28 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

28 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sub hk... 2 A 28-35-9383 ke YAN'ın hedefi; ırde, fikirde, har- #yde temiz. dürüs samimi olmak, Karlim © gazetesi o olmiya çalışmaktır. >. ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 100 Ke, 2800 50 Kr, 1500 M0 Kr, 3Ay 800 BO Kr, 1Ay 200. Er, Milletlerarası porta itthadma dahil ol- Miyan memleketler için 30, 16, 9, 84 lira dir. Abone bedeli peşindir: Adros değiş- İrmek 25 kuruştur. Cevap için mektup İsra 10 kuruşluk pul ilâvesi lizumdır. 1 Sene BAy ————— GÜNÜN MESELELERİ i i Dünyada Borçsuz Memleket Yoktur Yazan: M. ZEKERİYA Medeni hayatta bir ferdin borç- uz, bir ticarethanenin kredisiz ya- Şaması mümkün değildir, borç ve kredi, dürüst insan ve müessesele- Tin hakiki sermayelerini teşkil eder. Borcu ve krediyi istihsale yarıyan, İşi büyüten, hayatı genişleten işler- de kullanmasını bilmedikçe, modern €emiyetin bu kolaylıklarından İsti- İade etmemek, kâr değil zarardır. Milletler için de böyledir. Bügün dünyada borçsuz millet Yok gibidir. Yalnız Finlândiyanın ne dahile, ne de harice karşı borcu yok- tur. Fakat bütün diğer memleketle- Tin hem dahile, hem harice borçları vardır. Bu borç miktarı o milletin serveti, istihsal kabiliyeti, mali ve iktisadi kudret ve kuvveti ile müte- nasip olur. Dünyanın en büyük borcunu taşi- yan memleket Amerikadır. Ondan sonra İngiltere gelir. Aşağıdaki lis- te, bellibaşlı devletlerin dahili ve ha- rici borçları hakkında bir fikir ver- miye yardım edebilir; İngilterenin borcu: 74497,300,000 İngiliz lirası, Bulgaristanın harici borew 171 milyon altın frank. “Gekoslovakyanın:, Hare... borcu || 14, 039 milyon Kuron. Fransanın: Hariel bottu 2 milyar 628,771,000 frank. Dahili borcu 351 milyar 538,000,000 frank. Almanyanın borcu: 15,247 milyon mark, Macaristanın borcu: 1,965,632 Pen ko. İtalyanm: Dahili borcu 101,241 milyon liret. Harici borcu 259 mil. yon dolar. Polonyanın: Dahili 1,282 milyon Zloti (20 kuruş). Harici 3,002 milyon Zioti, Rumanya: 108,448 milyon ley, Bu- nun 718,478 milyonu haricedir. Sovyet Rusya bile her sene geniş! mikyasta dahili az akdeder. Dünyada en az borcu olan memleket Türkiyedir, » Borçtan Korkulmaz Demek ki borçtan korkulmaz. Şu şartla ki borç alınan para istihsalde kullanılsın, meyva versin ve faizini ödedikten sonra memlekete de kir bıraksın. Bilâkis kredisini iyi kullanarak memlekette iş hacmini genişletmek, Yapılınası lâzım gelen sınai miesse- seleri bir an evvel kurmak, memle- ketin iktisadi kalkınmasını süratleş- tirmek bir milli vazifedir. Bu bakımdan Londra Citysinin Türkiyeye açtığı 100 milyon liralık kredinin büyük kıymet ve ebemmi- yeti vardır. Bir defa Londra Citysinin bize ka- pılarım açması Türkiyenin iktisadi inkişafını ve mali kuvvetini kabul ettiğini bültün cihana ilân etmesi de- mektir, Bu hareket Türkiyenin bey- nelmilel mali itibarını artıran en mühim hâdise, Çünkü bütün dünya maliyesine hâkim olan iki merkez vardır: Biri Londrada City, ötekisi Nev- york'ta Wall Sireet'tir, Bunlar dün- yanın mali müvazenesini ellerinde bulundururlar. Dünyanın hakiki hâ- kimleri bunlardır. Siyaseten galip o- lan milletlerin City ve Wall Street önünde diz çöktükleri çok görülmüş. tür. Bu sebeple City her millete ko- lay kolay para vermez, bir millete kapısını açtı mı o milletin maliyesi. ne ve iktısadi inkişafına güvenilebi- Jir demektir. City Türkiyeye yalnız - İNGİLİZ KARİKATÜRÜ: ive Şehidi Olan İki yazımda Garp medeniyeti- nin alınmasına candan inanan ilk yenilik kahramanlarından ve şehit- lerinden birisinin iki eserini tanıt mıya çalışacağım. Bunlar Nevşe- hirli İbrahim Paşanın Yeniposta- hanenin arkasında Acımusluk yo- kuşunun başındaki “Mektebi Sub- yani,. ile Şehzadebaşındaki külli- yesidir. 214 yıl önce şahlanan bir irtica teceddütperver bu Türk dâhisini pa ramparça etmişti, Ayaklarına ip bağlanarak bir leş gibi sokaklarda sürüklenmiş, cesedinin her parça- si bir kaldırımın üstünde kalmıştı. Çiğerlerini, barsaklarını okediler, köpekle yemişti. Yalniz paşayi se- ven teceddüt havarilerinden bir- kaçı onun gizlice toplıyabildikle- ri bir avuç etini bir zenbil içinde getirerek gece, Şehzadebaşındaki Darülhadisinin bir köşesine göm- müşlerdi. (1) II. Ahmedin damadı ve sulh- perver bir diplomat olan İbrahim Paşa, ayni zamanda kuvvetli bir şair, yüksek bir ilim ve sanat hâ- misi, Garp medeniyetinin yüksek- liğine inanan bir sadrazamdı. Tür- kiyede Avrupa tarzında şehirciliği ve ilk matbaayı o kurmuştu. Ta- mamen ölen Türk çiniciliğini di- riltmek için Tekfur sarayında bir fabrika yaptırmıştı. Her defasında şehri yalayıp, yutan yangın ejderi- (1) Hadikatülvüzern zeyli. Sayfa 29. kapılarını açmakla kalmamış, ii tisiz para vermek gibi fevkalâde bir| jest yapmıştır. Türkiye maliyesi ve vatı için bundan büyük bir olamaz. Cümhuriyet hükümeti hu krediyi, işahlar devrinde olduğu gibi se İnhete, yahut Meşrutiyet devrinde olduğu gibi memur maaşlarını öde- miye değil, doğrudan doğruya mem- leketin inkişafına, müstahsil saha - lara ve verimli işlere hasredecektir. Bu da Türkiye için ikinci bir ka. zançtır. Çünkü inkişaf sürat kaza- nacak ve Türkiye bir an evvel kal kınma imkânma malik olacaktır. İbrahim Paşanın Bu Pırlanta Eserini Daha Fazla Bu Halile Bırakamayız. —YAZAN: İbrahim Hakkı Konyalı ni ezmek için tulumba ocağını tesis etmişti, şehre temiz bir çehre ver- mek için bütün surları tamir ettir- miş, İstanbula gelen Garplılara muntazam bir liman göstermek i- çin de Beşiktaştan Kabataşa kadar rıhtım yaptırmıştı. Bütün bunların fevkinde, ana kitapları dilimize çe- virtmek için içine en yüksek ayar- daki şair, edip ve bilginleri alan bİr Yeni Postane arkasındı 4 « iza yn SR... Nevşehirli ilim heyeti kurmuştu. (2). Halka brahim Paşa mektebinin harap hali Avrupa tarzı parklarda, mesireler- de teneffüs etmek ve eğlenmek zevkini tattırmak için Kâğıthane- de Sâdabadı yaptırmıştı. Üsküdarı Suya kavuşturmuş şehri ve Boğazi- çini yer, yer bahçelerle süslemişti. Türkün eski ve tarihi bir çiçeği o- Jan lâle çeşitlerini sekiz yüz otuza çıkartmıştı, Garp (medeniyetini yurtta yaymak, halkı maddeten ve mânen yükseltmek için sulhçü bir siyaset takip etmişti. O, Nedim, Surname sahibi Vehbi, Ahmet Ney li, Nahifi Safai gibi şairler, Dürri Efendi gibi âlimler, Raşit ve Sami gibi tarihçiler, Durmuş zade gibi hattatlar yetiştiren bir muhit ya- bütün hizmetlerinin üstünde yer a- lan bu faaliyetini Asım tarihinden aynen takip edelim: (5) “Memaliki mahrusal padişshide efrenç rahipleri cinsinden bazı şeyatini ins kasa $ı fasit ve garazı kâsit ile devri bilât ve emşar ve taraf taraf keştüyüzar edip rum ve ermeni makülesi ehli zimmet raiyyeti ayini ati ve mezhebi batılı ef. venciye davet ve bazilermin derunlarına tesiri füsun ve sohbetleri manendi il- leti firengi sirayet etmekle dini dirin intikal ve Ayini efrenci ile intihal etii- rip bu tarikle binayı mebanii mefasit ve ihtildi ve İlkay tezevvürü mekayıd ve ihtiyale tasaddi! ettikterinden nice etra- fn ebli zimmet resyası süddel sandele iştikâh etmelerile ahitnamei hümayun mucibince kadimden konsolaslar Ik ratmıştı. Paranın kıymetini yükselt edegeldikleri mahellerden geyri yerler - mek için ciddi ve esaslı tedbirler al mıştı. Avrupa ile, bilhassa Fransa ile müsait şartlarla ticaret mua- hedeleri yapmış, ihracat işlerini yo- Yuna koymuş, ihtikârla mücadele etmiş, (3) ticarette milliyetçiliği bâ kim kılmıştı. (4) Garp sanatkârları İstanbulu bir Kâbe gibi tavaf etmiye başlamışlar dı. Frenk ressam ve edipleri şark güneşinin yarattığı renkler ve çi- çeklerden kendilerine mevzular se- çiyorlardı. brahim Paşa, din propagan dasının, misyoner faaliye- tinin zararlarını iki asır evvel tak- dir eden, yeni bir ifade ile lâyik bir vezirdi. Frenk papazlarının yurt ta dölaşmalarına ve bilhassa ekal- Niyet unsurları arasına fesât tohü- mu saçmalarına mâni olmak için Şiddetli tedbirler alıyordu. Paşanın (2) Asım tarihi, Sayfa 538 (3) Asım tarihi, Sayfa 363 “. (4) Asım tarihi, Sayfa 468 * de efrenç rahipleri ikamet ve ifeadı ra- iyyet kastile © seyahatten menolunup mütenebbik olmıyanları o bulundukları mahallerde &hiz ve hapis ve tarafı dev- ete ilâm olunmak için Rumeli ve Ans- dolunun etraf ve eknafına neşri mena- gir ve ahkâm kılındı... lusun siyaset, edebiyat, kül- tür, sanat, neşir ve fil halarında inkişufına ve tekâmi ne hizmet eden bu büyük Türkün alnına softalar bir sefahat damga- sı vurdular. Fakat bu damga onun için bir Teke değil, iftihar o madalyasıdır. Türk tarihinin tedvini için heyet- ler teşkil öden İbrahim Paşa, in- kılâp ve teceddüt adına heykelinin dikilmesi lâzım gelen bir Türk u- Iusudur. Onun teceddüt fikirlerini ve hareketlerini hazmedemiyenler ona İftira ettiler ve ona sefih ve sarhoş dediler. Paşanın hal tercü- mesini yazan bir tarihçi zamanının vefasızlığını ve kadirnaşinaslığını şu mısrada söyletiyordu: (5) Asım tarihi. Sayfa 314 Ibrahim Paşa Mektebinin Bügünkü Acıklı Vaziyeti ek Devrinde, İnkılâbın Piri “Unuturlar seni biçare, hemen öl- meye gör” Bu kadirnaşinaslığın bize kadar u zanacağını takdir eden Nevşehirli bir taraftan şehirde yeni mesire- ler, kasırlar, bahçeler kurarken ö- bür taraftan da kondi heykellerini kendi elile dikiyordu: Adını dahi kendi verdiği Nevşehirde imaret, kervansaray, hun, hamam, İstan. bulda mektep, darülhadis, çeşme, su yolu, sebil, cami ve mescit yap- tarıyordu. (6) Teceddüt uğruna tan veren bu adamın diktiği irfan ve içtimai yar dim âbideleri şimdi gözlerimizin önünde harıl harıl çöküyor. Cebi- nizde biraz sonrs göz pınarlarınızın boşaltacağı yaşları kurutacak men- dilleriniz varsa buyurunuz size Ye- nipostahanenin arkasındaki mekte- bini göstereyim: Kutucunun üstünde yükselen şu baykuş yuvası, işte tarihe ad ve- ren birçok büyüklerin yetiştiği İb- rahim Paşa mektebidir. Kubbesi- nin üstü meyvasız ağaçlar fidanlı- ğına dönmü, sarmaşıklı ahtapot gi- bi pençelerini narin kubbenin ek ğerlerine kadar işletmiş. Altında vahşi hayvan inini andıran şu kah- vehsnemsi yer, bakımsızlıktan, beş ön sene evvel üstünde Nedimin güftesini taşıyan kitabesi yıkıla « Tak paramparça olan sebil ve çeş- menin su deposudur. Ondan sonra da belediyenin kör kazması - yol açmak bahanesile - bu pırlanta 6- serleri yok etmiştir. Evkaf idaresi mektebin ittisalindeki arsaları pa- Taya çevirdiği halde bu tarihi kıy- meti çok yüksek dede yadiğârını ta mir etmek şöyle dursun, kiraya vermek lüzümunu bile hissetme- miştir. Komşular, mektebin duvar- larını delmişler, içerisini hurda eş ya ambarı yapmışlar. Lâle devri bütün garp eserlerine geçmiştir. İstanbula gelen her ecnebi, o dev- rin ayakta kalan hatırasının peri- şan ve berbat halini görüyor. Garp medeniyetini iktibas eden Cümhu- riyet devrinde inkılâbın piri ve $e- bidi olan İbrahim Paşanın bu pır- lanta eserini daha fazla bu halile bırakamayız. Mektep sonradan sofa haline konan üç sütunlu bir revak, bir mah zen ve bir de dört dılılı kubbenin örttüğü salondan müteşekkildir. Sa lonun kapı tarafında tahtadan bir de şirvan vardır. Allı, üstlü 20 pen cere bu salona bol ışık dökmekte- dir. Kapısının üstünde Nedimin di» vanına da geçen 10 mısradan mektebin 1138 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Gelecek yazımda size Şehzadeba |$ şındaki İbrahim Paşa külliyesini göstereceğim. (6) Hadikatülcevemi. Cilt 1, Sayfa 41 ÖPÜŞLER Balıkçının Mektubu 3E YE GR Zakariya Sertel “Matbuat içinde halkın dertleriyle alâkadar, sizi gördüm. Bu sebeple- dir ki size başvuruyorum, Ben bir balıkçıyım, ve balıkçılar cemiyeti nin 3520 numarasında muka; Birincikânun düştüm. Evimde birçok faydasız. kaldı, nihayet y ri oldum. Hiç unutmam, Nisanın İikisi idi, yatakta kendi derdimden iptidalarında hasta tedaviler mini çaresini Aklıma hemen bizim balıkçılar cemiyeti geldi. Evet, muhakkak de- dim, bana yardım ederler. Çünkü sıh hatim yerinde iken, kellemi koltu- ğuma kıstırıp, yaz, kiş Marmara ve Karadeniz Boğuzlarında dalgalarla boğuşa boğuşa tutmıya muvaffak ol- duğum balıkları balıkhaneye çeti- rir, satılan miktardan seve seve ce miyetin hakkını da verirdim. Cemiyet denilince akla hasta, alil, kendine mensup ve muavenete müh- taç Âzasına hizmet eden bir müesse- se gelir, bu sebeple 3.4.938 tarihinde hir mektupla kendilerine müracaat ettim, derdimi bildirdim. İki ay geç- ti, cevap yok. Eğer mektubuma bir kelime ile evet veya hayır diye bir cevap verselerdi yine memnun olur. dum. Çünkü hiç olmazsa üç kuruş posta pulu parası olsun cemiyet sar- fetti derdim. Ben bugün ciğerlerimden muzta- rip, bir sanatoryomda bir yatak bu- lup tedavi edilmek için nöbet bek- liyorum. Cemiyet bana küçük insa- ni bir yardımda bulunsaydı, bugün belki zayallı bir yuvanın sönmesine sebebiyet veren bu hastalığın önü alınmış olacaktı, İşte beni gözünüzün önüne getirin zavallı balıkçı arkadaşlarım, Yarın belki sizin de bu cemiyette bir işiniz olursa benim hal ve vaziyetimi batır. layınız arkadaşlarım. Necmettin Gezgin.,, Balıkçının mektubu, yatakta evi İnin yılılacağindan, çocuklarının s0- kakta kalacağından korkan bir has- tanın feryadıdır. Balıkçılar cemiye- tinin bu mektuba niçin cevap ver mediğini, kendine mensup bir has- taya yardım elini niçin uzatmadığımı bilmiyorum. Belki mktup postada kaybolmuştur. İçinden çıkamadığı mız meselelerde mektupların posta- da kaybolması ne can kurtarıcı bir mazerettir, Balıkçı denizde dalgalarla dövü- şür, cıva gibi deniz yosunlarının a- rasından suların üstüne çıkan, başı- ni oltaya kaptırmamak için insiyaki zekâsını kullanan en küçük en bü- yük balıkları yakalar, bir lokma ek- meğini çıkarmak için fırtınalarla, ö- Jümle çarpışır, bunların hepsini bilir ve başarır. Ve zannedersiniz ki, bil. Ki muhiti bundan ibarettir, Fakat balıkçının mektubundaki | “cemiyet denince akla, hasta alil, kendine mensup ve muavenete muhtaç âza- sma hizmet eden müessese gelir, cümlesi, cemiyetin o mânasını da ga- yet iyi bildiğini gösteriyor. Acaba balıkçılar eemyeti, hu mânayı niçin bilmiyor. İçtimni yardım, bugün ben sana, yarın sen bana, düsturu, cemi- yetin bütün diğer fonksiyonları ya- Balıkçının o “işte beni ogözünü- sün önüne getirin balıkçı arkadaşla- rım,, sadası, cemiyetin temellerini sarsacak kadar kuvvetlidir. Cemiyet, fertlerini topluluktan kaçıracak bir âmil değil, bütün fertlerini ağları liçinde toplıyan, müşterek gayelere birlik halinde yürüyen topluluktur. Buna ça meydan vermeli? NE enne emini Bu da Bir Fikir $ © Muhatabınızı alayla yola geti remezsiniz. Ona aptal olduğunu söylemekle onu akıllı yapamaz. siniz. Anlaşmak ve sevilmek iş- İ$ tiyorsanız hataları tebessümle karşılayınız. Muhatabınızın kty- metine inanınız ve o tarı hemmiyet veriniz. Himatsa den daha ziyade milessirdir. Na- sihatin bozduğunu iman yapabi- reyi Parbridge tr, Yirminci di harp kalka- $ cak, idam kalkacak, kin kelika- cak, hudutlar kalkacak, doğma- lar kalkacak ve insan yaşıyacak. ter. nında yer alan gayelerinden biridir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: