9 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

9 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YAZAN: Şamil, Düşmanlarını Bu | ZİYA ŞAKİR - No: 54 — Sefer de Tepelemişti İşte orada.. Etrafı yalçın ka; » Baş döndürücü derin uçurum- a çevrilmiş olan o dar sahada, Kafkas harplerinin en korkunç bir Mücadelesi başgöstermiş.. Pek kısa ir zamanda o bir avuç yer, tüyler Pertici bir maktel haline gelmiş- Şamilin; yüz kişilik mini mini “Tdusu, en çevik. kaplanları bile İayrette bırakacak bir süratle ha teket etmişler; yüksek kayaların rinden yuvarladıkları büyük İâ$ parçalarile onları şaşırtıp ser- “em ettikten sonra, kendilerinden am sekiz buçuk defa fazla olan Süşmanı, bir hamlede eritmişler- i. Ne General Kuluk'un harikulâ- cesaret ve mahareti, ve nede manda ettiği küçük ordunun wp kıymeti ve kabiliyeti beş pa- Ba etmemişti. Talihin mesut bir tesadüfile, bu Ölüm çemberinin haricinde bulun- duğu için hayatını kurtarmıya mu Vaffak olan General Kuluk, bin Mihnet ve meşakkatle (Şura) ya av det edip te yazdığı rapora, aynen Pa cümleleri kaydetmişti: (Bu kanlı hâdisenin nasıl oldu- inu anlatabilmek için, o kanlı | yerinden bir tek Rus neferi bile kurtulamıyacaktı. Fakat, yüz- Köstrikoyu kırk beş neferle Ayırmıştım. Bunları, arkadan bas muhtemel olan düşman küvvetlerine karşı, ırmak geçidin- de bırakmıştım. Bende, kendileri 8on talimatı vermek için orada kalmıştım İşte Şamilin, ve onun lanlar gibi kayalar arasında si- Men müritlerinin kurşun ve kılıç- rından kurtulabilehler, yalnız lardan ibarettir.) Netice; Şamil, bu sefer de düşmanlarını lemişti. rdu kumandanı, General Fe se, Kafkas ordusunun en gü ?ide Generali olan Kuluk'u şiddet- Tüesul etmişti. Aslen Avusturyalı olan General uluk ta, omuzlarına yüklenen bu Mesuliyet yükünü hafifletmiye ça Te aramak için bizzat Çariçeye de- let etmiş. Kafkasyayı terkede- Pek Petersburga gitmişti. YENİ KARTAL YUVASI Yukarıda naklettiğimiz vaka, şu İki neticeyi verdi; 1 — General Kuluk sefer kuv- Vetinin böyle bir hamlede erime- » bütün Avaristan halkını heye- Sha getirdi. Şamilin kalplere Merptiği (hürriyet ve istiklâl aşkı) jp tohumları, birdenbire filizlen- i 2 — Ayni zamanda, Çar ordu- va da, şiddetli bir intikam hare- ine sevketti. Şamil, yeni bir intikam mücade İtatni *İNİN açılacağını keşfetmiş; der. kiş İcap eden tedbirleri almakta va Recirmemişti. AşıaPılacak işler, çok mühimdi. Vaziyet, son derecede neza- *t ve ehemmiyet kesbetmişti. Ya- “cak işlerin, halkın reyile olma > daha muvafık gören Şamil; Meşa de reisleri toplıyarak yine Mae meclis akdetmiş; müza- M te girişmişti. ta, eli; herşeyden evvel İmam- Makam ve merkezini düşüne- Gi (Şamil) in sarp ve kolayca iş- tn, Alemiyecek bir yere çekilme li Ve harekâtı oradan idare et- e e karar vermişti. Bunun için ) de) niş, taşınılmış.. (Ahol- kez 1? avulunun (İmamlık mer- Yapılması kabul edilmişti. nl de bu kararı muvafık gör AL (Aholko) vardır. Biri, (Eski Aha vi diğeri de (Yeni Aholko). Eski ârdaa * Atöğıde, Yeni Aholko da yu- Mühieyz Meharlerimizde, . bu dem de şekillere yazılmıştır; ÇAhıla- Pati kalir — Ahilkuk). Biz, ekseri. z mdığı sekli tercih ettik. düğü için, derhal orada bir ikamet gâh inşasına başlanmış; (Aşolta) da bulunan &ilesini de oraya naklet- mişti, Aholko mevkii, hakikaten mü- him bir kiymeti haizdi. Bu mınta- ka - o tarihte - Rus istilâsi al- tında bulunan Çeçenistan hududu- na pek yakın olduğu için, Çarlığın muzır propagandalarile fena hal de zehirelenmişti, Halbuki; Çar or dularına karşı yapılacak harekât i- çin, burası en münasip bir merkez di. Ve şimdi imamlığın merkezi o- raya nakledilince vaziyet değişi cek, artık bu mıntakada İmamlı- ğm nüfuz ve tesiri altına girecek- ti. Sonra.. mevkiinin sarplığı dola- yısile düşmanlar tarafından da ko layca ele geçirilemiyecekti. Bura- sı, tam mânasile bir kartal yuva- sı idi... Avul, Suluk nehrinin garba doğru dönen ayağının, yalayarak geçtiği yalçın ve yekpare bir ka- yanın üzerinde idi. Bu kaya, baş- döndürücü bir irtifaa malikti, Her hangi bir düşmanın burayı ele ge- çirebilmesi, ancak fevkalâde feda- kârlıklara mütev fu. Şamil buraya yerleşir yerleş mez; evvelâ muhitindekilere iyi bir ders vermişti. Hürriyet ve is- tiklâl mücadelesine lâkayıt kalan- ların, düşman propagandalarına ka pılanların en küçük bir merhame- te mazhar olmadan en şiddetli te- dibe duçar olacaklarını ilân etmiş- ti. En kati bir lisanla söylenen bu sözler, derhal tesirini göstermişti. iş olarak; Çarlığın propagandalarile mücadeleye gi- rişmişti. Çarlığın Generalleri, va- kit vakit celbederek, onlara Çar hükümeti. nin kudret ve azametinden bahset- mişler; — Tapılacak ve korkulacak, an- cak iki kuvvet vardır. Gökyüzün- de, Tanrı.. Yer yüzünde, Çar... Ça- rın orduları, sizin aklınızın alamı- yacağı derecede çok ve kuvvetli- dir. Size, şöyle anlatalım.. Eğer şu, başlarımızın üstündeki gök kubbe yıkılsa; Çarın ordusunun süngüle- ri, onu tutmaya kâfidir.) Demişlerdi Yine bu Generaller, maiytlerin- deki askerlere de - resmi emirler arasında - sık sık münasebet geti- rerek şu sözleri tekrar etmekteler di: - Gerek Şamilin, ve gerek dağ liların kahramanlıkları hakkında işittiğiniz sözlere inanmayınız. Bun- lar, ancak ahmakları aldatmak i- çin uydurulmuş olan şalrane efsa- pelerdir. Bu tantanalı ve mübalâ- ğalı masallara inanıp ta, ne Şami- in ve ne de dağlıların karşısında, zerre kadar metanetinizi sarsmayı nız. Onlar, ne sizden cesur, ve ne de sizden fazla nişancı değildirler. Biz, mukaddes Çarın sadık tebaa- İarı;; denizlerin kumundan daha o mintakanın reislerini | çoğuz. Ve İstersek, dünyanın bü- tün varlığını bir anda silip süpü- reçek bir deniz dalgası oluruz. Bu nu biliniz. Ve her tesadül ettiği niz Çeçene, Avara, bütün dağlıla- ra, böylece bildiriniz. (Devamı var) Valide Hanı Yıkılırken İstanbulu güzeleştirmek için, köprübaşındaki sayın Valide Hanı- » nın yıkılmağu başlanılması İstan- bulun sağlığı bakımından da pek hayırlı bir inkılâbin başlangıcıdır. İstanbullular, şehrin güzeli çin şimdiye kadar bir şeyin feda e- dildiğini görmeye alışmadıkların- dan, hattâ Yenicamiin önünde di ha pek yakında yapılan o çi tramvay bekleme yerinin ını gördüklerinden, geçen gün Yaş lıca bir zat Valide hanının önünde durmuş, hayretle bakıyor ve göz- belli oluyordu. Divany: zarların kaldırılması düşünüldüğü vakit, buna izin vermiyen salâhi- yet sahibinin: — İstersem, imi inin bahçesine gömerim... Demiş olduğunu duyarak şehirle rinin güzelliğinden ve temizliği, den umut kesen İstanbullular, V lide Hanının yıkıldığını gördükten sonra. İstanbulun güzelliği ve sağ- hıı için bu devirde herseyin müm- kün olacağına artık inanabil ve Bir şehri, güzelleştirmek e şehrin sağlığına hizmet demektir. Güzel. liğin kendisi insanlara neşe veri; Neşenin de insana sağlık getirdi. ğ ha hacet yoktur. Ağır has- taların hile neşeli bir haber üzeri. ilik hissettiklerini elbette gör yahut duymuşsunuzdur. gonağı- ni muhitin güzelliğine uydurmak için güzel ve temiz olmaya çalışır. En temiz halk en güzel şehirlerde gö- rülür. Temizlik te daima sağlığın temelidir. İstanbul güzelleştikce elbette te- miz olacaktır. Valide Haniyle öte- ki binalar ortadan kalkıp ta Yeni- camiin © azametli güzelliği meyda- na çıkınca İstanbullular yanıbaşın- daki Balıkpazarının çirkinliğine ve ki ine elbette tahammül edemi yeceklerdir. Güzel bir şehirde yağmur yağın- en düz ve cilâli sokaklar daha iyi temizlenir. İstanbulda yağımır ya- Eınca şehrin sağlığı için âdeta bir felâket olur. Çünkü yamrı yumru çamur bağlar, aylar danberi tamir edilemiyen çukurlar da kirli sular günlerce kalır. So- kaklardan kalkan rutubet evlerde- ki halkın sağlığını bozar, İstanbulun güzel binalarını ka- palan çirkin yapılar ortadan kalk. tıkca, güzelliği meydana çıkarmak için yalnız yıkmanın yetişmediği elbette daha iyi anlaşılacak, İstan- bulun sokakları da elbette gittikçe daha temiz olacak, İstanbul da hal kın sağlığını bozan sokak rutuhe- tinden kurtulacaktır, Onun için, İstanbulun güzelleş mek yoluna girdiğini müjdeler bi, Valide Hanının yıkıldığını gör- mek, şehrinin temizliğini ve sağlı. ğını düşünen her İstanbulluyu se- vindirecek bir hâdisedir, , Fakat İstanbulun içtimat merke- zi demek olan Köprü başında bu hanın İstanbulun eski hayatında mühim bir veri vardı. Hele onun içerisindeki Valide kıranthanesi İs tanbulun meşhur bir buluşma yeri idi. Rahmetli Ahmet Rasim Valide kıraathanesinin yıkıldığını görsey- di oradan ne kadar güzel hâtıralar Yazacaktı. Bizim hekimleri; tarihinde bile Valide kıraathan, nin bir hâtırası vardır. Yeni hekimlik mektehimizi ku- ranlardan Kırımlı Aziz Bey bir gün orada Boğaziçi vapurunun vak- tini beklerken o zaman eeride de. rada yanındaki kadehini ağzına gö türerek dilini ti yaklaşınen, meye davranırken, biraz ötede ka- dehleri üst üste yuvarlıyan bir zat kendisini tutamaz: — Ben adam, der, ictiğin topu to pu bir kadeh. Onun da parasını mı vermiye kalkışıyorsun. Haydi git işine! Büyük doktor tebessiim ederek çıkar gider. Kendisini tanımadığı için yalnız bir kadehle dilini ıslat- tığından dolayı ayıplamıs olan meş hur şair Kâzım Paşa, ertesi gün doktoru bularak özür diler... Bu hikâyevi istediğiniz gibi tef- sir ediniz, fakat doktorların rakı içebildikleri mânasını çıkarmayı» mız. Şimdiki doktorların hepsi Ye- yilayın tabii azasıdır. BAHÇE - ÇIÇEK T abiat, yaşamakta bulundu- ğumuz jeolojik zaman ara- zisini iki yüz elli binden fazla ne- batlarile söslemiştir. Bu nebatlar iki büyük grupa ayrılmıştır. Bi- rinci grup çiçek dediğimiz göste- rişli, renkli, kokulu, meyve ve to- hum veren uzuvdan mahrumdur. Buna fen dili ile Kriptogam diyo- ruz: Fujerler gibi. İkinci grup ise; çiçekli olan nebatlardır. Fakat bün ların arasında da yurdumuzun ik- limlerinde çiçeklenmiyen bazı cins ler ve neviler vardır. Salon Palmi- yeleri Tropikal iklimin bu cins nebatları çiçeklenebilecek ka- dar inkişaf edebilmek için mühtaç oldukları hararet derecesini iklimi mizde bulamazlar. Bundan dolayı çiçeklenemezler. Bazı cinsler ise ancak Yaşlandıkları zaman çiçek & çarlar. Camlar, şimşir, kamarops gibi. Lükin bunların da çiçekleri makbul değildir. Memleketimizde çamlara çok rağbet gösterilmekte- dir. Bilhassa Avrupa çamı denilen (Abies - Köknar), Sedrüs (katran çamı), lâdin veya (Epicea) dediği- miz Doruk, ağaçları gibi kât kat büyüyen mahrut şekilli çamlarla; sütun biçiminde büyüyen porsuk (Taksüs) ler, mazi ve Biotalara her bahçede, her parkta geniş bir mev- ki verilir. Çamsız bahçe ve park ol- mez kanaati bütün park ve'bah- çe yaptıranların dimağında yer et miştir. Evet! çam cinsleri çok gü- zel, manzarası, rengi ve şekli sevi len ağaçlardır. Lâkin bunlar an- cak büyük ve çok geniş parklarda birkaç cinsten yapılacak 4 - 5 a- gaçlı kümeler veya münferit ola- rak dikilmek kullanılmalıdır, Unutmemalıdır ki, servi ve mezi- den başku hiç bir çam budamaya gelmez, kurur. Halbuki çam büyü- düğü zaman geniş bir sahayı işgal ettiği için, en ince itinalarla ya- pılacak parkalrda 10 - 15 sene sonra; İntizam, sty) kalmadığı gibi bahçede çiçek dikecek saha da kal maz. Anadolu Banliyö köşklerine dikkat ediniz, Boğaziçi yalılarına bakınız, hiç birinde bir bahçe gö- remezsiniz.... Çamdan koruluk : Ç m cinslerinden en güzel ve en zengin koruluklar ya- | pılır. Koyu kesif, yeşil renkli çam ların, gümüşü, karyağdılı, köknar- ların meyilli arazide husule geti- Teceği manzara ne kadar güzeldir değil mi?. Boğazda Hidivin, Al man sefaretinin, Hidiv İsmail Pa- şanı, Fransız Kız mektebinin, Bey kozda Abraham Paşanın koruları bunun zengin birer nümunesidir. Fakat Kızıltopraktan Bostancıya kadar olan köşklerin çamlıklarına bir bakınız. Altında oturacakların bunalmamalarına imkân yoktur. Çam koruluğu geniş yerlerde ya- pılır, Dar bahçelerde dikilecek çam lar ya kesilmeğe veya sıcak olan altlarına ip gerip çamaşır asmağa yararlar... Park ve bahçelerde şe- killi (Forme) çam dikmek isteni- lirse, kullanılacak çam cinsleri an cak, mazı ile ağır ve geç büyüyen ehrsmi porsuktur. Fransiz styli parklarda da ya bunlar veya şekil lendirilmiş olarak: şimşir, defne, cüce Japon çamları, Ligustrum ile taflan çeşitleri, Aucuba, Zakkum, mütedil yerlerde Kamaraps gibi kı Şın dahi yapraklarını dökmiyen a- Baçları tercih etmelidir. ie ÇİÇEKLİ AĞAÇLARIN EN MAKBULLERİNDEN : BERBERİS En Güzel Çiçekli Ağaçlar Hangileridir ÇI İN YAZAN: | Lütfi Arif | Kenber , N rrermeemnne GLAYÖL izel çiçekli ağaçlar içekli ağaçların en iyileri, çiçeklerini uzün müddet muhafaza eden cinslerdir.. Bunla- rın arasında yapraklarını açmadan evvel turfanda çiçek verenlerdir: Japon ayvası, pembe erguvani mağ nolya, Farsitya, güzel kokulu Ka- likantüs nevileri, katmerli çiçek el ması, çiçek kirazı, çiçek şeftalisi, çiçek eriği gibi. Kenar ve orta tarh lara dikilen bu ağaçları budaya- rak şekil verdirilebilir. Mevsim i- tibarile Nisan, Mayıs ve Haziran- da çiçeklenenlerden: (o Diervilla, Spireâ çeşitleri, Kronilla, ağaç $a- kayiki, leylâklar, Potentilla, Rhus cotinus, fulbahar (Filadelfüs), ha- nimeli çeşitleri, itea, Lirodendron, Cytisus, Dötzlalar, Eksochorda, Cotoneasterler, Clethra, Ceanotüs, Colutea, Celtis, sarı salkım, Berbe- ris, Artemisia, Amygdalis, Akebi- ra, Andromeda gibi cinslerin rehk renk çeşitleri en makbul olanlar. dır. Bu cinslerin ekserisi çelik ve- ya daldırma ile çoğaltılabilir. Çe- likleri eylülde gübreli ve kumlu bir toprakta biraz gölgeli bir yerde yapmalıdır. Türk çiçeğidir : Korint halkı arasında A- ğu adı verilen rododendron ların anavatanı Karadenizde Ereğ liden itibaren Trabzona kadar uza- nan sahil mıntakasıdır. R. Ponfi- Pontos adiyle tanınmış olan bu ha validen Avrupaya naklolunmuş- tur. Elân Karadeniz sahil mınta- kasında bunların binlerce ve bin- lerce fidanları mevcuttur. Yurdu- muzun bu fidanlarından yalnız sa- rı ve mor çiçekli olanları vardır. Halbuki Avrupalılar bu iki cins- ten pembe, beyaz, kırmızı, krem, karmen renkli ve benekli benekli yirmdien fazla çeşidini elde etmiş lerdir, Avrupada çok makbul bir fidan olan rododendronların yap- rağı ve çiçeği zehirlidir. Bundan dolayı Ağu adını almıştır. Salon- lar için, mutedil iklimdeki park ve bahçeler için gösterişli ve dayâa- nıklı bir çiçektir. Ayni mıntaka- nın diğer bir çiçekli fidanı da sa- Tonlarımızda bulundurduğumuz a- calya (Azaleü) ların sarı ve'pem- be çiçeklileridir. Bunun da menşel Pontos olduğundan A. Ponticum a- dımı almıştır. Bu da açıkta yaşı yan ve park için kiymetli çiçekli bir ağaçtır. Hangi toprağı severler? (Ç ipi ülüğeri baü bep si ayni toprakta yetişirler. İstedikleri toprak eski gübre ile gübrelenmiş kumlu ve killi, buğ- day toprağı denilen kırmızı, sarım trak renkli topraklardır. Kireçli topraklardan hoşlanmazlar ve $az la kireçten kısa bir zamanda Klo- roz dediğimiz sarılık hastalığına tutulurlar, Çok Su tutan yalnız kil li topraklardan da hoşlanmazlar. Bunun için ağaç dikilecek yerin toprağını değiştirip iyi bir harç ha- zırlamalı ve bu harçlı toprağa fi- danları dikmelidir. Yalnız acalya- lar, rododendronlar, ancak funda toprağında yetiştiği için bunların mutlak surette bu cins toprağa ve- ya hiç olmazsa yaprak ve ağaç çü- rüğünden yapılmış fundalı bir har ca dikilmes! lâzımgelir. Mutedil ik limli park ve bahçelerde, bu iki fidanı soğuktan muhafazaya ihti. yaç yoktur. Fakat soğuk yerlerde bunları yere dikmemelidir. Fıçı ve ya Bak denilen ağaçtan yapılmış muntazam şekilli büyük sandıkla- ra dikmek daha muvafıktır, Dr. HAFIZ CEMAL Dahiliye Mütehassısı Pazardan manda saat (14,30 dan 18) e kadar. Sah, Cumartesi (930 dan 12) ye kadar fıkaraya meccanen Divanyolu No. 104 Telefon: 21044 - 22398 Zührevi ve cilt hastalıkları * Hayri Omer Yğleden sonra Beyoğlu Ağacam sarsısmda No. 133 Telefon:4$5X

Bu sayıdan diğer sayfalar: