5 Mayıs 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

5 Mayıs 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ölays TAN ABONE BEDELİ İ Türkiye Ecnebi MO KA (OTöenş, 200 Ke ne r say 1 «0 sAy w 180 1AY sw ” Milletlerarası posta ittihadına dahil olmıyan memleketler için Rbone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, O, Abone bedeli peçindir. | Adres “değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektupinra 10 kuruşluk | pul müvesi lâzımdır. YY Danzig İhtilâfından Harp Çıkar mı? ün kime rast geldikse bize hep bu suali sordu: Danzig mese - lesinden bir harp çıkar mı? Bu sualin umumi oluşuna bakı - hırsa, Almanya İle Polonya arasında- ki ihtilâfın bir harp çıkarması ibti - maline inanılıyor demektir. Filhakika işin dış tarafına bakı - hırsa bu hüküm dğoru olmak lüzim gelir, Hitler Danziz meselesini halle karar verdiğini söylemiştir. Polonya da Danzig ve Koridor meselesinde hiç bir müsaadeye taraftar görünme mektedir, O halde ne olacak? Harp mi? Hayır. Danzig ve Koridor İbtilâtı bir harp ihdasına kâfi değildir. Çünkü; 1 — Polonya Hariciye Nazırı bu- gün irat edeceği nutukta Danzig için Polonyanın kabul edebileceği for - mülü bildirecektir. Bu formüle göre Milletler Cemiyetinin Danzig için ka bul ettiği ve elyevm tatbik edilen şekil terkedilecek, onun yerine Dan- zig Almanya ile Polonyanın müşte - rek himayesi altına © konulacaktır. Almanyanın Pomeralin Koridorun - dan geçirmek istediği yolun inşasına haricez memleket haktan istifa- de etmemek şartiyle, müsaade edi - lecektir, Bu formül yeni bir tekliftir m AN mlkemlenmme Simli açacaktır. 2 — İtalya Danzig meselesinden dolayı harbe girmek istemediğini Al- manyaya ihsas etmiştir. İngiltere na- sıl Çekoslovakya için harp etmek is- tememişse, İtalya da Danzig şehri İ- sin bir tehlikeye atılmak arzusunda değildir, Bu sebeple İtalya, müttefi- kine Danziz meselesini müzakere yo- lu ile halletinesini tavsiye etmiştir. 3 — Almanya, garp hudutların- daki Zigtild müdafaa hattını geniş - letmeğe ve uzatmâğa karar vermiş ve hir haftadanberi de bu hat üze - rinde faaliyet başlamıştır. Buradaki! tahkimatın takviye ameliyesi en az iki aylık bir çalışmayı İstilzam et mektedir. Almanyanın bu © müddet zarfında bir harbe girmek İstemiye- ceği tahmin edilmektedir. 4 — Almanya baş kumandanı şim- di Tibyada bulunmaktadır. Ani bir harp ihtimali karşısında bulunan bir devletin baş kumandanını işinin ba- sından uzakta o bulundurması pek makuj değildir. Baş kumandanın Libyada bulunması da, Almanyanın ani bir harbi varlt görmediğine delâ- let eder. 5 — İngiltere, Almanya Dansig meselesini kuvvet ve cebre dayana- Tak halle teşebbüs. ettiği takdirde derhal Polonyaya bütün kuvvetleri ile yardıma koşacağını Polonya hü » kümetine tebliğ etmiş ve bu karar Rerline de bildirilmiştir. Hitlerin Dansi meselesi için umumi bir har- bi göze alacağına ihtimal verilemez. 6 — Danzigdeki Nazi şefleri mür zükere için Berline davet edilmiş ve oradaki Nazi teşkilâtma yeni bir hâ- dise çıkarmamaları Almanya tara - fından emredilmiştir, Bütün bu sebepler bir pak e Jince, Polonya » Almanya ibtilâfının bir harbe müncer olması ihtimalleri: nin azaldığı görülür. Onun için bir Danziz ihtilâfının bir harp ihdas etmiyeceğine kani bulu - nuyoruz. mm Konya Orman Müdürlüğü Konya (TAN) — Bskişehir ikinci sınıf orman baş mühendis muavini Hayrettin Özgen, vilâyetimiz orman müdürlüğüne tayin olunmuştur. e uae el 0 di Lİ m Tecavüz ihtimallerine karşı müşterek bir sulh cephesi kuruluyor (İngiliz karikatürü) Amerika Çiftçisi Radyo İle Nasıl Tenvir Ediliyor? izde ziraat kalkmması kon- greleri devam ederken, ben de burada Amerikan radyosunda- ki ziraat programlarını dinliyo- rum. Ekseriya Vaşingtonda Zirsat Vekâleti tarafından idare edilen bu program bütün istasyonlara verili. yor. Birleşik devletlerin en uzak ve ıssız köşelerindeki çiftçiler do- hi programı dinlemek fırsatını Bu- luyorlar. Bütün Amerikan çiftçile- ri syni zamanda müşterek dertle- rine cevap bulunyorlar, Konferans mevzuu tabii nazari- yeden uzak; ziraatin tamamen fat biki tarafina hasrolunuyor. Hatti konferans verenin nazariyeye ve yahut ta köylünün anlamıyacağı şeylere kaçmasına nini olmak i- çin konferans, konuşma tarzmda veriliyor. Konferansı azıcık derinleşmiye başladı mı, hemen sual başlıyor. Ve böylece konferans suali: tevap- Lı olarak, konuşma (tarzında de- vam ediyor. Bir gün konuşma, ta- yuk hastalıkları özerine oluyor, bir gün gübreye dair. Başka bir gün herhangi bir umumi mevzua dalr.. Bu suretle köylü her gün öğle za- manı radyoda karşılaştığı mesele- lerden birinin hallini buluyor. Bundan sonra programın kadın- lara ait kısmı başlıyor. Bu, Ziraat Vekâletinin ev idaresi şubesi te- rafından idare ediliyor. Yine ayni tarzda suali, cevaplı bir konuşma oluyor. Mevzuları yine mühlelif.. Bir gün reçel nasıl yapıldığı anla- talır, ertesi gün meyvalar çürüme» den nasıl muhafaza edilebileceği söylenir, üçüncü günü gıda mese lesi üzerinde durulur ve sırf köy- de bulunan şeylerle nâsıl sıhhi gi- da hazırlanabileceği, sabah, akşam, öğle yemeklerinde neler yenmesi lâzım geldiğinden bahsolunur. Bü programla, Amerikan Ziraat Vekâleti çiftlikte hem erkeğe, hem kadına düşen işlerde onlara ön a- yak oluyor ve yapılması lâzım ge- len şeyleri, en iyi, en kestirme yap- ma yollarını gösteriyor. Bu tenvir programını ziraat borsası haberle- ri ve dünya havadisleri takip edi- yor. Havanın o sene içinde umu- Belkıs miyetle nasıl geçeceğine işaret &- diliyor ve köy havaları, şarkıları ve milli marşla progtuma nihayet veriliyor, d A erin siyaset ve iktisadi ; hayatındaki ferdiyetçilik her günkü hayatlarina kadar işle- miş. Burada öyle bizdeki gibi ge- lişi güzel misafirlik, ziyaret, top- lanma yok.. Herkes programını, yaşayışını kendine göre tanzim e- diyor. Birini ziyaret etmek için, toplanmak için bir sebep olmalı. Bu ferdiyetciliğin bir aksülâme- Hi olarak Amerikada cemiyet ve klüp bolluğu var.. Ili kişi bir a- raya geldiler mi hemen bir çomi- B w duvar Taksimdeki su depo- sunun Cümhuriyet meyda- nina bakan taş duvarıdır. ve bu duvar karşısındaki birinei anlayış sayın eski vali Muhittin Üstünde Ha, ikinci anlayış ise © inuhterem yeni vali Lütfi Kırdara aittir. Birinci anlayış Bakırköy tası kaplı duvarın yüzünü kireçli su ile badanaladı! İkinci anlayış duvarı, bu sü - rülen boyadan kurtarmakla meş gul! Meşhur Ata sözüdür: Bir mu - zip bir kuyuya bir taş © atarmış; kirk akıllı bu taşı bulup çıkara - mazmış! Hakikaten böyle oluyor: Şimdi kırk usta bu duvarın taşla” rı üzerinde çekiç sallıyor! Taş üzerine badana yapılmaz! Çünkü taş ideal bir setr maddesi- dir ve kullanıldığı yerde mimari - Yazan: Halim yet, bir klüp yaparlar ve müsy- yen bir programa göre, haftada, on beş günde, yahut ayda bir topla. nirlar, Meklepler! hastaneler, ha- pishanelerin bile her birinde en n- sağı yedi sekiz cemiyet yahut klüp var. Hapishane memurlarından biri, diyelim dantel örmiye meraklı. Mahpuslar arasında da dantele me: raklı bir kaç kişi bulüyor, hemen bir klüp yapıyorlar. Müayyen za- manlarda toplanıp hep bir & dantel örüyorlar, Biribirlerine ve- nl örnekler öğretiyorlar, derken, İş sergiye kadar bâyüyor. Başka biri resim yapmağa me- raklıdır. Her müessesede resim me- Bir Duvarın Karşısında İki Muhtelif Anlayış bir rolü vardır. Bilhassa işlenmiş Bakirköy taşı bu memleketin en sade ve gönül she; bir kâplama malzemesidir. Bundan dolayıdır ki en kuvvetli sanatkâr olan 6s - ki Türk, ebedi kıymetteki eserle - *ini hu taşla kaplamıştır. Böyle taştan yapılmış bir du - var yüzünü badanalamak, işi kir - letmektir ki, bu hal imar veya te- mizlik gayesiyle hareket edenle - rimize yakıştırılamaz. Muhterem vilâyet makamını, bilgiye dayanan son tashihinden dolayı tebrik ve takdir ederken ay ni yerdeki büyük su yalağının tek- nik ve estetik hir formülle berta - raf edilmesi hususunda lâzımge - len emrin de — lötfedilmesini rica ederiz, Şevki BALMUMCU (Mimar) | AMERİKA NOTLARI | raklıları bulunabilir. Bunlar he- men bir araya gelip bir resim ce- miyeti kuruyorlar. Resimler yapıp, kendi evlerine, yatakhanelerine a- sıyorlar, hapishanenin bekleme o- dasını bu resimlerle süsülüyorlar, hapishane müdürünün odasına bir kaç resim hediye ediyorlar. Böy- lelikle hem mahpuslara meşguli- yet çikrmş, hem de hapishane Süs- lenmiş oluyor. Miri de keza.. Hocalardan biri pul toplamıya bövesli,,. mektebin ilân tahtasına bir ilân koyuyor. Pula meraklı olanlar ders ten sonra filân santte filin yerde toplansınlar. Bu ilk içtimadan son- ra cemiyetin programı yapılır. Bu program dahilinde (toplanırlar, muhtelif pulları tetkik ederler i- Jüh... Yahut ta yine hocalardan biri fotoğraf çekmiye meraklıdır. O da fotoğraf çekmeyi sevenleri topla- yıp bir cemiyet yapıyor. Mektep dağıldıktan sonre bir odada toplâ- nıp nasıl iyi fotoğraf alınacağını araştırırlar, Mütehassısların fikir- lerini sorarlar ilâh... Amerikanın her müessesesinde, müessesenin asil programına dahil olmıyan sır! isteklilerden mürek- kep çeşit çeşit gruplar vardır. Ho- şuma giden gruplardan biri de bir deli hastanesindeki orkestra teşki. lâtı oldu. Dektorlardan biri müzi- ğe hevesli.. Meslek haricindeki za- manın! konserlere gitmekle yahut bizzat çalmakla geçiriyor. Profes- yonel bir gaye ile değil, sırf eğlen- ce kabilinden. Hastahanedeki de- Hlerden ve akıllılardan, hattâ ko- nu komşudan eli yay tutanı, piya- hoda biraç parmakları oynayahi. leni toplayıp bir orkestra yapıyor. Haftanın boş gecelerinde orkestra heyeti, toplanıp doktorun idaresin- de ekzersis yapıy Ayni zaman- da da hastanede, civar mektepler» de, diğer hastahanelerde ve hapis- hanelerde konserler veriyorlar. Ba şekilde belki de radyodan başka müzik yüzü görmiyecek kimsele- re amatör işi dahi olsa müzik din. letmiş oluyorlar. Bu istekli klüp ve cemiyetler çocukları sokaklardan kurtararak, onların köşe başlarında toplanıp muziplik plânları yapmalarına, fe- Ba yollara dökülmelerine mâni o luyor, o Hapishanedekileri, işe, namuslu hayata alıştırıyor. Hasta- hanedekilerin muvakkat bir zaman için olsun dertlerini unutmalarına yardım oluyor. Jizerinde kalmıyacağı GIZ Memleketin .. .. Büyük Davası tu Yazan: Sabiha Zekeriya enhus bir hastalık beni Neşri » yat Kongresine gitmekten mı netti. Memleketin en çok alâka duğum bir davası konuşulurken, bu na uzaktan seyirci kalmağa içim bir türlü razı olmuyor. Yazarken eli titremesine rağmen, s6 kafamda işleyen bu davaya ben iki tuz katmak istiyorum. J Neşriyat Kongresi, o memleketin kültür seviyesini yükseltmek | içli her sahada alınacak tedbirleri müz neticeler vermesi, bir çok kongrelei gibi kâğıt üzerinde alınacak karar lardan ibaret kalmaması temenniye gerektir. Bugünkü Maarif mekaniz. masının enerjik ellerde olması kâğıt kanaatini veriyor, ? Bence memleketin en büyük da- vası, halkı okutmaktır; halka okuma zevkini verebilmektir, Halk okuma « dıktan sonra İster devlet parasiş ister hususi teşebbüslerle | neşriyatı genşiletmek, mütehassıs komisyon. ların gerek tercüme, gerek telif esere ler için yapacakları neşriyat pl rı, eski türkçe eserlerin yeni hı le yeniden bastırılması, O kongreş varmak istediği hedefe güç götü cektir. Bu hedefe varmak için, taraftan plânl bir kültür faaliyetin; girerken, diğer taraftan halkı okut- mak için alınması icabeden tedb ri konuşmak, bu hususta bütün lektüelleri seferber etmek lâzım, Bu seferberlikte © yalnız kültü müesseseleri, ve münevverler değil, Halkevleri, içtimai teşekküller de bi leşerek, kültürü köylere kadar recek bir iştirak yapmalıdırlar, Hal kı okutma propagandası, misyoner lerin ülke ülke dolaşarak din yayn ları gibi, bir kültür yayma propa gandası, ve faaliyeti halini almalı dır, , Başka memleketler halkı okutma davasında ne gibi usuller takip etn lerdir. Bunların yaptıkları teertibe ler gözümüzün önündedir. Halk an cak okuduğundan zevk ve fayda d duğu zaman okur. Halk neşriyatı bu noktai nazardan başlamak lâzrm- dır. Bu hususi müesseselerin işi de » Zildir. Kültürü yapmak ve yaymak: ta hususi müesseselerin yapacağı mahduttur, Devlet, yâni Maarif Ve. kületi, bunun nâzımı olarak çıktıktan sonra bir taraftan © pi neşriyatı yapmak, bir taraftan yay mak yazifesiyle mükelleftir. i teşkilâtı düzelmedikçe, hususi müte- şebbis kâğıt vergileri, posta m ları ve sair mtişküllerle kitabın ve mecmuanın maliyet fiyatını indire medikçe, bastığı kitabı satamadı kültür tabii | tekâmüliyle karmen adımı ile ilerler. Terakki ve ti Tü zamanın eline bıtakmak değil, za- manı kendi hizmetimize almak mec« buriyetindeyiz. Az zamanın içine çok iş sıkıştırmak, , Kültür propagandası, umumi bir propaganda umumi müdürlüğünün. teşkilâtı altında, tıpkı bir Misyoner teşkilâtı gibi çalışmalıdır. e Kongre dağılır, gider, bu kararların tatbiki için, Maarif Vekâletinin hususi teşki- lâtı durmadan çalışır. Halkı okutmazsak, halka okuma zevkini vermezsek. kitabı onun zev - kine ve faydasına yarar hale getir - mezsek, yalkız küçük bir münevver sınıfı yetiştiren kültür, az meyve ve. ren bakımsız bir ağaç mevkiinde ka lır. Kültürün kökünü halkın içine ins direlim. Bugün memleketin en bü « yük davası budur. İçtimai inkılâbı mızın en böyük temeli halktır, Hedefimizi tayin etmezsek, seçe- ceğimiz yollardan nereye çıkacağı — mızı bilemeyiz. Gençlik edebiyatı, ço- cuk edebiyatı, halk edebiyat, bunlar elele ayni istikamete © doğru yürü - mezlerse, bugünkü kültür anarşisin- den kurtulamayız. Teknik meselele- | Tİ mütehassıslar halleder, ve bu ko- misyonların İşidir. Fakat hu kongre- nin halledeceği en büytik dava mem- Jeketin en büyük davası halkı okut- maktır, Bu kongrenin bu istikamette kararlar almasını temenni ederim. y ee e (1) Müharririmiz Sabiha Zekeriya bir kaç gündenberi rahatsız bulunduğu İzmıntâzam yazamamaktadır. & .

Bu sayıdan diğer sayfalar: