30 Mart 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

30 Mart 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Eli ş Vitrin Müsabaka- sını Kazananlara Hediyeler verildi Svwas, (TAN) — Sekizinci yerli mal 1ar haftasında yapılan vitrin müsaba- kasını kazananlara madalye ve tak - dirnameleri ticaret odasında vali ta - ene KâzD Dirik Trakyayı Anlatıyor Köy Kalkınması Davası Hızla İlerliyor. Iyi Neticeler Alınıyor rafından verilmiştir. Madalya kazananlar şunlardır: Sa- natlerevi, tüccardan Şevket Erişen, Tuhafiyeci Ali Sabuncu, kuyumcu Nu ri ve Hüseyin Gümüş, Haracı kardeş- ler. Takdirname kazananlar da şun- lardır' İbrahim, Süleyman Naci Boz- | kurt, Bahri, Ahmet ve Kuyumcu Be-| kir Altınel. Şekspir İçin Müsâmere Sıvas, (TAN) — Lisedeki sanat se- venler kurumu, dünya edebiyatında ölmez eserler bırakan sanatkârları ve eserlerini talebe ile velilerine tanıt - mak için mektepte ve sinema binasın- da toplantılar tertip etmekte, konfe Tanslar verdirtmektedir. Birkaç gün evvel sinema binasında toplanılmış, kurum nâmına edebiyat muallimi Kenan Şekspirin hayatı ve eserleri hakkında malümat vermiştir. Talebe de “Hamlet, ten bazı sahnele- Fi canlandırmışlar ve çok muvaffak ol muşlardır, * Sivas (TAN) — Şehrimizin müs- takbel imar plânını yapacak olan mü- tehassıslardan ikisi Ankaradan gel - mişler, çalışmıya başlamışlardır. * Sivas (TAN) — Belediye mühen disi Bahri, İzmir devlet demir yolları şube mühendisliğine tayin olunmuş - tur. * Sivas, (TAN) — Belediye, mez- bahadan etleri taşımak üzere bir kam yon almıya karar vermiştir. # Sivas, (PAN) — Kırkağaç fidan - ağında bu yıl bir de arıhane açılması kararlaştırılmıştır. X Sıvas, (TAN) — Bir kereste sui- Trakya umumi müfettişi General Kâzım Dirik, son Ankara seyahatin- de, alâkadar vekâletlerle temas ede- güne kadar alınan neticelerin tam bir bilânçosunu yapmış, ve yeni bir çok devlet tedbirlerile vazifesi başı- İna dönmüştür. General Kâzım Dirik kendisile gö- rüşen gazetecilere şu izahati vermiş» tir; — Devlet merkezinden yeniden bü yük bir hız aldım. İşlerimin esaslı bir kısmını tamamladım. Şimdi Trak yanın hararetli çalışma devresidir. Bellibaşlı ziraat, hayvancılık, sütçü- lük, inekhanelerin artması, tay ve boğaların kıymetlenmesi ve üretilme İsi gibi iktisat ve ziraat vekâletlerinin plânına giren İşlerin biran evvel ba- şarılması için tedbirler ve tertipler alınmıştır. Toprağın bünyesini değiştirecek ve çoraklığını giderecek olan çalışmayı ön safa aldık: Ağaççılık, fidancılık, meyvacılık, İruluklar açma... Trakya ovalarını bir İhayvancılık ve ormancılık merkezi İhaline getireceğiz. Köy kalkınması hızla devam edi- yor. Her şey plânlaşmıştır. Trakya köylüsü pulluk ve traktör kullarnma- sını öğrenmiştir. Köylerimizde kol lektif çalışmalar ve birlikler çok mu- ğimiz köy birlikleri kanunu ile, yük- sek Kamutayda tetkik edilmekte o- İrek, Trakya kalkınma hareketide bu-! bağcılık, kavak yetiştirme, küçük ko-| vaffak olmuştur. Yakında bekledi-| ha geniş ufuklar açacağı şüphesizdir. Kredi ve satış kooperatiflerinin ik faydalarını gördük. İktısat Ve- kâleti, bu sahadaki çalışmalarını ge- nişletmek kararındadır. Arıcılık kon- gremiz çok verimli olmuştur. Başve- kilimiz Celâl Bayar Trakya arıcılar birliğinin hami reisliğini kabul et- miştir. On arıcı ve zirast muallimi- ni, Peştede tanınmış bir profesörün çiftliğine üç aylık bir kurs görmeleri için gönderiyoruz. Ayrca dört vilâ- yette arıcılık müzesi ve Tekirdağın- da arıcılık kursu açacağız. Kültür işlerimiz de çok iyidir. Ge çen sene 100 eğitmen çıkardık. Bu sene 250 çıkaracağız. Trakya köyle- Ti en çok mektebe ve eğitmene sahip vilâyetler arasındadır. Göçmenler için de bu sene beş bin ev daha yapacağız. Bu suretle ev 88- yısı 20 bini bulsesktır. Kköy yatıla- rı ve köy çocuklarının azat obaları- nı bu sene daha genişleteceğiz. Köy- cülük kurslarına çok ehemmiyet veri- yoruz. Arıcılık, şarapçılık, kozacılık gibi Türk köylüsüne yeni gelir kay- nakları olan mevzular üzerinde köğ- lere varıncâya kadar kurslar açtık. Edirnede 50 mevcutlu ve ““Tarımba- şı” ismini verdiğimiz küçük ziraat memurlarının kursu faaliyetle de- vam etmektedir. Muhtar, köy kâti- bi, sağlık koruyucusu kursları da İyi neticeler vermiştir. İbi stadyomlar, spor tesisleri vöcut bu- İluyor.,, Gençlik ve spor hareketlerine de! çok ehemmiyet veriyoruz. Her yerde| #stimalinden maznun bulunan ve bir #ene evvel işten el çektirilen hususi muhasebe memurü Yusuf ile kayma- kam Nureddinin muhakemelerine as- liye ceza mahkemesinde başlanıl - mıştır. KARAMANDA : Sokaklar Temiz Değil İ Karamen (TAN) — Belediye tanzi- fat teşkilâtının noksanlığı yüzünden mahalle ve sokak araları gübrelik ha tini almıştır, pek pistir. Belediye rej- si Ahmet Öktenin himmet gösterip bu işi halletmesi bekleniyor. # Karaman (TAN) — Kemal Sahir tiyatrosu buraya gelerek temsillere başlamış, senelerdenberi sinema ve tiyatro hasreti çeken halk tarafından el görmüştür. lan köy kanununun çalışmamıza da KÖY EĞİTMENLER KURUMU: Trakya Umumi Müfettişi General Kâzım Dirik, köy eğitmen kursu öğre men ve eğitmenleri ile birarada. HAVZADA : Yeni Elektrik, Tesisatıda Temamlanıyor Havza, (TAN) — Samsundan 79 ki- lometre uzakta ve 26 bin nüfuslu o - Jan ilçemizi 80 köyü vardır.84 köyde köy kanunü tatbik edilmektedir. Her köyde üçer sınıflı, Kara Halil nahiye sinde beş sınıflı okullar, merkezde de üç okul mevcuttur. Köyler © telefon | hatlarile merkeze bağlıdır. Belediye iyi çalışıyor. Ana cadde - lere parke taşlar döşenmiştir ihtiya- ca kâfi çeşmeler yapılmıştır. Pek ya- kında elektrik temin olunacaktır. Lokantalar, berberler, oteller gibi umumi yerler daima sıhhi kontrole tâbi tutuluyor. Alçak tavanlı, dar ve 1105 yerlerin kahvehane ittihazı meno lunmuştur, Şimali Anadolunun yegâne kaplıca sını sinesinde taşıyan ve toprakları | pek feyizli olan Havzada terakki için iyi çalışmalar var. l parma KÜÇÜK HABERLER aranan arana amaaan * Silifke, (TAN) — Ortsokula 300 par baret lâborutuyar levazımı gön- ir. Bu levazım Almanyadan dört bin Yiraya alınmıştır. * Karaman, (TAN) — Helkevinde her <umartesi günü öğleden sonra konferans lar verilmektedir. Mektep müdürü, munl- mler ve (alabeler bu konferunsları ver- mektedirler, # Gaziantep, (TAN) — Umum! m toplantılarını > bitirmiştir. Bütee 481. Jira olarak kabul edilmiştir. Vilâyet hilinde yeniden Üç kaza ve on nahiye teş- kili temennisinde bulunulmuştur. # Düzce, (TAN) — Kahvehane, okan- 10, bakkal, berber ve kasap dükkünla rının zemini beton olarak inşa edilecek- tir. Bu k tatbikine geçilmiştir. * Akhisar, (TAN) — Halkevi tentaf) ko- lu yazın köyleri gezecelr ve temsiller ve- recektir. Bu hafta ilk defa Palamut mahi- yesine gideceklerdir Kooya, (PAN) a: tur. — Belediye reisi Şev. ki Ergun, Helediyeler bankasından &0-70| bin Yiralık bir istikraz yapmak üzere An- | kâraya gitmiştir # Giresun, (TAN) — İlk tedrisat mü- Kütahya, (TAN) — Yeni vilâyet bütçe- si 814143 liradır. Bu sene vilâyet matbaası, vaii konağı, stadycm, sygır deposu yapıla- caktır. alabilirler. Osmanlı Bankam etmiştir. Binasına Burda pâncar zi- si lâzımdır. raati artırılacaktır. Hendek, (TAN) — İzmit wetisi Hürett Og Akşehir, (TAN) — Burada Adüye Vekâ etinin errile bato teşkilâtı yapılmıştır. Kangal, (TAN) — Belediye mutemedi- nin 110 Jirasımı çalan hademe Mustafa oğ- İlu Osman 6 ay hapise mahküm otmuştur. işlerinin iyi gitmediğini söylüyor; az konuşuyor, isi olmadığı zamanlar bir yere çıkmıyordu... Uzun, de- rin bir şeyler düşündüğünü seziyordum; sanki ka- fasının içinde çözemediği bir düğüm vardi!.. Eli çe- nesinde, gözleri bir yere dikili, bırakılsa, suatlerce o halde kalıyordu... Geçirdiğimiz karışık yılları, ve içimdeki cehen- nemi bir yana bırakarak ona yine dost göründüm; derdini anlamaya, teselli etmeye uğraştım. Hasan bir gün bana bir teklif yaptı; bir Avru- pa gezisine çıkmak istiyordu... Kalbim o zaman bi- ribirine zıt iki duygu ile çarptı. Avrupa, çocuklu gumdanberi beni çekmiş bir yer... Tanımadığım me- deniyet ülkelerini görmek, büyük isteklerimden biri... Gözlerimin önünde büyük binaları, sanat eserle- ri, müzeleri, âbideleri; hülâsa bütün duygu, düşünce ve tekâmül tarihile Avrupa canlandı... Lâkin bu ge- zintiyi Hasanla beraber yapmak, neye yarar!.. Sonra buradan, Fahir ağabeyin yaşadığı gökler 2) tından uzaklara gitmek... Bunu nasil yapabilirim? Za- ten Hasanla beraber artık bir çatı altında yaşamak bi- le, o kadar mânasız bir şey ki... En küçük bir sebep, bu mânasız yaşamayı dağıtmıya yetecek... Fahir ağabeyin, büyük, siyah gözlerini yerdeki çam döküntülerine eğerek ağır ağır söylediği cümleyi hatırlıyorum; — Sen bana kadar inemezsin, Yıldız; ben sana yük- gelmeliyim?.. Bir inis, bir çıkış, ne olursa olsun; onunla bir nok- tada birlesmemiz, mukadder gibi. Ölsek de, yaşasak da ne onun, ne de benim kalplerimiz ex başkası arpmıyacak!.. Bu uzun Ve mmiyetsiz ii yolumun üzerinde birbirimize nekadar ihtiya- .cımız var!.. Biribirimiz için ne sonsuz bir kıymetiz!.. Bile bile çorak vadilerde kuruyup gitmek, biribirimi- 8» yapacağımız en büyük günah!.. Arama, İşte bu büyük, bu mukaddes şey ikimizin Kilitli kalacak... Yoksa? Bunu düşünmek YAL, ee DONUYORUM box ünl Bikin ba ktuy gala; ba gile yalnız beni altüst eden vehimler mi? Fahir ağabeyin, ba- na kalbini göstermemek istiyor gibi, duruşu, durgun- lukları acaba benim yarattığım mânalar mı? Acaba Fahir sğabey için ben, oyulanması, avundurulması lğ- m gelen, şefkat gösterilmesi tabii olan bir basit ka- dın mıyım? Hayır, hayır... Bu ihtimelleri yine Fahir ağabe- ve evrâiğim büyük kıymetle reddediyorum. O, bir ke- limenin, bir sesin nereye gittiğini, insan kalbinde hangi tele dokunacağını bilen bir insandır: — Sen bana kadâr inemezsin, Yıldız, ben sana yük» selmeliyim! derken bu büyük cümlenin bende yapa- cağı fırtınalı aksi Fahir ağabey elbette biliyordu. Fahir ağabeyden hiçbir itiraf beklemiyordum; 0- nun beni anladığını bilmek; benim onun ruhunda ya- şadığımı sezmek bana yeterdi!,, Ondan sonra ben son- suz ıztırabımın içinde de yine mesut olurdum; Fahir ağabeyden bütün ömrümde ayrı kalsam da bu mânevi yakınlık beni yine insanların erişemiyeceği ışıklı gök lere yükseltebilirdi. Bir gün yengem Adaya geldi; bizimle birlikte Hey- belide bulunan bir akrabaya gitmek istiyordu, Fahir ağabey de akşama doğru oraya gelecekti. Yengem, Hasan ve ben öğleden sonraki vapurların birile Heybeliye geçtik; denize bakan çamlık bir te-. Demişler gre İki üç saat geçti, Fahir ağabey görünmedi. Yine dünya boşalıyor, yine gökler kararı- yor, yine gözlerimin önünde deniz ve dalgalar dönü- yordu. Evdekileri biraktım, köşkten çıktım. Ruhumda asa- bi bir hamle var... Kâlnatım bomboş... Bu korkunç, karunlık boşlukta bir nefes daha almaktan, biraz dâha yaşamaktan ürküyorum. Bu ıztırabı susturmak için yoluma düşen şu taşlaşmış kütüklere çarpılsam her dikenin üstünde kalbimden bir damla kan bıraksam.. Fahir ağabeyin yok olduğu yerde ölüm var olmülı.. Kendimi son hızımla tepeden bıraktım; yamacın 80- nu kayalar ve deniz... Ayaklarımın dibinde sanki asir« lık kütükler eridi; mesafeler yok oldu. Bir nefes da- ha... Sonu bir kaç damla kan ve tükenmez bif sükün... Yıllardanberi bin türlü ızlırap içinde iradesini kay- betmiyen Yıldız, şimdi rastgeldiği yere çarpmak, da- gılmak, sönüp tükenmek için son adımını atıyordu... — Yıldız!.. Ne yapıyorsun? Kuvvetli iki kol yolumu kesti... Bir nefeste bana koca yamacı aştıran kasırga duruldi —Ne çocuksun, yavrum, kayalara gidiyordun; par- çalanacaktı Tıkanan göğsümü ellerimle bastırdım; dolan göz- Terimi ona kaldırdım: — Fena mu olurdu, Fahir ağabey? Galiba Fahir ağabeyin de gözleri doldu: eğe Sonra beni n& alutum? > alınca bütün ağrılarının, hemen geçtiğini gördü. Neşesi yerine geldi. Havalara aldanmayınız. Mütemadi hararet tahavvülleri her rahat- sızlığa yol açabilir; GRİPİN Bulundurursamız kendinizi bütün hastalıklara karşı sigorta İcabında günde 3 kaşe alınabilir. İstanbul Üniversitesi Artırma, Eksiltme ve 1 — 51289 lira 16 kuruş keşifli Gurebada yapılacak ikinci Dahili Anfisi inşası vahidi fiyat üzerinden kapalı zarfla eksiltmeye konulmı 2 — Bu işe ait evrak ve şartnameler yanlardır: A — Eksiltme şartnamesi , B — Mukavele projesi C-— Bayındırlık işleri genel şar tnamesi D — Ozel şartname E— Keşif cetveli tettişlerinden Süreyya İşgör, Zehirli gez- i lardan korunma hakkında üç konferans F — Proje. vermistir, İstiyenler bu şartnameyi ve evra kı 257 kuruş bedel ile Rektörlü! 3 — Eksiltme 18/4/938 Pazartesi günü saat 16 da Universite Rekt| Jüğünde yapılacaktır. 4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin 3814 lira 46 kuruş n vakkat teminat vermesi ve bundan başka aşağıdaki vesikaları göster) 1 — 1937 senesine ait 50,000 liralık Bayındırlık Bakanlığından al mış İnşaat müteaahhitlik vesikası ibraz edecektir. 5 — Teklif mektupları 3 ncü maddede yazılı saatten bir saat ev” Komisyon Başkanlığına makbuz mukabilinde verilecektir. Posta ile gi derilecek mektupların en geç 3 ncü maddede yazılı saate kadar gelr olması ve dış zarfının mühür mumu ile iyice kapatılmış olması şarttı Postada gecikmeler kabul edilmez. Boşu boşuna Eğer yanınızda daima etmiş olursunuz. Pazarlık Komisyonu İlânları “166: Hâlâ Fahir ağabeyin kolları arasındayım; göz- lerimi ona uzattım; yanmış dudaklarile yaşlarımı kur-| rutsun,diye.... O, beni kendinden uzaklaştırdı; bir çam dibine o- turttu; sıcaktan elinde tuttuğu ceketini yere, yanıma fırlattı... Ayakta; baş parmağını dişlerile kopararak, siyah bir güneş gibi tutuşan gözlerini kısarak uzak. lara tâ uzaklara baktı, baktı... — Nerede onlar? — Yukarıda; köşkteler..: — Çikalım mı? — Hayır, Fahir ağabey, kimseyi görmek İstemi yorum; &iz çıkınız, isterseniz... İnerken beni buradar alırsınız, zaten gitmek vakti de yaklaşıyor. Fahir ağabey, derinliklernide sonsuz iztıraplarır taşlaştığı gözlerle bana bir daha baktı, sonra hızla ya maçtan çıkmıya başladı... Tepeye doğru uzaklaşırket hâlâ kulaklarımda hem acı, hem ümit veren o cümle ler vardı: z — Ya ben, Yıldız? Ben sonra ne olurum? Evet, Fahir ağabey sonra ne olurdu? Onu bender başka, benden daha iyi kim anlıyabilirdi, bu dünya da? İnsanlar, onu da kendilerine benziyen bir şey sa nacaklar; büyük sanatkârın bu eşsiz eseri ziyan olu) gidecek!.. Fahir ağabey yaşamalı; onu yaşatmak içi Yıldız da yaşamalı! İşte şimdi bu defteri de onun içi) yazıyorum. Onu böyle bir kâğıt parçasına değil; hiç bir kasırganın kırıp yıkamıyacağı azametli kayala üzerine yazmak; onu, kâlnatın bağırında yaşiyacal en son hayat nüvesinden daha çok yaşatmak istiyo rum. 1 — Ben sonra ne olurum? Zavallı Fahir ağabey... Gözlerinde nasıl ıztıraplı Ki ateş doluydu! Çılgınlıklarımla ben ona büsbütün W tırap veriyorum. Artık ben de onun kadar iradeli ol cağım. Amma, ne yaptım; ona bir şey göstermedir ki! Kendi kendime çarpişmıya da mi hakkım yok? ik e Deboğln Tasi

Bu sayıdan diğer sayfalar: