2 Nisan 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

2 Nisan 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

z Çocuklara fıkralar : Kügük Yazıcılar İçin (TAN — Çak) Küçük yazıcılar için bir müsabaka açtı. Bu müraso- betle küçük ve alâkalı okuyucu larımızdun bir çok yazılar almaya başladık. Yalnız şunu söyliyelim, ki — birkaçı müstesna — bu yazılar Bu yazıların bir çoğunu küşükle- rin yazmadıkları anlaşılıyor. Bun - ların küçük okuyucularımızın kal sından çıkmadığı belli. Çünkü mev- tuları çocukları alâkadar etmiyor. Bizim istediğimiz şudur: 1 — Yazılar yalmız küçük okuyu- sularımız tarafından yazılmış olmalı dır. Ne ağabeyinize ne babanıza ve ne de ablalarınıza yazdıracaksinız. Mevzular da küçük yazıcıların ka fasından çıkmalıdır. 2 — Yazılar, kıraat kitaplarında okunan parçaların bir kopyası olum ıp, sizleri alâkadar edecek mevzü- lardan seçilmiş bulunma Biz, kopya değil eser istiyoruz Mevzuları kendiniz. bulunuz, ve kendiniz yazınız!.. Çünkü onları y pe siz okuyacaksınız; eğer ağabey lerinizin yazılarıina lüzum olsaydı, Onlardan evvel biz varız. Yazıları ken dimiz yazardık değil mi? Yazacağınız. yanlar belki güzel olmuyabilir. Fakat bizim için onlar daha kıymetlidir. Gönderilecek yazılardan beğen - ii sütunlarda neşre devam edeceğiz. Beğenmediklerimizin de tenkitleri Mi yapacağız. Istediğimiz tamarile anlaşıldı değil mal? “Gülme Komşuna Tükinin biri bağ üzüm yemeğe gitme, üzüm yerken birden kuyruğu tuzağa ta- pi wall epey uğraşıyor ni- zen tiki daha, verimde tuzak kılıyor © an- kuyrumu kopuveriyor ke arkadaşlarım. ya bu vaziyete gö- mundan İçeriyor: larını bağa davet ediyor rkadaşları bu davetten memnun olup be- »erce bağa gidiyorlar. Onları davet © ten Iki onlara hitaben Arkadaşlar eğer imiz bizden bağda üzüm yemeğe kal. ank bede: farkına varır orun için Kuy. e bu ağaca bağlayıp size yavaş aş izüm veririm der onlar peki derler, düyruklarım minen bağlar snra onlara birer satkım çıktrak gelic ve bu sırsda ileri adin hemen tüfeğini patlatır sesten aşmaya başlarlar bu ko in karşılaşırlar; davet eden tiki onla az hesilki ben bir ealkım üzüm için küye Fugumu kopardım yanımıza geldiğim imân benimle alay etliniz. Bakan çim: kim kimin üstüne «lay edecek diye söyler, ye onlarla bu seter kendisi alay, etmeğe, Dağlar, Necdet Ayaz Orka okul 11 A No, 68 birdi * İlenkidini gelecek sayımızda okuyunuz) İÇocuklara hikâye © Gemideki Hayalet Gemiden kovulan Olaf memleke- tine döndü.. Bundan bir müddet son fa kendisini himaye eden zat öldü; ve Olaf'a büyük bir servet bıraktı. Aradan on yıl geçmişti, Olaf şim- di otuz yaşına girmiş vardı. Çok sade ve rahat yaşıyordu. Bir gün Olaf hafta tatilini geçir- mek üzere karısı ve çocuklarile be- raber deniz kenarına gitmeye hazır andılar; otomobilin içine karisi Barin kızi yerleşti. Olaf ta şöfür ye- Fine oturarak yanı başa dört ya şındaki gürbüz ve akıllı, acar oğlu: mu aldi, İ Olaf otomabili yavaş yavaş sürü- İyordu. Yolda hem etrafa bakınıyor İva bem da cent çocukluğuna düşü nüyordu. | Olaf bu mevkie, herkesin ensesi- İne basarak ve kendisinden aşağı o İlanları devirerek değil, iyilikle gü zellikle gelmişti. İ Şimdi otomobil ağaçların arasın dan geçiyordu. Olaf elleri direksiyonda bundan cağı işleri tasarlıyordu. yemyeşildi. Otomobil bu yeşillikler ve koyu gölgeli ağaçar &- çerisinden yürüyordu. | Tam bu sırada çatliklar İbir şey kımıldadı. Ortaya çıkan şey ne tavşan ve ne de büyük bir kuşta. Bu âdeta çocuk denecek yaşta biri- Yolun ortama birdenbire fırla - mış ve elindeki | tabancayı otomo- bile doğru çevirmişti. Karısı ve çocuklar korkudan sap- sarı kesilmişlerdi. Çocuklar: Ez, ez babal diye bağırıyorlar. dı. Kadın çoktan kendinden geç mişti.. Fakat Olof otomobili durdut- tu. Eli tabancalı çocuk ona: — Ellerini yukarı kaldır! diye ho- murdandı. Ellerini yukurı kaldıran Olot ya- yaş yavaş ilerledi ve bir lâhza zar- fında yıldırım gibi karşısındakine hü cum etti ve silâhı yere düşürttü. A- yağile tabancanın üstüne basıp hur- Sını bileğinden yakaladı. Neye uğradığını bilmiyen hırsız çocuk afallamıştı. Önce kızmış bu- lanan Olof çocuğun bu hayreti ve şaşkınlığı karşısında yumuşadı: — Anladım anladım! diye mırık Gandı. Galiba canın ilk polis kara - koluna otomobille gitmek istedi. Hay di bakalım. Hırsızın korkudan dili tutlmuş ve her tarafını bir titreme kaplamıştı. Olof önün bu haline acıyarak sor - du: — Senin adın ne? — Arman! I daha? arasında | TANin Çocuk İlâvesi Jin falan yol mi? Çocuk hıçkırarak. — Beni ele Verme Vardı Olat büsbütün çocuğa acıdı. Baydi otomobile gir! Seni bu halden kurtaracağım! Çocuk inanmamış gibi: Ah, nerede o günler. diye in- diye — Yaşın kâşt E Orteşi. — On beş mi? Bu yaşta mi eşki- vaitn başladın? Pek erken değil mi| tedi. İ| — Oyle düşünme çocuğum. Vak- hursız çocuk kederli ve yaslı bir/ gile beni de birisi kurtardı. Şimdi ile Olof'n bakip elden Eğer | benim. da vasilem seni kurtarmak - Ses tr. — Karnım açi dedi. Karnımı baş) © Olaf jik bakışta zaten bu çacuğun A Mr ahlâksızdan ziyade bir bedbaht Olaf'un yüreği sızladı. ELİM ç0-| duğunu anlamıştı eni pi e yi Çocuğu. otomobile aldı ve sabah- — Sen öksüz müsün? dedi, ano- | ki neşelerile yollarına devam ettiler. TANın Çocuk İlâvesi Kahkaha Küçük çocun Bbasin: hada ne yazılı? Baba — “Köpeklerin girmesi mem Budur!” Çocuk — Peki baba, köpekler 0- kamak biliyorlar mı? Anne (Çocuğuna) — Dikkatle ve çok eyi yapılan bir şeyin yenilenme | sine Tüzum yok. Çocuk — Ben dün yüzümü çok iyi yıkadım anne. Artık bir daha yıka. zoamalıyım değil mi? Metin — Ablan hâlâ eskisi gibi geveze ve çenesi düşük mü? Çetin — Evet.. Hem öyle ki, ben şeyet sağır ve dilsiz olsaydım bunu sekiz gün geç Aysel (Arkada; Bügün bizimle beraber oynasın diye küçük Kardeşimi getirdim. Arkadaşları — A, çok küçük ha... olmaz. Aysel — Niçin çok küçük.. Pek âlâ olur. Kardeşim, kendi kendine sümü günü silmesini çoktan öğrendi. rna) — > * Anne — Görüyorum, ki ber ay notların eksiliyor. Bakalım bu sefer ne sebep bulacaksın buna? Çocuk — Anneciğim, her şeyin 60 | mak için maltıza kömür doldurup|ten Zahıp arttığı bu zamanda bir şeyin eksilmesinin hoşuna gideceğini zan mediyorum da ondan. ifTE BUNU, BİLMİYORDUM İstiridye Kabukla- Salomon adalarında para Jküçük istiridye kabukları kullan miş. Yerli genç kızlar resimde gör- düğünüz bu garip aletle istiridye ka- İbuklarımı parlatıyorlar: * / Yarasaların Kanatları Yarasayı İ hayvan far İdir. Yukardaki resenin “Java” adasın- daki yarasalardan birini gösteriyor. Adadaki yarasalar memleketimizde kiler gibi değildir. Çok büyükür - İler. Bu yârasalar kanatlarını açtıkla - rı yakit husule gelen mesafe bir bu çuk metreyi buluyor. Adeta küçük bir tayyare kadar değil mi? görmüşsünüzdür... Bu kuş arasında bir şey. TAN - Çocul Bilmece Kuponu. | Bilmece “hal köğutlarile | | İ beraber ba kuponun herhal- | de gönderilmesi lâzımdır. Kuponsuz gönderilen kâ: | | ğular gelmemiş addedilir. Küçük hikâye : İM— Aslarıla Ertan bir muziplik yap, yakarlar. Sonra yanan ateşin üstü- nü büyücek bir kova ile örterler. Balonların Ağırlığı Bir “kabili sevk” balon havada el li milimetrelik bir rutubet tabakası- pa maruz kalınca ağırlığı beş yüz kilogram çoğalıyormuş.. Bunun için balonları daima rutubetli ve yağ - murlu havalarda seferlere çıkarmak | tan çekinmelidir. | * Çinlilerin Aklı Şu Çinliler akıllı adamlardır. İşte bir misali: Çinlilerde çalar saat yok- tur. Bir Çinli sabahleyin erken uyan- mak için ayağının parmaklarına çok uzun bir pamuk ipliği bağlıyor ve ipliği ucundan tatuşturuyor. | Iplik yavaş yavaş yanmaya başlı. yor; bu yanış müddeti üç dört saat tutuyormuş... İplik yanıp ateş Çinli- nin parmaklarına değince, Çinli be-| men sıçrıyarak kalkıyor ve İşine gi- diyor. x Sinekten Kurtulmanın TE > İZ NN ii ENİ O EŞİ 7 Rİ KDA 77 a PAN 4) A) KN 1 — Gök mavisi 2 — Koyu mavi 3 — Sarı 4 — Gri 5 — Açık gri 6 — Koyu gri 7 — Açık pembe 8 — Beyaz 9 — Yeşi A — Açık yeşil B — Esmer rengi Çıkacak resim sizi şaşırtacaktır. * Bu Resmi Tamamlayınız ! nız. Bakın, çıkacak şey ne kadar ho şunuza gidecek! risinek vardır. Yerliler bu fena bö cekten kurtulmak için çadır biçi < minde büyük torbaların içinde yatar lar, Bu torbalar aşağı yukarı 24 ki- şiyi içine alıyormuş. Torbanın içeri- sine en son giren kapıyı büyük bir ında muthiş sive la Ertanın Muz (3) — O sırada Ahmet Dayı iş yorgun argın evine döner ken kovayı fürür ve içinden: “Şu- raya biraz oturup, ü MY g dikatle kapamayı unutmuyor... ipliği (8) — Elindeki paketleri yere ko yar, yorgunluktan halsiz kalmış vü .cudünü kovanın üstüne atar; fakat İn

Bu sayıdan diğer sayfalar: