27 Ocak 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

27 Ocak 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ZİLEDE: Bir Tahsildar Ihtilâstan Tevkif Edildi Zile (TAN) — Hususi Muhasebe | n Sabri Topçu, zim. suçlarından tevkif e. üzerine, ilçemiz hu memuru Rahmi Şe. etçe muvakkaten işten el Memurlar Arasında Yeni Tayinler Zile (TAN) — Hususi muhasebe ta kısmında kurulan müfredat | kâtipliğine köy bürosu kâtibi Muam mer Cengiz, onun yerine de köy kâtip ! lerinden Hasan Gürel tayin edilmiş lerdi Maliye varidat memur muavinlerin den Ali Aslan Erbay Sadık ta onun yı lardır, e tayin olunmuş Araplar Köyünde Ölüm Kazası Zile (TAN) — On kilometre uzak taki Araplar köyünde feci bir kaza Olmuştur. Balta oğullarından Mus. tafa oğlu 322 doğumlu Haydar ta. bancasını karıştırırken çıkan kurşun, karısı 25 yaşlarında Hatunu öldür. müştür. Haydar tevkif edilmiştir. Zarar Veren Bir Fırtına Zile (TAN) — ara mahalle. sinde Bulguroğlu Hacı Osmanın evi fırtınadan yıkılmıştır. Altında kalan 15 koyundan onu ölmüş, diğerleri ya Erbaadan | İ - Sular çu Sil rüsünün 200 metre ilerisinde Mende | res nehri bir yarık açarak taşmış v | ovayı su altında bırakmıştır. Henüz İ toplanamıyan 100 bin kilodan fazla akala cinsi pamuk kozası da sular altında katmıştır. Yarık kapatılamaz sa bunlar mahvolacağı gibi en verim tarlaların bulunduğu bu sahada ö nümüzdeki yıl da pamuk ekilemiye- cektira Köylüler yarığı kapatmıya uğraş- NEVŞEHİRDE : Uydurma Beşibirlik Sürüyormuş Nevşehir, ('TAN ) — Kayserinin Bünyan ilçesine bağlı Madazı köyün den Salim oğlu Kör Mehmet, şimdi geçmiyen eski gümüş beş kuruştukla rı yaldızlıyarak Osmanlı altını, eski gümüş mecdiyeleri de yine yaldızla yıp beşibiryerde diye sürmiye kalkış mıştır. Kendisine hayvan tüccarı sü- süğü veren Kör Mehmet, Nevşehirin İ Avcilar köyüne gitmiş ve orada bu paralarla at, merkep satm almak is- Nazilli Oyası, za Başa Su Altında Kaldı Açılan Yarığı Kapatmak Üzere Tedbir Alıyor Nazilli, (TAN) — Menderes köp! mışlar, fakat muvaffak olamamışlar süratle tedbir al- mak Üzere işe girişmiştir. Böyle su baskını felâketlerine mey dan kalmaması için, © civara on yıl evvel hükümetimiz bir tahliye kana lı yaptırmıştır. Fakst ağzı dar ve $u esinden yüksek (yapıldığı için bu kanaldan şimdiye kadar istifade etmek mümkün olamamıştır. Bütün Nazilli pamukçuları, kanalın ihtiyaca | rap verecek şekilde yorlar, ıslahmı dile- |ESKİŞEHİRDE : Kuyucak Köyde Sürek Avlar Başladı Kuyucak köy, (TAN) — Eskişe- hire bağir olan köyümüzde, geçen yıl larda olduğu gibi her hafta sürek av ları yapılmıya başlanmıştır, Son bir avda 2 domuz, 5 kurt ve 25 tilki vu rulmuştur, Bunların derileri satılmış ve tutarile, köyümüz yatı mektebin de okuyan fakir ve kimsesiz yavru- lara yardım edilmiştir. - e m man ile oraya gitmiş ve Kör Mehme di suç üstünde yakalamıştır. Mehme İ yalnız işçi kadmlarm çocuklara ba. yalanarak kurtulmuştur. Fırtına, birçok ağaçları da kökün den çıkarmıştır. Hâdiseyi duyan merkez karakol ku mandanı üsçavuş Halil, onbaşı Süley | m din kendisini bırakmaları için altmış Ura rlişvet teklif ettiği de tesbit olun Suçlu Adliyeye verilmiştir. Hasan şakaya alarak gülümsedi: — Aman, Hanımefendi, Raife ile başkalarının meşgul olduğunu söylüyordunuz, şimdi sıra bana mı geldi? — Yalnız siz değil, Namık ta! Hasan kendini tutamadı; haykırır gibi: — Namık ta mı? Demek ikimiz beraber? İsmet Hanım başını bir yana eğdi: — Öyle gibi, Doğrusu.. Hasan bir kahkaha sahverdi; başını çevriip bana baka: — Yıldız da bunları sahi sanacak... Allah insanı it tiradan saklasın!, Onlar benim oturduğum köşeden uzak, ortadaki masanın etrafında görüşüyorlardı.. Duymamazlığa geldim. Yeni hayatın dedikoduları bana oldukça ba- yağı gelmişti. İsmet Hanım Hasanın çekingenliğine - aldırmadı, bana bakmadı bile. Sözüne devam etti: — Yalnız, dikkat edin, dedi, Namık sizden “dahâ açık gözdür; kadın meselesinde hepinizi atlatır. Yeni âlemlerde olan, biten şeylerin iç yüzü yavaş yavaş açılıyor, ortaya kirli çamaşırlar dökülüyordu! Demek Hasan da oralara girer girmez kadın me- selelerine karışmıştı!, Onları sessizce dinlyien Nükhet'elindeki mendili çekiştire, çekiştire, sinirlenmiş gibi, ağır ağır önüne , karısı burada rahatsizkon yalnız gezmesini anlamıyorum. Eğlenceler kaçmıyor, yal Ne zaman olsa gidebilirdiniz... , Ben hemen bir gurur müdafaasına geçtim: — Ne olur, Nükhetciğim; varsın eğlensin; benimle beraber burada yapayalnız oturmaz ya, etrafımızda bütün İstanbul coşarken... Hasan: — Yıldız müsaade etmemiş olsa tabii gitmezdim, Hanımefendi, diye kendini müdafaaya baktı. Nükhet : - sila çok nazik kızdır, dedi. Size müsaade ede- bilir, Siz onun müsaadesini neden sahiye alıyorsu- nuz? Siz hasta olduğunuz zaman Yıldız öyle mi ya- pıyor Hasan, iyice bozuldu: — Hakkınız var, Fikret Hanım, dedi. Yıldız yük- sek, iyi kadındır. Ona minnetta mecburiyetler oluyor da.. İsmet Hanim Hasanın sö: — Ya karısı gidebilecek, gezebilecek halda iken şalnız gezenlere ne dersiniz, iki gözüm? Baksanıza, Namık iki akşamdır eve uğramıyor. Ben yapayalnız kalıyorum. Nereye gittiğini de bilmiyorum Sonra Hasana döndü: — Ne dersiniz, Madam Mariye, yahut (Moskovit)e filân bir baskın yapalım mı? Elbet bir yerde yakala- Tiz. Hasan onu bu fikirden vargeçirmiye uğraştı: — Öyle bir yere gidecek olsaydı bize de haber ve- rirdi. Mutlak bir işi çıkmıştır, bir iş görüşmesi için bir yerde kalmıştır. İsmet Hanım buna inanmadı, amma, artık uzat- madı. Bundan sonra bir giyinme, tuvalet bahsine ge- çildi. İsmet Hanım sinirsiz, tabii olduğu zamanlar oldukça iyi konuşan, şen bir kadındı; en çok sevdiği şey de iyi giyinmek, her kadından üstün görünmek, BURSADA: Çocukları Eve Niçin Toplamışlar Bursa, (TAN) — Altıparmak ma. hallesinde bazı Yahudi evlerinde giz- MW tedrisat oyapıldığı o yolunda-| kuruştur. ki ihbar üzerine açılan tah- kikata . devam (ediliyor. rendiğime göre, Üç evde ayni zaman- da araştırma yapılmış, birincisinde 20 ikincisinde yedi çocuk görülmüştür. Uçüncüsünde bir şey bulunamamış - tır, Bu evlerde, tedrisat yapılmadığı, | kuruştur. anlaşılmıştır. Ev sahipleri, müsandesiz Kreş 26 ile mahkemeye verilecekler. Evler aranırken gülünç haller muştur: Meselâ, birinci evi araştırmıya me, mur edilen müfettiş Fevzi, içeri girer girmez yirmiden fazla küçük çocuk ayakkabısı ile karşılaşmıştır. fakat, karşisma çıkan bir kadın, evde kim. ol se olmadığını iddia etmiştir. Bir ara, kk ta merdiven ağza çömelmiş, “a. man, sancım var, çabuk ebe çağırı - nız,, diye feryadı bastırmıştır. Yuka. rı kata çıkıldığı zaman, Karyolanm altında titreşir vaziyette 10 çocuk bulunmuştur, Bir dolabın içerisinden de ültr, yedi çocuk çıkarılmıştır. Beyoğlu 3 cil sulh hukuk hâkimli. Zihden: Mahkemenin 938/832 sayılı dosyası ile Galatada Küçekçilerde bo ya ticaretile müştehil Anavi ve mah tumları şirketi vekili Galatada büyük 'Tünel handa 5-6.7 No. lu yazihanede avukat Ural Dilek tarafından Beyoğ lunda Saksı sokağında Saksı apartı- | manında 4 No. In dairede oturan ve halam ilammaleyklan maybuarolağra mm) daşılamıl, Patarelli aleyhine (288) lira alacak davasmm duruşma smda dava edilen gelmemiş ve davacı vekilinin isteğile haczi ihtiyati dosya. smda mevcut dört kıla senetteki im. açılan Zasını inkâri haricinde istiktap yapı- Iscağından bahsile gıyap okararmın ilânen tebliğine karar verilerek muha kemesi 3-3-938 saat 9,30 da talik kı. hnmiş olduğundan itirazla işbu gün ve saate mahkemeye gelmediği tak. | tirde istiktaptan kaçınmış ve vaka. İH gryap kararı tebliğ makemma ka. İlim olmak üzere ilân olunur, (4270) İarı kabul etmiş sayılacağı muamele beğenilmekti. Onun bu yoldaki hevesi bir ihtiras ha- line çıkmıştı. Bunun için Her türlü fedakârlığı ya- par, yaptırır görünüyordu. Hattâ bu iptilâ ona evde bir hizmetçi kadın eline bırakılmış olan çocuğunu bile unutturuyordu.... İsmet Hanım o gece balolara çaylara giden bazı görgüsüz kadınlar için kritikler yaparak hepimizi gülmekten katılttı. Bunların girdikleri kıyafetler, İsmet Hanımın anlatışına göre, gerçekten pek gü- Tünçtü... Son günlerde büyük krizler geçirmiye başladım. Yatak odamdan çıktığım yok Hasan her akşam evde. Namık Bey hiç ortada yok; ara sıra İsmet Hanım bir bomba gibi apartımanın kapısında gürlüyor; Ha- sana kocasını soruyor; onu Yalnız bıraktığı için kızı- yor, Nerelere gittiğini, nerelerde kaldığını öğrenme- si için rica ediyor. Bazi akşamlar da Moskovitte, Roznuvarda filân kendisi aradığını, bir yerde bula- madığını anlatıyor Kocasının peşine düşerek bar kapılarında dölaş- mıya kalkan bu yüksek bakışlı kadıncağıza içimden acıyorum. İsmet Hanım Namık Beyin eve gelmesinden umut kestiği akşamlar hep bize gelyor. Sinirleri, öfkele- Ti geçtkiten, Namık Beye, onu baştan çıkaran ka- 27.1.0938 HASANRUİ| ALLIKLARI Kadınların güzelliğini ve cazibelerini ziyadeleştirir. ve allıklar ayarında olduğunu bütün güzeller tasdik ediyor. Mandarin, oranj, kler, movayen ve zengin çeşitleri 30, lüks 50 Paris ruj Alirklar mandarin, brün, blondinet nevileri şaheserdir. HASAN TIRNAK CİLASI Türkiyenin en mükemmel cilâlaridır. Sedef ve renkleri birer şaheserdir. 1, 2, 3, 4, 5, renkte ve mandarin nev'i fırçasile şişesi Küçük |O kuruş, büyük 20 kuruştur. Her yerde Hasan ismini ve markasını isteyiniz. EOKALMINA Grip, Baş ve Diş Ağrıları Nevralji, Artritizm, Romatizma Baş, diş, nezle, grip, romatizma, Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser. İcabında günde üç kaşe almabilir. dınlara atıp tuttuktan 80 şuradan buradan lâkır- dı açarak tatlı tatlı konuşuyor. Yeni işittiği dediko- düları anlatarak Hasanı güldürüyor. Yatak odamın salona açılan bir kapısı var; yattı- ğım yerden oradâ oturanları görüyorum, konuşulan şeyleri işitiyorum. 'Hasanda şimdi yeni yeni huylar belirmiye başla- dı. İşsiz güçsüz kadınlar gibi o da dedikodu etmek- ten hoşlanıyor. İsmet Hanımla karşı karşıya şunu bu vu söyleyip gülüyorlar. Hasan böyle konuşmazdı, Hasan daha ciddi, daha başka bir adamdı. İsmet Hanım Hasana genç kızlık hikâyelerini, aşk maceralarını, muvaffakıyetlerini anlatıyor. Ona âşık olanların sayısı öyle çokmuş ki... İsmet Hanımın bu övünmesine karşı bende gül mekten kendimi alamıyorum ve: Demek ki, senin de âşıkların gür saçların kadar- mış! diye Orhan Seyfinin bir mısraı hatırlıyorum. İsmet Hanım bir de pek tohafima giden bir cümle söylüyor: — Doğrusunu isterseniz, ben biraz da fındıkçılığı severdim, diyor. Bir erkek karşısında İsmet Hanımın ağzından çı- kan bu çirkin ve sahibine hiç bri meziyet vermiyen #tiraf, bir kahkaha arasında bir avuç fındık gibi kırıla kırıla ortaya serpiliyor... Lâkin Hasan, karşisinda fındıkçılığım itiraf eden kadına hiç te fazla yüz ver miyor, onumla ancak ortadan konuşup eğleniyor. Bir zaman da İstanbula yerleşen. barlarda çalışan Rus kadınlarının hikâyesi başladı. Bu kadınların hepsi yüksek ailedenmiş; kimisi Prensesmiş. kimisi bilmem neymşi! Parasız, yersiz, yurtsuz kaldıkları halde bu yabancı illerde fütur getirmeden, neşeleri- ni kaybetmeden yaşıyorlarmış! Türk'kadınları olsa ağlayıp sızlarlar, (Bize neler oldu?) diye gece gün- düz somurtup şikâyet ederlermiş. (Arkası vari

Bu sayıdan diğer sayfalar: