14 Ocak 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

14 Ocak 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Burada, Erdem E. Talu'nun geçen çocuk sayfamızdaki re. | simli hikâyeye bakarak yazdığı | Lokantada sanıza, bu yemek çok 80- — Hayır efendim, daha şimdi mâ Shıza koyatken baktım. Bilâkis — Vay! Demek kl, siz müşteri- *rİn çorbasına dilinizi sokuyorsu- — Ne münasebet? Dilimi değil imi soktum. » Bokstan Dönüş — Ne o? Nereye gidiyorsun böy le? Dişçiye mi — Hayır! İlk boks dersimden Önüyorum. Baksanıza! Yüzüm, #özüm kan içinde, * Aritmetik Dersinde Öğretmen — Kaya kardeşinin üç “iması var. Sen bu üç elmanın İ- kisini alıp çıkarsan ne yapmış ©- Tursun? Kaya — Kardeşimin benim ba- mı yarmasına sebep olmuş olu Tum, efendim. — Bu resmi kesiniz! Nokta nokt larla gösterilen 6 yerden büküp katlayınız! Sizi kahkahalarla gül- düren 4 ayrı ayrı karikatür mey- dana gelecektir. Dünyada Kaç wexoyvrumya vari Mezopotamya sözünün iki nehir arasındaki memleket demek oldu- ğunu biliyorsunuz! Coğrafyacılar, bu adı dünyada üç yere vermişler- hepinizin bil- diği Dicle ve Fırat arasındadır. İkincisi, Afrikada Nijer ile Ba- Tİ nehirlerinin iki yanından geçti- ği Bamako mıntakasıdır. dir. Bunlardan Üçüncü Mezopotamya da Ame- Tikada bulunuyor. Mimar Örümcek Bu örümcek, yaman bir maden amelesi gibidir. Toprağın altında gayet güzel galeriler açar. Bu yer altı geçitlerinin bölmelerini kendi | dokuduğu halılarla örter. Hele yap tığı kapı görülecek şeydir. Bu ka- p: gayet yuvarlaktır. Hayvan bu ka; dilediği gibi kullanabilir. Eğer siz, onu açmak İsterseniz, pe içerden mâni olmıya çalışan örüm- yı cekle karşılaşırsınız. ifTE BUNU Yaman Bir Bombardımancı Bu garip hayvanın, kendisine nas bir müdafaa tarzı vardır. Vü- cudünün en arkasından hafif bir bombardıman sesile beraber bir ne wi buhar çıkartır. Böylece boğulur gibi olan, şaşkına dönen düşman, kaçmıya mecbur olur. Hele, hay- vanın altında saklı bulunduğu taş kaldırılmasın; derhal resimde gör. düğünüz gibi müdafaa vazivetine geçip, bombardımanla beruber gez saçmıya başlar. | güzel bir manzamesini okuyor- sunuz. İsterseniz siz de, bu say- fanın altındaki resimli hikâye- yi dilediğiniz gibi yazarak bi- ze gönderin. Kıssadan Hisse m Kü sızı, babası kiz. Hemen çikip olurdu koltuğun üst ıp doktu 1, büyük katına, Diş çıkınca tükürdü doktorun su- ratına! 2 Fena azar işitti, fena bir tukat yedi | Kızan büyük babası: “Bir de bana bak!,, dedi. Ağzını hiç açmadan. “Nasıl çıkartılır. diy? Etrafa bir tek (3) Adam hem torununa vermek için terbiye, Hem de tedavi görsün çürük dişleri diye, Azametle' koltu bir lord gibi kurulmuş, Maksadı vürmük meğer bir taş & le iki kuş! (4 Disçl kelpeten'ni bir dişe takıyordu, Esin büyük babaya dikkatle ba kiyordu. Adamın nasihatti hâlâ bitm'yen işi, Derken birden doktorun kaldı dişi elinde (9 Açısı na arık açamaz old. na doldu. Ne yapılacağını bulamadı, şaşırdı Ağzımda ne var nc yok dısarıya taşırdı! (6) insanlar bu kıssa mi- salinden: kücüklerin halinden!, büyücek bir lokmayı yemeli, Hisse kapsın “Büyükler anlamalı İnsan bazan Fakat hiç bir zaman da büyük söz | dememeli! Erdem E, TALU MELE SELİN Çocuk Sayfamızda Hediye Kazananlar Bugün dördüncü sayfamızda bulacaksınız. Polis Üç Adam Yakaladı Acaba Hırsız Hangisidir ? 'Günün birinde, hırsızın biri bir eve girer. Sofada ev sahibile karşı- laşır, Aralarında kavga başlar. Alt olacağını anlıyan hirsiz. ev sa- hibinin kolunu fena belde ısırır. Kaçmadan evvel de yarası özma- sın diye hafif bir şeyle bağlamayı unutmaz. Aradan yarım saat geç- meden, polis vakayı haber alır. Yolda rastladığı üç şüpheli adamı yakalar. Polis, düşünmiye başlar: bitik ke Acaba hırsız bu üç mevkuftan haa Bisidir? Bilemedinizse Ben Söyliyeyim « Hırsız. polisin yakaladığı üç Ki şiden ortada duranıdır. Bunu bi- lemiyecek ne var sanki, Hırsızın boyun bağını, ev sahibinin kolun- da görmüyor musunuz? k Esin dişinde duyuyordu bir | rükten | Bayan Kaplumbağa ile yeğenleri olan ii İstediğini Yaz, Arkadaşınıza Deyiniz ki: Üç rakamlı bir sayı al! Sağdaki rakamı sola, soldaki rakamı sağa et! Büyük sayıdan küçük say çıkar, Kalan sayının yüzler hane- sindeki yani solundaki rakamı ba- na bildir! Sana bu sayınm ne ol- duğunu söyliyeyim Nasıl Bileceksiniz? Elde edilen son adedin ortasın- daki rakam muhakkak dokuzdur. Yine, bu orta rakamın iki tarafın- daki rakamların tutarı da dokuz & der. Şu halde, meselâ arkadaşınız, size kalan adedin sol rakamının 3 olduğunu söylerse, biliniz ki, bu adedin ortasındaki rakam 9. sağn- daki de (9—3—6) dır. Yani bu a- det 396 dır. Misal Gösterelim Farzediniz ki, arkadaşınızın tut- tuğu sayı 286 dır. Bu adedin sa- ğındeki rakamı sola, solundakini sağa geçirince 682 sayısı meydana gelir. 682 den 286 yı çıkarırsak 396 adedini elde ederiz Görüyor- sunuz ki, bu adedin ortadaki ra- kam) 8, iki terafındakilerin tu - koyarak ikinci bir sayı daha elde | Ben Bileceğim tarı da yine 9 dur. Şu balde yalnız soldaki 3 rakamını öğrenmekle bü tün adetleri bilmek mümkündür. BİLMECE BULMACA Bu yuvarlaklara istediğiniz harf leri koyunuz. Okların istikametini takip ederek okuyun: 1,6,2,7,3 bir şehri; 6.2,7,3, bir hayvanı; 2, 7, 3, bizi dnğuranı; 3,B,4,9,10,1birşehri,8,4,0,5, üstünde yemek yenen bir çeyl, 4, 9, 10, 1 bir kıtayı bildirecektir. Bu obilmecemizi o halledenlerder 25 kişiye muhtelif hediyeler verile cektir. i timsah, kırda gezerlerken kendi halinde dolaşan uslu bir hayvana rastladılar. Gözlerinizi iyice açın! Bakalım bu hayvanı siz de görebilecek misinz? HAPİSHANE KAÇ İKÂYE anri, geç vakit, kırdan eve dönüyordu. Uzakta bir in- san karaltısı gördü. Bu, üstü, başı perişan, saçi sakalı uzamış, yüzü kirli esmer bir adamdı. İçi titredi. İ kendisi sanarakı Sakın, babamın hapishaneden kaç- mış olduğunu söylediği azgın eşki- ya bu olmasın? diye düşündü. A- dem, ıstıraplı, siyah gözlerini ona dikerek: — Bilmediğiniz zavallı bitkin biri, sizden küçük bir yardım is- tese, ondan bu yardımı esirger mi- siniz? dedi. Sonra onu, bir ay ev- vel bir dağ yolundan geçerken, o sıralarda aranmakta olan öşkıyayı yakaladıklarını, hapse attıklarını, iki gün evvel de zindandan kaçtığını söyledi — Peki! Dileyin benden ne di- lerseniz! Kaçak: Bir ceket, bir pantalon, ve bir lokma kuru ekmek! cevabi- ni verdi. Çocuk, “Peki!,, diye başmı sal- ladı, Arkasından kovalanıyormuş gi- bi, şehre doğru koşmıya başladı. u adam, yalan söylemiş ola- bilirdi. Hakikaten azılı bir eşkıya olması da mümkündü. Fa- kat söz, sözdü. İki saat içinde ce- keti, pantalonu, ekmeği bulup, bü- luşturup gece yarısı ona getirdi. Sonra, sordu: “Artık gidebilir mi- yim; başka bir arzunuz var mı?,, Kaçak içinden: “Şu çocuklar ne yi mahlâklardır. diye mırıldandı. Kekeliyerek: “İnşallah, benim bu- rada olduğumu kimseye söyleme- mişsindir?,, dedi. Hanri: “Hayır, bundan emin 0- lsbilirsiniz! Sizin bana gösterdiği- niz itimadı fena kullanmam, ah- lâksızlık olurdu.,, cevabıwı verdi ve ilâve etti — Fakat! siz de acaba, devletin size, kaçmaz diye gösterdiği İtima- dı, böylece kaçarak bozmuş olmu- yor musunuz? Bana kalırsa. hemen şimdi geldiğiniz yere gidiniz! İna- nın bana! Günün birinde, başkala- rı da benim gibi, sizin masum ve günahsız olduğunuza inanacaklar Kaçak. yaşlanan astıraplı göz - lerle çocuğa uzun uzun baktı. Son- ra, “Peki!,.diye başını salladı. “Söylediklerinizi yapacağım. Gü- nün birinde, başkalarından çok asıl sizin şimdikinden daha kuv- vetle, benim fena bir Insan olma- dığımı anlamanın isterim! Çün- AĞI Çeviren: D. T. kü siz çok iyi bir çocuksunuz!,, . T amam bir hafta sonra İdi. Adamın günahsız olduğu mahkemece anlaşılmıştı. Hanri © günkü gazetede asıl eşkiya ile kon- disinin tanımış olduğu zavallının resimlerini görünce, başından geç- miş olanların hepsini babasına an lattı, Babası heyecanla sordu: — Peki ama, bilmediğin bir a- damdan hiç korkmadın mı? Hem kendisini polise haber verme- din. Hanri o zaman, büyük bir gu- rurla başım doğrulttu, baba, dedi. —Bu adam, bana itimat etmiş, ha yatının en büyük sırrını açmıştı. Ondan niçin korkacak, dilediği iyi- liği yapmaktan niçin kaçınacaktım. Bu bir günahsız adamdı. — Peki ama. onun günahsız ol. duğunu nereden biliyordun? — Bunu, onun gözlerinden, ba- na hiç bir şey yanmamış olmasın- dan anlamıştım. Sonra, arkasmdan takip ettim. Bu adam, hakikaten döğrüca, kaçtığı yere gitmişti, Ars tık polise haber vermiye lüzum

Bu sayıdan diğer sayfalar: