30 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

30 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Süreçle artık bir İspanya meselesi kal dar uzatmıya razı olmuştur. — —— 30-3-938 TAN Gündelik Gazete TAN'ın hedefiz Haberde, fikirde, her- #yde temiz. dürüst samimi elmak, karin © gazetesi oolmıya çalışmaktır. —— ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr, 1 Sene 2800 Er, 150 Kr, GAy 1so0 Er, “0 Kr, 3 Ay 20 Er, 180 Kr, TAy 200 Kr, Milletlerarası posta İttihadına dahi) ol- Miyan memleketler için 30, 16, 9, 2.5 ira ir. Abone bedeli peşindir: Adres değiş- tirmek 25 kuruştur. Cevap için mektup lara 10 kuruşluk pulilâvesi lâzımdır. — — ——— — ——— gelmem —— | GÜNÜN MESELELERİ AMME en ge Biraz Daha Ciddi Olalım (Yazan: M. ZEKERİYA|J Dün çıkan akşam gazetelerinden birinde şöyle bir serlâvha gözüme Mliştiz Suriye Talyaya mı geçiyor? Merak ettim, altındaki ikinci ser- Kvhayı okudum: : “Suriyenin Italyaya bırakılma- # için iki hükümet arasında mü- #akereler cereyan ediyor. Bu mev- zuun İngiltere ile Italya arasında görüşülmekte olduğu da kaydedi- iyor.,, İngiltere ile İtalya arasmda Akde- Biz meselesi hakkında mühim müza- kereler cereyan ediyor. Bu müzake- Te mevzuları arasına Suriyenin de karışması, ve Frasanın gıyabında İn- Eilterenin burasını İtalyaya peşkeş Sekmesi ihtimali bize inanılmaz bir haber gibi göründü. Tahkike lüzum #ördük, baktık ki ajanslar böyle bir haber vermemişler. & Radyolardan böyle hir haber alınmamış. O halde bu haber nereden çıktı? Araştırdık ve öğrendik ki gazete- *i arkadaş sabah gazetelerindeki tel- Eraflarda rast geldiği müphem bir fıkrayı alarak haberi yukarıda yaz. dığım serlâvhaların ifade ettiği heye- Can verici şekle sokmuş ve ortaya böyle bir haber çıkarmış. Gazetecilik yapmak, pireyi deve Yapmak değildir. Başka gazetelerin e mak, onu tahrif etmek veya uydur. mak demek değildir. İş bu şekle gi- rince ciddiyetini kaybeder. Okuyu- Sunun gazeteye karşı olan itimadını sarsar, Mele böyle nazik meselelerde bi- Yaz daha dikkatli ve ciddi olmak ga- Zetecinin vazifesidir. Bu kadar lâübali olmıyalım. * Londra - Roma Mihveri İngiltere — İtalya o müzakereleri *iddi bir şekil almıya başlamıştır. liz Başvekilinin gayesi, İ Imanyadan ayırmak ve Roma - Ber- mihveri yerine bir Londra—Ber- mihveri kurmaktır. Bu gayeye varmak için Chamber- Main, Verde, İtalyaya karşı birçok müsaade- bulunmıya hazır görünmekte” ir. Meselâ müzakereye başlamak için İtalyan gönüllülerinin | Seri çekilmesi şart koşulmuştu. F: Mussolini İspanya harbinin Ni- Sonuna kadar biteceğini ve bu Yacağını temin edince, İngiltere üllülerin çekilmesi meselesini mü relerin sonuna hırakmıya ve mü- leri de Nisan nihayetine ka- Bu mühim engel ortadan kalkınca iliz. — İtalyan o müzakereli “aha salim bir haya içinde devamı) bakün, hâsıl olmuştur. Diğer mesele- | erd İtalya da İngiltere ile anlaş- müşkülât göstermemiye karar Wrmiş gibidir. Çünkü, zâhirde müte- görünmemesine rağmen, Mus- Solini, Alman ordularının Brener g€- iline gelmelerinden hoşlanmamış- » Başı ucunda beliren bu bariz tehli 'Şısında bir İngiliz anlaşması 0- haha hafif görünmiye başlamıştır. tâ bir taraftan da el altından Yu Yay, Wya ile müzakereye giriştiği ri- et edilmektedir. 143 şartlar içinde İtalya ile fngik f bir Londra — Roma mihveri | İĞ Wöcude getirmeleri ihtimali artmış. » Bu sebeple de bu iki devlet ara- / yada <ereyan eden müzakereler © iyet kesbetmiştir. Âd ediyor. H indistanm şimalinde çok tuhaf bir hâdise vuku buldu: Cenuptaki Madrastan farksız pislik ve çamurlar için- de yetişen Sihlerle Patanlar çok gürbüz ve 180 santim bo- ya varacak kadar levent olu- yorlar. Madrasta ayni şartlar içinde yetişenlerse sıska ve ci- lızdırlar. Sihlerle Patanların gıdası yoğurt, bir miktarcık et, bir sürü yapraklı otlar, ha- lis buğdaydan yapılma ekmek ve patatestir. Madraslılarsa pirinç, kırmızı biber, terhindi, kuru balık yerler. Bunu düşünen, Hint sıhhiye me- muru doktor Sir Robert Mak Cri- son tetkiklere başlamış ve tecrü- beler yapmıştır. Laboratuvarında 12 kafese ayrılmış beyaz fareleri vardı. Hepsi de ayni dişi ve erkek- li nesli idi, Ilk kafese yaklaştı- ım zaman iri farelerle karşılaş- tım ve bunlar bana sert sert bak- tılar. Kulları sertti; Bıyıkları pe- ril parıl parlıyordu. Sanki dövüş- miye hazırdılar. Bunlar beyaz ek- mek, reçel, kaynatılmış sebzeler, ve çayla yani bir İngiliz amelesi- nin gündelik gıdasile besleniyors lardı. Bunlara Ingiliz fareleri di- yebiliriz.. kilerin Wambaşları gözle EĞ aeaimEA MAR lar Sih ve Patanların gıdasile bes- lenmişlerdi. Bunlar da birinciler derecesinde iri idiler, fakat kılları yumuşak ve pürüzsüzdü. Sıhhat liydiler, fakat Ingiliz fareleri de-? recesinde değildi! Uçüncüler, lelâde farelerden biraz büyüktüler, bunlar Madras- lıların gidesile yetişmişlerdi. Daha sonraki kafesteki fareler Fransız fareleri idi. Bunlar, fazla yağlı yemeklerle, etlerle, (süs. Jü salatalarla besleniyorlardı. Hep- si de kısa, belleri kalın, kılları yağ- h, bazıları sivri idi. Yanıbaşlarındaki fareler kısa, ince ve mütemadiyen hareket ha- linde idiler. Bunlara balık ve pi- rinç veriliyordu. Bu gıda, Japon- ların gıdası olduğu için bunlara “Japon fareleri,, diyebiliriz... Bü- tün bu farelerin ayni ana babadan doğduğunu iddin etmek âdeta ina- nılmıyacak birşeydi. Boysuzlukları üzerinde hassas o- lan Japonlar, gıda meselesi ve gi- danın insan teşekkülündeki tesirini de araştırmışlar,ve gıda maddeleri- nin gayriuzvi emlâh ile A ve B vi- taminini muhtevi olmadığını anla- mışlardır. Japonyada gıda işlerile meşgul olan müessese, vitaminle- fi, ve tuzları bol olan balıkları ku Tutarak bunlardan bir toz vücude getirmiş ve bu tozu mektep çocuk- larının yedikleri yemeklere serpe- rek tecrübeler yapmıştır, Dört se- ne sonra çocukların diğer çocuk- lardan daha az hastalıklara uğra- dıkları, üç beş kilo daha ağır ol dukları ve öteki çocuklardan üç beş santim boy attıkları görül müştür. Bu tecrübe, gıda meselesinin ufuklarını genişletmiş ve veraset- ten başka âmillerin çocuklar üze- rinde müessir olduğunu göster Tee birçok hastalıkların $e- bebi olabilir. Meselâ, Cenu- bi Hindistan ndan birçoğu- nun mide ve barsakları ülserlidir. Bunun, yedikleri yemek yüzünden ileri geldiği şüphe götürmez bir hakikat olarak anlaşılmıştır. Japorilar, farelerde ülser yapan O kadar ki, TAN İlim ve fen adamlarının yaptıkları son tecrübele ortaya yepyeni bazı hakikatler koydu. Victor Heiser isminde Amerikalı bir doktorun anlattığına göre, artık insanların, gıda bahsinde birtakım âdetlere esir olmaktan kurtulmaları ve hattâ sıhhatlerini gıdadan korumaları İcap verasetten daha başka âmillerin çocuklar üzerinde müessir olduğu, artık şüphe götürmez bir hakikat halinde meydana çıkmıştır. Aşağıdaki yazıda, şimdiye kadar yapılan tecrübeleri okuyacaksınız. Sağlığı Gıdadan KorumakLâzım i YAZAN: i Dr. Victor Heiser Hayvanlar üzerinde yapılan yüzlerce tecrübe de hep ayni neticeyi veriyor gıdaların 180. günden fazla deva- m takdirinde kansere çevrildiğini, gıda değiştirilirse kanserin de za- il olduğunu tecrübe etmişlerdir. Bu gibi tecrübeler, insan has- talıklarından birçoklarını kaldır. manın mümkün olduğunu gösteri- yor Şimali Hindistandaki Sent ül. kesinin 12 milyondan yarı nüfusu taştan muztariptir. Doktor Mal Corison, bunların yedikleri yemek- leri fnrelere yedirmiş ve neticede Asri Romeo - Julliette'in Aşk Hikâyesi Bu asırda tesadüf edilmiyecek ka- dar samimi ve saf bir muhabbetle bi- ribirine bağlı olan iki Amerikan sev- gilisinin büyük aşkları bir cinayetle neticelenmiştir. Sevgilileri tanıyanları hayret & çinde bırakan bu cinayet garip bir | sebeple yapılmıştır. i On sekiz yaşında sarışın ve pek güzel olan Charlotte Nevyorkun iş- lek caddelerindeki babasınm biraha- mesinde çalışıyordu. Sevgilisi on altı Yaşında Donald Carroll da ayni bira- haneye garson olarak alınmıştı. Iki genç çıldırasıya sevişmiye başlamış- Jardı. Kız delikanlıya: —Biz asri Romeo-Joulliette'iz, eüm lesini her zaman tekrarlardı. Biribir- lerine bayılan bu iki genç arasına | hislerile alâkası olmıyan bir mesele | girmişti. Kız, babası dolayısile; Nazileri se- viyor, ve Hitler'e uzaktan tapınıyor- du. Çocuk bilâkis demokrasi ve Ruz- velt âşıkı idi. Aşıkların babaları da çocuklarına aşıladıkları siyasi kanaatlerin değiş- mez müdafii idiler, Genç kızın birkaç ay sonra sevgi- lisinden bir çocuğu dünyaya gelecek- ti. Tkisi çocuğu büyütmek hulyalari- Je daha ziyade sevişmeğe başlamış lardı. Fakat, babaların kanaat ayrılığı İzdivaçlarına imkân birakmıyacak bir halde tecelli ediyordu. Güzel Charlotte'a babası o gençle evlenme bunlarda da ayri hastalık başgös- termiştir. Fakat, diğer bir kısım farelere ayni yemekler verilmekle beraber buna bir miktar süt de ilâ ve edilmiş ve bunların bu hastalı ğa uğramadıkları görülmüştür. Ay ni tecrübe, insanlara da teşmil &- dilir ve bunlara kâfi miktarda süt içirilirse milyonlarca insanın ıztı- rap verici mühim hastalıklardan kurtulacağı şüphe götürmez. Birçok memleketlerde adam sine katiyen müsaade etmiyoceğini bildirmişti. Bu vaziyet karşısında iki sevdalı karar verdiler. Koz, oğla- na, Romeo - Julyet gibi, aşklarını ebedileştirmeyi teklif etmiye mecbur kalıyordu. Bu dünyada âyrılmaktan- sa öbür dünyada birleşmiye razı ol- dular, Sarışın kız ölüme hazırlanmıştı. Yatağına ipekli çarşafları sermiş, yastıklarının üstünü çiçeklerle dol- durmuş, sevgilisinin başını titrek el- lerile okşadıktan sonra gözlerini ka- piyarak: gıda meselesi üzerinde başına kâfi derecede süt içmek ve- reme karşı en müessir ilâçtir. Süt nekadar bol içilirse verem vakala- rı o nisbette azalıyor . Büyük harp sıralarında Ak manya ile Avusturyada gıda mad delerinin azalması yüzünden ve rem nisbeti birdenbire artmıştı. Fakat harbi takip eden senelerde kalabalık nüfusun güneşsiz, gayri sıhhi evlerde toplanmasına rağ- men halka süt, yağ ve saire veril- diği için vaziyet değişmiştir. Sihhati bozuk insanların bazı gıda maddelerini alamamak yüzün den de hastalığa tutuldukları söy- lenebilir. pandisit ameliyatını takip e- den yara kapanma devresinin ki- saltılması mümkün olduğunu gös- termistir. Hastaya verilen vitamin A miktarı ya bu devreyi kısaltıyor, yahut uzatıyor. Zaten vitaminlerin kudreti hakikaten esrarengizdir. Harp esnasında birçok Rus as- kerleri, ortalığı iyice göremedikle- ri için ölümlerine safk olacak ha- tslar yapıyorlardı. Sebebi mdala- rında vitamin eksikliği idi. Bunun neticesi olarak. bunlar yarı karan- lıkta hiçbir şey görmüyorlardı. Orta halli, sıhhatli adamın ih- tiyacı, muvazeneli gıda olarak gün de 3000 kalori almaktır. Amerika- isler yevmiye 6000 dedemi imbiklire ederler, Netiçe olarak çok ağırla- şiyorlar, karınları büyüyor ve ha- zim cihazları güçlükle karşılaş: yor. Bunun neticesi,laboratuvarları, emirlerine âmade bulan insanlar rın gıda bahsinde birtakım âdet- lere esir olmaktan kurtulmaları ve sıhhatlerini fedadan çekinmele- ri icap ediyor. Yoksa fena gıda yü zünden yalnız sıhhat değil, hayat ta elden gider, ha yapılan tetkikler a- — Haydi ölüme hazırım! Sen de hemen peşimden gel! demişti. Delikanlı tabancayı çıkardı, Kızın kalbi üstüne namluyu dayıyarak a- teş etti. Charlotte'un göğsündeki gül ler arasında ince bir kan izl sizme ya başlamıştı. Delikanlı sevgilisinin ahirete ebediyyen göçtüğünü anla yınca deliye dönmüş, müthiş bir he- yocana kapılmış, kendisine çevirece- ği namludan korkmuş ve telefona sarılarak polise haber vermiştir. çe GÖPÜŞLER Gayesine Zıt 20.238 Faaliyetler Yazan: SABIHA ZEKERİYA Şehrin temizliğini, sıhhatini temin için sokakların süpürülmesi gayet ta- büdir. Şüphesiz ki bu süpürme fiili- nin gayesi temizlik ve halkın sıhha- tdir. Fakat günün ortasında, elindeki kocaman süplrge ile sokaktaki tozu toprağı biribirine katan, bunları ha- valandırıp tâ ciğerleçimize kadar in- diren bir ameliyeye nezafet ismini vermek, bu kelimenin mânası ve muhtevası ile alay olur. İstanbul şehrinin iç ve dış sokak- ları bu şekilde süpürülür. Biz bele- diyeye her sene bü yuttuğumuz toz- ların bedeli olarak tanzifat vergisi öderiz. Bir şehrin umumi hamamları, evz lerinde yıkanma vasılası olmıyan şe- hir halkı için sıhhi bir ihtiyaçtır. Bir şehirdeki hamamların temizliğini, &- cuzluğunu, halkın mümkün olduğu kadar sık yıkanmasını temin de bele. diyenin vazifesidir. Fakat bir gün go- lir, hamamcılar kullandıkları terkos suyunun metremikâbından on kuruş alınmasına itiraz eder, bu parayı ö diyemiyeceklerini belediyeye bildi- rirler. Belediye, mahkemeye müra- eaat etmek mümkün iken hamamcı- ları suyu kesmekle tehdit eder. Ha- mamlarda suyun kesilmesi, halkı pis- liğe sevkeden bir âmil, ve bu temiz. liği temin de belediyenin vazifesi iken, gayesine taban tabana zıt bir kararla karşılaşırsınız. o Şehrin nezafetini teftiş eden bele: diye memurları, İstanbul cihetinde- İki hanlarda, otellerde yaşıyan halkın bitlendiğini, ve bunun göze çarpacak bir salgın halinde olduğunu tesbit o- der. Bir gün gazetelerde belediyenin bitlere karşı mücadele açtığını gö- rürsünüz. Doğru, yerinde bir teşeb- büs.. Ertesi gün hamam sularının ke. sileceğini okursunuz. Tezatlar, zıddi. yetle ancak bu kadar kuvvetle birle şebilirler, Giresunda Yeni Bir Hapisane Yapılıyor Giresun, (TAN) — Memleket hasi tanesinin ihtiyaca kâfi olmaması yü- zünden çekilen sıkıntılar yakında u- nütulacaktır. Yeni hastanenin yapı- lacağı yerde istimlâk muamelesi bi- tirilmiştir, Hastanenin beton ve be- tonarme kısmı 48 bin liraya müteah- hide ihale edilmiştir. Diğer kısımlar da ayrıca ihale olunacaktır, Hastane 50 yataklı olacaktır, inşa masrafı 100 bin lira tahmin ediliyor. Yeni hastane inşasının yaklaşması halkı sevindirmiştir. Kozlu Kömür Maden- lerinde 5 Amele Öldü Zonguldak — Kozlu kömür işleri şirketinin İncir harmanı mıntakasın- daki kuyusunda ani bir su baskını ol müş, kuyunun bir kısmı çökmüş ve İ- çinde 42 işçi kalmıştır. Tahlisiye teş kilâtının çalışmalarile bunlardan 34 ü hemen kurtarılmıştır. İki gün sonra 3 amele sağ olarak, bunu takip eden Asri -Romeo - Julyet'in aşk hi- kâyesi böyle bir cinayetle neticelen- miştir. ikinci günde de 1 amele ölü olarak bulunmuştur. Kurtarma amelfyesi devam ediyor, © İfakat kalan 4 amele hâlâ bulunama - mıştır. Bunların öldükleri anlaşılı ş yor, Menemenin Su Derdi Hallediliyor! Menemen, (TAN) — Menemen, s5 nelerdenberi susuzluk derdi içinde- di. Bu dert artık halledilmiş ve Na- fıa Vekâletince bir şirkete ihale o » lunmuştur. İhale ve tesisat masrafla rı 98,329 liraya varmaktadır. e deli Çaycuma Köprüsü Yıkıldı Bartın — Çay cuma servisini ya - pan posta otomobili yedi yolcu ile be raber buraya gelirken, Çaycuma köp rüsü çökmüş, otomobil yuvarlan - mıştır. Tesadüfen yolculara bir şey olmamıs, otomobil hasara uğramjktır. m im e

Bu sayıdan diğer sayfalar: