25 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

25 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No, 56 ME İZLANDAYA << Ku AKINI — Yazan : Kadircan Kaflı — © Sanırım ki, Vestman denilen adaya kadar yollanmak lâzım olacak, « orası her halde daha ıssızdır Sucnau neye uğradığı bilemi -| yordu: — Benim suçum yok.. Ben 'bir gey | yapmadım.. Vali ne istiyor benden ?. Diye şikâyet ediyordu. Valinin adamları, kendilerini bel-| Hi etmeksizin oradaki en yakın köşe- lerden birinin ardına saklandılar ve gözetlemiye başladılar . İ Valinin kurduğu mecliste pek he-| yecanlı konuşmalar oldu. Yarım sa- at kadar sonra şöyle bir plân kurul- muşta? Bütün asker Balina hanmi sara - caktı. Bu sırada halktan da elleri silâh tutanların gelmeleri için del - lâllar bağıracaktı. Türk korsanına teslim olması söylenecek, Eğer razı fikrini valinin kendisi bulmuş ve bu- nu kendisi başta olmak üzere hepsi de alkışlamışlardı. Hasan rahat rahat gezinti yapa - cak halde değildi. Kafası karmaka-| rışıktı ve ne yapmak lâzım geldiğini son olarak keğtirmenin imkânı yok- tu, Bu yüzden yarım saat kadar do- laştıktan sonra döndü. Gene odasma kapandı. Orada Margritin getirdiği sütü yudum yudum içerek ekmeği - ni yiyordu. Kafası kazan gibiydi ve şöyle söy- leniyordu: — Sanırım ki Vestman denilen adaya kadar yollanmak lâzım ola - cak. Orası her halde daha ısuzdır. Hem sarı kız oraya giderse, Hasa - nm da çabuk davranması gerekti. Çünkü Anskar şimdiden oraya git - pe sonra dışarıya baktı. Sokaklarda kalabalık artıyordu. — Gideyim gene oralarda gezine- yim, Şimdilik sarr kızı ele geçirmek imkânı olmasa bile ona yakın oldu- ğunu bilmek, hele onu uzaktan gör- mek Hasanı avutuyordu. Dışarıdan. ayak sesleri ve merği- venden İnenlerin gürültüleri duy'lu- yordu. Bu her zaman olan şeyler- di. Üstünü başını düzeltti. Aynaya baktı, Şapkasını hemen tanmmiya - cak şekilde koymıya Çalıştı. Gözleri pencereden dışarıya kay- dı ve ancak bir kenarı görünen kar- şiki sokakta büyük bir kalabalığm toplandığını gördü. — Bayramları olsa gerek... Diyerek aldırmadı ve iyice bak - Her zaman onun kapısı açılır'a- gılmaz karşıki kapının eşiğinde gö- rünen Margrit şimdi yoktu. Ona da aldırmadı. Merdivenden yürüdü ve inmeğe başladı. Her zaman onu karşılayan ve ge- vezeliğe başlıyan hancı eyi meydan- da yoktu. Bundan başka salonda hiç kimse bulunmadığı gibi hanm içinde. baş- ka birinin de bulunduğunu ânlatan en küçük bir işaret de görülüp du - yulmıyordu. Kapınm kapalı olduğunu da an - cak merdivenleri indikten ve oraya doğru ilerledikten sonra anladı. — Tuhaf şey... Ne oluyoruz?. Diye mırıldandı. Tekrar etrafa bakındı. Birisini görmek istiyordu. Göremiyordu. Kapıyı açmak Için tokmağını kav radı ve çekti. Kapı açılmıyordu . I Bir iki defa daha sarstı | Mutfağa doğru bağırdı: Neredesin? Bu gür ve kızgm ses bomboş ha- nın.kalm duvsrlarmda, yüksek, kü- çük ve kirli pencerelerinde akivler Yaptı. Pencerelerden birine koştu veo zaman hanm etrafını sarmış olan üç| Atölyelerinde murzyene etmiştir. Şe-| kapılı büyük sahanlıklar dört dizi askeri ve askerlerin ardım- ür ellerinde baltalar, kürekler, sopa- TIelanda manzarolarımdın” lar ve kazmalar kaynaşan halkı gör- di, Bütün sinirleri bir anda gerildi . Etrafı daha Iyi görebilmek için pencereyi açmak istedi, Kimbilir ns zamandanberi açılmadığı için iyice sıkışmıştı. Ancak zorlayınca hızla a- çıldı ve arkuya çarparak camı parçi parça oldu. Pencerenin dışarısmda bir gerile- me ve kaynaşma görüldü. Sonra ortalığı derin bir sessizlik kapladı. Hasanm gözleriyle karşılaşan bu yüzlerce gözde korku ve tehdit biri - birine karışıyordu . * —10— Kapanda... Çavuş veyu onbaşı olduğu sanılan bir asker, hanın önüne doğru bağırı- yordu: — Burada... Pencereden bakıyor. Ayi zamanda gerek asker ve ge- rek halk gittikçe geriye çekiliyor » du. Halk meydanı boşaltmış ve yakın sokaklara gitmişti. Askerler de s0- kak başlarmda, silâh elde, dövüşmi - ye hazır duruyorlardı, N Hasan oradan ancak bir tarafi gö- rüyordu. Acaba diğer taraflar na - sıldı? Oralardan kurtulmak müm - kün değil miydi? Pencereden indi ve merdivenleri ikişer ikişer çıktı. Hanın üst katındaki odaları do laştı.. Dört tarafı ayrıayrı gözden geçirdi. Her yerde ayni kalabalığı gördü. Vali, tüfek ve kılıçlarla silâhlian - dırılmış ve en seçilmiş olan yirmi ka. dar askerle çevrili olduğu halde Ha- senm biraz önce baktığı pencerenin karşısına gelmişti. Fakat henüz ora- ya varmadan: — Gitti... Gitti. İceri girdi. Diye sesler yükselmişti Vali gene hanın ön tarafına ve da- Bir tayyare hangarı ha uzağa çekilmişti Hasan dört taraftaki pencereler - den dışarı baktıkça önce bir iki ses, sonra pek çoğu birden valinin bulun- duğu yere doğru bağırıyorlardı : — işte, burada.. Pencereden bakı- İyor..... (Arkası var) 85000 lira tazminat Bu parayı tramvay şirke- tinin davacıları istiyor Dün ağır cöza mahkemesinde Şiş- hane tramvay faciasının muhakeme sive devam edildi. Suçlu vatman Fahrettin mahkeme. ye İneboludan bir telgraf çekerek fır- tma yüzünden vapurun İnebolüya uğ- Tayamadığını söylemiş ve muhakeme Bip tehirini istemiştir... ———- Mahkeme davayı 22 teşrinisaniye telik etti. Davacılar şirketten (85) bin lira tazminat istemektedirler. 3.500 liralık ihtilâs dava 3500 lira ihtilâs etmek suçundan tevkif edilerek ağır ceza mahkemesi- ne verilen Beyoğlu birinci noteri Sa- lâhattinin muhakemesine dün de de- vam edilmiş, bâzı şahitler dinlenmiş, gelmiyen şahitlerin celbi için muha- keme 9 teşrinissniye (bırakılmıştır. Noterin suç ortaklarından başkâtip Kâmilin davası bu davadan tefrik e- dilmiştir. Mister Baksterin hafriyatında hırsızlık yapmış Asliye üçüncü ceza mahkemesi dün Halis adlı bir genci bir buçuk sene hapse mahküm etti, Bir celsede bitirilen bu davanm mevzuu gudur: Halis Sultanahmettz Arasta sokağmda Baksterin yaptığı kazi yerine girmiş ve eski eserleri ça- larken elirmü meşhut halinde yaka- e Tramvay şirketinin yeni Pele — Müayeneleri bitirilenyeni arabalardan biri Vali ve Belediye Reisi Muhittin Üs tündağın riyasetinde Beleğiyenin başlıca memurlarmdan müteşekkil bir heyet Tramvay Şirketinin şebe- kesine ilâve etmek istediği çok yol. cu alabilen ilk büyük ârabaları Şişli hir plânmı tanzim etmek üzere bu- günlerde gelen meşhur şehirci Prost je komisyona iltihak etmiştir. | Arabaların görünüşü pek güzeldir, İve taksimat itibarile Üsküdar tram- i vaylarma benzemektedir. Yürürken pek iyi kapanan geniş sayesinde bu arabalar 17 si oturmuş olmak ü- zere 54 yolcu alabilecektir, Mükünli TAN Yeni cürmü meşhut kanu- | nu nasıl tatbik edilecek ? Yeni talimatnameyi aynen neşrediyoruz Ankarada alâkadar dairelerin reyleri almarak hazırlanmış olan cürmü meşhut talimatnamesi 1- tanbulda salâhiyetli kimssler ta- rafından bir keredaha gözden geçirilmiş, emniyet wmitm direk- törü ile İstanbul müddeismumi. sinin de müitaleaları almarak kabi şeklini bulmuştur. Haber aldığımıza göre, bu kama nun şümulüne giren suçları zabı- tamızın kolaylıkla diğer suçlar- dan tefrik edebilmeleri için Ad- liye Vekâletince bir dsahname hazırlanmaktadır. Talimatnamenin elde ettiğimiz bir nüshasını ehemmiyetine bina- en aynen neşrediyoruz. Madde: 1 — Kanun meşhut suçlar hakkmda tatbik edilir. Maşhut suç - lar ceza mahkemeleri usulü kanunu- nün 127 inci maddesinde tarif eğil - J miştir. Bu tarif dört hali ihtiva et- | mektedir . A — Tarifin ihtiva ettiği dört İ halden birincisi asıl meghut suça ta- asllük eder, Asil meşhut suç işlenmek- te olan suçtur. Fall suçu işlerken görüldüğü için suçun bu şekildeki İ meşhutluğu suçlunun onu işlediği hakkında. kat'iyet ifade eder. Suçu işlerken üstüne varıldığı takdirde | suçlunun inkârs mecali kalmaz . 'B — Tarifede bundan sonra meş- hut suç sayılan haller yazılıdır. Bu üç halde suçlu suçu İşlerken başka - ları tarafından görülmüş değildir. Suçun. işlenmesinden hemçn sonra zarar o gören şahıs yahut filli gö- renler tarafmdan husule gelen tees - sür ve heyecan içinde suçlunun takip edilerek yakalanması meşhut suç s0- yılan hallerin başında gelmektedir: meşhutluk kalmamış olmakla bera - ber suçlu takip edilerek yakalan - mış olduğu için hakkında çok esaslı karineler mevcuttur . C — Suçu işlerken görülmemiş ve takip edilmemiş olmakla beraber suçlunun pekaz evvel işlendiğini gös- teren esya ve eserlerle yakalanmış olması hali de meşhut suç sayılmış - tür. D — Tarifin henüz işlenmiş olan suç kelimelerile ifade ettiği dördün- 4 cu halde suçlu suçu işlerken görül- müş olmadığı gibi zarar gören şahsm veya suçu İşlenmiş bir halde görenle- rin husule gelen umumi heyecan için- İ de taakipleriyle de yakalanmış değil- dir, Kendisinde suçlu olduğuna esaa- lı karine teşkil edecek eşya ve esrar da elde edilmemiştir. Fakat suçu iş - leyip bitirmiş olan suçlu henüz suçu işlediği yerde bulunmaktadır. O suretle ki suçun başkası tarafmdan işlenmiş olması ihtimalini selbetmek itibariyle kendisini ittiham eden bu vaziyeti aleyhinde çok esaslı ve kuv- vetli bir karine teşkil etmektedir . Kanun meşhut suçların budört hali hakkında da tatbik edilir , Madde: 2 — İşlenmekte olan suç- Taria henüz işlenmiş olan suçlarm Ceza mahkemeleri usulü kanununda» ki tarif mucibince meşhut sayılma - ları için failin yakalanması şart ol *l madığı halde bu istimai takip ve| mahkeme usulünün tatbik edilebil - mesi için bu hallerdede suçlunun yakalanması şarttır. Kanun bu şartı birinci maddesinin ilk fıkrasmdaki faili o sırada © veya pek az sonra yakalanan kelimeleriyle İ açık bir suretle ifade etmiştir . Madde 3 — Kanunda suçlunun ne kadar müddet içinde yakalanması i- câbettiği tasrih edilmemiştir. Kanunun ruh ve mânasmdan mül- hem olmak suretiyle C, Müddelumu - mileri suçun yaptığı tesirlerin dere - cesini ölçerek müddetin kaç gün ola- bileceğini tayin ederler, (Arkası var) Cbn Siç işlenip bitmiş ve hakiki mânada | No. 55 Yazan: Stephan ZWEİG Mirabonun ruhu, karmakarışık ve muğlâk idi. kendi kuvveti hakkında sonsuz İti - madı vardı. Bir yanardağa benziyen dünyanm karmakarışık istiyordu. da da mevkii sarsılmıştı. Bulundu - ğu enkaz arasından yükselmesi için devlet yıkılmalı idi. Bu coşkun ruha, vâsi bir meydan lâztmdı. Mirabo hakikaten hayatta pek büyük işler yapmak için yara - tılmıştı. Uzun zaman dar bir yere kapatılmış, kudurmuş bir boğa gibi! ihtilâl meydanma atıldı. Bütün bu çürümüş dünyanm kaidelerini bir yumrukla kırdı, yerlere serdi. Millet meclisi, onun demir irade- li kafası önünde şaşırdı. Gök gürül- tüsünü andıran sesini duyunca sus- tu ve dinledi. Bu dehşetli insan, ay- ni zamanda kuvvetli bir kalem sahi- bi idi. Bu kudretli adam bir an içinde bütün eski kaideleri, nizamları de- Ziştirdi. Yenilikler ortaya attı. Bü- tün meclisi kendisine bağladı, Karr şık mazisini düşünüp kendisine ita- at etmek istemiyenler bile galeyan- Wu hareket ve sözlerine kapıldılar. Fakat, bu hürriyete susamış, hür- riyet için çalışan adam serbest de - ğildi, Bir çok borçları vardr. Karma karışık ve pek temiz olmıyan bir çok işlerin esiriydi, Bir Mirabo bol para sarfetmeden, hattâ israf etme- den, yaşayamaz. Hiç bir şeyi dü- şünmeden, cepleri altın, (sofrası | misafirlerle dolu, etrafında kâtipler, hizmetkârlar olduğu Ohelde yaşıyordu. Bütün bunları yapabil »- mek İçin çok para lâzımdı. Para bul mak İçin her türlü çareye baş vu- ruyordu. Evvelâ Neckere gidip hiz met teklif etti. Sonra Dük de Orlea- Ba, kralın kardeşiine, nihayet doğrudan doğruya krala başvurdu. Fakat kendi kuvvetine güvenme- ge alışmış olan Mari Antuanet Mirabonun hizmetlerini kabul etmi - yordu. Para mukabilinde göreceği işten hayır gelmiyeceğini zannedi - yordu , Bir müddet sonra ihtilâl büyüyüp te ateş bacayı sarınca sefir Mersi vasıtasiyle Miraboya haber gönder. di. Kendisiyle iş görmeğe ve istediği parayı vermeğe hazır olduğunu söy- letti, Miraboyu satm almak için “vakit gecikmiş değildir. Kendisine bol pa- ra verileceğini duyunca derhal hiz- met etmeğe razi oldu. On Altmer Lülnin, kendi emrine âmade, dört tane iki yüz elli bin franklık çek hazırlamış olduğunu du- yunca sevinçten çıldırıyordu., Kral bü parayı göreceği faydalı ve hayır- M hizmetlere mukabil ve birer birer vereceğini bildiriyordu. Bu paranm bir kısmı eline geçince borçlarımı ödüyor, ve yeni masraflar yapmağa başlıyor, âdeta bir sevinç sarhoş oluyordu. Coşkun hisleriyle herkesi kandıran Mirabo kendi ken- disini de kandırıyordu: Ceplerini dolduran altm m-demki kraldan ge- liyordu, elbette krala hizmet edecek- ti. Fakat ayni zamanda ihtilâle ve memlekete de hizmet edebileceğini zannediyordu. Mayısın onunda bir kâğıt imzaladı. Bu kâğrtta, krala; ciddiyet, kuvvet, «itaat ve namusu İle hizmet edeteğini söz veriyurdu. Diğer taraftan da ihtilâl için çalış- mağa, sokaklarda nutuklar söyle - meğe devam ediyordu. Ihtilâlciler kral için çalıştığını ve oradan para aldığını bilmiyorlardı. Hiç bir zaman saraya bizzat gelerek parasmı âlmı- yor, nasihatlerini ve haberlerini bil - vasıta krala gönderiyordu. - Sokak- taki onu dinliyen halk, beraberce ça- lıştığı meclis nazarında o hâlâ müf- rit bir ibtilğiei idi. Mirabo kendisinden beklenen işe derhal sarılmıştı. Krala mektup mek- tup üstüne yazıyordu. Fakat haki- katte bu mektuplar kraliçeye gidi - sönen ie denmeli 7-8 MARI ANTUVANET:.. ROMEONDNI vi Çeviren: Rezzan 4, EB. YALMAN Bir Mirabo, bol para sarfetmeden ve israf etmeden yaşayamaz Memleketi karmakarişik etmek | yordu. Mirabo da esasen kraliçe ile hatırlarından geçmiyordu. Halbukilanlaşmak istiyordu. kafası, (o herşeyi| herkes gibi farkına varmıştı ki kral Çünkü o da bir işe yaramıyordu. Kendi kendine On insan kuvvetinde addettiği | yazmış olduğu hatıra kabilindeki notlarda şöyle diyordu: “Kralm bir tek şayan: itimat in- bu kuvveti sarfedebilmek için bütün sanı var: O da karısı... Krallığın de- olmasını | vamını candan < İsteyen ve bundan fayda uman yegâne insan odur. Taç- Manen ve maddeten ailesi arasın-! sız bir hayatı zannetmiyorum ki is- tesin, Fakat şuna eminim ki tacmı | üybedecek olursa yüzde yüz ha; tını kaybeder. Bir an gelecek ki a- kıl ve dirayet bile önündeki mâni - leri” gideremiyecek.... — Bulunduğu müşkül devri © aşabilmek Jiçin basit insanları kullanacağı ba- sit çareler kâfi değildir. Harikulâde icraat lâzundır. Bunu da ancak ha- rikulâde müstesna bir şahsiyet ba- şarabilir.” Mirabonun kastettiği harikulâde müstesna şahsiyet kendisi idi. Söz « lerinin tesiriyle coşan isyan denizi. ni, gene kendi sözleriyle yatıştırabi- leceğini Ümit ediyordu. Hayalinde metlisin birinci reisliği ile iktifa et- miyor, kralın başvekili olmağı ku- ruyordu. Fakat bütün bunlar Mirabonun hayalinde yaşıyan şeylerdi. Hiç bir saniye bile Mari Antuanet (ahlâk » sız) diye tavsif ettiği bu adamı mev- kii iktidara getirmeği düşünmemiş- dv. Şeytani zekâsı olanlar umumiyet- le normal insanlara bir korku hissi verirler. Kraliçe bu adamın harikul- ade amoral dehasmı anlıyamamıstı. Çünkü bu hayatımda rastgeldiği ilk ve son dâhidir. (âArtas var) BORSA 24 EYLÜL PERŞEMBE Paralar Alış Çekler Londra üzerine Paris Üzerine Nevyork Liret Brüksel Cenevre Sofia Florin Avustarya Çekoslovakya Mark Mark İsveç köronu İspanya pazeta Esham Iş Bankası Mü N Hamiline Anadali #4 60 100 Aslan Çimento Merkez Bankasi Osmanlı aBakası 3159 Şark Merker Eczanesi 300 Mısır tahvilleri 1886 1908 101,50 10250 1 ME “5 00,— İstikrazlar Türk Borcu 1 236250 ” ” 2190 Mİ 2120 Istikranı Dalı” Sivas — erzurum 1 9025 a” n 25 Tahvilât Ruhtm 10440 Anadolu 1 ve 11 kupon kesik © 4195 — m 4550 Mümascil AR ini aklin ad la mn kili

Bu sayıdan diğer sayfalar: