7 Temmuz 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

7 Temmuz 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sevdiği Kadına 3 Kurşun Sıktı (Beş 1 incide) Orta boylu genç, öne geçti. P: onu, ben de polisi takibe başladım: Genç adam bana dönmüş; — Bizim ustanın başı bir derde girdi ki, diyordu. — O adam sizin ustanız miydı? — Elbette! Zavallı adamcağız için söyle medikleri kalmadı. Şu işin iç yüzü! ne kuzum? — Sözün kısası şu kadın o adamın iki senedir metresidir. Altı ay evvel bizim ustaya yüz vermemiye başla- dı. Araya kıskançlık girdi. Bu sabah bizim usta kafayı çekti. Sonra da ki- zın yoluna düştü. Hepsi bu kadar. — Ustan kimdir? — Beşiktaşlı berber Fa berberi, Vapur Kadıköyüne yanaşmıştı. Çık tık. Çirak; — Ben, dedi, kahveci Hasen Efen- diyi bulmalıyım. Ben: — Haydi benimle şu arabaya atla da ie Haydarpaşa karakoluna arkadaşının yanma gidelim, dedim — Haydi öyle olsun dedi, #rabayâ atladık. Karakola geldik. Orada esmer, boylu, orta yaşlı bir adam, ah çekip duruyordu. Bizim çırak hemen yanı- i. Kadın Türk - Fransız Dostluk Muahedesi Hariciye Vekil Dr. Tevfi KRüştü Aras Ajans Ekonomik e Finansiye- nin Ankara muhabirine verdiği be- yanat şudur : “—'Türk ve Fransız lerinin Hatayda işbirli kurmaylar arasında Anta lünan anlaşmaların ertesi günü, neş- redimiş olmak hasebiyle bildiğiniz vesikaların imzası, Türk - Fra iğne münasebetleri yolunda, hiç hesiz, yeni bir merbeleye işarettir. Hatay ihtilâfının izelesi için iki ta- râfça sarfedilen gayretlerin bu suret- ls neticelenmesi, vakı4, bazan engel lere tesadüf etmişse de bu engeller ik hükümetin uzlaşma taz Fransız devlet adamı Bay Bone: | den gördüğümüz ünlaşma fikri Fransanm Ankara Büyük Elçisi Bay Ponsonun dostça elbirliği sayesinde | bertaraf edilmiştir. Akdedilen anlaşmaların heyeti u- mumiyesi, bize, Fransa ile Türkiye arasında yeni bir dostluk devresinin başlangıcı olacağını samimiyetle mit ettirecek mahiyettedir.” Ponso'nun sözleri Fransız Büyük Elçisi Ponso “U| refikimize şu beyanatta bulunmuş tur: skeri kuvvet iveti, müm | Memleketlerimizi birleştiren sa na yanaştı: Ne oldu, Fahriciğim? Sorma bir iştir, oldu. Sen kimsin efendi? mun çırağıyım., Ayni polis beni göstererek: — Ya bu bayan? Hemen atıldım. elimle çırağı gös- tererek: — Ben de onun arkadaşıyım. — Tamam! Öyle ise hepiniz otu- rün. Beri yanda genç bir çocuk söyle niyordu: — Nereden giydim, şu kalive ren- gi elbise, Niçin? dedim. — Yanlarında oturuyordum, dedi. İki kadın, ben de onlarin karşısında, benim yanımda da Fahri, Birdenbire elini cebine attı. Bir tabanca çıkardı. Tam tetiği çekeceği sırada bayanlar» dan yaşlıcası “hemen » kolünü' tüttü. “Yan! üç kurşun boşa gitti “Beni şahit diye tutarlar, kaçayım, dedim. Kati- İin de benim de üstümüzde kahve rengi elbise vardı. Fakat “katil ka- Şiyor,, diye beni yakaladılar. Bu se- İer şahitliğe razı olmıya mecbur ol- duk. Derken karakolun önünde bir araba durdu. Fahrinin metresi Hayrünnisayı ge tirdiler, Orta boylu, etine dolgun, be yaz, güzelce bir kızdı. İşe pek ehem- miyet vermiyor görünüyordu. Beri tarafta berber Fahri dert ya- nıyordu. Yemedim, yedirdim, içmedim, içirdim. Bak beni ne hallere soktu. Şu sev- danın gözü ne körmüş be, Aklı olan insan kadından kaçsin. Kadın, o ne belâdır? Polis, hiç sesini çıkarmıyordu. Be- nim yanımdaki çırak atıldı — Doğru söyledin, kardeşim. Al benden de o kadar. Ben daha hapis-| haneden çıkslı iki ay oluyor. 4 sene- dir içerdeydimDoğrusunu söyliyeyim mi, ben de Kadıköyüne bir kadının beynine birkaç tane indirmek için geçiyordum. Amma kısmet buraya ,gelmekmiş. Olsun, fakat ben yine gi- döceğim. İstintaklar yapılıyordu. Herkes başka bir hikâye anlatıyor- du. Fahri, cebinden bir deste resim çı- karıyor; — İşte, diyor, geçen sene beraber çıkardığımız resim. İkisinin başbaşa alınmış bir res mi. Hemen çırağın yanına koşuyo-| rum, — Kuzum bana bu resmi alsanıza! Güç belâ beceriyor. İşte yukarda res- mini gördüğünüz resim, Fahrinin Haydarpaşa karakolunda ağlıya ağlı. ya baktığı, elinden düşürmediği re- simdir. — Beni, diyor, galiba kefalete rap- ten bırakacaklarmış. — Allah kolaylık versin, diyor. Çirakla beraber çıkıyoruz. Birlikte arabaya atlıyoruz. Onu, Kadıköyünde kendisini hapi ssnede aldatan metresini vurması İ- çin bırakıyorum. mimi dostluğu tarsin eden bir mua- kedeyi Türkiye Hariciye Vekili ile birlikte imzalamakla ne derece me- sud olduğumu dün söylemiştim. 193 de, yeni Türkiyenin ilk günlerinde müşterek faaliyetimize açık olan bü- tün sahalarda dostça bir elbirliğinin temellerini atmış olan ilk Ankara an- laşmasını zihnimden çıkaramazdım. Fransa, 1936 Temmuzunda, düny: nin bu kısmında Türkiyeyi âdeta su hün bekçisi yapan Boğazlar anlaşma- sına memnüniyetle iştirak etmiştir. 29 Mayıs 1937 anlaşmaları, ayni zih niyetle, Türkiye ile Suriye arasındaki hududun emniyetini temin etmiştir :| ç ın Şarkta devam ine gene fayda kı surette yardım etmiş oldukları an- İaşılmakta gecikmiyocektir. Burdan dolayıdır ki dün imzalanan anlaşmaları, yâni Fransız - Türk dost luk muahedesi ile rek bı meyi on yedi Sene evvel lila olan eserin tetviçi telâkki edebiliriz. Bu eserin tahakkuku bazı kimsele-| re bati görünmüş olabilir. Fakat o e- ser, hakiki mevzuundan ketiyen ay- rılmamış bir fikrin devamlılığı ile ta- Kip olunmuştur. | Bununla beraber vazifemizi henüz İmıyan koca Yak “İyalara sürükliyen yemyeşil ormanın | i kilirken, doymamış bir tek tarafı - inın maketini, otelde görmüşsünüz - İlin üzerinde bulunduğu, yolun sağ ta- z AN Yalova En Modern Saat 18 de Köprüden tıklım tık-| lım kalkan vapur, hemen bütün yü- künü Adalara boşalttıktan sonra, Ya- lova yolunu tuttu. O zaman, bir ge- ce kalmak Üzere kaplıcalara giden gezeteciler, kendilerini hususi bir yatta zannettiler. Çünkü vapurda | kendilerinden başka yolcu kölma- mıştı. tel Termala vardığımız saat tam 21 di! 15, 20 sene evvel, bu saatlerde içinde ihtimal bir tek mum bile yan| a, binlerce ampu-! zaman, İlün ışığı içinde, nur yağmuruna tu- tulmuş ilâhi bir ülke gibi parlıyor-| du! İ 180 odasının her penceresi yem- yeşil bir cennete açılan Termal ote- linin geniş terasına Karpiç'in usta eliyle kurulan zengin sofra, neşemi- zi büsbütün artırmıştı? | Her köşesi insanı dinlendirici hul esrarlı cazibesi gözlerimizi doyurdu. Genç sevimli ve nöşell kızlardan müteşekkil orkestranın sanatkârane denilebilecek bir maharetle çaldığı havalar kulaklarımızı doyurdu. Hafif bir rüzgârın ormandan top- leıp havaya savurduğu çiçek ko - kuları, burunlarımızı doyurdu. Kar- piç'in hazırladığı nefis yemekler, de- z ve dağ havasının büyüttüğü iş - tahımızı giderdi. Kahkaha atmaktan da yorulup i- çinde akla gelen ve gelmiyen her türlü konfor bulunan odalarımıza çe miz kalmıştı: — Tecessüsümüz! Yalovayı karış karış gezmek, Ya- İovanın göze görünmeyen sırlarını öğrenmek, Yalovanın, her pinarın - dan şifa kaynıyan ruhunu kavra -| mak, anlamak istiyorduk. Bizi ertesi sabah, şafakla beraber yataklardan kaldıran sebeplerin en başında bu tecessüs te vardı. Bere - ket kaplıcalar müdürü değerli dok- tor Bay Nihat Reşat bizim bitip tü- kenmiyen sorgularımıza cevap ye- tiştirmek zahmetinden kaçınmadı; — Biliyorsunuz, dedi, Yalovanın İmarı tekarrür ettikten sonra, Prost tarafından bir plân hazırlandı. Plâ- dür, Sonradan, bu plân üzerinde ba 41 mühim değişiklikler yapılmasına lüzum görüldü. Şimdi, otel Terma- tamamlamış değiliz, ve dost Suriye ve Lübnan da, samimi ve açık olan bu politikaya zamanında iştirak ede- çeklerdir, Hasılaları dün aynen ncş-| redilmiş olan müzakereler ancak bu sahada cereyan etmiştir. Modern Türkiyenin muakadderatı- nı sevk ve İdare eden, ve eminim ki, memleketimiz hakkındaki duyguları da memleketi için beslediğimiz sevgi ve yüksek saygı hislerinin ayni olan| mümtaz Şef'i şu esnada hürmetle ana rım.” Erenköyde Bir Kuyudan Silâh, — | Cephane Çıktı (Başı 1 incide) Tahkikatı idare edenler bu husus- ta pek sıkı bir ketumiyet göstermek: tedirler, Maamafih mahallinde 'yap- tığımız tahkikata göre, hâdis3 haddi zatında o kadar mübim değildir. İçerenköyünde bir köşkün bahçe- sinde metrâk bir kulübe temizletil ken ilk önce bir mavzer tüfeği bulu muş ve keyfiyetten zabıta haberdar| edilmiştir. | Bundan sonra, devam eden araştır mada birkaç tüfek daha çıkarılmış | tır. Kuyuda bir miktar da cephane İ bulunmuş, ve az sonra bir takım bom ibalar da zuhür edince endişe uyandır mıştır. Bunların kuyudan çıkarılma. sı tehlikeli olacağı için keyfiyetten mütehassıslar haberdar edilmiş, mü- tehassıslar bombaları muayene ettik leri zaman bunların çok eski ve pat- lamaz hale gelmiş şeyler olduğu ne- ticesine varmışlardı Bunların Mütareke devrinde E- renköyde ve civarında bulunan İn- giliz talimgâhlarından kaçırılmış, bi lâhara çıkarılmak üzere bu metrük kuyuya atılmış, fakat çıkarılması u- nutulmuş #ilâh ve cephaneler olduğu tahmin edilmektedir, Zabıta tahkika- Sevim Zekeriya SERTEL ta deva etmektedir. rafına düşen kisim, “tedavi muntaka- * olarak ayrılmıştır. Bu yolun ni- hayetinde, Çınar oteli var. İçme su- larının membaları bu otelin arka - sında kalıyor. Bu membaları meyda- na çıkarmak için, Çınar oteli yıkı - Jacaktır. Termal otelinin karşısındaki par- kın ilerisine, büyük bir gazino ku- rulacak. — Yapılan tesisat, suyun faydalı bâssalârını eksiltmiyor mu? -- Katiyen.. Suyun, membaından | kaplıcalara kadar suhunet derecesi, ve evsafı aynen muhafaza edilmiş - tir. Membadan gelen su, dosdoğru yeni yaptırdığımız depolara gelir. Bu iki deponun, birer metre kalın - lığındaki beton duvarları, suyun suhunetini muhafaza eder. Membaından gelen suyun suhunet derecesi 66 dır. Bir günde akan su miktarı da, 1.700.000 metre mikâbi- dır. Bu rakamlar da, Yulovunın, dün- yanın en zengin kaplıcalarından bi- olduğunu isbata kâfidir kanaatin- deyim. Bu depolar dolduktan sonra, gelen | sular, otomatikman boşa gider. Ve| dereye akıtılır, Membadan gelen sicek su, yikani- labilecek derecede soğutulur. Fakat bu soğutma ameliyesi esnasında su- yun kalitesini kaybetmemesi için de hususi tertibat vardır! — Bundan sonra, neler yapılması mutasavverdir? — Başta “Etablisman Termal” ge- liyor. Çok bol miktarda gelen su - dan azami istifadeyi temin etmek, büyük bir kalabalığın banyo alabil- mesini imkân dahiline sokmak lâzım dır, Bunun için de geniş tertibata ihtiyaç vardır, Şimdi, yeni hamamlar, duşlar, bu- Hu hamamları, lâvaj, ve barsak te - mizleme tertibatı yapılacak. İzim tedbiri Bir Su Şehri Oluyor Yalova, küçük, şirin bir su şehri ha- line sokulmuş olacak! Dün, denize on iki kilometre u zaktan, ve yüz yirmi metre tepede bakan Yalovada ayrılırken, hepi - miz, cennetler sürülmüş bir günah- kâr gibi meyustuk. Otobüste, Felek Burhan, Nizamettin Nazife, kaplıca suyunun bire bir geldiği dertleri sa- | İ yiyordu: İ — Ağrılı römatizmalar.. toftikoli.. her türlü nevralji. siyatik.. nikris. gat. spazmodik, #anclı inkıbaz.| müzmin ishal, İ Nizamettin, elini Feleğin ağzına! kapayarak bağırdı: — Sus be birader! Biraz daha sa- yarsan, patrona istifayı dayayıp ge- ri döneceğim! Peyami Safa, Feleğe: — Arkadaş... diyor. gece çaldık! Felek gülüyor — Insanlar, başka çaldıklarını da böyle açıkça söyleselerdi, meydana, dünyanın bütün fukaralarını zengin edecek hazineler çıkardı! Naci Sadullah Sabur Sami Otobüs İşinden Aldığı 500 Lirayı 400 e İndirmiş (Başı 1 incide) Sabur Samiye her ay verilmesi lâ- zım gelen 500 lirayı tanımadığı için otobüsünün işten menedileceğini söy lemiş ve mahkemeden ihtiyati tedbir kararı almıştı, Bundan sonra Kantar- cı oğlu Rifat ve Sabur Sami, mah- kemeye gelerek bu otobüsün kendi- lerine ait olduğunu iddia etmişlerdi. Mahkeme Sabur Saminin ve ortağı- nın taleplerini reddetmişti. Bundan sonra, Kantarcı oğlu Ri- fat yine ayni mahkemeye müracaat ederek Şahine ait bu otobüse konu- lan ihtiyati tedbirin kaldırılmasını istemiştir. Dün, mahkemede bu davaya de- vam edildi. Mahkeme kararını vere- cekti. Celse açılır, açılmaz. Şahinin vekili avukat söz aldı ve; — Bu otobüslerin imtivazını Sa bur Sami alırken yanında Kantarcı oğlu Rifatin namına İstanbula gelen müekkilim Şahin de vardı. Sabur Sa- mi ile beraber belediyeye gitmis, senden bir daimi encümene girmiş ve bu imli- |” yazı almıştır. Bu mesaisine mukabil Kantarcı oğlu da kendisine ayrıca bir buçuk otobüs vereceğini taahhüt et- miştir. Sabur Sami, her ay açıktan beş yüz lira alabilmek için Kantarcı oğlu ile bir mukavele yapmış ve o- tobüsleri kendi adına tesel) ettirmiş- İtir.Biz Sabur Samiye verilen parayı tanımayınca müekkilimin elinde bü- lunan tek otobüsün ruhsatnamesini elinden aldırmuk için her çareye bas vurdular, Otobüsün sahibiyiz. dedi- ler. Tutturamayınca da şimdi ihtiyati tedbirin kaldırılmasını — istiyorlar.| Halbuki, belediye ruhsatı bu otomo- bilin motörüne vermiştir. Yerine baş ka otobüs alamazlar ve belediye de buna müsaade etmez. Sonra işittiği. me göre, Şahin, Sabur Samiye veri- len parayı tanımayınca Kantarcı oğ- lü Sabur Sâmiye vaziyeti açmış, o da belki hepsi elden gider korkusile her ay 400 lira almıya razı olmuş. Bi ihtiyati o kararımızdan Kantarcı oğlu memnun olmalıdır. Çünkü taahhüdünden 100 (ira aşağı İpara ödüyer, Reis, burada bir snal sordu: — Otobüs İçin para vermeden na- sıl işliyorsunuz, neden Sabur Samiyi dava etmiyorsunuz? Şahin ve avukatı bu suale de ayrı ayrı cevap verdiler ve: — Biz mukaveleyi Sabur Sami !- le yapmadık. Kantarcı oğlu Rifatla | yaptık. Bize işin içinde fazla adam (BAŞMAKALEDEN MABAT) Memlekette Bakim Fikri e (Başı 1 incide) İnsanın zihninde toplanan suallere ilk hatıra gelecek cevap pahalılıktır. Fakat Yalova, memleketimizde alışı- lan fiyatlara nisbetle ucuz sayılacak bi? yerdir. Bunun harlelnde hatıra üç nokta geliyor: Birincisi reklâm noksâhıdır, Devlet tarafından idare edilen mües- seselerde herşey için fedakârlık yapı- yor, Sıra reklâma gelince büdesde tahsisat kalmadığı görülüyor, Halbu- ki yapılanı modern usullerle duyura- madıktan sonra yapmanın kıymeti ol- muyor. Yalovada suları toplamak, modern tertibatla zabtetmek, sıhhi teçhizatı kurmak için yüzbinlerce 1i- ra çok yerinde olarak sarfedilmiştir. Sıra yapılanı duyurmaya gelince türk çe ve fransizca çok basit bir risalenin sekiz, on bin nüshası ancak hazırlar- | mış ve bunun için sarfedilen birkaç yüz lira, mevcut tahsisata nisbetle | çok bile görülmüştür. İkinei bir nokta, doktorlarımızdan bir kısmının modem su tedavisi u- sullerini yadırgamaları ve hüküme: | tin Yalovada hazırladığı yeni ve gü zel imkânlardan hastalarını istifade ettirmeğe kıymet vermemeleridir. A“ mühim olan nokta şudur : Memleketimiz bakım devrine Rirmemiştir. Yollarımızda bakım ye- nİ başlıyor. Yapılarımız, makineleri- | miz hakkında bakım ne olduğunu bil- meyiz. Evi ikılıncaya kadar ba- kım ve tamiri ihmal ederiz. Makine- lerimiz boz adan ve kırılmadan ta- mir ettirmeyiz. Yapının veya makine- nin ömrünü uzatan ve ârızaların önü ne geçen bakımı âdeta israf sayarız. Vücutlerimiz de ayni telâkkinin tesi rinden kurtulmuyor. Hasta olmadan, hareket kudretini kaybetmeden şifa ve sağlık aramayı, kendimizi tamire çekmeyi, kuvvetlerimizi tazelemeyi hâtıra getirmeyiz. Bugün kırkını geçen her Garpli se- nede bir, iki hafta bir kaplıca veya sanatoryom yerinde vücudünün ze- hirlerini atmayı ve âdeta bir maki- ne gibi tamir görmeyi tabii sayar. Biz buna henüz alışamadık. Bu alâ- sızlık yüzünden çalışma kudretimi- zi vakitsiz kaybediyoruz. Hele gıda usullerimizin ve yaşayış tarzımızın fenalığı da bunun üzerine binince en çalışkan ve olgun adamlarımız see) sında vasati ömrün düşkün olduğunu, | Komisyonundan : 2 — Keyif bedeli 4850 liradır. A — Fenni şartname, İdari şartname. mından alabilirler. misyonunda yapilacaktır. sika ibraz etmeleri şarttır. (3872) Cins ve Mevkii aittir). verilecektir): Wi ahşap baraka: mağaza: baraka: görünmesin, belediye müsaade et mez, dediler, Onun için Sahur Sami ile Kantarcı oğlu mukavele yaptılar Bizim otobüsümüz de tescil ettirildi Şimdiye kadar da çalışıyor, dediler Bundan sonra Kantarcı oğlu Rifa- tın avukatına söz verildi O da söy- lenenlere cevsp verdi. Mahkeme ka- Gelecek yıl, bu tesisata da başlar nacak. O da tamamlandıktan sonra, rarın tefhimi için bugün saat ona talik edildi. 49 No. lı üstünde odusı bulunan dükkân: 3 — Bu işe ait şartnameler şunlardır! İstanbul Defterdarlığından : 7-7.938 7 d Türk Askeri Ala Bütün Hataya a Hâkim Paris, 6 (A.A) — Türk - dostluk muahedesini mevzuu den Debats gazel “Bu muahede göstü sız siyaseti hem bizim için ve sulhüin. tarsini yolunda pek memnuniyet verici bir veçhe tır." Alman gazeteleri Türki; (Başı 1 riyor ki Tebrik ediyorlar Berlin, 6 (A.A) — Folkişer B* fer gazetesi, “Fransa Türkiyenif talibatını kabul etti" ' yazdığı bir makalede 'Türk - F# dostluk muahedesinden bahse diyor ki: “İskenderun Sancağı başlı her ait bulunmuştur. gösterdiği inkişaf Pransayı TürM luğunu elde etmeye sevketti. HÜ le ki Hatayın Türkiyenin elind lunması İngilterenin de menfi tizasındandır.,, türlü türlü ârıza yüzünden Yı İnin zevklerini pek erkenden tiğimizi görüyoruz. Y line gölmelidir. Yalovanın meffi imizdeki yanlış gıda usulleri İkında halki aydınlatacak bir P gânda merkezi halini almasını $ mek hakkımızdır. Bu müessesenin başında Dr. * Reşat gibi bir vazifeyi kendine edecek bir adam var. Dr. şat, Fransa kaplıcalarında se mütehassıs sıf tır. Dr. Nihat İlerinde Ankaranın messili sıfatile propagandanın # sanı pek iyi anladığını isbat eti Doktor Nihat Reşattan Yalova İkında geniş ölçüde neşriyat bel ruz. Yalovadaki J maksatla rağbet toplamak için d Halkımıza v mök ve fena gida usullerimizd inkılâp açarak milli enerjileri mak içi kındaki İ herşeyden evvel bu gay Bini unutmamak lâzımdır. lermiz veya vücudün bakım ibi hakkında iy Yalovaya rağbet toplıyacak en bir propaganda hizmetini de alova, bize hayatı, bu b dan öğretecek bir mekt ihati ile hayatını kai Reşat, mütareke $ neşri müesseselere cut bakımı fikrini » Hükümetin, Yalova fedakârlıkları göze ali i takip ıda * at, neşir aynl Ahmet Emin YALM İstanbul Limanı Sahil Sıhhiye Merkezi Sahnalmf I — Merkezimize ait 'Tuzla İstimbotunun tekne, kazan ve mi aksamı açık eksiltme usulile tamir ettirilecektir. 4 — İstekliler bu şartnameleri 25 kuruş bedel ile merkezimiz 5 — Eksiltme 12 Temmuz 1938 Salı günü saat on dörtte Ga Kara Mustafa Paşa sokağında mezkür merkez binasında satınalmf 6 — Muvakkat teminat parası 368 lira 75 kuruştur. 7 — Eksilimeye gireceklerin bu gibi işler yaptıklarına dair resmi Senelik Kira Mü Muhammen kirası Lira Büyükçamlıca tepesindeki kır kahvesi yeri ile müştemilât? (krokisinde gösterilen sahanın şe- raitine göre imâr ve teşçiri masarifi müstecire İstanbul Tapu Müdürlüğü dairesinin alt katın- daki pul satış gişesi (senelik kirası ökl taksitte Galatada Karamustafapaşa caddesinde 145 No. Galatada Karamustafapaşa caddesin 147 No. lı Galatada Rıhtım caddesinde 7 No, lı dükkân: Eminönünde Şeyh Mehmet Geylâni mahallesi- Gülutada Karamustafayaşa caddesinde 147 No. kı 132 'Tophanede Necatibey caddesinde kışla altında 120 Cerrahpaşa Hubiyar mahallesinin Bozacıodala- rı sokağında eski 19 yeni 5 Nalı ev: 48 Yukarıda cins ve mevkileri gösterilen yerler hizalarındaki kif# müddetler üzerinden açık arttırma usul!le kiraya verilecektir, İsteklil! tediye şeraiti ile diğer şartlarını öğrenmek üzere hergün ve müzay' iştirik etmek İçin de 18-7-1037 Pazartesi günü saat on birde yüzde, pey akçalarile Milli Emlâk Müdürlüğünde toplunan komisyona gelm (ML) (7115)

Bu sayıdan diğer sayfalar: