11 Haziran 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

11 Haziran 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

PiYASA VAZİYETİ Tiftik piyasasında bir canlılık var İstanbul mmtakasında Tiftik piya #asında canlılık devam etmektedir. Mıntakanm diğer mahsul piyasala « rında zikre değer bir hâdise görülme miştir, Rekolte tahminleri hakkmda Trakya ve Marmara havzasmdan 4» Iman haberlere göre, yağmurların de vam etmekte oluşundan endişe edil- meğe başlanmıştır. e Şimdiye kadar mahsulün neşvünemasına yarayan bereketli yağmurlar artık büyümüş olan ekinler Üzerine zararlı tesirler yapabilir. Bununla beraber bu mın- takalrda rekoltelerin çok iyi olacağı kanaati umumidir. Ege mmtakasmda mevsim dolayı- ile 1935 rekoltesinden artan mallar Üzerine cereyan eden muamelelerde durgunluk vardır. İdraki yaklaşar mahsuller Üzerine yapılan olivre sa tışlarda ise bariz bir hareket hisse- dilmektedir. Bütün mıntakada hava vaziyeti çok müsait geçmektedir. Re koltelerin pek hareketli olacağı kuv- vetle umulmaktadır. Samsun mmntakasmdâ son günler dr havalar istenildiği gibi açmış ve | yağmurlar kesilmiştir. Bütün mah - sullerin zirai durumları müsaittir, Rekoltelerin çok iyi olacağı kanaati umumlidir. Mersin mmntakasmda her tarafta yağan yağmurlar dolayısile um (€ mahsul rekoltelerinin çok fazla olacağı anlaşılmaktadır. Geçen haf- taya nazaran muameleler daha faz- Ja olmuştur. Alivre satışişr yaptlma- mıştır. Istanbul buğday piyasası karar - sızdır. İlerisi için yapılacak bütün tahminler yeni rekolte vaziyetinin esaslı surette anlaşılabilmesine mü- tevakkıftır. Son yağmurların ekin - lere zararlı, olacağı düşüncesi piya- sayı biraz tutar gibi olmuş ve hat- tâ fiyatlarda beş para kadar yük - seklik görülerek aşağıdaki seviye - lerde bulunmuştur: Son hafta Beyazlar 65 -7 Kızılcalar 6,25 - 6,50 Sertler 5,75 -6 Ege mmtakasında son hafta için- de buğday piyasası zaman zaman yükselmek istidadmı gööstermiş ise e Ziraat Bankasınm 6,5 kuruştan piyasaya çıkarıp sattığı Uşı dayları fiyat yükselmesinin önüne geçmiştir. Fiyatlar geçen haftanın ayni olarak şöyledir: Son hafta 6,625 Uşak sert Uşak yumuşak © 675 Yerli 6375 Samsun mmtakası buğday piyasa- sı normal şekilde cereyan etmek dir. Fiyatlar şöyledir: Son hafta 5/75 - 6,275 Samsunda 25 54 Çorumda ekstra y -8 mntakasımda yeni buğday piyasaya gelmeğe başla - Amasyada 1 inel sert 6 5 Canlı hayvan ihracatı İstanbul canlı hayvan piyasasm. da son hafta içinde kayde değer bir hareket görülmemiştir. Izmirde ihracat günden güne inki- gaf ettiğinden piyasanın da o nisbette sağlamlaşmakta olduğu bildirilmek - tedir, Son hafta içinde Yunanistana 488 sığır, 2311 kuzu, 900 koyun ve i gönderilmiştir. an piyasası sağ- lamlığmı muhafaza eylemektedir. Ta lebin çokluğu karşısında arzın a2 olu: | gu fiatları biraz yükseltmiştir. Bir ko- yun 8 - 10 liradır. Palamut piyasası İ Izmir piyasası çok sağlamdır. Eks tra mallarla röfüz nevileri piyasada kalmamıştır, Alıerlarm isteği pek faz- ladır. Stok çok azdır. Piatlar müte- madiyen yükselmektedir. Tırnaklar 745 - 165, kabalar 630 - 675 kuruştur. Bükreşten bildirildiğine göre, Ro: manyada palamut permilerinin ve meğe başlaması, satışları hararetlen- dirmiştir. Fransız esham ve tahvilâtı Paris, 10 (A.A.) — Paris borsasın dn dün Fra esham ve tahvilâtı, bilhassa elektrik, kimyevi istihsal ve demir sanayiine sit bulunanları, ye- niden bir tenezzül kaydetmiştir. Rentlar da biraz kıymetten düşmüş- tür. Buna mukabil beynelmilel es- lât rağbettedir. 49 Âdemle Havva Bürhan COAHID Kalbim çarpıyor. Eğer bu kız benimle pek çabuk teklifsiz olmazsa bu sıkıntı beni bir taş gibi hissiz yapacak. Teşrifatkı münasebetler beni mahveder, Lop kırmızı yüzlü, kabak başlı bir| ugak kapıyı açir. Yusyuvsrlak, pespembe, pırıl piril kafasını adam akıllı göstermek İster gibi yerlere kadar iğilid. İngilizce bir şey söyledi: Söylediğinden ziyade iğilmesinden anladım ki beni ağırlıyor. Şapkamı, eldivenlerimi aldı. Port manto gibi kullanılan kristal bir ma saya bırakıp önüme düştü. Kalm, tüy Wi yol keçesinin sonundaki buzlu cam h kapının iki kanadını birden açtı. Ay dınlık, ilk hamlede insana boş hissi veren geniş bir salona girdim. Kimseler yok. Sağda, solda, kalın Yapraklı salon ağaçlariyle ayrıtmış iki salon daha, Urkek adımlarla pençereye doğru yü- rüdüm. mıştır. Piyasa kararsızlık içinde ol- makla beraber vaziyetin yakında ay dınlanacağı bildirilmektedir. Fiyat - ler bazı merkezlerde geçen haftaki İ seviyelerini muhafaza ve bazı mer- Buğday piyasası kararsız Yağmurlardan sonra fiatlerde hafif bir yükseliş göze çarpmaktadır kezlerde de hafif düşüklükler gös - termiştir: Son hafta | 450 - 537 4,175 5,248 Konyada sert 5611 DIŞ PIYASALARDA — Şimali| Amerikada yapılan son tahminler arsıulusal piyasa üzerinde önemli pmıştır. Gelen haberler W- etinin iyileştiğini göster - mektedir. Bu yüzden geçen hafta ihracatçılar cif fiyat vermekten İç- tinap etmişlerdir. Kanada mühim miktarda mal ar- zetmiş ve düşük fiyatla bir ha; buğday satmıştır. i Avustralyada buğdaylarm kurak- tan müteessir olduğu haber veril - mektedir. Arjantinde rutubet derecesinin e- kine muvafık bulunduğu anlaşılmak tadır. Balkanlarda mahsulün bereketli olması kuvvetle tahmin edilmekte - | Adanada yerli buğday İdir, İtalyada yağması üze leşti beklenen yağmurların ine mahsul vaziyetinin | yazılmaktadır. “ İskenderiye buğday piyasası nor - mal vaziyetini muhafaza eylemekte- dir. Fiyatlar nev'e göre beher arde- bi 142 - 150 Misir kuruşudur. Romanya buğday piyasasında son hafta içinde fiyat ve satış düşüklü - | gü kaydedilmiştir. Bu tenezzül bir hafta evvelisine nazaran vagonda 1.000 - 1.500 ley arasmdadır. LK Paralar 10 HAZIRAN Aliş Sterlin 025 1 Dolar 120 20 Fransız frangı 164,— 20 Belçika frangı 80, 20 Drahri 20 İsviçre ir. İngiliz üzerine Dolar Liret Belga Cenevre Sofia İsveç kuronu İspanya pereta bir aydınlık parkeleri yalıyor. Yeşile çalar kurşuni bir salon. Bü- tün eşya böyle donuk, yeşilimsi kur- şunl. Koyu gümüş vazolar. Herşey mat. Dıvarlardaki tablolar bile! Caddenin gürültüsü bu taş binaya uzaktan bir uğultu gibi sızıyor. Ellerim cebimde dolaşırken uzak- tan, derinden: — Hola! Hola Diye bir ses geldi. Etrafıma baktım, Sağdaki salonun tam karşıya gelen bir tül perdesi açılmış. Merinin başı görünüyor. Şaşkın adımlarla © tarafa döndüm, Artist kız. Useri garip çiçeklerle süslü, bu eşi ni hiç görmediğim ipek tülden bu e fer yalnız elini uzattı. Öptüm. tatlı bir rüzgâr gibi yüzümü okşaya- rak önümden sıyrıldı. Ve ben loş, yemyeşil bir kücük sa- tona girdim. Mery bugün fevkalâde, Uzun boyunu biraz daha uzun ve ince gösteren dar, blö dö saks ren- ginde bir elbise giymiş, Yarı aralık panjurlardan donuk Kolları hemen omuzlarına kadar Elimi bırakmadı. Çekti, Tül perde! ÇARŞAMBA Esham İş Bankası örer Anadolu 95 ». el00 Şirkethayriye Tramvay Bomonti Nektar Terkos Aslan Çimen Merkez Bani Osmanlı Banka: Şark Merkez Eczanesi stikrazlar Türk Borcu 1 n A İstikrarı dahili Ergani A. B.Ç. Sivas Erzurum 1 Mısır tahvilleri 1886 1 1903 11 wi Tahvilât Rektem Anadolu Tve ff m Anadolu Mümessili 92,50 B6,— 03,0 Si il Fotoğraf Tahlilleri fotoğraflarınızı bize i i gönderiniz, karakte- rinizi size söyliyelim! Temiz ruhlu, idealist bir karakter. Hayatını beşerin saadetine vakfede- bilecek kadar di -| ğernist. Hayali) kuvvetli, Mantı - ğından ziyade his- leri'ile bulur ve bi lâhare bunlarm 48 te de uygun olduğunu görerek hayret eder. İyi bir aile babası o - lur. Fakat o aile muhiti, onun ide - allerine dar gelir. Fazıl Bilgel (o Lüzumundan faz la hüsnüniyet sahibidir. » Asabi, acul ayni zamanda müsteh- si bir karakter. Eğr o muharrir ol saydı kuvvetli hic. viyeler — yazardı. Gizlemeğe çalıştı - & bir gururu dır, Sık sik muhiti- ni değiştirmek is - unutur, çünkü da- ha ziyade istikbal ile alâkadardır. Bü yük hevesleri var, dır. o Karakterini değiştirdiği tak dirde onları tat - mın edecektir. Suphi Mağrur, kendinden fazla iş, sanat hevesi olan, bununla beraber sanatı yalnız allah ver - gisi telâkki ederek onu iktisap için ça| ışmak zahmetine girmek İstemiyen bir karakter. Hayatın muhte-| WE şekilde darbele- rine uğramış ve bir kaç kere gaye- lerini değiştirmiş-| tir. Iyi bir dost ve ya hamiye rasgel- mza konmamıştır diği takdirde şah- siyeti gizli kabiliyetleriyle tebarüz edecektir ve o zaman şöhrete kavu « şacaktır. Kuvvetli bir izzetinefse sahiptir. Merkezi sikleti kendisi ol- mıyan her şeye karşı lâkayttır. * Azmi sayesinde zaaflarmı yenen ve kendine mühim bir şahsiyet temin eden bir karakter. İdare ettiği işin en küçük teferrüatı - nm kdar nezaret eder, fakat bizzat kendisi yapmak - tan hoşlanmaz. İç- timai o mevzuat bir kanun olarak tanır, onlarm hu- dutlarmı o aşmaz. Tehlikeli olabile - cek işlere gir Artuner mekten çekinir, Fakat herhangi bir saikle girerse, etrafındakileri şaşırta- cak kadar cesur olur. Birinci plân- da gözükmekten hoşlanır, bu vaziye- tin icabatma da katlanır. . 4 ve N > LANE Divanyolundan S. imzasile: “Gönül işlerinde makul ve kalbe teselli veren cevaplarınız bana da dertlerimi size bildirmeğe cesaret verdi. Sizin iyilik ve teselli verecek sözlerinize muhtacım, Gelelim gönül meselesine: İki aydanberi yolumun üzerinde gördüğüm bir kıza âşığım. Hayatı - mw bütün yalnızlığı ve heyecansız geçen günleri onunla doldu. Kalbim yanan bir küme ateş oldu. Bütün benliğim, hislerim ona sürükleniyor. Günler beni ona daha kuvvetle bağ- yor. Onu nasıl sevdim? Bunu ben| de bilmiyorum. Onun arkadaşı olan ev sahibimiz, bir gece beni yukarıya çağırdılar. O da gelmişti, Bu vesile ile tanıştık. Ve başka bir gece daha yine benim ssrarım ile toplandık, Bana çok sempatik hareket etti. 4- radan bir hafta geçti. Bu esnada evin içinde, benim onu sevdiğim şa- vi oldu, Bu vaziyet dahilinde bir joe toplanmağa imkân kalmadı. | Ev sahibimizin kızıma ben, bu şayia- mn bir yalan olduğunu söyledim. Bu vaziyeti kurtarmak içindi. Çün- kü ev sahibimizin kızı, benim sevdi- jim kıs, teyzesinin oğlu ile konuş- turmak istiyor. o Halbuki bu çocuk ortamektebin yedinci sınıfında ve kız ona pek lâkayt, Sevdiğim kın penceresinde görerek selâmlaşıyo - ruz, Fakat artık hiç tahatım kal - madı. Bir deliden farksısım. Onu gördükçe bir kuduz gibi haykırmak istiyorum. Onu dışarıya hemen he- mer hiç yalnız bırakmıyorlar. He- nüz sekizinci sınıfta. Ona tesadüf edince bütün şuurum. duruyor ve sanki elektrik çarpma - sma tutulmuşa dönüyorum. Sevdiği- mi bizzat söylemeğe veya mektupla bildirmeme imkân yok. Zaten sokak- ta gördüğüm gok. Benim Universi- te bitirmeme henüz iki sene var. Ha- vatımı kasanamadığım için ciddi bir teşebbüste bulunamadığı gibi bu - ny-aileme de açmama maddeten im- Kan“yor. Onu umitmağa çök çahs tem. Dersleriimle uğraştım. Fakat o benliğimin her zerresine karışmış.En büyük saadetim onu görmektir.Omu penceresinde bir dakika olsun göre- bilmek için, serseri gibi günün her saatinde ve geceleri sokağa çıkıyo - rum. Sonra derin bir teessüre kapı- Hyor, ağlıyorum. Her geçen gün ba- na bir azaptan başka bir şey vermi- yor. Bazan onu unutmak için Ama- doluya kaçmayı düşünüyorum. O zaman da bütün tahsilimin şekli de- jişecek. Tıpkı bir iptidai insan gibi bam anlarda onu ve kendimi öldür meği düşünüyorum. Bu son netice; bir fikrisabit halini alıyor. Size bü- tün samusumla yemin edeyim ki, şimdiye kadar böyle bir kın sevmiş ve münasebet teşis etmiş değilim. Her saman kadınlardan kaçmış ve hiçbir kızla sevişmemiştim. Biraz da çirkin oluşum, beni kadın bahislerin- den uzak tuttu, İstediğim yegâne şey: O sevdiğimi anlasın. Biraz daha samimi olsun, istikbalde birleşelim. Fakat her ta- rafım kalın bir imkânsizlik duvarı ile çevrili, Topraktan altın yapmağa uğraşan zavalı bir kimyagerden daha zavallıım ben. Çevişmeler | Jenmei ei İmkânsızlık duvarlarını yıkınız Haşiye: Henüz 21 yaşındayım. ise tahminime göre 16 var.” Siz ve o, sevişmeğe hakkımız ol bilir, ve vardır. Fakat henüz şim değil, Çünkü o, 16, siz 21 yaşmızd. smız. Bu yaştaki kimseler, biribiric sele olarak, dersleri ve istikballe. ile meşgul olmaları gerektir. Her genç bir “ik sevda" ya tutu lur ve tutulacaktır. Ve her genç esnada, dünya: kimsenin kendisi kadar bedbaht' olmadığını zannede! ve edecektir. Bu gibi sevdalarm iki) neticesi vardır. Birisi, unutmak, bu iyidir. İkincisi devam etmek, bü fe nadır. Çünkü devam edilince Seg şeklinde olsun, inkisar şeklinde ol sun ayrılık muhakkaktır. Bu söyl diklerimiz tabiat kanunları gibi de gişmez, şaşmaz ve böyle kalır. Size tavsiyemiz şu: Hazır ortada bir de mania varken, bu kızla esa- sen iki görüşmenin verdiği alâkayı unutunuz, kesiniz. Bunun için basit, amiyane telâkki edeceğiniz kadar basit bir çare vardır: Düşünmeyiniz. Üniversiteden çı - karken vereceğiniz tezinizi veya doktoranızı şimdiden hazırlaymız. Karısının hastalığından şikâytçi Kadıköyünden K. L. imzasile: Dört senedir sevdiğim bir kadınla iki senedir evliyim. Fakat evlendi. ğimizin haftasında karım, müthiş bir hastalığa tutuldu. Elimden gel diği kadar onu tedaviye çalıştım, bir evim vardı, sattım, doktor par sı verdim. Fakat bir türlü iyileşemi- yör ve ben bir hasta bakıcı vasiye- tine girdim. Karımı seviyorum, lâ- kin itiraf edeyim ki, baha hayattan bıkkınlık geldi, saman saman fena şeyler düşünüyorum, kaçmak isti. yorum. Bumu der se mekts devam etfigğim karımın bon- den başka da kimsesi yok. Onu ge- ride bırakamıyorum. Ne yapayım? Size sarih bir tavsiyede buluna- bilmemiz için mektubunuzda meselâ karımınzm hastalığının ne olduğu, maddi vaziyetiniz gibi bilmemiz icap eden malümat yok. Onun için size her şeyden evvel sabır tavsiye ede ceğiz. Hayatta insan, o kadar müş- kül vaziyetlerle karşılaşır ki haki- Katen içinden çıkmak zordur. Metin ve şahsiyet sahibi kimseler böyle vaziyetlerde kendilerini gösterirler, Biliyoruz ki tavsiye ve nasihat ver- mek sadece bir teselliden ibarettir. Bununla beraber, derdinize iştirak ettiğimizden emin olabilirsiniz ve şu dediklerimizi yapmız; simdiye kadar karmızı tedavi ettiğiniz doktoru de- | giştirebilirsiniz. Bu bir çaredir. Son- Ta, Cerrahpaşa ve Hasekinlsn gibi | hastanelerde beynelmilel ihtisas sa- hibi doktorlar var ve bu hastaneler Belediyenindir, bir ücret mukabili de değildir, oradaki doktorlara müraca- at ediniz. Her halde karmızm has- talığmı teşhis ederler ve ona lâzım gelen tedavi çarelerini bulurlar, Tekrar ediyoruz, metin ve sabırlı açık. Etekleri de topuklarma kadar uzun. Bu yeşil renk ince bir yaprak gibi vücuduna yapışmış. Bütün hat- ları, kıvrmtıları belli. Kendimi bir yeşil cennet köşesin- de görüyorum. Filizi kadife kaplı alçak bir sedirin önünde ayni renk raflı bir alçak masa var. Üzerinde gümüş bir buzluk görünüyor. Mery bana sedirin yanındaki al- çak fakat geniş tabureyi gösterdi: — Oturun da biraz çene çalalım, Ve kendisi sedire geçerken ilâve etti; — Viski mi seversiniz koktel mi? — Biz hangisini severseniz, Büyük buzluktan çıkardığı viski İsişesi yeni açılmıştı. Altları dar, yu- | | karıya doğru gittikçe yayvanlaşan / iki bardağın yarısma kadar doldur- du. — Ben koktel sevmem. Viski iç- kilerin kraliçesidir. Ikinci soda şişesini aldı: — Alışkanlık belki de. Viski mi- demi bozmuyor. Alır mısmiz? Gösterdiği bardağı aldım. Ona ba- kıyorum. Bu loş ve yeşil gölgeli o- dada zümrütleşen gözleri ne güzel- di. Yarısından fazlasma kadar içti Görlimli ondan ayırmadığım için bon de onun kadar içtim. Mery rdağı yerine koyduktan sonra Be dire uzanır gibi yerleşti: — Daha yemeğe iki saatimiz var. Şimdi anlatınız bakalım. Londra'yı beğendiniz mi? İngiliz kızmın bir günlük ahbaba gösterdiği bu samimiyetten hoş- lanmıştım. İngilizler soğuktur, ecne- bileri içlerine sokmazlar diye öte- denberi kulaklarımız o kadar dolmuş ki, daba Londra'ya geleli kırk sekiz saat olduğu hâlde böyle bir İngiliz kadinm hususiyetine karışıvermek koltuklarımı kabarttı. Vakıâ bu kadın nihayet bir artist ve nihayet bir zengin İngilizin met- resi, Fakat ne olursa olsun. Sadi- nin de dediği gibi bugün “Mery” nin mahremiyetine girebilmek için Lond. ra zenginlerinden birçokları kim bi- lir ne fedakârlıklar etmeğe hazırdır- lar. ya Bunları düşündükçe tesaretleniyo. rum, Bu kadın beni evine, yemeğe da- vet etmekle ber halde hususi bir slâka göstermiş oluyor. Bu hazır- laniş o alâkanın en bariz alâmeti. a Bunları düşünürken Mery'nin böy- e: — Londra'yı beğendiniz mi? Doğrusunu söyledim: — Dün akşama kadar Londra'yı sevmiş değildim, Adeta bir an evvel kaçmak istiyordum. Yeşil gözleri bulutlanır gibi süzül- dü: — Dün akşamdanberi. — Anladım ki — Kabil olsa burada yerleşmek isterdim. Fakat dün gece anlatmış- İ tim ya, Mery gümüş bir kutudan aldığı iki sigaranın birini bana uzattı: — Bu sigaralar viski ile iyi içilir. Kokusu başkadır. Sigarasını yakarken işaret etti: — Ayağa kalkmışken bardakları. mızı da doldurur musunuz? Dediğini fazlasile yaptım. Bardakları doldurduktan sonra o- nunkini uzattım. Bir yeşil alev gibi parlıyâh gözlerile teşekkür etti: — Londra'da kaldığınız günler iyi yaşamanız için. Bu kadın müthiş viski içiyor. Bu sefer bardağı sonuna kadar boşalttı. Ondan geri kalmamak için ben de bitirdim. Londra sevilecek | Dive sorusu aklımı başıma ge- Bir haftalık programı konuşmağa yemeğini ikide için Mery'nin beni iki saat evvel davet etmesinin sebebi pek sade idi. Çene çalacak- tak. Fakat bu fıstıki, filizi ve yeşil renklerin kaynaştığı zümrüt köşe Mery'nin o meçhul, vahşi kokusu nde o kadar baş döndürücü bir yeşil yuva haline geldi &i, kendimi buzan bir stüdyonun dekorları için- de, bazan tamamile bir hayal ve rüs ya âleminde görmeğe basladım. Gözümün önünde bir yeşil yılan gihi kıvrılan, bükülen bu Mery'nin bir aralık beni elimden tutup kaldır. dığını hissettim. Nereye gidiyorduk. Boş viski şişe» leri ayaklarımıza takılıyor. odanın yeşil gölgeleri alev rengine giriyor. Buraya girerken geçtiğim ti) perde gibi bir buluttan daha aştık. Daha koyu renkli bir yer, Koyu mor. Yer. ler, duvarlar, tavanlar hepsi mor, Koyu mor. Bir karanlık köşede kur- şuni gibi görünen bir gölge gözüme ilişti. Başım dönüyor. Şuuruma hâ- kim değilim. Mery beni kucaklama- sa düşeceğim belki! Fakat onun da mukavemeti kesiliyor, Biribirimize (Arkamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: