3 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

3 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yeni şehri yapımak., âbideleri Korumak Şehrin imarına nereden başlamalı ? “ Kadıköy, istikbalde istanbul kadar büyük bir şehir olmıya namzettir,, Celâl Esat diyor ki: “İmarda âbideleri hareket noktası olarak almak yanlıştır. Eski eserlerin kalabalık sahalardan uzak bulunması güzelliklerinin daha ziyade tebarüzüne sebep olur, Bu sayfada İstanbul ve imarı hak- anket yapmağa başladığım, Memlekette bu vadide en sslâhiyetle “öz söyliyecek, şehircilik, İstanbul, İbideleri, güzellikleri hakkında oku- Yicularımı tenvir edecek şahsiyetler #amağa koyulduğum zaman bana, Müracaat ettiğim kimseler Celâl Fsa Ü gidip görmemi tavsiye ettiler. Bu Vsiyeye ihtiyaç yoktu. Kendisini Biyaben tanıyor, eserlerini ve mesai- tini yakinen takip ediyordum. Anket Münasebetile, gidip Celâl Esndı Ka- «köy Halkevindeki mütevazı riya - Met odasında gördüğüm zaman, itiraf *deyim ki, pek nadir duyabi üksek san'at heyecanlarından biri - Mİ elde ettim, ve âdeta, durmadan “er veren bu yüksek mütebahhirin * da olsa, zamanım İşgal ettiğime İeşiman oldum. Fakat temas ettiği İer mevzu ile yeni sana'tler ifşa e - den Celâl Esat, okuyucularım hesabı. bana söylediği sözlerle, yine fay- dalı bir iş görmüştü; İste; İmardan önce.. Celâl Esada, Istanbulun istikbali, | Ücniz ve kara methalleri hakkmda) “üşüncelerini sordum: — Bir şehrin, dedi, imarndan ev Yel, onun nasıl bir şehir, ticaret geh- İK mi, eğlence sehri mi olacağını dü- ek ve tesbit etmek lâzımdır. Ben € İstanbul bir Kültür - kilçük en - Güstei - turist şehri olmalıdır. İstan- bulun kapalarma gelince, bircok kapı! ti vardır. Deniz kapısı şimdiki Ti-| Mandır. Burası çok İyi #menaje edile- ir, ve bugünkü ihtiyacmıza kâfi Belebilecek bir halde organize edile- lir. Deniz kapısının birisi de Hay- Ypaşadır. Ve Anadolunun ası! ka-| bet olmak itibarile daha çok mühim- | » Ve benim kanaatime göre, bu se- en, Kadıköy, istikbalde büyük İstanbul kadar büyük bir şehir olma tn hamzettir. İstanbulun kava kapısı Yedikule ile Sirkecidir. Fakat tren, lâ Ahırkapıda bırakılarak gar o- Yapılabilir ve ilerde bir tünel — Haydarpaşa limanı ile Kadıkö- yün istikbali için söyledikleriniz, İs - tanbulun, bu vaziyet tahakkuk ettik- tiği takdirde, oralara meselâ bir Tü ile bağlanmasını icap ettirmiyecek mi? — Olacak, Köprü yapmak lcap eder #e ,bunu Sarayburnu ile Üsküdar a- rasmda değil, Boğazda bir yerde yap mak lâzımdır. Çünkü bu köprü Ilma- nm manzarasını bozar, — Boğazm manzarasını bozmaz mı? — Orayı da bozar. Fakat muhak- kak köprü yapmak lâzım değil. Messina'da olduğu gibi feribotla bu iş görülebilir. Fakat feribotu bo- azdan işletmek lâzımdır. Zira, Sa - rayburnu ile Haydarpasa arasında, bazan akıntı, Lodos ve saireden, ml- nakalât sekteye uğrayabilir. Yapı kanununun tadili lâzımdır Mya başka bir vasıta ile şehre bağ. nabilir, Hor Nak, » dehrin imarı düşünülür'en ili: Celâl Esat, bu hususta daha bir- plânda gelen işlerden biri olmalıdır. bugünkü manzarası görüyorsunuz, İ istikbalde Istanbul kadar muazzam bir şehir olmya namzet görülen Kadıköy ve civarına tayyareden bakış çok malümet verdi, böyle bir tasavvu ran, nakil vastıalarını Boğaza sev - ketmek gibi şehirde esaslı değişiklik leri icap ettireceğini uzun uzun an - lattı, ve şehrin imarı hakkındaki dü- şüncelerine gelerek dedi ki: — Şehrin plân mucibince imara başlanacak kısmını şimdilik tahdit etmek, bölgelere ayırmak ve her böl ge İçin ayrı kanunlar yapmak lâzım- dir, Mevcut yapı kanununun tadil e- dilmesi gerektir. Sonra şehrin evvelâ sıhhi, sonra münakale, daha sonra güzellik bakımlarından imarma ba$- anılabilir. Sıhhi imarda, her kilomet rede bir bahçeler, meydanlar yapıla- caktır. Sokak istikametleri, güneş ve rüzgâra göre açılacaktır. gayri sıh- İhi mahalleler kaldırılacak, hava, 2i- ya vaziyetleri gözönünde tutulacak, lâğrmlar yapılacaktır. Münakale için şehir halka, fazla enerji sarfından kurtarılacak, bölgeler arasmda en kı- sa anayollar kurulacaktır. Güzellik #eyden önce abidelerimizi salaşların arasından kurtarmalıyız. Onları bütün heybeti ile meydana çıkar- Yukarki resimde, Yenicamiin işi, İstanbul için en mühim olanıdır. Burada, herkes susar konuşmağı başlar. Manzaralar, âbi- deler tesbit edilir, onları çe:çeveleye cek tertibat alınır. Bazılarınm düşün dükleri gibi, âbideleri imarda birer hareköt noktası olarak almâk yanlış- tır. Hareket ve ittisal noktaları, böl- gelerin en mütekâsif hareketlere mü- sait olan merkezleri teşkil: etmelidir. Abideler, bu merkezlerden, hattâ mümkün olduğu kadar uzakta olma - lıdır. Asarı atlkanm, kalabalık saha- lardan uzak bulunması, onlarm gü - ze'liklerinin daha ziyade tebarüz et-| mesine sebep olur. Çünkü, düşünü - nüz bir kere, meselâ Süleymaniyeyi seyrederken, gürültüden uzak olmak lâzm değil midir? Tam bir huşu için- de bu nefis âbideye dalmışkön, insa -! nın kulağınm dibinde bir otomobil kornası veya bir tramvay çanı çalar- sa, ne olur? Bu itibarla, âbidelerin! mümkün mertebe tecridi. Onlarm gü- zellikleri lehine olur, fakat bu, katiy- yen güzellikleri ihmal mânasma anla- şümamalıdır . Meydanlar ve âbideler | — Eskiler, — âbideleri, (camileri, sarayları, şehirlerin en güzel yerleri- ne yapmışlar. O zaman “ürbanisme” ve san'atkâr diye bir ilim yoktu. Bunu nasıl yap- mişlar? Ve onlar, sizin söyledikler nizin aksine olarak, bu binaları birer hareket merkezi olarak yapmışlar, mahalleler etraflarma dizilmiş. — Eskiler “urbanisme” i insiyakt olarak biliyorlardı. BugünXü şehir -| cilik te onlarm tecrübelerini cerhe -| decek mahiyette değildir. Fakat ha- reket noktası işi başkadır. Eskiden bir cami yapıldı mı, arastası, ve iresi ile bir içtimai müessese olurdu ve bu sebepten bir hareket noktası idi. Hoca medreseye, fakir fodlasını almak için imarete getirdi. Bugünkü hayat değişmiştir. Ve bu müesseseler rollerin! kaybetmişler, birer müste - İdir. Bu iş yapılırsa, ben, Celâl Esat Arscver raber, bazı âbideler, coğrafi vaziyet- leri itibari ile yine birer merkez ve hareket noktasıdırlar. Mesalâ, Beya- zıt camii. Burada bir meydan, bir merkez yapılabilir. Lâkin Süleyma- niyede olmaz. Biz, bugünkü merkez- leri yaparken, oraya eski Abideler de tesadüf ederse ne âlâ, onları kaldıra- cak değiliz. Fakat etmezse, yukarda söylediğim (sebeplerden abideleri merkez alacak değiliz. Onlara, lâzım gelen çefçeveyi ve yeri vereceğiz, şehrin silvetine hizmet eden ber şe- yi muhafaza edeceğiz. Herşeyden önce plân.. - Imar işine en evvel nereden başlamak doğru olur? — Methalden. Fakat her şeyden evvel, bence, plân tertip edilmeli- sahsen, sonrası için rahatım. Şekil tayin e dildikten sonra ilk (paramızla, en evvel tekrar ediyorum — şehrin sıh- hileştirilmesine bakmalıyız. Meselâ, basmamalıdır, tifo ol mamalıdır. Sonra, artan para ile mü makale ve güzellik işleri halledilir. — Şehrin sıhhileştirilmesi ile gü- zelleştirilmesi İşi ayni zamanda ya- pılamaz mı? — Yapılabilir. Bu iki işi at başı götürmek pek kabildir. Parasız ne işler görülebilir? Meselâ dört senelik çınarları kesiyoruz. şehri seller yüz Birçok “sit” leri harap ediyoruz. Buna mâ- ni olmak lâzımdır. — Zannedersem bu gibi geyler i- çin bir "Asarı atikayı muhafaza, ce- miyeti vardı? — Evet. Hattâ bende aza idim. İstifa ettim. Bu cemiyeti 'kuvvet- lendirmek veya bir başkasını kur - mak lâzım. Ayni zamanda, “sit” le- rin muhafazası için kanunlar, tali - matnameler yapmalıyız. — Bir şehrin güzelliği denilince bundan ne anlaşılır? — Evvelâ siluetidir. içine girdiğiniz zaman, tabiatın güzellik - lerini kapıyacak tarzda binaların olmamasıdır. Daha sonra eski mima ri eserleri, Sonra binaların mimarisi, 80- kaklarm mimarisi, ağaçlar ve ma- halli renktir. — Eski Istanbul böy- leydi — Bir de, şehrin içinde, este- tiğe muhalif, meselâ telgraf direği, çirkin fenerler, afişler, bizim tram- vay bekleme yerleri, kablolar gibi şehrin “mimari hatlarını bozarak seyler olmamasıdır. Böyle şeylere müsaade edilmemesi, müöadele edil- mesi, varsa kaldırılmasıdır. Sokakla mn iğri büğrü olması bir şehir için çirkinlik değildir, hatti prespektif için ve “günegleme” için bu, lâzım- dir bile. Haliç ve Boğaziçi — Haliç ve Boğaziçi hakkında düşündükleriniz ? — Haliç, tabii bir yoldur. Orası, bir küçük sanayi denizi olarak kala” caktır. Parisin Seine nehri gibi, Fa- kat istikbalde, Kâğıthane, eski me - TENKİTLER Bir san'at eseri mahvoluyor Bir mimar kariimiz matbaamıza dikkat malümatı | ! l İ gelerek gu şayanı verdi: “Yenicami civarında İş Ban. kasına muttasıl pek kıymettar eski bir san'at eseri olan sebilin mermerleri tuzlu kezzapla te mizlenmek suretile tahrip edil. mektedir. İmar ederken tahrip İ etmiyelim. Bu gibi gayrifenni bir İ temizliğin, bir âbideyi harabiye sürüklemeklen başka bir fayda sı olamaz. Eski eserlere el sürülemez. | Onların güzellikleri biraz da eskiliklerinde ve kirliliklerinde- dir. Her eski eserin olduğu gi bi muhafaza edilmesi lâzımdır. Bu hususta alâkadar makamlar rin nazarı dikkatini celbediniz., Kariimizin bu şayanı dikkat izaha tını belediyenin nazarı dikkatine ko « yuyoruz. Daha fazla tahribine mey- dan verilmemesi hususunda alâka» darların icap eden tedbirleri alacak « ları umarız. sire halini alabilir. Boğaziçine gelin- ce, bugünkü yapı kanunu orada tat- bi sadece umumi çizg Her bölgeye göre, yukarda da s diğim gibi hususi maddeler ve ka - nunlar lâzımdır. Yapı kanunu bir ki- tap değil, bir harita olmalıdır. Ben- ce, Boğazın eski halini alması, bu « günün ekonomik vaziyetin göre im kânsızdır. Şehir nüfus ve serveti ar- İtip zenginler çoğalmadıkça, yalnız İki ay oturmıya m: gede büyük #erma rin *oplanmas sı imkânı yoktur. Olsa olsa, Boğuz- da bütün halkın bir m m gi sine müsait, ve »telif noktaların- da müşterek müesseseler, yani bü- yük oteller olabil , — Fakat Boğaziçi bir sayfiye de- Eil mi, ve her sene İstanbulda sayfi- yeye gidenler yok mu? — Istanbulun sayfiyesi Kadıköy « dür, Ve istikbalde büyük bir şehir olacaktır. Hattâ, Kurbağalıdere te « mizlenecek olursa burada bir endüs- tri sahası yapılması da muhtemel dir. Zira, te de olsa, Haydırpasa ve Kadıköy, Anadolunun k: ki bu tahminimde kin Kadıköy, İstan! dir ve bir “cite - jardin,, dir. bunu, bugünkü hayat ta gösteriyor. Yalnız, maalesef, Kadıköy, Beyoğlu gibi bir şehir oldu. Bu çok fena, Bunun da sebebi, mevcut bir kanı- nun tatbik olunmam ve arsa sa - hiplerinin spekülâsyonudur. Rana Kalırsa, zaten mevcut olan kanunu harekete getirerek, artık, bundan sonra, Kadıköyünde inşaata paydos etmek lâzımdır. Zira, birtek ne- fes alacak, serbest saha kalım; tır. Sonra dikkat ettiniz mi bi yeni yapılan binalar hep biri iyor. Bu çok can sıkıcı ve Hisak bir geydir. Evet, henktar olmalıdır, fak: mak, ayni olmak de nun kadar şehri bozan, şey yoktür. Görüşmemiz uzun sürmüştü. Ce- Wil Esadın yapılacak birçok isleri vardı. Önlünde, pek yakmda çikacak olan kıymetli bir eserin provaları duruyordu. Bunlardan birisi güzel sanatlara ait ıstılahlar İ0gati' ikinci si, fransızca olarak hazırlanmakta olan ve Türk sanatmi günden. itibaren gösteren muazzam bir eser- di. Bu yüksek mütebahhiri yirmi se- nedir uğraştığı ve hazırladığı eser- lerle başbaşa bıraktım. olunamaz. Esasen yapı kanunu, tiyebilir. yle sus olan bu bök me un değildir. Bü- boğan bir Fikret Adil

Bu sayıdan diğer sayfalar: