7 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

7 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 7 — Kasara altlarına çekilin. Güver- tede sekiz on kişi kalsın. Onlarda #ilâhlarını göstermesinler.- Bu emir derhal yapıldı. EU Türk gemisi Danimarka gemisinin biraz ilerisinde demir sttı. Gemi sahibi Lauritz Bentzon'la &rkadagları biribirlerine bakıştılar. Bu, onların gemilerine hiç benze- Miyordu. z İçinde görünen cepkenli, külâhiı, kavuklu adamların da kim oldukla- nı bilmiyorlardı. » i Kendi gemileri yelkenli olduğu için kürekçileri yoktu. İki tarafta dörderden seksen kü- tekçiin — düzgün bir surette sırala- Mu$I, baş ve kıç kasaralar, mahmuz We kıç kasaranın gerisindeki süsler m ere tamamile yabancı geliyor Bentzon merak etti, Geminin lostromosuna seslendi? 1— Patere, — Buyur kaptan... — Ben şu geminin nereli olduğu- # bir türlü kestiremedim. Sen ne ? — Ben sizden çok bilsem sizin ye- olurdum, kaptan... Git te anla. — Baş üstüne... Geminin bordasma yanaşmiış olan la indi. Bir tayfa kürekleri çe. Yordu. Kırk elli yarda ilerideki Türk gemisine yanaştı. ,, Onlara ne söz söyliyen vardı, ne bakan... Peter şöyle iki tarafa göz attı ve *eslendi ; — Hey... Kimse yok mu orada”. Kimsiniz siz? Nereden geliyorsu- nuz? Meydajida ancak kürekçiler gö p yordü"te onlar da hiçbir şey söy- iyorlardı. Peter kendi kendine şöyle bir ma- ta verdi: — Geminin nizammdan olacak... Bunların hepsi de dilsiz değil ya. Biraz ileride uzatılmış olan mer- divane yaklaştı ve biraz çekinerek Büverteye çıktı. Sarı Ömerle karşılaştı. k Onu boyu, saç ve renk itibarile o wdar yabancı bulmadı. De Ömer gülümsiyerek ona yak- Sağdan ve soldan iki levent daha Bülüimsiyerek yaklaşıyorl, Beminin küpeştesine dayana- Yiyç dalda kalan gemiciye güler- i Beslendi; iç Sen de gel, lostromo çağırıyor. ar gemi arasında böyle ilk etin, zaman gemicilerin biribir- * #arap ikram etmeleri âdeti. ; mimarkalı tayfa şöyle düşün- n Zengin bir gemi olduğu halin- ban” Kim bilir Fransız mıdır, yy oi mudur? Eğer Fransız ise ne Özey Onların şarapları pek| KR, üyor. Yine ziyafete konduk.. ve şe) sandaldan merdivene geç- — O halde hemen bir sandala bin. | ©” ile balık avlar gibi... Hattâ daha ko- lay yakalanıyorlar... Danimarka gemisinin sahibi ve kaptanı olan Lauritz Bentzon uzak- tan bunlara bakıyor, onların gelmesi- ni bekliyordu. Fakat gelmiyorlar. Baş on dakika böyle geçti. Yirmi dakika olunca kızdı: — Şu Peter sahiden saygısız bir heriftir. Yine bir ziyafete kondu ve geri dönmesini düşünmüyor bile... Onu bu sefer adamakıllı haşlıyaca- Zım, Ve bu saygısızlık devam ederse Kopenhaka döner dönmez yol vere- ceğim. Ayni zamanda tayfalardan ikisine döndü: — Gidin şunları alm. Geminin ikinci sandalr denize indi- TAN — Yazan : Kadircan Kafı — Receb Reisle Kara Mustafa ve Şaşı Mustafa kıç kasaranın en gerisindeki sedirlere yan gelmişlerdi Laurfiz Benizon birdenbire gerile di: — Korsanlar! frilmişti. İki tayfa ona bindiler. Ve gittiler. Türk gemisine yanaştıkları zaman birisi güverteye çıktı: — Bizim arkadaşlar nerede? On. ları kaptan çağırıyor. Diye sordu. Sarı Ömer cevap verdi: İ — Seni onların yanma götüreyim. İ Biraz şarap ikram ettik te... Tayfa hiç şüphe ve itiraz etmedi ve Sarı Ömerin ardından yürüdü. Tosun onu merdivenden aşağı iterken ,sesleniyordu: — Varan üç... İyi tut! Dördüncü tayfa biraz kuruntuluy- du. Sarı Ömer'in: Arkası var Atina, 6 (Hususi) — Yabancı İ gazeteler muhabirlerini kabul e. iden Başbakan Metaksas, dünkü ibeyanatını teyit etmiş ve komü- nistler hakkında alınan tedbirle. rin, sosyal rejimin geçirdiği teh- likeyi için asgari ted. birler olduğunu bildirmiştir, Metaksas demiştir ki: “.— Sosyal vaziyet tamamile tak- viye bulduktan ve her türlü teh. like bertaraf olduktan sonra, hü- kümet vaziyeti tetkik edecek ve lüzumlu herşeyi yapacaktır.,, Kanunu Esasi hakkında bir su ale cevap veren Metaksas şunla- rı söylemiştir: “—Bugün memlekette mer'i olan Kanunu Esasi, muvakkaten me- riyet mevkiine getirilmiş bulunan 1911 Kanunu Esasisidir ki Obu- nun bugünkü şeraite tamamiyle uygun olmadığı umumiyetle tas- dik edilmektedir.,, Yunanistanın dış siyasası Yunanistanm diş #iyasasından bahseden başbakan, bu siyasanm sağlam temellere istinat ettiğini ve değişmiyeceğini tebarüz ettirmiştir. Başvekil muavinliğine tayin olu- nan Reis Vekili Zaviçyanos ise yine gazetecilere verdiği beyanatta usulü muhakeme kanunlarında esaslı tadi- lât yapılacağını bildirmiştir. Bu ta- dilât muhakemeleri tesri edecek şe- Yamamistandei sülüyi var Atina ve Pirede birçok komünist tevkif edildi yanos'un usulü muhakemelerde ya - pılacak tadilâttan bahsetmesi bu ko- münistlerin muhakemelerile alâka - dardır. Bugün gazeteler sansür altında intişar edebilmiştir. Hudutlar kapa- lıdır. Atina ile muhabere daima ke- siktir. Haber verildiğine göre bütün ordu kumandanları hükümetin aldığı tedbirleri tasvip etmişlerdir. Donanma hükümete müzahirdir. Birçok Yunan harp gemisi bu sabah her türlü karışıklık ihtimaline karşi Selâniğe gelmiştir. Selânikte birçok komünist yakalanmıştır. Bunlarm derhal muhakemelerine başlanacak- tar. Başvekilin beyannamesi Atina, 6 (A.A.) — Atina Ajansi bildiriyor: Halka hitaben neşrettiği bir beyannamede Başbakan Metaksas ezcümle demiştir ki: “1986 İkincikânununda seçilmiz 0- lan seylavlar kurulu memlekete bir hükümet vermek hususunda âciz kal- mıştır. Bundan, ve muhtelif siyasal gruplarm yardımından istifade eden komünizm cesaretle kafasmı kaldır - mış ve memleketin sosyal rejimini €- hemmiyetli bir şekilde tevhit ederek sosyal İbtilâli faal bir şekilde hazır lamıştır. Geçen Mayıs ayında Selânik te cereyan eden hâdiseler, bunun baş- langıcını teşkil etmiştir. Komünizm KA Cİ:İ Elden ne gelir? Beyoğlundan'N. K. imzasilet Artik sokaklara çıkamaz olduk. Dilenciletden çektiğimizi, siz, 'erkek- ler muhakkak ki çekmezsiniz. Firke. te salacağız diye kollarımıza yapı « şan çingendleri belediye “görmüyor mu? Hele, kambur, yeldirmeli, kor- kung ve iğrenç bir dilenci var, Para vermezseniz beddun ediyor ve çim dikliyor. Bunlarla meşgul olacak bir makam yok mu? Var. Siz de biliyorsunuz ki bu, be- leğiyenin Yazifesidir. Fakat yapmı- yor. Elden ne gelir? Bizden yazmak. Yoziyoruz. Yazacağız ve bu gilne ge- lene kadar yüzlerce defa yazdık. * Doğru mu söylüyor? “Ümitsiz” imzasile? 23 yaşlarında bir genç beni sevdi. ğini söylüyor. o Onun sözlerine pek ilimat edemiyorum. O, srar ediyor. Sözlerinin doğru olup olmadığını na- sıl anlayabilirim? Gayet basit, Sizi hakikaten sevip sevmediğini anlamak için, kendisine, ailenizden sizi resmen İstemesini ve evlenmeği teklif ediniz. Aşk işle Hindde bundan iyi mihenk olamaz. * Seviyorum, fakat haberi yok Henüz £2 yaşındayım, bundan ii ay evvel vli mes” ut ve melek kadar güzel bir kadına nasılsa gönlümü kap tırdım, Bu gün çaresizlik içinde ve »e yapacağımı bilme bir haldeyim. Sevdiğim benden iki yaş küçüktür ve kocası memurdur. Bütün varlığımla sevdiğim bu kadına hiç bir suretle sevgimden bahsedemiyorum., Hususi olarak meşgul olduğum yerde birbirimizi > sık sık görüyoruz. Hulâsu beni günden güne harab ediyor. Çaresiz derdime acaba çere var mıdır? Bir müddet vaz geçmeği düşündüm, fikrimin çok nafile oldu. me anladım, Memleketimi terket » mek te kudretimin haricindedir. Çün- kü ticarette yalnız bulumıyorum. Bu vaziyete göre ne Yüpmüm ve nasıl hareket etmem lâzımdır? Sizin için yapacak yegâne şey, bu nin dini imanı yoktur" diye kaba bir lâf ederler.» 7 Ğ Bevda meselelerinde bu çeşit ü- mitlere bağlanmağa pek gelmez. Ne evinizi, yurdunuzu bırakıp git- meniz, me de bu kadının peşinden koşmağa lüzum yoktur, Bir defa tek teraflı sevgi olamayacağını kabul etmelisiniz! Hem sizinki biraz da kendi kendi- ne gelin güvey olmağa benziyor: Siz seviyorsunuz, onun bundan haberi yok! Bu işin en kestirmesi bir müddet için onu görmemeği temin etmektir. Tercihan, havai şeylerle meşgul o - lunuz, Kendinizi hiç sıkmadan her şeyi unutursunuz. — — —— — sinin bir neticesi olduğunu kaydet - mektedir. Hiçbir siyasal rengi olmi - yan şimdiki hükümet, Yunan sosyal dünyasının maruz kaldığı tehlikeleri farketmiş ve derhal fakir ve işçi ta- bakalar lehine tedbirler almıştır. Me taksasın beyânnamesi hükümetin b tün hareketlerine itiraz eden ve bir kısım gazetelerin yardımına mazhar olan taraftar reaksiyonu işaret et - mektedir. Grevci şeflerin itiraf et - tiklerine göre, umumi grev, sosyal rejimi devirmek maksadını takip e - den umumi bir ihtilâl tezahürünün başlangıcını teşkil edecekti. Milli ve sosyal felâketlerin vukuunu tebşir e- den bu vaziyet karşısında hükümet harekete geçmiş ve örfi idare İlân: ile parlâmentonun feshitkararlarını Krala tasvip ettirmiştir. Hükümetin mesul gefi olmak itibarile memleketi kurtarmak için kendisine lâzım gelen salâhiyeti bu şekilde elde etmiş olan Metaksas, infilâkin önüne geçmek gi İbi ağır bir vazifeyi deruhte etmek ka rarında bulunduğunu katiyetle ilân et l kadını sür” atle unutmaktır. “Sevgi»| kilde olacağı söylenmektedir. Bugün bütün Yunanistanda tam bir sükün vardır. Sokakta miltema- diyen süngülü askerler gezmektedir. Selânikte komünist tevkifatı Paris, 6 (Hususi muhabirimizden) Başvekil Metaksas'ın aldığı tedbir - lerden sonra atina tam bir askeri iş- gal altma alınmıştır. OAmelelerin yapmak istedikleri umumi grev aka- mete uğramıştır. Haber alındığına göre birçok tevkifat yapılmıştır. Ko- münist elebaşıları tevkif edilenler a- rasmdadır. Başvekil Muavini Zaviç- bundan sonra kışlalara ajanlar gön -| mektedir. Elen milleti sükün içinde Fransızcadan nakleden! H. H. Sentier sokağındaki küçük bir a- partımanın kapıcısı olan Madam Torlignon ile ayni upartımanda o- turan bir ailenin yanında çalışan gündelikçi Madam Mouluffe birden- bire ne olduğunu anlıyamadılar. E- sasen ben çok zeki insanlar tanıyo- rum ki, onlar bile o dakikada olan hâdiseye bir mina verememişlerdi. Halbuki şimdi on milyar insanla bir likte Yozophat vadisinde bulunuyor lardı, Ve burada bepsi birden ahret mahkemesine çekileceklerdi. Evet okuyucularım ne zannettiniz ya!.. Bugün mahşer günü idi. Cenabıhak kıyameti koparmaya birdenbire karar vermişti. Evvelâ u- zun asırlar tereddüt etmişti ama in- sanların daimi kavgası aralarında anlaşamayısları hakiki menfeatleri- ni kavrıyamayışları nihayet onun | canmı sıkmıştı. Ve stok mal gibi gü- nah biriktiren okullarını bir süpürge de temizlemek istemişti. Mahşer gününü tarif etmek, kıya meti tarif etmek âciz ve nüçiz kale- mime pek ağır geldiği için. ondan sarfmazar ediyorum. Yalnız size şu kadar söyliyebilirim ki, bu mahşer gününde meleklerin çaldıkları boru- ların gürültüsünden İnsanlarm biri- birlerinin seslerini duymalarını im- kân yoktu. Canım siz de kendinizi onların ye rine 7 bu bo- ruları böyle hevesle öttürmekte ne kadar haklı olduklarını anlarsınız. Biz hayatta iken ah bir borumuz öt- se diye az mı bekleriz düşününüz bir kere zavallılar musikideki İsti- datlarını ve iktidarlarını gösterebil- mek için tam altı bin sene kıyamet gününü beklemişlerdi. Kapıcı ile gündelikçi kadın dü pa- tırtı ye gürültü içinde yan yana yü- rüyorlardı. Şişman madam Torlig- non satrançlı bir mendille yüzünü siliyor: — Aman kardeş.. Ne zahmetli se- yahat şükürler olsun ki, bedava... Bir de bize parasını verdirse idiler mahvolmuştuk, Diyordu. — Evet doğrusunu İsterseniz bir bakıma da kıyamete eriştiğimiz için kazançtayız. Öyleya: Bugünkü kriz le Filistine bir seyahat bize kaç pa raya mal olurdu. Yalnız ne yak ki, yolda hiçbir sey güdemedik. Insan da bir kere ölür... Fırsat kaçırdık. — Ne ise olan oldu. Yalnız şimdi aklımı başıma toplıyabildim. Kıya * met koptuğu dakikada ne tatlı tat- konuşuyorduk değil mi? Haydi ziyanı yok.. Ne yapalım. Bu da nü sıl olsa başımıza gelecekti: Geldi-iş- te.. Kıyamet koptuğu zaman ben si- ze ne diyordum. Mösyö Carvagnol- dan bahsediyordum değil mi? Her- halde iki gün evvel adres birakma- dan çıkıp gidişi ve Madammm da odasından dışarıya adim atmayışı pek tabii şeyler değil... Muhukkak i- şin İçinde bir iş var. Herif bir şeyler yapıyor. Diyordum. — Canım zavallı adam belki ava gitmiştir. — Ava mı?.. Güleyim bari?. — Av mevsimi değil mi, şimdi. Ne den gülüyorsunuz. — Siz Madam Mouluffe-dün; hiçbir fenalık görmezsiniz: dererek ve matbu beyannameler dağı | çalışmak ve yaşamak İstemekte ve tarak askerleri sosyal harbe teşvik | sosyal rejimi kuvvetlendirmiş olan hü etmiştir. Komünizm ayni zamanda |kümetin kralın himayesi altında mem kültür müesseselerine de sokulmuş ve memleket gençliği üzerinde fena tesir ler yapmıştır. Komünizm devlet me- murları arasında da devam öderek onlarda devli esas- ları yıkılması lâzim gelen yegâne düş mân olduğu kanaatini uyandırmaya çalışmıştır. Metaksasın beyannamesi | bütün memleketin içinde bulunduğu ekono- mik müşküllerin mazinin föna idare- leketin refahına çalışacağı emmiyeti- ni duymak istemektedir. Normal hayat Grev, tam bir muvaffakıystsisliğe uğramıştır. Çalışma biçbir yerde in- kıtan uğramamıştır. Atina şehrine normal hayat devam etmektedir. Bu sabah gelmiş olan birçok turist âsarı atikayı gezmişlerdir. Bütün memleket PPS ayni sükün hüküm görmek Ta değil mi? — Yok canım saflıktan, iyi yürek lilikten, — Zavallı Mösyö Carvâgnol aley- hinde çok fena şeyler düşünüyorsu- nuz. — Ah'kiyamette tam vektinde koptu yal. Siztem onların evine iş görmeye giriyordunuz. Çıktığınız #aman muhakkak sizden havadis a- Mmabilirdi. — Canım biraz kulak kabartırsa- 9 —— —— Onların mahkemesi yapılırken... Elbette bu meydana çıkar. — Ha sahi bu iyi bir fikir.. Ba- kalım onlar sıralarını geçirmişler mi? Şimdi kimin sırası acaba? Kimi çağırıyorlar ?. Dinlerler. — Ah ne yazın Cortabal dediler, — €. O. R sıralari geçmiş onların. Vah, vah buradan da öğrenmek ümi di kalmadı. — Zazalir kimbilir belki de mah- küm bile olmuştur. — Buna hiç şüphem yok. — Ah zavallı Mösyö Carvognok, ne iyi bir adamdı. — Korkma içimizde cehenneme atılacak yalnız o olmıyacak, burada- kiler yüzde doksan beş cehennemi boyliyacaklar, Zaten ben Carvog « nol'a acımıyorum ki, o iki yüzlünün mürainin biriydi. Onun hakkında iyi düşünebilmek için yeğeni Nadine « nin izdivaç hikâyesini unutmuşa benziyorsunuz. — Ben bu hikâyeyi hiç işitmedim ki. — İmkân: yok... Aman Madam Mouluffe sağır mısınız? Bütün ma- halle bunu masal gibi anlatır. Du « run ben de size anlatayım: — Geliniz bari şu palmiyenin al bna girelim. Pek sıcak bastı. — Sıramız gelmiş olmasın çağırıyorlar. Dinliyelim. — Farnigier dediler, — EF a. rdaha vaktimiz var. — Ha ne diyordum. Matmazel Nadinenin güzel bir âşıkı vardı. Fa- kat daha talebe idi. derken Ve Madam Torlignon konuşmaya başladı. Madam Mouluffe onu dinli yordu. Lâkırdının en tatlı bir yerin- de Madam Torlignon bir etrafına baktı .Ve dehşetle bağırdı. — Aman Allahım kimseler kal « mamış... Neredeler o kadar insan Hakikaten umulmaz bir süratle mahkeme bitmişti Ve, huzuru hak- ka çıkan ilk on milyar insan cezala- rmı bulmuşlar, Veya mükâfatları « na nail olmuşlardı. Iki kadın bir an palmiyenin altı- na büsbütün sinmeyi düşündüler. Cehaletleri içinde idiler de kendile- rini unutabileceklerini vehmetmiş- lerdi. Fakat meleklere ne malüm ol- max ki, İşte onlardan biri yanlarına yaklaşıyordu: — Orada ne büzülüp duruyorsu- nuz demindenberi sizi gözetliyor « dum. Hem dinliyordum da. Melek asil Madam Torlignona dön müştü: — Sizin ne mel'un olduğunuzu gördüm ve işittim, Mahkeme edilme nize bile hacet yok doğru cehenne- me gideceksiniz madam Mouluffe's gelince o kabahatli değil o yalnız dinliyordu. Bunun için o cehenne » me gitmiyecek Tki kadın biribirlerinden ayrılma- mak için biribirlerine sıkı sıkı sa « rılmışlardı. Fakat Melek onlafı a- yard... Madam Mouluffe'arkadaşmı kur taramadığı için pek ziyade üzülür. ken Madam Torlignon cehenneme doğru yuvarlanıyor ve yuvarlanır « e de arkadaşına şöyle bağırıyor « uz — Bir daha görüşecek olursak ba na Nadinenin' hikâyesini nerede bi- raktığımızı hatırlat tâ sana arkasını anlatayım fevkalâde bir şeydir val- lahi, ——— m Nazarı dikkate Konyada kavi teminat ve ciddi referans verebilecek maruf ve sahai faaliyeti geniş bir tica- rethane her nevi ecentalıklar kabul etmek arzusundadır. Ta- liplerin şeraitlerini Konya 2 kimi nız, şimdi de meselenin ne olduğu- nu anlarsmız, — Ne zaman?.. numaralı posta kutusuna bildir- meleri.

Bu sayıdan diğer sayfalar: