20 Nisan 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

20 Nisan 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

, gi e iv 2.0 m. © miştir, i mayt Bu zatın, şimdi büyük bir fi ——— ——— 20-4-938 TAN Gündelik Gazete — — TAN'ın hedefi; Haberde, fikirde, her- #eyde temiz, dürüm samimi olmak, Küriin — gazetesi olmıya o çalışmaktır. —>— ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Ke; ) Sene mo Er, 10 Kr. 4 Ay 1500 Kr, 400 Kr, 3 Aş Bop Kr, 150 Kr, Ay s0 &r, Milletlerarası posta Ittihadıns dahil ol- Miyan memleketler için 30, 16, 9. 35 lira ır. Abone bereli pesindir.. Adres değiş- Hrmek 28 kuruştur. Cevap icin mektup tara 10 kurusluk çul ivesi tâzmdir. | GUNUN MESELELERİ Rumanyada Faşist Kavgası Yazan : M. ZEKERİYA Rumanyada bir müddettenberi si- Tasi bir huzursuzluk var, Bu huzur- #uzluğun en büyük âmili, dahildeki siyasi kavgalardır. Bir tarafta Nazi propagandasına tâbi olan fırkalar vardır. Almanya Balkanlarda Rumanyayı kazanmak için orada hümmalı hir faaliyet sar- fetmektedir. Demir Muhafızlar doğ- rudan doğruya Almanların tesiri al. tındadır. Bu dava peşinde koşan on sekiz kadar gazete vardır. Siyasi ri- €alden birçoğu bu davayı behimse- miştir, Bunların karşısında da muh- telif temayüllü partiler mevki al - mışlardır. Kral, bir müddet bn keYgaları sus turmak için bir nevf diktatörlük te- sisine çalıştı. İnfihabat yoluyle hal kın reyini'de topladı. İktidar mev. kilni kaybeden ve yeni rejim İçinde faaliyetleri daralan Demir Muhafız- İsr bu defa bir hükümet darbesi yap mıyâ hazırlanmışlar, Rumanya o bükümeti, memleket dahilindeki Nazi tehlikesini zate sez miş bulunuyordu. Fakat Alman - yanın bir Tuna filosu ihdasına karar vermesi Rumanya hükümetini daha ziyade uyandırmış, ve şiddetli icraa- ta sevketmiştir. Demir Muhafızla- sın. karargâhlarında silâh, mühim- mat, bomba gibi suikasde yarıyacak «ilâhlar bulunması Rumanya hükü- mev. bu tedbirlerde nekadar isa- bet ettiğimi yv-s-emiştir, » Rumanya - Macaristan Ktallığı Almanyanın Tuna filosu ihdasına karar vermesi, Nazilerin Budapeşte de faaliyete geçmeleri, Macaristan hükümetinin, de gözünü açmıya yar dım etmiştir. Son zamanlarda Al - manyanın Orta Avrupa hakkındaki €melleri hakkında yapılan neşri- Yat da Macaristanı mukadderatını da ha esaslı şekilde düşünmiye sevket- Şimdi Macaristanda yeni bir cere- Yan başlamıştır: Rumanya ile birle yerek bir Rumanya - Macaristan krallığı vücuda getirmek, Bu fikri ilk ortaya stan eski bir acar Nazırıdır. Bu zat Macarista- din Rumanyaya kalan kısmındandır. azırlığı bırakarak Rumanyaya geç- o Miş, Rumen tabliyetini kabul etmiş Ye bu fikir üzerinde çalışmıya baş- raftar kütlesi toplıyan fikri şudur: a ile Macaristanın Orta Avru Padaki mukadderatı müşterektir. Bu) devlet, eski Avusturya - Macaris- birleşmesine benzer bir birleş- Me yapabilirler. Rumanya kralı, hu Birliğin şefi olur. Buna mukabil Ru- panya, kendi topraklarında bulu - — Macarların meskân olduğu sâ- Yı Macaristana bırakır. Bu birleş len 30 milyonluk büyük bir mil * doğar. Bu kuvvet Orta Avrupa e Sağdan soldan gelecek tehlikele-| Tabip?! kendisini kolaylıkla koru:| — lir. İleride Çekoslovakya ve Yu- R, Avyada bir anlaşma yapılırsa, iş ,9»va - Macaristan Krallığı Or- bü, “TUpanın ,en kuvvetli bloku ola-| te fikre Kumanya Krali muhale- Hayş lemiştir. Yalnız Macar Kralı #5 bu fikre yanaşmamıştır. knk iki taraf ricali bu fikir üze küç Fmaktadırlar, Orta Avrupa Müzelerimiz yalnız 'Türk tarihi- ni değil, dünya tarihini aydınlata- cak eserlerle doludur. İktisadi iç- timai, sınai hayatımızda milli ol- mayı bir prensip olarak kabul ettiğimiz Cümhuriyet devrinde de- İ de yadigârlarını tanımıya daha zi- İ yade ihtiyacımız vardır. Müzeleri- mizde bilhassa sanat ve tarih bükı- | mından her türlü ihtiyaçlarımıza | cevap verecek eserler vardır. On beş senedenberi müzelerimizle, ta- rihimize materyel verecek hatıra- larla sıkı temastayım. Esefle söy- lemek lâzımdır ki, İstanbulda do- ğup büyüyenlerden bile birçokla- rı henüz müzelerimizin kapılarını bilmiyorlar. Yurdun başka köşele- rinde yaşıyanların esasen müzele- rimizi tanımalarına imkân yoktur. Ben okuyucularıma bu sütunlarda müzelerimizi gezdireceğim, onlara şaheserlerimizi tanıtacağım, İşe, milli vasfa daha ziyade hak kaza - nan Türk ve İslim eserleri müze- sinden başlıyacağım. Bu müze ay- ni zamanda bir halk müessesesi - dir. Bu müze asırlardanberi halkın hayır ve irfan müesseselerine te- barru ettikleri eserlerin toplanma- sından doğmuştur. Süleymaniye camiinin avlusun - dayız. Sinanın bu sanat şahikasını saran ve kuşatan on, hayır, içtimsi yardım, sıhhat ve irfan müessesesi arasında mevzun bacalarının çok- luğu ile nazarı dikkati çeken bir kı- sım vardır. Burası temeli camiin temelile beraber.956-K. yılında &- trları Yö 064 H. de ikmal edilen Sü- Jeymaniye imaretidir. Avlunun kıb le kapısından meşibnte giden cad- deye çıkıyoruz. Üstünde (Türk ve İslâm eserleri müzesi) levhası bu- lunan bir kapı bizi müzeye çağı - İ rıyor: 44 kurşunlu kubbenin örttü. ğü müze binasının temiz mermer merdivenlerinden çiçekli, havuzlu bir bahçeye iniyoruz. Burada bina ie yaşıt, yalnız kabukları üzerin- de yaşıyan boş karınlı kocaman çi- narlar göze çarpar. Bahçeyi çorçe- veliyen revakların mermer sütun- ları üstündeki zarif başlıklar, mi- marının birer imzası gibi dâhi Si- manın bir eseri içinde bulunduğu- muzu bize hatırlatır. * Vaktile Süleymaniye manzume- sinin ilim müesseselerinde, okuyan çe! n wi yemekleri du- rada pişirilir ve burada yenirdi. Revakın sağ methalini kapatan bü- yük taş bulgur değirmeni de mü- essesenin kuruluş maksadını ilk bakışta bize söylüyör. Y urdümuzdaki kıymetli ta - rih Yadigârları asırlardan. beri çalınarak Avrupa müzelerine ve hususi kolleksiyonlara taşını - yordu. Bu uğruluk bilhassa Meşru tiyetten sonra kendisini hissettir « miye başladığı için yurdün vakıf müesseselerine teberru edilen kıy. metli eserlerin birarada toplanma- * düşünüldü. Evkaf Nazırı Hayri | Efendi, bunlari İstanbula topladı. Bu sanat ve tarih ineilerine, Sina- nın eserinden daha uygun bir zari olamazdı. Burası bulundu ve 1914 te Ev. kaf müzesi adıyla açıldı. 1926 da da Maarif Vekâletine devredildi. Müze, imarethanenin içinde hafif tadilât yapılmak suretile 5 salon halinde kurulmuştur, İçindeki yedi bin kadar tarih bergüzarı kitabi. yat, madeniyat, mensucat ve haşe- biyat umumi vasıfları altında tas nif edilmiştir. Şimdi kitabiyat salonundayız. Bu rası milli bir irfan ve tarih um- manıdır. Buradaki eski yazıları, leşmek ihtiyacını duymaları gayet tabiidir. * Belediyenin Yapabile- ceği Baist Bir İş Şehrin her tarafında yeni inşaat var. Yeni bina yapanlar ekseriyetle önlerindeki o yayakaldırım kısmını ihmal ediyorlar, Suadiye hinterlân- dı ile, Aksaray taraflarında bu ih- mal göze batacak derecede çoktur. Yarın belediye hu yayakaldırımları yaplırmıya kalksa binlerce lira sar- ına mecbur olacaktır. Halbuki bir emirle yeni ev veya apartıman Yap- tıranlar, binalarına bitişik yaya kal- dırımlarını da yapmıya mecbur edi- lebilirler. Evi ve apartımanı için bin lerce lira sarfeden adam yüz lira sarfedip bunu da aradan çıka- a A Ma ş,zik devletlerin hayatları dal - aye likeye maruz bulunduğu için böyle kendi kendilerine bir- rabilirler, Acaba böyle bir emir veri lemez mi? İNGİLİZE GÖRE, ÇİN - JAPON HARBİ ; Süleymaniyedeki Türk ve İslâm Eserleri Müzesinin giriş kapısı Türk - Islâm Eserleri Müzesindeki Tarih Yadigârları tezhipleri, minyatürleri ve ciltleri dünyanın hiçbir müzesinde görmi- ye imkân yoktur. İslâmın ilk as - "ndan itibaren yazı inkılâbımıza kKadâr Arap yazısının geçirdiği İs- tihalelefin en cânlı örnekleri, “Türk nakkaşlarının, müzehhiplerinin ya rattığı en güzide parçalar burada toplanmıştır. Müzenin eski bir sa- Ion memuru diyer ki: — Buraya giren ecnebiler bir türlü çıkmak istemiyorlar. Hele A- merikalı kadınlar eski Türk kıya- fetlerini gösteren minyatürlerin ö- nünde tapınır gibi saatlerce durur- lar, bunları gözlerile emer gibi sey- rederler, Bu salona haftalarca de- vam edenler de vardır. Hakikaten bu sanat ve tarih ihti- şamı karşısında insan küçüldüğünü ve eridiğini hisseder gibi oluyor. Buradaki her-öser bir ellde gebe- dir. Teşhirdeki her esor için bir YAZAN. İbrahim Hakkı Konyalı cilt kitap yazılabilir. Bizim görü şümüz kuş bakışı olacaktır. I şte önümüzde 1200 sene ev- vel ceylin derisi üzerine ya Zılmış en eski bir Kuran var. Ya- mndaki 900 yıl önce Yemende hü- kümet süren Beni Suleyh emirinin adina yazılmış olan Mushafın süs- eri gözleri büyülüyor. 11, 12 ve 13 üncü asırların ayrı ayrı arzda küfi yazsile yazılmış Kuran kol- leksiyonları da buradadır, Raşideyn halifelerden Alinin el yazması bir kuran da yazı tarihi bakımından pek mühimdir. 4 rahle üzerini süsliyen Konya- daki İkinci Kılıçaslan türbesinden getirilen Hint abadisi kâğıt üzerine Mağrıp yazısile yazılmiş-uzunla - masina açılan 4 cilt Kuran da mü- zenin eserleri arasında mühim bir yer tutar. Bu kuranın tarihi 338 H. dir, Konyada Selçukiler zamanında müzehhiplerinin, minyatârcülerinin din! bir müessenin temeli atılacağı zaman bu Hluran ile tefeül ettikle- rini bazı vakfiyeler bize gösteri - OE. ” “Bu salondaki edeb eserlerin bir çokları müelliflerin el yazısile ol- duğu İçin yüksek değerleri vardır. Geçen sene bininci ölüm yılı kut- lanan büyük şair Firdevsi Tüsinin 12 sanatkâr tarafından tam yedi se- hede ikmal edilen minyatürlü bir şehnamesi salonun. şaheserleri a- rasındadır. Bu salonda en meşhur hattatların, en büyük tanınmış a- damların el yazılarını da görebili- yoruz. Yazı mukayesesi için bu- « Junmaz bir kaynak olan Kanuninin vezirlerinden Ferhat Paşanın el yazması eşsiz bir Mushaf ile haya- tında 101 Kuran yazan meşhur hat tat Nailinin 99, 100 ve 101 numa- ralı son eserleri olan üç Kuran da birarada teşhir ediliyor. Hattat Şeyh Hamdullah Efendinin, Arap yazısının yüzünü ağartan, Karahi- sar Ahmet Efendinin, Hafız Osma- nın, Yedikülelinin, Kazasker Mus- tafa İzzetin, İsmall Zühtünün, Ye- sarizade Mehmet İzzetin çeşit çeşit kalemlerde yazdıkları eserlerin tam bir koleksiyonu, ancak bu salonda görülebilir. Yakut müstasaminin 680 ve 693 H. yıllarında Bağdatta yazdığı iki kıymetli Kuranın bil- | hassa tezhipleri erişilmez birer sa- Bat eseridir. Memlük Türkleri a- dına yazılmış kıymetli kitapları ve mushafları da dünya bilginleri ve tarihçileri burada tetkik ediyorlar. Kanuniden sonra Osmanlı hüküm- darlarının imzalı fermanları © ve bazılarının el yazıları burada bir kolleksiyon halinde toplanmıştır. Eski şeyhislâmlardan İbnissuudun Yeliyüddinin kıymetli el yazıları da bir vitrini süslüyor. Iranlıların resmi yazısı olarak kabul edilen taliki bizde te- kâmül ettiren velran hattat larına bile ustalığını o kabul ettiren o Şeyhislâm Veliyüddin E- fendinin celi ve nesih talikleri Türk kabiliyetinin yüksek örnek- leridir. Adları unutulmuş bir çok Türk Tarrah - ressamlarının yegâne e Gizli Düşman Yazan : SABİHA ZEKERİYA Milletlerin istiklâllerini, varlık. larını tehdit eden düşman, elinde silâhı ve mücehhez ordusiyle karşı- sına dikilir. Bu düşmana karşı her millet istihkâmlarını evvelden hazır- lar, ordusunu seferber eder, Çarpı şır, galip gelir, veya mağlüp olur, fa- kat düşmanını bilir, ona göre hazır. lanır. Fakat kaleyi içinden zaptet- mek için içeriye silâhsız giren düş- mandan korkmak lâzım. Memleket içine gizli giren siyasi propaganda- lardan bahsedecek değilim. O da bu düşmanlardan biridir amma, bugün bahsetmek istediğim düşman, içtimal sıhhati, gençliği, cemiyetin şuur ve iradesini tehdit eden kokain, afyon, eroin gibi, göze görünmeden faali. yet gösteren düşmandır. 3 Bu hususta ihtisas ve tecrtibesi o- Jan doktor Fahrettin Kerim, TAN gazetesine verdiği bir mülâkatta bu düşmandan bahsederken diyor ki? — Beyaz Rusların memleketimize getirdiği, sonraları bir iki afyon fab- rikasının gizli gizli saçtığı bu mikro- bu ortadan kaldırmak için hükümet esaslı bir mücadele açtı ve bu müca- deleyi muvaffakiyete başardı. Fakat buna rağmen hâlâ ötede beride uyuş- turucu madde kaçakçılığı devam et- mede, bilhassa ham afyon hastaları artmadadır.,, Bu, tecrübeye istinat eden, vakıala- rı işbat ederken ortaya atılan iddia üzerinde durmak izim. Çünkü eç- miyetin içtimai hıfzıssıhasını tehdit eden düşmanın sirayât sahasını da- raltmak yalnız hastanelerde yapılan tedavi meselesi değil, gençliği bu fe- lâketten kurtarmak için yapılacak terbiyevi bir propaganda meselesidir, Yeşilay Cemiyetinin bu sahadaki faa- Niyetleri, neşriyatı çok büyük bir rol oynamakla beraber, bu propaganda. yı yaymada gazetelerin de büyük bir rolü vardır. Bilhassa eroin ka- çakçılarına karşı hükümetin açtığı mücadeleyi, gazeteler, umum kültür müesseseleri beraber yürütmeli, bun- ları kara İisteye geçen tüccar gibi, ce- İmiyete teşhir etmelidir... Fahrettin Kerimin iddiasma naza- ran, bütün mücadelelere rağmen ateş sönmemiştir. Şimdi yalnız İstan. bulda değil, İzmirde, Bursa, Anka- ra gibi şehirlerimizde de tek tük va- kalar vardır. Bu zehirin Anadoluya İ geçmesi, tek tük te olsa, içtimai büm- yeyi tehdit eden bir tehlike işareti- dir. Kıvılam büyüyüp, yangın çi karmadan söndürmek, bütün alâka- darları bu hususta ikaz etmek lâzım, Bu itibarla Fahrettin Kerimin fikir- leri çok enteresandır, altını çizmiş olmak için, burada tekrarı fayda buldum. zengin kolleksiyon arasındadır. Şair Bakinin hayatında iken ya- #ılmış minyatürlü Divanı Türk tezhipçilik ve minyatürcülük sana tinin erişilmez bir harikasıdır. Bu «ser Bakiyi bize tanıttığı için de ayrı bir kıymet taşımaktadır. Ba- kinin ölümünden 4 sene evvel 1004 H. tarihinde yazılan bu divanın başında şair Bakinin kendi minyas türü vardır. Nakkaş şairin karşısına © geçmiş ve minyatürünü yapmıştır. —* Levhalar, mükattalar, duvarları süsliyen eşsiz Türk halı ve secca- deleri, solkâri Kuran ve cüz mah- fazaları, Türk oymacılık ve kak - macılık sanatinin yüksek örnekle . rini veren rahleler salonun en ssil eserleridir. Hele kitap ciltleri o ka- dar çoktur ki, Türk ve Şark ciltei- lik tarihinin lâle ve meşin üzerine Yapılmış en müstesna tiplerini bu- rada buluruz. Kitaplar arasında frenkelrin 1- kinci Muhammet dedikleri Muhit. tini Arabinin elile yazdığı “Fütu- batı Mekkiye,, sile üvey oğlu Kon. Yalı büyük âlim Sadrettinin “Şer, bi Fusus,, adlı eserine tarihçiler bü- yük kiymet veriyorlar, Türk edip serlerini - burada © Buluyoruz. Henüz işlenmiyen bir mevzu olan tezhip ve minyatür tarihimizi ya- zarken iptidai malzemeyi ancak bu salondan toplıyabileceğiz. Yazı âletlerinin, maktaların, di- vitlerin ve diğer yazı ve mühre ta- Km 5 İngiliz — Daha yakına gelince görünüyor ki, bu sadece bir balıkçı gemisi değildir. kımlarının tam koleksiyonlarını da burada zevkle temaşa ediyoruz. eşhur şair ve hattat Cevri- nin oyma imzasını taşı- ve şairi Veysinin de el yazısını bi. rada tânıyoruz. aa Şu köşedeki vitrinin içinde sak- lanan Timurlengin torunu büyük Türk kadını Şazmeleğin el yazın dır. Bütün bunlar, size Yarından iti baren fotoğraflarını neşre al şre başlıya- cağımız tarihi ve kıymetli “ii den birkaçıdır Sonra sira ile diğ salonları dolaşacağız ve | yan bir makta ile şair Ayaşlı Esat Muhlis Paşanın gümüş diviti de bu Aİ Aİ serleri birer birer fotoğrafileri ii efileri ile Kik İli

Bu sayıdan diğer sayfalar: