelimesinin ok manasma geldiğini görürüz. Halbuki bu kelime en ipti- dal devrinde kilçlik taşı gösteriyor - du. Bilâhare ok manasma geldi. Ve bundan muhaffef saxum (kelimesi de ok ucuna konan taş manasma kabul edildi. Şark Türklerinde bu - gün bile — sag - dag kargıcı ve miz- rakçı demektir. Lâtinler Etrüskler- den iktibas ettikleri bu kelimeyi ay- Bizim bildiğimiz Lâtin ve Yunan lisanla - slmmış beş yüz kelime mevcuttur ki, daha sik! bir tetkikle bunun binlere baliğ o - nen Jisanlarına almışlardır. rmda eski Türkçeden lacağmdan şilphe edilmemelidir. Türkler arasnda okçuluk birçok tekâmül devirleri geçirmiştir. Umu- miyetle yayla ok, mevcudiyetlerini harp meydanmda baruta terkettikle- Neler var bizde del. Nasrettin Hoca, bindiği dah keser- ken oradan göçen herifin söylediği #ört bilirsiniz: — Düşeceksin! Bindiğin dalı ke- siyorsun! demiş. Hoca - aldırmamış, düşmüş. Hoca merhwm o ramandanberi hâ- HA bm işe şaşmaktadır. lâkin neye şag- maktadır” Acaba: — Benim düşeceğimi nasıl bildi? diye mi, yoksa: Neye şaşarsa şaşsm ve hoca mer- hum şaşa dursun, bizde böyle bindiği dalı keseni görse düşeceğini kestiren sekiler var. Dün tramvayda iken bir çan sesi işitildi, Yanmdakine: — Yangm var, Itfaiye gidiyor. De- di. Biraz sonra Babdliden iniyordum. Önümdekiler havaya bakıp: — İyice kapadı, yağmur yağscak, ri zamana kadar, tek parça yaylı ve | dediler, uzun oklu idiler. Avrupada dünyanm edilen İngilizler, Padokale civarmda (Ea - rasi) de Fransızlarla yaptıkları mu- harbelerde parça yaylı ve uzun oklu en meşhur okçuları telâkki Longe lov'ları kullanmışlardı. Halbuki Türkler bu oklarik da kanaat etmiyerek, iptidai silrati zi- yâdeleştirmek istemişler, bu zaman- dan çok evvel ilk ve dış iğrilme dir- seklerine, en sört ağaçlardan karşi- kir müteaddit takviye parçaları ko- yarak mürekkep yaylar vücuda ge - tirmişlerdi. Türklerin icat ettikleri hu sistem yaylar, hemen hemen Yalnız Türk kavmine mahsus kaldı. Bilhassa As- yada bu okları Türklerden başkalar rmın kullanamadıkları kat'idir. Köprüden karşı yakaya bakıp İe- dosun köpürdüğünü gören birisi ar- kadaşma: — Deniz ver, Ada vapuru salla- nır. Diyordu. Öğle düdüğü çaldığı zaman ssstin 12 olduğumu bilenlerin de hakkımı ye- miyelim. Eşref saat beklemekten öğ- Tesini ikindisini kaybedenler arasında. bu da az bir basiret değildir. Bunların içinde en çok mararı dik- katimi celbeden birisi vardır. Haftada iki üç defa avucu kaşmır ve her defa- sında öper, cebine #iirer: — Para gelecek! der ve ertesi günü benden, senden, bir tanıştan ufak bir yardım İster dururdu. Ben de her de- fasmda içimden gülerdim. Bir gün gene böyle avucu kaşmdığını söyler- Okçulukta şöhret bulmuş eski | ken dedim ki: milletler bile; Türkün icat ettiği bu miirekkep yaylı okları, kullanmak imkân ve kuvvetini bulamamışlardr. İngilizler bu yayları kullanamamak hususundaki acizlerini kapatmak i - çin buna sebep omak üzere şunu söylerlerdi: “Bu yayları çekebilmek için an -| eak Türk kuvveti ve Türk pazusn Marımdır.., — Hazret! Sen bir kendini vüaye- ne ettir, Sakm uyuz olmıyasın! .İ — Neden? — Muttasl avocun kaşmır! Para gelecek dersin. Bir yerden metelik geldiğini işitmedim. — Eyys! bilinmez. Gani Tanrım bilytiktür. Hele bir bekliyelim!.. Derken efendim, adamım dediği çık- madı mı? Eline tamam 500 bin lira “Türk nasıl dinini tabiatten alarak | geçti. onu maddi bir şökilde tabiattan bir |, , idman ve silâhla - rmı da tabiattan alarak, tabii kuv- veti bunlara verebilmek ve bunları | kuvvet ya talim etmek yollarımı buldu. Dedelerimiz bu hususa pek büyük #hemmiyetler vermişlerdi. Sultanah- met meydanında kılmççılar, Ok mey 8anmda okçular. At meydanmda ci- ritgiler yaşarlardı. Bilhassa kılmç 0- yunları, bir mahallenin gururu idi. Bundan elli beş, altmış sene ev - velsine gelinceye kadar, her mahal- lenin ktlmç oyununa tahsis edilmiş. hususi bir dairesi vardi. Burada ma- halle gençleri toplanırlar, ustaları nm nezaretleri altmda klmç tali leri yaparlardı. Ekseriya da; uzak- tan gelen namdar kılmoçılaria umu- mi meydanlarda, halk muvacehesin- 4s müsabakalar yaparlar, bu müsa- dillere bakalarda kazanan mahalle, destan olurdu. Böylese yapılan en son müsabaka bundan altmış sene evvel törâ edil - mişti. Son ölarak Istanbula gelen Cezs- irli Cemal efendi nanımda meşhur bir kılmeçi idi. Mumaileyhin Tetan- bula gelişi günlerce davullarla ilân edilmiş: Nasıl geeti hiliyor musunuz?” Bir bankaya veznedar tayin ettiler. B. FELEK Çerkeşteki okuyucumuza: Mektubunuzu aldım. Prestige - a- şağı yukârı « icazkâr bir şöhret de- 'mektir. Sizin baktığımız lügatte balık- çil kuşu yazıli oluşu benim de garibi- me gitti Ama «iz kendi lügatinize i- nanıyorsanırbir kariimizin gönlünü hoş etmek için aldırış etmem. Fakat gene siz benim dâdiğime bakmız. Saygılarımla. B. F. —ğğm e Hava Kurumuna yapılan teberrüler Ahkara, &. A.A.) — Yüzde iki ha- va kuvvetlerine yardım £ vergisine rağmen (38 için teahhütlerini ove- renler : Başbakan İsmet Inönü 1000, Ab- dülhalik Renda Kamutay > bişkanr 500, Remzi Çiner Sivas ( saylavı 50, Bayan Nakiye Ergürüm saylavı 50, Vedit başbakanlık hususi K. direk- törü 20, Halit Türe Hasanpaşa fu- runu sahibi 20 lira. “Ey ahali, meşhur kılımççı Cezi- Hava tehlikesini bilen üyeler : ipli Cemal efendi geldi. Kendisiyle Mehmet Sâlih Tokatlı oğlu Kasta- kılmç oynıyâdak varsa meydana El | monu 70, Tamail Tokatlı oğlu Kapta- sin. Sonra duyduk duymadık deme Diye bağrılmıştı. Bu müsabaka Veliefendi çayırm- da yapılmıştı. Buraya harmea gibi toplanan halktan başka, her semtin oyuncuları da gelmişti. Birer birer Cezsirli ile müsabakaya başladılar. Hamen hepsi mağlüp oldu. Gihan' - Hasan efendi gibi meşhur kı - Imeçı da mağlüp düşmüştü Ö za» man galip Cemal efendi mağrur şu sözleri söylemişti: “— Istanbula kadar geldim, bura» da da iyi bir kılmççı yokmuş! Bu. rası da t, monu, 50, Mahir Tamer Kastamonu 50, Hamdi Köço oğlu Kastamonu 50, İsmail Boyağı oğlu Kastamomu 35, Hüsnü Imam vekili oğlu Kastamo- nu 35, Ihsan Erdem Kastamonu 30, Osman Karagöz oğlu Kastamonu 30, Falk Akdoğanlı 30, Mehmet Ataş 25, “ İ uman Nuh oğlu 25, Salim Kira veli oğlu 25.Mahmet müskirat fab- rikatörti (Kastamonu) 25 lira. Kıbrisin Akdeniz Kik eni müdaaasında rölü

Bu sayıdan diğer sayfalar: