23 Haziran 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

23 Haziran 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Türk Safosunun Hayatı TEFRİKA No. 81 Facia Devam Ediyordu Öldürülen Şehzadelerin Gebe Cariyeleri de Birer Birer Denize Attırılıp Boğduruluyorlardı F akat hsile bir perdelik de. ğildi, Safonun telkini ve tazyikı ile yeni padişah yet. ler işlemekte devam ediyordu. Sekiz on tanesi analarının kuca. gından alınarak boğulan şehzade. lerin anaları da - hep © uydurma töhmet İleri sürülerek - şuna bu- na ve ekseriyetle âdi adamlara - zorla - nikâhlanıp saraydan sü. rülüyordu. Bunların da çocukları gibi boğdurulmaları kolaydı. Fa. kat, Safo, kendisi dairesinde ya nız uyurken, mânalı mânasız rü. yalar görerek ateşler içinde ka. lirken kocasının yanında aşk ge- celeri geçirmiş olan bu kadınları, baltacı, kapıcı, helvacı gibi selerin kahırlarını çekmeğe küm ederek öc almak den zavallılar bu suretle evlendi. riliyordu. Safo, doğmıyan çocukları da i dama mahküm etmekten geri kal istediğin. madı, hayatlarına hatime verdir. diği bedbaht şehzadelerin - Mus. tafa, Osman ve Bayzid gibi - yeş. ları on yedi, on sekizi aşmış olan. larından gebe kalmış cariyeleri de denize attırdı. Bu zavallı halayık. Jar, çocuklarını düşürmeğe ve yi. ne her haktan mahrum birer cari. ye durumuna bürünmeğe razı idi. ler, cellâtların ellerine ayakları. na Sarılarak şefant ve merhâmet dilenmiştiler. Fakat Salonun ira. desi ksti idi, cellâtlar rikkat gös- termeğe mezun değildi. O sebeple facia devam etti küme be kadın, karınlarındaki çocuk” Jarla birlikte balıklara Yem yapıl. di. Sıra kız anası olan kadınlara gelince bunlar da şehzade doğur. muş halayıklar gibi aşağı tabaka- dan insanlara verildi, yalnız ço. cuklarına kıyılmadı. Lâkin “Sul. tan,, adını taşıyan “yirmi yedi kı. za, Osman oğulları sülâlesine mensup diğer sultanlar ve mese. 1â Safonun kızları gibi ihtiram gösterilmedi” neseblerinin şüphe. H olduğu töhmetile zavallılar eski saraya naklolundu ve büyük bir veba salgını imdatlarına yetişip te kendilerini ölüme kavuşturun. ve bir İçinde oturdukları harap baraka, caya kadar orada mahbus bırakıl. du. Ss afo, tacdar oğlunu kendi gözü önünde ve dalma ha- remde tutabilmek için Sultan Mu. Tadın cücelerini, osazendelerini, hanendelerini, hokkabazlarını, maskaralarını da dağıttı, o arada Cüce Caferi bile feda etmekten çekinmedi. Sonra içeride tasi icrasına girişti, Sultan Murat zerinde büyük nüfuz sahibi olan Canfeda kalfayı eski sarayda ika. mete memur etti. Fakat Nuruba. nü'nun ölümünden sonra kendisi. ne hizmet etmiş olan bu kadın tamamile menküp bir hale koyma. di, bol maaş bağlamak suretile ok. şadı. Kocası tarafından ökşanmış, fakat ana olamamış bütün hala. yıkları esir pazarina yollayıp sat. tırdı. Yalnız Raziyeyi sarayda a- lukoydu, Yahudi Kira ile adamla. rini da alış verişlerinde serbest bıraktı. Bu meyanda Canfedenın kardeşi olup kitaba ve hesaba sığ- mıyan rezaletlerinden dolayı - kız kardeşinin hatırına rağmen - Ye. dikuleye atılmış olan Deli Ibrahim paşannı da kafası kesildi. Bu işler çarçabuk yapılıp biti. rildikten sonra ikram ve ihsan ka. pıları açıldı, sağa sola milyonlar saçıldı. Yalnız sskere her biri on bin altin ihtiva eden yüz otuz altı kese fbir milyon üç yüz altmış bin altın) dağıtıldı. Bu büyük bahşiş. ten başka olmak üzere Yeniçeri a. ğasına yüz bin, sekbanbaşıya otuz bin, zağarcibaştlara üçer bin, Ye. niçeri kâtibi müverrih Aliye elli bin, İstanbul bostancıbaşısına elli bin, Edirnedekine yedi bin, sadrâ. zamana üç yüz bin, vezirlere i. kişer yüz bin, şeyhülislâma otuz bin, büyük müderrislere onar, küçük. lerine üçer bin akçe verildi ve bu kazaskerlere yirmişer bin, uğurda binlerce hil'at sarfolundu. çüncü Sultan Mehmet, Ma. nlsadan birlikte getirdiği adamları da birer büyük hizmete yerleştirmeği geciktirmedi, 6 ara. da anasının tavsiyesile Raziye Ha. onun gözlerine tunun oğluna paşalık verdi, dama. dının da rütbesini yükseltti, Fa. kat kendi mührünü henüz cebin. de tutuyordu, kimseye vermiyor. du. Halbuki mührün sadrizam O. lan zatın elinde bulunması lâzım. dı ve o sırada sadaret mevkiini işgal eden Sinan paşa bulunduğu için mührün böyle as. kıda kalışı hiç te hoş görülmüyor. | du Safo, oğlunun tahta çıkışını bir ay sonra mühür meselesile'de | ilgilendi, kaymakam Ferhat paşa ile anlaşmayı müteakip oğluna telkin yaparak onu südörete ge. çirtti, mührü verdirdi ve kocası. nin henüz Sinan paşa tarafından iade olunmayan mührünü almak için yola adam çıkarttı. Hünkâr, anasının bu iş hakkın. da verdiği öğütlerden dolayı min. nettar İdi, İyi bir sadrâzam buldu. una inanıyordu. Safo, köşesinde parlak bir sızdırma vesilesi buldu. Kumu, Ferhat ve Sinan kabete düşürerek iki tan © tekler dolusu para alacağını düşü. nüyordu, fıkır fıkır gülüyordu. L âkin onun bu plânı yürüt. mek için kullandığı vasıta. lar ulu orta hareket ettiklerinden netice pek kanlı çıktı; Facianın hulüşası şudur: Eski sadrâzam ve milyarder Sinan paşa Malkarada. ki çiftliğinde ikamete memur edil. miş olmakla beraber el“ altından Safo ile muhabere ediyordu, ona pek kıymetli hediyeler yolluyor. du. Venedikli fettan kadın, kubbe altında vezir bulunan kendi da. matları İbrahim ve Seyavüş paşa. ları teşvik ederek genceden gel. miş ve ocağa kayıtları yaptırıla mamış olan on bin kadar kol oğla. mını kışkırttı, Ferhat paşaya hü. cum ettirdi. Kendilerine nefer namzedi demek muvafık olan bu kalabalık sadrâzamı saraya gider. ken çevirmişlerdi, kendilerine ni. çin cülüş bahşişi verilmediğini sormuşlardı. Vezir, kuru gürülti ye pabüç bırakan takımdan değil di, kalabalığın vaveylâsına aldırış etmedi: (Devamı vi BULMACA Dünkü bulmacamızın halledilmiş şekli 23 4561869 Ü BULMACA 567189 10 23-6-939 RADYOLIN En büyük sergilerde 18 diplom 48 madalya kazanmıştır. Böyle güzel dişler yalnız RADYOLİN Kullananların dişleridir. Diş Tabipleri Diyor k “Dişlerin ve ağzm sıhhati sabah, öğle ve akşam her yemekten sonra günde üç defa dişleri temizlemekle kabildir.,, — m ri Jerfin hardej OTOMOBİL ve MAKİNİST OKULU Taksim - Stadyom. Telefon: 42508 serhadde i SOLDAN SAĞA VE ŞOFÖRLERE: Yeni ders devresi 10 "Temmuz 939 da açılacaktır. Dersler başladıktan sonra yaz mevsimi mü- nasebetile, okul, Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri saat 14 ten 20 ye Kadar açılacak ve müracaatlar yalnız bu saatlerde kabul edilecektir. Motör, otomobil ve montaj dersle- bir saray kadar muhteşem görünüyordu: Ve o, bu harap barakanın avlusundaki oğzı kırık su küpünü bile seviyordu: Hattâ, bahçeciğinin âdi taşları bile ona, birer kocaman pırlanta kadar kıymetli görünü. yordu: Çünkü onların hepsi kendisinindi! İşinde oturdukları iki odanın rafları, renkli bar. daklarla ve duvarları, ufacık bayram bayraklarile süslüydü. İsimlerini duyduğu büyüklerin, boyalı re. simlerini ,o bayrakların arasına bürmet ve itinayla yerleştirmişti. «İki odayı dolduran bütün eşyaları bunlardan, ve bir masadan, dört sandalyeden, bir karyoladan, eski bir keçeden, ve iki sandıktan ibaretti: Fakst bun. Jara sahip olmanın lezzeti, ona, Fitilin attığı tokat. ların acısını bile duyurmuyordu: O, bu odacıkların, ve bahçeciğinin içinde, her acıya güler yüzle katla. nabilecek kadar mesuttu. Sokak kapısının önündeki aşını Malta taşını, âdeta göğsü kabara kabara süpürüyordu. Patisku perdeleri yıkarken şarkılar söylüyor, ve döşemeleri silerken, tahta bezine, tabanının bütün kuvvetile basıyordu. Koraşularile konuşurken, temizlik yaptığından da bahsediyor, ve: . “-— Epey yoruldum ama, ev de gıcır gidir oldu.. Diyor, sonra çamaşırdan büzülmüş, beyazlaşmış parmaklarını birleştirerek dudaklarına götürüp: “— Şap!” diye öpüyor ve komşularını, evinin te. mizliğine kıskandırmak, imrendirmek ister gibi ve ediyordu: “.- Bulamaç dök yalal..” Küçücük evinin, bir de tavan aralığı vardı: Yağ. murlu havalarda çamaşırları orada kurutuyordu. Sıra kendi evinin çamaşırına, ve kendi evinin $i. Jinmesine, süpürülmesine gelince, * Çakır Zshranın hamarat büsbütün şahlanıyor, becerikliliği büs- bütün artıyordu: O zamanlar, ayaklarına, kollarına, daha taze bir kuvvet ve istek doluyordu. Her hafta, tavan arasına, yıkadığı bezleri, ve ko. TEFRİKA casının ıslak gömleğini ssarken, masum bir hulyaya dalıyor, ve tavan arasındaki iplerin gıcır gıcır yı. kanmış gömleklerle, çamaşırlarla dolacağı günleri düşünüyordu. O zaman için için; “— Ah, diyordu, günün birinde, bizim de, içi, kendi çamaşırlarımızla tıklım tiklim dolu bir dolabı. mız olsa!..” Fakat bu arzu, ona hiç te acı gelmiyen bir giptay- di; O, bunu düşünürken, tesellisini de birlikte bulu. yor ve: “— Adam sen de! diyordu. Bu da mı tasa? Sabre. den derviş, muradına ermiş... Günün birinde, o da olacak inşallah.” Fitilin asrarile, çamaşırcılığı da bırakmıştı. Fakat, bütün gayretine rağmen, meyhanedeki işine, bir türlü alışamıyor, ısınamıyordu. Kocası ona, gelen müşterilere fena muamele et. memesini söylemişti: Kendisine lâf atanlara, hattâ el şakası yapanlara kızmamasını söylüyor, ve: “— Ne çikar? diyordu. Neyin, neyimiz eksilir? Yeter ki biz, birbirimizden emin olalım!” Fakat kocasının böyle düşünmesine rağmen, Ça. kır, sarhoş müşterilerin sarkıntılıklarına bir türlü alışamıyordu. Fikir fikir konuşacağına, suratını sırıtacağına, gittikce ciddilesiyordu. asiyor, kırıtıp YUKARDAN AŞAĞI: ri 25, direksi Bir Teket © Ulaşan. r yenk Bir bağlama adatı : 2 o e lât için Eklenir © Aci R, huş Bir nota © İİ & ASKERLİK İŞLERİ * Numaram Şubeye Davet Üsküdar Askerlik $. Başkanlığında Şubemiz halkından olup dokuzuncu kor nakliye taburunda zabitlik stajını yapa- rak tabip yarsubay (esteğmen) olarak terhis edilen 325 doğumlu ve 46969 kayıt numaralı Mehmet Şevket oğlu Ali Mas- har terhis edildikten sonra şubeye uğm- yarak yedek subay (defterine kayit &tirediğinden şimdiye kadar gü- bemizce avakibi meçhul kalmış olduğun- dan halen nerede bulunduğunun ve han- si askeri şubesinde Küyıtli bulurduğu- nun burada İse derhal taşrada ise ni bir hafla zarfında şubemizi mektupla ha- berdar etmesi ve aksi takdirde haklemde | 1078. sayılı kanunun ceza ahkâmının tate/ bik edileceği kendisini Şubemizde kayıtlı olup 933 senesinden beri avakibi meçhul kalmış olan ve Di- yarbakır merkez hasişnesi başicâtipliğin- İ den 25 Eylül 340 tarihinde tekatit edilen yedek 7 sınıf musmele memuru 1206 do- İğumlu İstanbullu Ahmet oğlu İsmallin burada İse derhal taşrada ise nihayet bir hafta zarfında şubeyi mektupla haberdar #lmesi ve aksi takdirde hakkında 1076 sayılı kanunun ceza ahkâmının Gileceği, No. 9 Hattâ kocasının kendisini kıskanmaması, biraz da gücüne gidiyordu. Fakat bu kırgınlığını ima edince, Fitil onu: “— Canım, diyordu, fenalık yapacak olan kadın Kıskanılır... Ben onların senden hava alacakların. dan eminim... Enayiler, varsınlar akıntıya kürek çekedursunlar: Yeter ki, bizim işlerimiz tıkırında gitsin!” Hattâ, biçare Zehranın, bu yüzden, kocasından da. yak yediği bile oluyordu. Çünkü Fitil Kadri, meykaneyi açarken, Çakira çok güvenmişti: Çakırın, kendisine ihanet etmiyece. ğinden emindi. Hakkında söylenilebilecek sözlere de kulak asmıyacak kadar deryadildi. Karısının müşte. rileri idare edebileceğini, ve bu suretle de, küçük dükkân arı kovanı gibi işliyeceğini umuyordi Çok para kazanmak uğrunda, karısının da kendisi kadar fedakârlık etmesini istiyordu. Ve ona: “— Sen, diyordu, çok değil, bir müddet dişini sık... Şurada biraz para yapalım. Ondan sonra, baş- ka bir yere geçer, başka bir iş tutarız. O zaman, 8c- nin vaziyetin de değişir... Zehra itiraz ediyordu! “ — Fakat, burada, senin için de, benim işin de, fena söylerler... memek İâzımdır. Anadoludan gelenlerin, tahsillerini sacakları masraf yekünu, mektep Ücretile beraber, 125 lirayı geçmi: rogram İsteyiniz. AMATÖR EHLİYETNAMESİ ALACA! ders ve tali yon talimlerile 50 lira- dir. Kayıd muamelesine başlanmıştır. Yer temini in son günü beki bitirinciye kad lerle Belediye imtihanlarına hazırlanı Türkkuşu Genel Direktörlüğünden: Orta Okulu Bitiren Gençlerden Gedikli Tayyareci Alınacak. 1 — Genel Kurmay başkanlığının tensiplerile Türkkuşu Genel Di rektörlüğünün emri altında busyıl açılmakta olan (Hava gedikli hazır lama yuvasına) Orta okul mezunları alınektır. 2 — Hava gedikli hazırlama yuvasına girmek istiyenlerde aranacak belli başlı şartlar aşağıda gösterilmiştir. A — Türk olmak, Anası ve babası Türk ve Türk soyundan olmak B — Bekâr olmak ve yaşı en az 16. En çok 18 olmak, C — Sağlık durumu uçuculuğa elverişli olmak, D — İyi hâl sahibi bulunmak, E — Ana ve babasının yoksa, velisinin rızasım resli vesika göstermek. F — Hava gedikli hazırlama yuvasını ve hava okullarını ten sonra hava birliklerinde görmeyi taahhüt etmek (Bu taahhüt gedikli hazırlama yuvasına gel dikten “ve“hava sağlık “heyetince — yapılacak kat'i muayene -İyi netice verdikten sonra masrafı Türkkuşunca ödenmek suretile yapılacaktır.) *3 — Gedikli oltnadatı evvel ve olduktan sonra alınacak aylık ve tay- yareci zamlarının miktarları ile diğer osas ve şartlar hakkında daha fazla malümat almak fi lerine, askerlik şubeleri başkanlıklarına, Türk hava kurumu ile Türk- kuşu şubelerine gönderilen matbu broşürleri görebilirler. 4 — Kayıt muamelesine 30 haziranda son verilecektir. Lâzım gelen o şartları haiz olduğu görülen gençler temmuz ayı içinde Ankarada Türkkuşuna sevkedilecektir. 5 —Havn gedikli hazırlama yuvasına girmek istiyen orta okul me- zunları kayıt edilmek üzere Türk hava kurumu şubelerine, Arıkarada Türkkuşu genel direktörlüğüne müracaat edilmelidir. Türkkuşu İstanbul İspekterliğinden : 1 — Geçen sene ve bu sene Türkkuşuna yazılan üyelere kamp için ve- sika verileceğinden 26 Haziran akşamına kadar tupla) müracaatları. 2 — İmtihanlarını bitirenler derhal sevkedilecektir. gösteren vazıh ad- bitirdik. 12 yıl hava gedikli erbaş olarak vazife enler orta okul, lise ve kültür direktörlük- (3845) (Taşradakilerin mek- (4506) Söylesinler... Sen işin sonuna bak!.. Onlar şim- di bana: “— Pezevenk!" derler ama, ben yükümü tutunca, hepsi: : “— Kadri Beyefendi!” diye selâm dururlar!..” Fakat, bütün bu münakaşalara rağmen, Zehra, bir türlü, kocasının istediği şekle giremiyordu. Bu yüz. den de, meyhanenin işi, iyi gitmiyordu: Bütün müş. terileri, bir tek sarhoş kafilesine münhasır kal mıştı. Bu vaziyet te, Fitil Kadriyi kara kara düşün. dürmeye başlamıştı: Her gece, meyhaneyi ayni kü. çük kârla, hattâ bazan ziyanla kapattıkça, kanı ba. şma çıkıyor, şişe tıpası gibi tepesi atıyor, ve zavallı Zehrayı, daha fazla dövüyordu. Bir gece, meyhaneye iri yarı bir herif geldi. Fitil Kadri, bu geniş omuzlu, dört köşe çeneli, uçları bu- Tük bıyıklı adamı, hiç kimseye karşı göstermediği bir hürmetle karşıladı. Kadrinin ona gösterdiği bu hususi hürmet, Zehranın gözünden de kaçmamıştı. Fitil konuşurken ona: “— Sakız!” lâkabile hitap ediyor, ara sira de: Hasan ağabey!" diyordu. Sakız Hasanın ne iş yaptığı belli değildi. Fakat ta. na rağmen, hiçbir zaman parasiz bulunmazdı. Mer. mer meyhane masasının başına kendinden emin ve helindeh memnun bir insan tavrile kurulmuş, ayak ayak üstüne atmıştı. Fitil onun karşısında oturu. yordu. Ve konuşurken, dimdik oturan Sakız Hasana doğru, âdeta secdeye varır gibi eğiliyordu. Çakır Zehra; kocasının çok itibar gösterdiği bu a. damla neler konuştuğunu merak ediyordu. Fakat çaktırmadan kulak kabartmasına rağmen, söylenilen. leri tamamen İşitemiyordu. Fitil Kadrinin, bozuk giden işlerinden şiki tiği anlaşılıyordu. Bir aralık, Sakız Hasan, Fitile: Bir iş var ama, dedi, bilmem kıvırabilir mi. sin? Fitil Kadrinin siyah gözleri ümit ve sevinçle par. ladı; (Devam var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: