6 Şubat 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

6 Şubat 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— 6-2-938 IT AN Gündelik Gazete 5 3 TAN'm hedefi: Haberde, fikirde, here şeyde temiz, dürüst, samimi olmak, karin gezeteri öimiya çalışmaktır. b ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi » 1400 Kr. 1 Sene 2000 Kr. 0» 6Ay 1500 » #0 .3> 800 » 80 »1 0. 300 » Bilelerarası porta ittihadına dahil ol miyan memleketler için 30, 18, 9, 35.1i- radır. Abone bedeli pesindir. Adres de- Ziştirmek 25 kuruştur. Cevap için mek- tuplara 10 kuruşluk pul ilövesi lâzımdır. Plânlı Çalışmanın Faydaları IYazan: M. Zekeriya) Uzun bir bocalama ve tereddüt devrinden sonra sanayileşme işine devletin el koyması ve sanayileş- me işini plânlı bir o çalışmaya bağlaması, ax zamanda o hayret verici muvaffakiyetler temin et- miştir. 1924 ten 1934 senesine ka- dar sanayi İşi hususi sermayeye bıra- kılmış, yalnız sanayii teşvik için ka- munlar çıkarılmış, himaye usulleri konmuştu. Tam on yıl süren bu dev- re Türkiye sanayileşmesinin tered- düt ve bocalama devridir. 1934 te hükümet beş senelik bir plân yaparak plânlı çalışmaya başla- dı. Dört seneden kısa bir zamanda on dört fabrika kurulmuştur. 1 — Bakırköy pamuklu fabrikası. 2 — 4500 işçi çalıştıran Kayseri bez fabrikası. 3 — 2400 işçi çalıştıran Nazilli bas- ma fabrikası 4 — 700 işçi çalıştıran Malatya bez fabrikası | 5 — Bu hafta açılan Bursa Merinos fabrikası 6 — İsparta gülyağı fabrikası 7 — İzmit kâğıt ve karton fabrika- — #kirineti ©— İzmit kâğıt ve karton fabrika- 81 ikinci) 9 — İzmit Sellüloz fabrikası 10 — Bu hafta açılan Gemlik suni ipek fabrikası 11 — Karabük demir ve çelik fab- rikası 12 — Zonguldak antrasit fabrikası 13 — Keçiborlu kükürt fabrikası 14 — İstanbul esm ve şişe fabri- kası Bu fabrikalarla beş senelik prog- tam bitmiş oluyor. 1939 yılına kadar daha kimya, kendir, ve porselen fab- riksları açılacaktır. Bu suretle beş sene dolmadan endüstri plânı tamam lanmış olâcaktır. Bu on dört fabrikada 10 binden faz la işçi çalışmaktadır. Bu fabrikaların faaliyeti memleket fe iş hacmini artırmış, mal, kredi ve sermaye piyasalarında faaliyet uyan- dırmış, memleketin bünyesine bir ol- gunlaşma manzarası vermiştir. Bu muvaffakıyetin en mü him sırrı plânlı çalışmadadır. Plânsız çalışılan on senede bu on beş fabrika ayarında! bir tek fabrika yapılmış de- Zildir. Bu misal, iktısadi devletçiliğin Tür kiyede inkişafım göstermesi itibari- le de dikkate şayandır. * Yeni Neşriyat İstanbul kitapçılarında birdenbire ümmalı bir neşriyat faaliyeti baş- ladı. Okuyucularda yeni harflerin a- çemilik devri geçmiş, halkta yeni rle çıkan kitaplara rağbet baş- lamıştır. Senelerdenberi kitap bas-| maktan korkan kitapçılar birdenbire geniş neşriyat programlarile işe gi- Tişmişlerdir. Bu defa başlıyan neşriyatın bir hu- Susiyeti de az çok programlı olması- dır. Bir kitapçı dünya klâsiklerini di- limize çevirmekle meşguldür; bir di- Esri basit halk romanları çıkarmak- tadır; bir üçüncüsü ansiklopedik neş- Tiyata ehemmiyet vermektedir. Bu Beşriyat 1938 yılı içinde memleket- te yeni bir fikir hareketi yaratmıya Bizmet ederse memnun olmalıyız. UTVANYA pe Tier öemeref öğ adm, B. gMO$KGvA m. 5 ei 2 EEE terriref A $ ko pane Antikomünist blok, hemen bir misli fazla olan faikiyetinden istifade ederek Sovyet Rusya üze- rine yüklendi; i takdirde çıkacak büyük harpte iki tarafın v aziyetlerini gösterir cetvel Orta Avrupa - Rusya L ehistan Hariciye Nazı- rınm, Parlâmento Dış İşleri Encümenindeki son izah ları, Romanyada rejim değiş- mesi, Budapeşte konferansı, ve nihayet Yugoslavya Başve- kili ve Hariciye Nazırının Ber- line seyahati gibi, son hafta e Makama geen denk seleri, dünya barış müvazene- inin süratle bozulmıya yüz tuttuğu hakkında bazı endişe verici haberlerin yayılmasına sebep oldu. Devlet adamlarının açık tebliğ ve nutuklarına rağmen, ısrar ile dönen tahminler Lchistanın ar- tık Almanya ile siyaset birliği yap muya ve İtalya ile bütün müşkül lerini halleden oYugoslavyanın, Roma — Berlin mihverine müva- zi ve hattâ mütemayil, müstakil bir siyaset takibine karar verdik- leri iddia edildi. Yine bu haberlere inanmak lâ- am gelirse, Roma — Berlin mib- veri, Yugoslavya ile Romanyayı kendine çekerek ( Küçük İtilâfı bozmıya çalışırken, Rusyaya kar- $ı yeni ve muhkem bir set, bir Romanya — Lehistan duvarı ör- mekte imiş! zamanda, Avusturyayı ve Maca- ristanı da kendine katmak ümidi- le herşeyi yapmaktadır. Aralarında, birtakım milli top- rak ve etnografik dava ve ihtilâf- lar bulunduğu için, gerçi, Maca- ristanın Romanya ile uzlaşması çok çetindir; fakat Genel Harpte bizim ve Bulgarların, bir türlü candan ittifak edememiş olmala- rına rağmen, askeri hareketler itibariyle, birlikte ayak atmamız, nasıl temin edilebildiyse, nihayet birtakım siyasi zaruret ve terkip- lerle bir Macar — Romen hareket birliği de nazari bir ihtimal diye tasavvur kabul eder. u düşünce ve takminlerin neticesi vusturyanın ve Macaristanın da katışmak istidadında bulundukla- Röma — Berlin mihveri, Leh — Romen ittifakını da elde ederek, Orta Avrupada muazzam ve dün- ya barış müvazenesini bozacak mahiyet ve kuvvette yeni bir mil- letler bloku vücude getirmiye ça- lışıyor. Böyle bir blok, Uzak Şar- kın kuvvetli o İmparatorluğu, Ja- ponya, ile müttefiktir. Zaten he- nüz doymamış emperyalist devlet- lerin, bu şartların tahakkuku ha- linde rahat durmıyacakları ve in- sanlığı büyük harbe sürüklemiye Gümele YAZAN: General , k H. Emir rr rr a "arak haz , , , , EE tıra gelebilir. Bir Orta Avrupa blokunun, şa- yet teşekkül edebileceğini farze- dersek, ortaya çıkacak kuvvete, 179 milyon mütemeddin ve faal bir nüfus kütlesi; çok ileri gitmiş, geniş bir sanayie dayalı takriben 12 — 13 milyonluk iyi talim, teş kil, teslih ve teçhiz edilmiş muaz- zam bir kara ordusu; belki, on bin den fazla uçaktan müteşekkil bir hava armadası dahildir. Buna, U- zak Şarkta, Şimal ve Orta Çin ha- reketlerini bitirerek yeni hedef ve maksatlar için kuvvetlerini ye- niden tahşide karar vermiş gibi görünen ve yüz milyona yakın bir nüfus sahibi olan Japonyanın 5-6 milyonluk ordusu ve kuvvetli ha- va ve deniz donanmalarının da katıştığı tasavvur olunursa, artık barışın uzun bir müddet daha de- Harbi Nasıl Olacak? vam ettirilemiyeceğine ihtimal vermek caiz olur. Bu gibi geniş anlaşma ve bağ- laşmaların hedef ve maksatlarını denk getirmenin ve bu kadar mil- letleri bir hedef ve gayeye doğru yürütmenin, pratik müşkülleri mevcut ve malümdur. Diğer t- raftan Almanya eskisi gibi zayıf değildir. Rama — Berlin mihveri €nerjik gayretler saridiyor. İngilk tere seyirci kalmasını ve Fransa- nın iç ihtilâflarını hesabına koyu- yor. Bu görüş tarzı Almanya ve İ- talyada kökleşmiş bulunurken, bir de mihverin etrafında bir Or ia Avrupa blaku vücude getirebi- lirse, Japonya ile birlikte bir ta- lih tecrübesine kalkışılması ihti- mal dahiline girer. ugün emperyalist ve antiko- münist blokun ilk elde et- miye çalışacağı hedefin Rusya or- dusunu mahvetmiye uğraşmak ol ması da tabiidir. Çünkü, Oria Ay- rupa ancak Rusyaya bir taarruz ile, Japonyanın kara ve hava kuv- vetlerinden fazlasiyle istifade &- debilir. Fransa ve Belçikaya asla taarruz etmiyecek olan Orta Av- rupa bloku, yalnız Rusyaya taar- uz balinde, ve Uzak Şarkta, pasi- Elbet mihver, ayni ' a sA- | YS | yoremun? Çabuk karar yermekiz XMUVAFFAK XX, | *OLMAN IN SIRRI: Bugüne kadar bahsettiğim id- münlar, muvaffakıyete varmak İ- çin kullanılacak birer vasıtadır. Yoksa idmanların her biri haddi zatında gaye değildir. Tavsiye ettiğim idmanlardan hangisini tatbik ettiğinizi ve ne neticeler aldığınızı bilmiyorum. Fa kat başlamadmızsa bir an evvel başlamanızı tavsiye ederim. Bugün size son idmanı anlata- cağım. Mahcupluktan mı şikâyet edi- güçlük mü çekiyorsunuz? Çok ko- nuşmaktan mı müstekisini?? Lü- zumsuz yere vaktinizi şurada bü- rada mı israf ediyorsunuz? Kendi nizde gördüğünüz kusuru düzelt mek için şöyle bir faziletler liste 8i ypamız. Sonra bu kelimelerin al tına sizce haiz olduğu kıymeti ve mânayı işaret ediniz. Faraza “iti- dal, kelimesini kendi zâfımza gö- re şöyle izah edebilirsiniz: “Obur gibi yeme, kendini kaybedinciye kadar içme, “süküt, tn altına $unu yazabilirsiniz: Kendinize ve İDMAN başkasına faydası olmıyan şeyi söyleme, gevezelikten kaç.., bu su- retle beş on fazileti s1 larına mânalarını yazını Bot defterinize aşağıda gösterilen şekilde bir cetvel yapımız, Her gün bu faziletlere göre yaptığınız ku- surları o faziletin hizasına, işaret ediniz. Dikkat ve itinanız artık i- şaret koymıya ihtiyaç bırakmı cak kadar inkişaf ettiği gün mak- Şat hâsıl olmuş demektir. Pa.P.B.S.Ç.Pr.C.CE Çalışma email m “Karar MA < m gm Sükül XX EK mlm anıp — —— Vesaire Bu idman karakter kusurlarını düzeltmek için en müessir çareler- den biridir. Çünkü nefsinizi ve ha- reketinizi mütemadi bir koniro) al- tında bulundurmayı icap ettirir. Bugünden itibaren derhal bu id- manı tatbike başlayınız. Psikoloğ fik be Hint denizlerinde İngilte- Tenin müstemleke ve menfaatle- rine Japonya cihetinden asla do- kunulmamak şartiyle, Büyük Bri- tanyanın bitaraf kalacağını hesa- ba katacaktır. Fransanın da, Le- histanı ve Küçük İtilâfı elden ka- çırdıktan sonra, ve İngilteresiz, Ak manya ile İtalyanın herhalde kâfi kuvvetlerle muhafaza olunacak müstahkem hudutlarına, tek ba- şına taarruza kalkışmıyacağını da darzedecektir. Japonya kara ve hava ordulari- le Rusyanın Doğu ve Orta Asya eyaletlerini istlâya teşebbüs ede- ceği için, Rusya Şarktan Garbe hiçbir kuvvet getirmiyecek ve Av- rupa cephesinde yalnız Avrupa kuvvetlerini kullanabilecektir. Rus yanın 170 milyon nüfusundan, AY- rupada bulunan kısmı 129*milyon kadar olduğundan, Avrupa harp cehesine tahsis edebileceği kuv- vet, bu nüfus ve sanayi kudreti ile mütenasip olarak on çok 6—7 milyon olabilecektir. Keza, Rus- yanın on bin kadar uçağı olduğu da söyleniyor. Fakat, Rusya bu büyük kuvvetleri Orta Avrupa devletleri derecesinde bir süratle selerber ve tahşit edeceğinden Or ta Avrupa antikomünist bloku; bi- dayetteki kara kuvvetleri ciheti- le, hemen bir misli fazla derece- sindeki tefevvükünden istifade et mek için Rusyaya, bütün kuvvet- leriyle ve âzami sürat ve şiddetle taarruz etmekte fayda görebilir. (Krokiye bakınız). u suretle ve bidayette ancak 3 — 4 milyondan ibaret o- lacağı tahmin olunan Sovyet or- dusu, evvelâ hudut boyunca ve Dinyester nehri gerisinde muks- vemet gösterdikten sonra düşma- nı elbet 200 — 300 kilometre da- ha Şarkta, Dinyeper nehri önünde , durdurmıya çalışacak ve muvaf- fak olamazsa, bu maksadı, niha- yet bütün kuvvetlerini toplıyabi. leceği bir Moskova — Don mey- dan muharebesinde elde etmiye uğraşacaktır. Alman — Fransız ve İtalyan — Fransız hudutlarile İtalyada lö- zumu derecede kuvvetli (2 —3 milyonluk kıtaat ile 1 — 2 bin ka- dar uçak) bıraktıktan sonra, mü- tebaki 8 — 9 milyonluk bir kara kuvvetiyle ve 8 — 9 bin kadar u- çakla Rusyaya boşanacak mütte- fik orduları, bidayetten itibaren, Rusları daima cenuptan çevire- rek ve önliyerek Şimale, kuvvet kaynaklarından uzağa #tmak ga- yesini takip edeceklerdir; çünkü, bu suretle Sovyetlerin Doğu ve Batı ordularının bütün kuvvet membalarını aralarına alarak bi- ribirine arka vermeleri ve ayni zamanda Rus Batı ordusunun Vol. ga gibi kuvvetli bir müdafa hat- tından istifade etmesi en iyi me Bedilmiş olur. Hudutlardan Moskova — Don hattına kadar takriben 800 ilâ 1000 kilometrelik bir mesafe vardır, Bu sebeple, müttefikler herşey yolun da gittiği takdirde bile, kati mey- dan muharebesine varmak için takriben üç aylık bir zaman geçi- recekler ve bu müddet zarfında verecekleri müteaddit muhare- beler, uzun yürüyüş ve hareket- ler, düşmun memleketlerde uziya- cak menzil hatlarının işletilmesi ve muhafazası sebeplerile, müte- madi surette yıpranarak zâfa dü- Şeceklerdir. Halbuki, Rus ordusu ise bilâkis, dalma artacak ve kuy- Yetlenecektir. Bu suretle kati mu- harebe zamanında heriki taraf kuvvetlerinde bir tevazün husulü ve bu sebeple harbin müzmin bir hal, yani bir mevzi harbi mahiye. tini alması mümkündür. Bu kisa ve mücmel tetkik te gösteriyor, ki Rusyaya Japonyayı Şarktan ve bü- tün Orta Avrupa blokunu, İtalya ve Romanya dahil, Garpten hü- cum ettirdiğimiz ve İngiltere ile Fransayı hareketsiz bırakırsak bi- le, Rusyayı büsbütün mağlüp et- mek ihtimalleri yüzde yüz muhak kak birşey değildir. Bilâkis, eğer Sovyet orduları düşmanı Dinyeper nehrinde veya Moskova — Don hattında veyahut Volgada durdu- rur ve harp mevzileşir ve bu za- (Devam: 7 incide) WA KOŞE Dayak Gönüllüleri 1 (Yazan: Aka Gündüz) Siyantifik - sosyal tetkiklerim- den (2!) birinci kısım olan “dayak gö- nüllüleri,, ni yazacağımı sayın oku- yanlarıma (okuyucu, kari karşılığı de ğildir, yanlıştır, türkçesi okuyandır) vâdetmiştim. Fakat şurasını da her seferinde bildirmeliyim ki, mektepte olsun, evde olsun - ceza başka fakat - dayak işi, medeni Türk Cemiyetinde ne bir meseledir, ne de olsun mu ol- masın mı münakaşasına tahammülü vardır. Bunu ana madde olarak gözö- nünde tuttuktan sonra işin sosyalo - Siyantifikosuna geçebiliriz. Bizim çocukluğumuzda “dayak gö- nüllüleri,, vardı. Bunlar birkaç ka- tegoriye ayrılırlardı. Mektepte daya- ğa taban tutanlar, mektep dışında dayağa sırt tutanlar, evde dayağa a- vuç tutanlar. Mektepte dayağa taban tutanlar da birkaç kısımdı: Yaramazlığının kefa- retidir diye dayak yiyenler; bunlar afacanlıktan vaz geçmemiye ahdet- mişlerdendi. Her suçun ne miktar das yakla ödenip takas edileceğini bildik- leri için suça göre dayağa hazırlanır. lar, yahut dayağa göre suç işlerlerdi, Bumlarca dayak, bir daha suç işle- memek için değil, işlenen her suçu ödemek içindi. İbretle, terbiye ile, tövbe istiğfar ile bir ilgisi yoktu. Bir kısmı; ders gibi, teneffüs gibi, azat gibi, imlihan gibi dayağın da a- lelâsul bir şey olduğunu sandıkları için dayağı natürel hâdise sayardı. Bir kısmı da dayağın Edükasyon fi- zik kabilinden bir nesne olduğunu sa- nırlardı. Bunlar vücutlarının muhte- lif yerlerini dayağa dayanma derece- lerine ayırırlardı. i Bir takımı da vardı ki, sebepli olsun olmasın, dayak isterlerdi. Bunların en meşhurlarından birisi sınıf arka- daşım Selânikli (ED) idi. Eğer bugün ogünkü yaşta olsaydı, dolar milyone- ri olurdu. Bu arkadaşım orta boylu, biraz sivri göbekli birisiydi. Karın ve mide nahiyesi harikülâde kuvvetliy» di. Mektehin en azılı talebesi bu na- hiyenin ne tarafına isterse bütün kuv vetile yumruk atardı, Fakat kendi yumruğu acırdı. Pehlivanlık eden ta- İlebe tekme atarlardı. topukları scır- dı, Fakat (HM) nin karnına midesine bir şey olmazdı. Bugünkü Coe Luvi- zin, Şimelingin yumrukları Hacı Be- kir lokumu kadar yumuşak gelecek- İt. Karnına yumruk attıramadığı gün 'duvar köşelerini, hahçedeki ağaçların tomruklu taraflarını bulur, kendi gövdesini oraya çarpardı. Sevgili arkadaşım meşhur Paşa KÂ zım da dayak rekordmenlerinin en tane Beşiktaşlı arkada: şım vardı ki, ikisi de mektep daya- Zından ziyade arkadaş dayağına has- ret çekerlerdi. Bunlardan birisi tahtakurularını terbiye etmek mütehassısı idi. O za- man yatılı mektebimizde riyaziye sa yılarının yetişemiyeceği kadar çok tahta kurusu vardı. Bu arkadaş gece İ yarılarına kadar uyumaz yakaladığı tahtakurularını ince bir dikiş iğnesi- ne geçirdiği ipliğe dizerdi. Niçin ya- pıyorsun? diyenlere şu cevabı verir di: — İnsanları ısırıyorlar, rahat be rakmıyorlar, yaramazlık ediyorlar. Ben de onları tutuyorum, “emsaline ibreti mülessire olmak için, ipliğe di- ziyorum.! Arkadaşlarından iki üç gün dayak yemiyecek olursa, canı sıkılır, kimi görse münasip gördüğü sistemde ve gelişigüzel bir çifte atardı. Onun çe- şitli çifteleri yardı: Eşek çiftesi, katır çiftesi, tay çiftesi vesaire... Tabii dayağı hak odip yer ve ra- hat ederdi. Ötekisi de dehşetli kavgacı idi, Hes men hır çıkarırdı. Fakat kendisinin dövebileceği çocuklarla değil, dayak yiyebileceği çocuklarla. Bir temiz da yak yedikten sonra kimseye şikâyet etmez, beş on saat, fevkalâde zaman- larda yirmi dört saat uslu otururdu. Mektep dışında dayağa sırt tatan- lardan birisini tanıyorum. Adına E- yüplü dondurmacı ve tulumbacı (S) derlerdi. Bu yaman sanılan külhan- beyinin bütün manisi mekteplilere ça tıp mekteplilerden dayak yemekti, Çocuklar başını gözünü hemencecik yarıverirlerdi. O da ertesi günü başı. Bi kolunu sarıp Eyüp kahvelerinde dolaşır ve geçen akşam Beyoğlunda bilmem hangi meshur kabadayıları (Devamı 7 incide)

Bu sayıdan diğer sayfalar: